sokaklarda infilak eden kıskançlık krizleri, apartlarda rus ruleti oynayan birkaç aşık, çatı katlarında histerikli kadın gülüşleri, yakılmış dört dal sigara ve meyveli yoğurt dört kaşık.
Sokağa bırakılan bir çocuk gibiyim . Gözlerimde biriken gözyaşlarını bile dökemeyen , gülüşleri çirkin bir çocuğum ben . Yüzümde kir, ellerimde pislik eksik olmayan bir çocuk . Üstünde yırtık , eskimiş ancak şükür ede ede giydiği bir kıyafete sahip bir çocuğum ben . Büyümedim hiçbir zaman , büyüyemedim . Aslında ben ne çocuk oldum ne genç oldum ne de yaşlı. Zamanın akışına kapılmış aciz biriyim ben . Sözleri kısır , varlığı kusur , yaşaması hata olan aciz biriyim ben.
''Yine de bir insan sıcaklığının yerini hiçbir şey dolduramıyor. Garip değil mi, yaşadığı acıları bile özlüyor insan. Yalnızca çıkar için bile olsa kapılarının çalınışını, sevgiyi daha ilk adımda örseleyen kaba içtenliği, bir yalanı gizlemekten çok açık eden kaypak gülüşleri. Camlarını kırsa da birinin sana taş atmasını..Biliyor musun, yalnızlık insanın kendi seçimiyse iyi bir sığınak sayılmalı.İnsan geçmişe gülümseyerek bakıyorsa, başka bir umarı kalmadığındandır.
Avucumuzdan usul usul sıyrılan dünyayı son bir çırpınışla sevmekten başka ne gelir elimizden. Yoksa insana acısını özleten bir gerçeklik, gerçeklikten çok ona verilmiş bir cezadır....''
Bazı kadınlar vardır. Tabiri caiz ise; üzerinden kırk katırla da geçsen kırk satırla da kessen sevmekten yana iflah olmazlar. Sevilmedikçe; daha da çok sevmiştir o kadınlar. Küçükken bir kez saçları okşanmamıştır fakat gözlerinizin içine inatla bakarlar, aşkla bakarlar. Bir kez ne istediği sorulmamıştır yine de en çok sizin ne istediğiniz ile alâkadar olurlar. Küçücük çocukken tanışmıştır çoğu kendi karanlığıyla, ama; size düştüğünüz her kuyuda ışık olurlar. Sesleri gür çıkar alabildiğince; susmaktan susturulmaktan hoşlanmazlar. Ve o kadınlar bir gün susarlarsa hayatınız kararır. Bazı kadınlar vardır hiç 18 yaşında olmamış hep 30'unda sırtlarında türlü türlü yükler gamzelerinin çukurlarında hayaller.
Bir görseniz! Ah bir güldürseniz! Göreceksiniz.
Kaç numara ayakkabı kaç beden elbise giydiğini bilmeyen kadınlar vardır, çünkü birilerinin eskileri onların yenilerini hep satın almıştır. Yürüyüşleri, duruşları, gülüşleri, bakışları başkadır.
Habersiz geleceksin bir gün biliyorum. Kapı çalmadan gireceksin içeri. Elimde işim, ocakta aşım, gözümde yaşıma bakmadan geleceksin. Ne haber vereceksin ne davet edilmeyi bekleyeceksin. Dünya halen içindeyken, heveslerim zirvedeyken, hiçbir işim bitmemişken geleceksin. Hazırlığım yok, umutlarım çokken, belki aç belki tok geleceksin.
Biraz bekle biraz dur biraz geç kal diyemeden.
Bir şeyler alamadan yanıma.
Yalnız kalınca bir kabirde neler gerekir, onları dolduramadan valize, kimseyle vedalaşmadan. Son taksitleri yatıramadan, oğlumu son kez göremeden, kızımı öpemeden, son sözlerimi diyemeden geleceksin.
İzin bile almadan, müsait misin diye sormadan. Yaşa başa bakmadan, son lokmayı yutmadan geleceksin.
Anaları evlatsız, evlatları anasız, yiğitleri yarsız bırakan sensin. Gülüşleri yarım, sızıları derin bakan sensin. Her yeni ölümle hayatın yalanlığını anlatan sensin.
Ey ölüm kapıyı en çok çalan ama hiç beklenmeyensin. Davetliler arasında bulunmayansın. En çok görünen fakat hiç hatırlanmayansın. Hayallerim sensiz, planlarım sensiz. Sensiz kalemim, kağıdım, sensiz ekmeğim, aşım.
Biliyorum habersiz geleceksin bir gün.
Her şeye rağmen, tüm unutulmuşluklara, tüm aldanmışlıklara rağmen geleceksin.
Yarım olan, tam olan neyim varsa alıp gideceksin. Kimseye bildirmeden en sessiz halinle geleceksin ama giderken nice fırtınalar bırakacaksın ardında.........🙇♀️