Tumgik
#okumalar
ozgur-beden · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Kimini sözlerine hürmeten severiz; kimini iyi niyetine saygımızdan severiz,kimini yapıcı eleştirilerine ihtiyacımızdan severiz; kimini ne olursak olalım yanımızda durduğu için severiz. Sevgi rengarenk ibrişimlerle bizi birbirimize bağlar.
111 notes · View notes
yakazakalb · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media
مَنْ كَانَ يُر۪يدُ الْعِزَّةَ فَلِلّٰهِ الْعِزَّةُ جَم۪يعًاۜ
"Kim izzet ve şeref istiyorsa bilsin ki izzet ve şeref bütünüyle Allah’a aittir."
Fâtır/10
.
125 notes · View notes
andreytarkosvky · 2 months
Text
Tumblr media
İnsanlar neden çocuk sahibi olur? Mutlu olacaklarını sandıkları için mi? Çocuk sahibi olmak mutluluktur, öyle mi? Hayır! Çocuksuz mutlu olmayan kişi, çocukla da mutlu olamaz.Bir başka insanın sırtından mutluluk talep etmeye hakkımız yok.Mutluluk her yerdedir.Ancak her yerde mutluluğu bulan kişi bir çocukla da mutlu olabilir.
— Cehenneme Övgü, Gündüz Vassaf
11 notes · View notes
cnnycl · 13 days
Text
Bayram geldi. Küslükler biter, dargınlıklar geçer mi? Genellikle geçer diyorlar. Küsler barışır, kırgınlıklar biter, yerini daha güzel umutlar alır diyorlar. Alır mı gerçekten? Sanmıyorum. Zamanla geçen tek şey zamandır sadece. Ne kırgınlıklar geçer, ne de küslükler biter...
Herkesin her şeyi bilerek ve isteyerek yaptığı bu dünyada aslında kırgınlıkları da düzeltmek tamamen kendi ellerinde olduğu için bayramı bir aracı olarak kullanmamalılar. Bilerek ve isteyerek düzeltilebilir her şey. Düzeltilmiyorsa istenmiyordur. Bu kadar açık, bu kadar net olunan bir dünyada muallakta kalmaya gerek yok ve bir şeyleri de sırf "bayram" diye affetmeye gerek yok. Bayramda barışan küsler var mı sizde? Ben tanık olmadım şimdiye kadar. Oysa tanık olmam gerekirdi örnek alabilmem için. Birilerinin bizlere çok iyi örnek olması gerekiyordu bu dünyada. Şöyle travmalarıyla savaşan, çocuklarına travma yaşatmamaya çalışan bir y kuşağıyız. Hem kendimizle savaşıyoruz, hem etrafımızla, hem de çocuklarımızla... Sırf daha iyi örnek olalım, daha iyi insan yetiştirelim, daha güzel bir dünyaya gözünüzü açalım diye. Tabii sadece benim gibi düşünen benim kuşağım değil, benim kuşağımda benim gibi düşünmeyen o kadar fazla insan var ki bundan mütevellit kırgınlıklar ortaya çıkıyor. Belki kızgınlık belki de hazmedememe durumu. Siz ismine ne söylerseniz söyleyin affedilemeyen şeyler var bu dünyada. Boğazımıza düğüm olan şeyler, yutkunduğumuzda geçmeyen, aklımızdan silemediklerimiz var. Böyle bayram gelir ellere deyip de her şeyi sineye çekemiyoruz artık. Zira şimdiye kadar o kadar çok şeyi sineye çektik ki bunu da çekmeyiverelim artık...
Bazen bana diyorlar ki o kadar kitap okuyorsun, cahil değilsin, boş ver büyüklük göster büyüklük sende kalsın. Ben de diyorum ki; aslında gerçekleri bildiğim için boş veremiyorum ve büyüklük bende kalmasın. O kadar şey bildiğim için zaten boş vermek istemiyorum. Çünkü sizin her boş vermişliğinizde bir adım ötesine geçtiğiniz zaman daha ağır bir yara almakla karşı karşıya kalacaksınız. Insanlar sizi bir sonrakinde daha kolay yaralayacaklar, daha kolay sindirecekler. Nasıl olsa bir şey demiyor saf diyecekler ve siz aslında saf olmadığınız ve her şeyin farkında olduğunuzun altında ezilerek geçireceksiniz zamanınızı. "Neden ben bu hakkı başkasına verdim" diye daha çok kırılacaksınız. Ama önünde sonunda kırılmış olacaksınız ve insanlar bunu yaparken kendilerinde hiçbir suç görmeyecekler. Çünkü buna siz izin vermiş olacaksınız. Maalesef ki günün sonunda "yapmasaydın" olacak. Bu nedenle kimse bayramın altına sığınıp da küsler barışır, kırgınlıklar hallolur demesin artık! Çünkü çağımızda bayramın hatırı bile bir avuç insanın hatırı gibi kaldı.
Boğazımızda oturan ne çok yumrularınız var tahmin edebiliyorum. Yutkundukça geçmiyor. Bazen en mutlu anınızda aklınıza geliyor, bazen durup dururken. Hep sorunu kendinizde arıyorsunuz. Aslında gerçek şu ki evet sorun bizde. Sınırlarımızı çizmeyi bilmediğimiz için ihlal edilen kurallarımız var. Çok katı olmasına gerek yok pamuk ipliği kadar narin bir sınırımız olmuş olsaydı kimse bize bunları yaşatmamış olacaktı ya da çok fazla kırılmamış olacaktık. Şimdi nasıl iyileşiriz çarelerini ararken bakın bir bayram daha geldi. Affedebilir miyiz sizce olanları ya da affetmeli miyiz? Affet ve yoluna devam et değil işte bazı şeyler. Kim neyi hak ediyorsa orada cevabını vermeliyiz. Gerekiyorsa affetmeden gerekiyorsa kırıldığımız kadar kırarak. Günün sonunda başımızı yastığa koyduğumuzda vicdanımız rahatsa doğru yoldayız demektir. Yani bunun bayramla seyranla hiç alakası yok. Ben ne kadar mutluyum ve vicdanım ne kadar rahatsa o kadar iyi bir insanım demektir. Hepimize iyi insan olabilmeyi ve nice bayramlar görmeyi nasip etsin Rabbım. Gerisi her zaman söylediğim gibi hallolur. :)
2 notes · View notes
atesbocegimmisin · 9 months
Text
"Milletçe ayağa kalkılmazsa.. Bu iş bitmiştir beyim."
Ağustos Başağı // Sevinç Çokum
Tumblr media
11 notes · View notes
kagittankayik · 3 months
Text
Gece dinlemeleri
youtube
Heidegger
2 notes · View notes
tosunaykut · 1 year
Photo
Tumblr media
Bu gece işimiz çok… 📚👓☕️ . . . . . . . #aykuttosun #aykuttosunofficial #fakir #buffo #güzeloğlum #canımoğlum #tekir #kedi #kediler #cat #gece #geceler #okumalar #kitap https://www.instagram.com/p/ClmcX5bMvD5/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
sirenhelisa · 2 years
Text
Bir kuş olsaydım
Kolum kanadım kırık doğardım, uçamazdım
Bir bulut olsaydım
Öyle kara bir bulut olurdum ki gittiğim yerlerden yağmur, fırtına hiç eksik olmazdı.
Bir çiçek olsaydım
Dünya’nın en kötü kokulusu, en solgunu olurdum
Bir tohum olsaydım
Asla toprak altından çıkamaz, filizlenemez karanlığa mahkum kalırdım
Bir kitap olsaydım
En sıkıcı berbat cümlelerin esiri çöp kutusunun derinlerinin mahsuru olurdum.
Bir toprak olsaydım
En verimsizi, en işe yaramazı, mahsulsuzu olurdum
Bir sandalye olsaydım
Bir ayağım kırık, pislik içinde ikinci el olanıydım
Bir televizyon olsaydım
Görüntüsü siyah beyaz, renksiz, kimi zaman çalışmayanıydım
Bir kalem olsaydım
Hiç ele alınmamış, mürekkepsiz, olanıydım
Bir oyuncak olsaydım
Oynanmadan kenara fırlatılmış, en değersiziydim.
Bir pencere olsaydım
Bir daha açılmamak üzere kapatılmıştım
Bir kapı olsaydım
Tekmelerin mahkumu, sonsuza dek kilitlenmiş olanıydım
Bir saat olsaydım
Günde bir kez bile doğruyu gösterememiştim
Bir kağıt olsaydım
Güzel kelimeleri hiç göremeden, karalanıp atılanıydım
Bir kumaş olsaydım
En ucuzu, en kalitesizi, en paçavrasıydım
Bir silgi olsaydım
Silmeyi beceremeden kalemin karasını oraya buraya bulaştırıp kağıdı mahvedendim
Bir evlat olsaydım
Evlatların en fazlalığı, en hor görüleni, en değersizi olurdum
Nitekim öyle de oldu
(02.09.2014 Salı 19.29)
Tumblr media
1 note · View note
yorgunherakles · 3 months
Text
gençliğimin çiçeği, gecelerimin işkencesi. bir daha görecek miyim seni?
umberto eco - yanlış okumalar
25 notes · View notes
visalvakti · 11 months
Text
Mahmut Yazır Efendi; Latife latif gerek tabirini sık sık kullanırdı..
6 notes · View notes
ozgur-beden · 7 months
Text
Tercih edilmemek ve tercihleri anlamamak beni hiçbir tercih yapamayan yaptı.
88 notes · View notes
yakazakalb · 6 months
Text
Tumblr media
“Oku kitabını! bugün hesap sorucu olarak nefsin sana yeter.”
31 notes · View notes
andreytarkosvky · 1 month
Text
 Hava çok güzel. Mavi gökyüzü, güneşin sıcaklığı hiç bitmeyecek gibi. Bugün neler düşünülür, diye geçiyor aklımdan. Belki yazı bile yazılır. Ne limanlar var yeryüzünde diyorum. Ne açık denizler. Ama dağlar arasında kaybolan kaç deniz var? 
5 notes · View notes
cnnycl · 5 days
Text
Siz çiçeği seviyorsunuz diye
0 notes
atesbocegimmisin · 1 year
Text
Hep öyle değil miydi bütün göğermeler yaşamının çiçeklenen çağları her zaman boğulur kalır bir kıyıda. Boğdurulur.
Tumblr media
Al Çiceğin Moru // Sevinç Çokum
7 notes · View notes
tubablbn · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media
kendime ait oda🌇
2 notes · View notes