Tumgik
#bu senin hayatın
hislerdenkalanacilar · 2 months
Text
Anlasana be aşığım sana.
33 notes · View notes
zezeblogs · 1 year
Text
"Ne ölmek nefessiz kalmaktır; ne de yaşamak nefes almaktır. Yaşamak; sevilmeyi hakeden birine yaşamını harcamaktır."
~Oğuz Atay
16 notes · View notes
5--5---5 · 1 year
Text
Sadece 5 saatin kaldı.
6 notes · View notes
layezalll · 5 months
Text
07 Ekim pazar 03.44
Yalnızlığı daha çok hissettiğim ve bir böcek gibi kendi kabuğuna çekildiğim o kuytu geceler.
Neden hep gecelerdir insanı düşünceler denizinde yüzdüren.
Neden hep gecelerdir unuttum dediklerimi denizin dibinden çıkarıp bana geri getiren.
Neden hep geceler hatırlatır yaşadığım ama izi kalmış acılarımı…
Sevinçlerimi…
Mutluluklarımı…
Hepsi birer inci gibi çıkar kumsallara.
Ben istemesen de vurur gecenin dalgaları bir bir yüzüme
Senin yalnızlık adını verdiğin kıyılarına…
Sabaha gene unutursun.
Bir koşuşturmaca.
Hayatın kargaşası derken gelmez aklına…
Ya yeni gelen gece?
Geceler niye böyledir bilir misin?
Çünkü insan başını yastığa koyduğunda…
O sessizlikte Tüm kentin uyuduğu o vakitte hisseder insan yalnızlığını.
En çok o zaman hisseder.
İşte bu yüzden geceler seni bana hatırlatır.
Sadece seni de değil.
Yaşanmış ya da yaşanmamış tüm aşkları…
Mutlu olduğum anları, kızgınlıklarımı, bir çiçek gibi solduğum zamanları…
Kimi zamanda ilkbaharın yağmurlarıyla açıp pembelikleriyle kendisini hayran bırakan o güller gibi güldüğüm mutlu olduğum zamanları.
Çocukluk anılarımı bunları çoğaltmak mümkün…
Yorganı üzerime çekip başımı yastığa koyduğum o vakitlerde…
Hele bide uykumda kaçmışsa, işte o zaman rüyalara dalana kadar bir düş filmi oynar odamda.
Görüntüler canlanır aklımda bir bir geçer yaşadıklarım gözümün önünden.
Tek kişilik nostaljik bir sinema. Konusu benim dünyam ve dünyamın unutulmazları..
Kendimce kararlar alırım bazen bu düşünceler denizinde yüzerken.
bundan sonra şöyle, bundan sonra böyle olacağım"gibisinden cümleler kurarım.
Kimi zaman pişmanlıklarım bir kaç damla gözyaşı olur akar kalbime…
O derin sessizlikte, kimi zamansa yaşadığım mutlu anlar birer tebessüm olur yüzümde…
İşte kimi geceler acı tatlı karışık bir film oynar odamda, duvarlarımla…
Eşyalarımla kısacası en sırdaş arkadaşlarımla izlediğimiz.
Sonra ben yorumlar yaparım onlar da güzel güzel dinler beni.
Biliyorum herkes böyle.
Herkesi götürür geceler derin düşüncelere, hayallere…
Hayaller büyüdükçe azalır mı peki?
Evet azalır.
Çünkü sen büyüdükçe içinde çocuk yavaş yavaş ölmeye başlar.
Hayallerinde seni çocuksu bir dünyaya götüren en güzel oyuncakların değil miydi onlarla mutlu olup.
Onlarla gülümsediğin ama hiç bir zamanda hayallerin tam anlamıyla bitmez.
Sen nefes aldıkça mutlaka ceplerinde bir umudun ve hayalin yer alır.
Sana anlam katar..
hiçbir zaman hayallerinizden vazgeçmeyin .
Hayat önüne duvarlar örmeye çalışsa da Siz de kendi merdiveninizi kurun ve çıkın basamaklarından…
Hemen olmasa da çok geçte olsa mutlaka o duvarın arkasındaki güneşe ulaşıp.
Güneşe gülümseyin
bu güne kadar bir çok hata yapmış olabilirsiniz
Ama hiçbir zaman geç diye sözcük yer almamalı hayat sözlüğünüzde
Umut,sevgi hep bu sözlükte yer almalı
Bundan sonra üzüldüğünüzde kalbinizden hem beyaz mendilini çıkartıp gözyaşlarınızı elleriyle silecek insanları dünyanıza  yerleştirin
ve değerini her zaman bilin
Size yakın olan cana siz de yakın olun
Sarın kalbini incelikle
Tutun ellerini sımsıkı bu uzun gibi görünen ama 40 yılını şu kısacık hayat yolunda
İşte bunlarda bu gecenin bir yorumudur bu gecenin hisleriydi hayalhanemde
Bu geceden hayat defterime düşen notlardı.
156 notes · View notes
farahzisan · 8 months
Text
Ebu Hanife şu şiiri çok okurdu:
"Ne rahat bir hayatın oldu senin
Ne de Allah‘ı razı edecek salih amelin.
Bu da sana hüzün olarak yeter"
Tumblr media
169 notes · View notes
Text
Bakire Götümü Kocamın Hoyrat Yeğeni Sikti! (2) (Maviş 28 Y., Balıkesir)
Kocam Pazartesi günü işten geldiğinde, "İtalya'da 10 günlük seminer var! Hazırlan, haftaya gidiyoruz!" dedi. Daha önce yurt dışındaki bu seminerlere alışıktım, kocamla ben de gidiyordum ve kocam o sıkıcı toplantılarını yapıyorken, ben de gönlümce geziyor, alışveriş yapıyordum. Ben sevinçle tamam diyecekken, Engin'in kalkık kaşları dikkatimi çekti. Engin sonra bir fırsatını bulup bana, "Ne o, sikicinden izin almak yok mu? Hiçbir yere gidemezsin, senin için planlarım var!" dedi. Çok üzülmüştüm, ama Engin'in planları olduğunu duyunca çok ta heyacanlandım. Sikicim tarafından karar verilmişti, ben gitmiyordum.
Kocama gitmek istemediğimi söylediğimde, bütün hafta yalvardı, ama sonunda o da ikna oldu. Gideceği gün kocamı evin önünden uğurladım, uçağı İstanbul'dan kalkıyordu. Uzun sarılmalar, öpüşmeler, hatta gecede uzun bir sexin ardından gitmişti kocam. Kocamın taksisi uzaklaşıp, ben bahçeye girer girmez Engin'i aradım, o bilmediğim planları beni heyacanlandırıyordu. Engin telefonu en soğuk sesiyle cevapladı, "Akşam 6'da geleceğim, bir hafta izin aldım!" dedi ve kapattı. Ondan hiç beklememe rağmen, aşk dolu, sex dolu bir hafta geçireceğimizi düşünüyordum. Güzel bir yemek hazırladım, Rakıyı onun istediği gibi soğuttum. Dediği gibi akşam 6'da geldi, elinde büyükçe bir çanta vardı.
Hemen boynuna sarıldım, "Hoşgeldin aşkım, yemek hazır!" dedim. Ama o kalçama şaplak atıp, "Yukarı çık orospu!" dedi. Yemekten önce sikişeceğiz diye düşünerek sevinçle yukarı odasına çıktım. Arkamdan o da yukarı geldi. Odaya girince yeniden boynuna sarılıp öpmeye başladım. O ise tuhaf bir şekilde gülerek, "Bu sikişi hayatın boyunca unutamayacaksın!" dedi. "Zaten hiçbirini unutamam, sen benim biricik sikicimsin!" dedim, onu azdırmak istiyordum. Beni kendi elleriyle soydu. İlk kez üzerimdeki hiçbirşey yırtılmadan veya koparılmadan çıplak kalmıştım önünde. "Yüzüstü uzan yatağa!" dedi. Uzandım.
Eve geldiğinde elinde olan çantadan birkaç tane ip çıkardı, önce ellerimi bağladı yatağın demir başlığına, sonra, "Domal!" dedi, karnımın altına iki tane yastık koydu. Ben de domaldım. Sol ayağımı iple bağlayıp, ipin diğer ucunu da gardrobuna bağladı. Sonra sağ ayağımı da bağladı ve onu da banyonun kapısına bağladı. Artık ayaklarımı kıpırdatamıyordum ve domalık vaziyette yatıyordum. "Ne yapmak istediğini sorabilir miyim?" diye sordum. Cevap vermedi ve o da soyunmaya başladı. Göremiyordum, ama duyuyordum soyunduğunu.
"Senin sikicin kim?" dedi. "Sensin!" dedim. O anda kemeriyle sırtıma öyle bir vurdu ki, canımın nasıl yandığını anlatamam, "Ne yapıyorsun? Manyak mısın!" diye bağırdım. O ise, "Senin sikicin kim?" dedi tekrardan ve kemeriyle bir daha vurdu sırtıma. Acıdan ağlıyordum, bağırıyordum, kurtulmaya çabalıyordum, ama nafile. Üstelik kendi rızamla teslim olmuştum bağlanmaya. "Bağır lan orospu, benim sikicim sensin de!" dedi ve bir hışımla yine indirdi kemeri sırtıma. "Benim sikicim sensin, aşkım da sensin!" diye bağırdım, yeter ki vurmasın diye. "Hah şöyle orospu!" diyerek amımı yalamaya başladı. O anda farkettim ki amım sulanmıştı, ben gerçekten acıdan zevk alıyordum! Amımı götümü yalıyordu, dilini her iki deliğime de sokup çıkartıyordu. Gözlerimi kapatmıştım, artık acı bitti, zevk alma zamanı geldi diye düşünürken, tırnaklarını kaba etlerime geçirdi, etimi kopartacak sandım. Kemer kadar olmasa da, yine canım çok yanmıştı.
Sonra doğruldu ve sikiyle amımı götümü fırçalamaya başladı. Hangisine sokacak diye beklerken, amıma soktu. Bütün amımı doldurmuştu siki, ama o halen kanırttırıyordu sikini amımda. Bu arada kemerle birkaç kez daha sırtıma ve kalçalarıma vurdu. Artık kendimi acıya ve acının verdiği zevke bırakmıştım, olacakları bekliyordum. Uzun süren bir sikişin ardından ayağa kalktı ve yatağın başına geldi. Saçımı olanca kuvvetiyle çekip, sikini ağzıma soktu. Boğazıma kadar sokup çıkartıyor, bu defa da ağzımı sikiyordu. Hırlayarak sikini ağzımdan çıkartıp, döllerini yüzüme fışkırttı.
Sikini bana yalattırıp temizlettirdikten sonra yine arkama geçti ve yine o çantanın sesini duydum. Çantadan birşey daha çıkarttı, daha sürprizler bitmemişti anlaşılan. Önce, aynı telefonun titreşimdeyken çıkardığı gibi bir ses duydum, sonra da amıma birşey soktu. Vibratördü bu. Vibratör içimde durmadan hareket ediyor, bütün vücudumu da sarsıyordu bu hareket. Vibratör amımda çalışırken çakmak sesi duydum, önce sigarasını yaktı, sonra da yatağın başucunda duran mumlardan birini yaktı. Anlamıştım, her türlü acıyı tattıracaktı bana bu akşam.
O sırada evin telefonu çaldı. Engin, odasında bulunan paralel telefonu açtı, konuşmaya başladı. Arayan kocamdı. Konuşmalarından kocamın İtalya'dan aradığını anlamıştım. Biraz konuştuktan sonra, "Bir dakika dayı..." dedi ve "Yengeeeee, dayım arıyor!" diye seslendi ve telefonu kulağıma tuttu. Amımdaki vibratör hiç durmadan titrerken, kocama, "Canım vardın mı?" dedim. Kocam başladı anlatmaya, uçaktan, yolculuktan, otelden bahsedip duruyordu. Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ve telefonu kapatmak için en ufak bir bahane bile aklıma gelmiyordu. Sadece o birşeyler sorduğunda, "Evet canım... Hayır canım... Tamam canım..." diyordum. Neyse ki kocam biraz sonra, "Hadi canım kapatalım, sen de fazla oyalanma, yat uyu! Öptüm!" deyip telefonu kapattı. O değil de, kocama sesimi normal duyurabilmek için çektiğim işkence, Engin'in yaşattığı acıların hepsinden daha fazlaydı.
Engin yeniden arkama geçti ve az önce yaktığı mumu belime damlattı. Domalık olduğum için mum belimden aşağı doğru akıyor ve donup kalıyordu, mumun takip ettiği bütün yolu tüm vücudumda hissediyordum. Sırtıma da damlatıyordu, hem de kemerle vurduğu yerlere, böylece acım daha da artıyordu. Engin attığım çığlıklardan müthiş keyif alıyordu. Derken mumu söndürüp yerine bıraktı ve sikini götüme sürtmeye başladı. Vibratör amımdaki bütün suları akıtarak, yatağı ufak bir göl haline getirmişti. Götüme henüz sikinin başı girmişti ki, bir anda hepsini kökledi. Artık iki deliğim de doluydu. Amımdaki vibratör içimi titretirken, Engin de götüme yarağını deli gibi pompalıyordu. Kaçıncı orgazmımı yaşıyordum bilmiyorum.
Engin götümden çıktı ve başucuma geldi yine, boğazıma kadar soktu yarağını, bir iki gidip gelmeden sonra ağzımdan çıkarıp yine yüzüme boşaldı. Oysa ki önceki boşalmasındaki döller yüzümde daha yeni kurumaya başlamıştı. Sonra amımdaki vibratörü çıkartıp attı yere, ama halen titreşim sesini duyabiliyordum. Ayaklarımı çözdü, ellerimi de. Beni sırtüstü yatırdı. Ayaklarım uyuşmuştu ve kimbilir kaçıncı orgazmdan sonra bacaklarımın dermansız kalması normaldi. Ayrıca onca kemer darbesinden sonra sırtım da beni çok zorluyordu. Ama bununla da bitmedi, beni yine bağlamaya başladı. Karşı koyacak gücü bulamıyordum kendimde. Ellerimi bağladı, ayaklarımı da dizlerimden büktü ve yine aynı şekilde olabildiğince gererek bağladı. Ayaklarım yere bile değmiyordu. Kasıklarımdan itibaren canım yanıyor ve bacaklarım kopacak gibi hissediyordum.
Bütün ağırlığıyla üzerime abandı. Boynumu, boğazımı, kulak memelerimi öpüyor, yalıyor, emiyordu. Onun ağırlığıyla sırtım daha çok acıyordu, ama öpülmekten de zevk alıyordum. "Ulan orospu, çilekli çikolata gibi kokuyorsun hep, yiyeceğim seni!" dedi. Ne büyük iltifattı. Öperek memelerime geldi. Isırıyordu, sert sakallarını meme uçlarıma sürtüyordu. Sonra üzerimden doğruldu ve çantadan mandal çıkartıp meme uçlarımı sıkıştırdı. Canım çok yanıyordu, acıdan kıvranıyordum. İlk taşındığında odasına kendisi küçük bir buzdolabı almıştı, buz kalıbını çıkardı, buz parçalarından birini aldı ve amımın içine sokuverdi. Amım zaten vibratörle sikilmekten acıyordu ve yanıyordu, buzun girişiyle gözlerim yerinden çıkacak gibi oldu. Buz amımda erimişti, ama soğukluğu ve sızısı kaldı. İki kez daha tekrarladı bunu ve artık ben de zevk alıyordum.
Kendine bir sigara yaktı, bir nefes çekip bana da uzattı. O anda o bir nefes sigara kadar hiçbirşey iyi gelemezdi bana. Sigarayı bitirdikten sonra çantaya uzandı tekrar ve bu sefer çantadan garip bir cihaz çıkardı. Cihazda iki tane kablo ve kabloların ucunda metal kıskaçlar vardı. Cihazın düğmesine basıp, metal kıskaçları amımın dudaklarına dokundurdu. Bana elektrik veriyordu! "Yapmaaa!" diye bağırmamla birlikte, suratıma okkalı bir tokat yemem bir oldu. Alt dudağımdan kan süzüldüğünü hissettim. Amıma tükürdü ve metal kıskaçları yine değdirdi amımın dudaklarına. Çok acı çekmiyordum, ama korkuyordum ve bütün bedenimin sarsıldığını hissediyordum. Yine, "Yapmaaaa!" diye bağırdım. Yalvarıyordum, "Lütfen yapma, ne istersen yaparım!" diyordum. Ama Engin, "Ben bunu istiyorum!" dedi ve devam etti. Sonrasını hatırlamıyorum, bayılmışım galiba.
Gözlerimi açtığımda siki amımdaydı ve beni sertçe sikiyordu. Arada bir üstüme abanıyor, memelerimi sıkıyor, mandalların kenarından görünen meme uçlarımı yalıyordu. Yeniden zevk almaya baslamıştım, altında kıvranıyor, inliyordum. Bir süre daha amımı sikti, sonra doğruldu, başımın altına yastık koydu, sikini memelerimin arasına sıkıştırıp, orda gidip gelmeye başladı. Bana her yaklaştığı ben de sikinin başını yalıyordum. Kuvvetli bir hırıltı inleme arası sesle yine yüzüme ve göğüslerime fışkırttı bütün döllerini. Yanaklarımdan yastığa süzüldu bir kısmı. Üzerimden kalktı, önce mandalları çıkardı memelerimden, sonra da beni çözdü. Biraz rahatlamıştım, ama ayaklarımı bile kıpırdatamıyordum. "Geliyorum canım!" dedi. Bana canım dedi, hem de ilk kez. Bunca sikişmelerin hepsi romantizmden çok uzak, hayvanca sikişmelerdi, ama bu en kötüsü, en şiddetlisi onun hoşuna gitmişti, bana canım diyordu.
Engin'in odasındaki banyoda küvet yoktu, sadece duş vardı. Aşağıdaki banyoya inmiş, kuveti doldurmuştu. Yanıma geldi, "Hadi canım yıkanalım!" dedi. "Ne olur biraz uyuyayım!" dedim. "Yıkanalım, kendini iyi hissedeceksin!" dedi. Zorlanarak doğruldum, ayağa kalktım. Bu arada gardrobunun önündeki boy aynasına gözüm takıldı, ayakta öylece kalakaldım. Memelerimin uçları ve kenarındaki birkaç yer morarmıştı. Boynumda da morluklar vardı. Alt dudağımın kenarı patlamış, şişmişti, kan halen duruyordu. Yüzümdeki, saçımdaki döller terle karışmış kurumuştu. Sırtımı döndüm aynaya, kemerinin sırtımda bıraktığı izler, kırmızı şeritler halinde boylu boyunca uzanıyordu. Klçalarımda da tırnaklarının bıraktığı hafif kanlı çizikleri vardı.
"Çok sexysin canım!" dedi. Bir an zoraki gülümsedim. Ama bence de çok sexy görünüyordum. Beni kucakladı ve banyoya indirdi. Küvete yatırdı ve her yerimi ılık suyla okşayarak yıkadı. "Biraz burda yat dinlen!" dedi, kendi çıktı banyodan. Ilık su beni dinlendirdi ve biraz da olsa kendime getirdi. Yarım sonra geldi, beni ayağa kaldırıp bornozumu giydirdi. Yine kucaklayarak odasına götürdü. Odada biraz önce yaşananlardan eser yoktu. Herşeyi toplamış, yatağa temiz çarşaf sermişti.
Pencereden odaya giren aydınlığa takıldı gözüm, biz onun odasına ilk girdiğimizde de aydınlıktı hava. "Akşam mı oluyor?" diye sordum. "Hayır canım, sabah oluyor! Karnın aç mı?" dedi gülerek. Hiçbir şey yiyemeyecek kadar halsizdim, "Sadece uyumak istiyorum!" dedim. Bana sıkıca sarıldı, göğsüne yasladı beni ve "Uyu canım!" dedi. "Bana canım diyorsun artık?" dedim. "Çünkü hayalimdeki seksi sen yaşattın bana. Sana aşık oldum çilekli çikolatam!" dedi ve saçlarımı okşadı. Beni yatağa yatırdı. Kafam yastığa değer demez uyumuşum.
Ne kadar uyuyduğumu bilmiyorum, beni dudaklarımdan öperek uyandırdı. Şaşırmıştım, kahvaltı hazırlamış yatağa getirmişti, hatta ekmek bile kızartmıştı. "Günaydın canım. Telefonunu getirdim, dayımı ara da konuş!" dedi. Aradım. Kocam yoğundu, katıldığı seminerlerden, toplantılardan bahsediyordu. Biraz daha konuşup telefonu kapattık. Gözüm saate takıldı, saat akşam üzeri 5 olmuştu. Engin kahvaltı tepsisini dizlerimin üzerine bıraktı ve kendi de yanıma uzandı. Her bir lokmayı onun ellerinden yiyiyordum. Canım halen yanıyordu, özellikle de sırtım, ama Engin'in ilgisinden dolayı çok mutluydum.
Kahvaltı bitince, "Biraz daha yatmak istiyorum!" dedim. "Zaten yatacağız!" dedi, tepsiyi alıp masaya koydu, yatağın kenarından amıma doğru süzüldu, amımı yalamaya başladı. Ama yavaşça, tadını çıkara çıkara yalıyordu. "Tuvalete gitmem lazım!" dedim, "Tamam!" dedi. Yine zorlukla doğrulup ayağa kalkabildim. Banyoya gittim, çişimi yaptım. Sonra bornozumu çıkartıp aynada kendime baktım, dünden pek te farklı değildim, ama bu halim beni tahrik etti. Duşu açtım, suyun altına girdim, ılık suyla duş yaptım.
Banyodan çıktığımda, Engin çırılçıplak yatağa uzanmış, sikini sıvazlayarak beni bekliyordu. Elini uzatarak, "Gel canım, 69 yapalım!" dedi. Üzerine ters uzandim, 69 olduk. Yüzünü gömdü, amımı yalamaya başladı. Ben de sikini yalamaya, emmeye başladım. Siki kalkmış, kazık gibi olmuştu. Ona, "Dün akşam yaptıkların için kendini affettirmen lazım!" dedim, üzerinden kalkıp yüzümü ona döndüm, sikinin üzerine amımı sürtmeye başladım. Zevk alıyordu biliyorum, tabii ben de. Yavaşça amıma sokmaya başladım sikini.
Artık sikinin tamamı içimdeydi, hiç çıkartmadan kendimi sağa sola hareket ettiriyordum. O da kalçalarımı sıkıca tutmuş, bana yardımcı oluyordu. Yavaş yavaş oturup kalkmaya başladım, sonra hızlandım. Siki boru gibi içime giriyor, sonra yarısına kadar çıkıyordu. Müthişti. O da bazen kalçalarımı sıkıyor, bazen memelerimi avuçluyordu. Sonra içimden çıkmadan beni altına aldı, bacaklarımı iyice ayırıp amıma baktı, "Ben bu çikolatayı eriteceğim!" dedi. Gerçekten de altında eriyordum. "Sik beni! Sikinle erit beni!" dedim. Hızlıca pompalamaya başladı. Kasılarak, birkaç dakika süren uzun bir orgazm yaşadım. O kadar güzel sikiyordu ki beni, bitmesini hiç istemiyordum.
Bir hafta boyunca da bitmedi zaten, tuvalet ve duş yapmak haricinde yataktan çıkmadım. Hele odadan hiç çıkmadım, kahvaltım ve yemeğim de hep yatağa geldi. Onun haricinde durmadan sikiştik. Kocamın gelmesine 4 gün kala odadan çıktım, Engin de yeniden işe gitmeye başlamıştı. Kalçalarımdaki tırnak izleri geçmiş, ama sırtımdaki kızarıklıklar halen vahim durumdaydı. Dudağımın kenarı da şişmişti. Engin işten geldiğinde yine sevişiyorduk, deli gibi sikişiyorduk, ama artık bana zarar vermiyordu.
Kocamın geleceği gün hazırlık yaptım. Kalçalarımdaki izler tamamen iyileşmişti. Sırtımdaki izler hafif belli oluyordu, ama acımıyordu artık. Kocam geldi, uzunca sohbetlerden sonra odamıza girdik. Kocam benimle sevişmek, sikişmek istiyordu, hakkıydı. Geldiği günden itibaren bir hafta her gece seviştik, sikiştik ve kocam vücudumdaki hiçbir izi farketmedi. Dudağım haricinde, dudağımdaki hafif şişlik halen inmemişti. Onu da uçuk çıktı diye geçiştirdim, inandı.
Kocamı da, Engin'i de seviyorum, hatta ikisine de aşığım!
Sevgilerimle.
[Maviş]
139 notes · View notes
benimsiyahnotdefterim · 3 months
Text
Tumblr media
-Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen? -Elimde değildi. Kendime engel olamadım, ona aşıktım. Seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim. -Değdi mi peki? -Mesele bu değil ki. Yaşamam gerekiyordu yaşadım. Ama biliyorsun işte, bitiyor en nihayetinde her şey gibi. -Çay için teşekkürler. -Gitme! Lütfen! Diyelim ki gitmedim. Seninle birlikte olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? -Sevişirdik. -Başka? -Sabahları beraber uyandırdık. Ben senden önce kalkardım, senin uyuyuşunu izlerdim. Sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. -Sonra? -Sonra sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum. O ilk şekeri ben atardım çayına. Zarifçe eritişini izlerdim. -Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdi��ini biliyor olurdum. -Güzelmiş. -Sonra dışarı çıkardık. Dışarıda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık, sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun. Ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana o en sevdiğin mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. -Gider miydik gerçekten? -Giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayaşını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim. Seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarları arasında dolaşarak hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bir sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık. -O zaman bir çay daha içelim mi? -Daha fazla çay içmek istemiyorum ben.
54 notes · View notes
ysfogzdgrz51 · 4 months
Text
İyi akşamlar
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
Büyürken vazgectiklerimizi yada vazgeçittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim...
Çabuk mu büyüdük dersin
Biliyorum..
NE Olacak Halim...
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıçları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
Biliyormusun...
Tek sorum var kendimle şimdi
Ahhh
Ne Olacak Şimdi Halim....???
Tumblr media
100 notes · View notes
kalptekimavi · 8 months
Text
Daha sonra, çok daha sonra, belki de bir çok kez uyandın, birçok kez yeniden uyukladın, sağına döndün, soluna döndün, belki ışığı bile yaktın, belki bir sigara içtin, daha sonra, çok daha sonra, uyku bir hedefe dönüşüyor, ya da hayır, aksine, sen uykunun hedefi oluyorsun.
Dostların bıktı artık, kapını çalmıyorlar. Onlarla karşılaşabileceğin sokaklarda pek yürümüyorsun artık. Sorulardan, rastlantı eseri karşına çıkan birinin bakışlarından kaçıyor, sana ısmarlamak istediği birayı ya da kahveyi kabul etmiyorsun. Sadece gece ve odan, üstüne uzandığın dar sedir, her an yeniden keşfettiğin tavan seni koruyor. Tanı koymaya alışık değilsin ve bunu yapmak da istemiyorsun. Seni rahatsız eden, seni duygulandıran, seni korkutan, ama bazen de coşturan şey başkalaşmanın aniliği değil, aksine, bunun bir değişim olmadığı, hiçbir şeyin değişmediği, bunu ancak bugün bilsen de öteden beri böyle olduğun duygusu, o belirsiz ve ezici duygu; çatlak aynadaki bu yüz senin yeni yüzün değil, maskeler düştü sadece, odanın sıcaklığı onları eritti, uyuşukluk onları yerinden söktü.
Bugün artık pençesine düşmüş olduğun şey hakkında yirmi beş yıldır hiç mi bir şey anlamadın?
Kendi tarihinde hiç mi çatlaklık, zayıf nokta görmedin?
Ölü zamanlar, boş geçitler. Geçici ve yürek paralayan o yıkıcı arzu, artık bir şey duymama, bir şey görmeme, sessiz ve hareketsiz kalma arzusu.
Hayatın sonuna doğru varıyorsunuz, hayır, hayatın kendisinin değil de başka bir şeyin sonuna: o hayatta herhangi bir değişiklik olasılığının sonuna doğru. Size uzun bir duraklama anı, şu soruyu sorabilmeniz için yeterince zaman tanıyor:
Başka neyi yanlış yaptım?
136 notes · View notes
pepetheking · 1 month
Text
KİTAP KURTLARI İÇİN BİRBİRLERİNİ TANIMA FIRSATI SAĞLAYACAK SORULAR:
Başucu kitabım diyeceğin 3 kitap
Favori yazarım dediğin 3 yazar
En sevdiğin kitap alıntısı
Dünya Edebiyatından Hangi Yazar Senin Ruh İkizin?
Seni anlatan bir şiir
Hayatın bir kitap olsa türü ne olurdu?
Hayatın bir kitap olsa adı ne olurdu?
Kötü Adamın kazandığı bir kitapta son cümle ne olurdu?
Senin için hiç şiir yazıldı mı?
Hangi roman kahramanı olmak isterdin?
Ne tür romanlar seversin?
Yeni kitaplar mı yoksa eski kitaplar mı?
Sevdiğin bir müzik öner
Bugüne kadar okuduğun en kırıcı cümle neydi?
Okuduğun ilk kiap hangisiydi?
Okuduğun son kitap hangisi?
Sevgilinin kitap okuyan biri olması senin için önemli mi?
İlerde çocuğuna okumak istediğin ilk kitap hangisi?
Evinde bir kütüphanen var mı?
Ne zamanlar kitap okuyorsun?
Kitap okurken bir şeyler yiyip içer misin?
Kitap okuma rutinin var mı?
Bir kitap yazacak olsan adı ne olurdu?
Yüz yüze olsak da bir kahve içsek dediğin yazar kim?
Okurken heyecandan tırnaklarını yediğin / kahkahalar attığın / ağladığın kitaplar var mı?
Keşke bunu ben yazmış olsaydım dediğin kitap hangisi?
Hayranlığın o kadar büyük ki, bunu yazan insansa ben neyim dediğin bir kitap var mı?
En çok nerede kitap okumayı seversin?
Hangi kitap sana kitap okumayı sevdirdi?
Kitaplarda gitmiş olduğun en beğendiğin yer neresi?
Filmi olmayan kitaplardan hangisinin filminin olmasını isterdin?
Kitap bittikten sonra, “Acaba kitaptaki karakterler şimdi ne yapıyor?” diye düşündüğünüz kitap hangisi?
Birine kitap hediye etseydin bu hangi kitap olurdu?
Sonunu değiştirme şansınız olsaydı hangi kitabın sonunu değiştirirdiniz?
Hangi kitap karakterini arkadaşın olarak görmek isterdin?
Hangi kitabın içinde yaşamak isterdin?
Kitaplar mı insanlar mı?
Telefon mu kitaplar mı?
Filmi mi kitabı mı?
En kötü kitap uyarlaması olan film hangisi sence?
34 notes · View notes
hislerdenkalanacilar · 2 months
Text
Bu kız beni sever, bu kız beni öldürür
22 notes · View notes
zezeblogs · 2 years
Text
Kimsenin sizi sevmesini beklemeyin.
Kendinizi sevin,bu her şeye yetmezmi¿
4 notes · View notes
dizimdedinlen · 7 months
Text
Tumblr media
-Beni niye bırakıp gittin Müzeyyen? -Elimde değildi. Kendime engel olamadım, ona aşıktım. Seni üzmek istemezdim ama kendimden de vazgeçemedim. -Değdi mi peki? -Mesele bu değil ki. Yaşamam gerekiyordu yaşadım. Ama biliyorsun işte, bitiyor en nihayetinde her şey gibi. -Çay için teşekkürler. -Gitme! Lütfen! Diyelim ki gitmedim. Seninle birlikte olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? -Sevişirdik. -Başka? -Sabahları beraber uyandırdık. Ben senden önce kalkardım, senin uyuyuşunu izlerdim. Sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. -Sonra? -Sonra sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum. O ilk şekeri ben atardım çayına. Zarifçe eritişini izlerdim. -Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. -Güzelmiş. -Sonra dışarı çıkardık. Dışarıda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık, sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun. Ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana o en sevdiğin mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. -Gider miydik gerçekten? -Giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayaşını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim. Seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarları arasında dolaşarak hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bir sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanardık. -O zaman bir çay daha içelim mi? -Daha fazla çay içmek istemiyorum ben.
72 notes · View notes
baskentli · 4 days
Text
Tumblr media
“İlahi Ya Rabbi! Yetimler yurduna dönen Filistinliler için dua ediyoruz. Filistinli kardeşlerimiz Gazze’de zalimlere karşı mücadele ediyorlar, Filistinli kardeşlerimizi muzaffer eyle. Ya Rabbi! Zalimleri zalimlere musallat eyle, Kahhar isminin tecellisiyle kahru perişan eyle Ya Rabbi!
İlahi Ya Rabbi! Gazze’de eşi benzeri görülmemiş katliamlar yapılıyor, tüyü bitmemiş bebekler, masum çocuklar, savunmasız kadınlar, yaşlılar hunharca katlediliyor, Filistin kan ağlıyor. Peygamberler mirası Kudüs’e, Gazze’nin masum ve savunmasız mazlumlarına imdat eyle Ya Rabbi!
Hz. İbrahim’den Hz. Süleyman’a kadar birçok Peygamberin tevhit, hukuk, adalet ve ahlak mücadelesini verdiği o kutlu şehirde yaşanan acıları bir an önce durdur Ya Rabbi!
İlahi Ya Rabbi, Kur’an-ı Kerim’de bizlere buyuruyorsun ki; ‘Ey Rabbimiz! Günahlarımızdan ve işimizdeki aşırılıklardan ötürü bizi bağışla, sebatımızı arttır, kafir topluluğa karşı bize yardım eyle!’
Ya Rab! Sen, mazlumların yardımcısı, zalimlerin hasmısın. Mahzun ve masum gönülleri her türlü zulüm, bela ve musibetten muhafaza eyle Ya Rabbi! Zulme uğrayan mazlum ve mağdur Filistinli kardeşlerimizi sahipsiz ve yardımsız bırakma Allah’ım!
Ya Rab! Bugün Filistin ve Gazze başta olmak üzere yeryüzünün birçok yerinde zulme ve katliamlara maruz kalan, vatanları işgal edilen, camileri harap edilen, hakları ve hukukları ihlal edilen bütün kardeşlerimize yardım eyle! Bizi de onlara yardımcı eyle Ya Rabbi!
Ya Rab! Ümmet-i Muhammed’e vahdet şuuru ver, Kudüs bilinci ihsan eyle! Evlerinden ve yurtlarından kovulan, öz vatanlarından uzak kalan bütün mazlum kardeşlerimize yardım eyle Ya Rabbi!
İlahi Ya Rabbi! Bizleri Mescid-i Aksa’ya bizleri varis eyle, ona sahip çıkmayı bizlere nasip eyle Ya Rabbi!
İlahi Ya Rabbi! Bizleri hiçbir zaman haktan, hakikatten, adaletten, samimiyetten, sadakatten ve salih amel çizgisinden ayırma! Yüreklerimizi dağlayan bu acılardan güçlü bir vahdet şuuruna erişmeyi bizlere nasip eyle Ya Rabbi! Bizlere zaferler nasip eyle Ya Rabbi!
Ya Rabbi! Müslümanlara yardım eyle, Müslümanlara yardım edenlere de yardım eyle Ya Rabbi! Müslümanlara tuzak kuranların tuzaklarını kendi başlarına makus eyle Ya Rabbi!
Gazze’de masum insanları, bebekleri, çocukları katleden hainleri Sana havale ediyoruz, onları Kahhar isminin tecellisiyle kahru perişan eyle Ya Rabbi! Hastanelere ve camilere sığınmış kimsesizlerin üzerine bombalar yağdıran, kutsal nedir bilmeyen, merhametten ve insanlıktan nasibini almamış vicdansız hainlere, zalimlere fırsat verme Ya Rabbi! Onları Kahhar isminin tecellisiyle kahru perişan eyle Ya Rabbi!
İlahi Ya Rabbi! Milletimizin ve Müslümanların geleceğine kasteden her türlü dahili ve harici fitne ve fesada, hile ve tuzağa karşı bizleri uyanık eyle. Dünyayı yaşanmaz hale getiren zalimlere, ümmetin birliğini, dirliğini bozmak isteyen hainlere karşı koyabilmek için bizlere inayet eyle Ya Rabbi!
Asırlardır Din-i Mübin-i İslam’a hizmet etmiş, hep zalimin karşısında mazlumun yanında durmuş, kimsesizlerin, gariplerin, ezilenlerin umudu olmuş milletimize, kahraman ordumuza ve tüm güvenlik güçlerimize şanlı zaferler nasip eyle Ya Rabbi.
İlahi Ya Rabbi! Sen nurunu mutlaka tamamlayacaksın, bizleri bu vaadine vesile eyle. Dünyamızı huzur ve selamet yurduna dönüştürebilmek için bize güç ver Ya Rabbi!
Ey hayatın ve ölümün sahibi olan ve şehadeti bizlere en kutlu ideal olarak tanıtan Rabbimiz! Geçmişten bugüne i’lay-ı kelimetullah için mücadele eden, başta miracın şehri Kudüs ve mazlumlar diyarı Gazze olmak üzere vatan ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden bütün şehitlerimize rahmet eyle Ya Rabbi! Onları Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) ile, Bedir ve Uhud şehitleri ile birlikte haşreyle, Efendimize komşu eyle Ya Rabbi! Senin yolunda gaza edip yaralanan kardeşlerimize acil şifalar ihsan eyle Ya Rabbi!
Ya Rabbi! Din, iman, hak, hakikat, adalet ve mukaddesat uğruna mücadele etmeyi ve gerekirse bu yolda şehit olmayı en büyük paye sayan inancı, kalbimizden, asil milletimizin ve nesillerimizin yüreğinden hiçbir zaman eksik eyleme Ya Rabbi!
Ya Rab! Sen bizim Mevla’mızsın, kafirlere, zalimlere ve azgın topluluklara karşı bizlere yardım eyle!
Ey Yüce Rabbimiz! Sana inandık, Sana güvendik, Sana tevekkül ettik. Bizleri sensiz, sahipsiz, kimsesiz ve çaresiz bırakma Ya Rabbi!
İslam’a, Müslümanlara, mazlumlara, garip kullarına yardım eyle Ya Rabbi! Hastalarına şifa, dertlilere deva ver Ya Rabbi!
İlahi Ya Rabbi! Gerek Gazze’de, Filistin’de gerekse vatanımızın içinde ve sınır ötesinde i’lay-ı kelimetullah için çarpışarak şehit olan tüm şehitlerimize rahmet eyle. Gazilerimize acil şifalar ihsan eyle Ya Rabbi! Uzun ömürler nasip eyle Ya Rabbi!
Gençliğimizi Senin yolundan ayırma Ya Rabbi! Çocuklarımızı namaz kılanlardan, ibadetli olanlardan eyle Ya Rabbi! Her türlü kötülüklerden, şerlerden, muhafaza eyle Ya Rabbi! Gönüllerinden Kur’an ve ibadet sevgisini çıkarma Ya Rabbi! Gençlerimizi yoldan çıkarmak isteyen her türlü hainlere, kötülere fırsat verme Ya Rabbi Amin 🤲
20 notes · View notes
navinarjinnn · 23 days
Text
ARTIK KENDİME DİYORUM Kİ;
Kendini tanımayı, kendini kendin gibi yaşamayı öğren. Başkalarının da kendilerini, kendi bildikleri ve istedikleri gibi yaşamasına izin ver. Yalnız senin yolun, senin bildiklerin doğru değil. Hiçbir konuda sabit fikirli olma, daha esnek, açık fikirli ve daha hoşgörülü ol. Esnek dalların daha sağlam esen rüzgarla daha ahenkli olduğunu, sert dalların ise kolay kırıldığını unutma ve kırılmamak için hayata karşı direnme uyum içinde ol. Sakin ve emin adımlarla kendin için uygun olduğunu düşündüğün, inandığın yolda ilerle. Başka insanları değiştirmeye çalışarak boşu boşuna zaman kaybetme. Sonuçta onları kendine göre değiştiremezsin. Bunun yerine, onları oldukları gibi kabul et aranızdaki farkları ve renkleri keşfet... Her insan Parmakizi kadar birbirinden farklı birer alemdir... Senin doğruların onlara yanlış, Onların doğruları da sana yanlış görünebilir.. Bunun hayatın zenginliği, onu keyifli kılan yanları olduğunu ve bu farklılıklara rağmen birbirimizi kabullenebilirsek ve sevmeyi başarabilirsek dünyanın hepimiz için daha huzurla yaşanılası bir yer olacağını unutma....!
42 notes · View notes
kirmiziciceyim · 28 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Benim güzeller güzelim, hayattaki en değerli hediyem Saat artık 00:00. Demek ki artık senin doğum günün.
Seninle geçirdiğimiz her an, her mesaj için sana çok teşekkür ederim.
Yeri geldi birlikte ağladık, yeri geldi birlikte güldük seninle. Aramızda kaç kilometre olursa olsun umurumda değil. Her anına değerdi.
Seninle bir sürü sorunum olduğu bir dönemde tanıştık. Hani derler ya sabredersen gün gelir en iyisine kavuşursun diye. Ben sana kavuştum mesela. Ben o dönem okulda çok dışlanıyordum. Dışlanıyordum derken bulunduğum ortama uyum sağlayamıyordum.
Ama o dönem seni tanıdım. Sen öğrettin bana birine uyum sağlamaman gerektiğini, her kesin bizi olduğumuz gibi kabullenmesi gerektiğini. Senin sayende okuma alışkanlığımı geri kazandım. Senin sayende hayata farklı açıdan da bakıla bileceğini öğrendim.
Biliyorum. Şu sıralar bazen kendini yetersiz hissediyorsun. Ama unutma sen bütün bunları bana öğretensin güzelim. Bunlar bana yeter de artar bile. Doğru kimse mükemmel değil. Ama sen benim gözümden mükemmelsin. Bunu unutma.
Ben kendime solmuş güneş derken sen beni her sabah doğan solmayan güneşin yaptın. O kadar şanslıyım ki senin gibi bir galaksinin güneşi olduğum için. Galaksiler de yok olur diyorsun ya hani? Sen asla yok olma olur mu? Sen yok olursan güneş de yok olur çünkü.
Gün geldi, seninle uzun süre aşamadığımız mesafeleri aştık biz. Mesafeler ne ki bizim arkadaşlığımızın yanında, değil mi?
Kilometrelerce uzaklıklara gizlenmiş olsa da dostluğumuz aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece dostuz.
Yeni yaşında hep mutlu ol, mutlu et bir tanem. Ne var biliyor musun? Mutlu etmesen de olur. Sen mutlu ol yeter. Hep gülümse. Üzülme, mutsuz olma. Yeni yaşında hayatının en güzel anılarını biriktir. Tüm hayallerin, dileklerin gerçekleşsin. Hayatın gökkuşağı kadar rengarenk ve canlı olsun.
Hiç ağlama. Ama olur da ağlarsan bu da mutluluktan olsun.
Yeni yaşında hayatın sana yaşattığı acıları yenecek kadar güçlü ol. Hayattan beklentilerin olacak kadar umutlu ol. Umutlarını yitirmeyecek kadar inançlı, mutlu ve sevgi dolu ol.
Seni hak edecek ne yaptım? İnan bana bilmiyorum. Buraya sığdıramayacağım o kadar çok şey var ki yazmadığım
Belki şu an yanında değilim ama bil ki bu günü kalbimin, kalbinin en derin yerinde seninle birlikte kutluyorum.
Bu gün bir sürü doğum günü mesajı alacaksın. Nasıl yazdım bilmiyorum. Ama çok özenerek yazdım. Tüm duygularımla yazdım. Tüm hissettiklerimle. Bir daha teşekkür ederim.
Hayatımda olduğun her an, her saniye için.
İyi ki doğdun, doğum günü kızı.
@galaksilerdeyokolur
23 notes · View notes