Ah behh güzel kızım, yok oluyorsun. Her geçen gün kendinden biraz daha gidiyorsun, uzaklaşıyorsun... Bir parça daha eksiliyorsun. Herkese el uzatıyorsun,yardım etmek istiyorsun. Kendinden veriyorsun ama görmüyorsun, sen dağılıyorsun. Bitiyorsun, gün geçtikçe yok oluyorsun... tükeniyorsun...
Baharın ilk günleri tomurcuklarla başlıyor. Tomurcukların ardından birer birer patlayan minik yapraklar kocaman ağaçları sardığında komik bir görüntü oluşturuyor. Dev bonzailere benziyorlar küçücük yapraklarıyla. Yolun iki tarafını da kaplayan bu güzelliği yağmurlu bir günde bir belediye otobüsünün en önünde havada süzülüyormuşçasına giderken camın hemen arkasından izlemekten büyük keyif aldım. Sonra otobüsten indim ve her zamanki gibi gökyüzünü ve ağaçları izleyerek yürüdüm işe. Beyaz spor ayakkabılarımı çok özlemiştim ve havaların bir an önce güzelleşmesini umuyordum. Yağmur yine de nazikçe yağdığı için hafif bir dans ritmi tutturabilmiştim ve keyiflenmişti yolculuğum. Yere dikkat ederek yürümek zorunda olduğum zamanları sevmediğimi fark ettim. Çamurlu zemini, inşaat halindeki kaldırımları, üzerine basınca bacaklarıma pis su fışkırtan kırık yol döşemelerini, salyangoz ve solucanlara basmaktan çekinerek yürümeyi sevmiyorum. Aval aval havaya bakarak yürümek istiyorum hep yeşil ve mavi görerek, yolda yapayalnız yürüyormuşum gibi hissetmek istiyorum. Yalnız yürümeyi çok ama çok seviyorum. Yağmurlu bir günde bu komik muhteşemlik içinde yürürken kulağımda “Sometimes all I need is the air that I breathe and to love you…” diyordu şarkı ve o an karar verdim ağaçlardan ve kendimden asla sıkılmayacağıma.
insan en çok neyden kaçar? içinde özlemin olduğu , tüm anıların kalbe yük olduğu , umutların boğaza düğüm olduğu , sevgilerin mühürlendiği , yılların eskittiği vedalardan kaçar. insan en çok neye yakalanır? bir son olduğunu düşündüğü , kalbine hançerin saplandığı , şiirlerde bulupta kaçtığı , her sözü kifayetsiz kılan vedalara yakalanır. insan en çok neyden kaçarsa en çok ona yakalanır...
Kırılıp dökülsem bile ,en kötü durumlarla karşılaşsam , gözlerim dolsa bile yine kahkaha atabiliyorum . İçim paramparça da olsa çok umursamaz biriyim , özellikle kendime karşı.
Özür dilerim. Defalarca aynı şeyleri yapmasına rağmen ona inandığım için. Belki bir umut diye diye düzelmesini istediğim için. Bir, ona güvendiğim için. Beni mahvetmesine izin verdiğim için. Mantığımi susturduğum için. Seni paramparça ettiğim için, seni harabeye çevirdiğim için, bütün bunların olmasına izin verdiğim için özür dilerim. Beni affet olur mu? Sana çok ihtiyacım var, lütfen affet beni...