Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış. Mutluluk, üzüntü, bilgi ve tüm diğerleri aşk dahil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi, adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman Aşk, yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik , çok büyük bir teknenin içinde geçmekteymiş. Aşk, " Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" Diye sormuş. Zenginlik, " Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok" demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. " Kibir, lütfen bana yardım et!" "Sana yardım edemem Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." Demiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk, yardım istemiş. " Üzüntü, seninle geleyim..." " Off, Aşk, o kadar üzgünüm ki yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş ama o kadar mutluymuş ki, Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş: "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım." Bu Aşk'tan daha yaşlıca biriymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki kendini onun yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına varlıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: " Bana yardım eden kimdi?" O, Zaman'dı diye cevap vermiş Bilgi. " Zaman mi? Neden bana yardım etti ki?" Diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş " Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir..."
İlk aşkın büyüsünü hatırla, sonu gelmeyen bekleyişleri dakikalar süren kavuşmaları hatırla. Ruhun henüz aşkı sindirmemişken ki seni hatırla. Bir gece yarısı kimse uyanmasın diye adım seslerini düşürdüğünü hatırla. Odada yaptığın yürüyüşleri hatırla. Gelen mesajları ışık hızında açışını hatırla. Odanda yaptığın yürüyüşler esnasında gelen bildirimin sesiyle ekrana dalışlarını ve kapıya vuruşlarını hatırla. Parmaklarının içinde senin bile bilmediğin kelimelerin ekranında dans edişini hatırla. Yüzündeki garip tebessümün en büyük mutluluk kaynağına dönüşmesini hatırla. Henüz çok gençken ne kadar yaşamak istediğini hatırla. Onu anlatmak isteyişini hatırla. Kendi hikayeni yazmaya başladığını hissedişini hatırla. Onu hatırla. Sakar satırlarını, devrik cümlelerini, tıpkı seninkine benzeyen hislerini hatırla. Bambaşka hikayelerden geldiğinizi hatırla ve aynı hikayeye denk gelişinizi hatırla. Mutluluktanda ağlayabildiğini hatırla. Üzgünkende gülecek gücü bulduğunu hatırla. İçinde taşıdığın şövalyenin ruhunu nasıl koruduğunu hatırla. Bir gece yarısı onunla dinlediğin ilk şarkıyı hatırla. Bir tırtıldan kanatları geleceğe uçmaya hazır bir kelebeğe dönüştüğünü hatırla. Gelecekle ilgili kurduğun ilk hayali hatırla. İlk öpücüğünü hatırla. Titreyen ellerini, zikzak çizen bacaklarını hatırla. Dilinde dans eden kelimleri, boğazında düğüm olan şarkılarını hatırla. Kendi kendine hiç bilmediğin bir şarkının sözlerini mırıldandığın anların varlığını hatırla. Henüz çok gençken ne kadar güçlü olduğunu hatırla. Bir tırtıldan kanatları rengarenk bir kelebeğe dönüşme yolculuğunu hatırla…
Aynı şarkıyı onlarca kez dinlersin, aynı şiiri onlarca kez okursun aynı hatayı sürekli yaparsın. Canının yanmasına da kızmıyorsun. Her şeyi de sırtlardın rahatlıkla ama o tenezzül etmemiş vadettiklerine.
Sen baharı avuçlarına dökmüşsün, o birkaç sarı yaprağa takılmış. öyle işte...