Demek hayat böyle, iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
Hani her kızın ilk aşkı babasıdır derler ya, bütün kızlara sesleniyorum ilk aşkınız babanız mıydı? Yoksa ilk aşkı baba da ararken, onda bulunmayan sevgiyi mumla aradığınız yanlış bir erkek mi?
“Sadece ölülerin yası tutulmaz denizkızı,” diye fısıldadı. “Ölen anıların da yası tutulur. Ölen hislerin de yası tutulur. Sen ve ben hayatımız boyunca bu hüznü taşıyacağız. Yaşanmayacağını bildiğimiz o şeylerin yasını tutacağız.”