Tumgik
#sebep
geceninkaranligi-2 · 1 month
Text
Tumblr media
79 notes · View notes
msoylesinebirii · 2 months
Text
Bir şeyi istememek de bir sebeptir..
6 notes · View notes
unutulmakk · 2 years
Text
bazen gitmenin kalmaktan daha çok mutlu edeceğini anlarsın; gidersin.
bazen bazenler çoğalır, gitmekten başka bir şey kalmaz; gidersin.
bazen gitmen gerekir; gidersin.
gidersin diyorum ya bende çok gittim. sizinde gitmeniz gerekiyorsa gidin. çünkü kalanlar kaldıkları yerde sizin gitmenizi bekliyo olacaklar.
değmiyosa gidin.
ne diyo şarkıda;
"bilirim gidenlerle ölünmez ama kalanlarla da yaşanmıyo."
123 notes · View notes
oluncesevemezsen · 4 months
Text
Tumblr media
~♡
5 notes · View notes
neysekahveyapalim · 6 months
Text
Soğuk davranmanın sebebini söyle artık
Suçu kendimde arayıp durmaktan yoruldum
5 notes · View notes
berkaymiri · 6 months
Text
Aşk, dön ölümden,
Bir sebepten;
Gir dünyama
Sertap Erener-Aşk
3 notes · View notes
unutulanplak · 11 months
Text
"Neden hep böyle hissediyorum ?" Diye soruyorum kendime. Niye günün sonunda yaşanan tüm anların yükü omuzlarıma biniyor. Neden hep yanlış ve ters olanın ben olduğunu düşünüyorum. Neden herşey yolundayken orada bir mutsuzluk arıyorum. Neden kafamın içindeki sesler susmuyor. Neden sadece mutsuzken yazabiliyorum ? Bilmiyorum.
5 notes · View notes
imboringpersonn · 11 months
Text
Tumblr media
İf there's a reason to love, it love changes when the reason is gone.I loved you for no reason.
3 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Photo
Tumblr media
#önderkaraçay #mobbingbank #mobbingbankdiyorki #dünya #yaşam #facia #savaş #zulüm #zenginler #zorbalar #diktalar #sebep #olur https://www.instagram.com/p/Cn4qgfarRoE/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes
ayinisigiyim · 1 year
Text
Yeter diyorum, her şeyden herkesten bıktım gidicem bu Dünya'dan diyorum. Sonra gülüşü geliyor gözlerimin önüne, sesi yankılanıyor zihnimde. Karamel rengi gözleriyle bana ben varken nasıl gidiceksin bu dünyadan diyor. O bilmese de vazgeçiyorum gitmekten. Sırf o güzel sesini, güzel gülüşünü ve karamel rengi gözlerini görebilmek için başka bir güne göz açıyorum...
3 notes · View notes
geceninkaranligi-2 · 1 month
Text
Tumblr media
33 notes · View notes
quotpediatr · 2 years
Text
İnsanları dinden soğutan sebep, ateistlerin varlığı değil ahlaklı olmayan dindarların icraatlarıdır
İnsanları dinden soğutan sebep, ateistlerin varlığı değil ahlaklı olmayan dindarların icraatlarıdır. 💬Sadik Usta
Tumblr media
View On WordPress
4 notes · View notes
sebperest · 1 month
Text
Sinemaya Leyla için gidilmez
"Ve bazan da kavî bir esbaba rastgelir. Onun muhabbetini mânâ-yı ismiyle tamamen cezb eder, helâkete sebep olur."
Mürşidim 'perde'yi zıt sayılabilecek iki anlamda birden kullanıyor. Onu hem bir 'örtücü' hem de bir 'gösterici' olarak zikrediyor. Birincisine misal: "Esbab bir perdedir; çünkü izzet ve azamet öyle ister. Fakat iş gören, kudret-i Samedâniyedir; çünkü tevhid ve celâl öyle ister..." İkincisine misal: "Güneşin nurundaki renkleri gösteren âyinelerin tebeddül edip tazelenmesi ve sinema perdelerinin değişmesi, daha hoş, daha güzel manzaralar teşkil eder." Tenakuz gibi görünen şu istimalleri perdeliğin iki işlevini birden nazarımıza alarak kavrayabiliriz. Eh, evet, o halde bir de şu fakirin temsilini dinleyiverin lütfen:
Sinemada perde ne işe yarar? el-Cevap: Yansıtılanı izleyebilmemize elverir. Eğer perde olmazsa manzara aksetmez. Seçilemediği için de sağlıkla temaşa edilemez. Fakat diyelim ki: Perdenin üzerinde yırtık var. Yahut da yerine çirkince bir leke hayal edelim. Ben perdenin yırtığına/lekesine hasr-ı nazar ediyorum. Sizse yansıyana bakıyorsunuz. Film bittiğinde gördüklerimizi anlatıyoruz. Aaa, hayret, bambaşka şeyler izlemişiz sanki. Ben yırtıktaki/lekedeki detaylarla meşgul olmuşum. Yani yalnız onu görmüşüm. Sizse, maşaallah, takılmayarak yansıyanı seyretmişsiniz. Böylece aynı perde iki ayrı kişide iki ayrı fonksiyon icra edebilmiş. Bende filmi görmemi engellemiş. Sizde daha iyi görebilmenizi sağlamış.
Refet abinin sualine verilen yanıtta da aynı hakikatin hissesi vardır sanki:
"Sen âyineye baksan, eğer âyineyi şişe için bakarsan şişeyi kasden görürsün, içinde Re'fet'e tebeî, dolayısıyla nazar ilişir. Eğer maksad, mübarek sîmanıza bakmak için âyineye baktın, sevimli Re'fet'i kasden görürsün. (...) Âyine şişesi tebeî, dolayısıyla nazarın ilişir. İşte birinci sûrette âyine şişesi mânâ-yı ismîdir. Re'fet mânâ-yı harfî oluyor. İkinci surette âyine şişesi mânâ-yı harfîdir, yani kendi için ona bakılmıyor, başka mânâ için bakılır ki akistir. Akis mânâ-yı ismîdir..."
Yani görülende değişiklik yoktur. Ya? Görende değişiklik vardır. Gören 'görmeye dikkat kesildiği' şeyi gördüğü için görülen de görenin gözlerine öyle görünmektedir. Perdenin kusuruna hasr-ı nazar edenin görüşünde kusurlar büyür. Öyle de büyür ki, fonksiyonunu icra etmesine engel olduğu gibi, vazifesini de zıttına kalbeder. Ayna duvar olur. İşte İslam'da imansıza 'kâfir' denmesi 'örten' manasıyla yakından ilgilidir. Kainat değildir kâfirin gözlerini örten yani, hayır, onu örtücülüğe istimal eden kâfirin ta kendisidir. Fıtratta 'göstermek' vardır. Eşyası Allah'ını bildirmek içindir. Herşey Cenab-ı Hakkının hakkındadır. Fakat sebeplerin olmadığı yerde de insan bilmenin yollarını bulamaz. Taş taş üstüne koyamaz. Çünkü Allah'ın zatını birden kuşatamaz. Sıfatlarını kavrayamaz. İsimlerini sezemez. Bu mutlaklık insanı aşan bir mevzudur. Ancak sebeplerin halkedilmesiyle bilmenin yolları açılmıştır bize. Böylece hepimiz; aklımız, kalbimiz, sa'yimiz nisbetinde bir marifet merdiveni çıkabiliriz. Herkes makamınca istifade eder perdelerden. Neden? Bakılan bir olsa da bakanların koltukları ayrı ayrıdır zira.
'Perdeler' dedim aklıma 'huriler' geldi. "Ne alaka?" demeyin lütfen. Mürşidim bir yerde diyor:
"Evet, 'hurilerin yetmiş hulleyi giymeleri ve bacaklarındaki kemiklerin ilikleri görünmesi' tabiriyle, hadis-i şerif işaret ediyor ki: İnsanın ne kadar hüsünperver ve zevkperest ve ziynete meftun ve cemâle müştak duyguları ve hasseleri ve kuvâları ve lâtifeleri varsa, umumunu memnun edip doyuracak ve herbirisini ayrı ayrı okşayıp mes'ut edecek, maddî ve mânevî her nevi ziynet ve hüsn-ü cemâle huriler câmidirler. Demek, huriler Cennetin aksâm-ı ziynetinden yetmiş tarzını, birtek cinsten olmadığından birbirini setretmeyecek surette giydikleri gibi, kendi vücutlarından ve nefis ve cisimlerinden, belki yetmiş mertebeden ziyade ayrı ayrı hüsün ve cemâlin aksâmını gösteriyorlar..."
Portakalın kaç elbisesi var? 1) Görünüşü var. 2) Kokusu var. 3) Dokusu var. 4) Tadılışı var. Daha sayayım mı? Kalp kulağı açıklar için usûlünce zikredişi var. Aslında portakalın varlığını çevresine bildiren her şekilde onda bir/n elbise var. Yani elbiseler yalnız kabuk cinsinden olmak zorunda değil. Madem ki üzerindedir. Madem ki farkedilir. Madem ki sahibini süsler. Madem ki bizi ondan haberlendirir. O halde görünüşü de elbisedir. Kokusu da elbisedir. Dokunuşu da elbisedir. Yalnız duyularımıza da değil üstelik; aklımıza, kalbimize, hissimize uzanan bütün bildirişleri birer elbisedirler. İşte hurilerin güzelliğini anlatan hadisin dikkatimizi çektiği biraz da budur. Onlarda öyle güzellikler birbirine sarılıdır ki hiçbiri diğerinin cinsinden değildir. Hiçbiri diğerine engel olmaz. Hiçbiri diğerinin farkedilmesini engellemez. Tıpkı kokuşun, dokunuşun, tadışın görünüşü engellememesi gibi... Aynı vücud cinsinden olmayan şeyler birbirlerini engellemek zorunda değildirler. Bir metal üzerinden aynı anda ses de ısı da aktarılabilir. Bir mekanda bulunmaları daralmalarını gerektirmez. Şimdi de Mesnevî-i Nuriye'ye gitmek şart oldu işte:
"Vücut nev'inde tezâhüm yoktur. Yani, pek çok âlemler, haller, vücut sahnesinde içtima eder, birleşirler. Meselâ, gece zamanı duvarları camdan olan ve elektrik yanan bir odaya girdiğin vakit, âlem-i misale bir pencere hükmünde olan camlarda pekçok menzilleri, odaları göreceksin. (...) Bu maddî vücudun bir habbesi, bir parçası, o misalî vücudun bir âlemini içine alabilir." Bediüzzaman kainatı da Cenab-ı Hakkı tanıtan bin elbiseli huriye benzetiyor:
"Ezel ve Ebed Sultanı Rabbü'l-Âlemîn için, rububiyetinin mertebelerinde ayrı ayrı, fakat birbirine bakar şe'n ve namları vardır. Ve ulûhiyetinin dairelerinde başka başka, fakat birbiri içinde görünür isim ve alâmetleri vardır. Ve haşmetli icraatında ayrı ayrı, fakat birbirine benzer tecellî ve cilveleri vardır. Ve kudretinin tasarrufâtında başka başka, fakat birbirini ihsas eder ünvanları vardır. Ve sıfatlarının tecelliyâtında başka başka, fakat birbirini gösterir mukaddes zuhuratı vardır. Ve ef'âlinin cilvelerinde çeşit çeşit, fakat birbirini ikmâl eder tasarrufâtı vardır. Ve rengârenk san'atında ve masnûatında çeşit çeşit, fakat birbirini temâşâ eder haşmetli rububiyeti vardır..."
Elbette hurilere iman ederiz. Çünkü kainat hurisini çoktan görmüşüzdür. Tecrübemizden biliriz. Onu böyle katman katman güzelliklere sardıran Allah, kudretinden uzak değildir ki, hurileri de öyle yaratamasın. Birbirini engellemez nakışlarla donatamasın. Bu kainatın görünüş perdeleri yüzbin de olsa, maksudu Onu bulmak olanlar için, hepsi ayna gibi göstericidirler. Marifetine işaret ederler. Fakat perdenin yüzbin olması kâfirler için tuzaklıdır. Onların da bile-isteye körlüklerine bahane edecekleri çok detay vardır. "Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatta kördür..." denilmesindeki sır da budur. Maneviyatta gözünün açılabilmesi için perdenin araçsallığına iman etmen gerekiyor. Ona bakarken onu aşman gerekiyor. Ardındaki maksadı seçemeyenlerse yırtıkla, lekeyle, çatlakla uğraşıp duruyor. Bu ziyade uğraşı aklını gözüne indiriyor. Halbuki akıl göze inmek için değildir. Gözü yukarı çıkarmak içindir. Dikkati ötesine geçirmek içindir. Şişe Refet içindir. Refet şişe için değildir.
Hüda'dan dileyelim arkadaşım. Bizi perdelerde boğulanlardan eylemesin. Felahımızın yolunu da şurada buluyor gibiyiz: "Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır. Evham seni havalandırır. Enâniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur. Tabiata kalb eder. İşte dalâlete isâl eden kesret yolu budur..." Demek Mevla'yı aranmak lazım sinemada hep. Yoksa perdesinde dikkat çelen çok Leyla var.
0 notes
dezi-467 · 2 years
Quote
Anlamadığım karakterleri sonrasında tamamen anlamak ve onun gibi olduğunu öğrenmek. Bu adama izlerken acıdığımı hatırlıyorum… İnsan nasıl unutabilir? Bu kadar mı, amacını unutup o doğrultuda yürümeye devam etmek. Yola çıkma sebebini unutmak.. Ama yolu tamamlamak, bir anlamı olmadan.
Belki o diziyi izlemeseydim ben de hatırlayamaz mıydım?
27 notes · View notes
mehmetaluc · 1 year
Text
Birçok sebebi var
Birçok sebebi var yakın olmamıza engel olan, ya güvenmemek, ya çıkar ilişkisinde olarak kendimiz içine gömmek, kendimizi beğenerek başkalarını kendimize layık görmemek. Aslında bir muhabbetle kendimize kapılarımızı açarak o güvensizliğe neden olan ne varsa çöpe atarak hayatımızı daha güzel neşeli yapabilirdik lakin gerek görmedik kendi karanlığımıza gömülerek karanlıklar içinde kaybolduk.
Mehmet Aluç
0 notes
kanalmalatya · 2 years
Text
SON DAKİKA: Akbank müşterileri şokta! Kredi kartı taksitleri iki kez çekildi
SON DAKİKA: Akbank müşterileri şokta! Kredi kartı taksitleri iki kez çekildi
Akbank kullanıcıları mobil ve internet bankacılığı açtıklarından taksitlerinin iki kez çekildiğini fark etti. Konu sosyal medyada gündeme gelince banka sosyal medya hesabından şu açıklamaya yer verdi: “Değerli müşterilerimiz, kredi kartı işlemlerinin ekstreye mükerrer yansımasına sebep olan teknik aksaklığın ek kısa sürede giderilmesi için çalışıyoruz”.
View On WordPress
0 notes