sana hayatımda neler olduğunu anlatma heyecanıyla doluyum. oysa biliyor musun, hayatımda bir şey olduğu yok. sadece seninle kavuşacağım diye şafağını bilmeden her günü sayıyorum. bu yüzden cilt bakımımı da en yorgun olduğum günde bile aksatmıyorum. kilo versem iyi olur tabii ama olduğum kilodan da memnunum. sen çok zayıflamışsın. yanaklarını avuç içlerime alıp sevmek istiyorum yüzünü. gözlerinin rengi hâlâ mavi! ve hâlâ içime hükmeden bir gülümsemen var. pazartesi günü staja başlayacağım. birtakım heyecanlı faaliyetler. yine de hiçbiri senin kadar heyecan vermiyor. midemi alt üst etmiyor hiçbiri, uykularımı kaçırmıyor. sen canıma kast eden güzel bir şeysin! alkolü ve sigarayı azaltman gerekiyor sanırım biraz. çay içeriz beraber, kahve içeriz. bitki çayı falan. maide’nin çok güzel isimli bitki çayları var. değişik bitki ve baharatlardan daha çok sevdiğim ne var? sen. bir gün beraber kış kahvesi içelim mi yağmur yağarken izmite? beyza ne yapacaksın izmit’te diyor, kimse kalmadı. senin kalıyor olabileceğinden bahsedemedim. kendi okulumda yüksek lisans istediğim için izmit diyorum, üstelik çok özledim. seni izmit’ten çok! beraber izmit’te yaşar mıyız? sonra ver elini uzak memleketler. biliyorsun ya fatih, sen yanımdayken olduğum yerin bir önemi yok. seni sevmek vatanım benim, sen memleketim, evim. doğma büyüme senciyim!
İnsanı öldüren aşk mıydı?
Yoksa aşık olduğu kişi miydi?
Neydi insanı öldüren?
Silah, bıçak, hançer miydi?
Yoksa gözler, saçlar, gülüşler miydi?
Neydi insanı öldüren?
Yakışıklı değilim. Dikkati üzerine çeken tiplerden de değilim. Ama insanları kırmaktan korkarım, kendimi beğenmiş değilim. Oturup konuşursak seni dinleyebilirim. Ve iyi davranırsan da çabucak sevebilirim.