Tumgik
#meclis
iosonoturco · 2 years
Text
Tumblr media
dünya tarihinin en karizmatik ve en büyük dikdatörü. öyle bir dikda ki bağımsızlığı bir ailenin elinden zorla alıp bir halka zorla veriyor. bahsedeceğim konu meclis raconu içeriyor ve sene 1922, mecliste hilafetin ve saltanatın kaldırılması hararet ile tartışılıyor fakat atatürk üzerindeki gözlerin farkında olduğundan görüş bildirmiyordu. oturduğu sandalyeden tartışan insanlara bakıyor kendilerine ait fikirlerini anlayıp hafızasına kaydetmeye çalışıyordu. hoca müfit efendi ve yanındaki hoca takımı insanlara bunun şirk koşmak, islamı karalamak vs gibi safsatalar olduğuna inandırıyordu. konu bu milletin en sömürüldüğü konu olunca çok da zorlanmıyorlardı. hoca takımı kazanılan savaş ile birlikte ankara hükümetinin görevi tekrar osmanoğullarına iade etmesini, onların kandırıldığını anlatıyordu meclistekilere. meclis saltanatın iadesi konusunda kararsız ve tartışma içerisinde olsa da hilafet konusunda karşı görüş iddia etmeye çalışan bile yoktu. görüşme neticelerinin istediği yere gitmediğini fark eden paşa söz isteyerek önündeki kürsüden sıraya çıktı ve çoğumuzun bilmediği o efsane tehdit konuşmasını yaptı.
Tumblr media
"Efendiler, Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmıyacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
Tumblr media
konu üzerindeki tartışmalar kendisini son cümle ile sessizliğe bıraktı. hoca takımı kendi arasında fısıldaşıyordu. atatürk hoca takımına bakarak;
"İşin ilmi yönüne gelince, hoca efendilerin hiç merak ve endişelerine mahal yoktur. Bu hususta ilmi izahat vereyim"
dedikten sonra dini hususları laik devrimler ile nasıl sağlamlaştıracağını anlatır. hoca takımı memnun olmasa da az önceki konuşmanın son cümlesi hepsinde bir can telaşına sebep olmuş ve bir anda şirk koşmayı, dinden çıkmayı kısaca az önce olur dedikleri tüm safsataları unutup durumu şu sözlerle kabullenmişlerdi;
"Affedersiniz Efendim, biz meseleyi başka bakımdan değerlendiriyorduk; izahatınızdan aydınlandık."
sözler ise ankara mebuslarından hoca mustafa efendinin ağzından dökülmüştü.
Tumblr media
kısaca arkadaşlar meclis manipüle edilmeye müsait ve hala bir çok haini içerisinde barındıran bir meclisken hepimizin bağımsızlığı bir avuç insanakul, sahte hoca ve karşılık verme cesareti olmayan mebusa bağlıydı. bu durumun bir dikdatör ortaya çıkarması çok olağandı ve tarihin en büyük dikdatörü bu şekilde doğdu. onun devrimlerini ise emanet ettiği gençler yaşatmaya devam edecek.
172 notes · View notes
zaroglumehmet · 1 year
Text
34 notes · View notes
cagdasyatirim · 2 months
Text
Tumblr media
4 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ Bu Suça Ortak Olamam
Siyasi parti baronlarının kullanacağı kişileri seçerek, pazarlık usulü liste yaparak ve topluma seçtirerek onaylatması halkın temsili adına demokrasi değildir.
Top 10 listesi hazırlar gibi kimin seçilmesi gerektiğini önceden birilerinin belirlediği, pazarlık usulü vekil seçmek halkın temsili değil sözde halk seçmiş gibi bir meşrulaştırma aldatmacasıdır.
Türk ulusu bu oyuna gelmekten bir türlü kurtulamıyor.
Bir kişi çıkmış bir siyasi parti kurmuş Anayasa'yı hedef alıyor, kurucu ulusu hedef alıyor ve tarihinde o devleti kurmak gibi bir başarısı olan o siyasi parti bunların hepsine kol kanat gerip meclise taşımak yoluyla bunları toplum seçti diye meşruluk kazandırıyor.
Ben bu suça ortak olamam.
Partilerin başında ki baronları kim seçiyor? Bu baronların seçilmesi için dayattığı kişileri siz kendiniz adına seçmek zorunda mısınız?
Bugüne kadar olduğu gibi yetkiyi toplumdan alana kadar sizi tanıyacaklar sonra da unutacak kendilerini seçenin emrine girecekler. Bu ülkede vekillik budur.
Olması gereken ise halkın kendisini temsile taşıyabilme iradesine vekil veya temsil denir. Kırk üç yıldır bu ülkede halk mecliste temsil edilmemektedir.
Siyasi partilerin başına geçen kişileri ise kimin seçtiğini merak eden yok!
Hangi antidemokratik yasanın verdiği yetki ile küresel sömürgeci güçlerin emrine giren kişilere siyasi parti kurduran ve medya ile halkın sempatisini kazandıran derin güçler kimdir? Hiç merak ettiniz mi?
Cumhuriyeti kendi kararınız ile yıktırmadan belki bunları düşünerek sandığa gider kendi adınıza bir umuda dönüşürsünüz.
] Önder KARAÇAY [
11 notes · View notes
seslimeram · 4 months
Text
Yazgı...
Tumblr media
Bir yazgı kabilinden bildirilen şeylerle hayatın ehven olanla kesişimi yerle bir ediliyor iş bu sahnede. Umudun berhava olunduğu yerin gerçekliği bir yazgıymış gibi duyurulmaya devam olunuyor. Her şey bilakis muktedirin kabulü ile oluşturulurken hayatın sıradan ola gelen insanların elinden çalınması bir mesel olarak görülmez. Bu sizin hakkınız denilerek var edilen cürüm hem hal sahanın yönetim olgusu güncellenir. Kanun, nizam, uygulama, her dem bir üst klanın halkı aşağıda görmesiyle beraber bir vahamet hali bütünüyle bir kör karanlığı yazgı diye bildirir. Bu hallerin yekununda bir yeni yüzyıl söz konusu olabilir mi? Bırakalım yeni yüzyıl metaforunu, geçmişin var edilmiş yıkıcılığının sorgulanmadığı, yüzleşilmediği bir zeminde kader / yazgı insandan yana değişir mi? Devleti yönetenlerin eliyle biçimlendirilen o yazgı mefhumunda genel geçer olmayan yaraların tümüyle birden yüzleşmek, o arafta yaraları sorgulayıp, iyileştirmeye çabalamaya daha çok var mıdır sahi ama sahiden? Bütünüyle normatif yerle yeksan edilip dururken, cürmün cürmü, yıkımın yıkımı tetiklediği bir düzlemde çürümeye bir dur denilebilecek midir gerçekten de? Akla, fikre, bedene doğrudan yöneltilen biyolojik-politik bir sarmalın içinde yaşam idesinin mahvı güncelleniyor. Her şey kader / yazgı diye geçiştiriliyor. Bu kadar kolay mıdır böyle kestirip atmak. Her şey olurken, hiçbir şey olmuyormuş gibi davranılmasına bir son, aleni bir biçimde verilebilecek midir?
Makus kader diye bildirilenlerin devletin ta kendisinin var ettiği eylemlerle birlikte çıktığı ve türetildiği bir zeminde onca badirenin arasında bir yol var mıdır, kalmış mıdır sahiden? Düzen sahiplerinin, devletinden sermayesine hep aynı odaklardan, her dem benzeş mavra, manevraları birlikte şekillendirdiği bir zeminde geleceksizlik bahsi gerçek kılınırken onca yıkımın hesabı her ne olacaktır. Aşina olunan terör, tahakküm, tehdit döngülerinin ara sıra değil doğrudan doğruya kesintisiz yinelendiği bir zeminde o yazgı mefhumu hayatlarımızı topyekun dönüştürmek adına süreğen kılınan bir meseldir. Her şey birbiri içerisine lehim edilmiş giderken, ulaşılan merhale dahilinde canhıraş bir yıkıcılık / duraksamayan bir tam teşekküllü tehdit, kesintisiz bir hedef alma / linç ettirme hallerinin toplamında bir ülkede yaşam idesi kuşatılır. Bugün bu raddede karşımıza çıkan ülke profilinin, ekranlardan açık ve aleni bir biçimde sunulan, gösterilen ve kafamıza kakılıp durulan yer imgesinin her ne şekilde vahameti bina ettiği muhakkaktır. Öylesine, laf olsun diye değil sahiden de cürüm içerisinde yüzen, tek bir gün iyi bir şeyin var edilmesine dahi müsaade edilmeyen bir yer gerçekliğinde onca kötülük de bir kader / yazgı değildir, olmayacaktır da!
Mustafa Bildircin’in BirGün Gazetesindeki haberidir: “Türkiye’de iktidar eliyle yaratılan yoksulluk en çok çocukları etkiledi. Milyonlarca çocuk yoksullukla boğuşurken "Türkiye’de Çocuk Olmanın Bedeli Raporu", yürek yakan tabloyu gözler önüne serdi. CHP Milletvekili Cevdet Akay tarafından hazırlanan rapor, milyonlarca henüz beşikteyken yaşam savaşı vermek zorunda kaldığını ortaya koydu.
Akay’ın çalışmasında, eğitimden sağlığa, çalışma yaşamından sosyal hayata kadar çocukların yaşadığı sorunlara değinildi. Çalışmaya göre, Türkiye’de 15-29 yaş grubunda bulunan ve ne eğitimde ne istihdamda yer alan gençlerin oranı yüzde 28,7’ye ulaştı.
Milyonlarca Çocuk Kayıp
TÜİK verilerinden yararlanılarak hazırlanan raporda, erkek çocukların yüzde 76,2’sinin, kız çocuklarının yüzde 79,6’sının ancak ortaöğretimi tamamlayabildiği belirtildi. İlkokul, ortaokul ve ortaöğretimdeki her 100 çocuktan 9’unun okulu terk ettiği bildirildi. Raporda, 5 yaş grubunda 219 bin, 6-9 yaş grubunda 222 bin, 10-13 yaş grubunda 236 bin ve 14-17 yaş grubunda ise 524 bin olmak üzere toplam 1 milyon 201 çocuk hiçbir okula kayıt olmadığı aktarıldı.
Raporda, ailesinin sosyoekonomik durumu nedeniyle çalışmak zorunda kalan ya da zorla çalıştırılan çocuklara da yer verildi. Resmi verilere göre, 4-11 yaş grubunda 32 bin, 12-14 yaş grubunda 114 bin, 15-17 yaş grubunda ise 574 olmak üzere, Türkiye’de 5-17 yaş grubunda toplam 720 bin çocuk, “Ekonomik faaliyette” yer aldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre 2013-2023 döneminde, 888 çocuk işçi yaşamını yitirdi.
Kronik Yetersiz Beslenme
Raporda, 5 yaş altı çocukların yüzde 1,7’sinin akut yetersiz beslenme, yüzde 6’sının ise kronik yetersiz beslenme yaşadığı ifade edildi. Raporda, TÜİK’in Türkiye Çocuk Araştırması’nda yer alan ve çocukların içinde bulunduğu durumu ortaya koyan şu bazı bilgiler sıralandı:
• Her gün peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini tüketemeyen çocuk oranı yüzde 42.2,
• Her gün ekmek veya makarna tüketen çocuk oranı yüzde 62.4,
• Her gün meyve tüketemeyen çocuk oranı yüzde 49,
• Her gün sebze tüketemeyen çocuk oranı yüzde 87,
• Her gün et, tavuk veya balığı tüketemeyen çocuk oranı 87.3...
Çocuk Yoksulluğu
Akay’ın, Türkiye’de Çocuk Olmanın Bedeli çalışmasında yer alan diğer bazı veriler ise şunlar oldu:
• Türkiye, çocuk yoksulluğunda OECD’ye üye 41 ülke arasında yüzde 22 ile en yüksek yoksulluk oranına sahip ikinci ülke.
• 2014’te 11 bin 95 olan, çocukların istismarına ilişkin suç sayısı 2022 itibarıyla 31 bin 885.
Uyuşturucu Batağı
• Türkiye’de 12-17 yaş grubunda olup 18 yaşını doldurmamış hükümlülerin sayısı bin 373’e ulaşıyor.
• Türkiye’de, uyuşturucu kullananların yüzde 69,6’u 15-24 yaş aralığında uyuşturucu kullanmaya başladığını söylüyor.”
Dönüştürülen ülkenin noksansız bir yıkım halinden mürekkep olduğu gerçekliğini daha ne anlatabilir ki? Geleceğini şimdiden mahveden, bunu da en başta çocuklarına karşı tüm tahakküm hamlelerini birlikte var ederek güncelleyen bir yerde nasıl bir istikamet söz konusu edilebilir, düşünür müydünüz? Aralıksız bir biçimde yoksul / yoksun kılma hali bütünlüklü bir biyopolitik tahayyül olarak yinelenip dururken cürmün kıyısında hayatın ehvenle olan bağları nasıl muhafaza edilebilecektir. Gündelik yaşam koşullarının enikonu mahvedildiği, günü gününe yaşanan bir yerdeki imkansızlıklara mahkum edilmiş insanlar karşısında halen masallar anlatılırken bunca kötülüğün ardı neye çıkar. Kolektif bir yıkım halini süreğen kılan bir aklın karşısında çocukların eksik kılındığı, aç konulduğu en çok da umutlarından edildiği bir yerin dört başı mamur olsa ne yazar, her şey aleni bir halde o tersini bildirirken yıkıcılık sahici bir travma olarak hayatta konumlandırılırken sahiden neye yarar. Günlük beslenmeden, bir hakikat haline dönüştürülen çocuk işçiliğinin temel, yaygın bir mefhuma dönüşmesine daha şimdiden geleceğine hiçbir kıymet vermeyen onları duymayan bir ülkede ne kaderdir, hangi şeyler yazgı. Sorgular mıydınız?
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “2024 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ile bağlı kuruluşların bütçesine dair konuşması sırasında AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan'ın konuşması kesti, ayağa kalkarak AKP grubunu dışarı çıkmaya çağırdı.
2024 Aile Bakanlığının bütçesinin yoksulluğu daha da artıracağını ifade eden Gizem Özcan, bakanlığın sorunların çözümü noktasında bir perspektife sahip olmadığını belirtti. "Ülkemizde kadınlar için bir karadüzen sürüyor" diyen Özcan'ın kadına yönelik şiddet ve cinayet, yoksulluk ve işsizlik verilerini açıkladığı sırada AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin tarafından sözü kesildi.
Akp’liler Meclisi Terk Etti
Zengin yerinden kalkarak AKP grubunu dışarı çıkmaya çağırdı. AKP'li milletvekilleri ve Zengin Meclis'i terketti. Oturuma verilen aranın ardından görüşmeler yeniden başladı.
"Veriler Neden Paylaşılmıyor?"
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) kadın milletvekilleri, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesine dair konuşmalarında iktidarının kadınlara tek vaadinin onları yok saymak ve nesneleştirmek olduğunu ifade etti.
DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, 6284 sayılı kanunun uygulanmamasını eleştirerek “Bu kanun uygulanıyor olsaydı sadece bu yılın ilk 10 ayında 253 kadın katledilmezdi. Sadece Kasım ayında 33 kadın katledildi. Sizin övdüğünüz, ‘Sahip çıkıyoruz’ dediğiniz ailelerin içerisinde Kasım ayında 33 kadın katledildi. Kadına yönelik şiddet, kadın yoksulluğu verileri neden paylaşılmıyor? Bakanlık ‘Aileye yönelik hizmetlere özen ve önem veriyoruz’ diyor, en son verilerin 2014 yılında paylaşıldığını itiraf ediyor, şaka değil, arkadaşlar, aile içi şiddet araştırmaları en son 2014 yılında paylaşılmış” dedi.
"Çocuklar Okula Aç Gidiyor"
Diyarbakır Milletvekili Adalet Kaya da, AKP’nin iktidarı boyunca zengini daha zengin yoksulu ise daha da yoksul kıldığını belirterek "Türkiye’de en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48’e yükselmiş; en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan azalarak yüzde 6’ya gerilemiştir” dedi. Toplumun geniş kesimlerinde çocukların okula aç gittiğini söyleyen Kaya, “Asgari ücretle büyük kentlerde kira dahi ödenemiyor. Geçim sıkıntısı yurttaşları, özellikle de gençleri yaşamdan koparacak, vazgeçecek noktaya taşıyor. Bu genel tablonun değişmesi için elbette bir bakanlık bütçesinin değişmesi yetmez, bütçe tercihlerinin ve siyasi iktidarın eğilimlerinin değişmesi gerekir. Kadınlar erkekler tarafından katledilmeye ya da şüpheli biçimde yaşamlarını kaybetmeye devam ediyorlar. Hâl böyleyken Erdoğan çıkıp İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin kadına yönelik şiddeti artırmadığını iddia ediyor. 6284 sayılı yasanın uygulanmasını sakatlamış durumdadır” diye konuştu.
"Üniversitelerde Bilim Ortamı Yok"
Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk ise, AKP’nin eğitim politikasına tepki gösterdi. 12 Eylül Darbesi’nin ürünü olan YÖK'ü, üniversitelerdeki rektör ve dekan seçimlerini eleştiren Çelenk, "Küçük taşra şehirlerde kurdukları, ahbap çavuş ilişkileriyle akademik kadrolarını doldurdukları ve akademik unvanları ardı ardına verdikleri akademisyenler, akademik yükseltmelerde jürilerde yer alarak üniversitenin geleceğini belirliyorlar. Taşra üniversitelerinde bilim, üniversite ortamı oluşturmak gibi bir amaçları gerçekte yoktur." dedi.
Cezaevlerindeki tutuklu öğrencilere de değinen Çelenk, "70 bine yakın bir rakamdan en son söz edildiğini hatırlıyorum. AKP, öğrenci muhalefetini en berbat darbeci iktidarlardan bile berbat yöntemlerle hep bastırmış ve bastırmaya devam ediyor. Oysaki öğrenci muhalefeti, tarihin her anında ve dünyanın her yerinde vardır. Antik Yunan’a gitseniz, orada da öğrenci muhalefetini görürsünüz. Üstelik AKP'yi iktidara getiren etmenlerden bir tanesi de başörtüsü için haklı bir mücadele veren öğrencilerin muhalefetidir.” ifadelerini kullandı.”
Bir yazgı kabilinden bildirilen şeylerle hayatın ehven olanla kesişimi yerle bir ediliyor iş bu sahnede. Sadece mecliste tek bir gün altı yüz kadar vekilin dönüşümlü var ettiği kavga dövüşün ortasında dahi ol yazgı denilenlerle hakikatin arasındaki uçuruma dair pek çok hal, detay direkt örnekleniyor. Yaşamın kuşatılması mefhumunun nasıl aralıksız bir gerçek haline dönüştürüldüğünün saklanmadığı zeminde, bütçe görüşmelerinin arasında çıkagelen hakikatin detaylarıyla zaten halihazırda var edilmiş katran karası ülkenin hali de dökülüyor, peyderpey. Artık bir izahata, fazladan tek bir cümleye hacet kalmaksızın her insanını gözden yok sayan, detay addeden, onlar için en doğrusu bu diyerek en akla seza işlerin altına imza atılan bir tek adam ülkesinde söz fasarya kılınıyor. Gerisi her dem anlatmaya çalıştığımız yalın bir yıkıcılık meseli, gerisi hep tuhaf bir kokuşmanın sureti temsili. Yazgıymış gibi duyurulan mesellerin kenarında, kıyısında bir acayip kokuşma hal ve istemi aralıksız var ediliyor artık. Yeni yüzyıl cikleti çiğnenip durulurken asıl var edilen şeyin sıradanın hakkının hukukunun gasp olunduğu bir zemin gerçekliği unutturulmak isteniyor. Unutuyor musunuz, sahiden bunca zorbalığın ortasında var edilmiş olagelen her türden tahakküm / yıkım / cendere haline alışıyor musunuz?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Marco Longari/Agence France-Presse — Getty Images / New York Times
3 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 1 year
Text
Tumblr media
Kerderî’nin Menâkıb’ında şöyle geçer:
"Ebû Yûsuf’un Ebû Hanîfe’den ayrılıp tek başına ders verme sebebi şudur: Bir gün Ebû Yûsuf şiddetli bir hastalığa yakalanır, Ebû Hanîfe onu ziyarete gider ve ona şöyle der: “Benden sonra müslümanlar için tüm umutlarımı sana bağlamıştım. Eğer sana bir şey olursa ilmin çoğu da ölür gider.”
Ebû Yûsuf iyileşince kendini beğenir ve kendisi için imlâ meclisi kurar. Ebû Yûsuf, Ebû Hanîfe’nin meclisine tekrar gelince Ebû Hanîfe ona şöyle der: “Seni buraya ancak çamaşırcı meselesi getirdi. Subhanallah! Bir adam ki Allah’ın dini konusunda konuşacak, bir meclis kuracak ama icâre ile ilgili bir meseleyi bilmeyecek öyle mi?” der ve sonra şunu ekler: “Kendisini ilim öğrenmekten müstağni gören kişi kendisine ağlasın.”
Alıntı.
15 notes · View notes
haberolacom · 11 months
Video
youtube
Meclis'te yemin eden Erdoğan resmen görevine başladı
2 notes · View notes
birparcatuhaftk · 1 year
Text
Tumblr media
8 notes · View notes
sadrusseria · 1 year
Text
Tumblr media
Şeyh Yahyâ El-Gavsâni (Şifâi Şerîf dersinden)
4 notes · View notes
alerjikreaksiyon · 2 years
Text
Tumblr media
Sansür Yasası pozu = Utanç Vesikası
Zerre sıkılmadan...
2 notes · View notes
diyarbakirhaberleri · 2 hours
Text
Bakan Tekin: Meclisimizde çocuklarımızın gür sesleri yankılandı
https://www.haberidiyarbakir.com/bakan-tekin-meclisimizde-cocuklarimizin-gur-sesleri-yankilandi/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
ncdtgrsy · 1 day
Text
1 note · View note
cagdasyatirim · 7 months
Text
Tumblr media
5 notes · View notes
onderkaracay · 2 years
Photo
Tumblr media
Sizi temsil ettiğini sandığınız meclisten sizin için bir yasa daha geçti. Yeterince sessizliğe gömülmek için bir yasaya daha sahip olmanın huzuru içinde bu yasayı size layık görenlere oyunuzu verebilirsiniz. Türban, sakal, sarık ve cübbe de Anayasada yerini aldı mı birileri yerini iyice sağlamlaştırmış olur alternatif sandığınız birileri sayesinde. Önder KARAÇAY #önderkaraçay #mobbingbank #körlük #sağır #dilsiz #temsil #meclis #yasa https://www.instagram.com/p/Cjcvd2Ogatr/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes
34haber · 9 days
Text
Urla'da Yeni Dönemin İlk Meclis Toplantısı Gerçekleşti
2024- 2029 çalışma döneminin ilk meclis toplantısı, Urla Belediye Başkanı Yüksek Mimar Selçuk Balkan başkanlığında, 15 Nisan 2024 Pazartesi günü Urla Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleşti.  Meclis Başkan Vekili, Meclis Katipliği, Komisyon Üyeleri ve Urla Belediyesi’nin temsil edildiği Birlik Üyeleri gibi konuların belirlendiği ilk toplantı yoğun ilgi gördü.  Gerçekleşen toplantıda Meclis…
View On WordPress
0 notes