Geceler vardır uykuyla geçer, sarhoş kusmuklarıyla lekelenir;
Geceler vardır ihtiraslar çağıldar, yuvalar yıkılır;
Geceler vardır dirilişe gebedir, fecr olur;
Şehr-i İstanbul fetholunur, bir çağ kapanır bir çağ açılır.
Şu halde bir insan kendi kendisini idrak ettiği, yahut kendisine malik olduğu için, boş vakit hayatın çiçeği, daha doğrusu meyvesi olduğuna göre, kendilerinde gerçek bir şeye sahip olanlar hakikaten mutludurlar.
Arthur Schopenhauer // Okumak Yazmak ve Yaşamak Üzerine
Gözlerim beni kandırıyor olmalıydı. Karşımda kanlı canlı duran o olmazdı. Ne ara gözlerim doldu onu bile hatırlamıyorum. Bana bakıyordu, gözlerime bakıyordu ama eskisi gibi parlayan gözleri yoktu. Işığı sönmüştü. Daha çok ağladım. Yanına gidip sarılmak istiyordum ama ayaklarım bana ihanet ediyordu, hareket edemiyordum. Yanında ki kızı ona sarıldığı zaman fark edebilmiştim. Buruk bir gülümsemeyle ona baktım. İçimden şu şarkının sözleri geçti. "Söyle, buldun mu? Aradığın aşkı, söyle. Yoksa yalnız mısın sen yine? Benim gibi boynu bükük, gözü yaşlı, tek başına.." Sanırım bulmuştu.. Yalnız olan yine bendim. Bana bakarken sönük olan gözleri o kıza bakarken parlıyordu. Nefesim kesilmiş gibi hissettim. Onun için bir yabancıdan farkım yoktu. El ele bir şekilde geçip gittiler önümden, ben ise sadece diz çöküp ağlayabildim. Canımı yakan beni sevmemesi değil. Başkasını sevmesi, ona bakarken o iri gözlerinin parıldaması, onunla mutlu olması. Çok bencilim...