Bir Alman efsanesine göre, Orta Çağ'da Tuna Nehri kıyısında yürüyüşe çıkan bir şövalye ve sevgilisi nehirde sulara kapılıp giden mavi bir çiçek görürler. Sevgilisinin çiçeği çok sevdiğini gören şövalye, çiçeği almak için nehrin kıyısına gider ve çiçeği almaya çalışırken kendisi de nehrin sularını kapılır. Şövalye son bir hamleyle çiçeği sevgilisine doğru uzatır ve "Vergissmeinnicht" ("Unutma beni") diye bağırır. Ve küçücük bedeninde ölümsüzleştirir bu aşkı, unutma beni çiçeği derler ona ne o unutur nede kimseye unutturur bu aşkı.
Bir sürü kişi girdi hayatıma ama onun yeri ayrıydı. Tam 2 yıl peşinden koştum. Sonra yollarımız ayrıldı görmedik birbirimizi, tam unuttum derken hayat bizi yine karşılaştırdı ve geçen 3 yıl boyunca hep beni düşündüğünü asla aklından çıkmadığımı söyledi. 2 ay kadar gri davrandım ona. Sonra aldı beni karşısına bunun böyle olmayacağını ya beyaz ya da siyah olmam gerektiğini griyi oynamayı bırakmamı söyledi. Bana bir tane kolye verdi, keşke sarılsaydım o zaman ona diyorum. Hiç sarılamadım, bir tane fotoğrafımız bile yok. Kolyesi hala saklı bende. Her baktığımda gözümün önünden eski anılar geçer. İlkim değildi. En uzun ilişkim de değildi. Hiçbir klasmana girmiyor bu konuda sadece unutmuyorum onu. Hala sevdiğimi de söyleyemem. Umarım bende onun için böyleyimdir.
Mutlulukların doyamadığımız kısacık anlara sıkıştırılıp, felaketlerin, acıların, sıkıntıların bitmek bilmeyen koca koca zamanlara yayılması, yazılmamış ama dünya döndüğünden beri şaşmaz bir hukukla süren kanunlardan biriydi.
Deprem, yer sarsıntısı, seizma veya zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Geçen sene bugün kimi uykusunda, kimi rüyasında, kimi çocuğunun yanında, kimi hayallerine, kimi ailesine, kimi ise sevdiklerine veda etti. Bu dalgalar sadece yeryüzünü değil yüreğimizi de sarstı. Tekrar aynı acıyı hiç kimsenin yaşamaması dileğiyle geçmiş olsun ve ölen herkesin mekanı cennet olsun. Unutmayın, unutturmayın.😪♾️
ben hep telaşlıydım senin için. ayağını taşa çarpsan kalbim ağrırdı. evet görmüyordum belki ama hissediyordum; senin uzaklarda bir yerlerde canın yanıyordu ve ben bunu çok içten hissediyordum...