Seninle ilk tanıştığımda yedinci sınıfta pat diye çıktın karşıma, hoca “artık o sizin sınıfta aman ha iyi hissettirin, onu hemen alın aranıza.” demişti. Buna gerek yoktu. Sen hemen alıştın aramızda, bir olmuştuk aslında. Ama biz seninle garip bir şekilde anlaşamazdık da. Aynı sınıfta olsak da çok konuşmazdık biz seninle ya. Sen siyahi bir çocuktun, ben ise engelli bir kızdım sonuçta, geldiğimiz yerlerde dışlanmamız normaldi aslında ama burda dışlanan bi ben vardım, hani derler ya, farklıydım duruyordum öylece, orada. Benimle şakalaşırdın ara sıra ama biri beni üzdüğünde ters ters baktığını unutmam asla. Sonra araya tatil girdi ne garip ya. “Kanser” haberini aldık sonra. Yine aynı sınıfta olmamıza rağmen sen tüm seneyi hastahanede geçirmiştin, çok garipti, nerden baksan da. Spor günü vardı uzun bi aradan sonra gördük yüzünü sonra, tedavilerden şişmişti yüzün gözün, eski sen yoktu orda, sesin de çıkmıyordu asla. Konuşmuyordun, küsmüştün adeta. Herkese, her şeye, bi anda. Göz göze geldik bi ara bana uzun uzun baktın o an hiç unutmam asla, hatırlamak istemiyorum, yapamam bida. Konuşmayıp gittin o an “dur” bile diyemedim sana. Şimdi olsan ne derdin bana hiç hayal bile edemem, inan ki ya. O seni son görüşümmüş, düşünebiliyor musun, ha? “Öldü” haberini aldık uzun bir süre olmadan sonra. Üzülmüştü herkes inan ama sanırım en çok ben üzülmüştüm o anda. Kuramadığımız dostluğun sessizliğine kızıyordum her gün her an, orda. İçten içe ya. Senden sonra öğrendim, hiçbir şeyi ertelememeyi ve her ne olursa olsun ağzıma ne gelirse söylemeyi, buna inan burda. Söylemesem de sen benim sessiz dostumdun be küçük adam. Sen hep on üç kaldın gözlerimde, ben ise bak yirmi beş oldum bak şu anda. Garip değil mi sevgili dostum, sen olmak isteyendin yaşayan, ben ise ölümü bekleyen o kızdım her zaman. Kuramadığımız o sağlam bağ için özür dilerim inan, beni koruduğun için de binlerce sana şükran. Aradan geçti on iki yıl ama bende kalan en sağlam ders sendin, garip değil mi ha küçük adam?
"Bir dostundan para isteyeceğin zaman yüzüne karşı söyleme! İhtiyacını yazılı olarak ilet. Çünkü isteme esnasında yüzünde belirecek zilleti arkadaşının görmesi hoş değildir."
I like creatures beyond description. The way the human mind can only perceive them through something understandable and familiar, but the image can turn out to be quite frightening. If you meet such creatures, you will be frightened not only by their appearance, but also by the unknown - what are their motives and actions? You don't know.
It was interesting to connect this with Dostoevsky and his extraordinary intellectual abilities. Despite the fact that he is human, the unknown in his presence is as frightening as the presence of an angelic being.
“Artık yapmam gereken tek bir şey olduğunu anladım: Hiçbir şey. Ne mal mülk, ne hatıralar, ne arkadaşlık, ne aşk ne de bir bağ istiyorum. Bunların hepsi birer tuzak.”
Hayatta birçok insanla tanışırız. Şansımız olursa bir kısmıyla birlikte yol alırız. Belki binlercesi geçer gider, bir kısmı kalır, bir kısmı artık yabancı olur..Ama göğsün sol, en derin köşesinde, sevgiyle özenle bağlı olanlar da vardır...!😔😔
Gözlerim kör değil, ama senden başka bir şey görmediği doğrudur...!