Tumgik
#Kabir azabı
yalnzardc · 14 days
Text
Tumblr media
11 notes · View notes
sezginer35 · 9 days
Text
Günaydın milet.. 😀☕☕
Bakın ne diyeceğim...
Ölünce Kabir azabı var diye insanları CEHENNEM ile korkutmayın.
Esas bu dünyada geçerli olan VİCDAN AZABINI ÖĞRETİN ki İyi ahlaklı dürüst bir insan olsun..
(İşte o zaman öbür tarafta aradığınız CENNETİ bu dünyada bulursunuz.)
Demiş düşünme sahibi olan birisi....
Tumblr media
youtube
64 notes · View notes
mirzablogg · 2 months
Text
Tumblr media
⛔EhliBeyt (a.s) Kelamında Kabir Azabı
🛑İmam Ali (a.s):
“Ey Allah’ın kulları! Bağışlanmamış kimse için ölümden daha zor olan şey mezardır. O halde, mezarın darlığından, baskısından, karanlığından ve yalnızlığından korkunuz...Allah’ın, düşmanlarını hakkında uyardığı sıkıcı hayat kabir azabıdır.” *7176
➡️İmam Ali (a.s):
“Gerçekten de siz, içinizden ölen kimselerin gördüğünü görseydiniz
feryat eder, inleyip sızlardınız; korkar dinler, itaat ederdiniz. Ama onların gördüklerini göremiyorsunuz, onların gördükleri şey örtülüdür sizlere. Ama yakında kaldırılacak o perde.” * 7177
İmam Bakır (a.s):
🔴“Herkim namazının rükusunu tam olarak yerine getirirse, mezarda hiçbir korku ve dehşete maruz kalmaz.” *7178
7176* Emali’et-Tusi, 28/31
7177* Nehc’ul-Belağa, 20. hutbe
7178* Sevab’ul A’mal, 55/1
Allahumme salli ala Muhammedin ve ala Al-i Muhammed.
26 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 3 months
Text
Tumblr media
Hilye-i Şerif nedir?
Hilye-i Şerif, Hz. Muhammed'in (s.a.v) fiziki halinin tasvir edilmiş halidir. Rivayetlere göre Peygamberin, ağır bir hastalık geçirdiği dönemde kızının ağlayarak "senin gül yüzünü bir daha nasıl göreceğiz" demesi üzerine Hz. Ali'ye (r.a) yazdırdığı kelimelerden oluşan resimdir. Rasulullah şöyle buyurmuştur:
"Ya Ali Hilyemi yaz ki, vasıflarımı görmek beni görmek gibidir..."
Hilye-i Şerif müslümanlar tarafından çok önemsenir. Hz. Ali’den rivayet edilen, “Hilyemi gören beni görmüş gibidir. Beni gören insan bana muhabbetle bağlanırsa Allah ona cehennemi haram kılar; o kişi kabir azabından emin olur, mahşer günü çıplak olarak haşredilmez” meâlindeki hadis de bu rağbetin sebeplerinden birini teşkil etmiştir.
Hilye-i Şerif duası okunuşu:
“Bismillahirrahmanirrahim
Kane ali radiyallahü anhü iza ve safennebiyye sallallahü aleyhi ve selleme gale: lem yekün biddavilil mümmeğidi vela bil gasiril müteredidi ve kane rabaten minel gavmi velem yekün bilcağdilgadadi vela bissebidi kane cagden racilen velem yekün bilmüddahhemi vela bil mükelsemi ve kane fil vechi tedvirun ebyedu müşrabün ed acül ayneyni ehdebü el eşferi celilül müşaşi velketedi ecradü zü mesru betin şesnül keffeyni velgada meyni iza mşa tegallea ke ennema yemşi fi sabebin ve izel tefete mea beyne ketifeyhi hatemünnübvve ti ve hüve hatemünnebiyyine ecvedünnasi keffa ve eşrahuhüm sadran ve esdagunnasi lehceten ve el yenühüm ariketen ve ekra mühüm ışraten men ra ahu bediheten ha behu ve men haledahü marifeten ehabbehu yegulü na ıtühü lem era gablehü vela bagdehu mislehu”
Hilye-i Şerif’i okumadan önce aşağıdaki salavat-ı şerif’in okunması gerekmektedir;
"Allâhümme salli alâ Muhammedin alâ Nuri Muhammed, Allâhümme salli Muhammedin akli Nuri Muhammedin fakülü Allâhümme salli alâ Muhammedin seyyidnâ Muhammedin desduri, Allâhümme salli alâ Muhammedin Duri Muhammedin Duri, Muhammedin cesedi, Muhammedin alâ cesedi. Birahmetike yâ Erhamerrahimin. Ve salamün alel mürselin Velhamdülillâhi Rabbil Âlemin. El Fatiha." şeklinde olmaktadır.
Hilye-i Şerif duası Türkçe anlamı:
Hazret-i Ali (r.a.) Peygamber Efendimiz (sallahu aleyhi ve sellemin) özelliklerini anlatırken şöyle buyurmuştur:
Resulullah (s.a.v.) ne dikkat çekecek kadar uzun nede göze batacak kadar kısa idi. Halkın orta boylusu idi. Saçları ne kıvırcık ne tam düz idi; orta kıvırcıklıkta idi. Tıknaz değildi, yüzü de yuvarlak idi. Rengi kırmızıya çalan bir beyazlıkta idi. Gözlerinin siyahı çok siyahtı. Kirpikleri uzundu. El ve ayakları dolgundu. Yürüdüğünde yokuştan iner gibi hızlıca yürürdü. Bir tarafa döndüğünde vücudu ile dönerdi. İki kürek kemiği arasında peygamberlik mührü vardı. Peygamberlerin sonuncusuydu. İnsanların en cömertti. İnsanların arasında kalbi en rahat olanı idi. Lehçesi en doğru, tabiatı en yumuşak ve insanlar ile muaşereti en ikramlı olanı idi. O'nu ansızın gören ondan korkardı. O'nu tanıyan ise severdi. O'nu anlatmaya çalışan anlatmaktan aciz kalınca; "Ne O'ndan önce nede O'ndan sonra bir benzeri görmedim" derdi. Allah'ım Rahmet Peygamberi ve ümmetin şefaatçisi olan Hazret-i Muhammed'e ve bütün tertemiz âline ve ashabına ve bütün nebilere ve resullere rahmet ve emniyet indir.
Hilye-i Şerif faziletleri nelerdir?
Hilye Şerif duasının bulunduğu yere şeytan giremez.
Duanın bulunduğu kişiye hiçbir hastalık uğramaz.
Hilye Şerif duasını okuyan kişiye fakirlik gelmez ve bir ömür boyu bolluk ve bereket içinde yaşar.
Hilye Şerif duasını hem üzerinde bulunduran hem de düzenli olarak okuyan kişilere hac sevabı müjdelenmiştir.
Hilye Şerif duasını okuyan kişiye cehennem ateşi haram kılınır. Kişi kabir azabı görmez.
Hilye Şerif duasını okuyan kişi Peygamber Efendimizin de şefaatine nail olma şerefine layık olmaktadır.
Düzenli olarak okunarak ve tam niyeti alındığı zaman kişi Peygamber Efendimizi rüyasında görme şerefine nail olur.
42 notes · View notes
ismailagacami · 11 months
Text
Tumblr media
Kabir azabı ve ölümün fitnesinden korunma için..
31 notes · View notes
haziranzede · 10 months
Text
ölürsem mezar taşıma hiç bir yere sığmadı yazın.
babamın annemin evine , gönlüne sığmadım. bana bi.yer açamadılar..
evlendim eşimin , ailesinin evine sığmadım. onlarda yer açamadılar.
bakıyorum benden çok kötü zülmeden insanlar sığıyor ama ben sığamadım. hiç bir yere sığamadım, sevilmedim. Allah'ım dünya sürgünümü uzatma. inşallah ölünce sığacak bir mezarım olur. orada rahatca, rahatsız edilmeden, kabir azabı yaşamadan mahşer sabahını beklerim amin..
10 notes · View notes
psychesteath · 1 year
Text
- bazı geceler suya karışıp erimek istiyorum doktor bey. sorunum bu.
+ nasıl yani? hangi geceler peki?
- böyle geceler!
+ nasıl öyle, açın biraz?
- kimsenin beni anlamadığı, kimseye kendimi yakın hissetmediğim, dahası kendimi bu dünyaya ait hissetmediğim geceler! mümkünse herkesten uzak olayım, herkesten!
+ ne hissediyorsunuz o zamanlar?
- hiçbir şey! uzaktan seyrediyorum sanki olan biteni. ben uzaktayım ve dünyayla içindekiler yıldızlar kadar yakın. ya da çok şey. ne bileyim hani, insanın dişi zonklar, derler ya kabir azabı gibidir o tür bir sızı. sonra kafasını kaldıramayacağı bir baş ağrısı hasıl olur, yataktan çıkamayacak derece çok üşütmüştür, tir tir titrer. biraz öyle. biraz da; kan bağı olan kim varsa kaybetmişsinizdir gibi, derinden sarsıcı bir acı saklarsınız içinize. insanlar, size eften püften sıkıntılarını anlattıkça onlardan sıkılırsınız, çünkü yeryüzündeki bütün acıları çeken bir mıknatıssınızdır. bunun bilincinde olmayanlar, car car konuşurlar, dudakları kıvrım kıvrım toplanır, büzüşür, açılır. anlattıkça hırslanırlar. efkarlanırlar. yok sevgilisi terk etmiş de, yok bir yığın borcu varmış da yok biriyle tanışmış da ya da üniversiteyi kazanamamış veya işten çıkarılmış falan filan işte.
13 notes · View notes
yantekerlek · 1 year
Text
"aga bunun adı veli toplantısı değil mi? toplansın işte veliler kendi aralarında. evlatları için kararlar alsınlar deneyim paylaşsınlar tanışsınlar ben zaten hep okuldayım" çağrımı yinelediğim vicdan azabı, kabir azabı, cehennem azabı gibi bir zaman dilimi içindeyim. havaya bak gavura vurur gibi güneşli ve yumuşacık. gece olsa kadir gecesi mi acaba diye şüphelenirdim.
11 notes · View notes
yalnzardc · 2 months
Text
Tumblr media
12 notes · View notes
ismail-imkurbanim · 1 year
Text
Ayetlerde haber verildiği üzere, birinci kez sûra üflendiğinde herkes ölecek, ikinci kez üflendiğinde ise herkes yeniden diriltilerek kabirlerinden çıkacaktır. Âyet-i kerîmede buyrulur:
“O gün sûra üflenir; Allah’ın dilediklerinden başka göklerde ve yerde kim varsa kıyâmetin dehşetinden çarpılıp cansız yere serilir. Sonra sûra bir daha üflenir; bir de bakarsın ki, bütün ölüler dirilip kabirlerinde ayağa kalkmış, merak ve endişe içinde etraflarına bakınıp duruyorlar.” (Zümer 39/68)
 Kabirlerinden çıkar çıkmaz da duruşma için Rablerinin huzuruna koşacaklardır. Bu hususla alakalı olarak âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“O gün kabirlerinden süratle çıkarlar; sanki belli bir hedefe varmak istercesine koşarlar. Bu sırada korku ve kederden gözleri baygın düşmüş, kendilerini tepeden tırnağa zillet bürümüştür. İşte tehdit edilip durdukları gün, bugündür!” (Meâric 70/43-44)
O zaman herkes, peygamberlerin dünyada haber verdikleri gibi âhiret hayatının gerçek olduğunu yakînen bilecek ve peygamberlerin doğru söylemiş olduklarını orada kabul edecektir. Fakat dünyada buna inanmadıkları için orada pişmanlıktan için için yanıp kendilerini kınayacaklardır. Yalnız bu pişmanlık ve kınamanın bir faydası olmayacak; en küçük bir haksızlığa uğratılmaksızın herkese amellerinin karşılığı ne ise sadece o verilecektir.
Yâ-Sîn Sûresi
51. Sûra ikinci kez üflendi: İşte onlar kabirlerden kalkmış, Rablerinin huzuruna doğru akın akın koşuyorlar.
52. “Eyvah bize!” diye bağrışıyorlar, “Uyuduğumuz bu yerden bizi kim kaldırdı? Demek Rahmân’ın kesinlikle olacak diye haber verdiği hâdise buymuş; meğer peygamberler doğruyu söylermiş!”
53. Bütün olay, sadece korkunç bir çığlıktan ibarettir. Onların hepsi huzurumuzda toplanıverecekler.
54. O gün kimseye en küçük bir haksızlık yapılmayacak. Siz de ancak dünyadayken işlediklerinizin karşılığını göreceksiniz.
52. âyette yer alan “Uyuduğumuz bu yerden bizi kim kaldırdı?” ifadesinde kabir hayatıyla ilgili olarak iki önemli gereçeğe işaret edilir. Birincisi; kabir azabı, mahşer yerinde yaşanacak dehşet ve cehennemin azabına göre gece uykuda görülen kabus gibi olacaktır. İkincisi; Hz. Ali: “İnsanlar dünyada iken uykudadır, kabre girince uyanırlar” der. İman ve yaratılış gerçeklerini kavrama açısından, kabir hayatına göre dünya hayatı bir uyku gibidir; insanlar ölünce artık gözlerinin önünden maddi veya ceset perdesi kalktığı için görüşleri daha keskin olur (bk. Kâf 50/22) ve bu hakikatlere uyanırlar. Âhiret hayatıyla kıyaslandığında ise kabir hayatı bir uyku gibidir. Bütün gerçekler tüm açıklığı ile âhirette ortaya çıkacaktır.
14 notes · View notes
1-yolcu · 2 years
Note
Selamlar abi türbe ziyaretlerinde dikkat etmemiz gereken konular nedir?
İmâm-ı Birgivî hazretleri, Etfâl-ül müslimîn kitabında buyuruyor ki:
“Müslümanların kabirlerini ziyaret etmek sünnettir. İhyâ-ül-ulûmda; “Ölümü hatırlamak ve ölüden ibret almak için kabir ziyaret etmek ve salihlerin, velilerin kabirlerinden bereketlenmek müstehabdır” denmektedir. İbret almak, meyyitin çürüdüğü, yanaklarının, dudaklarının döküldüğü, karnının şişip patladığı, içine kurtların, böceklerin dolduğu düşünülür. Hâtim-i Esâm hazretleri; “Kabristandan geçen kimse, onları düşünmezse ve dua etmezse, kendine ve onlara hıyanet etmiş olur” buyuruyor.
Erkeklerin kabir ziyaret etmeleri emrolundu, kadınların da kabir ziyaret etmelerine izin verildi. Hazret-i Fâtıma, Hazret-i Hamza’nın kabrini her sene ziyaret eder, düzeltir, tamir ederdi. Hadîs-i şerifte; (Ana-babasının veya ikisinden birinin kabrini her cuma günleri ziyaret edenin günahları affolur. Haklarını ödemiş olur) buyuruldu. 
Muhammed bin Vâsi Hazretleri, her cuma kabir ziyaret ederdi. - Pazartesi günleri ziyaret etsen daha iyi olmaz mı? dediklerinde; - Meyyitler, perşembe, cuma ve cumartesi günleri kendilerini ziyaret edenleri tanırlar buyurdu.
Resûlullah efendimiz, mümin olan akrabasının ve Eshâbının kabirlerini ziyaret ederdi. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki: (Bir müminin kabrini ziyaret ederken, Allahümme innî es'elüke-bi-hurmet-i Muhammed aleyhisselâm en lâ tü'az-zibe hâzelmeyyit derse, o meyyitin azabı kıyamete kadar ref olur, kalkar.) 
Şir'a kitabında deniyor ki:
“Sünnete uygun ziyaret yapmak için, abdest alınır. İki rekat namaz kılıp, sevabı meyyitin ruhuna gönderilir. Meyyitin yüzüne karşı oturulur. Yasin-i şerif veya bildiği sûreleri okur, meyyit için dua eder.” Kıbleyi arkada bırakıp, ayak tarafında, ayakta durmak efdaldir.
Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:(Bir kimse, kabristandan geçerken, onbir kere İhlas sûresi okuyup sevabını meyyitlere hediye ederse, kendisine ölüler adedince sevap verilir.)
İmam-ı Gazali hazretleri İhyâ kitabında buyuruyor ki: “Kabir ziyaret ederken, kıbleyi arkada bırakıp, meyyitin yüzüne karşı oturup selam vermek müstehabdır. Kabre el, yüz sürülmez, öpülmez.”
Seyyid Abdülhakim-i Arvasi (Rabıta-ı Şerif eserinde) hazretleri buyuruyor ki: Büyük bir zatın kabrini ziyaret eden kimse, ona rabıta ederse, yani dünya işlerini hiç düşünmeyip, kalbine hiçbir şey getirmeyip, o zatın ruhunu, his organları ile anlaşılamayan bir nur farz ederek, bunu kalbinde bulundurursa, o ruhtan, kendi kalbine bir şeyler akmaya başlar. Çünkü, Evliyanın ruhları, feyzlerin kaynağıdır. Kaynağı kalbine koyan, bunun feyzine, nimetine, bilinmeyen ihsanlarına elbette kavuşur. Ruhu kuvvetlenir, olgunlaşır. Kabir yanına gelince, önce selam verilir. Kabrin sağ yanına, yani kıble tarafına, ayak ucuna yakın durur. Tanıdığı gibi, şeklini, suretini hatırına getirir. Euzü ve besmele ile bir Fatiha ve 11 İhlas okur. Sevabını, Resulullah efendimizin, bütün Peygamberlerin, Eshab-ı kiramın ve Evliya-i izamın ruhlarına ve bu zatın ruhuna hediye eder. Onun ruhunu, gönlünde bulundurur. Kalbinde bir şey hasıl oluncaya kadar durur. Gelen kimse almasını bilir ise, o zat da, vermeye ehil, olgun bir Veli ise ve şartları gözeterek beklerse, elbette bir şey ele geçer. Bu şartlar, o zatın kendisini tanıdığına, selamını işitip cevap verdiğine, ruhunun, kâmil, olgun olduğuna, ruhunun bir zamana ve yere bağlı olmadığına, nerede hatırlarsa, orada imiş gibi feyz vereceğine, Allahü teâlânın, feyzini, ruhun gıdasını, onun ruhu ile gönderdiğine inanmaktır. Üzüm isteyen, bağa gidip asmadan koparır. Erik ağacına gitmez. Su isteyen, kaynağa, pınara, çeşmeye gider. Ağaca, sobaya gitmez. Buğday isteyen, tarlasını sürer, eker, biçer. Çocuk isteyen, evlenir. İlaç isteyen bir hasta, doktora ve eczaneye gider. Bakkala, avukata gitmez. Kalbin gıdasını, ruhun temizliğini isteyen de, Evliyanın kalbine, ruhuna başvurur. Allahü teâlâ, bu nimetlerini, Evliyanın kalbinden göndermektedir. Her şeyi yaratan, gönderen, yalnız Allahü teâlâdır. Fakat, her şeyi belli bir sebeple göndermek, Onun âdetidir. Onun nimetine kavuşmak isteyenin, Onun âdetine uyması, sebebi arayıp, bulup, öğrenip, Onun sebebine yapışması lazımdır. Sebepleri aramamak ve öğrenmek istememek, Allahü teâlânın âdetini bozmak olur. Bir kabirden feyiz almak için, o zata karşı, diri imiş gibi, edep ve saygı göstermek gerekir. 
10 notes · View notes
kalopsiaha · 10 months
Note
Söyle, nasıl unutulur düşünmek?
Aslında kabir azabı kokuyor bu soru xxnxcjsn içinden çıkamıyorum
2 notes · View notes
bulbul-i-seyda · 1 year
Text
İnsanlardan gelen sıkıntı, kabir ve cehennem azabı yanında,deryada damla gibi kalır..
BEHLÜL-İ DANA H.Z
10 notes · View notes
oakinci70tr · 1 year
Text
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
🌹🕋🌹🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌹🕋🌹
🌹❤🕋❤🎗⏰👉("Kâbir")👈⏰🎗💗🕋💗🌹
🌹🕋🌹🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌙🌙🌙🇹🇷⭐🌙🇹🇷🌹🕋🌹
Kapısı yok, bacası yok,
Gündüzü yok, gecesi yok,
Ders alacak hocası yok,
Ne yaparız kabrimizde?
İnsan susuz ve aç olur,
Çok şeylere muhtaç olur,
İmansıza çok güç olur,
Ne yaparız kabrimizde?
Doğrulup da, bakamayız,
Işığı yok, yakamayız,
İmkânı yok çıkamayız,
Ne yaparız kabrimizde?
Bil, kabir azabı haktır,
Bunda asla şüphe yoktur,
Salihlere ümit çoktur,
Ne yaparız kabrimizde?
Kılı kırka yaracaklar,
Kıldan köprü kuracaklar,
Tek tek hesap soracaklar,
Ne yaparız kabrimizde?
Lütfen Dikkat....!
Ey Yolcu Dur....! Önce Gönüldostlarını Tanı Ve Öyle Geç....!
Êlhâmdûlîl'Allah Ne Mutlu Müslümanım Ve Müslüman Türk'üm Diyene....!
Osmanlı Akıncı Bülent Ergincanlı
-(OAKINCI70TR)-
-(GÖNÜLDOSTLARI)-
Tumblr media
2 notes · View notes
teneres · 1 year
Text
Tumblr media
"Hamd, geceyi ve gündüzü tedbir eden, kalpleri ve gözleri evirip çeviren, nimetlerin sahibi olan, yerde ve gökte kendisine hiçbir şeyin gizli kalmadığı, ölüleri dirilten, bütün sesleri işiten, vakitleri takdir eden, yeri ve gökleri yaratan Allah'a aittir. O'na nimetlerinden hamd dolayı eder, nimetlerini ikrar ederim."
Şeyh İsfahani, Kavvamus Sunne yani "Sünnetin Koruyucusu" lakabının kendisine verilmesine yakışır şekilde döneminde bidatlerin çoğalması, batıl fırkaların artması ve insanların selef-i salihin'in yolundan yani ehli sünnet vel cemaat'in itikadından ayrılmasından endişe duyarak, ilminin hakkını vermiş, bu kitabı (ve diğer eserlerini) yazarak sorumluluğu üstlenmiştir.
Bu kitabı, diğer klasik akide kitaplarından ve selefin sıklıkla telif ettiği "Kitabus Sunne"lerden ayıran ise hem klasik tarzda yazılmış olması, hem de sadece ayet, hadis ve alimlerin sözlerini vermekle kalmayıp, bunların açıklamaya ihtiyaç olanları açıklamıştır.
Yine aynı şekilde bu baskıda, eserde yer alan bazı kelimeler dipnotlarda açıklanmış, ismi zikredilen kişi ve taifelere dair kısa bilgiler verilmiş, hadislerin kaynakları ve tahricleri (sahih, zayıf, hasen vb) yapılmıştır.
Allah'ın isim-sıfatlarının nasıl anlaşılması gerektiği, Esmaul Husna, cennet-cehennem, kabir azabı, sırat köprüsü, kader, mahşer anı, şefaat, Allah'ın görülmesi, büyük günah sahibi Müslümanların ahiretteki durumu, şefaat, sahabelerin konumu, Raşid Halifelerin faziletleri ve sıralaması, Nübüvvetin Delilleri başta olmak üzere, Ehli Sünnet vel Cemaat'in inanç esasları toplu ve doyurucu halde sunulmuştur.
Şeyh İsfahani (rahimehullah) şöyle demiştir;
"Bu kitap, sünnete ittiba eden ve bidatlerden uzak duran kimselerin kendisine dayanabileceği bir kitaptır. Bu kitapta selef imamlarının ve ehlisünnetin itikadımı ve çeşitli bölgelerde ilimde derinleşenlerin itikadını açıkladım. Bu şekilde kişi, geçmiş imamlara tabi olsun, bidatçilerin yolundan uzak dursun ve salih olan selefin salih olan halefi olsun. Bu kitaba "Kitabu'l Hüccet fi Beyani'l Mehacce fi Şerhi't Tevhi ve Mezhebi Ehli's Sünne" isminin verdim. Allah Teâlâ, sünnete muhalif olmaktan ve bidatçilere tutunmaktan bizi muhafaza etsin. Ve bizi hak yola tabi olan kullarından eylesin. En güzel ve en temiz salat ve selam Muhammed'in üzerine olsun. Allah bizi onun milleti/dini üzerine yaşatsın, onun sünneti üzerindeyken canımızı alsın ve bizi onun zümresiyle beraber haşreylesin! Şüphesiz ki O, El Mun'im (nimet veren) ve Vehhab (bağışlayan) olandır!"
Allah azze ve celle bizleri razı olduğu iman ve amel üzere yaşatıp, o hal üzere canımızı alsın. Bu eseri ve diğer eserlerini Şeyh'in geride bıraktığı sadaka-i cariyesi olarak kabul etsin. Bizleri peygamberler, sıddıklar, salihler ve şehidler ile beraber haşr eylesin, ahirette akıbetimizi bir kılsın.
Bağlantıdan bizlere mücessime/müşebbihe diyerek tekfir eden, kendilerini ehli sünnet zanneden ve bu ismi sahiplenerek tekelcilik yapan, ancak hakikatte Batıni Sufiler olan İsmailağa vb.lerinin Şeyh İsfahani hakkındaki sözlerini okuyabilirsiniz. Ne sevdiklerinden, ne de nefret ettiklerinden haberi olmayan bu kimseleri Allah ıslah etsin. Islahları mümkün değil ise dillerini kurutsun, bellerini kırsın, alınları üzre yere batırsın. Müslümanlarla uğraşmaktan, kafirleri aklamaktan, neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya vakit bulamıyorlar!
2 notes · View notes
hamitbaydaroglu · 1 year
Text
“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve eshabihi ecmaiyn” diyerek isteğini, maksadını talep eder ve sonra 1000 defa besmele okuyup tekrar 2 rekat namaz kılıp ardından tekrar selatü selam okuyarak dua eder bu şekilde tekrar ederek 12000 besmele ve 11 saltü selam okuduktan sonra isteğini Allah dan niyaz ederse maksadı ve isteği gerçekleşir.
* Borçlu olan veya rızkı dar olan kişi ceylan derisi üzerine; safran, misk ve gül suyu karışımı mürekkep ile besmeleyi yazıp öd ve anber ile tütsüledikten sonra üzerinde taşırsa yokluktan ve darlıktan kurtulur.
* Cam bardak içine 40 besmele yazıp, zemzem suyu doldurup hastaya içirilirse hasta şifaya kavuşur.
* Çocuğu olmayan veya sürekli çocuk düşüren bir kadın ay başı adetinden temizlendikten 3 gün sonra 110 defa besmeleyi bir kağıt üzerine yazıp üzerinde bulundurur ve o nüsha üzerinde iken ilişkiye girerse o kadın hamile kalır. Çocuk dünyaya gelinceye kadar besmele yazılı nüshayı üzerinde taşırsa zorluk çekmeden çocuk sahibi olur. (eşinin düşük yapması sonucu çocuğu olmayan adam bir kağıt üzerine 60 defa Besmele yazıp üzerinde taşırsa çocuğu yaşar.)
*Tarlanın verimini ve bereketini arttırmak için bir kağıda 101 Besmele yazılır ve tarlaya gömülürse hem bereketr hasıl olur, hemde afetlerden korunur. Yetişme devresi zarara ve afete uğramadan tamamlanır. Meyvesi, sebzesi güzel ve bol olur.
* Besmele 81 defa yazılıp uykusunda korkan çocuğun boynuna asılırsa korkusu kalmaz.
* Besmele 35 defa yazılıp eve veya iş yerine asılırsa o yerin bereketi artar. İş yerinin kazancı çoğalır. Cin, şeytan şerrinden, yangından ve kem gözlerden korunmuş olur.
* Besmele 70 defa ölünün üzerine okunursa kabir azabı hafifler, Münker ve Nekir in sorularında zorluk çekmez.
* Besmeleyi kapısının üzerine yazan kişi helaktan emin olur.
4 notes · View notes