Tumgik
#demlenmek
gokhan-gulmez · 4 months
Text
CHP Esenyurt ilçe başkanı DEM Parti'ye yeşil ışık yaktı
CHP Esenyurt ilçe başkanı DEM Parti’ye yeşil ışık yaktı, sosyal medyada gündem oldu! “DEM’lenmek iyidir…” DEM Parti’nin İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nu destek verme şartının en az bir ilçenin yönetimini almak olduğu iddia ediliyordu. DEM Parti’nin Esenyurt veya Sultangazi’de aday çıkarıp, CHP’nin de kendi adaylarını destekleme noktasında irade koyması için çalışmalar olduğu iddialar…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
cankara · 3 months
Text
Gitmeyi öğrettiler bana..
Kalmak nasıldır..?
Nasıldır bir qöğüste endişesiz uyumak..?
Susmayı öğrettiler bana..
Konuşmak nasıldır..?
Nasıldır bir sesin içinde bağdaş kurup dinlenmek..?
Söylesene, nasıldır bir yüreğin içinde demlenmek..??
🖤🖤
Tumblr media
Arkandan koşanla mesafeni açabilirsin
Ama içinde koşanla asla 💔🥀
67 notes · View notes
bercesteruh · 10 months
Text
Tumblr media
"İnsanın özünü bulduğu şeyler vardır: Birinin muhabbetinde demlenmek, birinin selâmıyla yahut bakışıyla iyileşmek, bir kitapta kendinden bir şeyler bulmak, bir ağaç altında oturmak ve yürümek saatler boyu… Öz’e yaklaştıran her şey hayatın anlamıdır, insana yaşama şevki verir."
200 notes · View notes
Text
Yeni şeyler keşfetmek, farklı bir şehirde dinlenmek ve uzun yollar arasında demlenmek insanı delirmekten koruyormuş.
64 notes · View notes
kumsal-thingss · 1 year
Text
Tumblr media
Yaş aldıkça duruluyor insan. İçinde koşup durduğu labirentlerden çıkıp, bütün telâşları o labirentte bırakmak istiyor. Sabahın dingin saatlerini sessiz sakin geçirip, bir fincan çayda demlenmek, kendini dinlemek... Bu yoran dünyada insana daha büyük bir lüx ne olabilirdiki?
123 notes · View notes
murat8685 · 8 months
Text
"Ne kadar acele edersen, o kadar geç kalırsın.
Acelecilik bir aldatmacadır. Bir tuzaktır. Her şeyin bir zamanı vardır. İyi şeyler demlenmek ister. Kâmil insan olmanın temelinde de olgunluk vardır. Dem demek bilgelik demektir.
24 notes · View notes
peltekse · 10 months
Text
İnsanın özünü bulduğu şeyler vardır: Birinin muhabbetinde demlenmek, birinin selâmıyla yahut bakışıyla iyileşmek, bir kitapta kendinden bir şeyler bulmak, bir ağaç altında oturmak ve yürümek saatler boyu… Öz’e yaklaştıran her şey hayatın anlamıdır, insana yaşama şevki verir. |Hatice Ebrar Akbulut
27 notes · View notes
by-hulusi · 3 months
Text
Düşümden düştün../..Canın acımadı ya
ne zaman düştün sol yanıma da, vuruldum sözlerimden
benim yazım değilsin, korkarım kışım da
tenimde çıldırmış bir dilek tutuşturur iliklerimi
sen ateşsin
saat 17:28
kimbilir, şimdi neredesin
yoruldum korktuğum yangınlara yakalanmaktan
suya düştü intihar, boğuldu son bakış
kimi istesem uzaktır kıyı boyları
vedalar alnıma işlenmiş, nakış nakış
aşk! Sevdiğim ama dokunamadığım çiçek
kulaç attığım dalgalara sıkıştı haykırışım
gitmeyi öğrettiler bana, kalmak nasıldır..?
nasıldır bir göğüste endişesiz uyumak..?
yırttığım takvim yapraklarında ağlıyor çocukluğum
söylesene, nasıldır dudaklarını bir dudakta uyutmak..?
ne zaman girdin aklıma da, karıştım gecelerde..?
benim sevdam değilsin, korkarım sevenim de
yürekte şaha kalkmış bir arzu ıslatır dilimi
sen havasın
saat 22:16
kimbilir, şimdi hangi kuytudasın
arındım ve çözüldüm geçmişin kirli nefesinden
geceye düştü uyku, titredi acı soluk
kimi çağırdıysam, kapalıdır seslerinin yolu
üşümeler içimden akıyor, oluk oluk
tutku! Bildiğim ama gösteremediğim resim
akıttığım renklere takıldı gül yüzlü uçurtmam
susmayı öğrettiler bana, konuşmak nasıldır..?
nasıldır, bir sesin içinde bağdaş kurup dinlenmek..?
yitirdiğim öpüşlerde yanıyor sevgilerim
söylesene, nasıldır bir yüreğin içinde demlenmek..?
ne zaman geldin yanıma da, dağıldı hüznüm
kaçarım değilsin, korkarım tutanım da
sen topraksın
saat 22:39
kimbilir, şimdi hangi duygunun uykusundasın
06.04.'05 / İzmir akşamı
• P. Onay
14 notes · View notes
sevgiyeakin · 5 months
Text
uçamayasın diye
kanatlarını kırmayan birinin yanında
sırf kendin istiyorsun diye durmak..
demlenmek gibisi yok.
10 notes · View notes
hazanla · 1 year
Text
Her yiğidin harcı değildir.
Bir yürekte ömür boyu demlenmek.
Sen benimsin derken,
Ben de seninim diyebilmek...!!
Gülten Alp
Tumblr media
52 notes · View notes
ahmetmisinnesin · 11 days
Text
Demlenmek derinleşmektir
5 notes · View notes
Text
Sevda Harı
Ölünceye dek seveceğine inandığın, kalbinin tek sahibi olduğuna emin olduğun birinin bir başkasına ait olduğunu bilmekten daha büyük bir acı varsa lütfen söyle Tanrı'm.
Ölüm diyeceksin, sevdiklerini ebediyete teslim etmekten daha büyük bir acı yok. Dünyevi olan her şey geçer çünkü sizi ben böyle yarattım.
Öyleyse, onu neden kalbime teslim ettin? Cevap ver Tanrı'm... Hâlâ sevip sevmiyor gibi davranmanın yükünü sırtlanıyorum, bıçak darbeleri ise onun başkasına uzanan varlığı ile bende çaresizce demlenmek zorunda olan yokluğu oluyor.
Ben hak etmiştim, başka kimse böyle sevemezdi. Madem onu bana yaratmadın ve bir başkasına gönderdin, kalbimden almalısın. Kendime söylediğim yalanlardan tükendim.
Hangi dilde sevdiyse sevdiğini, bana başka bir dil öğret. Hangi yolda çıkmayacaksa karşıma, bana o yoldan gitmeyi göster. Korkuyorum Tanrı'm, bu ıssızlık beni ona çağırıyor. Madem bir başkasına çıktı yolu, aynı yola adımlarımı yürütme, ayaklarım onun yoluna değmesin.
Kırgınım, en çok da kadere... Onu bana yazmadığı yerden, onu hâlâ çok seviyorum. Kaderimin rüzgarda saçları uçuşuyor onun tenine, o kadar mutlu ki; benim çaresizliğim ona değmiyor...
Sevda harında kaybı mütemadiyen ölüm kürsüsüne değen aşk, ben onu dünyadaki her şeyin her şeyinden, bendeki her dünyanın sahici gerçekliğinden ve kalbe damga gibi basılan umudun gidişinden, sorduğum sitemlerden çok sevdim. Sarılmalar kavuşmak, susmalar ise bitmekti aşkta. Sustum, bitti...
Dilara AKSOY
15 notes · View notes
elestirmen-46-86 · 4 months
Text
ÇAY DİYOR Kİ
ÇAY DİYOR Kİ! Dostla demlenmek deDaha güzel oluyor.Bir dostuna, bir kendineDaha güzel demlenme Dost ile birlikte,Dem gider şarkıya şiireŞarkı söylenir dost ileŞiir okunur dost diliyle Verirsin dost ile el eleÇay içersin keyifleYine kalem gitti şiireŞarkı düştü dillere Dost ve çay işte böyleBir dostla çay içmek ne güzeldirO çay sanki derde devadırSanki dertleri başından alandır Dostun…
View On WordPress
0 notes
dilperisanimmmm · 7 months
Text
Kadim bilgelikle âşinâ olanlar, 9. asır Zen yolu ermişlerinden Qingyuan Weixin’den zuhûr eden, “dağlar ve nehirler” üstüne şâhitliği de pek iyi bilirler:
“Otuz yıl var ki bu yolda çalışmadan önce, dağlar sâdece dağdı ve nehirler sâdece nehir. Yola düştüğümde seyrimin bir yerinde dağlar birdenbire dağ olmaktan çıktı ve nehirler birdenbire nehir olmaktan çıktı. Ancak bu günlerde dağlar yeniden dağ ve nehirler yine nehir…”
Efendim bu yolun sonu nicedir? Başa dönmektir.
[Lisânu’l Kavm: Cüneyd-i Bağdâdî ksa]
Qingyuan Usta’ın bu muammalı sözü, aydınlanma-uyanışın sadece aydınlanma-uyanış olmayan ilk hâle gerisin geri bir dönüş olduğunu mu işâret ediyor acaba?
Buyursunlar efendim birlikte zevk edelim…
İlk adımda “Dağlar dağdır ve nehirler nehirdir”
Zira isim verdik bir kere ve “fark” ile ikili bir zeminde başladık seyrimize.
Öyle ya hepimiz çocukluğumuzdan beri isim, resim ve çerçeve koşullandırmasını seve seve kabul ettik, varlık komasına girdik ve ölümcül ayrılık virüsünü kaptık bir kere.
Yani böyle baktığımızda gerçekten bir dağ, dağın gerçekte ne olduğu görüyor değiliz. Sâdece daraltan bir kavram, zihinsel etiket olarak içi boş bir “dağ” görüyoruz.
Bu, derin bir hipnoz hâliyle kemikleşmiş kavramsal düşüncenin neden olduğu vahim bir ızdırap biçimidir. Canlılığını yitirmiş, akıştan kopmuş donukluk acısını dayatır. Biraz da bu yüzden olsa gerek, yetişkinlik, çocukluğa kıyasla bir kafes gibidir, ne yapsan dar gelir.
Eh, uçan belirsizi yere kondurup çerçeve içine almayagörün…
Aldatıcı görünüşü öyle olsa da sabit, ayrı bir şey yok ki!
(Bu nevi bir kavramsallaştırma ve etiketleme düzeyi, bize, bir dağın ne olduğunu bildiğimiz gibi aldatıcı bir izlenim verebilir)
Aslında olan akan, her an değişen, bütün tek bir şey
Hoş, ikincisi olmadığına göre “şey” bile diyemeyiz. Tek bir eylem akışının bitmesi de olmadığından ikinci bir eylemden bile bahsedemeyiz.
Uzakdoğu’da Satori denilen (miraç ânı) ikinci aşamada
“Dağlar artık dağ değil ve nehirler artık nehir değil.”
Basmakalıp bir biçim inşâ eden, sabit bir kafes ören zihinsel etiketleme eyleminin arkasında, harikulade güzel ve kendinden geçmiş eşsiz, kaotik bir belirsizlik olduğunu, gizli hazinenin göz kırptığı “o parlama anında” doğrudan deneyimle, bizzat algılanır, daha kapısı algı kapıları temizlenince mukabil aynada hakikat olduğu gibi sezilir.
İşte bu “cem” hâlinde nice yıllar demlenmek, öyle sermest gezinmek mümkündür. Her şeye, çoğu zaman gülerek ve bazen de ağlayarak öylece meydanda dolaşıyorsunuz.
Sözde “evren” diye görünenin fevkalade enerjik bir akış olduğunu, her şeyin garip bir şekilde birbirine bağlı olduğunu görüyorsunuz ve aşkın bilgelik, irfan gibi bir şeylerin iması ile zevkten zevke gark oluyorsunuz; eh, yâri güzel olanın, yârinden ayrı duramayanın aklı başta, ayağı yerde ne gezer…
Üçüncü aşama olan dönüş devrinde,
“Dağlar yine dağ ve nehirler yine nehir”
Ancak bu, eski dualistik donukluğa (şirk) geri döndüğünüz anlamına gelmez.
Bu, dağların ve nehirlerin gerçek doğasını bir kez gördüğünüzde, diğer insanlarla kısa yoldan iletişim kurmak adına eski etiketleri kullanmaktan çekinmeyeceğiniz anlamına gelir.
Nihâyetinde, neden olmasın?
Ama artık bütün hikâyenin, bu yarım yamalak görüntüden ibâret olmadığının farkındasınız. Kelimeleri onların îmâ ettiği ayrılık dalgasına kapılmadan zevkle kullanıyorsunuz.
İçinden aynı ırmağın aktığını pekâla bilseniz de içinden göründüğü kaba göre, izahı kolay kelimelere üflemekte “oyun etmekte” ne sakınca olabilir…
İçeri ve dışarı, Ben ve öteki ayrılık yaraları tamamen iyileşen biri, her yöne yayılan, herkese dokunan bir aşk ateşi gibi olmuştur çoktan…
Beden sâkin, kalp, her şeyi kabul edici, zihin açık, özgür ve aydınlık, her şeye nüfûz edici…
Zihinde tutulan alışkanlık ve anılarla örülü “Ben-im” sandığımız aşina evi yıkmamış, sonrasını düşünmeden, büyük bir enerjiyle her şeyi yer ile yeksân etmemiş ve en başta “dağlar ve nehirler” etiketinin ötesine geçmemiş olsaydınız, bu son rahat, dingin, sakinlik aşamasına nice varırdınız, cennetten hiç ayrılmadığınızı nasıl anlardanız?
Dünyâ vü ukbâyı ta’mir eylemekten geçmişiz
Her taraftan yıkılıp vîrân olan anlar bizi
[N. Mısrî’den]
Deneyimsel olarak söylemek gerekirse, üçüncü aşama dıştan aynı gibi görünseler de, temelde birinci aşamadan farklıdır; bu “Büyük Aydınlanma” denilen kenini tanımanın (marifetullah) ta kendisidir.
Ne var ki her duygu ve deneyime etiketler yapıştıran, istemsiz gevezelik eden, tepki makinasına dönen, donuk kafalı kukla zihin, bu seyirde hiç de refikimiz (Yol-araç) değildir.
ÂNı tevhîd eylemez illâ ki şirk ehli ider
Vahdet-i Hakk’ı DUYANın dili lâldir aklı mât
[N. Mısrî]
Söz, iki sonsuz arasında bir çırpınış
Dil, boşluğun çaldığı bir saz imiş
Kalbin hoşluğunda
Kendiyle dolduğunda
Düşünce kalmaz
Dil, konuşmayı reddeder
Acizliğini itirafla hayretle yoldan çekildiğinde neyin ne olduğu bizzat görülür vesselâm.
0 notes
birnale · 10 months
Text
İnsanın özünü bulduğu şeyler vardır: Birinin muhabbetinde demlenmek, birinin selâmıyla yahut bakışıyla iyileşmek, bir kitapta kendinden bir şeyler bulmak, bir ağaç altında oturmak ve yürümek saatler boyu… Öz’e yaklaştıran her şey hayatın anlamıdır, insana yaşama şevki verir. |Hatice Ebrar Akbulut
1 note · View note
jotem · 1 year
Text
Tumblr media
Bir deniz kenarında ,
Ruhumu güneşe serip
Başımı sessizliğin göğsüne yaslayıp
Huzurum demini alana kadar demlenmek istiyorum...
1 note · View note