Zaman geçti, kum saati tersine döndü. 3 kişi girdiğimiz bu odada 6 kişiyle vedalaştık. Dost olarak başladığımız hayatta birer yabancıya dönüştürdü zaman bizi. Şu an bile dün gibi hatırlıyorum nasıl öldüğümüzü. Boş bir odaya kapattılar üçümüzü de ve odanın kapısı açıldığında 6 ceset çıkarttılar o odadan. Şu an bu satırları bir hayalet yazmıyor elbet ama yaşadığımda söylenemez. Ruhu ölmüş birinin bedeni ceset kokmaz ama içinde taşıdığı kokuya kendi bile dayanamaz.
Çünkü bazen insanlara iyilik yapmak sana sadece aptal lakabı kazandırır. Yüzleri gülsün diye uğraşırsın ama onlar senin yüzün gülünce bile sana nefretle bakarlar. Gülmek senin hakkın değilmiş gibi davranırlar. Sonra da sadece onlar gülsün diye kendini bile güldüremeyen bir insana dönüşmemi sessizce beklerler.
Nefret ediyorum insanlardan, çıkarları için konuşmalarından, yüzlerine gülüp arkalarından kuyu kazanlarından, yüzüne tatlı tatlı konuşup el alemin yanında acı biberi arattırmayandan, en çokta seviyormuş gibi gösterip insanların duygularıyla oyanayanlardan ya bu kadar mı basit olur insan yazık...