Tumgik
#günün kitabı
meecnuunsuzleylaaa · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media
ve sonsuza dek mutlu yaşamadılar.
3 notes · View notes
yaziatolyesi · 7 months
Text
Dursaliye Şahan’ın “Bul Beni Anne” Fakir Baykurt ödüllü romanı Literatür yayınlarından çıktı!
“Bul Beni Anne,” 1974 yılında Fatih Cami avlusuna bıra¬kılan bir bebeğin, Cemil’in yaşamından esinlenerek yazıl¬mıştır. Yurtlarda ve sokaklarda geçen, kimsesiz, engelli bir ço¬cuğun annesini arama serüveniyle birlikte, temiz kalabil¬me mücadelesine tanık olduğumuz eser, “Fakir Baykurt Roman Ödülü”ne lâyık görülmüştür. 8 aylık bir bebekken, Fatih Cami avlusuna annesi tarafından bırakılan Cemil’in…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Günün Kitap Önerisi: Bilim Kadınları
Günün Kitap Önerisi: Bilim Kadınları (Ciltli)  Dünyayı Değiştiren 50 Korkusuz Bilimci  Yazar: Rachel Ignotofsky Çeviri: Çicek Eriş “Bu kitapta cesaret eden, öncü olan, risk alan ve dünyayı değiştiren kadınlar var. Bu kitapta ilham var.” – Mary Roach – Tarih boyunca birçok kadın, dünyamız hakkında sorular sordu. Onlara, “Yapamazsın,” dendiğindeyse yanıtları hazırdı: “Sıkıysa beni…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
dipsiz1kuyuu · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
78 notes · View notes
yorgunherakles · 1 year
Text
ölümün basit sözcükleri: - "olamaz!" - "neden, neden?" - "sonsuza dek" vb.
roland barthes - yas günlüğü
5 notes · View notes
applee--pie · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
17 notes · View notes
birtutambenden · 2 years
Text
"Çıplağım. Hiçbir şeyin, hiç kimsenin efendisi değilim, kendi inançlarımın bile. Rüzgara karşı duran, rüzgarın çarptığı şu yüzüm ben yalnızca; yüzüme çarpan rüzgar da benim."
- Eduardo Galeano / Kucaklaşmanın Kitabı🎭
6 notes · View notes
nesirov · 2 years
Text
Bu bir soru-cevap postudur. Sorularınızı alayım.
1-) Kendinde değiştirebileceğin herhangi bir şey olsaydı bu ne olurdu?
2-) Diyelim ki bir ormanda akşam üstü trafik kazası geçirdin ve tek başınasın. Hattın çekmiyor ve ormanın içinde şehre giden bir tabela gördün. Günün aymasını mı beklerdin yoksa tabelayı o sıra takip edip şehre mi giderdin?
3-) Yaşadığın en kötü olay yaşanmasaydı sence ne olurdu?
4-) En son ne zaman ağladın?
5-) Söylediğin en büyük yalan neydi?
6-) Ailenden sakladığın bir sırrın var mı?
7-) Giyim tarzın nasıl?
8-) Tumblrda en son kiminde konuştun?
9-) Hiç birinin numarasını duvara yazdın mı?
10-) Kendi kendine konuşur musun?
11-) Sence insan hangi durumda evlenmeli?
12-) Bana 3 tane dizi önerir misin?
13-) En son dinlediğin 3 şarkı?
14-) Yabancı müzikler mi yerli mi?
15-) Bir türlü sevemediğin oyuncu?
16-) Eşcinseller hakkında ne düşünüyorsun?
17-) Sen türkiyenin başına geçecek olsaydın ilk neyi değiştirirdin?
18-) Eski sevgilinin en sevmediğin özelliği?
19-) Piyano mu keman mı?
20-) Resim çizebiliyor musun?
21-) Hangi yeteneğe sahip olmak isterdin?
22-) Yeniden doğma şansın olsaydı nasıl bir ailede doğmak isterdin?
23-) Hiç kendi cinsinden hoşlandın mı?
24-) Yakın arkadaşına söylediğin bir yalan oldu mu? Olduysa ne ?
25-) Kendin ile arkadaş olmak ister miydin?
26-) En son izlediğin dizi?
27-) Hiç ölmek ile alakalı yazı yazdın mı?
28-) Hiç ölmek istediğini birine söyledin mi?
29-) En sevdiğin öğretmeninin en sevdiği öğrencisi olduğunu öğrensen tepkin ne olurd u?
30-) Hiç okuldan kaçtın mı?
31-) Hiç disipline gittin mi?
32-) En son kime değerli olduğunu söyledin?
33-) Kendini seviyor musun?
34-) Yanında olup sarılmak isteyeceğin kişi?
35-) Tumblrdan en değer verdiğin 3 kişi?
36-) Hiç tumblrdan biriyle tartıştın mı?
37-) Dişlerin güzel mi? Fotosu var mı?
38-) Bir yeteneğe sahip misin?
39-) Sence bir travma atlattın mı?
40-) Karşı cinsten olan sevgilinin aslında karşı cinsten olmadığını öğrensen tepkin ne olurdu?
41-) Google geçmişini buraya atar mısın?
42-) Youtube geçmişini buraya atar mısın?
43-) Tumblrda engellediğin ilk kişi kim?
44-) Sana aşık olan kaç kişi var?
45-) Erkeklerde neye düşersin?
46-) Kızlarda neye düşersin?
47-) Hiç ölmek istedin mi?
48-) Hiç ölmeyi denedin mi?
49-) Buzdolabının önüne gözün kapalı git, gözün kapalı rastgele bir şey al ve aldığın şeyin fotosunu buraya at.
50-) Tumblrda hiç birine blogun kötü diyerek anonim oldun mu?
51-) Tumblrdan bazı insanlarla sırf ayıp olmasın diye konuşuyor musun?
52-) En son hangi hayalin seni yarı yolda bıraktı?
53-) Hiç aşık oldun mu?
54-) Sence insanlara gerçek kendini gösteriyor musun?
55-) Sana yakın bir kitabı al, son sayfasındaki son cümleyi buraya yaz.
56-) En sevmediğin ve en sevdiğin dizi isimleri?
57-) birini öldürecek olsan kimden başlardın?
58-) Hangi dizideki hangi karakterin hayatı senin hayatın olsun isterdin?
59-) Anlat bakalım, neden tumblr?
60-) Eğer tumblr’ın kurucusu olsaydın ilk ne yapardın?
61-) En son ileti attığın kişi kim?
62-) Engellediğin son kişiyi buraya etiketler misin?
63-) Sana 1000 lira verseler çiğköfte dondurma ve sütü acı biber ile yer miydin?
64-) Gözlerin ne renk?
65-) Kilon ve boyun kaç?
66-) Dünya dışında hangi gezegende olmak isterdin?
67-) Ablan, abin veya kardeşin var mı?
68-) Blogunun sesi açık olan blogları buraya etiketler misin?
69-) Bu ilk blogun mu?
70-) Dünyaya yeniden gelecek olsaydın, nasıl bir görünüşün olsun isterdin?
71-) Dün gece kaçta Uyudun?
72-) Oturduğun şehir?
73-) Oturmak istediğin şehir?
74-) En son kimi özledin?
75-) 75 yaşında geldiğinde sence nasıl biri olursun?
76-) Profil fotoğrafı olarak neden bunu seçtin?
77-) İnsanlar sana anonim olunca ne hissediyorsun?
78-) Kendini anlatmaya çalıştığında hangi özelliğini vurguluyorsun?
79-) Sence dünya daha iyi bir hal alacak mı?
80-) Niye insanlar bu halde?
81-) Bir anime karakterinin gerçek olmasını isteseydin bu hangisi olurdu?
82-) Anonimden birine hakaret ettin mi?
83-) En son çekindiğin 2 fotoyu buraya at.
84-) Yazı yazıyorsan, en son yazdığın yazıyı buraya at.
587 notes · View notes
anonimbeyy · 1 year
Text
Gece gece biraz dertleşelim hadi..
Ramazan geliyor belki kim bilir bu ramazanı veya başka ramazanları bulamayacağız daha?
+şimdiden günlük kuran okuyalım ki alışkanlık olsun, Ramazan'da ise günlük en az bir cüz yapalım.
+ kuran bilmeyenler başlasın elif ba'dan, tecvid bilmeyenler tecvidi yapsın (isteyen erkeklere günün her saatinde ders verebilirim, hanımlar içinde yardımcı olacak kardeş buluruz)
+ hiç ilmihal okumadiysak en az bir tane bitirelim daha önce okuyanlar ise hatırlamak amacıyla bir tane okusun,
+ riyasuzsalihin gibi bir tane hadis kitabı en azından okuyalım,
+risalei nurdan her gün +30 dakika okuyalım veya sohbet dinleyelim (benim risaleyle ilgili online bir projem varda şuan teknik sıkıntım var nerden nasıl yapacağım bilmiyorum)
+kaza namazı çetelesi tutalım kaza namazlarını bitirelim.
+günlük vird/salavat belirleyip her gün okuyalım.
+kurandan ezberimiz olsun fil süresinden aşağıya tecvidli bir şekilde güzel ezberleyelim (en az)
+ her gün bir lira da olsa sadaka biriktirip verelim.
Ama her şeyden önemlisi ise ihlâsı (yani sadece ama sadece Allah rızası için amel etmeyi) unutmayalım.
Vesselam
92 notes · View notes
yagmurungolgesi · 19 days
Text
Sevgili E-Günlük
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Blogumu incelemelerle sınırlandıracaktım ama dayanamadım, öyle yapmaktansa içerik zenginleştirmeye hem kültür sanat incelemeleriyle hem de kişisel paylaşımlarla koyuldum.
Normalde Kadıköy'e, istediğim grup tişörtlerini arayıp almaya gitmiştim. Ama farklı sürprizler yaşadım. Gittiğim bir grup tişörtü dükkanındaki modeller içime sinmeyince farklı bir dükkana gidecektim.
Akmar Pasajı'na uğradım. Oradaki tamamen tişört odaklı dükkan meğer geç açılıyormuş. Müzik marketteki grup tişörtlerinin çoğu bilmediğim, tamamen dinlemediğim veya sevmediğim gruplardandı. Eğer bunlardan birini alsaydım kendime yalan söylercesine ihanet ederdim. Giyerken rahat hissetmem için öncelikle o grubu dinlemem, sevmem ve bundan sonraki işlerini heyecanla takip etmeye istekli olmam gerekiyor.
Kitapçıları tararken "Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları" (Mitch Albom)'nı buldum. Normalde bunun aynısını -Dolap'tan kargo ücreti dahilken- daha pahalıya bulacakken satıcının ikinci el indirimi sayesinde rahat ettim.
Aynı zamanda aklıma Burcu Semen'in B1-B2 English Reading kitabını alma isteğim geldi. Yargı Yayınları'yla anlaşmalı o dükkana da uğrayarak kitabı kontrol ettim. Ne zaman internetten aynısını bulsam ayıplı ürün versiyonu denk geliyordu ve bıkmıştım. Ama ürünü o dükkandan kontrol edince rahatladım.
Kendi ilçemdeki kütüphaneye sonra uğradım. Öncelikle Öğretmenim Mori'den 15 dakika okuma yaptım. Okuması Deniz Feneri'nden sonra daha beyin dinlendirici ve sindirmesi daha kolay geldi. O kaynak kitabın sektördeki diğer kitaplardan farkı sadece Reading soruları içermemesi; listening, writing, speaking ve vocabulary alıştırmalarını bu konuyla alakalı olarak hazırlamasıydı.
Öncelikli hedefim listening'te o ayıplı versiyonlarında geldiğim yere kadar gelmekti. Ama 1 saat çalışmaya düzenimi kurunca daha fazlasını yaptım. Sadece listening'leri ayarlamak da fena değilmiş.
Şükran Günlüğü'ne bir süredir devam ediyorum. Aklımın ucunda hâlâ geçmiş olmasına rağmen, en azından bu ruminasyonu şükürle erteleyebiliyorum. 3 şükür konusu bulmam sadece saniyelerimi alıyor. Her gün şükredecek 3 konunun birbirinden farklı olması önemliymiş. Bir nevi zihin egzersizi görevi taşıyor.
Şükretmeyi niçin ve nasıl yaptığım burada önemli. Başkalarını ayıplama amaçlı yapmayı sevmiyorum. "Onda gözleri görmüyor, gözlerim sağlam şükür." demek kibirden başka bir şey değil ve sinir bozucu. "Şükür ki gözlerim görüyor ve bu sayede yazdığımı kontrol ediyorum." demek çok tatlı geliyor. En azından kendi hâlindeliğin seninle kalır.
Bu şarkı da günün keşfi olsun.
14 notes · View notes
by-hulusi · 3 months
Text
Bundan 20 yıl sonra, yaptıkların değil, yapamadıkların için üzüleceksin. Dolayısıyla halatları çöz. Güvenli limandan uzaklara yelken aç. Rüzgârı yakala, araştır, düşle, keşfet.
Düşün; onları seyredecek birileri olmasaydı, kaç kişi Mercedes otomobil alırdı.
Bilimde ve güzel sanatlarda en üstün başarılar, tek başlarına çalışan kişiler tarafından elde edilmiştir. Hiçbir parkta, bir kurul için dikilmiş bir anıt yoktur.
Yapabileceğin kadar söz ver. Sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.
Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur.
Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere dertlerin yüzme bildiğini söyle.
Dalın ucuna gitmekten korkma. Meyve oradadır.
Büyük adam büyüklüğünü, küçük adama davranışıyla gösterir.
Şans bukalemun gibidir. Biraz zaman tanı, mutlaka değişecektir.
"Tarihte en etkili 100 kişi" adlı kitabı okudum. Onların hepsiyle ortak olduğumuz tek şeyin, zaman olduğunu hayretle gördüm.
Günün sonunda kendini bir sokak köpeği kadar yorgun hissediyorsan, bu belki bütün gün hırladığın içindir.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin. Şimdi başla! Şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim.
Kimi zaman, içindeki o sessiz sese, uzmanlardan daha fazla güven.
Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu. Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor. Diğer insanların kötü düşüncesine pek aldırmayın.
Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar, sonunda, en çok istediklerinin, satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
Öteki insanlardan daha akıllı ol. Yalnız bunu onlara söyleme!
Mutlu olmanın en garantili yolu, bir başkasını mutlu etmektir.
İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde eder.
İnsanın tüm evrende, kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır: Kendisi.
Ve bu hayatta, ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın.
• Aldous Huxley
10 notes · View notes
meecnuunsuzleylaaa · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Günün kitabı : Alice Walker - Renklerden Moru ✨
46 notes · View notes
Text
Günün Kitap Önerisi: Atomların Dansı
Günün Kitap Önerisi: Atomların Dansı Evren Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey Yazar: Marcus Chown Çevirmen: İmge Tan Çok satan ‘Biraz Kuantum’dan Zarar Gelmez’ kitabı yazarından!…  Ödüllü popüler bilim yazarı Marcus Chown, bu kitabında günlük hayatın gerçeklerinin, doğanın nihai gerçekliğini nasıl ortaya çıkardığını açıklıyor.Bir pencereden yansıyan görüntünüz, evrenin en derin seviyede…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
yurekbali · 4 months
Text
Tumblr media
İKİ YEMİN BİR KİTAP Yıl 1935, Kuleli Askerî Lisesi yeni mezunlarını vermek üzeredir. Sınavlar bittikten sonra bir aylık iznin ardından yani 30 Ağustos’ta başarılı öğrenciler subay olacaklardır. Tatilin ilk günü, arkadaşları evlerine giderken Fazıl Hüsnü, uzun zamandır biriktirdiği 60 lira ile birlikte Beyazıt’a gider, kitabını basacak bir basımevi aramak için. Matbaaların Bâb-ı Âli’de olduğunu öğrendikten sonra kendisine önerilen bir tanesinin, Aziz Bozkurt Bey’in basımevinin yolunu tutar. Bir arkadaşının şiir kitabını bastırmak istediğini söyler matbaadakilere, pazarlıkla forması 6 liradan 10 formalık bir kitap için 60 liraya kapak baskısı dâhil olarak anlaşırlar. Günlerce gidip gelir, düzeltmeleri yaparken kimi yerlerde şiirleri de değiştirmekteyse de “Arkadaşım Anadolu’da, ben yardım ediyorum bu yüzden.” şeklinde konuşmaya devam eder, utandığından... Tüm bu değişiklikler karşısında hiç sesini çıkarmayan mürettip, kitapların basımı tamamlandıktan sonra birisini uzatarak “Bana bir kitabınızı imzalar mısınız?” diye rica eder. Kitabın kendisinin olduğunu anlamışlardır. Utançtan kıpkırmızı olan Fazıl Hüsnü’nün ilk imzasını attığı bu kitabın kapağında Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Havaya Çizilen Dünya yazmaktadır. 1000 adet basılan kitabı sadece birkaç kitapçıya bırakabilir ama büyük satış arkadaşları tarafından, topçu ve piyade okullarında yapılır, eline de birkaç yüz lira para geçer şairimizin. Günün genç şairleri içinde ismi anılmaya başlanır Dağlarca’nın ve 10 Haziran 1936’da Orhan Selim takma adıyla Nâzım Hikmet, Akşam gazetesinde şunları yazar: “Fazıl Hüsnü’nün kendine gerek iç gerek dış bakımından yol arayan, istidatlı bir şair olduğu muhakkak. Üzerinde durmaya değer vezin denemeleri yapmış. Bence bir ikisinde muvaffak da olmuş. Lisanı hiç de kötü değil. En aksayan yanı şiirlerinin içi. Bir bakıyorsunuz, kendini bu dünyada yapayalnız hissediyor, bedbin. Sonra bir bakıyorsunuz komşusuyla alakadar olacak kadar dünyaya bağlı. Diyeceksiniz ki şairin ruhu muğlaktır, mürekkeptir, bir bakışta dibi görülmeyecek kadar derin ve bazen karanlıktır. Siz istediğinizi deyiniz, bence, şairin ‘ruhu’ ne kadar derin, ‘karanlık’ ve ‘muğlak’ da olsa, dikkat edeceği bir şey vardır: Bu ‘ruhun’ arapsaçı gibi karmakarışık olmaması. Bence bu ‘ruh’ bütün muğlaklığıyla bir mükemmel ahengin, armoninin ‘hesaplı’ seslerini vermelidir. Fazıl Hüsnü Dağlarca inkişaf yolunda. Bakalım, olgunlaştığı vakit dışı kadar içi de aydınlık ve mükemmel olabilecek mi? Bizden bunu beklemek, ondan buna ulaşmak.” Bugün Dağlarca’nın şair olarak ne kadar “olgunlaştığı”nı tartışmak bize düşmez ancak Havaya Çizilen Dünya’nın yayımlanışından biraz geriye giderek şairin neden özellikle mezuniyet gününü kitabın yayımlanması için seçtiğini anlayabiliriz. 1920’li yıllarda, Kayseri’de yaşamaktadır Dağlarca, anne babası ve 5 kardeşiyle birlikte. Akşam yemeklerinden sonra 3 metre uzunluğundaki masanın iki başında anne baba otururken, 6 kardeş de gece yarısına kadar ders çalışırlar. O yıllarda Dağlarca soyadı yoktur ama Fazıl Hüsnü şair olmak hevesindedir. Henüz ilkokul ikinci sınıfa gitmektedir. O gün okulda yazdığı şiiri hemen yanında oturan ablasına gösterir. Şiiri okuyan abla, dirseğiyle kardeşini dürterek “Ne güzel!” der. Bütün bunları babalarından saklamaya çalışsalar da Yarbay Mehmet Fazıl’ın gözünden kaçmaz bu durum ve ak bir kartal gibi uzattığı eliyle defteri alır. Okuduktan sonra deftere şu iki dizeyi yazar: “Bakıyorum kuşlar konmuş hem o dala hem bu dala Ders çalışmaz şiir yazar iki kardeş budala”
Aradan yıllar geçer ve aile bu büyük masa ile birlikte Tarsus’a taşınır. Bir öğlen yemeğinde babası Fazıl Hüsnü’ye “Kuleli’ye gideceksin,” der. Küçük şairimizin dünyası yıkılır. Gözü duvarda asılı duran Kur’anlara gider. Biri büyük biri küçüktür Kur’anların. Küçük olanı alır; hem üstte asılı olduğundan hem de sınavı olduğu günler annesi, elbisesine taktığı için kendisinin saydığından. Üç kez öpüp başına koyduktan sonra “Askeri okula gitmeyeceğim, ozan olacağım,” diye yemin eder. Babası sakince ayağa kalkar, duvarda asılı olan büyük Kur’an’ı alır ve o da üç kez öpüp başına koyduktan sonra “Ben seni askerî okula göndereceğim,” der. Fazıl Hüsnü, çaresizliğini anlar ama eklemeden edemez: “Belki göndereceksin ama benim ozan olmamı önleyemeyeceksin,” der babasına. Yani Dağlarca, subay olduğu gün hem babasının hem de kendisinin yeminini gerçekleştirmiştir. - M. Şeref Özsoy, İki Yemin Bir Kitap (Kitap Hikâyeleri) - Görsel: Benoît Hamet (Fazıl Hüsnü Dağlarca)
14 notes · View notes
mellowyouthkid · 11 months
Text
Hazırlıq vaxtı bir qız var idi. Aygün. Çox xoşum gəlirdi, bəlkə də tarix fənnini sevməyimə, qəbulda 24 yazmağıma əsas səbəblərdən biri idi, Aygünün gözünə yaxşı görünəcəm deyə oxuyurdum fənni elə, testlərimizi həmişə bir yoxlayırdıq, hazırlıqdan çıxıb facebook-da danışırdıq, lakin utancaq kimliyimdən dolayı heç bir vəchlə Aygünə ondan xoşum gəldiyini deyə bilmirdim. Yəqin ki, bilirdi o da. gözləyirdi, amma mən bacarıqsız bir ergen idim və bu işi elə hey uzadırdım. Universitetə girdik, bütün gözəl qızlar kimi o da dillər universitetinə qəbul olmuşdu, mənim üçün bdu maraqsız idi, Aygün idi maraqlı olan, yenə yazırdım bütün gün, könlüm də rahat idi ki, dillərdə oğlan zad elə çox deyil, Aygün mənim olaraq qalacaq, indi yazacaqlarım baş verməsə bəlkə də mən hələ də sevgi elanı etməmiş Aygünə yazmağa davam edirdim. Tez-tez görüşürdük də Aygünlə. Təzə açılmış park bulvar idi sevimli məkanımız da, ona Ali-Ninoda kitablardan danışırdım, həmişə də bir kitab verirdim, oxuyub qaytarırdı. Bir gün Aygünün artıq mənə gec cavab yazmağa başladığını gördüm, özümü sındırmırdım, amma bu həyatda da ən qəbul etmədiyim şeylərdən biri kiminsə mənlə etinasız danışmasıdı, sadəcə mevzü bahis Aygün idi deyə bir təhər vicdanımı susdurur, bütün bu laqeydliyə baxmayaraq aygünə yazmağa davam edirdim, və bir gün Aygün mənə ümumiyyətlə yazmadı. 2 dəfə yazdım ayrı vaxtlarda, amma cavab gəlmədi. mən isə hər həftə olduğu kimi yenə getdim park bulvara. Yox idi Aygün, gəlməmişdi, depressiv modlara köklənib Aygünü və ona verdiyim kitabı düşünürdüm, kitab mövzusunda dəhşət həssasam. Günün müxtəlif vaxtlarında gah aygünə, gah da kitaba görə kədərlənirdim. Növbəti həftə yenə getdim park bulvara. Birdən onun səsini eşitdim. Yadımdadı, MC-da sifariş verirdim nəsə, bütün səs-küy kəsildi park bulvarda, bircə Aygün oldu eşidilən. Döndüm, baxdım, eyni gözəllikdə idi. Bəlkə də daha gözəl. Özü də fərqli bir gülümsəmə var idi üzündə. Nəsə deyəsən əlavə bir şey var idi ona xoşbəxtlik verən. Mənə "gəl mənimlə, sənə sürprizim var" dedi. Kitab da əlində idi üstəlik. Nə sürprizi ola bilərdi ki. beynimdə min sual var idi, amma əsas aygün yanımda idi. Bəlkə də bu 10 gün ərzində yalnız qalıb, ona sətiraltı göndərdiyim sevgi ipucularını tutub filan deyə xəyallar edir, sürprizini də bununla əlaqələndirirdim. Sürprizi nə idi? Stolda bir qaqaş oturmuşdu. İbrahim. Tarixdən bizimlə bir yerdə hazırlığa gələn İbrahim, mənim kimi avtobusla yox, öz maşını ilə gələn İbrahim. öz maşına ilə. ( qeyd: mətndə məntiqi vurğu bu cümlədədi) Aygünlə sevgili olmuşdular. Çaşdım birinci, çox xoşbəxt olun filan dedim, İbrahiminsə gözünün içi gülürdü, həmişə hazırlıqda dərsə zəif cavab verəndə o mənim gözümün içində olurdu bu gülümsəmə. İbrahim amma son zərbəni daha pis endirmişdi. Aygün onun idi. Mən yenə öz 346 nömrəli avtobusuma minib getdim, onlar da yəqin ki mersedeslə gedəcəkdilər. 5 il keçib bu hadisənin üstündən. bayaq evdə həmin kitabı tapdım. Vərəqlədim, hələ də aygünün qoxusu qalır vərəqlərdə. ibrahim başqası ilə evlənib. Facebook-da görmüşəm bu yaxında. Aygün? o vaxtdan xəbərim yoxdur.
24 notes · View notes
napayim · 5 months
Text
kuşum öldüğü günün sonunda ağlamaktan gözlerim şişmiş bir şekilde pdf arşivimden adına bile bakmadan random bir şiir kitabı açıp okumaya başlamıştım. bir süre okuduktan sonra bir şiire denk geldim, "muhabbet kuşumuz öldü, arkasında uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak" diye başlıyordu. bu denk gelişi hâlâ aklım almaz. ve evet benim kuşum da maviydi. kendimi daha yeni susturabilmişken "biliyorsun ölüm, mavi boş bir kafestir kimi zaman" cümlesini de okuduktan sonra saatlerce ağlamaya devam etmiştim ve galiba o günden beridir açıp şiir okumadım. arada aklıma geliyor yine ağlamaklı oluyorum, yedi yıllık arkadaşımdı ve gerçekten çok özlüyorum
14 notes · View notes