Tumgik
#kördüğüm
asafca · 9 months
Text
… Kördüğüm gibi saklıyorum yükümü.
/ Yusuf Mahir
Tumblr media
11 notes · View notes
reyliika · 1 year
Text
Allah çözülmedik bir düğüm bırakır mı hiç?
35 notes · View notes
ayhancabakislar · 1 year
Text
Tumblr media
Sevdan yüreğimde düğüm düğüm kördüğüm,
Ey benim arada bir yüzünü gördüğüm...
@ayhancabakislar
12 notes · View notes
mseht · 1 year
Text
İnsanları çözmeye çalıştıkça, kendin kördüğüm olursun da haberin bile olmaz. (alıntı)
Tumblr media
10 notes · View notes
lastsummer-22 · 10 months
Text
"Özlemiş ikimizi bu şehirin içindeki koca caddeler,
Mesafelerle boşuna niye zaman öldürdüm..?"
4 notes · View notes
dianaa70 · 2 years
Text
Hiçbir şey eskisi gibi değil olmıycakda alışın artık buna ben alıştım ama içiniz yinede yanıcak o geçmiyor işte boğazındaki düğüm ordan hiç kalkmıyor
9 notes · View notes
yeryuzugokyuzu · 2 years
Text
“Aslı Gökyokuş - Kördüğüm”
youtube
“ya her şeyim ya hiçim
sorma dünya ne biçim
bir kördüğüm ki içim
çözdükçe dolanıyor... ”
7 notes · View notes
susmabana · 2 years
Text
Tabi onun aklı bende kalmaz
7 notes · View notes
stamboga · 1 year
Text
“Seni senin gibiler sevsin…” Çok güzel bir cümle 🥰
Tumblr media
İNŞAALLAHURAHMAN Amiiinnn...
📿🤲🏽
🕊🍀
😇🕌
💚💙
👳🏽‍♂️
2 notes · View notes
ggeceninhuzuru · 1 year
Text
Gitmesi iyi oldu, zaten kalmak istemiyordu...
2 notes · View notes
bendeniz-hic-kimse · 1 year
Text
3 notes · View notes
seslimeram · 2 years
Text
Herkes Haklı
Tumblr media
Herkes haklı. Kendince, yöresine, meşrebine, anladığı ve anlattığı kadarıyla herkes ama her bir fert haklı. Hakkaniyet kavramı uzak öte değil, dosdoğru, apaçık bir biçimde yerle yeksan edilirken, ne öncesinin ne sonrasının ayırtına varabilen, gel gelelim her durumda bu buhran hali içinde doğruyu bildiğini zanneden bir zevat / sınıf / temsil türedi. Hayatın o olduğu gibi, müştereken savunula gelen bir mesel olmasının farkında olmaktan çoktan öteye geçmiş / ilerlemiş bir tahakküm şeceresi ile oldu bittiler arasında bir hakkaniyetin varlığı tescillenmeye çalışılır. Herkes haklı olduğu zikredilirken, biteviye bildiğini sahi, sahiden de anladığını iddia eden suretlerin refakatinde belirsiz / muğlak bir linç örgüsü imal edilir. Her ima, her eylem / gönderi / tahayyül bir biçimde hak / doğru olanların da yerle bir edilmesine mesnetsizce sebep ilan edilir. Dünü gibi şimdisi, şimdi gibi yarının ve ötesinin çürümeyle buluşmuş sureti içinde debelenirken, olmakta olan yıkımın tümü birden kötülüğün ayırtına varmak değil, onu örtbas etmek güncellenir. Herkes haklıdır ama herkes denilirken salt / sırf muktedir ve payandalarının al takke ver külah var ettiği, süreğen kıldıkları bir süslü hanedanlık temsilinin piyonlarına ait bir mesel addedilir.
Çürüme her yerdeyken, ahlak alıp, edep satılırken, Lut kavminden bahisler sürekli ama sürekli yinelenip durulurken, şatafatın hemen her türden yozluğun tescili var edilmeye devam olunur. Hayır geçtiğimiz hafta bir mafyanın paylaştığı, bir sermayedar piyonun yaptığı seks değil mesele. Yahut da eşcinselliği hedef kılarken bir yandan kendilerine ait / öznel sahalarda var ettikleri ters yüz edilmiş roller bilmem ne de değildir mesele. Açıktan, aleni bir biçimde hakkaniyet kavramını / hakkı / doğruyu zayi ederken kendilerine geldiği sırada işin renginin apar topar dönüşümüdür. Mesele seks değildir, kapalı kapılar ardında birbirleriyle var edilmiş olagelen ticarettir. Makam, mevki için uğranan hakaretlerin birisi bitmeden bir başkasına sessizliktir. Beka, para, kaynak, gelecek beklentisi için olur olmaz her halta imza atmak, soygunlarla cebi hepten delik kılınmış yurttaştan çalınanlarla bariz bir birikim var etme cüretidir mesele. Mesele herkesin haklılığı değil, konu ancak seks ile gündeme düştüğünde birilerinin var ettiği herzelerin konuşulmasıdır. Misal ismi küçük kendi artık daldan dala atlayarak var ettiği bir “kendine” gazeteci titrine haiz zatın olanca şark kurnazlığı ile kariyer yapabildiği, ekrandan geleni terörist, gideni hain, onu mihrak bunu dış güçler derken kendini haklı olarak konumlandırmasıdır mesele. Herkes haklıdır da bazılarının var ettiği utanmazlık hak / doğruluk değil çürümüş bir pastadan bir dilimi daha fazla kapabilme savaşıdır, bu da kayda geçsin.
Herkes haklı olarak bildirilir ve lakin salt / sadece bir zümrenin, muktedir ve onun tebaa olarak gördüğü kesimlerin üstünlüğü söz konusu edilendir. Gel gelelim mafya ile siyaset sahnesinin borazancıbaşı tiplemelerinin kapı arkalarında çevirdikleri işlerin akıbeti de ol mesellerin hakkaniyet kısmı da seksten, eşcinsel olmaktan vareste basbayağı soygunculuk halidir. Haklılıkları göstere göstere bu milletten biraz daha biraz daha fazla tırtıklamak bir türlü doymak bilmeyen nefisleri için yağmalamaktır. Gazete Duvar’dan aktaralım şu haber metnini; “Organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarılan Sedat Peker, Twitter'daki 'Deli Çavuş' hesabından ses kaydı yayınlayarak Nedim Şener'e seslendi.
Peker sosyal medyadan Nedim Şener'in kendisine 'pislik' dediğini söylemiş, "Bu kelimeyi düzelt" demişti. Şener ise "Sana pislik demedim. Bir suç örgütü liderinden özür dilemem" cevabı vermişti.
Tartışmanın devamında Sedat Peker, Nedim Şener'i etiketleyerek AK Partili Metin Külünk'le görüşmesine ait olduğunu iddia ettiği ses kayıtları yayınladı, şu notu düştü: "Daha önce senin sadece ismini duymuştum bu yüzden radarıma hiç girmedin. Ancak bu gün itibari ile radarıma girmiş bulunmaktasın. Yazdığın tweetleri okudum. Sana söyleyeceğim tek şey sen psikolojik hastasın. Ergenekon sürecinde ki yükü taşıyamamışsın.
Ancak üzülme sen doğru adrese geldin. Ben Dr. Sedat seni de tedavi edecem. Ancak bir doktor olarak zamana ihtiyacım var. Senin hastalığın komplike bir durum. Aşırı kaygı, baskı, sonucunda oluşan bir paranoyan olduğun ilk teşhisim. Mutlu olman için günün anlam ve önemine binaen sana özel bir yayın hazırladım. (diğeri hafif kalır diye.) Ben senin dediğin gibi bir adam olsaydım Tayyip Bey'in karakutusu Metin Külünk'ün ricası üzerine Biden görüşmesi öncesi videoları durdurmazdım. Bu ses kayıtları da delilimdir. (tedavim devam edecek.)"
Gazeteci Erk Acarer ise Peker'in yayınladığı kayıtları şöyle yorumladı: Erdoğan’ın, Biden görüşmesi öncesi Metin Külünk vasıtası ile Peker’den konuşmasın diye ricacı olması. Telefon Külünk’ün damadına ait. Külünk, kendi telefonu dinlemeye takılmasın diye Damat Eyüp Gül’ün telefonundan konuşuyor!
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da Peker'in yayınladığı kayıtlarla ilgili "10 bin doları veren 10 bin doları alanla telefonda. (Metin Külünk damadı Eyüp Gül’ün telefonundan konuşuyor.)" yorumunu yaptı.
Gazeteci Mustafa Hoş'un tahlili de ektedir; https://twitter.com/mustafahos/status/1542044516273864705
Sedat Peker, ses kaydı ile
1-bu konuşmanın kritik yerlerini de yayınlarım. müdahale edin
2-en tepeden ricacı olunacak kadar hala güçlüyüm
3-berat albayrak süleyman soylu ile işbirliği yapmasın
4-telefonunuzu dinleyen güçlerle ben savaşıyorum.
Mesajı veriyor”
Haklılık kavramının zehirlendiği bir zeminde mutlak bir biçimde yanlıştan, yalandan ve tüm yalın haliyle despotizm ekseninden bina edilir. Bir mafya tröstü benim dediğim oldu, olacak iddiasındayken, baş amirin yakınındaki bir temsilin rica, minneti ortalığa saçılır. Her nasıl bir çukurda olduğumuzu göstere gelen bir incelikli işçilik daha “tape” olarak görünür kılınır. Daha öncesinde aylarca süren tefrika halindeki çürümenin boyutunun o mafyanın zamanında oyun kurucu olduğu bir düzlemde, bugün aranan / zanlı konumuna yükselmesinin müsebbibi olagelen güç savaşlarının boyutu da ifşa olur. Her şekilde bariz bir dolambaçlı yıkım ekseni üstünde bir o yana bir bu yana savrulurken halk, muktedir ve avenesinin, çıkar çevreleri ve beraberindeki mafya özentisi ya da bizatihi kendisi olanların parsel parsel nasıl bir bölüşüm içine girdikleri muhakkaktır. Yataklarında var etmiş oldukları cinsellik değil, hepimizi birden soyup soğana çevirmek için var ettikleri birliktelik / ortaklıklar meseledir, ne ki bu da unutulacaktır! Ne ki adalet mekanizmasının, muktedirden bağımsız bir yargının değil tastamam işaret edildiği gibi hareket eden, olanı ve biteni önemsiz addetmesi salık verildiğinde suskun kalmayı talep eden bir cerahatin ta kendisi hakikatimiz kılınır. Kısacası yiğidin malı meydandadır bahsinin berisinde ötesinde devletin malı deniz yemeyen keriz argümanı son sürat yinelenip durulur, nokta!
Bianet’ten iki haber metnini birbiri ardına paylaşalım: “Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ‘geçim şartlarını’ ortaya koymak için her ay düzenli olarak yaptığı ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın Haziran sonuçlarını yayımladı.
Araştırmaya göre;
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 6 bin 391 TL’ye,
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 20 bin 818 TL’ye,
Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 8 bin 313 TL’ye yükseldi.
Asgari ücretin 4 bin 252 TL’ye yükseldiği Ocak’ta açlık sınırı 4 bin 249 TL, yoksulluk sınırı 13 bin 843 TL, bekar bir çalışanın 'yaşama maliyeti' 5 bin 587 TL'ydi.
Öte yandan Haziran itibariyle de dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 6,2 oranında arttı. Asgari harcama tutarındaki artış son 12 ayda yüzde 117’yi buldu.
"İnsanlar beslenme harcamalarından kısıyor"
Türk-İş araştırmada şu yorumu yaptı:
“Ne yazık ki, ülkemizde istihdama katılım oranı genel olarak ve özellikle de kadınlarda son derece düşüktür. Ücretli çalışanlarda haneye gelir sağlayan kişi sayısı ağırlıklı olarak bir kişi olmaktadır. Ele geçen ücretin yetersiz olduğu durumlarda, elde edilen gelir birden fazla kişinin geçimini karşılayamamakta, kişi başına ‘insanca geçim için’ yapılması gereken harcama tutarı yetersiz kalmaktadır.
Aileler, büyük bir olasılıkla beslenme dışı harcamalarının (kira, ulaşım, yakıt, elektrik ve benzerleri) bir kısmını da beslenme harcamalarından kısarak elde edebilmektedir. Sonuçta, gelir düzeyinin düşük ve yetersiz olması, dar gelirli kişi ve ailelerin sağlıksız ve dengesiz beslenme yapmasına yol açmaktadır.”
“Asgari ücrette ara zam belli oldu. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun görüşmesinin ardından yeni ücreti Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan açıkladı.
Erdoğan zam oranı önce yüzde 25 olarak duyurdu. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin Erdoğan'ın kulağına fısıldayarak uyarıda bulundu. Erdoğan bunun üzerine zam oranını yüzde 30 olarak düzeltti.
Erdoğan “Buna göre yeni asgari ücret net 5 bin 500 lira olacak." dedi. Adından “İşçi başına devletimiz, işverenlere de 100 lira destek verecektir. Yeni asgari ücretin tüm kesimlere hayırlı olmasını diliyorum. Bu bir ara artıştır, asıl tespiti inşallah yılbaşında gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
Açlık sınırından 891 TL düşük
Asgari ücret bu haliyle açlık sınırının altında kaldı. Türk-İş’in 28 Haziran’da açıkladığına göre dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 6 bin 391 TL. Bir başka deyişle asgari ücret, açlık sınırından 891 TL düşük.
Yine dört kişilik bir ailenin gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 20 bin 818 TL.
Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 8 bin 313 TL. Asgari ücretle çalışan bekar bir çalışan, yaşam maliyetini karşılayabilmesi için 2 bin 813 TL daha bulması gerekiyor.”
Sıradan insanların haklılığının nasıl da punduna getirilip iyice derdest edildiğinin nişanesi olarak asgari ücret tespiti başlı başına bir örneği oluşturur. Bunca afaki bir şekilde cürmün ortasında, ne hali varsa görsün denilerek giderek yapayalnız konulan hayatların aylık belli bir yaşam standardı dahi çok görülür. Tepelemesine nutuklar, birbiri ardına iyileştirme için ve adına öne sürülen kofti masalların karşısında çıkagelen tam bir hezimettir. Bir ayın hemen hemen yirmi altı günü çalıştırılan, sabah yedisinden, sekizinden akşam Allah her ne verdiyse eti, kemiği patrona teslim edilmiş insanların kursaklarından kuru ekmek ve su dışında başka şeylerin nadiren gireceği / girmeyeceği bir düzlem “müjde” diye bildirilmiş, duyurulmuştur. Baş amirin gırtlağımızı sıkmasınlar cümleciğindeki gibi hakikat, muktedir eliyle sıradan insanların üç kuruşa geçimine, yıl başından bu yana aralıksız sürdürülen zam fırtınalarında daha da fazla ezilmek olarak çıka gelir. Düzen ve o düzenin mimarlarının, siyasetçisinden, politik kan emici sermayedarlarından, düzenin emir eri olagelen sarı sendika başkanı ve benzerlerine birbiriyle uyumlu hallerinden bir yıkım tiradı daha çıkagelir. Haklılık ayaklar altına alınırken, zorbalığın göndere çekilip zamkla tutturulduğu zemin gerçeği yaşantımızı kuşatandır.
Karar mercilerinin al takke ver külah, devletin malı deniz yiyemeyen keriz pozisyonlarını muhafaza edip, hizmetkar olmaya geldikleri halkı her nasıl kandırmaya devam ettiklerini de bir biçimde örnekler o enflasyon güncellemesi, ara zam hali. Her şeyin hesaba kitaba en olmadık anket sonuçlarındaki ivmeye göre değiştirildiği, dönüştürüldüğü bir yerde tüm o bozuk olan / bozulmuş kılınanın karşısında hayatı onarmak söz konusu edilemeyendir iş bu raddede. Yaptık oldular karşısında sermayenin patronajın elini daha da güçlendirip bin bir türlü riyanın / kötülüğün yolunun, yönünün açıldığı bir güncelliktir halihazırda yüzde doksanın payına düşen. Bir kötülük tiradının başından sonuna kadar her şeyin muğlak ve afaki bir biçimde çürümeye rehin edildiği / bilindiği bir yerde mutlak denklikler, olmasına çaba sarf edilenlerle hayat punduna getirilip, haksızların haklılık kazanmasına zemin kılınıyor. Her şey böyle paldır küldür güncellenirken, mafya temsilinin arapsaçına dönmüş kör karanlık ilişki ifşası, öteki dünyanın var ettiği hanedanlık oyunlarının seksten kumara, ranttan iktidar oyunlarına giden serüvenlerinde beş liralık ekmeğe ulaşmak için, sözüm ona arttırılmış asgari ücret avuntusu sıradana bırakılıyor. Haklılığın çok başka bir zemin / sahada / olay örgüsünde olduğu belirginken buna da alışırsınız, devletiniz arkanızda, devletiniz her an sırtınızda denile geliyor. Kurgunun hanedan yüzüne düşenin kolaycı hayatlarını var etmenin ağır sınamaları sırf sıradana düşürülüyor. Herkes haklı, her durumda hepimiz için elzem ve gerekli denilenler o karunlar gibi saltanatlarını sürmeleri için dolgu malzemesi kılınıyor bir halkın emeği, alın teri, gündelik rızkı. Her şey ortadayken, her gün bir öncesinden de güncel bir yıkıma rehinken, yol mudur gidişat gidişat mıdır?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel: Sureti Hayat - Yasin AKGÜL
2 notes · View notes
tahribat-music · 2 years
Video
youtube
Tahribat feat Afrem - Kördüğüm
2 notes · View notes
hattatismailtuluce · 2 years
Photo
Tumblr media
Aşk- عشق Mihriban Tarife sığmıyor aşkın anlamı Ancak çeken bilir bu derdi, gamı Bir kördüğüm baştan sona tamamı Çözemedim çözülmüyor Mihriban! Mihriban(aşk) Şiiri - Abdurrahim Karakoç. #aşk #ask #love #aşkşiirleri #mihriban #abdurrahimkarakoç #kördüğüm #hat #hattat #art #artwork #sanat #sanatçı #sanatetkinligi #calligraphy #islamicart #arabiccalligraphy #osmanlı #ottoman #ottomanart #gelenekselsanatlar #geleneklisanatlar #emaneteserler #hattatismailtuluce #tezhip #tezhipsanati #müzehhip #müzehhibe #türkiye #istanbul (Kütahya) https://www.instagram.com/p/CdL3RzJMH5_/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes