Tumgik
#şeker yükselmesi
Text
Bayram Şekeri Gözlerinizi Vurmasın !
Tumblr media
Bayram şekeri gözlerinizi vurmasın! Bayramda şeker tüketimine  dikkat
Ünlü isimlere yaptığı göz kapağı estetiği operasyonlarıyla tanınan Op. Dr. Tuncay Sezgin, yaklaşan Ramazan bayramında artacak olan şeker tüketimiyle ilgili uyarılarda bulundu. Sezgin, özellikle şeker hastalarının dikkatsiz şeker kullanımı sonucu durumun körlüğe kadar gidebileceğine dikkat çekti. SONU ÇOK KÖTÜ OLABİLİR Bugüne dek aralarında sanat dünyasının ünlü yıldızlarının yer aldığı çok sayıda tanınmış ismin göz kapağı estetiği ameliyatını gerçekleştiren Op. Dr. Tuncay Sezgin, yaklaşan Ramazan bayramı için önemli bir uyarıda bulundu. Halk arasında şeker bayramı olarak ta bilinen Ramazan bayramında şeker ve şekerli yiyeceklerin tüketiminin artacağını hatırlatan Sezgin, Türk toplumunda özellikle de orta yaş sonrası sıklıkla görülen şeker hastalığının bilinen olumsuzluklarının yanısıra gözleri de etkilediğini söyledi. Sezgin, fazla şeker tüketimi sonucu şeker hastalarının körlüğe kadar giden sorunlar yaşayabileceğine dikkat çekti. CİDDİYE ALINMALI Şeker hastalığının retinadaki kılcal damarların yapısını bozup, hücre kaybına yol açtığını söyleyen Op. Dr. Tuncay Sezgin, bunun da damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine, beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına sebep olduğunu dile getirdi. Sezgin, “Hastalığın ileri evrelerinde ağrılı göz içi basıncı yükselmesi (glokom) ortaya çıkabilir. Tedavi edilmezse bu durum körlükle sonuçlanır” sözleriyle şeker tanısı konan hastaları durumu ciddiye almalarını istedi. Read the full article
0 notes
sektorellfirmalar · 1 year
Link
0 notes
backlinkci · 1 year
Text
Ramazan Ayını Sağlıklı ve Zinde Geçirmek İçin Beslenmeye Dikkat
Ramazan Ayını Sağlıklı ve Zinde Geçirmek İçin Beslenmeye Dikkat
Oruç tutarken, herhangi bir sağlık problemleriyle karşılaşmadan, sağlıklı bir ramazan ayı geçirmeniz sahur ve iftarda sağlıklı beslenmeden geçmektedir. Oruç tutarken açlık sırasında oluşabilecek durumlar: Genellikle yemek yedikten 8 saat sonra vücut açlık durumuna girmiştir. Açlık durumunda vücut, kan şekerini dengelemek için vücutta depolanmış glukozu kullanır. Glikojen deposundaki glukoz bitince vücut yağ dokusunu yakmaya, yani yağı enerji olarak kullanmaya başlar. - Kan şekerinin düşmesi (hipoglisemi) - Titreme, terleme - Gözlerde kararma - Dudaklarda veya elde karıncalanma - Sinirli ve gergin ruh hali - Çarpıntı ve düzensiz kalp atışı - Kan şekerinin yükselmesi (hiperglisemi) - Susama - Sık sık tuvalete çıkma - Baş ağrısı - Aşırı yorgunluk - Ağızda kötü bir koku (özellikle tip 1 ve tip 2 diyabetli bireylerde) - Vücudun susuz kalması (Dehidrasyon) - Çok fazla susama hissi - Kuru cilt, kuru ağız ve kuru dudaklar - Reflü (yemeğin ve mide asidinin yemek borusuna kaçması) - Bağırsak hareketlerinin yavaşlaması Açlık boyunca bu tarz durumların engellenmesi için sahur, iftar ve oruç tutulmayan vakitlerde sağlıklı bir beslenme tabağı oluşturulmalı ve özellikle glisemik indeksi düşük yüksek posalı besinlerle beslenilmelidir. Sağlıklı beslenme tabağı nasıl olmalıdır?  Ramazan boyunca iftar ve sahurda kendinize bir tabak hazırlayın. Bu tabağı 5 parçaya bölün ve aşağıdaki besin  gruplarından tabağınıza ekleyin. Tabağınız ne kadar farklı renkte gökkuşağı gibi gözükürse o kadar farklı vitamin ve minerali besinler yoluyla almış olursunuz. - Sebze ve meyveler - Yumurta, et, tavuk balık ve kurubaklagiller - Tam tahıllı ekmek, çavdar ekmeği, bulgur pilavı, karabuğday, kinoa, esmer makarna ve esmer pirinç pilavı - Süt ve fermente edilmiş süt ürünleri (yoğurt, kefir veya peynir) - Ceviz, fındık, badem, soğuk sızma zeytinyağı Oruç tutamayacak olanlar kimlerdir? Kalp , böbrek, tansiyon, şeker hastaları, düzenli ilaç kullananlar, hamile ve emziren anneler ve  teşhisi konulmuş bir hastalığı olanların oruç tutmaları  sağlıkları açısından uygun değildir. Yine de oruç tutmak isteniyorsa doktor ve beslenme uzmanına başvurulmalı ve sağlığı riske atmadan nasıl beslenilmesi konusunda yardım alınmalıdır.
0 notes
sifabul · 5 years
Photo
Tumblr media
ŞU BELİRTİLER VARSA KAN ŞEKERİNİZ YÜKSEK OLABİLİR: #şifabul
1- Susuz hissetme ve ağız kuruluğu 2- Sık idrara çıkma 3- Baş dönmesi 4- Bulanık görme 5- Yorgunluk ve halsizlik 6- Güçlü ve ekşi nefes kokusu 7- Huzursuzluk ve sinirlilik 8- Yaraların yavaş iyileşmesi 9- Aşırı açlık hissi 10- Hızlı ve derin nefes alma
KAN ŞEKERİNİ DÜŞÜREN GIDALAR: 1- Keten tohumu 2- Badem 3- Lahana 4- Biber 5- Moringa 6- Karnabahar 7- Brokoli 8- Tarçın 9- Yeşil Çay 10- Ceviz
12 notes · View notes
gastronomi101 · 4 years
Text
Ev Yapımı Dondurma & Creme Anglaise
Dondurma için yaz aylarının vazgeçilmez tatlısı denilebilir. Karpuzla birlikte hem tatlı ihtiyacımızı hem de serinleme ihtiyacımızı gideren birkaç yiyecekten biri. Ancak son senelerde hazır dondurma fiyatlarının inanılmaz derecede yükselmesi, bu yükselmenin yanında porsiyonlarının giderek azalması ( evet magnum sana söylüyorum) hatta tatlarının da eskisi gibi gelmemesi beni daha fazla dondurma yapmaya itti. Geçtiğimiz senelerde birkaç deneme ardından yapmayı bırakırdım ama bu sene çikolatalı sıcak fudge, espressolu caramel sos falan da derken dondurma yapma batağına düşmüş bulunuyorum. Sizlere de hem dondurma için baz bir tarif vereyim hem de dondurma yaparken nelere dikkat etmek gerekir bahsetmek istedim.
İlk olarak evde kendi kornetimi de yapayım diyorsanız aslında kolay bir iş ama maalesef evde kullanıma uygun bir pişirme aracı bulunmuyor. Benim araştırmalarım sonucu bulduğum tüm aletler endüstriyel ürünler ve oldukça da pahalılar. O yüzden kornet yapımını geçiyorum. Ancak eğer hazır külah/kornet alıp o şekilde yemeyi tercih ediyorsanız, kesinlikle ama kesinlikle kornetlerin içini ve dibini doldurmanızı öneririm. Fıstık ezmesi, nutella, karamel, meyve reçel/marmelatları seçeceğiniz dondurmaya göre iş görecektir. Temperlemeden konulan erimiş çikolata külahı yumuşatacaktır o yüzden bir önceki gönderiye bakıp çikolata temperlemeyi öğrenebilirsiniz.
Eğer dondurma içine kuruyemiş katmak istiyorsanız kesinlikle kavurmanızı öneririm. Kavurmanın sonuna doğru bir miktar tuz eklemek de aromaların ortaya çıkması için yardımcı olacaktır. Bu şekilde yemişler ısırdığınızda çıtır kalacak ve yumuşamayacaktır. Hatta daha tatlı olmasını isterseniz, bal ya da benzeri bir tatlandırıcı ile kavurmanız da işe yarayacaktır.
Tumblr media
Vanilyalı dondurma yapmak istiyorsanız marketten aldığınız ‘şekerli vanilin’ çok da işe yaramayacaktır. Soğuk ürünlerin aromasını almak zordur çünkü aroma bileşikleri sıcakla birlikte serbest kalır. O yüzden dondurmada aromayı oluşturmak çok nemli, Aksi takdirde sadece buz yiyor gibi hissetmek mümkün. Vanilya söz konusu olduğunda ise vanilya çubuğu kullanmak en iyi sonuç olacaktır. Önceki gönderilerde bahsettiğim üzere kendi vanilya özütünüzü yapmak ve onu kullanmak da işe yarar. Şekerli vanilinle yapacağınız bir dondurmadan çok farklı olacağını yapınca göreceksiniz. Vanilya çubuğunu uzunlamasına ikiye bölün ve içini bıçağın tersiyle çıkarın. Hem içini hem de kabukları sütün içine atın ve normal işleminize devam edin. Bağlama sırasında kabukları çıkartın ve devam edin. Siyah vanilya tanecikleri dondurmanın daha da güzel gözükmesini sağlayacaktır.
Evde likör yapmayı çok seviyorum. Özellikle yabani meyveleri toplayıp liköre dönüştürmek çok eğlenceli bence. Likörlerim dondurma yaparken de işime yaradığı için çifte mutluluk oluyor. Dondurma yapımında alkolün kullanılması 2 noktada işinize yarar. Birincisi aroma katar. İkincisi ise dondurmanızın-özellikle sorbe yapıyorsanız- çok sert donmasını engeller çünkü alkol donmaz. Çok fazla eklemenize de gerek yok, sadece 1 yemek kaşığı kadar aromalı ya da ekstra aroma istemiyorsanız sade votka ve rom ekleyin(bu ikisi aroma içermez) soğutmaya geçerken. Dondurmanızı kaşıklamak çok daha kolay olacaktır.
Gül suyu ya da gelincik suyu; meyveli dondurmalarınıza ekleyeceğiniz birkaç çay kaşığı gül suyu dondurmanızı tadına 1 katman daha ekleyecektir. Ancak mevlütlerde dağıtılan gül suyundan değil gerçek gül suyundan bahsediyorum. Asıl meyve aromasının ardından gül aroması gelecek ve alacağınız zevki 2 katına çıkaracaktır. Mayıs aylarında dağlarda taşlarda çıkan gelincikleri toplayıp yapabilirsiniz mesela(ben likörünü de yapıyorum) hem de bedava.
Tumblr media
Dondurmayı dolaptan çıkardıktan sonra biraz bekleyin. Daha önce de bahsettiğim gibi aromalar ısındıkça alınması kolaylaşır. O yüzden -18 derecede saatlerce beklemiş dondurmayı en azından 1 dk dışarıda bekletip servis ederseniz daha ilk kaşıktan aromasını almış olursunuz.
Dondurma yaparken en önemli nokta nasıl dondurduğunuz. Eğer bir makineniz varsa işiniz kolay ancak yoksa işiniz biraz zor. Kademeli olarak donması, büyük kristaller oluşmaması için çok önemli. O yüzden sürekli olarak karıştırıp her yerin eşit sıcaklıkta olduğundan emin olmak gerekiyor. Bu yüzden 1 gece önceden buz küpleri yapmaya başlayın. Ocaktan aldıktan sonra buzlu su banyosunda olabildiğince hızlı soğutmanız gerekiyor. Sonraki adım buzdolabında soğutma ve ardından dondurucu geliyor. Dondurma makinesine koymadan önce bile 1 gece buzdolabında bekletmeyi öneren tarifler de var.
Dondurma içine ekleyeceğiniz şeyleri sona saklayın. Kabına alıp dondurucuya atmadan önce yapmanız gerekiyor bu işlemi. Aksi takdirde dibe batacaklardır. Çikolata, karamel, reçel gibi sıvı ürünleri ise katmanlar halinde koymanız daha mantıklı olacaktır. Bir kat dondurma – karamel – 1 kat dondurma – karamel- şeklinde. Bu tarz ürünlerin dondurmanın tüm yüzeyini kaplamaması daha iyi olacaktır yoksa baskın tat haline gelebilirler.
Light mısır şurubu eklemek daha pürüzsüz daha kolay kaşıklanabilen bir dondurma yapmak için güzel bir püf nokta. Tatlılarda kullanılan mısır şurubundan farklı ve neredeyse aroması olmayan bu şurubu kullanacağınız şekerin 1/3’ü kadarıyla (hepsiyle değil) değiştirebilirsiniz.
Buzlukta ağzı kapalı bir kapta yüzeyine streç film değecek şekilde saklayabilirsiniz. Her ne kadar çok uzun süre dayanabilir gibi gözükse de, ne kadar durursa o kadar aromasının azalacağını da hesaba katın. Eğer bir de dondurma makineniz varsa zaten o kadar da zor bir süreç değil, az az yapmak daha lezzetli olacaktır.
Dondurma yapımının birkaç yolu var. Daha doğrusu sütle bir şeyleri karıştırıp buzluğa atın, donacaktır. Eğer buna dondurma demek istiyorsanız diyebilirsiniz. İtalyanların gelato’su daha az krema ve yumurta sarısı içerir, bizim Maraş usulü dondurmamızın içinde salep bulunur. Ben size ‘Creme Anglaise / İngiliz Kreması’ bazlı dondurma tarifi vermek istedim. Yapacağınız bu sos çok fazla noktada kullanılabilir. İsterseniz meyvelerin üstüne dökün, ister kalan ekmek/keklerin üstüne dökün pişirin.
Tumblr media
Creme Anglaise bazlı dondurma tarifi
·         300 ml süt
·         300 ml krema
·         115 g şeker
·         3 yumurta sarısı
·         Vanilya özütü
Yapılışı:
Süt, krema ve şekerin yarısını bir tencereye ekleyin ve ocağa alın. Kaynamaya başlamadan sadece kenarlarından hafif köpükler çıkana kadar ısıtın. Bu sırada kalan şekerle yumurta sarılarını çırpın. Isınan sütten birkaç kepçe yumurtalara katın ve karıştırın. Burada yapılan şey yumurtaların pişmemesi için sıcaklığı eşlemek. Yumurta karışımını tencereye boşaltın ve tahta kaşığın arka yüzünü kaplayana kadar pişirin. Çoğunlukla 1 ya da 2 dk yetecektir. Kaşığı içinden çıkarıp parmağınızla tersinin ortasına bir çizik atın. Eğer parmağınızı geçirdiğiniz yer kapanmıyorsa kıvam olarak olmuş demektir. Bundan sonraki süreç malzemenin soğutulması. İster çikolata eritin, ister meyve püresi koyun, isterseniz de tarifteki vanilyadan koyarak blenderdan geçirin. Buzlu su banyosunda yavaş yavaş soğutun. İdeal olarak 30 dk’da bir karıştırıp tekrar dolaba kaldırın. Dolap sıcaklığına ulaştıktan sonra buzluğa koyup yine 30 dk’da bir karıştırmaya devam edin. Sıkıldığınızda ya da olduğunu düşündüğünüzde kaba alın ve buzlukta en az 1 gece bekletin. Afiyet olsun.
3 notes · View notes
obeziteameliyati · 3 years
Text
Obezite Belirtileri Nelerdir?
Obezite bir hastalık olarak dünyada ve ülkemizde hızla artmaktadır ve insan sağlığı açısından bu bir tehdit oluşturmaktadır. Obezite belirtileri arasında aşırı kilo almak ve kilo almaya bağlı olarak sağlık sorunlarının hissedilir ve tehdit eder duruma gelmesidir. Obezite belirtileri şunlardır;
Özellikle bel çevresinde aşırı yağ birikmesi
Nefes Almada güçlük
Aşırı terleme
Uyku apnesi
Dermatolojik sorunlar
Günlük yaşamda fiziksel olarak kendi işini görmede zorluk
Yorgunluk hissi
Eklemlerde ağrı obezitenin önemli belirtileri arasındadır
Obezite Teşhisi Nasıl Konulur?
Obezite teşhisi beden kitle endeksi hesaplanarak konulmaktadır. Hasta doktora gittiğinde konu ile ilgili öyküsünü anlatır. Doktor bel çevresinin ölçüsünü alır. Çünkü bel çevresi obeziteye bağlı oluşacak hastalıkların değerlendirilmesi açısından oldukça önemlidir. Buna bağlı olarak hastanın tetkikleri yapılır. Tip 2 diyabette artış, hipertansiyon, kolesterol ve lipit değerinde artış, oksitlenmiş kolesterol seviyesinin yükselmesi, eklem ağrıları, uyku apnesi gibi belirtilerin obezite hastalarında başladığı görülür. Dolayısıyla obezite teşhisi bütün bunlar değerlendirildikten sonra konur.
Obezite Nasıl Tedavi Edilir?
Öncelikle obezite ile hormonlar birbiriyle ilişkilidir. Acıkma, aşırı yemek yeme, doymama hissi gibi belirtilerdir. Bununla birlikte alınan gıdalardaki şeker, protein ve yağ egzersize rağmen atılamaz. Dolayısıyla burada bir hormonal dengesizliğin oluştuğu söylenebilir. Bu durumda hastanın endokrin doktoruna müracaat etmesi ve öncelikle hormonal tedavisinin yapılması gerekir. Endokrin doktorunun uygulayacağı hormon tedavisi ile hasta iyileşebilir. Kilo verebilir. Ancak endokrin tedavisinin cevap vermediği durumda hastanın vücut endeksi tekrar değerlendirilerek hastaya obezite cerrahisi uygulanmasına karar verilebilir.
Obezite Tedavisi Konusunda Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Obezite insanın yaşam kalitesini bozan ve ciddi anlamda sağlık sorunlarına yol açan kronik bir hastalıktır. Obezite tedavisi her hastaya aynı uygulanan bir tedavi değildir. Obezite kişiye özel yapılan tedavilerden biridir. Her hastanın obezite belirtisi ve sebepleri farklıdır. Dolayısıyla obezite tedavisinde hastanın genel durumu ve tetkikleri yapıldıktan sonra bir tedavi programı oluşturulur. Bu tedavide diyetisyen kontrolünde beslenme, egzersiz, günlük yaşamdaki alışkanlıkların değiştirilmesi, ilaç tedavisi ve en son olarak da obezite cerrahisi uygulanmaktadır. obezite tedavisi koordineli bir tedavidir. Hekim, diyetisyen, psikolog, fizik tedavi uzmanı ile birlikte yürütülür. Uygulanan tedavilerin cevapsız kalması durumunda ise ortak karar verilerek hastanın obezite cerrahisi yapılmasına karar verilir.
1 note · View note
pazaryerigundem · 2 years
Text
Bursa'da uzman psikolog davranışların altında yatan sebepleri anlattı
Bursa’da uzman psikolog davranışların altında yatan sebepleri anlattı
Bursa’da Esentepe Hastanesi Uzman Psikolog Dildade Demirören Şeker, bazı insan davranışlarının (mükemmeliyetçilik, sinirlilik, kusursuzluğu arama, beklenti seviyesinin yükselmesi vb.) arka planında yatan sebepleri kaygı seviyesinin yükselmesiyle ilişkili olduğunu ifade etti. GÜLİN ÖZDEMİR / BURSADA BUGÜN/BURSA İGFA- ‘Ben böyleyim’ demek kolay. Peki neden böylesin? Hiç düşündün mü? Bursa’da…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Bayram Şekeri Gözlerinizi Vurmasın !
Tumblr media
Bayram şekeri gözlerinizi vurmasın! Bayramda şeker tüketimine  dikkat
Ünlü isimlere yaptığı göz kapağı estetiği operasyonlarıyla tanınan Op. Dr. Tuncay Sezgin, yaklaşan Ramazan bayramında artacak olan şeker tüketimiyle ilgili uyarılarda bulundu. Sezgin, özellikle şeker hastalarının dikkatsiz şeker kullanımı sonucu durumun körlüğe kadar gidebileceğine dikkat çekti. SONU ÇOK KÖTÜ OLABİLİR Bugüne dek aralarında sanat dünyasının ünlü yıldızlarının yer aldığı çok sayıda tanınmış ismin göz kapağı estetiği ameliyatını gerçekleştiren Op. Dr. Tuncay Sezgin, yaklaşan Ramazan bayramı için önemli bir uyarıda bulundu. Halk arasında şeker bayramı olarak ta bilinen Ramazan bayramında şeker ve şekerli yiyeceklerin tüketiminin artacağını hatırlatan Sezgin, Türk toplumunda özellikle de orta yaş sonrası sıklıkla görülen şeker hastalığının bilinen olumsuzluklarının yanısıra gözleri de etkilediğini söyledi. Sezgin, fazla şeker tüketimi sonucu şeker hastalarının körlüğe kadar giden sorunlar yaşayabileceğine dikkat çekti. CİDDİYE ALINMALI Şeker hastalığının retinadaki kılcal damarların yapısını bozup, hücre kaybına yol açtığını söyleyen Op. Dr. Tuncay Sezgin, bunun da damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine, beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına sebep olduğunu dile getirdi. Sezgin, “Hastalığın ileri evrelerinde ağrılı göz içi basıncı yükselmesi (glokom) ortaya çıkabilir. Tedavi edilmezse bu durum körlükle sonuçlanır” sözleriyle şeker tanısı konan hastaları durumu ciddiye almalarını istedi. Read the full article
0 notes
hekimbulnet · 2 years
Text
Göz Tansiyonu
Tumblr media
Glokom, halk arasında kullanılan adıyla göz tansiyonu, göz sinirlerinin hasar görmesiyle oluşan ilerleme olasılığı çok olan bir göz rahatsızlığıdır. Genellikle gözün içinde bulunan sıvı basıncının görmeyi sağlayan göz sinirlerine zarar verecek derece yüksek olması sebebiyle ortaya çıkar. Tedavi edilmezse sinirlerde oluşan hasar görme kaybına yol açabilir. Glokom dünya üzerinde görülen en sık görme kaybı nedenidir. 40 yaşın üzerindeki her 40 kişiden 1’inde görülebilir. Göz tansiyonu ortalama olarak 4 kişiden 1’inde bir tek gözde, 10 kişiden 1’nde ise her iki gözde birden kalıcı görme kaybına neden olabilir. Dünya üzerinde 2010 yılında tahmini olarak 64 milyon kişide olduğu düşünülen Glokom hastalığının 2021 yılında 76 milyon, 2040 yılında ise 111 milyon kişide görülebileceği öngörülmektedir. 2010 yılında tahmini olarak 8.4 milyon kişide olan Glokom hastalığına bağlı her iki gözdeki görme kaybının, 2021 yılında 11.1 milyon kişiye ulaşabileceği düşünülmektedir. Göz tansiyonu hastalığının dünya üzerindeki yaygınlığı ve insan sağlığı üzerindeki etkileri sebebiyle bu hastalık konusunda daha bilinçli olunmasını sağlamak amacı güdülerek her yıl 12 mart “Dünya Glokom Günü” olarak kabul edilmektedir ve bir hafta boyunca bütün dünyada göz tansiyonu (Glokom) belirtileri, tanısı ve tedavisi hakkında bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri düzenlenmektedir. Göz tansiyonunun oluşması, göz içinde bulunan sıvının yeterli olarak boşalmamasına bağlı olarak basınç yükselmesi ve yükselen göz içi basıncının görmeyi sağlayan göz sinirlerine zarar vermesiyle gerçekleşir. Göz sinirini oluşturan sinir lifleri yükselmiş olan göz içi basıncı sebebiyle hasar görerek ağır ağır ölmeye başlar ve çevreden başlayarak göz merkezine doğru görme kaybı ortaya çıkar. Göz içindeki göz sinirinin damarsal dolaşım bozukluğu sebebiyle veya kafa içi basıncı gibi yapısal sebeplerle, göz içi basıncına karşı aşırı derecede hassas olan gözlerde aynı olayın basınçta belirgin bir artış olmadan da gerçekleşmesi olasılık dahilindedir. Sinir liflerinin zaman içerisinde tamamının hasar gördüğü ve öldüğü durumlarda kalıcı görme kaybı oluşur.
Göz Tansiyonu Belirtileri
Glokom, göz tansiyonu ya da halk arasında “Karasu Hastalığı” hastalığı olarak da bilinir. Göz içi basıncının yükselmesi sonucunda ortaya çıkan göz siniri harabiyeti olarak tanımlanır. Çok sık görülen, erken fark edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına neden olan bir göz hastalığıdır. Glokom hastalığının maalesef erken evrelerinde herhangi bir belirti ve bulgu yoktur. Gözümüzün içerisinde bulunan ve “Aköz Sıvı” olarak da bilinen bir sıvı vardır. Bu göz içi sıvısı eş zamanlı olarak farklı yollarla gözü terk eder. Glokom hastalığında ise, göz içi sıvısının dışarı çıkış yolunda çıplak göz ile görülemeyecek boyutta bir tıkanıklık oluşur. Buna bağlı olarak artan göz içi sıvısı göz içi basıncında artışa sebep olur. Artmış olan bu göz içi basıncı optik sinir olarak bilinen görme sinirine zarar vererek, bu sinirin geriye dönüşüm olanağı olmayacak bir şekilde zarar görmesine sebep olur. Daha çok 40 yaşın üzerinde sıklıkla görülen bu sinsi hastalığın en fazla görülen tipi “Primer Açık Açılı Glokom” olup, görme kaybı oluşmaya başladıktan sonra geri dönüşü olmamasından dolayı erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Göz tansiyonu riski olan kişiler, ileri yaştakiler, aile içerisinde göz tansiyonu hastalığı bulunanlar, sigara kullananlar, şeker hastalığı olanlar, miyop hastaları, uzun süre kortizon tedavisi görmüş olanlar ve göz yaralanması geçirmiş olanlar olarak sıralanabilir. Göz tansiyonunun belirtileri nelerdir diye sorduğumuzda, erken safhalarda belirgin belirtilerinin olmadığı cevabına rastlarız. Çünkü hastaların büyük çoğunluğunda herhangi bir belirti görülmez. Bazı hastaların aktardıkları belirtiler, sabahları daha çok belirginleşen baş ağrıları, zaman zaman görmede bulanıklık, geceleri ışıkların çevresinde halka halka görülen ışıklar, televizyon izlerken göz çevresinde ağrı olması şeklindedir. Glokom hastalar tarafından ileri döneme geçtiğinde ve belirgin görme kaybı başladığında fark edilmektedir. Diğer bir göz tansiyonu hastalığı tipi ise, ilerlemiş yaşlarda aniden bir kriz şeklinde ortaya çıkan glokomdur. Aşırı şiddetli göz ağrısı, görmede azalma, göz içinde kızarıklık, mide bulantısı ve kusma şeklinde ortaya çıkar. Acil müdahale gerektirmektedir. Bebek ve çocukluk çağında ise gözlerde sulanma şikayeti, ışığa duyulan hassasiyet ve gözde büyüme olarak kendini gösterir.
Göz Tansiyonu Nedir
Halk arasında “Karasu” olarak da adı geçen Glokom yani bu rahatsızlığın genel olarak belirti göstermeden gizli bir şekilde ilerleyen çok yaygın bir göz hastalığıdır. Tedavi uygulanmadığı takdirde kalıcı görme kaybına neden olmaktadır. Hastalığında göz içerisinde bulunan sıvı basıncı görme yetisi için gerekli olan göz sinirine zarar verebilecek düzeyde yükselir. Göz tansiyonu (Glokom) her yaş düzeyinde görülebilmektedir. Fakat 40 yaşın üzerine gelmiş kişilerde daha sık görülmesinden dolayı, bu yaştan itibaren kişilerin yılda en az bir defa kontrolünden geçmeleri tavsiye edilmektedir. Eğer aile içerisindeki bireylerde görülmüş olanlar var ise daha sık kontrolden geçilmesi gerekebilir. Bu rahatsızlığın kişiye tanı koyulduktan sonra ne yazık ki tamamen iyileştirilip ortadan kaldırılması mümkün değildir. Ancak uygun bir tedavi uygulanarak başarılı bir şekilde kontrol altına almak mümkün olabilir ve görme kaybının ilerlemesinin önüne geçilebilir. Göz tansiyonu (Glokom) öncelikle, göz içi basıncını düşürmeye yarayan çeşitli ilaçlarla tedavi edilir. Direnç gösteren vakalarda veya göz tansiyonu tipine göre cerrahi tedaviler de uygulanabilmektedir. Bazı hastalarda ise birden fazla cerrahi müdahale gerekebilmektedir. Ani bir kriz ile ortaya çıkan dar açılı bu rahatsızlığın tipinde ise tedavinin çok acil uygulanması gerekir. Lazer tedavileri, kontrol altına alınmakta zorlanılan glokomda veya kapalı açılı glokomda uygulanabilmektedir. Sinsi ilerleyen bir hastalık olduğu için her yıl düzenli olarak kontrole gidip bu rahatsızlığı ölçtürmek erken teşhis açısından çok önemlidir. Şeker hastalığı (diyabet) ve guatr rahatsızlığı bulunan hastalarda bu rahatsızlığın oluşma riski çok daha fazladır. Ciddi göz yaralanması geçirmiş olan kişilerin göz içi basıncının yükselme olasılığı bulunmaktadır. Diğer risk faktörleri ise, göz içi tümörleri, retina dekolmanı, kronik üveit ya da iritis gibi göz iltihaplanmalarıdır. Bazı göz cerrahi operasyonları da göz tansiyonu gelişimini tetikleyebilmektedir. Uzağı iyi görememek olarak da bilinen miyopi rahatsızlığında bu rahatsızlığın sıklığı yaklaşık olarak iki kat artmıştır. Uzun süre, damla şeklinde ağızdan veya pomat yoluyla deriden kortizon tedavisi alınması da göz tansiyonu gelişimine neden olabilmektedir. Bu özellikleri bünyelerinde barındıran kişilerin erken tanı açısından düzenli göz muayenesi olmaları önem taşımaktadır.
Göz Tansiyonu Neden Olur?
Daha çok ilerlemiş yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bu rahatsızlık erken yaşlarda da görülebilmektedir. Bu rahatsızlığın gelişmesine sebep olan faktörler, genetik yatkınlık yani ailede daha önce başka kişilerde bu hastalığının görülmüş olması, ince kornea tabakası, diyabet (şeker hastalığı), ileri yaş, kansızlık, miyop ya da hipermetrop rahatsızlığının bulunması olarak sıralanabilir. Belirtileri arasında ise, görme duyusunda azalma, gözlerde kızarıklık, aşırı göz ağrısı, görmede bulanıklık, mide bulantısı ve kusma bulunmaktadır. Hastalığı göz içi sıvısının basıncının yükselmesi ve göz sinirine zarar vermesi durumudur. Sağlıklı bir gözde göz sıvısı sürekli olarak üretilir ve üretim sonrasında düzenli ve dengeli bir biçimde boşaltılır. Bu sayede göz içi basıncı yükselmez ve olması gereken seviyede kalmaya devam eder. Göz tansiyonu hastalığında bu olay gerçekleşmez ve göz içi basıncı artarak görmeye yarayan göz sinirleri ve damarları üzerinde baskı artar. Bu sebeple göz siniri zaman içerisinde zayıflar ve kalıcı görme kaybına yol açar. Hastalığı erken teşhis edildiğinde ilaç tedavisi uygulanması mümkün olmaktadır. Göz içi sinirlerinin ileri derecede zarar görmediği durumlarda bu sinirleri korumak için damla tedavisi uygulanabilmektedir. Bu damlalar hem bu rahatsızlığı düşürür hem de göz içerisinde üretilmekte olan sıvının yeniden dengelenmesini sağlar. Damla tedavisinin yeterli gelmediği durumlarda ise, lazer tedavisine yönelinmektedir. Bu tedavi ile tansiyonu dengelenmekte ve göz içerisindeki fazla sıvı boşaltılmaktadır. Ancak her iki tedavinin de yetmediği durumlar bulunabilmektedir. Böyle vakalarda cerrahi müdahalelere başvurmak gerekebilmektedir. Gözde birikmiş olan sıvının boşaltılabilmesi için yeni bir kanal açılmaktadır. Eğer göz sinirleri fazlaca zarar görüp tahriş olmuş durumda ise bu yöntem uygulanmaktadır. hastalığına sahip kişiler aşırıya kaçmamak şartı ile, düzenli bir şekilde karabaş otu, domates, bakla, havuç ve çörekotu tüketirlerse tansiyonlarının dengede kalmasını ve göz sağlıklarını korumayı sağlayabilirler. Bir çok hastalığın tedavisinde olduğu gibi göz tansiyonu hastalığında da erken tanı hayatımızı olumsuz etkilenmekten kurtarabilir. Düzenli olarak göz sağlığı kontrolü ve göz tansiyonunun ölçülmesi bu hastalığın tedavisinde önemli rol oynamaktadır. Göz Tansiyonu Kaç Olmalı Erken tanı konmadığı ve tedaviye başlanmadığı takdirde kalıcı görme kaybına neden olan göz tansiyonu (Glokom) hastalığı en yaygın görülen göz hastalığıdır. İleri yaşlarda görülme sıklığı daha fazla olsa da, her yaş grubunda olma olasılığı vardır. Aile bireylerinde daha önce görüldüyse, şeker hastalığı, kansızlık, miyop ya da hipermetrop rahatsızlıkları bulunuyorsa göz tansiyonunu düzenli olarak ölçtürmek oldukça gereklidir. Göz tansiyonunun, göz içi sıvı basıncındaki yükselme ile göz sinirlerinin tahrip olma durumudur. Eğer bu (Glokom) hastalığı tanısı almışsanız, hastalığın tedavisi ve doktorunuzun belirteceği aralıklar ile takip edilmesi hayatınızın geriye kalan bölümünde de sürekli bir şekilde devam edecektir. Bu sebepten ötürü, göz doktorunuzun size tavsiye ettiği takip programına düzenli bir şekilde uymanız ve ��nerilmiş olan tedaviye dikkatli bir şekilde devam etmeniz çok önemlidir. Göz tansiyonu (Glokom) hastalığının maalesef erken evrelerinde hastalarda herhangi bir belirti veya bulguya rastlanılmamaktadır. Göz içinde bulunan göz içi sıvısının gün içinde oluşan farklılığından kaynaklanan baş ağrısı, gözün çevresinde oluşan ağrı, göz içi basıncının artması sebebiyle gelip geçen görme bulanıklığı, ışıkların çevresinde halkalar görülmesi, gözde sertlik hissedilmesi ve sadece göze dokunulduğu zaman oluşan ağrı başlıca belirtiler olarak düşünülebilir. Fakat “açı kapanması glokomu”  denilen alt tür bir hipermetrop karma rahatsızlığına sahip bireylerde göz tansiyonunun ağrılı kırmızı bir göze neden olabilmektedir. Bu belirtiyi gösteren kişiler hiç vakit kaybetmeden, acil bir şekilde göz doktoruna başvurmalıdırlar. Doğuştan gelen bir glokomda (göz tansiyonu) ise, gözlerde irilik, iki göz arasındaki boyut farkı dikkatli ebeveynler tarafından aktarılmış belirtilerdir. Göz tansiyonunun kabul edilmiş normal değeri 10-20 mmHg arasındadır. Eğer göz tansiyonunun sınırı 20’yi aşmış ise hastalığa ilişkin belirtiler de ortaya çıkmaya başlayabilir. Belirtilmiş olan en ideal göz tansiyonunun değeri ise 17 mHGg olarak kabul edilmektedir. Yaşam kalitemizin düşmemesi ve göz sağlığımızın bozulup, görme kaybı yaşamamamız için düzenli bir şekilde göz doktoru kontrolüne gitmemiz oldukça önem arz etmektedir.   Read the full article
0 notes
backlinkci · 2 years
Text
Glokom Nedir? Glokom Belirtileri
Glokom Tanısında Gecikmeyin
Dünyadaki en önemli ikinci körlük nedeni olan glokom çoğunlukla gözlük muayenesinde tesadüfen fark ediliyor, bu nedenle her yaş grubundan hastanın yılda en az bir kez göz muayenesine gitmesi büyük önem taşıyor.
Glokom nedir?  Görme sinirinde hasar ve ciddi görme kaybı ile giden çoğu zaman sinsi seyreden bir hastalıktır. Dünyadaki en önemli ikinci körlük nedenidir.
Göz tansiyonu nedir?  Göz içi sıvısı, gözün özel tabakalarında üretilen bir sıvıdır. Bu sıvı gözün boşluklarını doldurarak göz küresinin belli bir anatomik yapıda kalmasını, göz içindeki dokuların beslenmesini ve artık maddelerin gözden uzaklaştırılmasını sağlar. Üretildikten ve görevini yaptıktan sonra belli bölgelerden damarlar yoluyla gözden uzaklaştırılır. Bu nedenle normalde de bu sıvının belli basınç değerleri vardır ve bu, göz tansiyonu olarak adlandırılır. Normal göz tansiyonu değerleri 9-22 mmHg arasında kabul edilmektedir. Bu sıvının üretimi ve gözden dışarı çıkışı arasında bir denge vardır. Bu dengede bir bozulma olursa göz tansiyonu normal değerlerinin üstüne çıkar.
Glokom hastalığı ve göz tansiyonu hastalığı aynı tablo mudur?  Glokom hastalığı, görme sinirinde hücre ölümü ve görme kaybı ile giden ciddi ve sinsi bir hastalıktır. En önemli nedeni göz tansiyonunun yükselmesi ve görme siniri üzerine baskı yaparak sinir hücrelerinde ölüme yol açmasıdır. Bu nedenle uzun yıllar ‘göz tansiyonu hastalığı’ olarak ifade edilmiştir. Ancak günümüzde göz tansiyonu yüksekliğinin, glokom hastalığı gelişmesinde en büyük faktör olduğu kabul edilmekle birlikte normal tansiyon değerlerinde de görme sinirinde hücre ölümünün başlayabileceği bilinmektedir. Bu son durum ‘normal ya da düşük tansiyonlu glokom’ olarak da bilinmektedir. Aksi şekilde ölçülen göz tansiyonu değeri 22 mmHg olan, üst sınırdan yüksek çıkan ama göz sinirinde hiç harabiyet olamayan olgular da mevcuttur ki bu durum ‘oküler hipertansiyon’ olarak ifade edilir ve tedavi gerektiren bir durum değildir. Burada vurgulanması gereken, sadece göz tansiyonu değerleri esas alınarak tanı konulmadığıdır. Pek çok faktör dikkate alınmalıdır.
Glokom hastalığı kimlerde görülür? Glokom hastalığının ortaya çıkmasında genetik faktörler önemlidir. Birinci derece akrabalarda glokom hastalığı olması riski arttırır. Bunun dışında yaşla birlikte glokom riski artar. Özellikle 40 yaş sonrası gittikçe artan bir oran söz konusudur. Bu nedenle yılda bir kez göz muayenesi şarttır. Yüksek miyopi ve hipermetropiler, romatizmal hastalıklara bağlı göz tutulumu olan hastalar, göz yaralanması ve ameliyatı geçirenler, göz ve vücutla ilgili kortizon tedavisi alanlar ve diğer bazı ilaçlar, şeker hastalığı hipertansiyon ya da tam tersi düşük tansiyon, kansızlık halleri, migren ve dolaşım bozukluğu olan hastalar risk grubundadır.
Glokom hastalığının belirtileri nelerdir?  Glokom genellikle sinsi seyirli bir hastalıktır. Çoğu zaman erken evrelerde hiçbir şikayete yol açmaz çünkü ana görmeyi son evrede etkiler. Bunun nedeni şöyle açıklanabilir: Görme sinirindeki hasar önce en dıştaki ve çevreyi görmeyi sağlayan sinirlerde olur ki bu kişi tarafından fark edilemez. Hasar arttıkça çevreyi görme daralır ve sanki bir borudan bakıyormuş gibi hissedilir. Son evrede ana görme de tümden kaybolur.
Ne yazık ki sinirlerde olan hasar erken evrede yakalanamazsa geri dönüşsüzdür. Bunlar dışında, çok ani ve çok yüksek değerlere ulaşan göz tansiyonu değerleri glokom krizi olarak adlandırılır ve ciddi göz ağrısı, bulantı, kusma, görme kaybı ve kızarıklık şikayetleriyle kişilerin acil servise başvurmasına yol açar. Acil bir durumdur ve erken müdahale edilmezse görme kaybı ile sonuçlanır. Ayrıca pek çok başka nedene de bağlı olabilecek; göz ve baş ağrıları, zaman zaman bulanık görme, ışıkların çevresinde renkli halkalar görme gibi bulgular olabilir. Doğumsal glokomda, bebeklerin gözlerinin normalden iri olması, aşırı sulanma ve ışığa hassasiyet gibi bulgular olur ve acilen doktora başvurulması gerekir. Bu belirtilerin çoğunu hastalarda görmüyoruz ve çoğu zaman sadece gözlük muayenesine gelmiş hastalarda tesadüfen glokom teşhisi koyuyoruz. Bu nedenle her yaş grubunun yılda en az bir kere göz muayenesine gelmesi çok önemlidir.
Glokom hastalığının tanısı nasıl konulur? Genel göz muayenesi (görme seviyeleri, göz tansiyonu ölçümü, gözün ön ve arka bölümlerinin mikroskopla incelenmesi) ile başlanır. Bu esnada glokom bulgularına rastlanırsa tanıyı doğrulamak için diğer testler ve inceleme yöntemlerine geçilir. Bunlar korneal pakimetri, optik sinir başı ve liflerinin ölçümü, görme alanı testidir. Bu testler sadece tanı koymakta değil, tedavi başlanan hastaların takibinde de son derece önemlidir.
Glokom hastalığının tedavisi nasıldır?  Günümüzde erken teşhisle glokom hastalığı rahatlıkla tedavi edilebilir. Tedavide ilk aşama göz içi basıncını düşüren damla tedavisidir. Glokom hastalığının tipine ve şiddetine göre hekim bir ya da birden fazla damlaya aynı anda başlayabilir. Damla tedavisine başladıktan sonra ilk bir iki ay sık aralıklarda, sonrasında duruma göre belirlenen takipler yapılarak damlaların etkinliği kontrol edilir. Uzun zaman aynı damlalar kullanıldığında bazen etkinliği düşebilir ve başka bir damlayla değiştirilmesi ya da yeni damla eklenmesi gerekebilir. Hastalar damlalarını aksatmamalı ve rutin kontrollerine gelmelidir.
Glokom ilaçları çoğu zaman ömür boyu kullanılması gereken ilaçlardır. İlaç tedavisi dışında lazer ve cerrahi tedavi uygululanması da gerekebilir. Bunlar göz içi sıvının dışarı atılmasını kolaylaştırmak amacıyla yapılır. Glokom gibi takibi önemli bir hastalıkta sürekli hekim ve hastane değiştirmek uygun değildir. Tedavi yaklaşımları, test aletlerinin kullanımı değişkenlik gösterebilir. Bu nedenle hastaların güvendikleri bir merkez ve hekim belirleyip takiplerine sürekli orada devam etmeleri çok daha doğru ve güvenlidir.
0 notes
bantmucizesi · 3 years
Photo
Tumblr media
Bütün eklem ve kas ağrılarını tek bir BANT ile bitirebirsin❗️ Patentli ve tamamen doğal DYNAMİCLİFEPATCHe ağrı kesiciler ile vücuduna zarar vermeden tedavi mümkün. Sipariş için link profilde 😇 #DynamicLifePatch 'in İÇERİĞİ VE VÜCUDA FAYDALARI. ⚪KIRMIZI KORE GİNSENG'İN 🔘Enerji 🔘Bitkinlik 🔘Bağışıklık zayıflığı 🔘Hafıza ve konsantrasyon rahatsızlıkları 🔘Kalp rahatsızlıkları 🔘Tansiyon rahatsızlıkları 🔘Baş dönmesi 🔘Demans Alzheimer önleme 🔘Kanser rahatsızlıkları 🔘Yüksek kan şekeri 🔘Kan kolesterolü ⚪GÜMÜŞ İYONLARI 🔘Nem ile temas ederek doğal antibakteriyel etki yapar. Bakteri mantar ve virüslere karşı savaşır vücuttaki kök hücreler üzerinde hızlandırıcı etki yapar. ⚪GÜMÜŞ İYON'NUN FAYDALARI 🔘Sivilceler 🔘Alerjiler 🔘Apandisit 🔘Eklem iltihabı 🔘Ayak mantarı 🔘Mesane 🔘Kan parazitleri 🔘Kan zehirlenmesi 🔘Yanıklar 🔘Kolera 🔘Deri iltihabı 🔘Diyabet 🔘Dizanteri 🔘Egzema 🔘Lif dokusu iltihabı 🔘Gastrit 🔘Bel soğukluğu 🔘Saman nezlesi 🔘Uçuk 🔘İltihaplı isilik 🔘Hazımsızlık 🔘Kornea iltihabı 🔘Lösemi 🔘Sıtma 🔘Menenjit 🔘Nevrasteni 🔘Parazitler 🔘Zatürre 🔘Akciğer zarı iltihabı 🔘Prostat 🔘Kaşıntı 🔘Sedef hastalığı 🔘Romatizma 🔘Saçkıran 🔘Mikrobiyal kulak 🔘Burun, boğaz, göz hastalıkları ⚪GERMANYUM 🔘Vücuda ait olan enerji doku ısısını yükseltir ve kan akışını düzenler. 🔘Doku ısısının yükselmesi ağrıları azaltır ve cilt yapısını iyileştirir. 🔘Hücreleri oksijen ve besin maddesi ile besler vücuttan elde edilen ısı tekrar vücuda geri verilebilir. ⚪SAPONİNLER 🔘Kore Altın Ginseng'in içerisinde bulunan saponinler tıbbi özelliklere sahiptir. Vücuttan toksinlerin atılmasını sağlar ve vücudu zararlı maddelere karşı korunmasında etkin rol oynar. 🔘Eklem ağrılarının ve kireçlenme gibi hastalıkların tedavi sürecinde etkili bir rol oynar. 🔘Glucosamine denizde bulunan kabuklu hayvanlardan elde edilen bir amino-şeker maddesidir. Eklemlerin çevresinde bir koruyucu görevi gören glucosamine, dokuları oluşturan maddelerin bir parçası olarak görev alır. 🔘Eğer ki vücutta glucosamine eksikliği var ise eklemler tam olarak korunamaz ve sağlıklı kalamazlar. #sıvıkaybı #romatizma #fibromiyalji #kasağrısı #eklemagrisi #fiziktedavi #sıvıeksilmesi #kireclenme #dizagrisi (Fatsa, Ordu) https://www.instagram.com/p/COtW80VDY6E/?igshid=1vv8i5yikt3fz
0 notes
berktopuz · 2 years
Photo
Tumblr media
📣Dinimiz var olan bir hastalığın kötüleşmesine neden olabilecekse, hamilelerde veya emziren kadılarda ve ergenlik çağına girmemiş olan çocuklarda orucu zorunlu kılmıyor. 📣Aynı zamanda zihni hastalık veya vücutsal engeli, ileri yaşı olan ve zorunlu olarak yorucu seyahatlere çıkan kişilerde bu gruba dâhil. 🔔Diyabet hastaları oruç tutabilir mi? ✒️Tip 2 diyabeti mevcutsa ramazan ayı süresince yakın şeker değerleri takibi önemli. Çünkü bu hastalarda kan şekerinin ciddi anlamda düşmesi 7,5 kat daha artıyor. Kan şekerinin fazla yükselmesi durumunda, vücudun tehlikeli manada susuz kalması ve derin ven trombozu geçirme ihtimali de söz konusu olabilir. ✒️Tip 2 diyabeti olan kişilerde kan şekeri değerleri kontrol altında ve insülin kullanmıyorlar ise, şeker ilaçlarının dozajı ramazan süresi içerisinde yeniden (hekim tarafından) ayarlanarak oruç tutulmasında tıbbi açıdan bir engel yoktur. ✒️Tip 1 diyabeti olan hastalarda ise oruç tutmak genelde önerilmiyor. ✒️Kalp problemi olan hastalarda örneğin kısa bir süre önce stent takılmış, kalp ameliyatı geçirmiş, kalp krizi geçirmiş olan kişilerde veya ciddi kalp yetmezliği bulguları mevcutsa ve hastanın tansiyon değerleri kontrol altında değilse, yine oruç tutmak tıbbi açıdan önerilmiyor. ✒️Kanseri olan hastalarımızın tedavi süreci vücutsal ve zihinsel olarak çok stresli geçebilir. Dolayısıyla bu tür hastalıklarda orucun tutulması sağlık açısından öngörülmüyor. 🔔Genel olarak ramazan ayında şunlara dikkat etmeli: - İftar ve sahur arasında yüksek miktarda su tüketin. - Kafeinli içecekleri tüketmeyin ya da kısıtlayın. - Hazmı kolay olan doymamış yağlarla (örneğin zeytinyağı) yemekleri yapın. - Şekerli gıdalar tüketmeyin. - Tuz ve glisemik indeksi yüksek olan (beyaz ekmek, pirinç, makarna mantı gibi) gıdalar tüketmeyin. #detokssuyu #ankara #ciltbakımı #diyetyemekleri #diyet #saçdökülmesi #zayıflama #müzik #lezzet #botoks #saçbakımı #güzelliksırları #güzellik #magazin #türkkahvesi #ciltbakımı #yemektarifleri #komikvideolar #tiktok #video #instavideo #ciltgüzelliği #diyetlistesi #zayıflamakistiyorum #detoks #bursa #yemek #estetik #ciltlekeleri #zayıflamak #lezzetliyemekler (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CcP7B44tIBy/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
canimdunya · 3 years
Text
Regl ağrısı için doğal çözümler
Regl dönemlerinde meydana gelen ağrı ve sancılar her kadının en az 1 kere kıvranmasına sebep olmuştur eminim. Bu ağrı ve sancıların şiddeti kişiden kişiye ve aydan aya değişkenlik gösterebilir. Çok şiddetli regl ağrısının altında yatan başka nedenler olabilir. Dolayısıyla böyle bir şikayetin olması durumunda vakit kaybetmeden bir doktora görünmek gerekir. Öte yandan regl ağrı ve sancılarını dindirmeye yardımcı bazı doğal yöntemler vardır. Regl ağrısına iyi gelebilecek doğal yöntemler üzerine yaptığımız araştırmalardan edindiğimiz bilgileri paylaştığımız yazımızın ilk sorusu şu; regl ağrısı neden olur?
Regl ağrı veya sancısı neden olur?
Regl kanaması, normalde bebek gelişimi için hazırlanan rahim duvarının döllenme olmaması sonucunda vücut tarafından atılması sonucu gerçekleşir. Rahim (uterus), esasında bir kas dokusudur. Ve bu kas dokusu, iç tarafını çevreleyen yumuşak duvarı (rahim duvarı) atmaya yardımcı olmak için kasılmaya başlar. Prostaglandin adındaki hormon ise rahmin bu kasılmalarını tetikler. Prostaglandin seviyesi ne kadar yüksek olursa adet krampları da o kadar şiddetlenir. Regl başlangıcından bir iki gün öncesinde prostaglandin kanda yüksek seviyelere ulaşır ve ikinci gün itibari ile azalmaya başlar. Regl başlangıcındaki ağrıların daha şiddetli olmasının sebebi budur.
Adet döngüsü nedeni ile hissedilen sancılara primer dismenore denir. Bunun haricinde aşağıda sıraladığımız tıbbi durumlar nedeni ile hissedilen adet sancıları ise sekonder dismenore olarak adlandırılır.
Regl ağrı ve sancısına neden olabilecek tıbbi durumlar
Servikal darlık
Bazı kadınlarda rahim ağzı açıklığı, regl kanamasını engelleyecek kadar küçüktür. Bu küçüklük rahim içindeki basıncın artmasına ve dolayısıyla da daha şiddetli ağrılara neden olabilir.
Endometriozis
Rahmi kaplayan dokunun rahim dışına çıkarak fallop tüpleri, yumurtalıklar veya pelvisi kaplayan diğer dokular üzerine yerleşmesidir. Ağrıların yanı sıra cinsel ilişki esnasında ağrıya da neden olabilir.
Uterin fibroidleri
Uterin fibroidleri, rahim duvarında kas ve fibroz dokudan oluşan, kanserli olmayan fakat sert ve büyük olabilen tümörlerdir. Rahim fibroidleri şiddetli regl ağrılarına neden olabilir.
Adenomyozis
Rahim dokusunun en iç katmanı olan endometriumun kontrolsüz büyümesidir. Şiddetli regl ağrılarına neden olabilecek bir rahatsızlıktır.
Pelvik inflamatuar hastalık (PID)
Kadın üreme sisteminin yani rahim, fallop tüpleri, overler ve pelvis içi enfeksiyonudur. Genellikle cinsel yolla bulaşan bakteriler nedeni ile meydana gelir. Şiddetli regl ağrılarına neden olabilecek rahatsızlıklardan biridir.
Günlük yaşam kalitesini etkileyen ve ruhsal açıdan kişiyi dengesizleştiren regl dönemi beraberinde ağrı ve sancıları getirdiğinde gerçekten zor bir dönem haline gelebiliyor. Bu gibi durumlarda hem bedeni hem de psikolojiyi rahatlatabilecek doğal yöntemler ile hem regl döneminizi mis gibi geçirebilir hem de genel sağlık durumunuzun sırtını sıvazlayabilirsiniz.
Tumblr media
Regl ağrı ve sancıları için doğal yöntemler
Egzersiz ve yoga yapmak
Tempolu yürüyüş, basitçe uygulanabilen egzersiz ve yoga hareketleri kan dolaşımını artırır. Kan dolaşımının artması da daha fazla endorfin salgılanmasını sağlar. Dolayısıyla her türlü ağrının hafifleyip, giderilmesi için başvurulabilecek en doğal yöntem hareket etmektir. Haftada 3-4 kez düzenli egzersiz yapan kadınlar daha az regl ağrısına maruz kalırlar. Yoga ise ağrı azaltma konusunda gerçek bir bebektir, şifadır. Regl ağrılarını azaltmaya yardımcı adet söktürücü yoga hareketleri ile ilgili içeriğimize tam da buradan ulaşabilirsiniz.
Tumblr media
Demir içeren besinler tüketmek
Regl döneminde vücuttaki demir miktarı azalır. Dolayısıyla demir içeren besinlerin tüketilmesi ağrıların giderilmesi veya hafiflemesine yardımcı olabilir. Vücuttaki demir miktarını artıran besinlere örnek olarak tavuk, balık veya yeşil yapraklı sebzeleri sayabiliriz.
Maydonoz
Maydonoz, regl sancısını gidermeye yardımcı olan apiol ve myristicin bileşenlerini içerir. Regl sancısının yanı sıra regl döngüsünün düzenlenmesi açısından da tüketilmesi tavsiye edilen bitkilerden biridir. Kaynatılıp, soğutularak günde en az 2 bardak tüketilebilir.
Zencefil
Zencefil, geçmişten günümüze regl sancısını dindirmek amacı ile kullanılan bitkilerden biridir. Nedeni ise ağrı ve sancılara neden olan prostaglandin seviyelerinin düşürülmesinde rol oynamasıdır. Kesin bir bilgiye ulaşamasak da zencefilin regl sancısının yanı sıra regl öncesi sendromuna da iyi geldiğine dair bazı rivayetlerin olduğunu söyleyebiliriz. Çay formunda günde 3 kez zencefil tüketmek pek çok ağrı kesiciden çok daha faydalı ve doğal bir çözüm olabilir.
Fesleğen
Fesleğenin içinde bulunan kafeik asit, krampların azalmasına yardımcı olur. Ağrıları gidermek için ise fesleğeni tıpkı çay gibi kaynatıp 15-20 dakika kadar demlendirip günde bir kez tüketebilir.
Tarçın
Kalsiyum, demir ve mangan kaynağı olan tarçın, aynı zamanda regl ağrılarının mis kokulu şifasıdır. Tarçın, regl sancısına iyi gelen antispazmodik (spazm çözücü) bir özelliğe sahiptir. Bir çay kaşığı tarçını sıcak su ile kaynatabilir, soğuduktan sonra afiyetle tüketebilirsiniz.
Rezene tohumu
Spazm, kramp, kas ve regl ağrılarına iyi gelen bitkilerden biri de rezenedir. Regl ağrılarınızı gidermek için bir bardak kaynar su ile bir çay kaşığı rezene tohumunu kaynatıp, soğuduktan sonra tüketebilirsiniz.
Şeker kamışı pekmezi
Şeker kamışı pekmezi kalsiyum, potasyum, magnezyum ve demir açısından oldukça zengindir. En önemli özelliklerinden biri ise kan pıhtılaşmasını azaltmasıdır. Yani rahim duvarları kaslarını yatıştırabilir ve regl döneminde meydana gelen krampları azaltabilir.
Orgazm olmak
Orgazmın kadın bedenindeki ağrıları hafifleten bir etkisi vardır. Dolayısıyla orgazmın regl sancılarına da iyi geldiği düşünülüyor. Kesin bir bilgiye ulaşamasak da orgazm ile meydana gelen kan dolaşımının yükselmesi, rahmin gevşemesi ve endorfin salgılanması gibi rahatlatıcı etkileri göz önünde bulundurursak, regl sancılarına da iyi geldiği konusuna hak verebiliriz.
Velhasıl
Ağrı ve sancıların şiddeti bazen yatak döşek etse de bunlarla başa çıkmanın en kolay yolu zor bile olsa hareket etmek ve sağlıklı beslenmeye özen göstermektir. Haricinde istirahatiniz esnasında papatya çayı, zencefil çayı ve nane çayı tüketebilir, ağız tadı ile gevşeyebilirsiniz.
Tumblr media
    Regl ağrısı için doğal çözümler yazısı ilk önce Canım Dünya üzerinde ortaya çıktı.
from Canım Dünya https://ift.tt/3crPq1c
0 notes
ugisie77 · 3 years
Text
PTT'den indirimli yağ fiyaskosu! Daha pahalı çıktı
PTT’den indirimli yağ fiyaskosu! Daha pahalı çıktı
Vatandaşların gıda fiyat artışlarından yakınmalarının yükselmesi üzerine devreye giren PTT; Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ),Tarım Kredi Kooperatifleri’nin (TKK) yanı sıra Fiskobirlik ve ÇAYKUR ürünlerini de online satış yaptığı PttAVM.com’a dahil etti. Yapılan plana göre başta olmak üzere, zeytinyağı, şeker, bakliyat, un, tuz, salça ve bal gibi temel gıda ürünlerinde…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
musstuffsworld · 3 years
Text
Tumblr media Tumblr media
ŞEKER HASTASI OLUP OLMADIĞINIZI ANLAMANIZA YARDIMCI OLACAK
9 ÖNEMLİ İPUCU.
Şeker hastalığı artık hepimizin günlük hayatında çok sık duyduğu, büyük çoğunluğumuzun bildiği, hatta tanıdıklarımızdan en az bir kişinin muzdarip olduğu bir rahatsızlık.
Kalıtsal nedenleri bir yana beslenme düzeni ve yeme alışkanlıklarından da çokça etkilenen bu rahatsızlıkla ilgili bilmemiz gereken en önemli noktalardan biriniyse birçoğumuz kaçırıyoruz aslında: Şeker hastalığının belirtileri.
Her hastalıkta olduğu gibi aslında bu hastalık da bize çeşitli sinyaller vererek geliyor, vücudumuzun verdiği bu sinyallere doğru zamanda kulak vermeyi başardığımızda çok daha güzel sonuçlar elde etmek mümkün oluyor. Tabii Tip 1 ve Tip 2 şeker hastalığına göre bazı belirtiler de farklılık gösterebiliyor.
Siz de geç olmadan önlemlerinizi almak, şeker rahatsızlığınız olup olmadığını öğrenmek istiyorsanız aşağıdaki belirtilerin sizde var olup olmadığını düşünün, eğer birkaçı ya da hepsi sizde de varsa ilgili alanda uzman doktorlara danışıp gerekli ölçümleri yaptırmayı da ihmal etmeyin.
Ağzınızın sürekli kuruduğunu düşünüyor, çok sık su içiyorsanız...
Tip 1 ve Tip 2 diyabet zaman zaman farklı belirtilerle kendini göstermeye başlasa da şeker hastalığının en yaygın belirtilerinden birinin ağız kuruluğu olduğu biliniyor. Havaların ısınmasıyla birlikte aslında birçoğumuzun günlük su alımında artış oluyor ama burada söz edilen sürekli susama hali ve ağız kuruluğu çok daha farklı ve yoğun bir şekilde hissediliyor.
Eğer hava sıcaklıklarından bağımsız olarak son zamanlarda her zamankinden daha fazla su içiyorsanız, sürekli ağzınızın kuru olduğunu, hatta dudaklarınızın çatlamaya başladığını düşünüyorsanız bir doktora danışmanızda fayda var. Zira su içme isteğiniz kan şekerinizin yükselmesi nedeniyle oluşuyor olabilir.
Gün içinde çok sık tuvalete gitme ihtiyacı hissediyorsanız...
Şeker hastalığının yukarıdaki belirtisiyle de ilgili olan sık sık idrara çıkma isteği de vücudunuzun size bir şeyler anlatmak istediğinin kanıtlarından. Çünkü vücutta oluşan insülin eksikliği kanda aşırı oranda şeker birikmesine neden oluyor, karaciğerimiz de bu şekerden kurtulabilmek için sürekli su toplayarak fazla şekeri vücuttan atmaya çalışıyor.
Hal böyle olunca sık sık tuvalete gitme ihtiyacı duyuyor ve sık sık susuyor, ağız kuruluğundan muzdarip oluyoruz anlayacağınız.
Diyet ya da spor yapmamanıza rağmen sürekli kilo veriyorsanız...
Kilo vermek birçok insan için sevindirici bir hadise gibi dursa da aslında spor ya da beslenme düzeninde yapılan değişikliklerden bağımsız olarak verilen kilolar, yani nedenini bilmeden başlayan zayıflama ciddi rahatsızlıkların habercisi olabilir. Bu rahatsızlıklardan biri de şeker hastalığı tabii.
Neden böyle bir belirtiyle karşı karşıya kalabilirsiniz, bunu da hemen açıklayalım: Çünkü vücut, kandaki şekerin yüksekliği nedeniyle yenilen yiyeceklerden alması gereken yararlı maddeleri alamaz, bu da vücudun enerji kaynağı olarak önce yağları yakmasına, ardından da kasları eritmesine neden olur. Tüm bunlar da sağlıksız bir zayıflama olarak bize geri döner.
Kendinizi sürekli çok aç hissediyor, sürekli bir şeyler yeme isteği duyuyorsanız...
Şeker hastalığının bir diğer belirtisi de verilen kilo kayıplarına bağlı olarak ortaya çıkacak iştah açıklığı. Eğer şu sıralar, her zamankinden çok daha fazla yemek yiyor ya da yemek istiyorsanız ve iştahınızın bu denli açılmasına sebep olacak herhangi bir takviye almıyorsanız şeker hastalığı belirtilerinden biriyle karşı karşıya olabilirsiniz.
Vücut, ihtiyacı olan enerjiyi bulmak için sürekli bir şeyler yemenizi sağlayabilir, iştahınız açılabilir. Ancak kandaki şeker düzeyinizi dengelemediğiniz sürece dünyanın en sağlıklı yiyecekleriyle bile beslenseniz fazla fazla yemeniz pek de bir işe yaramayacaktır.
Kendinizi eskiden hiç olmadığı kadar yorgun ve halsiz hissediyorsanız...
İşte yukarıdaki tüm bu belirtilerin sonucu olarak da ortaya şeker hastalığının diğer bir belirtisi yani yorgun ve halsiz hissetme çıkar. Bunun sebebi de tabii ki yine vücudun ihtiyacı olan enerjiyi bulamaması, sık sık idrara çıkma zorunluluğu, en temel olarak da insülin eksikliğidir.
Yani siz, siz olun, şu sıralar sebebini bilmediğiniz ve kronikleşmeye başlayan bir yorgunluk, halsizlik hissediyorsanız hiç vakit kaybetmeden alanında uzman doktorlara danışın, gerekli görülüyorsa ölçümlerinizi yaptırın ve yorgunluğunuzun nedenlerini öğrenin.
Son zamanlarda ellerinizde ve ayaklarınızda sık sık karıncalanma hissi oluşmaya başladıysa...
Özellikle vücudun uç bölgeleri olduğundan el ve ayaklarda uyuşmalar ya da halk arasındaki adıyla karıncalanmalar ara sıra hepimizin başına gelebilir, doğruya doğru. Ama bu durum sık sık tekrarlıyorsa, elinizin-ayağınızın duruş şeklinden bağımsız olarak, sebebini çözemediğiniz bir şekilde uzun süre devam ediyorsa hiç ihmal etmeden doktorunuza danışın ve yaşadığınız bu durumun nedenini öğrenin. Çünkü kandaki yüksek şeker seviyesi de buna sebebiyet veriyor olabilir.
ORTADA BİLDİĞİNİZ HİÇBİR SEBEP YOKKEN MİDENIZ BULANIYORSA...
Susuz kalan, sürekli yemek yeme ihtiyacı hisseden ve enerjisiz olan bir vücut, yaşadığı bu sorunların üzerine kandaki şeker seviyesinin de yüksekliği üzerine mide bulantılarına sebep olabilir. Bu durum, şeker hastalığının en bilinen ve en yaygın olarak görülen belirtilerinden biridir.
CİLDİNIZ KURUMAYA, PUL PUL DÖKÜLMEYE BAŞLADIYSA
Yukarıda da anlattığımız gibi kandaki şeker seviyesinin yükselmesi üzerine karaciğerimiz başta olmak üzere tüm doku ve hücrelerimiz harekete geçip vücuda su sağlamaya çalıştığından cilt de bu durumdan nasibini alır ve susuzluk nedeniyle zaman içinde kurumaya, pul pul dökülmeye ve hatta çatlamaya başlar. Çatlaklar özellikle dudaklarda kendini gösterir.
Eğer kullandığınız hiçbir ürün olmadığı halde cildiniz ya da dudaklarınız kuruyup çatlıyorsa, hatta pul pul dökülmeye başladıysa bu durum şeker hastalığının habercisi olabilir, bizden söylemesi.
Görme sorunu yaşıyor, zaman zaman çok bulanık görüyorsanız...
Şeker hastalığının en ciddi ve asla hafife alınmaması gereken belirtilerinden biri bulanık görme sorunu. Eğer gün içinde bulanık gördüğünüz zamanlar oluyorsa ya da şu sıralar her şeyi bulanık görmeye başladıysanız hiç ama hiç vakit kaybetmeden doktorunuzun yolunu tutmalısınız.
Yaşadığınız bu sorun eğer şeker hastalığının habercisiyse bu, kanınızda çok fazla şeker biriktiği anlamına gelir ve oldukça tehlikelidir. Vücut, kandaki şekerle mücadele etmek için o kadar çok suya ihtiyaç duyar ki göz çevrenizdeki dokular dahi susuzlukla mücadele etmek zorunda kalır. Aman diyelim, sağlığınızı riske atmayın, bu belirtilere ve vücudunuzun size anlatmak istediklerine kulak verin.
Bu konuda mutlaka uzmanlardan destek almanız gerektiği gibi bazı yiyecekler de size yardımcı olacaklardır. Ama şeker hastasıysanız bu yiyecekleri bile doktorunuza danışmadan düzenli olarak tüketmemeye başlamamanız gerektiğini hatırlatalım: Diyabetle Olan Mücadelenizde Sizi Yalnız Bırakmamaya Kararlı 11 Nefis Yiyecek
Peki hastalığınızı tetikleyebilecek ya da olumsuz etkileyebilecek yiyecekler var mı, bundan da söz etmeden bitirmek olmaz. Buyursunlar: Diyabet Hastalarının Bir An Önce Hayatlarından Çıkarması Gereken 10 Alışkanlık
Şeker hastalığı nedir ve şeker hastalığı belirtileri nelerdir?
Şeker hastalığı günümüzde hekimlerin en sık karşı karşıya kaldığı hastalıklardan bir tanesidir. Şeker hastalığı belirtileri arasında sayabileceğimiz birçok madde vardır. Bu hastalığın nedenlerini ve bilmediğiniz tüm ayrıntıları burada derledik. Şeker hastalığı nedenleri nelerdir, tanısı nasıl konulur ve nasıl tedavi edilir?
Vücudumuzda midemizin arkasında pankreas adında biz bez bulunur. Bu bez kan şekerini düzenleyen hormonlar sağlar. Bu hormonlardan birisi de insülindir. İnsülinin salgılanmaması ya da etkisiz kalması sonucunda hücrenin enerji karşılamak gibi çok önemli bir görevi olan şeker hücreye giremez. Hücreye giremeyen bu şeker kan da birikir ve kan da normal bulunması gereken seviyeden daha fazla bulunur. Bu da bütün hücrelere zarar verir. Çünkü fazla şeker vücutta zehir gibidir. Şeker hastalığı nedenleri, belirtileri ve şeker hastalığı nasıl tedavi edilir gibi soruların yanıtına burada ulaşabilirsiniz.
Şeker hastalığı aileden gelen kalıtsal ve çevresel faktörlere bağlanmaktadır. Peki şeker hastalığı belirtileri nelerdir?
ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?
Fazla su içmek ya da içme isteği olması
İştahın açılması ve fazla yemek yeme
Çok sık idrara gitme ve geceleri bunun için sık sık uyanma
Ciltte kuruma
Sürekli halsizlik ve yorgunluk
Yaraların geç iyileşmesi
Bazen bulanık görme
Şeker hastalarında başta kalp ve damarlar, böbrek gibi hayati işlev görev organlarda ayaklarda ve gözlerde tahribat ve sorun meydana getirebilir. Damarlarda hasar sonucu yeterli miktarda kan dokulara gidemezse kalp krizi, felç, böbrek hastalıkları, körlük, görme bozukluğu riski artar. Ayrıca bu damarlarda hasar sonucu damar tıkanıklığı, böbreklerde hasar sonucunda da hipertansiyon meydana gelebilir.
Glikoz kullanılmadığı için vücut yağları ve proteinleri kullanmaya başlayacaktır. Bu yüzden de hem kilo kaybı hem de vücutta asist fazlalığı ortaya çıkacaktır. Ve hasta ölümle sonuçlanacak şeker komasına girebilir.
ŞEKER HASTALIĞI ÇEŞİTLERİ
Şeker hastalığının çeşitleri vardır. Bazılarında şeker hastalığı görülme ihtimali daha fazladır. Bu hastaların çoğunda erişkin tipi diyabet yani tıp 2 diyabet görülür. Bu hastalığa yakalanmayı oluşturan faktörler şunlardır;
Ailesinde şeker hastası olanlar
Fazla kilolu insanlar
Hızlı yemek yemek
Çabuk acıkmak
Yüksek tansiyonu olanlar
Kandaki yağ miktarı fazla olanlar
Hareketsiz bir yaşam tarzı sürenler
Yaş ilerledikçe de bu hastalığın riski artar.
ŞEKER HASTALIĞI TANISI NASIL KONULUR?
Tanı için idrar ve kan testleri yaptırılır. İdrarda normalde çok az miktarda şeker bulunur. Şeker hastalarında ise bu miktar oldukça yükselir.
Açlık kan şekeri ölçülür. Açlık kan şekerinin normal düzeyi 126 mg ve dl'in altındadır. Bunun üzerinde olması yine herhangi bir zamanda ölçülen kan şekeri ölçümü 200 mg ve dl'in üzerinde olması şeker hastasıdır.
ŞEKER HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Bu hastalara yaşam tarzı değişikliği önerilir. Diyet ve egzersiz verilir. Bunların yetişemediği yerlerde ağızdan verilen şeker ilaçları yine bunlar da yetişemiyorsa insülin kullanılır. Şeker hastası olmamak için beslenmeye dikkat edilmeli, fazla kilodan uzak durulmalı ve egzersizi hayatımızın baş köşesine koymalıyız.
0 notes
Text
Bayram Şekeri Gözlerinizi Vurmasın !
Tumblr media
Bayram şekeri gözlerinizi vurmasın! Bayramda şeker tüketimine  dikkat
Ünlü isimlere yaptığı göz kapağı estetiği operasyonlarıyla tanınan Op. Dr. Tuncay Sezgin, yaklaşan Ramazan bayramında artacak olan şeker tüketimiyle ilgili uyarılarda bulundu. Sezgin, özellikle şeker hastalarının dikkatsiz şeker kullanımı sonucu durumun körlüğe kadar gidebileceğine dikkat çekti. SONU ÇOK KÖTÜ OLABİLİR Bugüne dek aralarında sanat dünyasının ünlü yıldızlarının yer aldığı çok sayıda tanınmış ismin göz kapağı estetiği ameliyatını gerçekleştiren Op. Dr. Tuncay Sezgin, yaklaşan Ramazan bayramı için önemli bir uyarıda bulundu. Halk arasında şeker bayramı olarak ta bilinen Ramazan bayramında şeker ve şekerli yiyeceklerin tüketiminin artacağını hatırlatan Sezgin, Türk toplumunda özellikle de orta yaş sonrası sıklıkla görülen şeker hastalığının bilinen olumsuzluklarının yanısıra gözleri de etkilediğini söyledi. Sezgin, fazla şeker tüketimi sonucu şeker hastalarının körlüğe kadar giden sorunlar yaşayabileceğine dikkat çekti. CİDDİYE ALINMALI Şeker hastalığının retinadaki kılcal damarların yapısını bozup, hücre kaybına yol açtığını söyleyen Op. Dr. Tuncay Sezgin, bunun da damar geçirgenliğinin bozulmasına, sarı nokta bölgesinde sıvı ve yağlı maddelerin birikmesine, beraberinde kılcal damarların tıkanarak beslenmeyen alanların ortaya çıkmasına sebep olduğunu dile getirdi. Sezgin, “Hastalığın ileri evrelerinde ağrılı göz içi basıncı yükselmesi (glokom) ortaya çıkabilir. Tedavi edilmezse bu durum körlükle sonuçlanır” sözleriyle şeker tanısı konan hastaları durumu ciddiye almalarını istedi. Read the full article
0 notes