Tumgik
#Ekonomik kriz
okuryazarlar · 2 years
Text
Ürkek bir serçe gibi eğme başını. 
Kaldır başını ve dimdik dur. 
Bu senin değil, ülkemin ayıbı. 
Hırpalanmış yerlerinden öperim çocuk.
Nazım Hikmet 
34 notes · View notes
hazanla · 2 years
Text
Elon Musk; "Enflasyon faiz artırılması ile birleştiğinde iflasları kaçınılmaz hale getirecektir. Ekonomik görünümde iyileşme ve enflasyonla uzun vadeli mücadele için faizlerin artırılmak yerine düşürülmesi gerekir. Ülkeler bunu deneyimle öğrenecek ama büyük kayıplar yaşayacaklar" demiş
Bizimkilerin akıl hocası belli oldu.
29 notes · View notes
denizeyuruyen · 2 years
Text
Daha yeni markette kasa sırasında önümdeki kadın, 3 Liralık tek limonun ücretini çıkaramadığından bırakıp gitmek zorunda kaldı. Kendi alacağım 20 Liralık şeyden utandım. Memleketi bu hale getiren aklı evvel Reis ve Resiçi tayfasına saydırmak istediklerimi burada yazamam. Kuruttunuz memleketi, mahvettiniz! 3 Liralık limona muhtaç bıraktınız! Nefret ediyorum bu yönetim kafasından da yarattığınız karanlıkta da!
9 notes · View notes
seslimeram · 1 month
Text
Vahamet Sarmalı
Tumblr media
Tahayyül edilenin ötesinde bir vahamet sarmalı birbirinden beter tevatür ve karşıtlıklarla bir ülkenin imali güncelleniyor. Ülkenin dönüştüğü düzlem bir pratik olarak zorun, bet ve fecinin izleri üstünde yükseliyor. Tümüyle politik bir cerahat sarmalı kendiliğinden aleni bir halde hakikat kılınıyor. Baş efendi ve zümresi aralıksız bir halde o dönüşüm mefhumu ve makamını tüm o vahamet sarmalında debelenmeye devam diyen ülkeyi güncelliyor ne eksik, ne fazla. Her günü yıkıcılık ile kuşatan bir anlayış elinde hayatın ehven olandan el ayak çektirilmesi söz konusu ediliyor. Fecaat kötülüğün bir aparatı olarak kalıcılaştırılıyor artık. Bet, bir ihtimalin ta kendisine dönüştürülüyor. Yıkıcılık, zor olanın yönünde ileriye atılan hamleleri var eden bir yönetimin tek ülküsü. Despotizm gemiyi azıya alırken var edilmiş olan her hamle aralıksız bir vahamet sarmalına dönüşen ülkeyi de bildiriyor. Ak parti ve Milliyetçi hareket partilerinin birleşiminden oluşan yeni ülke tahayyülü büsbütün o vahamet sarmalını pazarlamaya devam ediyor, her yerde, hemen her şekilde.
İktidarın seçim olgusunun, yerel seçimleri bir savaş halinin ta kendisine dönüştürmesinin istikametinde o dönüşümü, vahim olana çıkışı süreğen bir mesel kılıyor. Yoksunluğun tek bir istikamet addedildiği, genel geçer değil doğrudan birkaç hamlede esaret altına alınmış bir hayat imgesinin savunulduğu zemin gerçek kılınıyor. Ekonomik bir adaletin, aleni bir halde herkes için bir refahın var edilmediği / ayrıştırmaların, ayrı konumlandırmaların bir menzilde yegane istikamete dönüştürüldüğü zeminde çürüme kesintisiz kılınır. Tahakküm ve köleleştirmenin makul bir tavra indirgendiği sahada, emeğin karşılığının yerle yeksan olunmasına devam olunur. Her şey toz pembe masallarının ardına saklanırken gerçekliğin üç kuruşa talim ederek, günü kurtarmak olduğu konuşulmasın istenir. Asgari ücretten ve bir kademe onun üstünde birleşen milyonlarca yurttaşın bırakın birikimi, şimdi, ��u an dahi pek çok şeyden eksik kaldığı bir düzlemde, eşitlik bahsinin yerinde yeller estirilir. Vahim olan onca nutka rağmen, tam teşekküllü bir yıkıcılığın istikametinde yürünen menzil tam anlamıyla gerçek kılınmaktadır. Yönelimini yoksulu artık içinden çıkılamayacak bir radde ile sınırlandırmak, umudunun elinden çalınmasını kanıksayacak olduğu bir merhaleye esir etmek gerçek kılınır. Bunlarla bir vahamet sarmalı güncellenirken bir yarın neyi getirecek sahiden.
Mustafa Bildiricin’in BirGün Gazetesindeki haberidir: “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2023 yılı verilerini içeren raporları, Türkiye'deki yoksullaşmayı ve giderek derinleşen ekonomik bunalımı bir kez daha gözler önüne serdi.
Bakanlığın verilerine göre, ekonomik krizin altında ezilen 4 milyon 989 bin 456 hane 2023 yılında sosyal yardımlardan yararlandı. Öz ailesinin bakımını sağlayamadığı 164 bin 995 çocuğa ise sosyal ve ekonomik destek verildi.
2022 yılında 151 milyar 900 milyon TL olan devletin sosyal yardım harcaması, 2023 yılında 305 milyar 900 milyon TL olarak gerçekleşti.
2023 yılında gerçekleştirilen 305,9 milyar TL’lik sosyal yardım harcamasının gayri safi yurt içi hasıla içindeki payının yüzde 1,2 olduğu bildirildi. Türkiye’de 2023’te 4 milyon 989 bin 456 hane sosyal ancak sosyal yardımlar ile ayakta kalabildi.
Utandıran Tablo
2023 yılında gerçekleştirilen tüm yardımların içinde nakdi yardımların oranı yüzde 98 oldu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, sosyal yardımların türlerine göre dağılımını da paylaştı. Bakanlığın verilerine göre, 2023 yılında 957 bin 164 hanede yaşayan toplam 3 milyon 509 bin 427 yurttaş, karnını gıda yardımı ile doyurabildi. Gıda yardımlarının maddi karşılığı ise 1,2 milyar TL ile ifade edildi.
Bakımsız Binlerce Hane
Oturulamayacak derecede eski, bakımsız ve sağlıksız hane sayısı da çarpıcı tabloyu ortaya koydu. Buna göre, 2023 yılında bakımsız ve sağlıksız olduğu belirlenen 20 bin 846 hanedeki yurttaş için 271,8 milyon TL’lik kaynak aktarıldı. Kaynağın, evlerin bakım ve onarımı için kullanıldığı belirtildi.
2023 yılında 1 milyon 966 bin 429 öğrenci eğitim yaşamını, sosyal yardım ile sürdürebildi. Buna göre, ihtiyaç sahibi olan ailelerin çocukları için 1 milyon 966 bin 429 fayda sahibine yapılan ödeme tutarı, 1,5 milyar TL olarak kaydedildi. İşsiz ve çalışmayan yurttaşların kâbusu olan Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcunu ödeyemeyen kişi sayısının 9 milyonu aştığı da bakanlığın verileriyle ortaya konuldu. Ödeme gücü olmadığı için GSS primlerini ödeyemeyen ve sağlık hizmetlerinden yararlanamayan 9 milyon 21 bin 162 kişi için yapılan destek ödemesi faaliyet raporuna, 61,1 milyar TL olarak yansıdı.
Fatura Yükü
Yurttaşın elektrik, doğalgaz ve kömür gibi ihtiyaçlarını ancak sosyal yardımlar ile karşılayabildiğini gözler önüne seren diğer bazı veriler ise rapora şöyle geçti:
Elektrik tüketim desteği: 4 milyon 378 bin 839 hane.
Doğalgaz tüketim desteği: 162 bin 666 hane.
Yakacak yardımları: 2 milyon 66 bin 649 hane.”
Düpedüz yalın bir biçimde yaşamı vahamete rehin kılan / böyle gören bir aklın sadakayı sürekli kılarak, insanları canından bezdirdiği bir yerdir artık Yeni Ülke. Dönüşümünü tam ve eksiksiz bir biçimde yaşamı dar ederek, noksansız bir rehineliğin önünü açabilmek için her durumda muhtaç kılarak bina eden bir aklın sunduğu yegane şey ortaklaşılan yoksun, yoksulluk halleridir. Elektrik, doğalgaz, kömür’den gündelik yaşamı idame ettirmek için gereksinim duyulan temel gıdaya kadar her şeyin gasp olunduğu bir zeminde, müştereğin salt / sadece belirli kesimlere takdim edildiği bir coğrafyada hangi gün iyi olur ki? Hemen her durumda başkalaşmış, bir örnek, yabanıl kalınan bir düzlemde o müşterek yaşam idesi her ne haldedir, sahiden? Tahayyül edilenin ötesindeki bir vahamet sarmalına, bildiğiniz o bataklığa saplanırken bir ülke, her şey toz pembe olarak zikredilmesi / bildirilmesi sahici olarak düşündürücü değil midir? Karanlığın ortasında zifiri bir ortamda gün geçirilen bir menzilde, umudun kırıntısının da talan edilmesinin önünü alabilecek hiçbir makam, hiçbir ortak itiraz, müşterek bir muhalefet tahayyülü kalmış mıdır, bırakılmış mıdır?
Cerahat eksenini, vahim olan kötülüğün sathı mahallini, hiç kesintisiz bir zorbalık iklimi içerisinde denekliği müjdeleyen bir zeminde hayatın olur nedir ki? Geriye sıradan olana her ne kalmıştır. Elinde imkanı olanın, babasının malı gibi söğüşleyip memleketin has insanları olarak pastadan pay kapıp, rantiyesini kovaladığı bir menzilde bunca sıkışık ve apaçık yoksulluğa mahkum kılınanların hali nice olacaktır? Behemehal Baş Efendinin ol meramlarının arasına gizlenmiş olan farkındayız, düzelecektir her şey bahsinin her nesi, herhangi anlamda gerçekliği bildirmektedir. Soran edeni olur mu acaba? BirGün Gazetesinden aktaralım: “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Isparta'da açıklamalarda bulundu.
Konuşmasında, ekonomide yaşanan krize ilişkin değerlendirmelerle başlayan Erdoğan, yurttaşın hayat pahalılığıyla sınandığını ve refah kaybı yaşadığını kabul etti.
Yurttaşın yaşadığı ekonomik krize rağmen, ekonomik gstergelerin iyi durumda olduğunu savunan Erdoğan, ekonomik toparlanma ve enflasyonda düşüş için yılın ikinci yarısına işaret etti.
Bir Kez Daha Sabır İstedi
Bir kez daha 'sabır' isteyen Erdoğan, "Enflasyon düştükçe ekonomideki olumlu tabloların getirilerini çalışanlar ve emekliye daha iyi yansıtacağız" dedi.
Devamla, Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) 'para sayma' soruşturması üzerinden hedef alan Erdoğan, "CHP'nin belediye başkan adayı deste deste dolarla kazanmak istiyorlar. Isparta'daki kardeşlerim İstanbul'daki hemşehrilerini arayıp onları da uyarmalarını istiyorum" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye son 10 yıldır terörden darbe girişimine kadar ardı arkası kesilmeyen nice sınamalara maruz kaldı. Asrın felaketi depremler üzerimizdeki yükü daha da artırdı. Şu anda geldiğimiz noktada yerel seçimlere gidiyoruz.
Sabit gelirli insanımızın refah kaybıyla sınanıyoruz. Uyguladığımızın politikaların sonucunu bu yılın yarısı itibarıyla görmeye başlayacağız. Allah'ın izniyle bunların üstesinden geleceğiz. Uyguladığımız ekonomi programının sonuçlarını yılın ikinci yarısından itibaren göreceğiz.
Enflasyon düştükçe ekonomideki olumlu tabloların getirilerini çalışanlar ve emekliye daha iyi yansıtacağız. Milli gelirimizi 2 kat daha yükseltebiliriz. Ama bunu sadece eleştirerek değil çalışarak hem de çok çalışarak yapmamız gerekiyor.
Kim bu ülkenin yandığını bittiğini söyleyerek umutsuzluk saçıyorsa kafasında başka hesap vardır. Milletimizin moralini çökertme taktiği uyguluyorlar. Bu milletin morali en zor şartlarda verdiği milli mücadelede çökmedi."
"Burdur Eser ve Hizmet Siyasetinden Yana Tavır Alacak"
Erdoğan, Isparta'nın ardından Burdur'da partililerine seslendi.
Yerel seçimler için destek isteyen Erdoğan, "31 Mart'ta yerel yöneticilerimizi belirleyeceğiz. Seçimlere 10 gün kaldı. Bundan 10 gün sonra sandık bir kez daha önümüze gelecek. Bu sefer yerelde kimler ve hangi zihniyet tarafından idare edileceğinizin tercihini yapacaksınız. İnanıyorum ki 31 Mart'ta Burdur eser ve hizmet siyasetinden yana tavır alacak" dedi.
Burada yaptığı konuşmada da ekonomik krize dikkati çeken Erdoğan, "Birçok ülkede olduğu gibi enflasyon bizi de zorluyor" dedi.
Emeklilerden gelen serzenişlere kulaklarını tıkamadıklarını iddia eden Erdoğan, "Amacımız, kalıcı refah artışını sağlamak. Bunun için enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmemiz gerekiyor. Daha önce bunu nasıl yaptıysak, yine başaracağız. Emeklimizin yükünü hafifletmeye çalıştık. Emeklinin bayram ikramiyesini nisan ayının ilk haftasında hesaplara yatırıyoruz" ifadelerini kullandı.
CHP'ye yönelik 'para sayma' görüntüleri soruşturmasına da değinen Erdoğan, "Hiç kimse böyle bir skandalı üç maymunu oynayarak geçiştiremez. Çantalar dolusu bu paraların kimden alındığı, nereye harcandığı, belgeleriyle, kayıtlarıyla, şeffaf bir şekilde açıklanmak zorundadır" dedi.”
Kendisini tekrarlayan nutuklar, birbirinin aynısı vurgulamalar ile iyi bir hatip olduğundan bahis açılan bir temsilin vardığı eşik, memleketin kalanı için korkunçluğu da göstere gelir en kestirmeden. Kendi ayakları üstünde hayatı var etmesi beklenen insanların ceplerine girecek olan üç kuruştan, seçimde tercih edecekleri siyasi partinin rengine, hayatın hemen her alanında bir vurgunu / gizli örtük bir teslimiyeti ardışık bir biçimde reçetelendirip sonra da biraz daha sabredin demek nasıl bir anlayışın esiri olunduğunu da gösterir. Baş efendinin zulmeden olduğunu bile bile emeklisinden, emekçisine, kamu personelinden sıradan götürü vergisine tabi küçücük dükkanında kendi yağında kavrulmaya çabalayan esnafına doğrudan tek bir çözümlemesi söz konusu mudur? Yerel seçimlerde, memleketin bir numarasının ne işi vardır? Birikiyor yanıtsız kılınmaya mahkum edilmiş sorular. Hiç ama hiçbir biçimde gerçeklikten yana bahisler açılmayan bir zeminde doğrudan ve yalın bir çürüme hattında yürünüyor. Gel gelelim, uzak / öte addedilen her şey burnumuzun tam da ucunda, hayatımızın tam da merkezine konumlandırılmaya devam ediliyor işte. Bir vahamet sarmalı içerisinde dört bir yanda, hemen her gün bir çürümenin esaretine tanıklık ediyor seksen altı milyon küsur insan. Bunca afaki kılınmış olanın lafta bir mesel, gelişigüzel bir hadiseler toplamı, mübalağa bir benzetme olmadığı hemen her gün yaşanan, kendi başımıza getirilenlerden kanıtlanabilir. Bu haller bir çıkışı değil tam tersine bir çöküşü simgeleştirmektedir. Türkiye’nin yenisinin de dününde kalakaldığı, dününü şimdiye taşıdığı artık afakidir. Bunca yara bere içerisinde bir hayat imgesi un ufak edilendir, bilelim. İtirazı var edemezse bu ülke, sonrası hep karanlıktır.
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Görsel: İllüstrasyon – Chiara GHIGLIAZZA – Picame
0 notes
neredenalinir · 3 months
Text
Yunan ekonomisinde neler oluyor?
Reel Ekonomi bu hafta Atina’da… Orta ve uzun vadede Yunanistan ekonomisini iyileştireceğini iddia eden yeni hükümet bu zorlu yolda ne yapacak?
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
paravesiyaset · 4 months
Text
Tumblr media
Türkiye'de enflasyonun tarihi, cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanmaktadır. 1970'li yıllarda başlayan enflasyon, 2000'li yıllara kadar yüksek seviyelerde seyretmiştir. 2023 yılı itibarıyla, TÜİK'e göre enflasyon oranı %65,00'dır (!).Türkiye'de enflasyon tarihi, Cumhuriyetin ilk dönemlerinden günümüze kadar üç farklı döneme ayrılabilir:
Türkiye ve enflasyon
0 notes
fikrikadim · 4 months
Text
Lübnan Gazze için istemediği bir savaşa nasıl hazırlanıyor?
‘Kimse bizi İsrail ve ABD’yi yok etmekten alıkoyamaz’: Lübnan, Gazze için istemediği bir savaşa nasıl hazırlanıyor? RT muhabiri, ekonomik kriz ve İsrail bombardımanıyla boğuşan Lübnan’dan, ülkenin yaklaşmakta olan savaşla ilgili hislerini aktarıyor Lübnan son birkaç yılda pek çok zorlukla karşı karşıya kaldı. İlk olarak, ilk günlerinde bir karnavalı andıran ancak kısa sürede tam bir kabusa…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
memorymaker06 · 1 year
Text
aileyle yaşamak..
..kurtarıcı olabilir.
eminim ki burada üniversite yıllarında aile yanında kalmak, özgürlüğüne kavuşamamak, mezuniyetten sonra da işsizlik sebebiyle uzaklaşamamak ve yine ana-babanın dizinde oturmak çerçevesinde yazılar yazıldı. ben de üniversitedeyken ailemleydim, şanslıydım ki bana karışmadılar ve eski arabamız bana kaldı, özgürce gezebildim. mezun olduktan sonra işsizken aile yanında kalmanın ne kadar depresif olabileceğini tecrübe ettim. işe girdiğimdeyse kriz zamanına denk geldiği için aldığım para yaşadığım şehirde bana yetmez hale geldi. ailemin yanında yaşıyor olsaydım çok daha rahat geçinebilir ve kendime istediğim gibi bakabilirdim. eminim ki toksik aile şartlarında yaşayıp bundan haliyle mağdur olan pek çok kişi vardır, ben aile bakımından şanslı biriyim ve düşündükçe şükrediyorum.
yukarıda yazdıklarımı göz önünde bulundurarsam şöyle diyebilirim: herkes kendi ailesinin şartlarını ve günümüz ekonomik şartları düşünerek yaşam kararları vermeli bence.
0 notes
mobilkanal · 1 year
Text
Tumblr media
Ekonomik kriz zamanlarında yapılabilecek en iyi işler arasında çiğ köfteci açmak ilk sıralarda geliyormuş. Ben deniyorum Bing AI diyor.
0 notes
bluesyemre · 1 year
Text
3.825 TL ile akademik imtihan, Doktora öğrencileri çok zor durumda...
3.825 TL ile akademik imtihan, Doktora öğrencileri çok zor durumda…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gazetelinkmedya · 2 years
Text
Veli BEYSÜLEN: Kriz mi kaynak transferi mi?
Veli BEYSÜLEN: Kriz mi kaynak transferi mi?
KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ? Veli BEYSÜLEN yazdı:  24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerinden bu yana, dört yılı aşkın bir süredir Türkiye ciddi bir ekonomik dönüşüm yaşıyor. Tek adam yönetimine geçilmesinden sonra 3 yıl içinde, Cumhurbaşkanının deyimiyle “Söz dinlemeyen” Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanının (TCMB) 4 kez değiştirilmesi ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yardimsorgulama · 2 years
Text
İŞSİZLİK MAAŞI BAŞVURUSU | İŞSİZLİK RAKAMLARI | İŞ-KUR YORUM | EKONOMİ YORUM | İŞSİZLİK 2022 #başvuru #SONDAKİKA #sondakikahaber
İŞSİZLİK MAAŞI BAŞVURUSU | İŞSİZLİK RAKAMLARI | İŞ-KUR YORUM | EKONOMİ YORUM | İŞSİZLİK 2022 #başvuru #SONDAKİKA #sondakikahaber
İŞSİZLİK MAAŞI BAŞVURUSU | İŞSİZLİK RAKAMLARI | İŞ-KUR YORUM | EKONOMİ YORUM | İŞSİZLİK yazımıza hoş geldiniz. Ayrıca İŞSİZLİK MAAŞI BAŞVURUSU | İŞSİZLİK RAKAMLARI | İŞ-KUR YORUM | EKONOMİ YORUM | İŞSİZLİK konusundaki görüşlerinizi alt kısımdan yorum olarak oluşturursanız seviniriz. #Başvuru #SONDAKİKA #sondakikahaber konusu son zamanlarda oldukça günceldir. 2022 yılı içerisinde çok popüler olan…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
vasfi-y · 2 years
Text
Türkiye’nin Ekonomik Krizleri
    Ekonomik krizi çok fazla tekniğe hapsetmeden kısaca ifade etmek gerekirse; yaşamsal alandaki insan gereksinimlerinin karşılanmasında veya bu gereksinimlerin toplumla buluşması yolunda problem oluşturabilecek tüm risklerin, yönetimsel tedbirsizlik ve öngörüsüzlük haline galip gelerek, yaşamın her alanını zora sokacak sonuçların ortaya çıkması olarak tarif edebiliriz. Her ne kadar kriz kavramı,…
View On WordPress
0 notes
elirluna · 11 months
Text
anne beni niye doğurdun
3 notes · View notes
paravesiyaset · 4 months
Text
Tumblr media
Türkiye'de ekonomi kötü olsa da AVM'ler neden dolu? Bu sorunun cevabını, AVM'lerin insanların yaşam tarzındaki yerini ve ekonominin durumunu yansıtan başka faktörleri de göz önünde bulundurarak değerlendirebilirsiniz.
Türkiye'de AVM'lerin dolu olmasının başlıca nedenleri
0 notes
seslimeram · 2 months
Text
Genelleme
Tumblr media
Genellemelerin ortasında topyekun alışılmadık yıkımlara çıkartılıyor güncellik. Her şeyin sütliman olduğu önermesi bir yanda, her şey yolunda şartlı refleksi diğer yandan bir hali o genellemeyi bildirirken gündelik yaşam erimi tüm anlamlarıyla birlikte yıkımın insafına terk ediliyor. Yıkıcı bir eksenin bina olunması anılan / var edilen, güncellenen her şablon ile birlikte mutlak, kati bir dönüşümü de simgeliyor. Reel politiğin, yaygın siyaset olgusu ve halinin, burjuva siyaseti nam çatının öne sürdüğü her eylem, var ettiği her hamle tüm bu yıkım retoriğini de ardıl sıra güncelliyor. Modern zamanların tahayyül edilemeyecek cerahatli hal ve istemini bir istikamet kılan erk, muktedir sayesinde müşterek bir hayatın hal ve gidişatı kesintisiz fenalıklara çıkartılıyor. Karanlık, laf olsun diye değil basbayağı kapkaranlık bir ülke imgesi belirginleştiriliyor bir yerde tek sabitimiz kılınıyor. Belirgin bir tahakküm veçhesi üstünde yalpalaya, yalpalaya ilerliyor devri sabık iktidar. Önüne çıkanı ama tehdit, ama şantaj, ama gözdağı ama korkuları öne sürerek uçurumun tam da kıyısına taşıyor yerli ve milli ülke. Genellenen her davranışla birlikte mutlak sabitimiz ol kötülük, nefret ve ayrımcılık üçlemesiyle yaşam tarumar ediliyor behemehal. Bütünüyle genellemelerin kıyısında bir ezber şablon üstünden artık afaki bir biçimde dar bir kıyafet biçimlendiriliyor. Bu dar kalıba uyulmasına dair baskı her gün arttırılıyor. Demokrasi ve eşitlik, adalet ve hürriyet tahayyül ve ideleri o dar kalıba sıkıştırılmaya çalışılan ucube nesnellikte dönüştürülüyor. Yeni ülke nam çatının bir basma / takım elbise halinde ucuz ve her yanından paldır küldür dökülüveren sureti temsilinde eksikler örtbas edilmeye hala çalışılıyor, iyi de nereye kadar?
Genellemelerin orta yerinde bir ülke tiradı dönüştürülüyor. Ele avuca geçen, iktidara ait medyum / medya ve suç ortağı olagelen sermaye için asrın ücretleri olarak bildirilen ve gösterilen asgari ücret ve bunun dolaylarındaki maaşlarla hayatta tutunmak o dönüşümü sağlama alınmış yerde artık daha da zor bir mesele dönüştürülüyor. Ezber edilmiş olanın tam da kıyısında bir masal aksettirilirken gerçeklik zorun / betin / fecinin sarmalında bir hayat imgesini açığa düşürüyor. Ele geçmiş olan zamlı maaşla bir ayı değil birkaç haftayı dahi geçirmenin zor kılındığı bir zeminde hamdetmek / şükür etmek öne çekiliyor. Oysa rızık sadece şükre, sadece hamda bakan bir mesel değilken, bütünüyle genellemeler ile bir biçimde onu tabu kılarak günlük sorunlar örtbas edilmeye çalışılır. Her gün bulunan ham kaynaklar, doğal rezervler, bitimsiz atılım senaryolarından sıradan insanların hiçten başka bir kazanımı olmadığı unutturulmak istenir. Biteviye kurumsallaştırılan dille kotarılmış ol tehdit döngüsünde, normatif alaşağı edilirken, pandemi sürecinden bu yana devam olunan bir kuşatma gündelik yaşamı tarumar etme istemiyle beraber ilmik ilmik örülür. Yaşama edimini, gündelik gereksinimleri tamamıyla var etmeyi imkansız, bırakalım hayal etmeyi sadece karın tokluğunu ve hastalıklara teğet geçen bir hayat imgesini dahi çok gören bir toplamla o katran karası yeni ülke binasına devam olunur. Bunca eksiltmenin ortasında kim neyden sorumludur, kim gidişatın farkındadır, yolun yol olmadığını görmektedir bu bahisler meçhuldür.
Havva Gümüşkaya imzasıyla BirGün Gazetesinde yayınlanmış haberi aktaralım sizlere; “
TCMB Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın enflasyon raporu sunumunda seçim sonrası elektrik ve doğalgaza zam beklediklerini ve bunu enflasyon tahmini yaparken göz önünde bulundurduklarını söyledi.
Seçim atmosferine girilmesiyle birlikte uzun süredir elektrik ve doğalgaz fiyatları baskılanıyor.
21 yıllık AKP döneminde elektrik ve doğalgaz fiyatları düzenli olarak zamlandı. Ancak seçim yaklaştığında küçük indirimlere gidildi. Bu senaryo 2019’daki yerel seçimler öncesinde de hayata geçirilmeye başladı. Konutlarda kullanılan elektrik i��in yüzde 10`luk indirim yapıldı. Seçimin hemen sonrası başlayan zamlar, 2023’deki genel seçimin atmosferine girene kadar devam etti. 2019-2023 döneminde elektriğe yüzde 222,7 oranında zam geldi.
Nisan 2023’te ise elektrik fiyatlarında geçen yıl seçimden önce yüzde 15 indirim yapıldı. AKP döneminde ikinci kez indirime gidilmiş oldu.
Genel seçim sonrasında ise ağustos ayında yüzde 1,9'luk küçük bir artış oldu. Zam düzenlemeleri EPDK eliyle sessiz sedasız yürürlüğe sokulurken en küçük indirim ise siyasi bir gösteriye dönüştürülerek, ‘müjde’ olarak sunuldu.
AKP, 2019 yılında seçim yatırımı olarak doğalgaz fiyatlarında da indirime gitmişti. Seçim öncesi BOTAŞ’ın doğalgaz satış tarifelerinde konutlar ve küçük işletmeler için yüzde 10, elektrik santralleri için yüzde 8,8 indirim uygulamıştı. Ancak, seçimlerden sonra yapılan zamlarla, 2019 içinde doğalgaz satış fiyatları konut ve küçük işletmeler için yüzde 41,1, büyük sanayi için yüzde 14,1, elektrik santralleri için yüzde 3,8 arttı. Covid-19 salgını dönemi olan 2020’de ise konut ve küçük işletmelere satış fiyatı aynı kalırken büyük sanayide kullanılan doğalgazda yüzde 8,8, elektrik santrallerinde ise yüzde 11,6 indirim yapıldı.
Seçimsiz Dönemde Yüzde 358 Zam Yapıldı
MMO Enerji Çalışma Grubu’nun hesaplamasına göre 2019-2023 döneminde konutlarda kullanılan doğalgaz fiyatı yüzde 358,4 zamlandı. Seçim yılı olan 2023 başından bugüne konutlara satılan doğalgaz fiyatı artırılmadı. 2019-2024 arasında TÜFE’deki artış ise yüzde 398,4 oldu.
Konutlarda fiyat artışları baskılansa da küçük işletmelerde yüzde 868,21, sanayide yüzde 741,52’i elektrik üreticilerinde yüzde 674,19 zamlandı. Konutlar dışındaki tüketici gruplarına uygulanan zam oranları TÜFE’deki artışın üzerinde gerçekleşti. BOTAŞ’ın doğalgaz dağıtım şirketlerine konutlar için sattığı gazın fiyatına, dağıtım şirketlerinin hizmet bedeli ve KDV eklendiğinde yurttaşların ödediği metreküp fiyatı bugün 7 TL’yi geçiyor. Seçim sonrası daha da artacak.
***
Doğalgaza seçim ayarı
Mayıs seçimleri öncesinde doğalgaza yaptığı indirimler oy devşirmeye çalışan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yerel seçimler öncesinde de indirimlerin devam edeceğini açıkladı. Partisinin Zonguldak aday tanıtım toplantısında ekonomiye ilişkin mesajlar veren Erdoğan, “Hedefimiz enerjide bağımsızlık. Konutlarda kullanılan 25 metreküplük doğalgaz indiriminin Nisan 2024'e kadar devam ettireceğiz" dedi. Erdoğan’ın müjde olarak verdiği doğalgaz indiriminin bitiş tarihinin seçimlerden bir gün sonra olması ise dikkat çekti. AKP iktidarının ekonomi politikaları krizin olanca faturasını halkın sırtına yüklerken Erdoğan seçim öncesi bir kez daha kesenin ağzını açtı. Seçim ayarlı doğalgaz desteği olarak yorumlanan ‘müjde’ ye ise tepki yağdı.”
Baskılanmış olagelen sadece dolar / emtia fiyatlarındaki oynaklık ya da gündelik gıda ve barınma hallerindeki uçurum fiyatlamalar değil aynı zamanda bir insanlık hakkı olagelen doğalgaz, elektrik gibi temel hakların da devlet nezdinde bir sopa olarak, seçim öne sürülüp tehditlerle oya dönüştürülmesi meselini barındırır. Oy / seçim süreci öne sürülüp dizginlenen fiyatlamaların seçim sonrasında devreye konulabileceği bildirilir. Yok yere değil, tek adam rejiminin var ettiği gerçeklerden birisi olarak sürgit devam olunan bir ön alma halinin içerisinde yaşam pratikleri cepteki para kadar sınırlandırılır. Demokrasi, adalet ve hürriyet kavramlarında olduğu gibi yaşamsal olan hakların da talanına devam der muktedir. İktidar kümesinin ekonomi politiği bile isteye halkın kaynaklarını daha da fazla sömürmek olduğu, ülkenin değerlerini çarçur ederken bir yanda, hanedanlık ve tüm o cafcaflı yaşama devam olunmasının bedelinin, günlük saray harcamasının birkaç milyon liralık bütçesi gibi nicesini halka mal etmekte inadının yansısı birkaç paragraflık haberde bir kere daha ifşa olur. Bütün bütün bu katran karanlığında yol nereyedir sahiden!
Yeni Yaşam Gazetesine bağlanalım: “Yaklaşan 31 Mart yerel seçimlerine dair konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kent uzlaşısına dikkat çekerek, ‘Sadece seçim kazanmak değil, demokrasiyi kazanmak istiyoruz’ dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), İzmir’de yöre dernekleri ve sivil toplum örgütü temsilcileriyle bir araya geldi. Bayraklı’da bulunan bir düğün salonunda gerçekleşen buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da katıldı.
Buluşmada konuşan Hatimoğulları, Kürtçe, Türkçe ve Arapça katılımcıları selamladı. Hatimoğulları, halkların anadillerinde konuşmasının önemine işaret etti.
Adil ve demokratik program vurgusu
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerdeki en önemli vurgulardan birinin ekonomik kriz olduğuna işaret eden Hatimoğulları, “Birlikte güçlü bir çalışma ile bu ülkede adil bir ekonomik programın uygulanması için mücadelemizi daha güçlü sürdürmeliyiz. DEM Parti olarak programımızdaki en önemli noktalardan birisi, adil ve demokratik bir programın hayata geçmesidir” diye belirtti.
Herkesin katılımıyla kent uzlaşısı
Batı kentleri için kent uzlaşısından bahsettiklerini anımsatan Hatimoğulları, “Demokratik yönetim demek, o kentteki bütün yerel dinamikleri, kadınların, gençlerin, çocukların da yönetime katılması demektir. Demokratik kitle örgütleri, sivil toplum kuruluşlarının yönetime katılması demektir. İşte kent uzlaşısı derken tam da bunu kast ettik. Kent uzlaşısı demek o kentte yaşayan bütün farklı halklar ve inançlardan, yöre derneklerinden, emek ve meslek örgütlerinden temsiliyetlerin fikirlerinin buluştuğu bir fikir manzumesi, bir yönetim biçimidir” ifadelerini kullandı.
‘Belediyeleri kendi irademizle yöneteceğiz’
Kayyım yönetimindeki belediyeleri geri alacaklarını vurgulayan Hatimoğulları, “Kayyım, erken dönemde Türkiye’de elde edilmiş olan seçme ve seçilme hakkının Kürdün elinde alınması demektir. Belediyelerimizi kendi irademizle, halkın iradesiyle yöneteceğiz” dedi.
‘Seçimler bizim için durak’
Kürt sorununu savaş ve çatışma ile çözülmeyeceği vurgulayan Hatimoğulları, “İçeride huzur ve barışı tesis etmek, yüzyıldır başarılamayan demokratikleşmeyi gerçekleştirmek için 3’üncü yolun yolcusu olduk. 3’üncü yolu, paradigmamızı inşa etmek konusunda seçimler bizim için sadece bir durak. Sadece seçim kazanmak değil, demokrasiyi kazanmak istiyoruz. Batıda kent uzlaşısının gerçekleşebileceği her yerde kent uzlaşısını zorladığımızı bilmenizi istiyorum. Seçim başarısıyla gerek batıda gerekse Kürdistan’da halkların, ezilen ve sömürülenlerin hayali bir ülkeyi, demokratik cumhuriyeti kurmak için önemli bir adım atmış oluruz. O da sizlerin çabasına, partimizle birlikte dayanışmacı bir ruhla çalışmasına el ele vermesine bağlıdır” ifadelerini kullandı.”
Genellemelerin kıyısında ucuz mavra hallerinin ötesinde sahici bir yarını aramaya çaba sarf ediyor Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi. Güncellik alışılmadık yıkımların ta kendisine çıkartılırken, yolun, yordamın, anlam ve meramın öylesine değil doğrudan elden çalınanı geri alabilmek için bir mesele evrimini örnekliyor eş başkan Hatimoğulları. Seçim mefhumunun Türkiye sathı mahallindeki dönüşümüne karşı, Kürdistan illerinden başlayarak başka bir mücadele hattının var edilebilirliği üstüne kelamını eyler. Tümüyle ezber edilmiş olagelen bir devletli şablonu, dili, kapsamı ve eylemselliği karşısında öteki olarak bilinenin asıl derdine dair bir çıkarım önümüzdeki günleri de biçimlendirecektir en kestirmeden. Üçüncü yolu, kent dayanışmasının elzem halini, Kürd sorunu gibi asırlık bir hat / temel üstünden halen güncellenen yıkımların karşısında sözün neden mühim, eylemin neden acil olduğunu idrak ettiğinde bu ülke bir yarından da bahis açılabilecektir. Genellemelerin kenarında, köşesinde hakikatin kalıplara sığmayan sureti temsilinde bir kere daha yılmayacak olanların meseli ortaya saçılır. Duraksamadan bir kere daha iradenin tam ve eksiksiz beyanı ile bir yarının imal edilebileceği duyurulur. Kulağı olan işitsin...
Genellemelerin ortasında topyekun alışılmadık yıkımlara çıkartılıyor güncellik. Bildik ve aşina olunan tahayyül ve tespitlerin sofrasında hayatın gerçekliği hiçbir kalıba sığmıyor iş bu zeminde. Düzen kendi ezberlerini yeniden var ederken, yarının her ne şekilde kuşatılıp derdest edilmeye sevk olunduğu artık anlık karşılaşmalardan, mütemadiyen 7 gün 24 saat boyunca gözetlemeye rağmen var ediliyor. Ne yana bakarsanız orasında bir cerahatin, bir biçimde hayata kastın bambaşka suretiyle sınanıyor memleket. Memleket artık lafın gelişi olarak bırakılıyor. Tümden belirgin bir halde bir çukura evrimin yönü güncelleniyor artık. Muktedirin boyunduruğu altında hegemonya bir yandan, bile isteye mahvetme diğer yandan, ekonomik ve sosyal politik, hayati herhangi bir müştereğin yaşama şansı sıfırlara indiriliyor. Böyle bir toplamda, onca nutka rağmen, bir dolu vaade rağmen hiçliğin dibine demirleyen bir ülke gerçekliği, genellemeleri aşan bir hakikat olarak kendini sabitliyor. Bir kere daha içinden çıkılamayacak bir cerahat sarmalının her nasıl imal edildiğine tanıklık ediyor şu sahnenin sıradan insanları. Yaşanan her gün, var edilen her dönemeçle bir kere daha ezber edilmiş, genellemeler arasında sıradan insanlar muktedir eliyle yolunu kaybediyor, umudunu, sözünü... Yol nereye?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2024
Artwork ::: Ryo TAKEMASA – Cover Illustration For Musashino
1 note · View note