Hâkim doktrine sadık olmak beraberinde ciddi faydalar getirir. Mevcut güç sistemi içinde kabul görür, ayrıcalık kulvarında kolaylıkla yer edinir, hem de aynı zamanda düşünme, araştırma ve tartışma gibi çeşitli özgürlüklerin getirdiği külfetten de muaf olursunuz. Bu paha biçilemez bir avantajdır. Hâkim düzene itaat, kişiyi kanıt gösterme yükünden kurtarır, nitekim muteber bir geçit töreninde uygun adım yürürken akla yatkın bir argüman sunma çabası lüzumsuzdur. Buna zıt olarak, sorgulamaya cüret edenler sağlam kanıt göstermek ve güçlü argümanlar sunmak gibi yüksek standartlardan mesul tutulur, üstelik sosyal bilimlerde somut kanıt sunmak genellikle mümkün olmadığı halde böyledir. Muhalif olmanın doğal sonucu olarak hem tecrit edilirsiniz hem de kaynaklarınız kurutulur. Üstelik toplumun duymaya alışmadığı ve beklentilerini karşılamayan sonuçlara vardıkları için, bağımsız zihinlerin hariçten gazel okuduğu düşünülür, bu kimseler yok sayılır, yanlış algılanır. Burada bilimle iştigal ediyor değiliz, kaldı ki bilimde en azından bir ideal vardır, kişilere hak ettiği değer verilir, düşünceler güç sistemi içinde kullanışlı olup olmadığına göre değil, liyakate göre değerlendirilir. Oysa siyasette işler başka. Muhalifleri Stalin'in uşağı diye damgalayarak saf dışı bırakmanız işten bile değildir. Güce hizmette kanıt ve argüman gerekmez. Nikaragua meselesinde doktrinel yaklaşımı benimsemeyen kişi birdenbire Sandinista yanlısı olur çıkar, haliyle ne tekin, ne de objektiftir. Yalnızca münasip dozda Sandinista karşıtı olan kimseler, yani Amerikan iktidarının taleplerine tam uyum gösterenler objektif sayılır. Kamusal söylem arenasına girmeye bir tek onların hakkı vardır. El Salvador'da da aynı şekilde "gerilla yanlısı" ilan ediverirler insanı. Güvenilmez ve tarafgir olursun. Oysa ABD'nin tasarımını gerektiği gibi destekleyenler bu tür kusurlardan azadedir. Bağımsız düşünceyi şeytan kovar gibi kovmak için birtakım retorik araçlar geliştirilmiştir: "Marksist," "radikal" ve "kullanışlı aptal" derler.
Siyonistler ve İsrail Yerleşimcileri Arasındaki Çatışma
7 Ekim 2023'te, Siyonistler tarafından İsrail yerleşimcilerine ateş açılması sonucunda ölen İsraillilerin, muhtemelen Siyonist ateşiyle öldüğü gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu olayda, Hamas üyelerinin İsrailli kadınlara cinsel saldırıda bulunduğu iddiaları ise çürütülmüştür. Yapılan incelemelerde, öldürülen kişilerin cinsel saldırıya uğramadığı ve bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıkmıştır.
13 yaşındaki Yahel S. ve 16 yaşındaki Noiya S. Be'eri kibbutzuna yapılan baskının ardından kayboldu.
7 Ekim 2023'te İsrail'de gerçekleşen Nova Müzik Festivali'nde yaşanan trajik olay ve ardından ortaya atılan cinsel istismar iddiaları, uluslararası bir soruşturmayla incelendi. Birleşmiş Milletler soruşturması, mağdurların cinsel istismara uğradığı iddialarını doğrulayamadı.
Kibbutz Be'eri, near the border with Gaza, Oct. 11, 2023 in Be'eri, Israel.
Başlangıçta New York Times dahil birçok medya kuruluşu, cinsel saldırı iddialarına yer vermişti. Ancak ilerleyen günlerde bölgedeki tanıkların ifadeleri ve görüntü kayıtları, bu iddiaları çürüttü. Ölen İsraillilerin sadece silahla vurulduğu ve cinsel istismar bulgusuna rastlanmadığı ortaya çıktı.
Ancak saldırının arkasındaki motivasyon ve sorumlular hala belirsizliğini koruyor. Bazı tanıklar, saldırının İsrail yerleşimcileri tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğine dair işaretler veriyor. Ancak kesin deliller henüz bulunamadı.
Bir grup tarafından algı operasyonu yapıldığına dair ciddi şüpheler var. Bu nedenle, olayın bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulması gereklidir.
Nova Müzik Festivali'nde yaşanan ve birçok sivilin hayatını kaybettiği trajik olayla ilgili çeşitli iddialar gündeme geldi. Başlangıçta Hamas'ın suçlandığı ve mağdurlara cinsel saldırıda bulunulduğu iddiaları öne sürüldü. Ancak sonrasında bu iddiaları çürüten kanıtlar ortaya çıktı.
Diğer yandan, bazı tanıklar olayın arkasında Siyonist grupların olabileceğini ve İsrail yerleşimcilerine ateş açılmış olabileceğini iddia etti. Bu iddiaların ciddi şekilde araştırılması gerekmektedir. Masum sivillerin ölümüne neden olan saldırının gerçek faillerinin bulunması önemlidir.
Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgiler, mağdurlara yönelik iddiaları doğrulamamakla birlikte Siyonist grupların müdahil olduğu iddialarını da reddetmiyor. Bu nedenle olayın detaylı ve tarafsız bir soruşturma ile aydınlatılması büyük önem taşımaktadır.
7 Ekim 2023'te yaşanan olaylarla ilgili gerçeklerin derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. İsrail yerleşimcilerine ateş edilmesi sonucu ölen İsrail'lilerin, Siyonist ateşi ile ölmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulmalıdır. Bu tür olaylarda doğru bilgiye ulaşmak ve tarafların hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak adil bir yaklaşım sergilemek önemlidir. Detaylı bir araştırma ve doğru bilgi akışı, yanlış anlaşılmaların önüne geçebilir ve doğru bilgiye dayalı çözümler bulunmasına yardımcı olabilir.
İsveç ;Terörizmle mücadelemiz Türkiye ile yakın iş birliği halinde sürecek
İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, ülkesinin NATO’ya katılımına ilişkin kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda kabul edilmesine ilişkin, “Bundan sonra da terörizme karşı mücadelemiz Türkiye ile yakın iş birliği halinde sürecek” dedi.
Billström, Dışişleri Bakanlığı konutu önünde düzenlediği basın toplantısında, “TBMM’ye teşekkür ediyorum. Bundan sonra da…
Gaziantepe atılan roket saldırısında 5 yaşındaki bir çocuk ve bir genç kız öğretmenimiz Şehid oldular Türk halkının ve ailelerinin başı sağolsun Allah yaralılara şifa versin!Sonunu düşünmeden yanlış stratejilerle asrika-halifelik hülyalarıyla her yere çomak sokunca böyle olur😠Esad aptal değil babası yıllarca pkk'ya destek verip apoyu semirtmişken niçin kendisi Türkiye'ye yanaşsın bize olan sevgisinden değil ama haber alma kaynağı sağlamdı(Rusya-İran)ülkesinin bölünmesi hem kendi iktidarını hem de bölgedeki Rus hakimiyetini tehlikeye atardı ama bizimkiler bu bölünmenin bizim için tehlikeli olacağını göremediler Usanın boş vaadlerine kanıp 6 milyon suriyeliyi aramıza aldılar kim olduklarını neden geldiklerini araştırmadan hep söylediğim gibi bizden üstün tutulup bize karşı kullanmayı bile düşündüler ama gördük ki bunlar herkes tarafından satın alınmaya açıklar aramıza canlı ateş toplarını aldılar pkk-ypg-pyd biz yaklaştırıp müttefik yaptık Usa'ya,onların istediği de buydu yıllardır para desteği verdikleri teröristleri cıa-pentagon kuklası Kürt devletine biraz daha yaklaştırdılar😨 şimdi hiç kimseyi suçlamaya hakkınız yok sınırdaki boş kamplara bomba yağdırıp geri dönmeye benzemiyor aramızda uyuyan arap-afgan-paki son olay gösterdi ki Afrikalı hücreler ayaklanırlarsa ne yapılabilir ayrıca serbest pazarlama aldatmasıyla arap/Rus/Ukraynalı/Bulgar/Alman vs topraklarımız satılıyor yarın nüfus yoğunluğu ve toprak sahipliğiyle finansör ülkelerin yardımıyla ayrı devlet kurmak(İsrail-Filistin) ya da Herson/Donetsk benzeri ilhâk kararı alınırsa nasıl karşı konur bunu düşünelim Türke Türk propagandası yapmayalım bugün insanlara bakıyorum öylesine ekonomik zorluklardan bezmişler bir aşırılık olursa olağan üstü hâl ilân edilir ya da sistem gine değişir korkusuyla sesleri çıkmıyor birşey olmamış gibi davranıyorlar o 15 temmuzdaki milliyetçi çoşku en fanatiklerde bile yok bu olaylar ve pahalılık suriyeli afgan kayırma devam ederse hiç bir duygu kırıntısı kalmayacak halkta "kendi düşen ağlamaz "deyip geçiyorlar yapılan yanlış planlara herkes çok öfkeli!Farkındayım aynı şeyleri yazıyorum ama ülkem tehlikede ve kelime haznem dünya görüşüm bu kadar sığ🙏
Terörizm ülkemizde ve dünyada devletlerin en büyük baş belalarında birisidir. Ülkemiz terör faaliyetleri ile çok uzun yıllardan beri mücadele etmektedir. Bu mücadele ciddi maddi kayıpları da beraberinde getirmektedir.
Terörizmin ekonomik maliyetlerine dair doyurucu bir yazı okumak isterseniz bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Avrupa Parlamentosu, Rusya'yı 'terörizm sponsoru devlet' olarak ilan etti
Avrupa Parlamentosu, Rusya’yı ‘terörizm sponsoru devlet’ olarak ilan etti
Fransa’nın Starzburg kentinde bulunan Avrupa Parlamentosu
Avrupa Parlamentosu, şubat ayında Ukrayna’yı işgal eden Rusya’yı, “Terörizm sponsoru devlet” olarak tanımayı öngören tasarıyı kabul etti.
Bugün yapılan oylamada, Moskova’nın Ukrayna’da enerji altyapısı, hastaneler, okullar ve sığınaklar gibi sivil hedeflere yönelik askeri saldırılarının uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirten Strazburg…
Terörizmi Önlemede İdeolojik Kökler ve Dinî Etik Değerlerin Rolü
Terörizmin gölgesinin büyük bir tehdit oluşturduğu bir dünyada, bu karmaşık sorunla mücadele etmek için etkili çözümler bulmak hayati önem taşımaktadır. Terörizmin yükselişi ve yayılmasında ideolojilerin rolünü hiç düşündünüz mü? Öyleyse hazır olun çünkü terörizmin yükselişi üzerinde Darwinizm'in etkisi ve dini etikleri benimsemenin bu mücadelede nasıl bir oyun değiştirici olabileceğine derinlemesine bakacağız.
Darwinizm, rekabet ve en güçlünün hayatta kalması üzerine odaklanmasıyla, çatışmayı ve şiddeti destekleyen ideolojilerin arkasındaki itici güç olarak gösterilmiştir. Bu bağlantı, terörizmin köklerini aydınlatmakta ve geleneksel askeri ve güvenlik yanıtlarının ötesine bakma ihtiyacını vurgulamaktadır. Bu önlemler önemli olsa da, terörizmin temel nedenleriyle başa çıkmak daha nüanslı bir yaklaşım gerektirir.
Terörizmle mücadeledeki ana stratejilerden biri, aşırıcı ideolojilere karşı entelektüel bir mücadeleye girişmektir. Terörizmin gerçek motivasyonlarını anlayarak ve anarşiye destek veren tanrısız ideolojileri sorgulayarak, terörizmin temellerini sökmeye başlayabiliriz. Eğitim ve ideolojik mücadele, radikalleşmeyi temelden ele alarak güçlü araçlar sunar.
Sevgi, hoşgörü, barış ve affetme gibi değerlerle rehberlik edilen dini etikleri benimsemek, terörist grupların yaydığı ayrıştırıcı anlatılara karşı çekici bir alternatif sunar. Bu değerleri ve öğretileri teşvik ederek, terörizmin kaynaklarını kurutabilir ve savunmasız gençlerin radikalleşmesini engelleyebiliriz. Darwinist ve materyalist ideolojileri uzak tutmak, genç zihinleri aşırıcılığın yolundan uzaklaştırmada önemli bir adım olabilir.
Terörizmle mücadelede kalıcı sonuçlar elde etme arayışında, sadece belirtileri değil aynı zamanda bu küresel tehdidin kök nedenlerini de ele almak hayati önem taşır. Dini etiklere dayalı bir toplum oluşturarak, ahlaki değerleri öğreterek ve sosyal düzeni koruyarak, barış ve güvenlik için sağlam bir temel oluştururuz. Gelecek nesiller için daha güvenli bir dünya inşa etmek için entelektüel, ahlaki ve sosyal çabaların bir kombinasyonunu gerektiren çok yönlü bir yaklaşımdır.
Bu yüzden, terörizmin karmaşıklıklarını düşündüğünüzde bir sonraki sefer, mücadelenin fiziksel çatışmalardan öteye uzandığını hatırlayın. Terörizmin ideolojik temellerini anlayarak ve birliği ve merhameti teşvik eden değerleri yayarak, aşırıcılık gölgelerinden arınmış bir dünya için önemli bir adım atarız.
Toplumun en çok yara alan kesimi, tartışmalı bir şekilde Kürtlerdir. Toplumun sıkıntılarını en çok üstlenen kesim ise, şüphesiz ki yine, Kürtlerdir. Bu bir yarış değildir fakat insan hakları gasp edilirken dahi, bir eşitsizlik güdülmüştür devlet tarafından. Türk'e beş fiske vurulduysa, Kürt'e on fiske vurulmuştur. Türk'ün çocuğuna en fazla "hırsız" sıfatı yakıştırılırken, Kürt çocuğuna "terörist" denilmiştir. Ama neden, ama niçin sorularına girersek de, kötülük eyleminin ırka bağlı olarak değil, karakter gelişimine bağlı olarak ortaya çıktığını, bunun da belli başlı faktörlere maruz kalarak değişim gösterebildiğini ifade edebilirim. Cahil bir şekilde "Kürtler teröristtir" gibi basit, doğruluktan uzak bir ifade de sunabilirdim. Fakat, idrak edilmeli ki terörizm ırk tanımaz. Bir ırk bağlamında birleşmezler, bir ortak çıkar bağlamında birleşirler. Ve bunun içerisinde, Türkler de vardır. Terör muhabbetini es geçiyorum, tatsız ve haksız bir dava.
Bir etnik ki, asimile edildi. Bir etnik, ondan daha üstün olmayan insanlar tarafından-bilinçli ya da bilinçsiz. Bilinçli tahakküm zaten lanetlidir fakat bilinçsiz, öğretiler sebebiyle bir tahakküm kurmaya çalışmak da, son derece hatalıdır- ezilmeye çalışıldı, ayaklar altına alındı. Bir etnik, ana dili yasaklandı. Bir etnik, gençleri darağacında asıldı. Bir etnik, istemeden suça itildi. Toplumun en ağır ve en değersiz işleri, onlara itildi. Eskileri geçiyorum, şu an bile inşaat sektörünü Kürtler taşır. Artık, bir kısmı için zor olmasa da, bir kısmı için hala felaket bir iştir inşaat. Yol parası yok, yemek parası yok, sigara molası patron başından ayrılırsa, biraz dinlenmek istersen otur taşa iç bi' kola, tabii, artık o da zor. Neyse, mesele ağır ve üç kuruş karşılığındaki işlerin Kürtlere itelenmesi. Sonuç olarak, bayağı zarar gördü bu Kürtler. "Eylemler, genellemelere bakarak şekillenmemelidir. Tahminler, hatalı olma fikri akıldan çıkmaması şartıyla, genellemelerden baz alabilir." Bu iki cümlede belirtmek istediğim durum, yılda 139 Türk asıllı insan tecavüz suçundan basına mı düştü? Bu demek değildir ki, Türk insanlar tecavüz eder. Yine aynı şekilde, yılda 15 Kürt asıllı teröristin vurulduğu mu basına düştü? Bu da demek değildir ki, Kürtler teröristtir.
Tarihin tüm aldatıcı gerçekleri ve tereddütlerini aydınlığa çıkarmak için efsanevi bir Taş Devri ekonomisi gerekiyor. Rahipler yerine şamanlar, lord'lar yerine ozanlar, polis yerine avcılar, yontma taş devri miskinliğinin toplayıcıları, kan gibi zarif, bir alamet peşinde anadan üryan yahut kuşlar gibi boyalı, dengelenmiş aşikar varlığın dalgası üstünde, saatsiz an-ı daimde. '' Bu sözler asıl adı Peter Lamboin Wılson olan Hakim Bey'in, T.A.Z: Geçici Otonom Bölge, Ontolojik Anarşi,Şiirsel Terörizm kitabından. Özellikle teoloji ve mistisizm alanlarında birikimi olmayan zekaların, hazmetmekte güçlük çekeceği kaya parçaları ile dolu bu kitap. Fakat yazım dilinin akıcılığı konusunda her bir zihin zorlanamadan kendini bir nehrin itici gücüne bırakmış gibi hissedecektir. Hakim Bey der ki; '' Galeriler güzelliği metaya çevirirler. Bankalarsa hayal gücü’nü dışkı ve borca. sⒶtırlarda buluşmak dileğiyle..
Değerli Sanatçımız Nazım Hikmet Ran'ı 121.yaş gününde sevgi ve saygıyla anıyorum...Bir şairin kolay geçmeyen çeşitli zorluklarla hayatı yaşayanın hayatı olarak geçti ve neredeyse ömrünün çoğu hapishaneler de geçti...
SANATÇI ÖZGÜR OLMALI, BİKERE ŞU ÇOK ÖNEMLİ: SANATI terörizm, SANATÇIYI terörist GİBİ GÖREN MANTIK MANTIK DEĞİLDİR. DOĞRU DEĞİLDİR BU. SANATÇI ÖZGÜR OLMALI, SANATÇI İSTEDİĞİ HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMELİ ÇÜNKÜ SANATÇI BU İNSANLARIN KULAĞI,GÖZÜ,HER ŞEYİDİR VE BU ÜLKENİN GÖZBEBEKLERİDİR BU SANATÇILAR. GÜNDE 25 TANE POPÇU ÇIKIYOR PİYASAYA AMA KASETLERİ MİLYONLARCA FALAN...ŞU ÜLKEDE TOPLASANIZ 50-60 TANE AYAKLARI YERE BASAN AKLI BAŞINDA SANATÇILAR VAR, YAZARLAR,ÇİZERLER,RESSAMLAR VE DİĞERLERİ....BUNLARA DOKUNMAMAK LAZIM BUNLAR ÇOK ZOR GELDİLER MEMLEKETE NAZIM'IN BAŞINA GELEN FELAKETLERİ BU İNSANLARIN BAŞLARINA GETİRMEK LAZIM (AHMET KAYA)