Osmanlı İmparatorluğu'nun sultanları, Osmanlı tahtına çıktıklarında özel bir tahtta otururlardı. Osmanlı tahtları, ahşap işçiliği ve süslemeleriyle dikkat çekti. Her sultanın saltanatı sırasında kullandığı taht, dönemin tasarım ve sanat anlayışını yansıtırdı. Bu tahtlar, sultanın hükümetini sembolize ederdi. ( Daha fazlası için wep sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.)
Sanatın Hikayesi | 002 | Taş Devri'nde Resim İlk ressamlar kayalara ve mağara duvarlarına resimler yaptılar. Doğal pigmentleri tükürük ya da hayvan yağıyla karıştırıp parmaklarıyla, dal parçalarıyla, yosunla ya da kemiklerle uyguladılar. Bunların en ünlüleri bizon, at, sığır gibi hayvanların gerçeğe benzeyen resimleri oldu. Bazen duvarlardaki doğal kıvrımlarla bu resimlere üç boyutlu bir etki katılıyordu. Bu mağaralara kolay kolay ulaşılamaması buraların mesken olmadığını ve resimlerin muhtemelen avda başarılı olmak için yapılan dinî ritüellerin bir parçası olduğunu düşünmemize neden oluyor. Kullandıkları malzemelerin ve içinde bulundukları şartların ilkelliğine rağmen pek çok Paleolitik dönem sanatçısının tonu ve hareketi resmetmede ve doğru oranda küçültmede gayet başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Fransa'nın güneybatısında yer alan Lascaux'daki yaklaşık 17.300 yaşındaki iki büyük mağarada bulunan 300 resim ve 1.500 gravürde bunu açıkça görebiliyoruz. Dünyanın çeşitli yerlerindeki mağaralarda da benzer resimler mevcut... Buna karşın gerçeğe uygun insan resimleriyle karşılaşmıyoruz. Resimlerdeki insan varlığı sadece el baskılarıyla sınırlı... ••• Taş Devri’ndeki sanat anlayışından Yunan Klasisizmi'ne, Rönesans’tan Gotik Sanat'a, Kübizm'den Pop Art’a akımlar, ekoller, dönemler, stiller… Sanatın Hikayesi serisiyle 30.000 yılı aşkın maziye sahip sanatın büyülü dünyasına yolculuk yapıyoruz... #TaşDevri #Sanat #Resim #Mağara #Art #GüzelSanatlar #SanatTarihi #SanatınÖyküsü #SanatınHikayesi https://www.instagram.com/p/CmjB7_btiF6/?igshid=NGJjMDIxMWI=
"Salvador Dalí'nin sanat serüveninde öne çıkan eserlerden biri olan 'Aziz Antonius'un Baştan Çıkarılışı', 1946 yılında Gala Dali tarafından hayata geçirilmiş bir sürrealist şaheserdir. Bu tablo, Dalí'nin 'classical period' ya da 'Dalí Renaissance' adını verdiği dönemine ait ve sürrealizminin özünü yansıtan bir parça olarak ön plana çıkar.
Aziz Antonius'un hikayesi, Mısır çölünde geçen bir hac yolculuğunu anlatır. Hristiyan keşiş Antonius'un çile dolu yaşamına odaklanan resim, doğaüstü unsurlarla bezenmiştir. Antonius'un, çöldeki manevi yolculuğunu ifade eden kompozisyon, sürrealist bakış açısıyla ele alınmıştır.
Tablo detayları arasında, Antonius'un çıplak figürü ve elinde taşıdığı haç dikkat çeker. Bu figür, sol alt köşede yer alır ve başındaki çemberle kutsallık kazanmıştır. Şeytanı simgeliyen filler ve atlar, Antonius'un içsel mücadelesini temsil eder. Şeytan, zaman zaman hayvanlar aracılığıyla, kadınların baştan çıkarmasıyla veya oruç sırasında ekmek getirilmesi arzularıyla Antonius'a saldırır.
Dalí'nin sürrealist yorumu, tabloya mistik bir atmosfer katarken, Antonius'un manevi yolculuğunu izleyiciye çarpıcı bir şekilde iletmektedir. Klasik sanat formları, sürrealizmin etkileyici unsurlarıyla ustaca birleşir, izleyiciyi resmin içine çeker. Bu eser, Dalí'nin sanatındaki derinlik ve dini temaların çarpıcı bir sentezi olarak öne çıkar."
Yıllardır gizemi çözülmeyen Da Vinci’nin Mona Lisa tablosu birçok kişi tarafında farklı bir şekilde yorumlanıyor.Kimisi gözlerinde şifre olduğunu kimisi ise gülüşlerinde bir gizem yattığını söylüyor.Gerçekten şifre veya gizem aramalı mıyız yoksa hiçbir gizemi olmayan sadece sanat için resmedilmiş bir tablomu bilemeyiz eğer bir gizem varsa bu tabloyu gizemli kılan ne?
Portre şüphesiz 1503’te Floransa’da başlamıştı.Tablodaki atmosfer ve ifadesizlik üzerine çalışmalar yapıldı ve yapılmaya devam edilmekte.Tablo birçok ölçüde tanındı, sanat üzerine tek kelime konuşmayan kişilerce de merak konusu oldu.Louvre Müzesi’nin en önemli eseri olarak tarihe geçti ve hâlâ Louvre Müzesinde sergilenmektedir.