Tumgik
by-hulusi · 4 hours
Text
Tumblr media
6 notes · View notes
by-hulusi · 1 day
Text
1 Mayıs .....
Onlar "Neme lazım" diyenlerin geleneğinden geliyor, biz isyan edenlerin...
Onlar grev kırıcıların geleneğinden geliyor, biz grev yapanların...
Onlar “Sürüden ayrılanı kurt kapar” diyenlerin, geleneğinden geliyor, biz "Koyun musun kardeşim!" diyenlerin...
Onlar ayran içenlerin geleneğinden geliyor, biz "Günah benim kime ne!" diyenlerin...
Onlar ellerini önlerinde kavuşturup başlarını bükenlerin geleneğinden geliyor, biz yumruklarını sıkıp kaldıranların...
Onlar sadakayı lütfedenlerin geleneğinden geliyor, biz ekmeği ikiye bölenlerin...
Onlar "işini bilenlerin" geleneğinden geliyor, biz yumruğunu masaya vurup konuşan Yaşar Usta'nın...
Onlar "gizli gizli kırıştıranların" geleneğinden geliyor, biz dört nala sevişenlerin...
* * *
Onlar sırıtanların çocukları, biz kahkaha atanların...
Onlar "Evinizde oturun, bizim de vaktimiz gelecek" diyenlerin vaazlarını dinledi, biz "Sokak özgürleştirir" diyenlerin şiirlerini...
Onlar gayretkeş gardiyanların çocukları, biz vazgeçmeyen mahkûmların...
Onlar Recep İvedik, biz Yılmaz Güney...
Onlar etek öpmüş, biz "paçaları aşağıya almışız"...
Onlar "Converse" giyince sivilleşen çocuklar, biz postallıyı makosenli görünce de tanıyanlar...
Onlar Muhteşem Süleyman'ın ahvadı, biz "Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmadı" diyenlerin...
Onlar "örgüt, ideoloji, emek" sözlerini şeytan icadı sananların çocukları, biz "zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayanların"...
Onlar "çukurları işçilerden" korurlar, biz "işçileri çukurlardan"...
Onlar çocukları bombalayıp "Pardon" bile demeyenler, biz ölü çocukların gözleriyle yaşayanlar...
Onlar suçlu kendileri bile olsa ekranlarda bık bık konuşanlar, biz öfkeden, tiksintiden nutku tutulanlar...
Onlar gazı atana değil yiyene kızanlar, biz yaralı arkadaşlar için ambulans arayanlar...
Onlar ihale peşine, biz arkadaşlarının duruşmalarında koşturanlar...
Onlar "Herkes bize benzesin" der, biz "Kim olursan ol gel"...
Onların iftarı beş yıldızlı, namazı bodyguard'lı, biz iman ederiz çıplak gelip çıplak giden insana...
Onlar çocuklar soru sormasın diye 4+4+4, bizde "Matematik iyi, kuşlar pekiyi"...
* * *
Onlar bu sabah çıkıp dövülenleri suçlayacaklar, biz bu sabah kalkıp "İyi misin?" diye arkadaşlarımızı arayacağız.
Onlar bu gece ayran içip mışıl mışıl uyuyacaklar, biz sofra kurup dostluğu, arkadaşlığı kutlayacağız.
Onlar huzurlu rüyalar görecek, biz gerçeği görmek için birbirimizin güzel, aydınlık yüzlerine bakacağız.
Onların çocukları babalarının göbekleriyle övünecek, bizim çocuklar babalarının kalbiyle...
Onlar böyleyken, biz böyleyiz işte... Bu kavga bitmez!
• E. Temelkuran
Tumblr media
10 notes · View notes
by-hulusi · 1 day
Text
Değerler eğitimi ve “Ne derler?” eğitimi…
Trabzonspor ile Athletic Bilbao maçında ilginç bir olay yaşanmış. Maç esnasında kaleci Tolga Zengin birden durmuş, yere eğilmiş ve çimlerin üzerinde duran ekmek parçasını öpüp alnına koymuş. Sonra da yavaşça sahanın kenarına götürüp bırakmış.
Tolga olay anını anlatırken şöyle söylemiş; “Bir baktım kalenin önünde ekmek var. Kalecilik hayatımda hiç böyle bir olayla karşılaşmamıştım. Şoke oldum. Somali'de insanlar ekmek bulamayıp açlıktan ölürken, Bilbao taraftarlarının bana ekmek atmasını hayretle karşıladım…”
Trabzonspor kalecisi tam ekmeği öpüp alnına koyarken çekilen fotoğraf da İspanya'da yılın fotoğrafı seçilmiş.
-
Doğan Cüceloğlu bir seminerinde yere bir parça ekmek koymuş ve “Bu ekmeğe basabilecek birisi var mı?” diye sormuş salondakilere.
Hiç ses çıkmamış tabii.
“Sahneye gelip bu ekmek parçasına basana 100 dolar vereceğim” diye devam etmiş.
Salondan yine çıt yok…
Fiyatı artırarak 5000 dolara kadar getirmiş. Bu sırada salonda bulunanlardan birisi, “Hocam, istersen 500 bin dolar ver, yine bize o ekmeği çiğnetemezsin, boşuna uğraşma!” demiş.
Doğan Hocam da, “İşte değerler eğitimi budur” diye noktayı koymuş…
-
Para vererek ekmek çiğnetebileceğiniz insan sayısı yok denecek kadar azken, bedavaya yalan söyleyen, dedikodu yapan insanların bu kadar çok olması biraz garip değil mi?
Acaba yalan söyleme konusunda bu kadar hassas olamaz mıydık? Veya herhangi bir toplulukta birisi gıybet etmeye başladığında herkes tepki veremez miydi?
Yere düşen ekmeği çiğnememek için duyduğumuz hassasiyet, yerlerde sürünen bazı değerlerimiz çiğnenirken niçin kendini göstermiyor acaba?
-
Eskiden zaten öyleydi diyorsunuz şimdi muhtemelen içinizden.
Doğru, eskiden öyleydik. Kapkaranlık medeniyetlerin ortasında değerlerimizle pırıl pırıl parlıyorduk.
Ama toplumsal manada suç sayılan birçok eylemin normalleşmesi o kadar hızlı oldu ki, bir anda söndük.
Dış cephesine aynalı cam giydirilmiş metruk binaların sakinlerine döndük.
Dışarıdan bakınca pırıl pırıl, içeride acil tadilat ihtiyacı…
Değerler eğitimi son yıllarda müfredata girmeyi başardı. Birçok okulda şeklen yapılıyor olsa da, çocuklar en azından değerlerimizi tarif eden kavramlarla tanışıyorlar.
Ama toplumun geneline bakıldığında, değerler eğitiminden çok “Ne derler?” eğitimi yapılıyor gibi…
Eğer bir insan kalabalıklar içindeyken yere çöp atmıyor da, etrafta kimseler yokken atıyorsa bu insanın değer yargıları tam oluşmuştur diyemeyiz.
El âlem ne der diye yere çöp atmayan bir kimse elbette çevreci olamaz.
Ne derler eğitimi belimizi büküyor, farkında değiliz… Asıl hesap verilmesi gereken makamı unutmuş, insanların ne diyeceklerine odaklanmış durumdayız.
Hâl böyle olunca, çevremizdeki insanların doğrusu bizim doğrumuz oluyor.
Eğer doğru insanlarla birlikteyseniz şanslısınız.
Ama çevrenizdekiler yanlış insanlarsa geçmiş olsun!
• Alıntı
5 notes · View notes
by-hulusi · 1 day
Text
Tumblr media
9 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
İhtiyacım var sana!
Nasıl anlatılır ki!
Dokunmak değil benimkisi...
Günde on saniye yüzünü görsem de yeter, Tenime dokun istemiyorum, Yüreğimden tut mesela! Bir şarkının içinden söyle cümlelerini, Hayalin dibimde bitsin, Elimi tut dokun demiyorum, Elimi tut hissedeyim yüreğini!
Konuşalım saatlerce olmasa bile, Dakikalarca gözlerinde buluşsam yeter diyorum!
Sesini duymasamda olur, Yüreğinden konuş mesela!
Biz olunca zaman dursun, Hayat dursun, O an sadece bizde yaşam olsun istiyorum!
Çok değil seni yanımda değil,
Canımda istiyorum!
• Nazım Hikmet RAN
13 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
***
"O gidenler ‘sen iyi bir insansın’ diyordu
ve
hiçbiri de aslında iyi insan sevmiyordu."
• C. Süreya
11 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
***
"Yıkılmak binaya mahsus bir şey değil ki, Züleyha.
Bir insanın, bir cümleyle yıkıldığını gördüm ben."
• C. Zarifoğlu
18 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı 😊😊
GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk!
CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın?
GARSON: Anlamadım efendim?
CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun.
GARSON: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız?
NİLGÜN MARMARA: Sen ne getirdin bana çocukluğundan?
GARSON: Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.
EDİP CANSEVER: Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.
NİLGÜN MARMARA: Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.
GARSON: Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!
TOMRİS UYAR: Bazen sessiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.
GARSON: Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.
YAŞAR KEMAL: Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.
GARSON: Ekrem klimayı kapat,
Tumblr media
14 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
***
Arjantin'de enflasyonu bahane eden bir yumurta satıcısı, yumurta kolisinin fiyatına %100 zam yapmıştı.
-"Artık daha fazla para kazanmanın zamanı geldi." diyordu. O sabah hüzünlü bir yüz ifadesiyle iş yerini açsa da aslında çok mutluydu.
Zengin olamamasının nedenini hep dürüst olmasına bağlamıştı ama artık o güzel günler çok yakındaydı.
Fakat yine de yaptığı zamdan dolayı üzgünmüş gibi yapmalıydı. Çok geçmeden her hafta bir koli yumurta alan müşterisi yine iş yerine gelmişti. Yaşlı kadın fiyatı görünce gözlerine inanamadı. Sebebini sorunca:
-"Toptancılar zam yaptı efendim. Malum enflasyon da var, biz de haliyle fiyatları arttırdık." dedi.
Yaşlı kadın bu duruma çok kızmıştı ve usulca koliyi tezgaha bıraktı.
-"O zaman kalsın, ben yumurta yemeden de yaşarım. Yeter ki Arjantin bu zamdan etkilenmesin." dedi.
Satıcı onun bu hareketi karşısında büyük bir kahkaha atmak istese de üzgünmüş gibi davranmaya devam etti.
Lakin kadının bu cümlesi nasıl olduysa ülkede yayıldı ve kimse o hafta yumurta almadı. Ertesi gün yumurta toptancıları hem zam yapmaya devam etti hem de fiyatlar biraz daha artsın diyerek ürünlerin çoğunu soğuk hava depolarında stokladılar.
Takip eden günlerde durum değişmemişti, fiyatlar artıyor ama tüm Arjantin halkı sanki aralarında anlaşmışlar gibi yumurta almamakta ısrar ediyordu.
İkinci hafta toptancılar homurdanmaya başlasa da "Nasıl olsa bu zamlara alışacaklar ve mecburen yumurtaları gelip alacaklar!" dedi.
Üçüncü hafta ülkede yumurta parakendicileri iş yapamadığı için yavaş yavaş kepenk kapatmaya başladı ve bunu toptancılar takip etti.
Derken ülkede iflas etmeyen toptancı neredeyse kalmamıştı. Çiftlik sahipleri paralarını alamadıkları için onlar da hızla konkordato ilan etmeye başladı.
Artık hepsi pişman olmuş ve aralarında bu durumu nasıl düzelteceklerini konuşmaya başlamışlardı.
En iyisi bir televizyon kanalına çıkıp Arjantin halkından özür dilemek dediler ama sonuç değişmemişti.
Ülkede ne grev ne de isyan vardı ama halk öylesine kenetlenmişti ki kimse bu özrü kabul etmedi ve yumurta almamaya devam etti.
Beşinci Hafta toptancılar şu kararı aldı:
"Hatamızı farkettik ve özrümüzü kabul etmeniz için de yumurtaları zamdan önceki fiyatın da yarısına indirme kararı aldık. Bizleri affetmelisiniz çünkü tavuklar ölmek üzere!"
Bu bir gerçek hayat hikayesidir.
Bu günlerde şekerin ve yağın fiyatı ne zaman yükselse aklıma hep Arjantin halkı geliyor.
Acaba orada tavuklar hala yaşıyor mu?
"Yeterki Anadolu bu zamdan etkilenmesin" demenin zamanı gelmedi mi?
Tepkimizi koyalım.
Tumblr media
11 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
12 notes · View notes
by-hulusi · 3 days
Text
03:03
9 notes · View notes
by-hulusi · 4 days
Text
...
Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben…
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.
Uykunun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben…
Bir yere gidiyorum,
Delice…
aklımda sen.
• Ö. Asaf
13 notes · View notes
by-hulusi · 4 days
Text
Bazen olmak istediğimiz yer ile olduğumuz yer arasındaki fark gözlerimizin içine baka baka sıkar boğazımızı.
Buna acımasız gerçek diyoruz.
• H.Hesse
13 notes · View notes
by-hulusi · 4 days
Text
***
...
''Geçinmek için ne yaptığın beni ilgilendirmiyor
Neyi özlediğini,
Kalbinin arzuladığı şeye kavuşmanın hayalini kurmaya cesaret edip edemediğini bilmek istiyorum.
Kaç yaşında olduğun beni ilgilendirmiyor.
Aşk için, hayallerin için, yaşıyor olma serüveni için
Bir aptal gibi görünme riskini göze alıp almayacağını bilmek istiyorum.
Ay'ının etrafında hangi gezegenlerin döndüğü beni ilgilendirmiyor.
Kederinin merkezine dokunup dokunmadığını, hayatın ihanetlerince açılıp açılmadığın, daha fazla acı korkusundan kapanıp kapanmadığını bilmek istiyorum.
Saklamaya, azaltmaya ya da düzeltmeye çalışmadan benim ya da kendi acınla oturup oturamayacağını bilmek stiyorum.
Benim ya da kendi neşenle olup olamayacağını, insan olmanın sınırlılığını hatırlamadan, bizi dikkatli ve gerçekçi olmamız için uyarmadan çılgınca dans edip coşkunun seni parmak uçlarına kadar doldurmasına izin verip vermeyeceğini bilmek istiyorum.
Bana anlattığın hikayenin doğru olup olmaması beni ilgilendirmiyor.
Kendi kendine dürüst olmak için bir başkasını hayal kırıklığına uğratıp uğratamayacağını; ihanetin suçlamasına dayanıp, kendi ruhuna ihanet edip etmeyeceğini bilmek istiyorum.
Güvenebilir ve güvenilebilir olup olamayacağını bilmek istiyorum.
Her gün sevimli olmasa da güzelliği görüp göremeyeceğini bilmek istiyorum.
Benim ve kendi hatalarınla yaşayıp yaşayamayacağını;
Bir gölün kenarında durup gümüş Ay'a "EVET!" diye bağırıp bağırmayacağını bilmek istiyorum.
ilgilendirmiyor.
Diğer her şey bittiğinde seni ayakta tutan şeyin ne olduğunu bilmek istiyorum.
Kendinle yalnız kalıp kalamadığını, ve o boş anlarda sana arkadaşlık eden kendini gerçekten sevip sevmediğini bilmek istiyorum..
• M. Mungan
13 notes · View notes
by-hulusi · 4 days
Text
***
...
-Zorlama;
Bırak her şeyi doğal akışına.
-Sakin ol;
Yavaş yavaş, sakin sakin ne kendini nede başkalarını yorma.
-Kendini suçlama,hoş gör;
Geçmişte yaptığın hatalar için kendini suçlama,
Hoş görmeye çalış.
-Mükemmeliyetçi olma;
Her zaman senden daha iyi birilerini olabileceğini kabul et.
-Kendini cezalandırma;
Kendine karşı daha yumuşak ve şefkatli ol.
-Söyleme çalışma;
Gerekeni gerektiği zaman yap, söylenmenin kimseye faydası olmaz.
Bu günün işini yarına bırakama, erteleme.
-Hayatta her zaman mucizeler vardır. Unutma..!
Eğer inanmıyorsan mucizelere, daha önce yaşadığın mucizeleri düşün, yine olacağına inan.
-Her zorluğun olumlu bir tarafı vardır, iyi bir sebebi mutlaka vardır unutma;
Zorlukların içinde mutlaka bir ipucu vardır, onu görmeye çalış.
-Şükret;
Senden daha zor durumda olanları düşünerek şükret.
Sorumlu,
Erdemli,
Çalışkan,
Sabırlı ol ve her haline hep şükret..!
• Alıntı
19 notes · View notes
by-hulusi · 4 days
Text
Günaydın arkadaşlar..
Tumblr media
17 notes · View notes
by-hulusi · 5 days
Text
13 notes · View notes