Tumgik
#ateş kadehi
hayalperestbey · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
9 notes · View notes
ankara533 · 11 months
Text
Cedric'i hatırlayın. Gün gelir de doğru olanla kolay olan arasında seçim yapmanız gerekirse eğer , iyi kalpli, yardımsever ve cesur bir çocuğa, sırf Lord Voldermort'un yoluna çıktığı için neler olduğunu hatırlayın. Cedric Diggory'yi hatırlayın."
Harry Potter ve Ateş Kadehi - syf:651
0 notes
mecnun1cinar · 10 months
Text
Harry Potter Ateş Kadehi
25 notes · View notes
thendd · 1 year
Text
bilmem bu neyin nesi
0 notes
arbrenu · 10 months
Note
ay hp demisken favori filmin nedirr
Ateş kadehi hep ayrı kalacak çünkü orada büyüdüler🥹🥹🥹 melez prens ve ölüm yadigarları sonrasında da ama bir süredir felsefe taşı ve azkaban daha favorim gibi biraz o zamanların konforunu özlüyorum galiba, onlar da ben de hala çocukken
107 notes · View notes
Text
Tutuşacağımı bile bile ateşe uzandım
Ve yine yandım, ama yine yandım
Biri ruhumu söndürür sandım
5 notes · View notes
elfra · 4 months
Text
İçimi yakan delip geçen ateş sensin,
Onlar ne bilsin?
4 notes · View notes
semaamagokyuzuolmayan · 4 months
Text
Tumblr media
Gecenin şarkısı "Dolu Kadehi Ters Tut- Dilerim ki"
"Sönemezsin, içimi yakan delip geçen o ateş sensin..."
"Sana çıksa yolum keşke hayalimsin..."
"Dilerim ki asla caymazsın benim olmaktan..."
5 notes · View notes
gorunmezkizinblogu · 2 years
Text
"Tuhaftır, eğer bir şeyden korkuyorsanız ve zamanı yavaşlatmak için her şeyi vermeye hazırsanız, zaman hızlanmak gibi tatsız bir alışkanlık edinir."
- Harry Potter ve Ateş Kadehi
3 notes · View notes
sevdiginkadin · 2 years
Text
Yine bir sabah bile bile ateşe uyandım.
2 notes · View notes
sarkisever · 4 months
Text
Sönemezsin
İçimi yakıp geçen
ateş sensin
Onlar ne bilsin
Sana çıksa keşke her yolum
Hayalimsin
0 notes
yazarkisisi · 5 months
Text
Tumblr media
müphem
...
“Aşk… Aşk imkansızı sever, karşılık beklemez. Güzeldir ama acıtır. Düşün ki ilahi aşk öylesine büyük, öylesine beklentisiz. Seversin yukarıdakini ama görmezsin, görmeden bir bilinmezi yüce bir sevgiyle seversin, inanırsın. Onun yolunda ilerlerken kalbinin bir odasında onu içten içe büyütürsün. Kocaman olur o kadar kocaman olur ki ölürken bile dudaklarında onun adı durur. İşte aşk böyledir. Kavuşmayı değil, uzağı sevmektir, hep bilinmez kalacak olanı sevmektir kızım.“ Derdi babam, haklıymış şimdi ve bugün daha iyi anlıyorum ve demek isterdim ki babama; “Kızın aşka düştü.“  
Babamın son nefesini verdiği koltuktaydım ve sen, sen her zaman ki imkansızlığını giyinmiş bir şekilde karşımda o kadar güzeldin ki, tüm söylemek istediklerimi bakışlarınla kalbimin odacıklarına bilmeden kovalıyordun ve ben söylersem belki de orada kalmayacağını, gideceğini de çok iyi biliyordum. Biliyordum ama ben zaten çok önceden öğrenmiştim seni, sensiz sevmeyi. Bu sadece kadehi kendime kaldırmak olacaktı, yapmalıydım, dökmeliydim kalbimin içten içe sessizliğini sana. Kulağımda babamın sözleri, dilimde kalbimin sessizliği, tenimde senin kokun, gözlerimde hiç bozulmayan imkansız duruşun ve hadi şimdi diyen umutsuz hayallerimin etrafımı sarışı! Ya son kez tenine dokunmuşsam korkusunu unutmam gerekirken buna da katlanmam gerekeceğini de kendime zamanla öğretecektim. Sevgim, zaafıma yenilmemeliydi ve gözlerimi kapadım. Bunu yıllar önce bir kez daha yaşamıştım, çok küçüktüm, gençtim, eksilmemiş, hata yapmamış ve güzeldim. Şimdi karşında koca bir kadındım, saçımda aklarım vardı ve çok eksiktim. Sensiz geçen ve geçecek olan yıllarımı bir kaç dakikaya öylece sığdırmalıydım; 
“Söylesene güzel kim aldı kalbini, aldı da kırdı. Kime bu kırgınlığın? Kim taş eyledi de bu gönlünü beni bu kadar sevemedin. Çok mu yanlışsın, çok mu uzak bu kalbime, kalbine? Hiç mi gittiğin yolundan geri çevirme isteği uyandırmadım sende. Tamam o zaman bırak da yüküne yardım edeyim. Sonra bırak beni yine bir karanlık yolun ortasında zaten ışığını hiç göremedim ki, ben bulurum yolumu. Yalnızlığına hiç mi sevgi ekmemi istemedin? Diğerleri gibi geçici bir nefes değildi ki bu sevgim emin olabilirsin ey güzel! Bakma şu kadın dediğim genç yaşıma tutardım senin için tüm hayatın koşturmasından. Korkma! Söylenmezdim, istemezdim ki sevginden öte şeyleri. Senin sevdiğini sever, senin ektiğini eker, senin baktığına bakardım. Bir bütün olur sen olurdum. Kendimden vazgeçmek değil benimkisi sadece sen olma arzusu. Bakma bana bir o kadar yabancı ama bir o kadar da güzel. Kaç kere düştüm, kaç kere gözlerinde intihar ettim ben bilemezsin, göremezsin. Kaç şairle en çok da Orhan Veli ile kaç kere rakı masasında karşılaştık da seni, ona anlattım güzel bilemezsin. Bak oradan sana bakıyor, duyamazsın. Şimdi bu sözlerimi sitem bileceksin, bilme güzel çünkü sitem değil, sadece olmayışına, bana git başkasına yan demene kırgınlığım. Bak avuçlarımla uzattım ateşimi görüyor musun? Şimdi gidip senin için yanan bu ateşimi hangi gönlün içine bırakayım söyler misin? Ya senin avuçlarında ne var bana gösterir misin? Gösterebilir misin? Sanki su akıyor parmak uçlarından, eriyorsun ey güzel! Benim ateşimi söndürmeye çaban var biliyorum, yapma! Beni şimdi bırakıp gideceğinde ve bir daha gelmeyeceğinde sana uzattığım bu avuç içimdeki ateş tek başına, boşlukta yanmaya devam edecek. Bak bunu unutma! Oldu ki bir başkasının gönlünde yer etti yine de senin için harlanacak. İşte belki o zaman bir sitemimi gökyüzünden, kulağına fısıldarım. Neden diye sorma diyorsun ama en büyük sorumu da böylelikle de yanıtlamaktan kaçıyorsun. Olsun güzel olsun! Kibarca cevabımı alıyorum ben olmayınca olmuyor işte! Kalbimin sessizliğine iyi yanıt oluyorsun ve bir daha gel lütfen demekten başka çarem olmadan susuyorum.” 
İşte kızın aşka düştü baba! Ne zormuş bu aşk ve bu aşk kişiyi ne kadar da büyütürmüş. Kalbim kocaman oldu sanki yerinden taşacak gibi. Bir şey batıyor orada anlamıyorum. Alışkın olduğum bir temas gibi ama çok mu ağır şiddetti? Hadi bir daha gelmezse korkusu alışınca belki geçer de ya bu orada batan şeyin hissi geçer mi baba? Bununla nasıl yaşanır? Keşke sorabilseydim ama vefat eden babamın son nefes aldığı koltukta güzelin oturduğu koltuğun yastığını seyrediyorum. İlginç bir şekilde üzgün değilim ya da her bir hücrem bu durumun daha farkına varamadı. Biraz önce gitti güzel, sarıldı ve gitti. Gitti, gitti, gitti… 
Babam haklı çıktı aşk imkansızı severmiş ve ben gidişiyle aşık kaldım sonsuza dek… Umarım gelir...
İlayda DEMİRKAN
0 notes
denizkabuguincisi · 6 months
Text
Son iki senedir çırpınıyorum dizi, film ve kitap konusunda. Bu biraz ‘ev’sizlikle de ilgili bence. Her şey yoluna girecek. Her yazının başında kendi durumumu açıklamaya çalışmıcam en azından. Uzun zamandır ertelediğim işe girişiyorum. Hazır mıyız?
Barbie
Tumblr media
Aylardır film izleyemememi sinemada sonlandırdım. Barbie’yle açılış yapmayı beklemiyordum. Oppenheimer’e da gitmeyi istemiştim ama odak süresi 3 dk’ya düşen biri olarak sinemada o kadar uzun kalmayı göze alamadım maalesef. Netflixe elbet gelecek ve izleyeceğim diye düşünüyorum. Aynı şekilde NBC filmine gidemedim. Aşıcaz bunları el birliğiyle.
Barbie’yle ilgili diyeceklerim pek yok aslında. Bi de ağustos başında izledim, aklımda kalanlarla buradayım. O dönemki pr fırtınasını da nasıl atlattık ama?! Etrafımızın reklamlarla çevrili olması son birkaç yıldır korkunç. Evet ben de filmden çıkınca filme özel çıkarılmış Barbielerden almak istedim. Ama kapitalizmin pençesine düşmedim.
Filmden herhangi bi beklentim olmadığı için gayet eğlenceli geçti aslında. Verdiği mesajlarmış, patriyarkiymiş, Ken’miş üzerine derinlemesine analizler yapılacak bir ürün yoktu bence karşımızda. Evet bunlarla kurgulanmış bir hikaye ama toplumsal bir bilinç yaratacak noktada değil. Çünkü Barbie kapitalist dünyanın ürünü. İçinde kendi eleştirilerini de yapıp aynı şekilde devam ediyor hayatına. Komedi unsurları gayet yerindeydi. Mesajlar ve şakalar sırıtmadığı için keyif alınıyor bence. Filmle ilgili unutamadığım bir sahne var mıydı diye düşünüyorum. Barbie’nin ölümü sorgulama fikri hoşuma gitmişti açıkçası.
Tumblr media
Margot Robbie ve Ryan Gosling… Valla bu film güzelse onlardan bi yandan. Ben Ryan beyfendiden böyle bir performans beklemiyordum. Kendisinin rolün alaycılığına girmesi mütiş bir şey ortaya çıkarmış. Margot… Diyecek bir şey bulamadım. İkisinin de bu kadar iyi olması hem diyaloglara hem eleştirilere hem de mizaha cuk oturmuş.
Bir kez daha izler miyim? Neden olmasın. Comfort movie olabilecek boşlukta. (övdüm mü dövdüm mü belli değil)
Issız Adam
Tumblr media
2008 yılında çıktığını düşünürsem o zaman için gerçekten etki yaratabilecek bir filmmiş. O yaşta bunu sinemada izleyen arkadaşlarımın olduğunu hatırlıyorum. Ben Çağan Irmak’ı Babam ve Oğlum, Prensesin Uykusu ve Dedemin İnsanları’yla hatırlamaya devam. Belki bunların yanına bir de Unutursam Fısılda yanaşabilir.
Çağan Irmak’ın 70-80’ler nostalji takıntısını Çemberimde Gül Oya’dan beri biliyorum zaten. Bence gayet güzel de işliyor. Issız adam 2000’lerin başında çekilmiş, 2023’te izleyince 00’lerin nostaljisini yapabiliyoruz. Bu noktada yaşanılan dönemin içinden olması filme dair hoşuma giden birkaç şeyden biri.
Senaryo ve diyalog olarak… Bana geçmedi, geçemedi ya. Alper’i bi kaşık suda boğmak isterken Ada’nın salaklıklarına da tahammül etmek zorunda kalıyorum. Sonlara doğru Ada’nın gidip de Alper’in annesini ziyaret etmesi, odasında gezinmesi filan… Allah kurtarsın bacım dedirtti. Diğer tutarsız durum ise Ada hayatına devam etmiş. Evlenmiş, çocuğu olmuş. Aklının Alper’de kalıyor oluşu, toksik ilişki toksik her iki taraftan kaynaklanır lafını doğrulatıyor. Mesela Babam ve Oğlum’da Sadık ve Birgül’ün ilişkisinde de yarım kalmışlık vardı. Ama olayın veriliş şekliyle çok daha dokunaklı hale gelebiliyordu. Burada yarım kalmışlıktan çok terapiye gitmeyen iki yetişkin var. İzlerken sinirlenmişim.
Tumblr media
Filme dair en güzel şey kesinlikle playlisti. Plakların 00’lerdeki geri dönüşü, şarkıların durumla birebir uyumu filmden kalan güzel bir miras. Aklımda kalan iki sahnesi var. Biri evet o sarma sahnesi. Sarmanın yanında şeftali suyu içilmesini anlamadım, anlayamayacağım. İkincisi ise beraber yemek hazırladıklarındaki sohbetleri. Filmin en gerçekçi ve romantik anıydı bence.
Bunca yıl bir şey kaybetmemişim izlemeyerek. İzleyerek de playlisti bi tur daha döndürmüş oldum.
Harry potter ve Ateş Kadehi
Tabii ki kaçıncı tekrar izleyişim hatırlamıyorum ama sinemada ilk izleyişim :’) Büyük ekranda, dolu salonda bir şeyler izlemeyeli bi süre olmuştu. Favori Harry Potter filmim değil ama izlerken sinir krizi geçirmiyoruz en azından. (bkz: melez prens) Serinin ciddileşen ilk filmi, yine izledim, yine gerildim. İnsanda sinemadan çıkınca diğer filmleri de izleyesi geliyo ama ben ve her gün film izleyebilmek henüz yan yana gelemedi maalesef.
After Life
Tumblr media
Bu dizi bence bir iki haftada bitebilir. Ama ben sindire sindire izledim. Öncelikle o İngiliz aksanını ve havasını özlemişim. Sonra da Ricky Gervais’in önünde saygıyla eğiliyorum. Tam bir duygusal prnoya çevirebilecekken yasın, kaybın en gerçekçi halini verebilmesi çok ustaca bence. Tam bi hayat devam ediyor dizisi. Hayat o kadar absürt bi şekilde devam etmiyor belki ama işe gidiyoruz, arkadaşlarla takılıyoruz, yeni ilişkilerde kendimizi bir kez daha görüyoruz, çocuklarla konuşuyoruz… Yaşama karşı inancını kaybetmesine rağmen köpeğiyle bakıştığındaki merhameti hayatta kalmasını sağlaması çok ince bi sızı veriyor insana.
Diziyi uzun bir zamana yayarak izlemem biraz kopukluklara da neden oldu bence. Günün birinde ikinci kez izleyeceğim. O zaman daha da dokunacak biliyorum. Dizinin akışında bazı diyaloglar o kadar çarpıcıydı ki. Zihnimden akıp gitmesi tadımı kaçırmıştı. Lisa’nın ölümünden sonra daha acımasız ve umarsız olacağını düşünüyordum. Oysa tam tersi. Kabuğu kalınlaşmışken tüm duygu yüküyle baş başa kalmasını o kısa diyaloglarda o kadar iyi vermiş ki… Hasret ve daha bir sürü şey.
Diziye dair güzel olan diğer bir unsur müzikleriydi. Müziklerinin bu kadar iyi olacağını tahmin etmemiştim. Son bölümdeki Kath'in gülme terapisindeki yaşadıkları ise karakterlerin derinliğine dair güzel bir işaret veriyor.
Tek eleştirim son sezondaki yan karakterlerin süresiydi. Bazı yerlerde çok sıkılarak izledim. Bence bir şeye de hizmet etmiyordu. Son sahne ise… Herkes mutluluğu buldu ama adamımız kaldı şeklinde bitmiş. Daha güzel bir son sezonla 10/10 bir dizi olabilirmiş. Bu haliyle bile gayet güzel. Hayatta sevdiklerimize ve yaşamın kendisine iz bırakmamız lazım :')
1 note · View note
bilaldemirkr · 7 months
Text
Michael Gambon Kimdir?
New Post has been published on https://bilaldemirkr.com.tr/michael-gambon-kimdir/
Michael Gambon Kimdir?
Michael Gambon, İngiliz aktörün yaşı, kariyeri, ünlü rolleri, tanınan karakteri, aldığı ödüller ve oyunculuk tarzıyla ilgili merak edilenleri yakından takip edenler için ilgi çekici bir figürdür. Oyunculuğa erken yaşlarda başlayan ve birçok farklı projede yer alan Gambon, izleyicileri kendine hayran bırakan performanslarıyla tanınmış bir isimdir. Bu yazıda, Michael Gambon’un hayatı, kariyeri ve oyunculuk tarzı detaylı bir şekilde ele alınacak ve onun başarılı bir aktör olmasının sırrı ortaya konulacaktır.
Michael Gambon kaç yaşında?
Michael Gambon kaç yaşında? İngiliz oyuncu Michael Gambon, 19 Ekim 1940’ta doğmuştur. Dolayısıyla, yazının yayınlandığı tarih itibariyle 81 yaşındadır.
Gambon, uzun yıllardır tiyatro, sinema ve televizyon dünyasında aktif bir kariyere sahiptir. Kendisi İngiltere’de saygın bir oyunculuk kariyerine sahip olan birçok önemli yapımın içinde yer almıştır.
Başarılı oyuncunun ünlü rolleri arasında Albus Dumbledore karakterini canlandırdığı Harry Potter serisi dikkat çekmektedir. Gambon, bu karakterle özellikle genç neslin sevgilisi haline gelmiştir. Ayrıca bazı tiyatro oyunlarında ve televizyon dizilerinde de başarılı performanslar sergilemiştir.
Harry Potter ve Felsefe Taşı (2001)
Harry Potter ve Sırlar Odası (2002)
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı (2004)
Harry Potter ve Ateş Kadehi (2005)
Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı (2007)
Harry Potter ve Melez Prens (2009)
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 1 (2010)
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm 2 (2011)
Bunlar sadece Gambon’un ünlü olduğu rollerin birkaç örneğidir. Oyuncunun kariyeri boyunca pek çok ödül ve adaylık da kazandığını belirtmek gerekir. Bu ödüller arasında Emmy, Bafta ve Tony gibi prestijli ödüller de yer almaktadır. Michael Gambon, uzun yıllar boyunca tiyatro sahnelerinde ve sinema dünyasında iz bırakmış bir oyuncudur.
Michael Gambon’un kariyeri ne zaman başladı?
Michael Gambon, İngiliz bir aktördür ve kariyerine 1962 yılında başlamıştır. İlk olarak tiyatro sahnesinde boy göstermeye başlayan Gambon, Royal National Theatre ve Royal Shakespeare Company gibi prestijli tiyatrolarda birçok önemli role imza atmıştır. Tiyatro kariyerinin ardından televizyon ve sinema dünyasına adım atan Gambon, hızla tanınmış bir oyuncu haline gelmiştir.
Michael Gambon’un kariyerindeki en önemli dönüm noktası, 1980’lerin sonunda ve 1990’ların başında televizyon dizisi olan “The Singing Detective” ile gelmiştir. Bu dizi, Gambon’a büyük bir ün kazandırmış ve kariyerinin yükselişinde önemli bir rol oynamıştır. Bu başarının ardından Gambon, birçok başarılı filmde ve televizyon dizisinde rol almıştır.
Michael Gambon, Harry Potter film serisindeki Albus Dumbledore karakteriyle de büyük bir çıkış yakalamıştır. 2004 yılında başlayan seride Gambon, Dumbledore rolünü devralmıştır ve serinin son filmine kadar bu karakteri başarıyla canlandırmıştır. Harry Potter serisi, Gambon’un geniş bir izleyici kitlesi tarafından tanınmasını sağlamış ve onu dünya çapında ünlü bir aktör haline getirmiştir.
Michael Gambon’un ünlü rolleri nelerdir?
Michael Gambon, İngiliz bir aktör ve tiyatro oyuncusudur. Kariyeri boyunca birçok ünlü rolü canlandırmıştır. İşte Michael Gambon’un en çok tanınan ve unutulmaz rolleri:
Albus Dumbledore (Harry Potter serisi): Michael Gambon, Harry Potter filmlerinde Albus Dumbledore karakterini canlandırmıştır. Dumbledore, Hogwarts Büyücülük ve Cadılık Okulu’nun müdürü ve Harry Potter’ın büyük bir dostudur.
Winston Churchill (Churchill’s People): Gambon, Churchill’s People adlı televizyon dizisinde İngiliz Başbakanı Winston Churchill’i canlandırmıştır. Bu rolüyle büyük beğeni toplamıştır.
Philip Marlow (The Singing Detective): The Singing Detective adlı dizi, Michael Gambon’un kariyerinde önemli bir dönüm noktasıdır. Gambon, bu dizideki Philip Marlow karakteriyle büyük bir çıkış yapmıştır.
Film/Proje Rol Harry Potter ve Felsefe Taşı Albus Dumbledore Harry Potter ve Sırlar Odası Albus Dumbledore Harry Potter ve Azkaban Tutsağı Albus Dumbledore Harry Potter ve Ateş Kadehi Albus Dumbledore Churchill’s People Winston Churchill The Singing Detective Philip Marlow
Michael Gambon’un ünlü rolleri arasında Albus Dumbledore, Winston Churchill ve Philip Marlow gibi karakterler bulunmaktadır. Bu roller, Gambon’un oyunculuk yeteneğini ve çeşitliliğini göstermektedir. Kendisi, bu rolleri başarılı bir şekilde canlandırarak sinema ve televizyon dünyasında büyük bir saygınlık kazanmıştır.
Michael Gambon’un en çok tanınan karakteri hangisidir?
Michael Gambon, İngiliz aktör ve tiyatro yönetmenidir. Uzun ve başarılı kariyeri boyunca birçok önemli karakteri canlandırmıştır. Ancak Michael Gambon’un en çok tanınan karakteri, Harry Potter serisindeki Albus Dumbledore rolüdür.
Albus Dumbledore, J.K. Rowling’in ünlü Harry Potter serisindeki en önemli karakterlerden biridir. Dumbledore, Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun müdürü olarak uzun yıllar boyunca öğrencilere rehberlik etmiş, Harry Potter’a da büyük destek olmuştur. Bu karakter, hem kitaplarda hem de filmlerde büyük bir etki yaratmıştır.
Michael Gambon, Albus Dumbledore karakterine hayat verdiği için büyük bir övgü almıştır. Oyuncunun performansı, kitapları okuyan ve filmleri izleyen Harry Potter hayranları tarafından büyük beğeni toplamıştır. Gambon, karakteri güçlü, bilge ve sakin bir şekilde canlandırmış ve Dumbledore’un büyülü dünyasını hayata geçirmiştir.
Albus Dumbledore karakteri, Harry Potter serisindeki rolüyle Michael Gambon için dikkat çekici bir başarıdır.
Gambon’un canlandırdığı Dumbledore, hem kitapta hem de filmde izleyicilerin sevgisini kazanmıştır.
Michael Gambon, Dumbledore rolünde gösterdiği performansla büyük bir etki yaratmıştır.
Yıl Ödül 2004 Saturn Ödülleri – En İyi Yardımcı Aktör 2005 Phoenix Film Eleştirmenleri Derneği Ödülleri – En İyi Yardımcı Aktör 2011 Empire Ödülleri – İnanılmaz Hayatlar Ödülü
Michael Gambon’un ödülleri nelerdir?
Michael Gambon, İngiliz bir aktördür ve oldukça etkileyici bir kariyere sahiptir. Uzun yıllar boyunca tiyatro, sinema ve televizyonda birçok başarılı rolde yer aldı. Gambon’un bu başarıları ona birçok ödül getirdi ve tanınmış bir oyuncu olmasını sağladı.
Gambon’un ödülleri arasında birçok prestijli ödül bulunmaktadır. Bu ödüller arasında En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En İyi Tiyatro Oyuncusu gibi kategorilerde aldığı ödüller yer almaktadır. Özellikle tiyatro alanında pek çok ödül kazanan Gambon, oyunculuk yeteneği ve performansıyla takdir toplamaktadır.
Aşağıda Michael Gambon’un kazandığı bazı ödüller bulunmaktadır:
Ödül Yıl Laurence Olivier Ödülü (En İyi Erkek Oyuncu) 1992 Emmy Ödülü (En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu) 2004 Bafta Ödülü (En İyi Erkek Oyuncu) 2005 Academy Fellowship Ödülü 2010
Yukarıdaki tablo, Gambon’un kazandığı bazı ödüllerin sadece bir kısmını göstermektedir. Bu ödüller, onun yeteneklerini ve oyunculuk becerilerini takdir etmek için verilmiştir. Michael Gambon, bu ödüllerle kariyeri boyunca elde ettiği başarıyı kanıtlamış ve sinema dünyasında hak ettiği yeri almıştır.
Michael Gambon’un oyunculuk tarzı nasıldır?
Michael Gambon, sahip olduğu çok yönlü oyunculuk yeteneği ile tanınan bir İngiliz aktördür. Oyunculuğuna yıllarını veren Gambon, farklı karakterlere can verme konusunda büyük bir ustalığa sahiptir. Oyunculuk tarzı, kendine özgü bir yaklaşıma dayanmaktadır ve onu diğer oyunculardan ayıran bazı özelliklere sahiptir.
Gambon’un oyunculuk tarzının en belirgin özelliği, derin bir empati yeteneğiyle karakterlere hayat vermesidir. Bir rolü oynamaya başladığında, karakterin iç dünyasına nüfuz edip onu anlamaya çalışır. İyi bir gözlemci olan Gambon, insanların davranışlarını, jestlerini ve mimiklerini dikkatlice inceler ve bunları karakterlerine yansıtır. Bu sayede, izleyicileri karakterlerle derin bir bağ kurmaya ve onların duygusal deneyimlerini tam anlamıyla hissetmeye teşvik eder.
Gambon’un oyunculuk tarzında bir diğer önemli özellik, sahne hakimiyeti ve etkileyici bir ses tonudur. Sahnedeki enerjisi ve karizmasıyla izleyicileri etkileyen Gambon, her sahneyi kendine ait bir platform gibi kullanır. Ses tonu ise oldukça etkileyici ve dramatiktir. Bu sayede, söylediği her sözün altını doldurur ve karakterin hislerini ifade etme konusunda büyük bir başarı sağlar.
Gambon, her rolünde farklı bir tarzı benimsemektedir ve her bir karaktere yeniden hayat verir.
Oyunculuğunda gerçekçilik ve doğallık ön plandadır.
Oyunculuğu sırasında her zaman kendini geliştirmek için çaba sarfeder ve yeni teknikleri denemekten çekinmez.
Yıl Aldığı Ödül 2002 Emmy Ödülü – En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu 2006 Laurence Olivier Ödülü – En İyi Erkek Oyuncu 2014 BAFTA İngiliz Akademisi Ödülü – Yaşam Boyu Başarı Ödülü
Michael Gambon’un oyunculuk tarzı, kendine has özellikleriyle izleyicileri etkilemektedir. Sahne hakimiyeti, etkileyici ses tonu ve karakterlere duyduğu derin empati, onu bir usta oyuncu haline getirmiştir. Her rolünde farklı bir tarzı benimseyen Gambon, işindeki tutkusu ve kendini sürekli geliştirme çabasıyla tanınmaktadır. Bu nedenle, onu izlemek bir ayrıcalık olarak kabul edilmektedir.
Michael Gambon’un hayatı ve erken kariyeri
Michael Gambon, 19 Ekim 1940 tarihinde Dublin, İrlanda’da doğmuştur. İrlandalı İngiliz aktör, sahnede ve sinemada birçok başarılı rol almıştır. Michael Gambon, tanınmış bir aktör olmasının yanı sıra, İngiliz Tiyatro Sanatları Akademisi’nin (Royal Academy of Dramatic Art) da mezunudur.
Michael Gambon’un kariyeri, 1962 yılında başlamıştır. İlk olarak sahne performanslarıyla dikkat çeken Gambon, 1970’lerden itibaren televizyon ve sinema projelerinde de yer almaya başlamıştır. Birçok tiyatro oyununda kritik ve başarılı roller üstlenmiştir. Ayrıca televizyon dizileri ve filmlerde de başarılı performanslar sergilemiştir.
Michael Gambon’un en çok tanınan rollerinden biri, Harry Potter serisindeki Albus Dumbledore karakterini canlandırdığıdır. Dumbledore karakteriyle büyük bir hayran kitlesi edinen Gambon, büyülü dünyanın kalbini kazanmıştır. Bunun yanı sıra, “The Singing Detective” ve “The King’s Speech” gibi önemli yapımlarda da önemli roller üstlenmiştir.
Ödül Kategori Yıl Screen Actors Guild Ödülü En İyi Yardımcı Oyuncu 2002 Laurence Olivier Ödülü En İyi Erkek Oyuncu 1998 Bafta TV Ödülü En İyi Erkek Oyuncu 1992
Michael Gambon’un oyunculuk tarzı, güçlü bir sahne varlığı ve etkileyici bir ses kullanımıyla karakterize edilebilir. Kendine özgü bir dikkat çekici enerjisi vardır ve her rolünde derinlik ve inandırıcılık sağlamaktadır. Aktör, hem trajik hem de komik rollerde başarılı bir şekilde performans sergileyebilme yeteneğine sahiptir.
Sık Sorulan Sorular
Michael Gambon kaç yaşında?
Michael Gambon 19 Ekim 1940 doğumlu.
Michael Gambon’un kariyeri ne zaman başladı?
Michael Gambon oyunculuk kariyerine 1962 yılında başladı.
Michael Gambon’un ünlü rolleri nelerdir?
Michael Gambon Harry Potter filmlerindeki Albus Dumbledore rolü ve televizyon dizisi
Michael Gambon’un en çok tanınan karakteri hangisidir?
Michael Gambon’un en çok tanınan karakteri Albus Dumbledore’dur.
Michael Gambon’un ödülleri nelerdir?
Michael Gambon, BAFTA ve Laurence Olivier Ödülleri gibi birçok ödül kazanmıştır.
Michael Gambon’un oyunculuk tarzı nasıldır?
Michael Gambon, sahne deneyimi olan ve duygusal rollerde başarılı olan bir oyuncudur.
Michael Gambon’un hayatı ve erken kariyeri
Michael Gambon, Dublin, İrlanda’da doğdu ve oyunculuk kariyerine tiyatroda başladı.
"@context": "https://schema.org", "@type": "FAQPage", "mainEntity": [ "@type": "Question", "name": "Michael Gambon kaç yaşında?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon 19 Ekim 1940 doğumlu." , "@type": "Question", "name": "Michael Gambon'un kariyeri ne zaman başladı?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon oyunculuk kariyerine 1962 yılında başladı." , "@type": "Question", "name": "Michael Gambon'un ünlü rolleri nelerdir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon Harry Potter filmlerindeki Albus Dumbledore rolü ve televizyon dizisi" , "@type": "Question", "name": "Michael Gambon'un en çok tanınan karakteri hangisidir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon'un en çok tanınan karakteri Albus Dumbledore'dur." , "@type": "Question", "name": "Michael Gambon'un ödülleri nelerdir?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon, BAFTA ve Laurence Olivier Ödülleri gibi birçok ödül kazanmıştır." , "@type": "Question", "name": "Michael Gambon'un oyunculuk tarzı nasıldır?", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon, sahne deneyimi olan ve duygusal rollerde başarılı olan bir oyuncudur." , "@type": "Question", "name": "Michael Gambon'un hayatı ve erken kariyeri", "acceptedAnswer": "@type": "Answer", "text": "Michael Gambon, Dublin, İrlanda'da doğdu ve oyunculuk kariyerine tiyatroda başladı." ]
0 notes
marstangelenleydi · 7 months
Text
gece sinemada harry potter ateş kadehi izlediiiim, çok güzeldi yaaa özlemişim 😭
0 notes
exileaprilgivelle · 10 months
Text
uyu rüzgar,boyalı gül nisan'ın idamı 2.bölüm
Mahremiyet yok, ruhsat sahibi olup da o ateşe dokunana yapılabileceklerin ikinci kısmıydı bu. göç etmeyen kuşları görerek söylenen şerhin, şimdiki zamanın harflerinin kaybolmadığı, o bir arada varlığa seslendiği yorumun kuklacısıdır.Avni'yi düşündüm, kurşun hücumu hakkında unuttuğum şeyi tekrar gözden geçirerek ve yelkovanı konuğa tutarak, tabancanın önünde, omzun köşesinden ateşlenen kısa, sığ, div,terme'ye bakarak Avni'yi düşündüm.Bu fotoğrafı buraya bırakıyorum. Ay ışığının aydınlattığı bir gecede, kar yağmadan ama henüz sonbahardan önce, o sokaktakiboyalı gül haritacının baş harflerini bilmediği bir selvi masasından bahsediyor.O fotoğraftan;ayrılığın boynunda, omzunda, ensesinde dana muştası olan bir adam.yanılmıyorsam sığ işaret parmağını göğe doğru işaret ederek beşe yakın pitoresk kupa, kame, pervane gibi koridordadır.İşte dev perde,Dostum yaşayanlar, hükümdarlar birgün üstüne kurulu bir ölüm direğinde kavuşacaklar. vazgeçmekten geçer:Bir düş istanbuldayım. Yolun karşı duvarındaki o hafif boya, fırça, gevşek boya küçük bir imzadır. Tozlu yüksek şehrimin sokaklarında kaybolmayan bir umut, yoksulluk, sefalet, fotoğraftaki mahzene meydan okuyan bu üçüncü, şanssız, talihsiz 15.Bir kuş ağaçtan ötüyor;Bu kevser ağaçta kuşun şarkısını söylüyor.kanunumun bahçesinde.'Kulübe' dedim.Sigarayı, alkolü, pulları bırakın.Nöbetçi mahkumun başındadır. Söze giriştim,toyum o zamanlar çömezliğim siyah bayrağın doğrusu bayrak direğinin gölgesinde.o hala gezegenlerin uydularını isanın havarilerini ezber e bildiğin tüm kadınları sayıyor duasını ediyordu.Bırakmayı terketmeyi diliyor nereye saklanır aksi takılır kanadına.Düşündüm toz koparanda harp var.Nasıl ?Önce Ötüken harfleri kayboluyor.Doğru diyorsun ki bu iki kahraman eğilirBağdat'tan bahsediyorlar.Ne kadehi dolduran şarap Ne a'la bahçesi Firdevs.İçi boş bir kamış Mısır'da fakirlerin külçe sandıklarında bulunur,bahçesini ekenden haberdardırlar.Denize giden uzun bir yol,basit bir sabahı bir ipte günden güne dizen.Vatanı olmayan nice vakıflar camın çağrısına başkaldırmış, gündüzleri nice mumlar yakılmış.Böylece vatanına vurgu yapar. Sana yazdığım şiir kime yazıldığını kimi kasteddiğimi biliyorsun. Binlerin içinde ah işte buldum seni istanbul başka o ilk karşılaşmamızda sen aceleye kapılıp unuttun beni ilk,o ağacın gölgesinde kırkı kırkbin asker,kraliçenin düğün gecesi şarap içmiştik arkadaşla dörtbin sevdası içinde süt kokusu nası bulur seçerdim o nefesi.atinada sen kokan deniz rüzgar zaman mu!Piyade BülbülRengine can almağa mukaddes isimlerine kurban olduğum o sayılarla parasını saymakla kafayı bozmuş, zaman ne esir ne zindan ;kim açın halinden anlar.Boyalı gül Nişan al..Subay Ateş.
Tumblr media
0 notes