Tumgik
#ehli sünnet vel cemaat
teneres · 2 months
Text
Tumblr media
Suveyd b. Said el-Herevi'den şöyle rivayet edilmiştir;
Sufyan b. Uyeyne (rahimehullah)'a İrca hakkında sorduk şöyle dedi;
Onlar; "iman sözden ibarettir" diyorlar, biz ise "iman söz ve ameldir" diyoruz. Mürcie farzları terk etse dahi, kalbinden ikrar ile Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik eden herkese Cenneti vacip görüyorlar. Farzların terkini, haramları işlemek babında gördüklerinden dolayı "günah" olarak isimlendiriyorlar. Halbuki bunlar aynı değildir. Zira haramları, helal saymaksızın işlemek "masiyet"tir. Farzları cehalet ve mazeret söz konusu olmaksızın kasten terk etmek ise küfürdür. Bunun açıklaması; Adem (aleyhisselam) , İblis ve Yahudi alimlerinin durumlarıdır. Allah (azze ve celle) Adem (aleyhisselam)'ı ağaçtan yemekten yasaklamış ve O'na bunu haram kılmıştı. O ise melek olmak veyahut kalıcılardan olmak için ağacın meyvesinden kasten yedi. Bunun üzerine o küfürle değil de "asi" olmakla isimlendirildi. İblis'e gelince Allah ona lanet etmiştir. Çünkü Allah ona sadece bir secdeyi farz kılmıştı. O ise kasten karşı çıktı ve "kafir" olarak isimlendirildi.
Yahudi alimlerine gelince, onlar Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in özelliklerini, O'nun bir nebi ve rasul olduğunu, tıpkı kendi oğullarını bildikleri gibi biliyor ve dilleriyle ikrar ediyorlardı. Ancak O'nun dinine tabi olmadılar, bu yüzden Allah (azze ve celle) onları "kafirler" diye isimlendirdi. Sonuç olarak haram işlemek Adem (aleyhisselam)'ın ve diğer nebilerin işledikleri günah gibidir. Farzlara karşı çıkarak terk etmek ise küfürdür. İblis'in (Allah, O'na lanet etsin) küfrü böyledir. Farzları bildiği halde ve inkar etmeksizin kasten terk etmek ise, Yahudi alimlerinin küfrü gibi bir küfürdür. Allah en iyi bilendir.
Ebu Nuaym, Hilyetul Evliya 7/295
İsnadı sahihtir.
2 notes · View notes
otuzsekizinciparalel · 4 months
Text
Her Sahabi Bir Yıldızdır
Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyuruyor:
"Ashabım yıldızlar gibidir. Artık hangisine uyarsanız hidayete ermiş olursunuz" (Münâvî, Künûzü’l-Hakâik)
Açıklama: Peygamber Efendimiz’i görmek şerefine ulaşan her müslüman, ashâb-ı kirâmdan [radıyallahu anhüm] kabul edilir. Ashap, ümmet-i Muhammed’in en seçkin, en faziletli simalarıdır. Her biri bizim için birer selâmet ve kurtuluş rehberidir. İslâmiyet’in her tarafa yayılmasında her birinin büyük hizmetleri vardır.
Bu sebeple sahâbe-i kirâmı sevmek, onlara uymak, onlardan hiçbiri hakkında ileri geri konuşmamak bizim için bir görevdir. Onlardan herhangi biri hakkında muhabbet ve hürmete ters bir harekette bulunmak büyük bir cinayettir. İslâm ruhuna, terbiyesine tamamen terstir.
Ashâb-ı kirâmdan bazıları arasında bir ictihad neticesi olarak bazı ihtilaflar ve mücadeleler meydana gelmiş olabilir. Bu, insanlığın bir neticesidir. Artık bundan dolayı onlardan bir tarafı tutup diğer taraf hakkında düşmanca tavır takınmak, edep dışı konuşmalarda bulunmak bizler için câiz değildir. Böyle bir düşmanlık Peygamberimiz’in mübarek emirlerine ve tavsiyelerine terstir. Bizim için manevi bir sorumluluktur.
6 notes · View notes
derdiderun · 1 year
Text
Tumblr media
18 notes · View notes
surlar · 9 months
Text
İslam'ın size ihtiyacı yoktur, çünkü İslam'a ihtiyacı olan SİZSİNİZ. Akıl sağlığınız ona bağlı, ruhunuz onsuz çaresizlik içinde, kalbiniz acı içinde, işlediğiniz ve tövbe etmediğiniz günahlar içinde boğuluyor. Dini doğru bir şekilde uygulayanlara saldırmayın, çünkü onlar her gün aile üyeleri ve toplum tarafından garip olduklarını düşünmekle sınanıyorlar. VALLAHİ, Peygamber Efendimiz (SAV) müjdeler vermiştir. Ehli sünnet vel cemaat Nuh (aleyhisselam)'ın kavmi gibidir. Ya işitir ve itaat edersiniz ya da sefalet ve pişmanlık tufanında geride kalırsınız.
33 notes · View notes
emretekinresmi · 3 years
Text
Tumblr media
Genç Olsaydım - Bedri Gencer
Genç olsaydım öncelikle hayırlısıyla çok daha erken bir yaşta, meselâ Efendimizin (ﷺ) evlendiği 25 yaşında evlenerek dinimi tamamlamaya, ergenlik çağından itibaren sakal bırakarak sünnet-i seniyyeye uygun bir hayat sürmeye, namazlarımı hiç aksatmadan olabildiğince cemaatle ve sarıkla kılmaya, "disiplin olmadan ilham olmaz" şeklinde tercüme edebileceğimiz "virdi olmayanın vâridi olmaz" düsturunca belli virdlerle zikirde devama, özellikle ilim yolcusu gençliği batıran gıybet ve harama nazardan olabildiğince kaçınmaya, televizyon, internet, cep telefonu gibi mâlâyani medyadan olabildiğince uzak durarak bir saniyemi bile boşa geçirmemeye, ilmin temel şartı olan hafızlığı daha erken bir yaşta bitirmeye, mümkünse Arapça ve İngilizce konuşulan iyi bir ülkede asgarî birer sene kalarak Arapça ve İngilizceyi hakkıyla öğrenmeye, nahiv, hadis ve fıkıh gibi âlet ve din ilimlerinden temel Arapça metinleri ezberlemeye, şer'î icazetle tamamlanan klasik bir tahsille âlim formasyonu kazanmaya, ilmin gelişmesi, İslâm'ın yücelmesi için hayatım boyunca "ilimde iddia, amelde tevazu" dengesini kollamaya, "İs yanına var is koksun, mis yanına var mis koksun" düsturunca mümkün olduğunca hayatta olan sâlih insanlarla birlikte olmaya, bütün bunları hakkıyla gerçekleştirebilmek için Nakşibendîliğin temsil ettiği Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat ruhuna sadık sağlam bir Müslüman cemaat içinde yer almaya dikkat ederdim.
80 notes · View notes
laviniaokur · 4 years
Text
Tumblr media
12 Eylül’de Selimiye kışlasında sorguya çekilen Mahmud efendi hz miz ks. na görevli;
“Sen sistemin en tehlikeli gördüğü adamsın ama
• Kadınlarla işin yok
• Parayla işin yok
• Koltuk ve makam derdin yok,
bu sebeple sana bir şey yapamıyoruz.”
İşte hakîkî Şeyh böyle olur. Bırakın sahtekarları!
12 notes · View notes
menittebeazzikra · 5 years
Note
Neden bir sürü tarikat var yani neden parça parça halinde neden bir bütün değil ?
Bunu da yine Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem’in hayatına bakarak anlayabiliyoruz aslında. Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem sahabelerini dini tebliğ nice memleketlere nice uzak diyarlara yönlendirip göndermiş.. Bugün Çin’de dahi sahabe kabristanları vardır. Düşünsene Ebu Eyyub El Ensari.. mübarek İstanbul’da mesela.. Nereden nereye.. hele ki o zamanın şartlarıyla canla başla dini yaymak için nice memleketlere gitmiş sahabeler. Orada İslam’ı en güzel şekilde yaşamış ve yaymama çalışmışlar. Dolayısıyla orada onlar bulundukları yerde alim olmuşlar hoca olmuşlar itibar edilmişler. Kimi sahabi SubhanAllahi Vebihamdihi zikrinin faziletini nakletmiş, kimisi kelimei tevhidin, kimisi salavatı şerifenin naklini.. Ve böyle böyle her bölgede aslında tek yolda buluşan İslam mücahidleri, İslam neferleri doğmuş Elhamdülillah. Tarikat ve tasavvufta da böyle. Kimi şeyh nefsi terbiye edip kalbi tezkiye için belli yöntemler uygulamış ve bunu öğretmiş, kimi şeyh belirli zikir telkinleri uygulamış tecrübe etmiş ve bunu bulunduğu yerdeki müridanlarına tebliğ etmiş. Böyle böyle gelişerek farklı metodlar ortaya çıkmış. Ehli sünnet olduktan sonra hepsi Âllah celle celaluha vasıl etmeyi amaç edinir tüm tarikatlar. Sadece gidiş yolları ve yöntemleri farklıdır. İşte bunların en ünlüsü, en kolay yol alanı ve en büyüğü de üstadın Risale-i Nur’da “Tarikatler hakikatlerin yollarıdır. Tarikatlerin içerisinde en meşhur ve en yüksek ve cadde-i kübrâ iddia olunan tarik-i Nakşibendî hakkında..” diye bahsettiği üzere Târikat-ı Âliyyeyi Nakşibendiyye’dir. Bediüzzaman Saîd Nursi Hazretlerinin sualinize binaen şu güzel sözleriyle yazımızı tamamlayalım inşaÂllah; Mübarek buyurur ki; "İşte Nakşibendiler, zikir hususunda ittihaz ettikleri zikr-i hafi sayesinde, kalbin fethiyle, ene ve enaniyet mikrobunu öldürmeye ve şeytanın emirberi olan nefs-i emmarenin başını kırmaya muvaffak olmuşlardır. Kezalik, Kadiriler de, zikr-i cehri sayesinde tabiat tağutlarını tarümar etmişlerdir.”
12 notes · View notes
nurcubiri · 6 years
Photo
Tumblr media
Başka söze gerek yok sanırım.
69 notes · View notes
yantekerlek · 7 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
cânım ey!
54 notes · View notes
bireddai · 2 years
Text
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Mümine iki şey verilmiştir ki; bu yüzden her hâl ve şartta hiçbir şeye şikayete hakları yoktur. Bunlardan birincisi; Ehli sünnet vel cemaat itikadı, ikincisi ise, Allahü teâlânın sevdiği bir kulunu tanıması ve onu sevmesidir.
8 notes · View notes
teneres · 2 years
Text
Tumblr media
Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: "Allah, müminlerin kadınlarına, bir ihtiyaçları için evlerinden çıktıklarında, başlarının üzerinden örtecekleri örtüleriyle yüzlerini örtmelerini ve sadece bir gözlerini açmalaraını emretmektedir.
Taberi (20/324); İbn Ebi Hatim (10/3153); Durru’l-Mensur (8/208); İbn Kesir (6/481) Şevkani Fethu’l-Kadir (6/82); Tefsiru’l-Begavi (6/376)
Abdullah b. Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Hür kadınlarda cariyeler gibi giyiniyordu. Bunun üzerine Allah müminlerin kadınlarına bu örtüleriyle kaşlarının üstüne kadar olan bölümü örtmelerini emretti.”
İbn Cerir et-Taberi (20/325)
Muhammed b. Sirin diyor ki: "Ben, Ubeyde es- Selmâni'ye bu âyetten sordum. Ubeyde başını ve yüzünü örttü, Sadece sol gözünü açık bıraktı ve âyetin, o şekli ifade ettiğini söyledi."
Taberi (20/325); İbn Ebi Hatim (10/3154); Cessas (3/458); Suyuti, Durru’l-Mensur (8/209); İbni Kesir (6/482); Begavi Tefsiri (6/376)
Es-Süddî de ayetin tefsirinde "Kadın alnını ve yüzünü yalnız bir gözü açık kalacak şekilde örter" demiştir."
Ebus Suud, İrşadu Akli Selim (5/352); Ebu Hayyan, Bahru’l-Muhit (9/184) Zemahşeri, el-Keşşaf (5/350) Alusi, Ruhu’l-Meani (16/223) el-Ferra, Meaniyu’l-Kuran (4/41) Sabuni, er-Revai (syf.487) Mesaid Bin Kasım, Ahkamu’l-Avret (48)
el-Ferra da şöyle demiştir: “Cahiliyede kadınlar başörtülerini arkalarına salarlar, yüzlerini açık bırakırlardı. Bunun üzerine yüzlerini örtmekle emrolundular”
Aişe radıyallahu anha’dan gelen rivayette;
“Allah ilk muhacir hanımlara rahmet eylesin. “Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle…” ayeti nazil olunca elbiselerinin bir parçasını yırtarak yüzlerini örttüler. Rasulullah ﷺ'in arkasında başlarında kargalar varmış gibi namaz kıldılar.”
Buhari (4759); Ebu Davud (4102); Taberi (18/94); Beyhaki (7/88); İshak b. Rahuye (1280); Hakim (2/431, 4/216); İbnu Katan, Kitabu’n-Nazar (syf.173) İbn Ebi Hatim, Tefsir (8/2575); Fethu’l-Bari (8/490) İbni Habib, Gaye ven Nihaye (syf. 213)
17 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 2 years
Note
Kıymetli kardeşim son zamanlarda Halis Aydemir paylaşımlarının sıklığı sizin de gözünüze çarpıyor mu ? Popüler bir hesaptan da paylaşım yapıldı. Kendisi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir. Baki selam.
Efendimiz (aleyhisselâtu vesselâm) için hüküm koyma yetkisi yoktur; hadîs-i şerîfler îtikadda delil olamaz; aklımıza uymayan âyetleri red ederiz gibi görüşleri savunan biri için sadece duâ edebiliriz.
Cübbeli Ahmed Hocamızın, İsmail Hünerlice Hocamızın ve Ebubekir Sifil Hocamızın bu hususta kendisine ilmî reddiyeleri mevcuttur. Dileyenler oradan da detaylı bilgiye ulaşabilir.
Rabbim bizleri son nefesimize kadar ehli sünnet vel cemaat çizgisi üzerine dâim eylesin. Bu duâyı hakîkaten çok yapmak lazım.
4 notes · View notes
talebetulahla · 2 years
Note
Kardeşim esselam,cemaatin hakkında bilgi verir misin,cemaate katılmayı düşünüyorum lakin hiçbir şey bilmiyorum. Yardımcı olur musun ?
Ve aleyküm selam. Bilgiden kastınızı aslında pek anlayamadım ama 😊 Mahmud Efendi (k.s) cemaatine bağlıyım elhamdülillah ehli sünnet vel cemaat yolundayız. Medreselerimizde okutulan ilimlerin güzelliği ve ağırlığı herkesce bilinir. Efendi hz.lerinin bize en cok soyledigi sey dini ilimleri okumaktir. Ayrica devamli sohbetler vardir. Nerede olursaniz olun bulunduğunuz yere yakın bir yerlerde cemaatin sohbetini elbet bulursunuz. Islamin cizgilerini kati bir suretle koruyup kollayan bir şeyhimiz var 😊
5 notes · View notes
bakburdakimvar · 3 years
Note
Bi cemaate bağlı mısınız
ehli sünnet vel cemaate bağlıyım :)
5 notes · View notes
laviniaokur · 4 years
Text
İbretlik Bir Kıssa
DERVİŞ KİSVESİ GİYEN AVCI
Süleyman (Aleyhisselâm) bütün hayvanların dilinden anlardı. Yönettiği halkın sıkıntılarını çözmek için onları dinlediği gibi, zaman zaman hayvanların şikâyetlerini de dinlerdi. Bir gün yaralı bir kuş Süleyman (Aleyhisselâm)’a gelip kanadını bir dervişin kırdığını söyleyerek şikâyette bulundu. Bunun üzerine mahkeme etmek için o dervişi çağırtıp sordu:
- Bu kuşun kanadını niçin kırdın?!
Derviş kendini şöyle savundu:
- Sultanım, ben ormanda avlanırken bu kuşu gördüm. Ona doğru yöneldim, fakat o benden kaçmadı. Ben de, onun bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım esnada kaçmaya çalışınca, işte o esnada kanadı kırıldı. Süleyman (Aleyhisselâm) kuşa sordu:
- Ondan niye kaçmadın? Çünkü sana sinsi bir şekilde yaklaşmamış, tedbirli davranıp kaçabilirdin. Kuş mahcubiyet içinde şöyle dedi:
- Doğru, kaçmadım. Çünkü ben onu derviş kıyafetiyle görünce; “bunlar Allah’tan korkar, bunlardan bana zarar gelmez” diye düşündüm. Yoksa üzerinde derviş kisvesi değil de, avcı kıyafeti olsaydı, bir an bile durmaz hemen kaçardım. Süleyman (Aleyhisselâm) kuşun savunmasını ikna edici buldu ve derviş kisvesine bürünmüş sinsi avcıyı cezalandırmaya karar verdi. Fakat kuş bu cezanın verilmesini istemedi, bunun sebebini de şöyle açıkladı:
- EĞER BU ADAMA BU CEZAYI VERİRSENİZ İLERDE AYNI HAİNLİĞİ
YİNE YAPABİLİR. SİZ EN İYİSİ ÜZERİNDEKİ DERVİŞ KİSVESİNİ ÇIKARTIN. ÇIKARTIN Kİ, BUNDAN SONRA DİĞER KUŞLAR DA BENİM GİBİ ALDANIP BU HAİNİN ELİNE DÜŞMESİN!.."
Mustafa Özşimşekler Hocamız
4 notes · View notes
menittebeazzikra · 5 years
Text
"Hacının hocanın hatasına bakıp dinden soğuyanlara, zenginin hatalarını görüp neden paradan soğumadıklarını sorun."
─ Mahmud Efendi Hazretleri (k.s)
678 notes · View notes