Tumgik
#ahmet erhan
mukadderat · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media
“Tek kişilik bir tartışmaya dönüştü yaşamım. Her şey benim içimde başlayıp bitiyor..”
525 notes · View notes
kendimlesworld · 5 months
Text
Tek kişilik bir tartışmaya dönüştü yaşamım. Her şey benim içimde başlayıp bitiyor.
214 notes · View notes
tarumarimm · 1 year
Text
Tünel karanlık, tren yorgun, raylar eski, gönlümde sonsuz bir kaçma isteği.
-Ahmet Erhan
Tumblr media Tumblr media
390 notes · View notes
okuryazarlar · 3 months
Text
Tumblr media
İyi ki doğdun Ahmet Erhan!
Türk edebiyatının "hüzünlü" sol açığı, usta şair Ahmet Erhan, 66 yıl evvel bugün dünyaya gelmişti.
86 notes · View notes
kelebekpapatya-72 · 11 months
Text
Dışarıda gürül gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Tumblr media Tumblr media
168 notes · View notes
alkolikduzen · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Balkonumdaki sardunya kokususun,sevgilimsin. Dünyaya karşı hukukumsun. Gözlerinin başladığı yerde ayakların biter. Güz günleri tenime sızan buğumsun. Yelkenim seninle dolu, yüreğim geniş. Vence hiçbir kıyıya varmamalı bu sevinç. Aç kapımı, gir içeri yorgunsun. Sevgilimsin, dünyaya karşı onurumsun.
116 notes · View notes
yorgunherakles · 13 days
Text
sen gülünce, sen gülünce, bu gülüşe ulaşmak ge­rek dedim. ne olursa olsun ulaşmak.
m.mungan - mahmud ile yezida
32 notes · View notes
birfiill · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Hani diyor ya şair“üstüne titrediğim herşeyi yitirmeyi öğrendim çoktan”..
150 notes · View notes
sessiizliginsesii · 1 year
Text
"Tünel karanlık, tren yorgun, raylar eski, gönlümde sonsuz bir kaçma isteği..."
-Ahmet Erhan
Tumblr media Tumblr media
163 notes · View notes
mukadderat · 4 months
Text
“Gitsem bütün akşamlar geç, sabahlar erken. Kalsam bu kent alnıma yeni çizgiler ekler..”
216 notes · View notes
tanriningolgesi · 9 months
Text
Sonun Sonsuzluğu
1 Acı, bir ırmak gibi Doluyor yüreğime Bardaktan boşanırcasına ağlamak istiyorum Beni arhk ne çiçekler, Ne çocuklar kurtarır; Ne de o her gün Yinelenen doğum. Fırtına ektim Rüzgar biçtim şu dünyada. Acı, tepeden tırnağa Acı çekiyorum. Ey, yüreğimden hep ölüme doğan İsa! Haydi, yeniden çarmıha geril Bu son ölümün olsun Ve bir daha doğma!
2 Öldürmeyeceğim kendimi Ama, keşke öldürseydi Diyeceksin bana. Öldürmeyeceğim kendimi Ama, bir ağıt yakmak Gelecek içinden; Aklımı yakıyorum çünkü ben Yaşanmış, yaşanacak Bütün günlerimi. İntihar diye bir şey Yok bu dünyada. Ölümle biten bir intihar yok. Asıl intihar Gün gün yaşamakta. Öldürmeyeceğim kendimi Ama, keşke öldürseydi Diyeceksin bana.
3 Yüreğime bir tanım Bulabilmek için Yollara vurdum kendimi, Dillere düştüm. Ben hangi yalnızlığın tarihi, Hangi umudun Tarih öncesiyim? Birbaşıma kalakalmışım uzak, Uzak ufukların sonsuzluğunda Kollarım ardına kadar Dünyaya açık. Ama yaşamımda ne bir esinti Ne de bir Yangın var artık.
4 Ey taşlar! Ey, Karşımda susan dünya! Ey, bütün ölümlerime Gebe kalan deniz! Yağmurun bile İzi kalır toprakta. Havada çiçeğin kokusu Yel vurdukça tüter. Değil mi ki Ufuk çizgilerinin bile Bir sının var Değil mi ki Artık ne topraklar, ne sular Beni sarıp sarmalayacak. Gitsem, kendime Gideceğim bundan böyle; Kalsam, bir uçurum Kendi derinliğiyle dolacak. Yaşamı da, ölümü de Tutmayacak yüzüm benim Yüzüm benim, yüzüm benim Dalacak bir yol gibi Kendi çizgilerine – Kim bilir nereye?
5 Bütün kapıların Dışına kovuldum. Taşlandım kahve masalarında. Şimdi ben, ıslak bir toprağın Tüten buğusuyum; Kendine bakan bir aynayım Ben bu dünyada. Bütün kapıların Dışına kovuldum. Yüreğim, kurtarılmış bir Bölgedir şimdi. Yaşamak eğer Gerçekten bir savaşsa, Kalkana ve mızrağa Çevirdim de dilimi Omuzlarımdaki Apoletlerden oldum.
6 Her denizin bir kıyısı, Her insanın Bir boyutu varmış. Ölüm araya girmeye görsün Bütün hücrelerini Bir kapıya döndürüp beklesen de Açan olmazmış Gel ey Yalnızlığım benim! Açıp da solmayan gülüm! Doldurdum bir vazoyu seninle Suyunu yeniledim, Kokunu öptüm.
7 Beynimle yüreğimin Arasında ırmaklar akar Her sabah Boğulurcasına uyanmam bundandır. Azraili yoldaş bilip, Yeniden doğanım ben. Her susayışım çöl, Her boğuntum Çağlayanlar boyuncadır. Çırpınsam da çıkamam Kendi eksenimden.
8 Çiçeksiz bir dal gibiyim Susuz ırmak yatağı … Varlığım soyutlandı Bütün anlamlarından. Gün gelir çekip giderim Avuçlarıma alıp da aklımı Çığlık çığlığa Bu sokaklardan.
9 Yüreğimi dünyaya karşı Bir kalkan bilirken Son burcu da çökertildi İçimde bir kalenin. Aklımın ovalarını yeniden Ölçüp biçmem gerekiyor şimdi Kimsesiz ve dingin. Bu sorular tufanında Tutunacak dalım değil, Bir tek yaprağım bile kalmadı sanki. Ne bir kıpırh var havada Ne de sularda Yeniden doğuşların cenini.
10 Dünya kendine döner Ben kendime dönerim. Aklın dizginlerini çözdüm, Yüreğin köprülerini athm Savaşlara girdim Yenik, umarsız Bana bir yara kaldı Bir de yaşama isteği Belli belirsiz.
11 Bir şiire başlamadan önce Noktayı koymayı öğrendim; Yeni başlamış bir şeyi Yitirilmiş görmeyi… Tufanlar da istemiyorum artık Bir dünya kuruyorum kendime Devinimsiz, duruk. Aklımı da kovuyorum cennetlerimden Yüreğimi de şimdi. Günışığıdır beni kör eden Yağmurlardır yaralayan Ve eve döner gibi yapıp, Kendime döndüğüm her akşam Anladım, yüreğimde doldurulmamış Uçurumlar olduğunu. Karşılıksız sorular göveriyordu Aklımın geniş ovalarında. İşte, bir zamanlar Denize kavuşan ırmak Şimdi gerisin geri dönüyor Kaynağına.
12 Yalazlanıyor deniz Önce usul usul Sonra gürül gürül… Uçurumlar açılıyor derin, Dağlar yükseliyor yüce. Oturmuşum bir kayanın üstüne Akdeniz’e bakıyorum Kendime bakar gibi Mavi bir aynadaki gençliğime … Ne söyledim, ne yazdımsa bu dünyada Ne yitirdim, ne buldumsa Bir derin iç çekişin Bağrında eridi. Bütün nesneler tek bir ses olarak Bağırıyor bana:
Bitti arbk, Artık her şey bitti!
13 Ardımda kalan bütün köprüleri bir bir yakhm Geri dönemem artık Namludan çıktı kurşun. Ne çok yürüdüm şu dünyada Ne kadar az yol aldım Acının alfabesindeyim daha. Geri dönemem artık Bir çizgi gibi uzar giderim Anlamsız, kimsesiz Ve soluk.
14 Aamı Anlamıyor musun yüzümden? Yüreğimi yansıtan Bir aynaya döndü. Aklımdan Azat oldu da dilim Yaşamın arkasından konuşarak Özgürlüğünü kanıtlıyor şimdi. Acımı Anlamıyor musun yüzümden? Bir kez olsun duy beni Sözcükler Araya girmeden!
15 Bir gün gelir de Ölüme yenilirsem eğer -Yenileceğim demiyorum Yenilirsem eğer – Deyin ki, erlerindendi Eşit olmayan bir savaşın Kılıcı sözcüklerdi, Kalkanı sevgiler…
16 Dağlar sesimi tutar Dağılıp, parçalar ovalar Acılar niye benim Üstüme kanat gerer? Ne dünya kadar yaşım Ne göklerden akranım var Hüküm niye hep ölümüm? Urganlar da kendini boğar Göreceksiniz bir gün Bütün uçurumları böler Köprüleri sevginin.
17 Kendi rengini yadsıyan Bir bayrak gibi Dürüp, katlıyorum yüreğimi. Ne kaldı konuşacak, Ne vardı ki? Yücelerde seyrettim Uzun bir zaman; Gönderlere çekildim Ve anladım ki , Doruktur asıl uçurum Odur insanı boğan.
18 Ben mi yanıldım, Yoksa dünya mı bilmem? Bir yerlerde tökezledim Ama düştüm diyemem. Yağmur boğulmaktan söz eder şimdi bana Güneş çekip gitmekten. Beni kurtarmak için Pamuk iplikleri uzanır Uçurumlanma … Sevgili dünya, Ne petekle balım kaldı, Ne derilecek çiçeğim Salıver arlık beni Kopar dizginlerimden!
19 Gün akşama kavuşur Dünyadan el ayak çekilir Bütün görüntülerimi yitiririm birden. Aynalara baka baka Unuturum yüzümü. Her şiirde biraz daha Koparım sözcüklerden. Gün akşama kavuşur Kapılar sürgülenir Evler mezar taşıdır arlık Sokaklar teneşir … Ey yankısız ses! Ey devinimsiz tufan!
20 Uzun dinginliklerden Sonra gelen fırtına Taş taş üstünde koymamaya yeminli Dönüp dolaşıp geldiğim Bu kör noktada Kırılıyor gülüşüm Bir bardak gibi. Ölüm kapıyı çalınca Söylenmedik bir sözüm kalmayacak Ve bu dünyada Tepeden tırnağa yürek olmasını bilenler Hep selden kaçarken Tufana kapılacak Batacak sulara yüzüm Batacak sulara yüzün Ağır bir taş gibi Gömülüp susacak…
21 Yağmurun ardından Kar geliyor; Onun ardından sel… Bir şeyleri tamamlamadan Ölmek bana Zor geliyor. Bu şiir nerde biter Gece güne ulanırken? Çiçek tohum olur döner, Su denize kavuşurken, Yaşamın sonunda mı, Başında mıyım bilmem? Beni kim düşünür bu irinler dünyasında? Herkes kendi yüreğini deşip, Derin kuyular açarken Sinmek, saklanmak için Karanlıklarına. Gülün ardından Diken geliyor; Sütün ardından irin… Bir şeyleri bitirmeden Ölmek bana
22 Sonun sonsuzluğundayım Ufkun çok ötesinde. Geçip giderim dünyanızdan Bir yıldız gibi akarım Yanarım kendimce. Ok çıkınca yaydan Artık beni aramayın Ne mezar taşı dikin Ne diriltin söylevlerle. Ok çıkınca yaydan Saplanacak bir yerler Bulurum elbet Gücümün yettiğince…
23 Bir kalenin Ele geçirilemeyen Son burcuyum ben; Yeryüzünden silinmiş ırkların Tek temsilcisi … Ne söyledimse yele söyledim, Sanki ne yazdımsa buza Taşlandım adımbaşı Taşlandıkça konuştum. Ben acının dallarıysam Yeryüzüydü gövdesi Ben bir ırmaksam Yaşam denizdi… Bekleyen görecek. Yanan sular, Boğulan topraklar bana tanık. Ben susarsam Taşlar konuşacak artık.
24 Yağmurlar yağacak uzun Yağmurlar ince Dünya, bir alıcı kuş gibi Üstüme çökünce Ne bir sözcük kalacak, Ne de bir çığlık. .. Yine de gülsün isterim Şu pencerelerde Sokağı seyreden çocuk; Gülsün artık!
25 Umut, o arslanın Ağzında değil, Midesindeyken şimdi Gülümseyerek seyrediyorum Tarihin sofralarında Onu çiğneyenleri. Varın taşlayın beni! Yaralarım övüncümdür Bu dünyadan olduğuma Yaşadığıma dair. Umutsuzluğun umudundayım Karanlığın ışığında Öyle derin, öyle yoğun Uçurumların doruğundayım. Varsın bir yanıt Bulmasın sorularım; Yalnızca soru sormaya Bile razıyım…
26 Kişisel alacakaranlığın Cephelerindeyim. Yaralarım bedenimi yırtarcasına fırlıyor. Geride kalan Yalnızca kan ve irin…
27 Sabaha yakın görülen düşlerde Bilinci körelten Bir karabasan yoğunluğu, Biraz da aa vardır. Güneşin alhnda kararan şeyden Korkun, derim ben Kül alhnda yanan kordan … Ve ışık, uzun bir karanlığın Ardından gelirse eğer Asıl anlamını bulur.
28 Güneşin öte yüzünü gördüm O sonsuz karanlığı … Doğadaki her şeyin İkinci adı yalnızlıktı, Ölümdü, suskunluktu. Bir çiçek ki, taşırmış İçinde hep solgunluğu, Suyun akışında bir Boğulma korkusu varmış Yanan topraktan Yükselen buğu… Güneşin öte yüzünü gördüm Ki, orada her şey Önce kendini yadsıyordu.
29 Belki kendini boğan Biri değilim Yağmur, ne biliyorsun? Belki bir beklediğim var yaşamdan. Bir bardak mıyım sanki Kendiyle dolup taşan? Belki bir sıcaklık Kaldı bir yerlerimde Güneş, ne biliyorsun? Belki gecelerimizden sızan bir ışık. .. Bir kum saati miyim? Boşalıp kaldım mı artık? Belki açacak Bir şeylerim vardır Çiçek, ne biliyorsun? Belki konuşacak birkaç söz kalmıştır Bir gün karşıma çıkacak olanla Geçmişe, geleceğe dair…
30 Akdeniz susuyor. Susuyor turuncu. Susuyor yeşil. Bir yaşam ki nasıl Ancak kendiyle tanımlanır; Bir insan ki nerede Artık her şeye razıdır Orada dursun dünya! Ölü deniz, Güneşli, puslu deniz Sularını rahim, taşlarını cenin Kıldığın çağlardan kalmış Bir gülümsemeydim bir zamanlar Belli belirsiz … Cebimde kelebek ölüleri, Ağzımda tütün kokusu Turuncu sokaklardan denize uçan Soluk bir gölgeydim Dalgın ve kimsesiz … Köşkerin kızının Memelerine dolan iyot kokusunda, Gülüşünde bir işçinin Bir payım vardı Hiç kuşkusuz… Akdeniz susuyor. Yaralı bir balık gibi; Çağın zıpkınlarıyla delik deşik. Akdeniz susuyor. Suları kirli şimdi, Mavisi soluk…
31 Beni doğuracak rahim, Beni sallayacak beşik yok! Dünyaya düştü yolum Bir görümlük Konuk geldim. Tek bir soru sordum Bin yanıt aldım; Ama hiçbirine bende yanıt yok! Uçurumlara itildim, Doruklara çekildim. Çaprazlama çiçekler astım da göğsüme Şaire çıktı adım. Dinsiz bir peygamberim şimdi Ateş olsam bir kendimi yakarım. Kendi karanlığından korkan Bir geceyim ben, Kendi sınırlarına düşman Bir ülke; Kuşablmış, yorgun … Ey dünyalıklar, ey tarihçiler! Oysa hepsi topu topu iki kelime: Yaşadım ve öldüm.
32 Bu şiir burda biter Yaşam benimle bitmiyor Umutsuz değil, umarsızım şu anda Ne çiçeklerde payım var, Ne şu suskun taşlarda… Acıdan kurtulmaya yeltendiğim zamanlar Acı olduğumu anladım Dünya bunu bilmiyor… Ben insanlığın çocukluğuyum Ve yaşlılığıyım sırasında. Bu şiir hurda biter Hiçbir dayanak bulmadan Doğanın avuntusu nedir? Gece günle tanımlanırken? Işığın kaynağında hep Bir karanlığın donduğu Bilmem nasıl kanıtlanır? Y ıllar yılı sorulara yaslanıp Yaşarken ölüme doğdum ben Hiç kimseyi öldüremem Kendimi bile artık. Bu şiir burda biter Nasılsa anlaşılmaz Çünkü bir sese, yankısından başka Kulak veren çıkmaz -Çoktan biliyorum bunu… Karanlıkta gülümsüyorum son kez Böyle anımsa beni…
66 notes · View notes
dilbaz · 2 years
Text
Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum. Ne aradığımı biliyorum, ne de bulduğumu. Bilmem, neresinde yanıldım ben bu hayatın?
313 notes · View notes
huzursuzlugun-blogu · 9 months
Text
Tumblr media
Uzun bir şiirin son dizesindeyim
Bir sağnağın son damlası kaldı içimde
Bağıracak gücüm yok, fısıldasam kimse duymuyor
Sokaklara çıkıyorum ellerim yüreğimde
Benim gördüğüm şeyleri kimse görmüyor.
61 notes · View notes
kelebekpapatya-72 · 11 months
Text
Göreceksen şimdi gör beni...
çünkü tabutlar ışık geçirmez.
Tumblr media Tumblr media
82 notes · View notes
aewol-ri · 5 months
Text
"bir çiçek tarlasına dönüştürebilir miyim aylardır önünde durduğum bu dipsiz uçurumu?"
50 notes · View notes
yorgunherakles · 19 days
Text
her şey bir unutkanlıktı.
bilge karasu - troya'da ölüm vardı
27 notes · View notes