Tumgik
#hakikat
veddua · 1 day
Text
Tumblr media
Düşünürsen, Allah kuluna nice yeni başlangıçlar, yeni fırsatlar veriyor. Bu hayat, tekdüze bir yoldan ibaret değil. Kapılar var; her kapı ardında başka bir kapı başka bir fasıl var.
Umudum tam bitti dersin, yeniden başlar. Bakarsın bir kapı ile kısalır yollar.
🌱
19 notes · View notes
jupiterliyazar · 7 months
Text
İzahı yok. Silik gece yarısı acıları… Üstü örtülmüş, kapatılmaya çalışılmış hakikatler.
66 notes · View notes
vintages-s · 2 months
Text
Karanlık..
Neydi ki karanlık, Işığın olmaması mı?
Görememek; yalnızca görme duyusunun ortadan kalkmasıydı, duyum’un değil.. Hem insan, yalnızca aydınlıkta mı görürdü? Aksine asıl karanlıkta gördükleri, yolunu daha çok aydınlatmaz mıydı?..
Korkar İnsan karanlıktan. Duyumu, yalnızca duyuları ile elde etmeye öylesine şartlandırmıştır ki kendini.. Korkusunu yenebilirse eğer, Karanlık artık düşman olmaz ona. Dost olur, yoldaş olur hatta.. Ve o en büyük korkusu; sevgilisi bile olur zamanla..
Bir Adam tanımıştım. Öylesi bir karanlık içinde.. Karanlıkta yaşardı, bense acemiydim o günlerde.. “Korkma!” derdi bana. “Bırak, sarıp sarmalasın Karanlık seni..” Bilmezdim, anlamazdım o zamanlar.. Göremediğim her şeyin, orada bir yerde olduğunu bilirdim oysa. Ben göremiyorum diye onlar yok olmuyorlardı ki! Korkularımı yenmeye başladıkça, görmeye de başlamıştım sanki.. Ve aydınlıkta kimse görmezken beni, O Adam görmüştü Karanlıktaki Ben’i..
Ben ilk kez o zaman gördüm gökkuşağının renklerini.. Menekşenin morunu, gülün kırmızısını, eriğin yeşilini.. Çağırıp anlağımdan görüntüleri, uzun uzun baktım onlara.. Nasıl da güzel görünüyorlardı karanlıkta.. Önceden göremediğime hayıflandım başlarda. Ama dedim ya, görmenin ışıkla ilgisi bile yalanmış. Yanlış öğretilmiş bize yıllarca..
Sonra bir mum yandı iç dünyamda yavaşça.. Asıl, karanlığın içimde olduğunu gördüm zamanla.. O kadar ışık altında yaşamışım ki yıllarca, unutmuşum kendimi görmeyi yaşamda.. İçimdeki çocuk saklanmış meğer derinlerime, elinde taşıdığı mumuyla.. Anlamış; o muma ihtiyacım olduğunu ve gösteriverdi kendini bana cesurca.. Tanışmaya başladım kendimle; o minicik, üşür gibi titreyen mum ışığında..
“Çıkar, At!” dedi “Tüm maskelerini! Seni tanıştıracağım sana.”.. Anlamadım tabi başlarda.. Dedim ya, zamanla.. İşte, her şey zamanla!..
O mum ışığı o kadar çok şey gösterdi ki bana.. Bunca yıl, kendimi tanımadan yaşamışım oysa.. Öyle sandığım gibi biri de değilmişim meğer.. Ne olduğumu düşündüysem, gölgesi de benimle yaşamış her saniye yanımda.. Her şey zıddını da taşırmış ya yanında! Öylesine korkup tiksindim ki kendimden başlarda.. “Ben bu olamam” dedim, “aklım oyun oynuyor bana!”.. Düşündüm uzun uzun ve başka bir gözle baktım tüm yaşanmışlıklarıma.. Sobeledim kendimi! Artık ne ebe kalmıştı geriye ne de saklanan biri.. Çırılçıplak görmüştüm kendimi.. Beni kim ya da kimler bu hale getirmişti ki?
Korunmak isterken insanlardan, yoksul yarınlardan ve büyüttüğüm kaygılarımdan; ıskalayıp hayatı, olmak istemediğimi de olmuşum zamanla.. Zamanla işte! İnsan asla’larını da yaşıyormuş zam’anla..
O kadar derinlerime baktım ki o mum ışığıyla ve öylesine acıtıp kanattım ki içimi; bir an geldi, bıçak kemiğe değiverdi.. “Hoop” dedim kendime! “Orada dur bakalım!” Kime hayatını zehir ettin, kimi aldattın, kimi kandırdın? Kimin, bile isteye canını yaktın? Kimin emeğini sömürdün? Onları yetinmeye mahkum ederken, sen konforda mı yaşadın? Bak hep sen yağmalandın.. Sen aldatıldın, kandırıldın.. Seni değil, sendeki aynayı sevmemişler ki kırmışlar; anlamadın..
Sonra bir hüzün çöktü içime.. Meğer ben hep yalnızmışım.. Onlara giydirdiğim kıyafetlerle, kendime olmadık insanlar yaratmışım.. Sanılardan kocaman bir dünya oluşturup, mutluluk oyununa dalmışım.. Her şey ne kadar farklıymış meğer! Nasıl da korkakça bir yalanlar dünyasında, kendimsiz kalmışım.. İnsanlara inanmanın, güvenmenin konforunda yaşamayı, öğretilmiş acılardan saklanmak için kendim kurgulamışım.. İnsan; insanı kendi arzuları, kendi menfaati için giydiren bir oyuncak gibi görüyormuş meğer.. Anladım..
Tüm bunları o Adam’a da anlattım.. Gülümsedi.. “Gördün mü?” dedi.. “İnsan karanlıkta daha net görürmüş kendini! Kendini gören, anlarmış diğer herkesi!”
“Çözdüm..” dedim İnsan denilen bilmeceyi..
“Bilmece değil evlat! Su gibidir insan.. Akar gider kendi çukuruna.. Durup bakmaz çamurluğuna.. Her şeyden birazdır insan.. Biraz ondan, biraz bundan.. En çok da kendi hamurundan.. Beyaz bir levha gibi gelmez dünyaya insan.. Ne kendi yazdığını yaşar, ne de kendi tercihlerini.. Zan’dan başka nedir ki İnsan.. Acı da Mutluluk da Yalan.. Ömür denilen şu kısacık zamanda, sahneye çıkıp soytarılık yapan kocaman bir zavallıdır İnsan..” dedi Adam..
Bir karamsarlık sessizliği kaplamıştı her yanı.. Uzun susmalarımıza eşlik ediyordu Karanlık denilen o büyük Aydınlık..
“Evlat!” dedi yine o davudi sesiyle.. “Vakit tamamdır artık! İstemeyi istemeden, beklenti yalanını inşa etmeden hazır mısın yaşamaya? Tutunmamaya, uçuşmaya.. Aklını, duygularını ve içgüdülerini kutsamadan.. Her türlü kavramı, değeri, anlamı putlaştırmadan var olmaya!
Yoksa; sahnene geri dönüp oynamayı mı istersin, o yavan dünyanda yeniden?”
İki damla gözyaşım süzüldü istemeden..
İstemem dedim İstemem.. Artık istesem de geriye dönemem..
Karanlıkta ekilen tohumlarımı, gözyaşlarımla suladım kimselere bildirmeden.. Tüm değerleri, mutlak diye beynime çakılmış kavramları söküp attım içimden..
Filizlenip boy veriyorum artık.. Kendini, külünden yaratmaya çalışan Ben..
DeiDa- 2019
27 notes · View notes
mehfem · 7 months
Text
"Ve biz kuşkusuz rabbimize geri döneceğiz."
(Zuhruf, 14)
44 notes · View notes
yakazakalb · 9 months
Text
"Hakikat de sevgi de mertebelidir. Herkes kendi kalbinden konuşur. İhtilafi yadırgama."
49 notes · View notes
caginmumineleri · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Peki Filistin sorunu nasıl çözülebilir?
Selahaddin Eyyubi Kudüs işgal altındayken kendisine gülmeyi dahi yasaklamıştı! Günümüzde ise Müslüman olduğunu iddia eden yöneticiler, İslam düşmanı Yahudi varlığını koruyup kollamayı kendilerine görev edinmiş durumdalar! Ne acı… Filistin sorunu Gasıp Yahudi varlığı katil İsrail’i Filistin’den def ederek ve dinimiz olan İslam’a sahip çıkarak çözüm bulur! Bu da ancak Allah’ın vaadi ve Resul’ünün müjdesi olan İslam şeriatını uygulayacak ikinci Raşidi Hilafet Devletinin ikamesi ile mümkündür. Bizler biliyoruz ki, mesele imkan değil iman meselesidir. Harekete geçme zamanı çoktan geldi de geçiyor! Hilafet devleti müslümanların kurtuluşu olacaktır biiznillah!
28 notes · View notes
1vaveyla · 1 year
Text
Halil Cibran diyor ki; "Başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden onu anlamak istersen söylediğine değil, söyleyemediğine kulak ver." İnsan sustuğu şeyler kadardır ve insan insanı anlatamadığı yerden anlıyorsa insandır..
59 notes · View notes
teneres · 27 days
Text
"Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek" imanın olmazsa olmaz gereklerinden ve dinin en büyük esaslarından olduğu halde, Müslümanlardan nesiller ve asırlar boyu sayılamayacak kadar çok kimseler, bu büyük dini esası hep zayi edegelmişlerdir. Böylece ümmet içinde, dinden ve imandan sapan fırkalara türemek için zemin hazırlanmıştır. Hatta ümmet içindeki bütün bid'at ve dalalet yollarının, batıl dinlerin mensupları olan kafir ve müşrikler ile muvalat etmekten dolayı meydana geldiğini söylemek, asla abartılı bir ifade değildir. İslam ümmetinin dini ve imanı ile zinde kalabilmesi, kimliğini ve yapısını koruyabilmesi, izzeti ve zaferi, hatta bu dinin bekası, Müslümanların arasında "Allah için sevgi"yi ve kafirlere/müşriklerle karşı "Allah için buğz ve düşmanlığı" yerleştirmeye bağlıdır.
Bil ki, şeytan ve dostları günümüzde, Allah'a ve dinine karşı "demokrasi", "hümanizm", ve "hoşgörü" gibi isimlerin altında savaşmaktadırlar. Bu isimlerin ardındaki davetlerinin aslı; "İnsanı, din farkı gözetmeksizin insan olduğu için sevmek ve saygı duymak"tır. Kendisini İslam dinine nisbet edenlerden pek çoğu, şeytanın süslediği bu davete aldanmış hatta bunun İslam'ın bir emri olduğunu bile sanmışlardır. Büyük bir acı ile söylüyoruz ki bu batıl davet, İslam beldelerinde bir yangın gibi yayılmış, ümmetten sayısız kimsenin göğüslerini işgal etmiştir. Öyle kötü bir duruma gelinmiştir ki, ümmetin çocukları, gençleri, kadınları ve erkekleri insanları dinlerine göre sınıflandırmaz olmuşlardır. Ben Müslümanım diyen sayısız kimse için artık Müslüman ve Kafir, Müşrik ve Muvahhid, imanlı ve imansız gibi ayrımlar bir anlam taşımamaktadır. Hatta şöyle -veya benzeri- sözleri söyleyenleri bile bulabilirsin; "Ben Müslümanım ama, dinler arasında ya da inançlı inançsız ayrımı yaparak başkalarına düşmanca tavırlar takınmayı doğru bulmuyorum." Bu kimselerin daha da hayret edilecek halleri: "İnsanları dinlerine göre sınıflandırmamayı ve bütün din mensuplarını sevip dost edinmeyi" İslam'ın bir gereği olarak görüp göstermeleridir. Bu demokrasi ve hümanizm çığırtkanlarına, İslam beldelerinin halkları bir tarafa, basiretsiz alimleri bile kulak vermektedirler.
Müslümanlar üzerine, yeni bazı oyunlar oynanmakta; kafirleri, müşrikleri, Yahudileri ve Hristiyanları sevmek, hatta dinlerini geçerli ve makbul saymak, İslam'ın bir gereği olarak gösterilmektedir. Bu batıl "hoşgörü" adı altında, ayet ve hadislerden getirilen deliller (!) ile Müslümanlara telkin edilmektedir. Bu zındıklar, Yahudi ve Hristiyanların cehenneme girmeyeceğini, onların da dinlerinin makbul olduğunu telkin etmektedirler ki, imanı yok edeceği için en tehlikelisi de budur. Hatta birilerinin "hoca" diye itibar ettiği sefih bir zavallı "Ehli Kitab ile Amentüde İttifakımız Var" demek bedbahtlığında dahi bulunmuştur. Kafirleri, müşrikleri ve Müslümanları eşit seviyede kabul eden bir kalbin Müslümanlığından söz edilebilir mi? Kafirleri, müşrikleri ve Müslümanları eşit olarak değerlendiren bir toplum İslam'ın neresindedir? Allah'ın ismine yemin olsun ki bunlar eski Mürcie'den çok daha fazla haddi aşmışlardır. Öyle ya! Onlar: "İman da, küfür de kalbin itikadından ibarettir" diyorlardı, bunlar ise küfre itikad edenleri bile cennet ehli saymak istiyorlar. Allah'tan af ve afiyet dileriz.
7 notes · View notes
leblebi-19 · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Sandım ki, insanlar hakikati arıyor ,
Gördüm ki çoğunluk,
İşine geleni arıyormuş...!
28 notes · View notes
atlantisrreborn · 5 months
Text
Herkesi kendi çapınızda saçma bir yere sabitleyip., alakasız, saçma insanlarla birlikte olmaya yer edinmişsiniz.. Siz bu hâldeyken kimseden umut bekleyemezsiniz.. Hâl ve davranış biçimleri insanın yapısını belirleyen faktörlerdir.. Ama ne yazık ki sınıfta kalınmış bir toplum meydana geldi.. Bizler; sizler gibi vurdum duymaz, cıvık, özenti, utanmaz olmadık…. Hep bir amaç uğruna kendi yolumuzu çizdik.. Her ne kadar hep umut beslesem de bu hayata. Artık kabullendim.. (Bir tek ben varım kimseler için..) (Yalnız öleceğim..)
Her şey yarım kaldı.. Hani hikayeler tamamlanacaktı..? Sen başka hikayeye geçtin.. Yaktın geçtin…. Sevgi aşk ve ihtiras.. Artık kimsede olmayan saf duygular.. Hepsini körelttiler bizlerden.. Çok seven insan her zaman tek seven ve en acı çeken insan.. Değer bilinmesi ise karşındaki kişinin darbe yemesiyle pişmanlıklar dolu geri dönüşü kaçınılmaz olması.. Sen o kadar uyarıya, sözlere rağmen hâla kendi başına buyruk hareket ediyorsan.. Eninde sonunda bu hayat senden intikamını alır.. (Her şey sadece zaman) Kendi dürtüleriniz, sapkınlığınız yüzünden. En masum kişiler bile size kanıp hayatını karartıyor.. Etrafınıza bakın [kim normal kime göre normal..] Ama her şey insanın içinde bitiyor ve karakteri ödün vermezse kendini sakınıyor.. Ama işte o dürtüler zevkler kendilerini [özgürlük] adı altında beş para etmez kimliğe bürünmesini sağlıyor.. Yaş ilerledikçe gerçekleri görse ne olur ki ¿ Seven insan kalbinin kırıklarıyla tarihe gömüldü.. Herkeste sevgi,aşk olamaz.. Sevginin anlamını aşk'ın duygusunun ne anlam ifade ettiğini bilmeden seviyorum demek kendi kandırmacasıdır.. Sadece bilmekte yetmez. O duygular içinde olması gerekir en başından itibaren.. (Sevdiğin sevebileceğin kişiyi bulmadan önce) Herkes sevemez,aşık olamaz.. Bu hayat bizlere hâkikati göstermesine rağmen yalanı tercih edenlerle dolu.. Kendi özgüvenlerini başka yönlere çekip., düşünce yapısından yoksun bireylerin ahlaksızca hareketlerinden kaynaklanan yozlaşmış, parazit yaşam meydana gelmiştir.. Herkesin kendine göre hâkikati var ama bu hayatta sadece bir tek doğru var.. Onu idrak edemeyen toplum baştan kaybetmiştir. Sırada ne var ? Yine başkasına suç atmak mı ? Hiç mi öz eleştiri yapmazsınız..¿ Herkes yanlış sen doğrusun öyle mi.. Bir insan neden kendisini alçaltır her defasında.. Korkarım ki yarısından fazla kişi uçuruma gidiyor…. Olan yine umut edenlere oluyor.. Uzun zaman sonra son yazılarımdır belki de burada.. Artık benim için umut yok.. Sizler kendiniz çalıp kendiniz oynayın değeri olmayan ütopyanızda…
13 notes · View notes
veddua · 3 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bir insanın hakikati size açtıklarında değil, sizden sakındıklarında gizlidir.
Bu yüzden birini anlamak istiyorsanız;
söylediklerine değil, söylemediklerine kulak verin.
29 notes · View notes
jupiterliyazar · 7 months
Text
Bizim görmediğimiz hakikatler varken umudumuz nasıl bu kadar cılız olabilir?
45 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 1 year
Text
Tumblr media
Bırak hakîkat incitsin seni, bir yalan avutacağına..
103 notes · View notes
derdiderun · 1 year
Text
Tumblr media
Hakikatte fayda aranmaz. Hakikat bazen acıdır bazen tatlıdır. Ama incinmemesi gerekir. Hakikat bir kere incindi mi dünya incinir.
31 notes · View notes
parisdiryerim17 · 1 month
Text
"Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de, insanların da iki yüzü vardır."
~Amin Maalouf~
2 notes · View notes
caginmumineleri · 9 months
Text
17 notes · View notes