Tumgik
0murgan · 21 hours
Note
Sana yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldım. Sence?
İlgi alanıma giren bir konu hakkında uzunca sohbet ederim. Girmeyen bir konuysa bile dinlerim. Boş ve anlamsız muhabbetleri sevmem sadece ki zaten direkt çekilip açıkça ilgilenmediğimi belli ederim. Sohbet edecek konun, durumun, fikrin veya her ne ise, varsa yazarsın.
0 notes
0murgan · 20 days
Note
Ayrıca saydıklarının hepsi gayet kaliteli yapımlar. Film kültürüm yok, ifadesini kullanmandan hoşlanmadım. İzninle birkaç öneri de ben bırakayım. Belki hoşuna giden şeyler olur aralarında. 1993 yapımı Naked en sevdiğim filmdir. Diyalogları çok sağlam olan, kara mizahın dibini ekmek ile sıyırmış bir yapım. Defalarca izlemişimdir. Bunun yanında 12 Monkeys, The Departed, The Girl With The Dragon Tattoo, Prisoners, The Thirteenth Floor, Predestination, V For Vendetta, No Country For Old Men, Requiem For A Dream, Se7en gibi filmler favorilerim arasında yer alıyor. Daha da uzatırdım listeyi ama şimdilik bunlar yeterli gibi. Son olarak Al Pacino' nun İnsomnia filmini de ekleyebilirim sanırım. Alışılmışın dışında bir katil-dedektif durumu söz konusu ve vermek istediği mesaj çok tatlı. Konularını inceler ve ilgini çekenleri izlersin umarım. Güzel bak kendine. <3
Sürekli film izleyen bir insan olmadığımdan o ifadeyi kullandım. Daha çok kitap insanıyım ama film arşivim de küçümsenmez tabii. Önerilerin için sağ olasın, bakacağım izlemediklerime. Naked izleyip beğenmediğim filmler arasında. Esasında, izleyip beğenmediğim diyemem ama herhangi bir bağlantı bulamadığım bir film. Açıkçası, biraz da ağır. Bayağı önce izlemiştim. Şimdi izlesem düşüncelerim değişir mi bilmem ama filmi açarkenki beklentimi karşılamadı. Vendetta çok sağlam bir filmdir. İdeolojim sebebiyle de, kişiliğim sebebiyle de bayağı beğendim. Ağır, çarpıcı sahneleri var ve felsefi ve ideolojik açıdan çok yeterli. Diğerlerine bakacağım, tekrar teşekkür ederim önerilerin için. Sen de kendine iyi bak.
0 notes
0murgan · 20 days
Note
Film önerisi yapar mısın Rüzgar? Türü önemli değil, gereksiz bir şey önermeyeceğini biliyorum.
Geçenlerde Yedinci Mühür'ü izledim. 1957 yapım olmasına rağmen bu kadar kaliteli oluşu şaşırttı beni. İnsanın Tanrı arayışını ve Tanrıyla ilgili değerleri sorgulayışını ölüm ile satranç oynayan bir adam üzerinden anlatıyor, kaliteli siyah beyaz bir filmdi.
Daha gerilim, aksiyon filmleri arıyorsan The Old Guard hoşuma gitmişti, çerez gibi bir film. Uyumsuz aynı şekilde güzeldi.
Al pacino filmlerini çok severim. Yaralı yüz ve Şeytanın avukatı beğendiğim filmlerinden. Bunlar da daha çok felsefi ya da ufak aforizmalar bulunan filmler. Özellikle Şeytanın avukatı bayağı güzeldi, beklemediğin yerden vuruyor.
Türk sinemasından ise tabutta rövaşata hoşuma gitmişti. Uzaktan bakıldığında normal bir yaşantıdan ibaret ama işte ufak anlamlarla çarpıcı bir film oluveriyor. Ardından, Nuri Bilge Ceylan filmleri güzeldir. Bu şekilde, pek bi' film kültürüm yok.
0 notes
0murgan · 21 days
Text
Tumblr media
Bana bir söyle niçin gülüyorsun sebep ver
Sanki katil görmedin mi avanak apti izleyen
Yüzünü yıkıyor şimdi zerre tanımadık biri
Soruyor iyi misin ayıpsın fevkaladeyim
0 notes
0murgan · 26 days
Note
çok güzel konuşuyorsun. bu konu hakkında konuşacak pek biri yok çevremde, az buçuk seni dinlemek istiyorum. ne gibi hissettiğimi bilmiyorum, kimliğimi bir türlü kestiremiyorum. sürekli birbirine karışıyor, kız gibi hissetmiyorum ama erkek gibi de hissedemiyorum ve bazen bunu düşündükçe boğuluyor gibi oluyorum
Cinsiyet veya cinsel yönelim ile ilgili kesin bildiğim bir şey varsa, o da kendini sıkmayacaksın olur. Yaşadığımız toplum sebebiyle bazı tabuların arasına sıkışmış bir haldeyiz. Ve bu haldeyken kendimizi tanımamız daha da zorlaşıyor. Öncelikle, kız veya erkek gibi hissetmek zorunda değilsin. İkisinden birisi olmak zorunda değilsin demek istiyorum. "Kadın" veya "erkek" kavramları bulunduğumuz coğrafyada birer rol olarak görülüyor. Önce, bu rollerin yanlışlığını kabul etmen gerekir. Ardından, kendine etiket koymaya çalışmaktan vazgeçmen gerekir. Sonra, hislerine, isteklerine, bedeninin isteklerine, psikolojinin isteklerine kulak verip kendini ruhunla ve bedeninle tamamen tanıman gerekir anonim. Cinsiyetini ve cinsel yönelimini birbirinden ayrı düşünebilmen gerekir, ayrıca. Geleneksel kesimin bize empoze ettiği tabular varsa, yeni neslin bize empoze etmeye çalıştığı tabular da var. Geleneksel kesim nasıl "kusursuz kadın/erkek olunur" konusunu konuşuyorsa, yeni nesil de "nasıl kusursuz eşcinsel/trans olunur" konusunu konuşup yine bize bir şeyleri dayatmaya çalışıyor. Böyle bir ortamda tabii ki kişiler kimlikleri konusunda bunalımda hissediyorlar. Kendilerini tanımaları zorlaşıyor ve kusursuz olmaya çalışırken benliklerinden uzaklaşıyorlar. Tabulardan, etiketlerden, kalıp sözlerden bir süre uzaklaş ve kendini tanı, keşfet. Kendini sıkmadan, illa herhangi birisi olacağım mantığıyla yaklaşmadan, kendini sevmeye ve saygı duymaya özen göstererek kimliğini bul.
0 notes
0murgan · 1 month
Note
Anarko komünistler okul gibi yerler hakkında ne düşünüyor? Anarko komünistlerden bahseder misin bilmiyorum da
Birkaç gündür müsait olamıyorum, ondan şimdi cevap verebiliyorum. Şimdi okul gibi yerler bireylerin yıllarca haftada beş gün, neredeyse günün yarısını geçirdikleri bir mekandan ibaret. Yıllarca, ömürlerinin neredeyse yarısına denk olan bir süreç. Zorunlu eğitim konusu başka bir sohbetin konusu olsun fakat şunu söyleyebilirim ki, kişi eğitim almak istediği sürece bir şeyler öğrenebilir. Edebiyat düşünen gence türev, integral aşılamaya çalışmak balıktan uçmasını beklemek kadar saçmadır. Tabii ki toplumda, toplumu refah kılan en önemli unsurun eğitim olduğunu düşünüyorum. Ama bu eğitim zorunluluktan ve herkese tek tip eğitim vermekten çok uzak. Okullar herkese tek tip öğrenim şekli sunuyor. Oysa herkesin öğrenme kapasitesi ve öğrenme biçimi farklıdır. Okul bittiğinde kişiler, neye ilgi duyduklarını, neyi nasıl daha kolay öğrenebildiklerini bilmiyorlar. Okullarda da ceza-ödül sistemi var ve bu sistemin ne kadar kusurlu olduğunu birçok kez dile getirdim. Öğrenmek, gerçekten öğrenmek için olmalı. Geçer not almak için ezberlemek, öğrenmek sayılmaz. Okullar, kişileri bilgili göstermek amacıyla düzenleniyor. Kişileri gerçekten bilgili kılmak amacını benimseyemiyorlar. Ve hemen hemen her yerde olduğu gibi okullarda da hiyerarşik bir yapı mevcut. Öğrenciler öğretmenlerin, öğretmenler müdürlerin tahakkümü altında. Böyle bir sistemde bir şeyler öğrenebilmek daha zor hale geliyor. Bu yüzden bu düzendeki "okul" kavramını kusurlu buluyor, eğitimin sadece okullarda, üniversitelerde değil, tüm toplumda olması gerektiğini savunuyorum.
0 notes
0murgan · 1 month
Note
Hamas'la ilgili düşüncelerini duymak isterim.
Hamas ile ilgili spesifik bir düşüncem yok fakat Filistin-İsrail savaşında Filistin halkının kurtuluşunu destekliyorum. Bir devlet olarak değil, zarar gören halk olarak bakıyorum. Dinmiş, Kudüsmüş, kutsalmış bu beni ilgilendirmiyor. Materyalist bakamıyorum bir katliam varken ortada.
0 notes
0murgan · 1 month
Note
anarşistliğin alt dallarından bahseder misin artı olarak anarşi ve terör aynı mı
Önce terör meselesine cevap vereceğim. Bir kere anarşizmi ve terörü aynı keseye koymak için ağır cahil olmak gerekiyor. Anarşizm, insanlık için devletleri tamamen yıkmayı ve eğitime, emeğe dayalı bir düzeni istiyor. Terörizm ise, bir devleti tüm insanlarına zarar vermek pahasına yıkmaya çalışıp yerine yeni bir devlet kurmak istiyor ve bunu insanlığın yararına yapmıyor. Terörizm kin, nefret gibi duygular ile ortaya çıkıyor. Anarşizmin özünde ise, insan sevgisi var. İnsan saygısı. Anarşizmin alt dalları ise esasında oldukça köklü, bayağı uzar gider kısaca. Ben, anarko komünistim. Anarşist komünist diye düşünebilirsin. Anarşizm ve komünizmi harmanlayan bir ideoloji diyebilirim. Düzen için komünizm, insan doğası için anarşizm.
0 notes
0murgan · 1 month
Note
Anarşinin ne olduğunu bir de senin ağzından duymak isterim, teşekkür ediyorum.
Şimdi anarşizmin ne olduğunu burada kabaca anlatamam. Bunun için sohbet etmemiz gerekir. Soruların neyse teker teker sorup benden de ona göre bir cevap alman gerekir, bilgim dahilinde. Fakat kısaca anarşizmin tanımını yapacak olursam, herhangi bir hiyerarşik yapıyı, otoriteyi, devleti reddeden, bunların insanları zehirleyen bir yapı olduğunu düşünen ideoloji biçimi diyebilirim. "Yönetilmeye" karşı, "birinin birine olan tahakkümüne" karşı, toplumdaki eşitsizlik ve statü farkına, kast sistemine karşı birer ideoloji. "İnsanın insana olan üstünlüğünü" kabul etmeyen, üretim araçlarının halka paylaştırılması gerektiğini düşünen, emeğe ve toplumsal dayanışmaya dayalı bir düzeni isteyen, kimseye adı, parası, ünü sebebiyle fazla hak verilmemesi gerektiğini savunan bir ideoloji.
Kısaca anarşizm bu şekilde. Ben teşekkür ederim, iyi geceler.
0 notes
0murgan · 2 months
Text
Tumblr media
İnsan hakları yanılgısı.
Birinin yüzünüze "insan hakları yoktur" diye bağırması biraz ağır olabilir. Fakat işin özünde, doğrudur. Tabii burada bahsedilen "hak" biri ya da birileri, bir kurum ya da bir devlet tarafından verilmiş, bir toplum, bir oluş tarafından kararlaştırılmış hak ise. Kimse size -bize- cebinden çıkarıp hak vermez, dağıtmaz. İnsan hakları neden olabilir? Cinayet, tecavüz vs gibi suçlara engel olmak için. O halde basit bir matematiksel denklemle, insan haklarının varlığının temel nedeni, suçların var olmasıdır diye bulabiliriz. Denklemden suç kavramını çıkarırsak, insan hakları da ortadan kaybolur. İnsan hakları gibi evrensel geçerliliği olan bir kavramın varlığı suç işlenmesine bağlıdır diyebiliriz, o halde. Şimdiki modern sayılan devletlerin bir çoğunun ağzında yuva olmuş bu insan haklarının özüne dönelim. Modern devletler yoksulların yaşama hakkına önem veriyor ve yoksullara yardım ediyor. Bu kabul edilebilir bir gerçek. Fakat bu tutumlarıyla bir kavram daha doğuruyorlar; "yardım edilmiş yoksulluk" bu da kabul edilebilir bir gerçek. Biz ise -anarşistler- yoksulluğu ortadan kaldırmak istiyoruz. Yardım edilmiş bir yoksulluk istemiyoruz. Yoksula yeme içme barınma hakkı verilsin istemiyoruz. Yoksulluk direkt olmasın istiyoruz. İşin özünde, problem oldukça açık. Devletler, sorunları erteler, ortadan kaldırmaz. Çünkü devletlerin var oluş amacı sorunların varlığına dayanır. Eğer suçun tamamen ortadan kalkması durumunda, ne insan haklarına ne de devletlere ihtiyaç olmayacağının bilincinde olan insanlar, sizi yönetenler. Bu sebepten size "suç asla azalmaz, bitmez. Bizler suçu engelleriz" mesajı verirler ve insan haklarından söz ederler. Suç üretir ve suçu cezalandırırlar, suçu önlemezler. Ödül ve ceza sistemi ile bir sürüyü güderler. Bu sebepten insan hakları yoktur, insan hakları üretilmiştir. Suçun devamlılığı için insan haklarına ihtiyaç vardır. Basit bir örnek vereceğim, nestle gibi büyük bir firmanın asıl işinin çikolata üretmek olduğunu herkes bilir. Fakat nestlenin aynı zamanda diyabet ilacı üreten en ünlü firmalardan biri olduğunu herkes bilmez. Birçok sigara firmasının, astım ilaçları üretmesi gibi.
Size bıçağı 9 santim saplayanın 6 santim geri çekmesi lütuf değildir.
13 notes · View notes
0murgan · 2 months
Text
Anarşist gençler sevgiyi dünya kitaplarından değil, sevgilisinin avuç içlerinden öğrenirler. Ezbere dayalı değildir hareketleri, eylemleri, bakışları ve dilleri. Toplum çöplüğündeki kırıntıları reddeder, tozlu aşk kitaplarını bir kenara bırakır ve yaşayarak dans ederler. Bir ileri iki geri değil. Geriye hiç uğramazcasına ilerleyerek. Severek ve sevişerek.
#Sean
Tumblr media
Anarşist gençler birbirine tutkuyla bağlıdır, tutkularının rengi de bir kırmızı ve bir siyahtır. Devrim renklerini aşka harmanlarlar.
5 notes · View notes
0murgan · 2 months
Note
yanlış düşündüklerin doğrularını nötrlüyor.
Kime ve neye göre yanlış? Fikirlerde nötrlemenin söz konusu olduğunu düşünmüyorum. Sana göre doğruysa doğrudur, yanlış ise yanlıştır. Bana, yanlış düşündüğüm bir konunun açıklamasını yap. Kendi argümanlarını sun. "Yanlış düşünüyorsun" demekle olmaz. "Neden" yanlış düşündüğümü söyle ki, ona göre bir cevap vereyim anonim.
0 notes
0murgan · 2 months
Note
İnsan doğasına zarar veren dindir, Tanrıdır demek ha? :d
Benim bakış açımın merak edildiği bir soruya, kendi bakış açımdan düzgün bir üslup ile cevap verdim. Kendi doğru yargımdan bahsediyorum. Dinin, Tanrının insan doğasına zarar verdiğini düşünüyorum. Psikolojik alt yapılı argümanlarım da var.
0 notes
0murgan · 2 months
Note
selam, senin cevabını merak ettiğim bir soru soracağım basitçe. sence anarşistliğe bir din engel olabilir mi? daha doğrusu şöyle sorayım, bizim çevrenin çoğunluğundan ötürü yola çıkacak olursak, sence müslümanlığı benimsemiş birisi aynı zamanda anarşist olabilir mi?
Aslında cevabım direkt "hayır." Fakat nedenini açıklama durumunda hissediyorum. Anarşizmin devlete karşı olmasının nedeni, devletin devlet olması değildir. Devletin gereksiz kontrolcü olması ve bu kontrolün insanlara zarar vermesidir. Devlet gibi, kontrolcü olan ve esasında insan doğasına zarar veren bir başka unsur da, dindir. Tanrıdır, Allahtır yani kısaca. Bu sebeple, Müslüman birisi direkt olarak anarşist olamaz diyemem ama, ya anarşizmi ya da Müslümanlığı yanlış anlamış diyebilirim. Dinin kanatları altına girip devleti taşlamak, pek doğru bir hareket değil. Bir anarşist, özünde herhangi bir kontrolü, hiyerarşiyi, otoriteyi reddeder. Din de bir otoritedir. Anarşiste göre, insanın cinayet işlememesinin sebebi, insanlığı olmalıdır. Ama dine göre, Müslümanlığından ötürü cinayet işlememelidir. Devlete göre, hapise girmemek için cinayet işlememelidir. Demek istediğimi kavradın mı emin değilim fakat Müslümanlık ve anarşizm birbirine tamamen zıttır. Umarım yeterli bir cevap olmuştur.
1 note · View note
0murgan · 2 months
Text
"Bazen dünyanın bir kasa olduğunu düşünüyorum. Tanrının parasını sakladığı bir kasa. Para biriminin insan olduğu bir evrendeki küçük bir kasa. Tanrının paraya ihtiyacı olduğu zaman büyük savaşlar, felaketler, ölümler oluyor. Ölenler harcanıyor. Kalanlar ise faiz yaratmak için ürüyor."
Piç, Hakan Günday.
1 note · View note
0murgan · 3 months
Text
"Savcıya olan mektubum;
Sevgili savcı Lacambre, bu sabah senin planlarından biri elime geçti. Bir anarşisti vurması için birine bin frank teklif etmişsin. Lütfen vazgeç bu alçak planlarından. Sadece bir politikacı olarak değil, insan olarak da vazgeç. Eğer hukukun yerine herkes için şapkalar, ceketler ve hatta botlar ya da diğer yararlı şeyleri yapsaydın, topluma gerçekten yardımcı olabilirdin. Bir toplum hayal ettim, bütün denetlemelerden uzak. Herhangi bir bireysel kademelerden yoksun. Eğer bir anarşisti vurmayı deneseydin bile, bu sana bin franka patlamayacaktı. Sadece odama gelecek ve bana ateş edecektin. Tabii fikirlerim ete ve kemiğe bürünüp özgürlüğümü yok etmenin intikamını senin boğazını sıkarak alırdı."
-Les anarchistes (2015)
2 notes · View notes
0murgan · 4 months
Text
Tumblr media
Kafatasını taşımanın zorluğu üzerine;
Ayakta durmanın en zor yanı; başının vücuduna verdiği o sinsi baskı, tüm sinirlerinden akıp giden ağrı ve kafatasının içinde çarpışan düşünceler bütünü. Kirli yazacağız şimdi, dağınık ve anlamsız olacak bu yazı. Şiir gibi değil, kusursuz bir düz yazı kıvamında değil, zihnin yansıması gibi, sol eli kaldırdığında aynadakinin sağı kaldırması gibi, kusurlu. Aldığın nefesin ciğerlerine dolmayışı, verdiğin nefesin senden bir şeyler alıp götürmesi gibi, anlamsız. Ve nedenini de bulamazsın tüm bunların, hiçbir tıp kitabında yer almaz, psikolojinin alt dallarına girmez, bir cevap varsa sendedir, sen de kaybolmuşsundur. Kayıp eşya dolabında kendini bulamazsın. Bir gece koridorda kendinle yüzleşemezsin. Sende olan sende kalır ve acı olanı, kendini tanımazsın.
-Kronik mi bu ağrı lan Rüstem?
+Hayır abi.
-Ne lan bu o zaman? Neden atlar sikişiyor kafamda, tıpta bir yeri yok mu? Okumuş etmiş bir adam bul, koy karşıma. Açıklasın bana bunu.
+Sensin bu ağrı abi, ağrının adı sensin.
-Hay sikeyim o zaman kendimi.
Tabii çoğu zaman sorulmaz birilerine, neden omurgam yamuk, şakaklarımda çiçekler değil, dikenli otlar bitiyor diye. Rüstem hayal ürünü, rahatça konuşursun gece yarısı, açık etmez seni. Kaldırımda sızarsın, o kaldırmaz. Gece uyuyamazsın, sigarana eşlik etmez. Uyursun, rüyana girmez. Bir varlığı ya da yokluğu bulunmaz, bilirsin. Kendini ne kadar bilmiyorsan, Rüstem'i o kadar bilirsin. Senin tam zıttın. Rüstem o kadar önemli değil, önemli olan bu ağırlık.
47 yaşında bir adam varmış, karısından ayrılmış, çocukları tarafından lanetlenmiş. Omurgam yamuk diye doktora gitmiş; ilk doktora gider çünkü omurgası yamuklar, doktor kambur başlangıcı der ama bilirler onlar, kamburluktan değil yalnızlıktan yamulur omurga kemiği. Velhasıl, sonrasında bir de kafatasının ağırlığı üzerine doktora gitmiş, bu sefer boyun fıtığı teşhisi konulmuş adama, bilinçsizce. Yıllarca okusa da bazı doktorlar, orta yaşlı filozofları anlayacak bilgi birikimine sahip olamazlar. Doktorlardan umudu kesen adam, dört duvarı arasında matkabı eline almış, şakaklarına namlunun ucu misali yaslamış ve yalnızlıktan çatlayan duvarlara sıçramış koyu kırmızı kanlar ile düşünceler, matkap çalıştığında. Şimdi ne yalnızlık, ne kamburluk, ne de ağır kafatası mevcut. 47 yıllık hayatı boyunca kayıp eşya dolaplarında aradığı benliği, yalnızlıktan çatlayan duvarların üzerinde, silik bir iz. Birkaç saat sonra koyu, canlı kızıl kahverengi hâlini alacak. Ve, adam tıpta yeri olmayan bilimsel bir deneye imza atmış olacak. Bir masal tadında oldu bu yazı lakin siz yine de çocuklarınıza anlatmayın. Bu masal, hangi yaşta olursa olsun kendini 47 gibi hisseden, omurgası yamuk adamlar için.
21.36
5 notes · View notes