"Uykuya dalarken, uykuda ölen insanlar olduğunu hiç düşünmedin mi ? Dişlerini fırçalarken, işte tamam, bu son günüm demedin mi hiç ? Çok süratle, hem de çok süratle hareket etmek gerektiğini, çünkü zamanın kalmadığını hiç hissetmedin mi ? Ölümsüz mü sanıyorsun kendini !"
0 notes
"Kız kardeşime benziyordu," diye mırıldandı. "Görünüş olarak değil. Bakışı mı, boyun eğişi mi, konuşması mı, bilmiyorum, ama onda, bizim rahmetli Pembe'yi andıran bir şey vardı. Bir de o çaresizliği... Dünyada tek başına kalmışlığı. İnsanın suratına saf saf bakışı... Bilmiyorum, benimkisi aşk değildi herhalde... Yaptığım da doğru bir şey değil, bir insan öldürdüm. Zaten aşkın da iyilikle bir ilgisi yok. Olsaydı, Azize çoktan terk ederdi Engin'i. O herif ağzını burnunu daha ilk kırdığında, 'Ne olur beni terk etme,' diye gidip onun evinin önünde yatmazdı. Yok, aşk iyi bir şey değil... Nasıl bir şey dersen, anlatamam, ama iyi değil..." Eski bir dosta sığınır gibi bana döndü. "Aslında gelip teslim olacaktım. Valla Başkomiserim, gelip ne yaptıysam bir bir anlatacaktım. Tıpkı az önceki gibi... Daha o gece karar vermiştim itiraf etmeye. Ha içerde yaşamışım ha dışarda fark etmezdi. Ama Engin'in öldüğünü duyduğu anda Azize'nin yüzünde beliren ifadeyi görünce korktum. Azize hala deli gibi seviyordu Engin'i. Eğer onu öldürdüğümü öğrenirse benden nefret eder diye korktum. Anlayacaksınızdır, insanca bir duygu. Hayatta tek değer verdiğim insan Azize'ydi. Onun benden nefret etmesi... Tamam aptalca bir düşünceydi belki. Çünkü şimdi de edecek... N'apalım, etsin... Dediğim gibi başkomiserim, aşk iyilikten pek anlamıyor. Aşkın iyilikle hiçbir ilgisi yok."
- Ahmet Ümit, Beyoğlu'nun En Güzel Abisi
0 notes