Çekilecek kız değilim aslında, takıntılarım var bir kere. Bazen çok konuşurum bazen tek kelime konuşmak istemem. Çok düşünürüm sürekli kendime kızarım, kafaya takarım. Aniden sinirlenirim kimse neden olduğunu anlamaz. Sevdiklerime trip atmayı çok severim ama atamam. Bazen çok olgun bazen çocuk gibi davranırım. Dışardan bakıldığında hep itici gözükürüm. Kimseyi kırmayayim diye kendimden ödün veririm günün sonunda olan yine bana olur. Kısacası çekilecek kız değilim aslında.
Sanki biri benden duygularımı çalıp kaçmış gibi ve sonra onları hiç kimsenin bulamayacağı bir yere saklamış, hissetmeyi özledim kötü de olsa farketmez yoksa alışamak mı bunun adı nasıl berbat bir duyguymuş bu
Aşk bazen mesafeye rağmen sevmektir. Kokusunu bilmeden sevmektir. Yan yana geldiğinizde boylarınızın nasıl durduğunu bilmeden sevmektir. Aşk, engelleri gördüğünde onları aşabileceğini bilerek sevmektir. Bazen de umutsuzluğa kapılmak. Ama umutsuzluk dediysem de her insanın zaman zaman kapıldığı o umutsuzluk değil. Aşk umutsuzluğun sonunda görünen o ışığı bilmektir. Aşk güvenmektir. Aşk onunla gelecek kurmaktır. Aşk korumaktır. Aşk korkmaktır. Ya da sadece 3 harfli bir kelimedir.
Yıllar geçmiş, yıllar üstümüzki çamuru sirkelemiş o küçük kızın büyümeyi bıraktığı günü çoktan geçmişiz. Ne acı hala o okyanusta çırpındıkça canı yanan minik Bi kız var ama kimse okyanusa dalıp kızı kurtaracak kadar cesur değil.
Konuşuyorsun, insanlar seni görmezden geliyor. Susuyorsun, sustuğun yerden vuruyorlar. Hepsini boş veriyorsun, onlar gibi davranıyorsun. Gülüyorsun, bir şekilde bi' hayat sürdürüyorsun; seni aşağılıyorlar. Sana etiketler yapıştırıyor, küçültüyorlar. Hepsini boş veriyorsun, uzaklaşıyorsun. Soğuk oluyorsun, insanların kınayan gözleriyle karşılaşıyorsun. İnsanlar işte, ne yapsan yaranamıyorsun..