Tumgik
#anca&la
luciana-anca-79 · 1 year
Text
202 notes · View notes
omarfor-orchestra · 5 months
Text
Se m'ammazzano guardatela per me
3 notes · View notes
stelashe · 1 year
Text
The shrek meme that says :American!!! Every time I read some bad/weird ass/reality detatched/ultra self absorbed provincial/righteous take on here or issue that only exist there and no one else can even fathom
0 notes
tipitip213 · 8 days
Text
Yasak sırlar 1
Merhaba adım gökhan şuan 30 yaşındayım size başımdan bu yaşıma kadar geçen yasak ama çok heycanlı hikayelerimi anlatıcağım,ilk cinsellikle tanışmam daha 3-4 yaşlarımda annem ve babamın yorgan altında sobanın olduğu odada uyurken sobanın çıtırtısında ve odaya verdiği loş ışıkta yarı ayan beyan gördüklerimle başladı sanırım öyle babam annemin üzerine çıkmış yorganda üzerlerinde bende uyku sersemi bi anlık yan dönmeyle görmüştüm babamın o surat ifadesi hala gözümün önündeydi gel zaman git zaman cinsellik bende hep takıntı oldu komşu kızlarına kuzenlere dişi sinek görsem cinsel eğilimler uygulamaya çalışıyordum tabi bunlar hep 10 yaşından bile küçük yaşlarda hangimiz çocuklukta yapmadıkki hatta bir gün anneannemle yatarken ona bile bamya kadar sikimle sürtmeye çalıştım gördü güldü ona göre küçük pipim bana göre sikim olan aletimi okşayıp sevip hiç bir cinsel duygu belirtisi göstermeden pijamamı çekti sarıldı bana uyuduk bidahada olmadı ben 6 yaşındaykende vefat etti zaten, neyse tabiki esas konuyu merak ediyorsunuz size annemden bahsedeyim adı tülay şuan 60 yaşında klasik mature kahvere trengi saçlar vucüd tipi balık etli kalçalar çokta sarkık olmayan göğüsler kalçalarını belli eden bir bel beyaz ten yaşına göre diri bir kadın ben hep amber lynn e benzetirim benim için her kadın ayrıydı ama annem bir başkaydı o benim için kadınların ötesinde tek amaçtı lise yıllarıma kadar ne yapıp ne edip annemi sikmeliyim diye yıllarca saatlerce uykusuz kaldım düşündüm hayaller kurdum ama plan yapınca olmuyor o işler ilk annemle temasım çok değişik başladı
ben bebekken annem sütü benden erken kestiği için ilk okula başlayana kadar annee memeee diye mırıldandığımda beni kırmaz müsaitse ağzıma verirdi aslında çok dipilinli otoriter bir kadındı ama onunda oğluna yenik düştüğü zamanlar oluyordu bence her annenin oluyor bende bu meme öpme emme olayını cinsell merakımla emmeye yalamaya kadar götürüyordum anlıyormuydu anlamıyormuydu emin değilim fındık gibi oluyordu uçları tabi çocukluk aklı suratına bakmak bile aklıma gelmiyordu verse sikicek yaşta bile değilm zaten ama hala dün gibi hatırlıyorum gel zaman git zaman çocukluk bu meme olayı 5 yaşına kadar devam etti belli bi yaştan sonra canın istesede isteyemiyorsun heralde bende istemiyi öyle bıraktım bunun ayıp bir şey olduğunu anladım neyse 10-12 yaşlarında daha farklıyım büyümüşüm daha vakıfım herşeye çünkü daha net hatırlıyorum babam agresif ve benim tek çocuk olmamdan dolayı üzerimde daha koruyucu daha baskıcıydı iç güdü heralde o varken anneyle en ufak bel altı düşünce belirtisi bile imkansız ve korkutucuydu annemle ilk cinsel temasım bir sabah uyanıp babam işe gittikten sonra ben onun yanında yatmam la başladı bir evladın annesinin yanına sorgusuz sualsiz yatmasından daha normal bişey olamaz annemde tabiki niye geldin diye sormadı çünkü hemen yer açıp beni koynuna aldı pembe pijama takımı vardı üstünde o dönemler okadarda sexi değildi geçim sıkıntısı köyden 10 sene önce gelmiş kendini bildi bileli kırsalda doğmuş büyümüş 90 lı yılların başı evlenene kadar istanbula gelmemiş neyse şuan kendini çok geliştirdi çok sexi o ayrı annem uyuyordu ben de sıfır uyku ne yapıp edip onu sikmek geçiyordu aklımda sikim 8-9 cm anca vardır yoktur sonunu düşünmeden annem kızarmı kızmazmı babama söylermi söylemezmi hiç birşey düşünmeden sanki hiç uyanmayacakmış gibi pijamamdan sikimi çıkarıp anneme arkadan sürtmeye başladım sürtüyorum ses seda yok elimi kalçalarına attım okşuyorum uyanmaması imkansız yani öyle dediğim gibi uyanır uyanmaz düşüncesi yok elimle belinin yanından elimi içine soktum teni pürüzsüz ozamanlar 36-37 yaşlarında gram yağ yok kilo yok gülben ergen gibi eski resimlerinde de bakınca şuan ona benzetirler neyse dayıyorum vs pijamasını aşşağı indirmeye çalıştım beş cm anca indirdim ama uyanık yani uyanmaması imkansız tepki vermediği için yada pijamayı indirmeme engel olmadığı için elimi amına doğru götürdüm ellerime kılları geldi 3 numara saç gibi idi kıllarının uzunluğu harikaydı kilolu olmadığı için amı belirgindi zorlanmadım ellerken ben artık yatma vaziyetinde değildim doğruldum nerdeyse yatakta yan oturuyorum annemde dayar biçimde elimde amında elimle amıyla beş dakka okşadım sever gibi acemice hareketler yapıyordum hiç ses seda yoktu annemde amının dudaklarını elliyip içini keşfetmeye çalışıyordum ilk defa bi ama dokunuyordum daha ve o an annem uyandı yada durması gerektiğini anladı bana hiç kızmadan napıyon ben senin annenim anneye böyle şeyler yapılmaz dedi kalktı çok utandımmı utanmadımmı hatırlamıyorum bile.
Not : hikaye çok uzun olduğu için bir bölümü iki part olarak yüklüyorum.
59 notes · View notes
huellas-poeticas · 9 months
Text
Tumblr media
Ezequiel Zaidenwerg es un traductor y poeta nacido en Buenos Aires, Argentina, en 1981. Reside en Brooklyn. Escribe, traduce, enseña y saca fotos. Ha publicado los libros de poemas Doxa (Vox, 2007), La lírica está muerta (Vox, 2011; Cástor y Pólux, 2017; Lyric Poetry Is Dead, en traducción de Robin Myers y con dibujos de Carmen Amengual: Cardboard House, 2018), Sinsentidos comunes, ilustrado por Raquel Cané (Bajo la luna, 2015) y Bichos: Sonetos y comentarios, en colaboración con Mirta Rosenberg e ilustrado por Valentina Rebasa y Miguel Balaguer (Bajo la luna, 2017). Su libro más reciente es 50 estados: 13 poetas contemporáneos de Estados Unidos (Bajo la luna, 2018; Ediciones Antílope, 2020; Kriller71 Ediciones y Fulgencio Pimentel, 2022), una antología novelada de poesía estadounidense. Envía diariamente por email poemas traducidos a través de su newsletter, El poema de hoy.
~~~~~~~~~~~~~~
Lo que anida
en Indiana;
lo que nada
profundo
en la nave
nodriza
de la vena;
lo que, dañino,
viene
y va
erizándola;
lo que se ancla
al temple
de la sangre
y la encabrita
sobre
sus ancas
blancas
de cangrejo;
lo que sopla
de canas
la cabeza;
lo que besa
con afición
la médula
y la vuelve
un humedal;
lo que, en su avance,
cansa
a quien financia
el postre
en la oficina
de la infancia;
lo que de pronto pudre
lo que nutre,
pero siempre
renueva lo que
toca.
Ezequiel Zaidenwerg
Tumblr media
Buenos días🌞☕️
23 notes · View notes
abr · 11 months
Text
(G)li interventi della Commissione europea a cui hanno fatto seguito le “esternazioni” del Ufficio parlamentare di bilancio (Upb) hanno punti comuni.
Il primo giudizio riguarda la flat tax, sempre più adottata dal popolo delle partite Iva italiane, individuata come (...) come contraria all’equità e una minaccia agli equilibri di bilancio.
Sotto accusa è lo scarso effetto redistributivo della ricchezza (sic!) e l’iniquità. (...) La flat tax incrementale (tassare in modo flat l'eventuale incremento di reddito rispetto al 2020-2022, ndr) viene inoltre accusata di essere un beneficio slegato da incrementi di produttività e destinato a pochi.
L’accusa di mancanza di equità è di parte (e inoltre) non viene supportata da una proposta. (M)anca in ogni caso il “coraggio” di riconoscere un premio al rischio connesso al lavoro autonomo. Gli effetti sulle imprese e sul lavoro autonomo provocati dal Covid prima e dall’alluvione oggi, rimangono senza riposta. (...)
(Anche) l'ammonimento sulle coperture per la flat tax potrebbe essere tacciato come superficiale. Non vengono approfonditi, infatti, gli effetti sulla crescita che ne potrebbero conseguire. (...)
Superficiale è anche la critica fatta alla proposta di sostituzione dell’Irap, un’addizionale applicata al reddito delle società. La critica omette di considerare la situazione attuale. (...) L’Irap, nella configurazione attuale, è stata allontanata dal valore aggiunto economico su cui era stata concepita, differenza tra ricavi e costi sostenuti presso altri operatori economici, per cui già oggi è un’addizionale spesso iniqua.
Altro argomento di riflessione è quello rivolto all’applicazione dell’autonomia differenziata che viene individuata come un elemento che introdurrà complessità (...) fiscale.
Quello che lascia perplessi nell’intervento della Commissione è la reiterazione fuori luogo dell’invito ad allineare i valori catastali  agli attuali valori di mercato. (F)a pensare che l’intervento della Commissione rientri nella trattativa in corso con il Governo su altri argomenti: Mes e rimodulazione del Pnrr. (...)
via https://www.ilsussidiario.net/news/riforma-fiscale-dalla-flat-tax-allirap-i-giudizi-superficiali-di-ue-e-upb/2543650/
i soliti ricattatori europei chiedono il pagamento del riscatto.
22 notes · View notes
t-annhauser · 8 months
Text
Felicità
Non è che abbia una particolare pazienza con i bambini, soprattutto con i più agitati, solo che mi piaceva sentirmi importante per qualcuno, è sempre stata la mia principale debolezza, il bisogno di sentirmi importante per qualcuno, per esempio quando facevo il disegnatore ufficiale di gatti e di gormiti per mia nipote acquisita: lei trovava le immagini su internet e mi diceva: this. L'ingiunzione era proferita con una vocina così carina che non potevo resistere. Adesso capisco quando mi raccontano del mio bisnonno di Moglia (Moglia di Sermide) che stendeva un lenzuolo per terra e poi si faceva camminare sopra: par al me putìn am fag pistar anca insla testa. Per il mio bambino mi faccio pestare (camminare) anche sulla testa. Abbiamo giocato tanto anche con le racchette, sentivo la mia vertebra lombare emettere dei sinistri scricchiolii ma tutto era compensato dal piacere di essere motivo di divertimento per la creatura, poi quando se ne sono andati mi è venuta un'ernia al disco che ho dovuto mettere il cerotto, potenza t(r)aumaturgica dei bambini che ti fanno camminare anche sopra i problemi, ti occupano talmente tutti i singoli momenti della giornata che non pensi più a te e vivi l'attimo, senza pensarlo dal di fuori (quando ero in depressione dicevo sempre: non riesco a dimenticarmi di vivere! Felicità è dimenticarsi di vivere).
12 notes · View notes
aculofan · 1 year
Text
Endometriosi.
Oggi è la giornata mondiale dell'endometriosi.
Ormai sono arrivata a fine carriera fertile,si fa per dire e al tempo che fu mi venne diagnosticata dopo un intervento di rimozione cisti ovarica; visto che ormai stavano "ravanando" nel mio addome e quello che videro non piacque ai ginecologi , decisero di farmi anche una bella isterosalpingografia ,una accurata rimozione di alcune zone e una bella sutura da anca ad anca.
25 anni fa non si parlava molti di questa patologia invalidante ...sono contenta che oggi ci sia più consapevolezza .
🩵
15 notes · View notes
jacksprrww · 2 months
Note
Çüş 50 bin dolara ben bile yaparım yani neresi la bura las Vegas ta mı izleyecez
50 bin anca işimizi görür,İstanbul Las Vegastan daha pahalı bu arada
2 notes · View notes
occhietti · 1 year
Text
Tumblr media
Se sei alta poco più di un metro e 50 o superi l’uno e ottanta, continuerai ad essere all'altezza.
Non importa se vesti un 38 oppure una 46 di pantaloni, sulla tua anca sarà sempre estate, perché lì non tramonta mai il sole.
Che vesti un trentacinque o il tuo piede è un quarantadue, ogni marciapiede su cui cammini, rimbomba di vita.
La taglia e la coppa del reggiseno che indossi, sono indifferenti. Il tuo cuore continuerà a battere con la stessa voglia di rivoluzione.
Non sono un problema né i tuoi chili, né la misura della tua camicetta, né la lunghezza della tua gonna, né la profondità della tua scollatura.
Tutto questo non è un tuo problema, è solo suo, solo suo. Non devi adattarti a nessuno che mai sarà all'altezza delle tue prospettive.
web
Foto Ebru Sidar
47 notes · View notes
luciana-anca-79 · 1 year
Text
170 notes · View notes
omarfor-orchestra · 2 years
Text
.
9 notes · View notes
eskibirhirka · 10 months
Text
Çalkala hadi adamım...
Anam çok uzun zaman olmuş be yazmayalı. Neyse ki ot gibi bir hayatım var da değişen bi bok olmadı. En son yazımdan bugüne hala aynıyım. Maymundan evrilen atalarımız beni görse "buna mı evrildik la biz şimdi?" diyip evrilmekten vazgeçerler.
O kadar otum ki bir çiçek bile açmadım sayın ahali. Aksine tam soluyordum ki "başlarım lan böyle işe!" diyip solmaktan vazgeçtim. Güzel bir depresyona girdim önce. Üstüme gübreler yağdı. Bir parça psikiyatr biraz antidepresan. Dedim olmaz böyle bıraktım kendi kendime hem terapiyi hem antidepresanı. (Tabi siz evde denemeyin.) Yaptığım şey büyük bir cahillikten başka bir şey değil aslında ama sinirim bozuldu. Aslında psikiyatriye gitmeye karar verdiğimde çok kötü bir durumdaydım. Depersonalizasyonum şaha kalkmış, sosyofobikliğim içimi çürütmüş, depresyonum cesede dönüştürmüştü. Ne ev işi ne yemek, hiç bir şey yok. 10 kilo falan verdim. Annem halime acıyordu. Batu'nun huzuru kalmamıştı. O yüzden gideyim dedim. Psikiyatri'ye ilk gidişim olmadığı için bana neler olduğunun farkında birisi olarak gittim azıcık akademik dille tüm anamnezimi (hasta geçmişi) anlattım. Fazla mı akademik konuştum nedir, "kitab-i bilgilerle gelmişsin." dedi doktor. Batuşu çağırdı görüşmeye bu da "bence Pınar'ın bir şeyi yok tembellikten hep." demez mi? Ulan dedim öyleyse başlarım böyle işe. Benim kafamı dinlemeye ihtiyacım var. Evden bir çıktım çıkış o çıkış. Anam leyleği havada mı gördüm nedir? Önce Elazığ, sonra Samsun ardından Marmaris tekrar Samsun oradan Artvin bir daha Samsun derken sonunda evime döndüm. Çoh da iyi geldi ha! Tabii bu süreçte aslında hep antidepresan kullanıyordum daha yeni kendi kendime bırakma evresine geçtim. Muhtemelen ilaç vücudumda etki göstermeye başladığı için de iyi gelmiş olabilir. Bilemiyorum. Bırakınca göreceğiz bakalım ebesininkini!!!!
Ben Samsun'u Karadeniz sanıyordum meğerse Karadeniz Samsun'dan sonra başlıyormuş. Artvin Kemalpaşa'da arkadaşım var ona ziyarete gittim. "İşte!" dedim "Karadeniz böyle olmalı." Her yer yeşil yahu. Gözlerim bayram etti. Nereye gitsem çıldırıyordum. "Oha burası çok güzel", "Lan burası da çok güzel.", "Anam avradım olsun burası da harika." demekten kendimi alıkoyamadım her gittiğim yerde. Ha bu arada Karadeniz fıkralarında anlatılanlar hiç bir şeymiş. Adamların kendisi komple fıkra. Biz tam Kurban Bayramı zamanı Artvin'deydik. Kemalpaşa da Artvin'in Gürcistan ile arasındaki sınır ilçe. Sarp sınır kapısına 5km falan. Bu kadar sınıra yakınken bir de Batum'a geçelim diye düşündük. Trafik falan olur diye de kendi arabamızla değil de taksiyle gidelim dedik. Bindik taksiye "sınır kapısına" diyince adamın suratı düştü direkt ama el mahkum devam etti yola. Anam bir trafik var görmeniz lazım. Tüm Türkiye Batum'a gidiyor sanki. Maksimum 10 dakikada gideceğimiz yolu 1 saatten fazla sürede gittik. Şoför de Karadeniz şivesiyle konuşup durdu yol boyunca. Bir ara trafikte giderken arkada başka bir taksi ufak bi kaza yaptı. Meğer bizim şoförle aynı durağın taksisiymiş. Adam bir anda indi taksiden. Gitti baktı kazaya sonra uzaktan Batu'ya "sen kullan" diye işaret yaptı. Anam benim Batu'm Batum yolunda bindiğimiz taksinin şoförlüğünü yapmaya başladı. Biz bayağı ilerledik adam arkada kaldı. Tünele girdik çıktık falan bir baktık adam geldi bu sefer de diyor ki "Ben bir sigara iççem sen devam et ben yetişirim sana." Batu da devam etti. Neyse tüm uğraşlardan sonra sınıra zor bela geldik. Arkadaşımın eşi sınırda jandarma. Önce onun yanına uğradık o da demez mi "girişler şu an çok kalabalık. Sıraya girseniz 2 saate anca geçersiniz kapıdan. Dönüşte de bir o kadar beklersiniz, bence girmeyin." Batu ve ben... Sıra beklemek öyle mi? Hah! Mümkünatı yok bacım! Biz döneriz geri. Eskişehir'e kadar gidip sıra var diye Balmumu müzesine girmemiş insanlarız biz. Batum'a mı gircez? Ben kendi memleketimi gezerim anam kalsın. Öyle de yaptık sınırdan geri dönüp Artvin'de gezmediğimiz yerleri gezdik, mutlu mesut döndük evimize.
Samsun'a dönüş yolunda Sümela'ya gitmeye karar verdik. Daha doğrusu ben Batu'ya ısrar kıyamet kabul ettirdim. Bizim araba da 1.2 motor. Balataları daha yeni yakmışız. Sümela yolu yokuştur araba zorlanır diye Batu istemedi. Hele ki orada da trafik varsa balatalar bir kere daha yanar diye endişelenmeye başladı. Ben çok ısrar edince gönülsüzce kabul etti. Tüm bunları düşünerek erkenden yola ç��kmaya karar verdik böylece trafiğe falan yakalanmadan Sümela'yı gezip Samsun'a dönecektik. Planladığımız gibi de oldu. Trafiğe yakalanmadan Manastır'ı gezdik döndük. Dönüş yoluna girdiğimizde Sümela'ya girişte 3km falan trafik oluşmuştu. Batu manyağı bir anda sinirlenmeye başladı. "Görüyorsun işte ben sana dedim trafik olur. Ya biz de bu trafiğe yakalansaydık. Arabanın balataları yanardı kalırdık burada." Dedim ki "Canım o karşının trafiği biz ne alaka? Zaten o yüzden erkenden geldik. Yakalanmadık işte." Bizimki de hala ısrar ediyor "Yakalanabilirdik" diye. - Ama yakalanmadık-, - ama Yakalanabilirdik - mevzusundan bir kavga etmeye başlamışız... Evlere şenlik! Lan karşının trafiği bizi gerdi resmen. Herif manyağa bağladı. Sinirden ağlamaya başladım da o an sonra çok dalgasını geçtim ama. Arkadaş ortamında bire bin katarak anlatıp ortalık mezesi yaptım. Oğluuummm benimle uğraşmaya çalışma! Üzerim!
Bunlar da Artvin ve Sümela'dan çektiğim fotoğraflar. Batum'a girip ayfon alaydım daha iyi çekerdim.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu arada Sümela'da su 20 TL, limonata 98 TL, kola 50 TL. Alın şimdi bu bilgiyle naparsanız yapın.
Tumblr media
11 notes · View notes
jamescarioca · 5 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
a timidez desnuda do amor
músicos procuram o amor nos sons filósofos procuram o amor nas ideias poetas procuram o amor noutros corpos e o mesmo amor quase nunca se revela a divindade do amor é sua timidez imagens eróticas de bundas e vulvas vagueiam indolentes pela minha mente invadem com violência minha privacidade assombrando meus raros momentos de paz meu amor, minha perdição, onde estás?
minha noite arde libertina nesse inferno chamas de paixão incendeiam meus sentidos minha mente se perde pelo tártaro de hades sobre a barca infernal do timoneiro caronte um mar de fogo a inflamar prazeres lascivos ideias de posições, cheiros, expressões faciais corpos fragrantes de sexos retorcidos em prazer aroma de um refinado genuíno incenso indiano a se misturar com o odor suado de virilhas vaginas e bundas prazerosamente suadas
minha paixão, minha tentação, onde estás? assombrando meus raros momentos de paz invadindo com violência minhas narinas os aromas de tua vulva, tuas ancas e virilhas vagueiam depravados pela minha mente movimentos espasmados da cópula com afrodite imagens eróticas de coxas, pernas e vaginas a humanidade do amor é a sua libertinagem as palavras que se misturam aos cheiros ao saírem de sua boca quente e insolente
palavras impuras que germinam da fonte do prazer gemidos eróticos febris precedem nossos orgasmos espumas brancas leitosas do frênesi dos amantes lábios e línguas desesperadas a procurarem um ao divino sexo do outro desenfreadamente manjares da pureza erótica ávidamente deglutidos beijos nos lábios vaginais à procura idealizada da boca romana da minha vênus rósea celeste que se demora enfim divina e indefinidamente em movimentos de língua circulares na minha glande
quando à espera para finalmente poder beijá-la me fita os olhos sorrindo e me diz suspirando enche de novo a minha língua do teu leite divino uma via-láctea explode em todos os meus neurônios e dou à luz um manjar gelatinoso branco acinzentado por toda a sua língua pagã rubra de divindade romana por fim te beijo apaixonado intensa e longamente nossos corpos desgastados pelo descontrole do sexo relaxam abraçados em nosso leito conjugal olímpico e guardamos a fúria do hades dentro da paz de zeus
rio de janeiro, 21 de novembro de 2O23.
the naked shyness of love
musicians look for love in sounds philosophers look for love in ideas poets look for love in other bodies and the same love almost never reveals itself the divinity of love is its shyness erotic images of asses and vulvas wanders indolent through my mind violently invades my privacy haunting my rare moments of peace my love, my perdition, where are you?
my night burns libertine in this hell flames of passion sets my senses on fire my mind gets lost through the tartar of hades on the infernal boat of the helmsman charon a sea of fire igniting lascivious pleasures ideas of positions, smells, facial expressions fragrant bodies of twisted sexes in pleasure aroma of a genuine refined indian incense mixing with the sweaty odor of crotches pleasurably sweaty vaginas and asses
my passion, my temptation, where are you? haunting my rare moments of peace violently invading my nostrils the aromas of your vulva, your butt and groin wander depraved through my mind spasmodic movements of copulation with aphrodite erotic images of thighs, legs and vaginas the humanity of love is its libertinism the words that mix with the smells as they leave your hot and insolent mouth
impure words that germinate from the source of pleasure feverish erotic moans precede our orgasms milky white foams from the frenzy of the lovers desperate lips and tongues searching one to the other's divine sex unrestrainedly delicacies of erotic purity greedily swallowed kisses on the vaginal lips in the idealized search from the roman mouth of my celestial pink venus that finally lingers divinely and indefinitely in circular tongue movements on my glans
when on waiting to finally be able to kiss you you look me in the eyes, smiling and tell me, sighing fill my tongue with your divine milk again a milky way explodes in all my neurons and i give birth to a greyish-white gelatinous delicacy all over your red pagan tongue of roman divinity finally i kiss you passionate intensily and longly our bodies worn out by the uncontrolled sex relaxes in each other's embrace on our olympic marital bed and we keep the fury of hades within the peace of zeus
rio de janeiro, 21st november 2O23.
3 notes · View notes
venetianeli · 1 year
Text
Pitosto che perdar na tradision, ze' meio brusar un paese,, questo sentivo dire a casa mi quando ero piccino.
Stasera son nda " a BATTAR MARZO.
Iera anca un fià fresco, ma ne è valuta la pena; ne vale sempre la pena portar avanti le tradizioni dei nostri veci, dei nostri genitori.
Un popolo che non mantiene vive le proprie tradizioni, le proprie storie, le proprie radici,,, è destinato a scomparire...
Ringraziando chi mi ha aperto la porta di casa, per condividere un paio di chiacchere, e assaporare assieme un goccio.
Grazie a tutti.
BATI MARSO
“Bati, bati Marso,
che’l mato va descalso
cavàeo no morire
che l’erba butarà.”
Un tempo i rustici che vivevano tra le vie centuriate, erano convinti che il “Sapere” fosse stato tramandato ai loro antenati direttamente dagli dei e quindi ogni passo in avanti, per un villico, era la perdita di un frammento dell’antica “Conoscenza”. Per tale ragione nell’Ottocento i contadini compivano le stesse azioni dei loro avi congelando il mondo rurale per millenni. Tuttavia anche se il secolo appena trascorso ha visto eclissarsi molte delle nostre antiche tradizioni, a cavallo tra il mese di febbraio e quello di marzo si può sentite il familiare “bacan del batti marso”. Una remota pratica che consisteva nel gironzolare per le strade battendo su pentole, barattoli, bidoni e qualsiasi altro strumento casalingo inventato per l’occasione.
Lo scopo era di far scappar via l’inverno e risvegliare gli spiriti della terra, propiziare e incoraggiare la rinascita della natura; un auspicio per l’arrivo della PRIMAVERA!
CAO DE L’ANO E BATI MARSO:
CAPODANNO VENETO:
I festeggiamenti per il primo giorno dell’anno (cao de l’ano) erano una festività riconosciuta dalla Serenissima Repubblica di Venezia. Secondo la tradizione nei giorni che precedono o seguono il primo marzo, la gente usciva nelle strade con pentole, coperchi e altri strumenti musicali fatti in casa battendoli e facendo una gran confusione. Questo era il modo per scacciare il freddo dell’inverno e propiziare l’arrivo della bella stagione: da qui il nome di Bati Marso.
In alcuni casi questa usanza si è tramandata nei secoli ed è arrivata fino ai giorni nostri. In alcune parti del Veneto si usa ancora pronunciare questa filastrocca
Vegnì fora zente, vegnì
vegnì in strada a far casoto,
a bàtare Marso co coerci, tece e pignate!
A la Natura dovemo farghe corajo, sigando e cantando,
par svejar fora i spiriti de la tera!
Vegnì fora tuti bei e bruti.
Bati, bati Marso che ‘l mato va descalso,
femo casoto fin che riva sera
e ciamemo co forsa ea Primavera.
Vegnì fora zente, vegnì fora!. . . .
Fino al 1797, anno dell’invasione napoleonica, il Capodanno in Veneto si festeggiava il 1° marzo, in linea con una tradizione molto più antica del calendario gregoriano, ovvero quella romana, più vicina al ciclo lunare e con dieci mesi anziché dodici.
Il termine ‘more veneto’ (=secondo l’uso veneto, a modo veneto), che veniva abbreviato in m.v. accanto alla data utilizzata nei documenti e nelle annotazioni, indicava proprio il diverso uso secondo lo stile più diffuso dell’epoca, che era, appunto, l’attuale gregoriano, introdotto nel VI secolo da papa Gregorio Magno.
L’usanza di origini molto antiche, secondo tale sistema faceva coincidere i mesi di settembre, ottobre, novembre e dicembre effettivamente con il settimo, l’ottavo, il nono e il decimo mese dell’anno, come indicato dal nome.
L’uso di collocare l’inizio dell’anno in corrispondenza con l’inizio della bella stagione, del risveglio naturale della vita in primavera, era una pratica arcaica alquanto diffusa, che possiamo tuttora trovare anche nel calendario cinese.
Testimonianze odierne dell’antica tradizione del capodanno veneto si hanno ancora in alcune zone della pedemontana berica, dell’altopiano di Asiago e in varie feste locali del Trevigiano, del Padovano e del Bassanese, dove è celebrata come l’usanza del Bruza Marzo, del Bati Marzo o del ciamàr Marzo, simboleggiante il risveglio della nuova stagione.
BATI MARSO
"A l'epoca de ła Serenìsima Republica, el Cao de ano, invesse che al 1° de genaro come previsto dal całendario giulian e dopo da queło gregorian, el cascava el 1° de marso. Sta tradission par che ła vegna da l'antico całendario che doparava i Romani prima de Giulio Cesare, che el faxéa scominsiar l'ano dal méxe de marso (e difati in sta maniera i mesi de setenbre, otobre, novenbre e diçenbre i vien a èsar efetivamente i méxi numaro sete, oto, nove e diexe come dixe el nome). Par no far confuxion, i Veneti de na òlta in parte a ła data i ghe scrivéa more veneto, cioè leteralmente "a ła maniera Veneta". Donca, ła data, metemo, del "14 febraro 1703" a Venessia ła deventava "14 febraro 1702 more veneto", parché el febraro l'era efetivamente l'ultimo méxe de l'ano vecio, e el 1703 el scominsiava soło in marso".
Ła festa del Bati Marso ła se svolgéa apunto in tei ultimi jorni de l'ano, e ła prevedéa de 'ndar in giro par łe strade batendo su cuèrciołi, pignate e altri strumenti muxicałi "fati in caxa" faxendo un gran bordèło, con l'intento de far scampar via l'inverno e el fredo e propiziarse l'arivo de ła beła stajon, par poder scuminsiar i laori 'gricołi."
L. Tosatto
8 notes · View notes
cihangir-uzunkaya · 9 months
Text
Tumblr media
IYI PAZARLARINIZ OLSUN EFENDIM
EĞLENCELİ BİR YAZI OLSUN ESİP GÜRLEMEYELİM.
A GÖRSELDE GÖRMÜŞ OLDUĞUNUZ SÖZDE DİN ADAMI VE DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ
ZAMANINDA YAPMIŞ OLDUĞU BAHTSIZ VE REZİL AÇIKLAMA.!
PEKİ ALİ ERBAŞ SİZ NE İŞE YARARSINIZ OĞLUM.
FİYATLARI BELİRLEYEN ADAM ELBET CENAZE NAMAZIDA KILDIRIR.CUMAYI DA KILDIRIR AMK !
VEYA DERKİ;TOPLAYIN TASI TARAĞI AMK!
BU YATMA KALKMA ARAPÇA DUANİN SEVDASI NEDİR OĞLUM..!
SİKERİM YAPACAĞINIZ İŞİ.
SPOR OLSUN DİYE NAMAZ KILIYORSANIZ AKŞAM MAHALLENİZDEKI SPOR SALONUNA GİDİN ORADA SPOR YAPIN DERSE NE DERSİNİZ ULAN ALİ ERBAŞ VERECEĞİN BİR CEVABIN OLURMU !
BIRAKTI AMK EKONOMIYLE UĞRAŞMAYI DİYANETE SARDI DİYELİM NE YAPACAKSINIZ ULAN ANNESI HAFİF MEŞREPLER.
YOK ALLAH ..! DİYANETİ VE REİZ İ SANA YEDİRMEYİZMİ DİYECEKSİNİZ VATAN HAİNLERİ.!
B GÖRSELDEKİ CÜBBELİ ŞAKLABANINA GELELİM NAKŞİBENDİNİN BİLMEM NE KOLU HOCASINA.
KOLUNU TARİKATINI S.K...LERİM.
BAK LAFIN GÜZELLİĞİNE VE 90 A PLASE NASIL ŞİRK ŞUTLANIR OKUYUN.
FAKİRLER,ZENGİNLERDEN 500 YIL ÖNCE CENNETE GİRECEKMİŞ.
ULAN OĞLUM BIRAZ HOLLYWOOD YAPIMI FİLM İZLEYİN KAŞARLAR..
KISA METRAJLI GAY PORNOSU İZLEMEYİ BIRAKIN ZAMANENİN UTANÇ ABİDELERİ.
YARATICI OLUN BİRAZ ULAN !
VE BU MEMLEKETTE BUNA İNANAN AMK SALAĞININ HADDİ HESABI YOK !
HEMDE HER KESİMDEN.
GÖTÜNDE YIRTIK DONU İLE GELENİDE VAR !
PRADALI,VAKKOLU,GUCCİ Lİ GELENIDE VAR.!
LAFLA İFLAH OLMAZ BİR KESİMDEN BAHSEDİYORUM SİZE..!
EĞİTEMEZSİN,ISLAH YOLU YOK !
BİLDİĞİN DÜPEDÜZ KENDİNE ÇIKAR YONTAN MAL OĞLU MAL BİR GÜRUH..!
ONUN İÇİN BUNUN GİBİ ŞAKLABANLARI KAALE ALMIYORUZ..
IYI HAFTA SONLARI
ESEN KALIN LÜTFEN
CİHANGİR CCC
______________________________________________
-Eski çarka kafam dönmez benim muallakta olan konu her zaman için tartışmaya iki ucu açık bir konudur kısadan kesip çöp kutusuna atılması gereken bir konudur ,soru işaretleri kimseye birşey kazandırmaz baba,ve bu adamların niyetlerinin Allah la yakından uzaktan ilişkisi yoktur net.
+Mustafanın İslamı bir çağ açtı ki kulağına küçük yalan yanlış şeyler de fısıldandı bildiğin üzere.Mustafa ile irtibat kesildikten sonra sünneti ile bir süre kendi inisiyatifi dahilinde bir süreç gelişti.Kitap ölümünden sonra değişti.adeta kollara ayrılmış bir savaş sancağı oldu.Mustafada sınandı !Ölüsü dirisinden çok daha para etti.Düşünebiliyormusun yıl 2023 şuursuzun biri isveçte kuran yakıyor..,yerinden zıplamayan adam yok !uluslararası bir krize dönüşüyor,laf söylemeyen,açıklama yapmayan Allahın bir kulu yok.
Asl olan gerçek şu !
Yanan bir kitaptan ibaret.
Yemişim sizin kutsal değerinizi felan orospu çocukları.kaçınız kelime-i Şahadet getirebiliyor ulan söyleyin piçler.
Anca laf cambazlığı.
Bırakın zor soruyu en son kişisel bakımınızı ne zaman yaptınız ulan.
Oğlum etek traşı kol altı ulan!
Anladınızmı?
Siz nerede hangi çağda neyin kafasında yaşıyorsunuz siz ulan..!
-hop hop hoop sakın lütfen baba sen hızını alamadın direkt birebir diyaloğa geçtin🙂😀
Bu arada kızınca çok seksi ve gaddar oluyorsun zalım🙂😂😂
Baba kimseye kızıp sallama sağı solu.
Relax daha ılımlı.
+ince Fransız yapıştır Cihangir elim ayağım tutmaz oldu.Viski duble tek buz.
-emriniz olur efendim doldur doldur,yapıştır yapıştır ikiletme diye bir durum asla ve asla mevzubahis bile olamaz.saat 2 oldu mahalleyi turlayalım konuşuruz,müzik dinleriz hem benimde anlatacaklarım var sana ay ı görür ayarız.hem seni kırmam nereye yürü dersen yürürüm sen yeterki iste.istersen paça içelim.
+Sadede gel kalitesiz Fırıncı🙂
-Şu Dua Lipa mevzusu vardı ya hani ayar çekecektin,2 horuz 1 tavuk 500 gayme😉
Ne oldu bizim iş diye soracaktım.
+Dua Lipa ya sordum canım evladım o kimin iti ki dedi ! Fırıncı ya dost olursan kuru ekmeğe muhtaç olursun.Oşst adi köpek ilk önce aç karnını doyursun dedi.😂😂
-Bu fırıncılığı sikeyim üstümüze yapıştı kaldı amk ! Sende bir baba olarak bu kadar laf saymasına müsaade ettin.Ayıp sanada bu kadarda olmaz nihayetinde Tanrısın ol diyeceksin olacak bu kadar.bu arada sen Dua Lipa ile nasıl diyaloğa geçtin?
+Morgan Freeman şeklinde gidip konuştum amk bu Tanrı rollerini Morgan iyi yapıyor bende onun şeklini alıp görüştüm hahaha.
-Bilmediğin bir sikimde yok yani baba.Iyiki ak sakallı dede gibi rüyasına girmemişin hatunun travma yaşayabilirdi😂😂
Veya yüzüklerin efendisinden Büyücü Gandalf geldi deyip sakalını avuçlayıp salavat getirebilirdi kevaşe.😂😂😂
+Tamam hadi çıkalım ulan 😀😀bu kadar geyik yeter istikamet Mete Aslan Bulvarı
6 notes · View notes