Tumgik
#yüksek kan şekeri
uretimrehberi · 1 year
Text
Tinnitus Bitkisel Tedavi Hizmetleri
Fibromiyalji, kronik yaygın kas ve eklem ağrısı, yorgunluk, uyku bozuklukları ve bazı bölgelerde hassasiyet gibi belirtilerle karakterize edilen bir durumdur. Fibromiyaljinin tam olarak nedeni bilinmemektedir ve şu anda kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Fibromiyalji bitkisel tedavi fibromiyalji semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Tinnitus, kulaklarda çınlama, uğultu veya diğer seslerin duyulmasıyla karakterize olan bir durumdur. Tinnitusun nedenleri farklı olabilir ve tedavisi de kişiye özgü olmalıdır. Tinnitus bitkisel tedavi yöntemi tinnitus semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Kulak çınlaması bitkisel tedavi yöntemi ile de kulak çınlaması sorunlarınıza çözüm getirebilirsiniz.
Şeker hastalığı (diyabet), vücutta yüksek kan şekeri seviyelerine yol açan bir hastalıktır. Şeker hastalığının tedavisi genellikle yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi ve bazen insülin kullanımını içerir. Şeker hastalığı bitkisel tedavi, kan şekerini dengelemeye ve genel sağlığı desteklemeye yardımcı olabilir. Ancak, şeker hastalığı tedavisi karmaşık bir süreçtir ve doktorunuzun önerdiği tedavi planına uymanız önemlidir. Bitkisel tedavileri doktorunuzla birlikte değerlendirmek ve izlemek önemlidir. Sizlerde naturalfitoterapi.com sitesinden detaylı bilgi alabilirsiniz.
2 notes · View notes
elazigsurmanset · 3 days
Text
Kilo Vermek İsteyenler Dikkat! Keten Tohumu ile Tanışın
Tumblr media
Keten tohumu, Omega-3 yağ asitleri, lifler ve lignanlar gibi değerli besin ögeleri açısından zengindir ve bu özellikleri ile kilo verme süreçlerinde önemli bir destek sağlar. Aşağıda, keten tohumunun kilo kontrolüne nasıl yardımcı olduğunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Lif Açısından Zengin: Keten tohumu, yüksek miktarda diyet lifi içerir. Lifler, sindirim sistemini yavaşlatarak daha uzun süre tok hissetmenizi sağlar. Bu da aşırı yemeği önleyerek kalori alımını azaltmaya yardımcı olur. Metabolizmayı Hızlandırır: Keten tohumu tüketimi, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olabilir. Hızlı bir metabolizma, daha fazla kalori yakılmasına ve dolayısıyla kilo kaybına katkıda bulunur. Omega-3 Yağ Asitleri: Bu yağ asitleri, vücutta iltihabı azaltmaya yardımcı olur ve sağlıklı bir vücut ağırlığının korunmasına destek olabilir. Omega-3 yağ asitleri aynı zamanda kan şekerini stabilize etmeye de yardımcı olur, bu da tatlı krizlerini önler. Doğal İştah Kesici: Keten tohumu, iştahınızı doğal yollarla kontrol etmenize yardımcı olabilir. Liflerin tok tutma özelliği sayesinde, daha az yemek yiyerek kalori kısıtlaması yapabilirsiniz. Keten tohumunu diyetinize eklerken, öğütülmüş formunun sindirimi daha kolay olduğunu unutmayın. Ayrıca, keten tohumunu su ile tüketmek, tohumların bağırsaklarınızda genleşerek daha etkili bir şekilde çalışmasını sağlar.
Keten Tohumu Kullanmanın Sağlıklı Yolları: Diyetinize Nasıl Dahil Edilir?
Keten tohumu, omega-3 yağ asitleri, lifler ve lignanlar gibi değerli besin öğeleri açısından zengindir. Bu bileşenler, kalp sağlığını korumaya ve kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olur. Ayrıca, keten tohumu, kilo kontrolüne destek olacak şekilde tokluk hissi sağlar. İşte keten tohumunu diyetinize dahil etmenin bazı sağlıklı ve pratik yolları: Yoğurt veya smoothie’lere birkaç kaşık keten tohumu ekleyin. Bu, yemeklerinize ekstra bir lif ve protein katmanı sağlar. Salatalara öğütülmüş keten tohumu serpiştirin. Bu, yemeklerinize ekstra bir çıtırlık ve besleyicilik katar. Sabah kahvaltılarınızda, örneğin yulaf ezmesine veya pancake karışımına keten tohumu ekleyebilirsiniz. Hamur işleri tariflerinde, özellikle ekmek ve keklerde, bir miktar un yerine keten tohumunu kullanabilirsiniz. Keten tohumunun kullanımı, doğru miktarda ve düzenli olarak tüketildiğinde, sağlıklı bir diyetin önemli bir parçası olabilir. Ancak, herhangi bir diyet değişikliği yapmadan önce bir sağlık profesyoneline danışmanız önemlidir.
Keten Tohumunun Besin Değerleri ve Sizi Nasıl Doyurur?
Keten tohumu, küçük boyutuna rağmen besleyici değeri çok yüksek bir tohumdur. Özellikle omega-3 yağ asitleri, lif ve protein bakımından zengindir. Bir yemek kaşığı (yaklaşık 7 gram) keten tohumu, yaklaşık 37 kalori, 1.3 gram protein, 2 gram karbonhidrat ve 3 gram yağ içerir. Bu yağların büyük bir kısmı sağlıklı tekli ve çoklu doymamış yağlardır. Keten tohumu ayrıca B vitaminleri, magnezyum, fosfor ve demir gibi mineraller açısından da zengindir. Bu besinler, metabolizmanın düzenlenmesi ve genel sağlık için önemlidir. Keten tohumunun yüksek lif içeriği, uzun süreli doygunluk hissi sağlar. Lif, sindirim sistemini yavaşlatır ve yemekten sonra kan şekerinin hızla yükselmesini önler. Bu özellikleriyle keten tohumu, iştah kontrolünde ve dolayısıyla kilo kontrolünde önemli bir rol oynar. Çözünür lif, su ile birleştiğinde jel benzeri bir kıvam alır ve bu da midede daha uzun süre kalmanızı sağlar. Ayrıca, keten tohumu tüketimi bağırsak hareketlerini düzenlemeye yardımcı olabilir, bu da düzenli bir sindirim sistemi için elzemdir.
Kilo Kontrolünde Keten Tohumunun Diğer Faydaları
Keten tohumu, içerdiği yüksek lif oranı ile bilinir ve kilo kontrolünde etkili bir yardımcıdır. Ancak keten tohumunun sağlık üzerindeki faydaları sadece bununla sınırlı değildir. İşte keten tohumunun kilo kontrolü dışında sağladığı diğer önemli faydalar: Lifli Yapısı: Keten tohumu, sindirim sistemi sağlığını destekleyen yüksek miktarda çözünür ve çözünmez lif içerir. Bu lifler, bağırsak hareketlerini düzenleyerek sindirim sistemini iyileştirir ve tokluk hissini artırır. Omega-3 Yağ Asitleri: Yüksek omega-3 yağ asitleri içeriği ile keten tohumu, kalp sağlığını korumada önemli bir rol oynar. Ayrıca, bu yağ asitleri anti-inflamatuar özelliklere sahiptir, böylece çeşitli iltihabi durumların önlenmesine yardımcı olur. Antioksidanlar: Keten tohumu, lignanlar gibi güçlü antioksidanlar içerir. Bu bileşenler, vücuttaki serbest radikallerle savaşarak hücreleri oksidatif stresten korur ve yaşlanma sürecini yavaşlatır. Kan Şekeri Düzenlemesi: Keten tohumunun kan şekeri seviyelerini düzenleme kapasitesi, özellikle diyabet hastaları için faydalıdır. Lifli yapısı sayesinde, kan şekerinin hızlı yükselmesini önleyerek, daha stabil bir kan şekeri seviyesi sağlar. Özetle, keten tohumu sadece kilo vermek isteyenler için değil, aynı zamanda genel sağlığın korunması ve iyileştirilmesi için de mükemmel bir besin kaynağıdır. Read the full article
0 notes
guiabelezasaudavel · 22 days
Text
🛑DIABEXTAN ⚠️⛔DİKKAT!⛔⚠️ DİABEXTAN ŞİKAYET - DİABEXTAN NASIL KULLANILIR - DİABEXTAN YAN ETKİLERİ
youtube
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
Bu video, Diabextan ilacının genel bir özetini sunar. Diabextan'ın nasıl çalıştığını, nasıl kullanıldığını ve Diyabet problemlerini sona erdirmek için kullanıcıların sağlığına sunduğu faydaları açıklar.
👉 Not: Diabextan yalnızca resmi sitede satılmaktadır. ⚠️Son birimlerde %50 indirim. ⚠️
✅ Diabextan Nedir?
Diabextan, kan şekeri kontrolü için %100 doğal içeriklere sahip bir şuruptur; diyabetle ilişkili hastalıkları ve semptomları tedavi etmek için yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır. Kan şekeri dengesini normalleştirme ve dengeleme etkinliği ile Diyabet semptomlarını iyileştirme, doktorlar tarafından en çok reçete edilen ilaçlardan biri haline gelmiştir.
✅ Diabextan Kullanmanın Faydaları Nelerdir?
Diabextan kullanmanın birçok faydası vardır: Diabextan kan şekeri dengesini sağlar, yüksek glikoz seviyelerinden korur, karaciğer ve pankreası yeniler ve tüm metabolik süreçleri düzenler. Ayrıca kan damarlarını güçlendirir, bağışıklık sistemini güçlendirir, kolesterolü düzenler, tatlı isteğini azaltır, kilo vermenize yardımcı olur ve çeşitli hastalıkları önler.
✅ Diabextan Nasıl Çalışır?
Diabextan, Diyabetle ilişkili sorunlarla mücadele etmek için laboratuvarda test edilmiş %100 doğal etkili bir ilaçtır. İlaç, kan şekeri dengesini dengeleyerek genel sağlığı teşvik eder.
✅ Diabextan'ın Yan Etkileri Nelerdir?
Diabextan, kan şekeri kontrolü için %100 doğal içeriklere sahip bir şuruptur; dolayısıyla güvenlidir ve yan etkisi veya kontrendikasyonu yoktur. Ancak, sadece orijinal Diabextan tüm faydaları sağlayabilir. Diabextan'ın satıldığı tek yer resmi sitedir. Bu nedenle, nereden satın alacağınıza dikkat etmek önemlidir. Sahte ürünler, etkisiz olabilir ve sağlığınızı riske atabilir, ayrıca maliyetli olabilir.
✅ Diabextan'ı Nasıl Doğru Şekilde Kullanabilirim?
Diabextan'ı kullanmak çok kolaydır: Günde bir veya iki çay kaşığı şuruptan yeterlidir. Uzmanlar genellikle kullanımını yemeklerden önce veya sırasında önerirler. Genellikle, sabah kahvaltısından önce veya öğle ve akşam yemeğinden önce alınabilir.
✅ Diabextan Güvenli mi?
Evet, Diabextan güvenlidir çünkü en yüksek kalitede saf ve doğal içeriklerden oluşan %100 doğal bir ilaçtır. Bilim adamları tarafından kapsamlı bilimsel araştırmalar ve laboratuvar testlerinden sonra seçilen saf ve doğal içeriklerle oluşturulmuştur.
✅ Diabextan'ın Fiyatı Nedir?
Diabextan, resmi sitede toplam fiyatın %50 indirimiyle kısa bir süre için mevcuttur.
✅ Diabextan'ı Nereden Satın Alabilirim?
Diabextan yalnızca resmi sitede mevcuttur ve size resmi siteye bir bağlantı sağladık. Güvenle siteye erişebilirsiniz.
➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖➖
🔵 Bu videoyu paylaşın: https://youtu.be/ORRMB00Ll9w
🛑DIABEXTAN ⚠️⛔DİKKAT!⛔⚠️ DİABEXTAN ŞİKAYET - DİABEXTAN NASIL KULLANILIR - DİABEXTAN YAN ETKİLERİ
#diabextan #diabextanşurup #diabextanşikayet
tags:
diabextan,diabextan şurup yorumları,diabextan şikayet,diabextan nasıl kullanılır,diabextan nedir,diabextan şikayet yorumları,diabextan eczanelerde satılıyor mu,diabextan yan etkileri,diabextan fiyat,diabextan yorum,diabextan yorumlar,diabextan yorumları,diabextan nedir ne işe yarar,diabextan kullanıcı yorumları,diabextan fiyatı ne kadar,diabextan içeriği,diabextan şurup şikayet,diabextan şikayetvar,diabextan şikayet var,diabextan şurup,diabextan satın al
0 notes
piyasahaberleri · 1 month
Link
Yaygın brokoli pişirme şekilleri sizi kanserden kurtarmayabilir. - Unsplash/DosyaSülforafan isminde olan bilhassa yararlı bir bileşiğin yüksek düzeyde olması sebebiyle brokoli, son yıllarda muhteşem bir sebze olarak ün kazanmıştır.Bazı erken emek harcamalar bu bileşiğin kan şekeri kontrolünde iyi mi bir rol oynadığını ve kanser karşıtı faydalara haiz olabileceğini gösterdiğinden, brokoli fasulyesinin yükselişte olması sürpriz değil. Bilim Uyarısı. Çinli araştırmacılardan oluşan bir ekip, 2011 senesinde meydana getirilen bir araştırma, sebzenin tamamını yemenin takviye almaktan daha çok sülforafan sağladığını gösterdiğinde, brokoliyi pişirmenin en iyi yolunu bulmaya karar verdi.Sonrasında, 2018 senesinde neticelerini Ziraat ve Besin Kimyası Dergisi'nde yayınlayarak net bir kazanan buldular.Sadece, zamanınızı ayıracak daha iyi işleriniz var ise, bu hala zor bir satış.Sülforafan yalnızca tüketime hazır brokoli çiçeğinde bulunmadığından, sebzeler glukozinolat isminde olan çeşitli bileşikler ihtiva eder.Araştırmalara nazaran brokoliyi haşlama ve mikrodalgada pişirme şeklinde yaygın pişirme şekilleri, sebzedeki glukozinolat miktarını mühim seviyede azaltıyor. Araştırmacılar, çalışmalarında "Şaşırtıcı bir halde, azca sayıda yöntem, tencerede kızartılmış brokolide sülforafan konsantrasyonlarını bildirmiştir ve bilgimize nazaran, tencerede kızartma işlemindeki sülforafan stabilitesine odaklanan hiçbir rapor bulunmamaktadır" dedi.Ekip, "Sonuçlarımız, brokoli çiçeklerini minik parçalara ayırdıktan sonrasında pişirmeden ilkin 90 dakika bekletilmesi icap ettiğini gösteriyor" diyerek, bunu kontrol etmediklerini sadece "30 dakikanın da yararlı olabileceğini" düşündüklerini ekledi.
0 notes
gelmeyin · 2 months
Text
Spirulina: Doğanın Eşsiz Hediyesi
Spirulina, son yıllarda popülerliği hızla artan bir mavi-yeşil alg türüdür. Bu küçük mikroorganizma, besleyici özellikleri ve çeşitli sağlık faydalarıyla dikkat çeker. Doğada tatlı su göllerinde ve tropikal iklimlerde bulunan spirulina, beslenme dünyasında bir süper gıda olarak kabul edilir.
Spirulina, yüksek miktarda protein, vitaminler, mineraller ve antioksidanlar içerir. Özellikle B12 vitamini açısından zengin olması, vegan ve vejetaryenler için önemli bir kaynak haline getirir. Ayrıca, demir, kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi minerallerin yanı sıra beta-karoten ve klorofil gibi güçlü antioksidanlar da içerir.
Bu alg, bağışıklık sistemini güçlendirebilir, enerji seviyelerini artırabilir, spor performansını iyileştirebilir ve kasların onarımını destekleyebilir. Ayrıca, sindirim sağlığını destekleyebilir, kan şekeri seviyelerini dengeleyebilir ve kolesterolü düşürebilir. Bazı araştırmalar, spirulina tüketiminin hatta kanser riskini azaltabileceğini öne sürmektedir, ancak bu konuda daha fazla çalışma gerekmektedir.
Spirulina, çeşitli formlarda tüketilebilir. Toz halinde takviyeler, tabletler, kapsüller veya sıvı özleri olarak bulunabilir. Günlük sağlık rejiminize spirulina eklemek, beslenmenizi zenginleştirebilir ve genel sağlık ve iyilik halinizi artırabilir.
Ancak, herhangi bir takviye gibi, spirulina da uygun dozlarda tüketilmelidir. Aşırı tüketim bazı yan etkilere yol açabilir, bu yüzden sağlık uzmanıyla danışmak önemlidir. Ayrıca, spirulina alerjisi olan kişilerin dikkatli olmaları gerekir.
0 notes
Text
Hızlı Yaşlandıran Yiyecekler Nelerdir?
Hızlı Yaşlandıran Yiyecekler Nelerdir?
Tumblr media
#AntioksidanEksikliği, #BeslenmeVeYaşlanma, #DoymuşYağlarVeYaşlanma, #GençKalmakIçinBeslenme, #Glikasyon, #HızlıYaşlanma, #HücreselHasarÖnleme, #OksidatifStres, #SağlıklıBeslenmeIpuçları, #SağlıklıYaşlanma, #SağlıklıYaşlanmaIpuçları, #SağlıksızBeslenmeEtkileri, #TıbbiBitkiler, #TıbbiVeAromatikBitkiler, #TransYağlarVeYaşlanma, #YaşlanmaBelirtileri, #YaşlanmaKarşıtıBeslenme, #YaşlanmaSüreci, #YaşlanmayıErtelemek, #YaşlılıkEtkileri https://is.gd/87Pg6A https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/hizli-yaslandiran-yiyecekler-nelerdir/
Hızlı yaşlandıran yiyecekler hangileri hiç düşündünüz mü? Yediklerimiz, yaşlanma sürecini etkileyen bir dizi faktörü tetikleyebilir. Özellikle yanlış beslenme alışkanlıkları, vücudumuzun sağlıklı fonksiyonlarını sürdürmesini zorlaştırabilir ve hızlı yaşlanmaya katkıda bulunabilir. İşlenmiş gıdaların, şekerin, doymuş yağların ve tuzun aşırı tüketimi, metabolik sorunlara, iltihaplanmaya ve oksidatif stresin artmasına neden olabilir.
Hızlı yaşlandıran yiyecekler, yüksek şeker içeren besinler, glikasyon adı verilen bir süreci tetikleyerek, vücuttaki protein ve lipid moleküllerini hasara uğratabilir. Bu, cilt elastikiyetini kaybetmesine ve kırışıklıkların oluşmasına yol açabilir. Ayrıca, şeker ve işlenmiş karbonhidratlar kan şekerini hızla yükseltip düşürerek enerji dalgalanmalarına ve insülin direncine neden olabilir, bu da yaşlanma belirtilerini hızlandırabilir.
Hızlı Yaşlandıran Yiyecekler Nelerdir?
Tuz: Fazla alınan tuz; içeriğindeki sodyum sebebi ile hücre tampon sistemini bozarak, sağlıksız, hızlı yaşlanan hücre sayısını artırır. Potasyum ve kalsiyum mekanizmalarını bozarak kalp, damar, böbrek ve kemik sistemini alt üst eder. Tuz tüketimini en aza indirmekte fayda var. Çünkü vücudun tuza olan ihtiyacı çok az.
İşlenmiş Buğday, Un, Ekmek: Beyaz undan yapılan mamullerin, vücudunuzda faydalı olduğu hiç bir mekanizma yok. Aksine faydası olmadığı gibi yüzlerce yan etkisi var. İşlenmiş un ürünleri sindirilirken hem sindirim sistemini yorar hem de içeriği kalori nedeniyle zarar verir. Ayrıca; sağlıklı mayalanmamış ürünler bağırsak florasına zarar verir. İçerdiği gluten nedeni ile bazı bünyelerde çeşitli sorunlar çıkmasına neden olur.
Rafine Şeker: Beyaz Şeker yine içeriğinde hiç vitamin, mineral, protein bulunmayan sadece enerji veren ve açlık hissini bastıran değersiz bir üründür. Ayrıca lifsiz olduğundan çok kolay sindirilir. Bunun sonucunda ise kandaki şeker oranınız çok hızlı yükselir. Çabuk sindirildiğinden kan şekeri aniden düşme yönünde bir refleks verir. Bu durumda acıkmış oluruz. Vücudumuz hazır enerji kaynaklarına alıştığından gözümüz tatlıdan başka bir şey görmez. Bu esnada tüm metabolizmanız bu yüklenme sebebiyle hasar görür. Rafine şeker tüketimini sıfıra yakın azaltmanızda fayda vardır.
İlginizi çekebilir: Şeker Pancarından Şeker Nasıl Üretilir?
İşlenmiş Et ürünleri: Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş ürünler içinde zamanla oluşan nitrat bileşikleri vücut için çok zararlıdır. İşlenmiş et ürünleri hele hele uygun şartlarda hazırlanmamışsa tam bir kanserojen ve serbest radikal deposudur.
Fastfood: Yukarıda saydıklarımızın hemen hepsini içeren bonus olarak da bir büyük bardak bol glikoz şuruplu kola armağan eden bol kalorili bir besin. İçinde tuz, artı bazen çin tuzu (iştah açıcı bir lezzet katmak için), bol hamur, işlenmiş et ve şeker içeren bir menüyü her gün tüketmek demek ileride kanda yüksek trigliserit, yüksek kolesterol, kalp rahatsızlıkları anlamına geliyor. Ülkemizde kitlesel fastfood beslenme tarzının geçmişi 20 yılı henüz geçmedi. Bu nedenle fastfood ile beslenen nesil göreceli olarak çok yaşlı değil. Önümüzdeki yıllarda toplulumuzda bazı hastalıkların artması ile arasında bir bağlantı veya korelasyon görülebilir.
Kızartmalar: Yiyecekleri kızartarak pişirmek çok ilkel bir yöntemdir. Kızartma esnasında; yağın ve besinin sağlıklı içeriği yok olmakla kalmaz bu sağlıklı içerikler yerine zehirli maddeler açığa çıkar. Bu nedenle her tür kızartmadan uzak durmakta fayda var. Et ve sebzeleri pişirmenin en sağlıklı yolu haşlama veya buğulamadır. Bu şekilde besinlerin içeriği bozulmaz ve daha lezzetli, sindirimleri daha kolay olur. Özellikle kızartılmış etlerden uzak durmak gerekir.
Yaşlanma Karşıtı Yiyecekler Nelerdir?
Hızlı yaşlandıran yiyecekler, yaşlanmak kişinin cilt görünümünde ve iskelet sisteminde meydana gelen değişiklik olarak görülebilir. Yaşlanma; vücudumuzdaki hücrelerin kendi kendini yenilememesi olarak da algılanabilir. Bu süreci hızlandırmak veya yavaşlatmak kişiye bağlı bir durumdur. Sağlıklı organlar sağlıklı bir cilt ve kemik sistemi anlamına gelir. Özellikle karaciğer, beyin, mide, böbrek ve bağırsakların sağlıklı olması kişinin daha zinde olmasını sağlar.
Bazı yiyecekler vücudun genel sağlığına olumlu etki gösterirler. Öğünlerimizi bu besinlerden oluşturursak bunun olumlu yansımasını görmememiz imkansız. Nedir bu besinler?
Sebzelerden; Başta enginar, kereviz, soğan, sarımsak, marul,lahana, karnabahar, ısırgan otu, karahindiba, maydanoz, dere otu, ıspanak, kenger otu, deve dikeni, sinir otu, pırasa, çiriş, kara havuç, havuç, turp, kırmızı pancar, ışkın olmak üzere yenebilir hemen hemen tüm sebzeler.
Meyvelere dikkat etmek gerekir; aşılı veya hormonlu meyveler yerine dağ ve orman meyveleri çok faydalıdır. Fruktoz içeriği az meyveler iyi bir tercih nedenidir. Dut, kara dut, kara üzüm, doğal çilek, doğal incir, yabani armut, alıç, böğürtlen, yaban mersini, dikenli incir, taze ayı üzümü, turna yemişi, yabani kayısı (zerdali), kiraz, vişne, kızılcık, kuşburnu, limon sayılabilir.
Kuruyemiş olarak; ceviz, badem, fıstık, yer fıstığı, ay çekirdeği, fındık sayılabilir. Kuruyemişler bayat olmamalıdır. Az miktarlarda tüketilir.
Hayvansal besinlerden; yoğurt, kefir, kemik suyu, yumurta, çökelek, az yağlı veya yağsız kırmızı et, doğal tavuk veya diğer kuş cinsi etler ve balık sayılabilir.
Balık tüketimi çok önemlidir. Omega-3 alımı en iyi balıklar sayesinde olmaktadır. Hiç bir besin Omega-3 ihtiyacını karşılayamamaktadır. Özellikle tükettiğimiz sıvı yağlar Omega-3 bakımından yoksun ancak Omega-6 bakımından zengindir. Omega-3 olmadan vücuda alınan Omega-6 ve diğer omega türleri kalp ve damar sorunlarına zemin hazırlayabilmektedir. Ceviz ve keten tohumu gibi bitkilerde Omega-3’ün bitkisel versiyonu yoğun oranda bulunsa da bitkisel kaynaklardan gelen Omega-3’ün %1 lik bir kısmı vücut tarafından emilmektedir.
Yağlar; en iyi yağ zeytinyağıdır. Tüketebiliyorsak sızma türü zeytinyağları tercih edilmelidir.
0 notes
hamiyetztrk · 3 months
Text
Bilimsel araştırma: Yüksek kan şekeri bu hastalıklara davetiye çıkarıyor
0 notes
diyetisyentugba · 4 months
Text
Gizli Şeker Diyeti
Tumblr media
Gizli Şeker Nedir?
Tıpta pre-diyabet olarak adlandırılan ve halk arasında gizli şeker olarak bilinen bu rahatsızlık, kan şekerinin olması gereken seviyeden daha yüksek olması ancak bu seviyenin diyabet tanısı koymaya yeterli olmamasını ifade eder. Genellikle insülin direnci olan kişilerde gizli şekere rastlanır ve kişiler diyabet hastası olarak değil diyabet hasta adayı olarak adlandırılır.
Gizli Şeker Nedenleri Nelerdir?
Obezite
Fiziksel aktivite eksikliği
Karın ve bel çevresinde görülen aşırı yağlanma
Sağlıksız yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları gizli şeker nedenleri arasında gösterilebilir.
Gizli Şeker Belirtileri Nelerdir?
Çok sık acıkma, açlığa tahammül edememe, çok hızlı yemek yeme
Vücut ağırlığında artış, kilo alma, obezite
Yüksek kan basıncı
Ani sinir ve öfke patlamaları
Su tüketiminin normalin üstüne çıkması
Uyku problemleri
Bulanık görme, odakta zorlanma
Halsizlik, yorgunluk
Ciltte meydana gelen renk değişiklikleri
Susuzluk, ağızda kuruma hissi
Kolesterolün artması
Gizli Şeker Nasıl Tedavi Edilir?
Tedavide ilk adım insülin direncini azaltmaktır. Hastaya sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılır.
Beslenme alışkanlıklarının yanı sıra düzenli spor ve egzersiz konusunda hasta teşvik edilir.
Herhangi bir gelişme kaydedilememişse insülin hormonunu dengelemek amacıyla ilaçla tedavi yöntemine başvurulabilir.
Uygulanan bu tedavi yöntemleri hastayı diyabetten koruyarak daha ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına engel olur.
Gizli Şekeri Düşürmek İçin Ne Yapmalı?
Gizli şeker veya pre-diyabeti önlemek için aşağıdakiler faydalı olabilir:
Sağlıklı Beslenme
Fiziksel Aktivite
Kilo Kontrolü
Stres Yönetimi
Doktor Takibi
Gizli Şekeri Olanlar Beslenmede Hangi Önlemleri Almalıdır?
Herhangi bir diyabetik diyetin temeli bol miktarda sebze (yüksek kaliteli yağlarla hazırlanmış) ve az şekerli meyvelerden oluşmalıdır. Lif açısından zengin garnitürler seçin: kepekli ekmek, kepekli makarna, kepekli pirinç.
Yağsız et, balık, yumurta, süt ürünleri, kuruyemiş ve bakliyat gibi protein kaynakları tokluk sağlar ve kan şekerinin yükselmesini engeller. Önemli: Doğru protein dozajına dikkat edin.
Şeker, içecekler de dahil olmak üzere birçok hazır gıdada gizlidir. Fruktoz sağlıklı bir alternatif değildir. Tatlandırıcılar da tereddüt edilmeden tüketilmemelidir. Damak tadınızı yavaş yavaş daha az tatlılığa alıştırmak daha iyidir. Taze malzemelerin (otlar, meyveler) doğal tatlarını kullanın.
Kan şekerini nötralize eden atıştırmalıklar için örnek: Çiğ sebze, haşlanmış yumurta, yemek kaşığı fındık.
Gizli Şeker Diyeti (Pre-Diyabet) Nasıl Yapılır?
Baklagiller: Nohut, mercimek veya fasulye – bakliyatlar kompleks karbonhidratlar, doyurucu protein ve diyet lifi dengesi sunar. Diyet lifleri kilo kaybını destekleyebilir çünkü yiyecekleri midede daha uzun süre tutarlar ve böylece daha uzun bir tokluk hissi sağlarlar. Buna ek olarak, bakliyatlardaki diyet lifleri sindirim sırasında fermantasyon süreci yoluyla bağırsak bakterilerinin oluşumunu teşvik eder ve bu da kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olabilir.
Yağsız protein: Ekmek veya kahvaltılık gevrekler gibi karbonhidrat açısından zengin gıdaların aksine, protein açısından zengin gıdalar, vücuda tok olduğu sinyalini veren bağırsak hormonlarını harekete geçirerek daha hızlı tok hissetmenizi sağlar. Farklı protein kaynaklarının besin bileşimleri açısından farklılık gösterdiğine dikkat etmek önemlidir. Bazı kırmızı etlerde (örneğin biftek) doymuş yağ oranı yüksektir ve bu da kardiyovasküler sistem üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Yağsız protein kaynakları ve/veya sağlıklı yağ içerenler tavuk, balık, yumurta, tofu ve baklagillerdir.
Tam tahıl ürünleri: Kepekli un, yulaf ezmesi, esmer pirinç, arpa – getirin! İsveç’te yapılan büyük bir çalışmada, günde en az 60 g tam tahıl ürünü yiyen deneklerin 10 yıllık bir süre içinde prediyabet veya tip 2 diyabet geliştirme olasılığı, günde 30 g’dan az tam tahıl ürünü yiyenlere göre %34 daha azdı. İlginç bir şekilde, daha yüksek tam tahıl grubundaki denekler, muhtemelen diyet lifi, magnezyum ve selenyum ile tahıldaki çok sayıda antioksidanın ortak etkisi nedeniyle, kilo kaybından bağımsız olarak daha iyi insülin duyarlılığına sahipti.
Pre Diyabet Örnek Diyet Listesi
Çeşitli ve çok enerji yoğun olmayan beslenin.
Tuzu ve şekeri azaltın.
Araştırmalara göre, bitki temelli diyetler tip 2 diyabete karşı önleyici bir etkiye sahiptir.
Özellikle diyet lifi, bozulmuş şeker ve yağ metabolizmasıyla mücadeleye yardımcı olur ve birçok organ sisteminde insülinin etkisini artırır.
Günde 15 gram diyet lifi ve 1000 kalori (yani yaklaşık 30 g) önerilmektedir. Bu nedenle, diyetiniz bol miktarda sebze ve meyvenin yanı sıra tam tahıllı ürünler içermelidir.
Bakliyatlar (örneğin fasulye, bezelye, mercimek) da lif dengesini artırır. Diyetinizin bir parçası olarak kendinizi Akdeniz diyetine yönlendirin.
Gizli Şekerde Neler Yenmez?
Hayvanlardan elde edilen et ve deri
Derin yağda kızartılmış yiyecekler
Cips
Yağlı peynir
Tereyağı/margarin
Hazır salata sosu
Krem
Unlu mamuller
Ancak zeytinyağı, fındık, tohum ve avokado gibi “sağlıklı” yağlar da vardır.
#gizlişeker #gizlişekerdiyeti #şeker #diyabet
0 notes
burdabidursun · 5 months
Text
Yoksa Hamile Miyim?
Tumblr media
Merhaba! Bebek sahibi olma kararı aldınız ve şimdi bu muazzam serüvene hazırlanıyorsunuz. Hamilelik belirtileri arasında en kesin bilgiyi hamilelik testi verir, ancak vücudunuz bazı önemli sinyaller gönderebilir. Bu konuda uzmanlar, hamilelik belirtileri hakkında şu bilgileri paylaşıyor:
Adet Dönemine Benzer Lekelenme ve Kramplar: Yumurta rahim duvarına yerleşirken ortaya çıkan implantasyon kanaması, lekelenme ve kramplara neden olabilir. Bu belirtiler, döllenmeden sonraki 6 ila 12 gün içinde görülebilir.
Beyaz Akıntı: Vajinadan gelen beyaz, süt kıvamındaki akıntı, vajina duvarlarının kalınlaşmasıyla bağlantılıdır. Genellikle zararsızdır, ancak şüpheli durumlarda doktora başvurulmalıdır.
Memelerde Şişme ve Batma Hissi: Hamilelik hormonları, göğüslerde hızlı değişikliklere neden olabilir. Şişme, ağrı, batma hissi veya dokunmaya karşı hassasiyet meydana gelebilir.
Yorgunluk Hissi: Aşırı yorgunluk hissi, hamilelikte yaygındır. Bu durum, progesteron hormonu, düşük kan şekeri ve düşük kan basıncı gibi faktörlerin birleşimiyle ortaya çıkabilir.
Sabah Bulantıları ve Kusma: Sabah bulantısı, hamileliğin bilinen belirtilerinden biridir. Ancak her kadında görülmeyebilir. Hormonal değişiklikler ve duyuların hassasiyeti ile bağlantılıdır.
Regl Gecikmesi: Geciken regl dönemi, hamileliğin en belirgin belirtilerinden biridir. Ancak bu durum, hamilelik dışında da farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir.
Sık İdrara Çıkma İsteği: Sık idrara çıkma durumu genellikle hamileliğin 6. ila 8. haftası civarında başlar. Bu, hormonal değişikliklerden kaynaklanabilir.
Kabızlık: Yüksek progesteron seviyeleri, hamilelik sırasında kabızlığa neden olabilir. Bu durumu hafifletmek için bol su içmek, egzersiz yapmak ve lifli gıdalar tüketmek önemlidir.
Ruh Halindeki Değişimler: Hormonal değişiklikler, hamilelik sürecinde duygusal dalgalanmalara neden olabilir. Bu özellikle ilk 3 ayda sıkça görülür.
Baş ve Bel Ağrısı: Hafif baş ağrıları hamilelikte yaygındır. Bazı kadınlarda sırt veya bel ağrısı da görülebilir.
Baş Dönmesi ve Bayılma: Genişleyen kan damarları, düşük kan basıncı ve düşük kan şekeri, baş dönmesi ve bayılmaya neden olabilir.
Bu belirtiler hamilelik dışında başka nedenlerden kaynaklanabilir, bu nedenle kesin bir sonuç için hamilelik testi yaptırmak önemlidir. Umarım bu bilgiler, bu özel döneme dair size yardımcı olur. Sağlıklı bir gebelik dilerim!
1 note · View note
petburada · 7 months
Text
Tumblr media
N&D Düşük Tahıllı Kuzulu Küçük Irk Yavru Köpek Maması 800 gr
Yavru ve 12 aya kadar ; orta ve minik ırklara özel Düşük tahıllı tam mamadır.
Nd köpek maması yenilikçi kuru köpek maması serisi etobur beslenmesindeki altı anahtar kurala dayanmaktadır:
1. Daha az karbonhidrat içeriği ve asgari ölçülerde;düşük düşük kan şekeri endeksli.
2. Kaliteli taze etten yüksek protein kaynakları
3. Yüksek kaliteli taze meyve ve sebzelerden dengeli vitamin ve mineraller
4. Hedeflenen etki için belirli özelliklere sahip şifalı bitkiler.
5. Kolayca asimile edilebilen hayvansal yağlar.
6. Tamamen karmaşık tahıllar bulundurmaz
Natural & Delicious  köpeklerin şeker ve obezite hastalıklarını önlemeye yardımcı olarak, metabolizmalarına, damak tatlarına uygun olarak tasarlanmış ve geliştirilmiş İtalyan ürünüdür.
0 notes
ankarahaberplatformu · 7 months
Text
Karaciğer Yağlanması
Tumblr media
Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde yağ birikiminin artması durumudur. Bu durum, genellikle obezite, yüksek kolestrol, diyabet ve alkol tüketimi gibi faktörlerle ilişkilendirilir. Bu rahatsızlık, karaciğerin normal fonksiyonlarını etkileyebilir ve ilerlediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği, bu konuda uzmanlaşmış bir sağlık kuruluşudur. Kliniğimiz, deneyimli doktorlarımız ve modern tıbbi teknolojilerimizle hastalığın  tanı ve tedavisinde öncü bir rol oynamaktadır. Genellikle semptomsuz ilerleyebilir, ancak bazı belirtiler ortaya çıkabilir. Bunlar arasında yorgunluk, karın ağrısı, iştah kaybı ve kilo değişiklikleri yer alabilir. Hastalığın tanısı için doktorumuz fiziksel muayene, kan testleri, görüntüleme yöntemleri ve karaciğer biyopsisi gibi tanısal testler uygulayabilir. Rahatsızlığın tedavisi, temel olarak yaşam tarzı değişiklikleri, beslenme düzeni, kilo kontrolü ve egzersizden oluşur. Alkol tüketimi sınırlandırılmalı veya tamamen bırakılmalıdır. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak, bu konuyla ilgili tedavi planlarınızı kişiye özel olarak oluşturmak için size rehberlik ediyoruz. Amacımız, karaciğer sağlığınızı korumak ve iyileştirmek için en etkili yöntemleri kullanmaktır. Rahatsızlık, erken teşhis ve uygun tedaviyle kontrol altına alınabilir. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak, uzman kadromuz ve son teknoloji ekipmanlarımızla size en iyi sağlık hizmetini sunmak için buradayız.
Karaciğer Yağlanmasının Belirtileri ve Tanısı
Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde birikmiş yağ miktarının artmasıyla karakterize edilen bir durumdur. Bu durum, genellikle sağlıksız beslenme alışkanlıkları, obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve alkol tüketimi gibi faktörlerle ilişkilendirilir. Rahatsızlık, çoğu zaman semptomsuz ilerler, ancak bazı belirtiler ortaya çıkabilir ve zamanla ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Hastalığın belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bunlar arasında karın bölgesinde rahatsızlık veya şişkinlik hissi, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı veya kilo artışı, sindirim problemleri, karaciğer bölgesinde ağrı veya hassasiyet gibi belirtiler yer alabilir. Bu belirtilerden bir veya birkaçını yaşıyorsanız, Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği'ne başvurarak profesyonel bir değerlendirme ve tanı süreci başlatabilirsiniz. Tanı için doktorunuz çeşitli testler yapacaktır. Bu testler arasında kan testleri, karaciğer fonksiyon testleri, karaciğer ultrasonografisi, karaciğer elastografi ve bazen karaciğer biyopsisi yer alabilir. Bu testler, rahatsızlığın varlığını teyit etmek, karaciğer hasarının derecesini değerlendirmek ve uygun tedavi planını oluşturmak için kullanılır. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği, hastalığın belirtilerini ve tanısını doğru bir şekilde değerlendirebilir. Uzman ekibimiz, son teknoloji tıbbi ekipmanlarla donatılmış kliniğimizde size en iyi tedavi seçeneklerini sunmaktadır. Karaciğer sağlığınızı korumak ve iyileştirmek için sizinle birlikte çalışmayı hedefliyoruz.
Karaciğer Yağlanmasının Nedenleri
Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde yağ birikiminin artmasıyla oluşan bir durumdur. Bu durumun birçok potansiyel nedeni bulunmaktadır. Beslenme alışkanlıkları, obezite, diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolestrol, insülin direnci, genetik faktörler ve alkol tüketimi gibi etkenler hastalığın ilerlemesine katkıda bulunabilir. Beslenme alışkanlıkları, özellikle yüksek yağlı ve şekerli gıdaların aşırı tüketimi, rahatsızlığın en yaygın nedenlerinden biridir. Aşırı kilolu veya obez olmak, vücutta yağ birikimini artırarak bu hastalığa zemin hazırlar. Diyabet, yüksek kan şekeri seviyeleriyle birlikte karaciğerde yağ birikimini artırabilir. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak, bu hastalığın nedenlerini araştırmak ve doğru bir teşhis koymak için uzman bir ekibe sahibiz. Hastalarımızın tıbbi geçmişlerini, beslenme alışkanlıklarını ve yaşam tarzlarını detaylı bir şekilde değerlendirerek, bu rahatsızlığa katkıda bulunan faktörleri belirleyebiliriz. Bu rahatsızlık, ilerleyebilen bir durum olabileceği için erken teşhis ve tedavi önemlidir. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak, güncel tedavi yöntemleri ve multidisipliner yaklaşımımızla sorunlarınızı çözmek için size destek olmaktan mutluluk duyarız. Sağlıklı bir karaciğer için sizinle birlikte çalışmayı hedefliyoruz.
Karaciğer Yağlanmasının Tedavisi ve Önleme Yöntemleri
Karaciğer yağlanması tedavisi, hem yaşam tarzı değişikliklerini içeren önleme yöntemlerini hem de medikal tedavi seçeneklerini içerir. Bu hastalığın tedavisi, altta yatan nedenlere odaklanarak yağ birikimini azaltmaya ve karaciğerin sağlığını yeniden kazanmasına yardımcı olmayı hedefler. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak, bu hastalığın tedavisinde bireysel bir yaklaşım benimsemekteyiz. Hastalarımızın sağlık geçmişini dikkate alarak, yaşam tarzı değişiklikleri ve beslenme düzeni konularında destek sağlamaktayız. Sağlıklı bir kilo kaybı, düşük yağlı ve düşük şekerli bir diyet, düzenli fiziksel aktivite ve alkol tüketiminin sınırlanması gibi önleme yöntemleri tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Bazı durumlarda, ilaç tedavisi veya diğer medikal prosedürler gerekebilir. Bu noktada, Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak uzman ekibimiz, hastalarımızın bireysel ihtiyaçlarına göre en uygun tedavi seçeneklerini belirlemekte ve uygulamaktadır. Hastalığın tedavisinde erken teşhis ve sürekli takip önemlidir. Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği olarak, karaciğer sağlığınızı korumak ve sorunlarınızı çözmek için size destek olmaktan memnuniyet duyarız. Uzman kadromuz ve yenilikçi tedavi yöntemlerimizle sağlıklı bir yaşam için yanınızdayız. Karaciğer yağlanması tedavisi hakkında detaylı bilgi almak için Doç. Dr. Muharrem Taşkoparan Gastroenteroloji Kliniği resmî web sitesi adresimizi ziyaret edebilirsiniz. Read the full article
0 notes
elazigsurmanset · 1 month
Text
“Ramazan’da hızlı ve fazla yemek hazımsızlığa yol açabilir”
Tumblr media
Ramazan ayında öğün aralarının oldukça uzun olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, “Bu durum mide rahatsızlıkları olanlarda hastalıkları tetiklemektedir. İftarda ve sahurda fazla yemek yenmesi, sahurda yemekten hemen sonra yatılması, reflü ataklarını tetikleyebilmektedir. Ayrıca uzun süren açlık sonrasında zamanla sindirim sisteminin hareketleri de azalmaktadır. Bu nedenle iftarda hızlı ve fazla yemek tüketmek karında şişkinliğe, hazımsızlığa yol açabilmektedir” dedi. VM Medical Park Samsun Hastanesi Gastroenteroloji Kliniği’nden Uzm. Dr. Ömer Faruk Yolcu, Ramazan ayında görülebilecek mide problemleri hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Gastrit ve ülser hastaları dikkat etmeli” Oruç tutarken mide rahatsızlığı geçirme riski en yüksek olan kişilerin; gastrit, ülser ve reflü hastalığı olanların olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Yolcu, “İftarda ve sahurda fazla yemek yenmesi, sahurda yemekten hemen sonra yatılması, reflü ataklarını tetikleyebilmektedir. Ayrıca uzun süren açlık sonrasında zamanla sindirim sisteminin hareketleri de azalmaktadır. Bu nedenle iftarda hızlı ve fazla yemek tüketmek karında şişkinliğe, hazımsızlığa yol açabilmektedir. Midelerinde gastrit veya ülser sorunu olanların oruç tutmaya başlamadan önce tedavilerini tamamlamaları tavsiye edilmektedir” şeklinde konuştu. “Kronik hastalığı olanlar oruç tutmadan önce uzman hekime başvurmalı” Mide yakınmaları hafif boyutta olan kişilerin, diyet ve ilaç gibi önlemlerle oruç tutmasında bir sakınca görülmediğini belirten Uzm. Dr. Yolcu, “Kronik hastalığı, geçirilmiş ülseri veya mide kanaması olanların ise Ramazan öncesinde bir uzmana başvurarak gereken önlemler almaları, gerekiyorsa bu süreci ilaç tedavisi ile desteklemeleri gerekmektedir. Henüz tedavisi süren ülser hastaları, yeni geçirilmiş mide kanaması, mide kanseri, ciddi reflü hastalığı veya çeşitli mide hastalıkları nedeniyle beslenme güçlüğü olanların oruç tutmaları ise sağlık açısından sakıncalı durumlara neden olabilmektedir” dedi. “Uyku düzenine dikkat edilmeli” Uzm. Dr. Yolcu, sağlıklı oruç tutmanın yollarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Oruç tutanların yeteri kadar su tüketmeleri, Ramazan süresince uyku düzenlerine dikkat etmeleri gerekir. Ramazan’da metabolizmanın hızı düştüğünden kilo almak kolay hale gelir. Bu nedenle, bol kalorili, ağır yiyeceklerden uzak durulmalıdır. İftarı iki öğüne bölerek almalı. İftarda mideye aniden yüklenmek, hazımsızlık sorunlarına yol açıyor. Ramazan’da sindirim sorunları yaşamamak için ilk öğünde bir tabak çorba, bir adet hurma veya incir tercih edilebilir.” “Sahura kalkmadan oruç tutulmamalı” Sahura kalkmadan oruç tutmanın sakıncalı olduğuna değinen Uzm. Dr. Yolcu, “Sahura kalkmadan oruç tutulursa, aç kalma süresi uzayacağından metabolizma hızı düşer, halsizlik ve baş ağrısı görülebilir. Hem sahur hem de iftarda yemeklerinizi yavaş yiyin. Lokmalarınızı çok çiğneyin ve bol su için. Mide şişkinliğinden kaçınmak, uyku kalitenizi de arttıracaktır. Yağlı, acılı ve baharatlı yemeklerden kaçının. Oruç süresince vücut çok uzun süre susuz kaldığından sıvı kaybını telafi etmek için iftar ile sahur arasında sık sık su içmek gerekir” dedi. “İftardan 2 saat sonra kendinizi çok yormadan yürüyüş yapabilirsiniz” Oruç süresince kan şekerinin düştüğünü söyleyen Uzm. Dr. Yolcu, “İftar yapıldığında kan şekeri hızla yükselir. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlar ve düşmeye de devam eder. Bu nedenle azar azar ve sık beslenme ilkesi iftar sonrasında da uygulanmalıdır. Ramazan’da hareketsiz kalmamaya özen gösterilmelidir. İftardan 2 saat sonra kendinizi çok yormadan yürüyüş yapabilirsiniz. Fazla yediklerinizi yakmak için tok karnına yürüyüş yapmanın, koşmanın, spor salonlarında aşırı efor harcamanın sakıncalı olduğunu da unutmayın” açıklamasında bulundu. “İftara çorba ile başlayın” İftara su, çorba ve salata gibi hafif yiyeceklerle başlamayı öneren Uzm. Dr. Yolcu, “İftarda boş mideye hızlı bir şekilde yüklenme yapmayın. Lokmalarınızı yavaş ve uzun uzun çiğneyin. Ana öğünü orucunuzu açtıktan birkaç saat sonra tercih edin. Meyve ve sebzeye ağırlık verirken yoğurt, ayran veya süt tüketmeye dikkat edin” ifadelerini kullandı. “Sahurda aşırı baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı” Sahurda mideyi yoracak aşırı baharatlı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden kaçınılması gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Yolcu, “Sahurda aşırı yemek yerine, kepekli tahıl ürünleri, sebze, salata gibi sindirimi uzun süren yiyecekleri tercih edin. Ramazan’da, özellikle sahurda, lifli gıdalar tüketin; kızartma, kebap gibi ağır ve baharatlı yemeklerden uzak durun” dedi. “Oruç kilo verme yöntemi değildir”” Orucun asla bir kilo verme yöntemi olmadığını vurgulayan Uzm. Dr. Yolcu, “Çoğu kişi Ramazan’da zayıflayacağı yanılgısına düşer. Oysaki metabolizmanın yavaşlaması nedeniyle Ramazan’da kilo alma riski düşeceğine artar. Ramazanda özellikle hamur işi yiyecekler, pide ve tatlılar yüksek kalorili olmaları nedeniyle kilo artışına yol açar. İftarda yavaş ve az miktarda yiyip, birkaç saat sonra ara öğün gibi takviye almak en ideal iftar sofrası olarak öneriliyor” şeklinde konuştu. “Bol su içilmeli” Ramazan’da kilo almayı engellemenin en önemli yolunun bol su içmek olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Yolcu, “İftarla sahur arasında 2,5 litre kadar su içmeye dikkat edin. Ramazan’da baharat tüketimine de dikkat edin. Kompostolarda şeker yerine tarçın çubuğu kullanarak tatlandırma yoluna gidin. Kimyon sindirimi rahatlattığı için az miktarda da olsa kullanmaya özen gösterin. Zerdeçal ise safra keseniz için faydalı olacaktır” dedi. “İftara çorba ile başlamak ağır yemek yemeyi engelleyebilir” İftara çorbayla başlanmasını öneren Uzm. Dr. Yolcu, “Özellikle sebze ve yoğurtlu çorbalar hem sindiriminizi kolaylaştırır hem de doygunluk hissi vereceği için fazla ve ağır yemek yemenizi engeller. Doyma hissi ilk lokmadan 13 dakika sonra beyine ulaşır. Bu yüzden çorbadan ana yemeğe geçmeden önce 3-4 dakika ara verin. Kabuklu meyve tüketin. Bu hem tokluk hissini arttırır, hem vitamin desteği sağlar, hem de bağırsağın çalışmasını sağlar. En son olarak iftardan 1-1,5 saat sonra 45-60 dakika boyunca tempolu bir şekilde yürüyün. Bu metabolizmanızın yavaşlamasını engeller. Böylece hem formunuz hem de sağlığınızı korumuş olacaksınız” diyerek sözlerini noktaladı.   Read the full article
0 notes
coinsinyalprogrami · 7 months
Text
TTS International: Sağlık mı, Dolandırıcılık mı?
Tumblr media
TTS international, Türkiye'de faaliyet gösteren bir network marketing şirketidir. Şirket, çeşitli sağlık ürünleri ve takviyeleri satmaktadır. TTS International, son zamanlarda dolandırıcılık iddiaları ile gündeme gelmiştir.
TTS International Nedir?
TTS International, 2018 yılında Antalya'da kurulmuştur. Şirket, Ganoderma Lucidum mantarı özünden üretilen çeşitli sağlık ürünleri ve takviyeleri satmaktadır. TTS International'ın ürünleri arasında şunlar yer almaktadır:
TTS International Bantlar: Ganoderma Lucidum mantarı özlü bantlar.
TTS International Kapsüller: Ganoderma Lucidum mantarı özlü kapsüller.
TTS International Diş Macunu: Ganoderma Lucidum mantarı özlü diş macunu.
TTS International Şampuan: Ganoderma Lucidum mantarı özlü şampuan.
TTS International Sabun: Ganoderma Lucidum mantarı özlü sabun.
TTS International Sağlık Bakanlığı Onaylı mı?
TTS International'ın ürünleri, Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmamıştır. Şirket, ürünlerinin doğal ve güvenli olduğunu iddia etmektedir. Ancak, ürünlerinin faydalarına dair bilimsel kanıtlar bulunmamaktadır.
TTS International Dolandırıcılığı Var mı?
TTS International, son zamanlarda dolandırıcılık iddiaları ile gündeme gelmiştir. İddialara göre, şirket, ürünlerinin faydalarını abartarak insanları kandırıyor. Ayrıca, üyelik ücreti ve aylık aidat gibi yüksek ücretler talep ediyor.
TTS International Ne İşe Yarar?
TTS International'ın ürünlerinin, çeşitli sağlık sorunlarına iyi geldiği iddia edilmektedir. Şirketin ürünlerinin faydaları arasında şunlar yer almaktadır:
Sağlıklı bir bağışıklık sisteminin korunmasına yardımcı olur.
Stres ve yorgunluğun azaltılmasına yardımcı olur.
Kan şekeri ve kolesterol seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olur.
Cilt sağlığını destekler.
Saç sağlığını destekler.
Kilo vermeye yardımcı olur.
TTS International Marketing Nedir?
TTS International, network marketing sistemi ile çalışan bir şirkettir. Network marketing, bir ürün veya hizmetin doğrudan satış yoluyla pazarlandığı bir sistemdir. TTS International'da, üyeler kendi çevrelerindeki kişilere ürünleri satarak gelir elde eder.
TTS International Kazanç Planı
TTS International'in kazanç planı, üyelere kendi çevrelerindeki kişilere ürünleri satarak gelir elde etme imkanı sunar. Üyeler, ürün satışlarından elde ettikleri gelirin yanı sıra, ekibinden gelen satışlardan da komisyon elde edebilirler.
Sonuç olarak, TTS International, Türkiye'de faaliyet gösteren bir network marketing şirketidir. Şirketin ürünleri, çeşitli sağlık sorunları için faydalı olduğu iddia edilmektedir. Ancak, ürünlerinin faydalarına dair bilimsel kanıtlar bulunmamaktadır. Ayrıca, şirket hakkında dolandırıcılık iddiaları bulunmaktadır.
0 notes
piyasahaberleri · 6 months
Link
Kan şekeri seviyesini denetim ettiren bir bayan. — AFP/DosyaPakistan'da diyabet hastalarında mühim bir artış yaşanırken, hastalığın aslına bakarsak ülkedeki mühim sayıda erken ölümle bağlantılı olduğu ortaya çıktı.Kaygı verici izahat, Halk Sağlığı Enstitüsü'nün (IPH) Dünya Diyabet Günü'nde düzenlemiş olduğu bir seminer esnasında yapılmış oldu; uzmanlar, diyabetin yüksek gerilim, kalp hastalığı, böbrek yetmezliği ve körlük şeklinde hastalıklara atfedilmesinin risklerini altını çizdi.Kamuoyunun farkındalığını artırmayı ve artan sıhhat krizini durdurmak için tıp uzmanları içinde işbirlikçi çabaları teşvik etmeyi amaçlayan etkinlikte konuşan Dr Mehreen Farooqi, Pakistan'daki erken ölümlerin %35'inin diyabetle bağlantılı bulunduğunu altını çizdi.Ek olarak diyabete karşı erken teşhis ve önleyici tedbirlerin alınabilmesi için bilhassa 35 yaş üstü kişiler için tertipli kan taramalarının yapılması icap ettiğini altını çizdi.Ayrıca, IPH Dekanı Profesörü Dr. Zarfashan Tahir, 32 milyon Pakistanlının diyabetten muzdarip bulunduğunu altını çizdi; diyabet, yaşamı tehdit eden öteki durumların mühim bir öncüsü olarak hizmet ediyor.Forumda ek olarak diyabet risklerini azaltmak için günlük egzersiz şeklinde önlemlerin önemi vurgulandı ve Dr Shafa Ali, günde yalnızca 500 adım atmanın diyabet riskini mühim seviyede azaltabileceğini altını çizdi.Dr Mahnaz Nasir Khan da Shafa'nın sözlerini tekrarlayarak günlük alışkanlıklarda bir değişim bulunduğunu ilave ederek kişinin yiyecek için yaşaması değil, yaşamak için yemesi icap ettiğini altını çizdi.Etkinlik, Dekan, öğretim üyeleri, doktorlar ve öğrencilerin katılmış olduğu simgesel yürüyüşle sonlanmış oldu.Ek olarak, bir beslenme kampında parasız şeker testleri, gerilim kontrolleri ve kilo değerlendirmeleri sağlanarak diyabetin önlenmesi, yönetimi ve lüzumlu önlemlere ilişkin ergonomik bilgiler sunuldu.
0 notes
jinekologdunyasi · 7 months
Text
Polikistik Over Sendromu: Tanı ve Tedavi Alternatifleri
Polikistik over sendromu (PCOS), kadınların üreme sistemi sağlığını etkileyen bir hormonal bozukluktur. Bu sendrom, kadınların yumurtalıklarında küçük kistlerin oluşmasına neden olur ve adet döngüsünde düzensizliklere yol açabilir. PCOS, ayrıca insülin direnci, obezite ve diyabet gibi diğer sağlık sorunlarına da neden olabilir. Bu makalede, PCOS'un tanısı ve tedavi alternatifleri hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
İçindekiler
Polikistik Over Sendromu Nedir?
PCOS Belirtileri Nelerdir?
PCOS Tanısı Nasıl Konulur?
PCOS Tedavi Yöntemleri
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
İlaç Tedavisi
Cerrahi Müdahale
Alternatif Tedavi Yöntemleri
PCOS ve Hamilelik
PCOS ile Yaşamak
PCOS'un Komplikasyonları
PCOS'un Önlenmesi
Sonuç
Polikistik Over Sendromu Nedir?
Polikistik over sendromu, kadınların üreme sistemi sağlığını etkileyen bir hormonal bozukluktur. Bu sendrom, kadınların yumurtalıklarında küçük kistlerin oluşmasına neden olur ve adet döngüsünde düzensizliklere yol açabilir. PCOS, ayrıca insülin direnci, obezite ve diyabet gibi diğer sağlık sorunlarına da neden olabilir.
Tumblr media
PCOS Belirtileri Nelerdir?
PCOS'un belirtileri, kadınlar arasında farklılık gösterir. Ancak, en yaygın belirtiler şunlardır:
Adet döngüsünde düzensizlikler
Yüksek seviyelerde androjen hormonu (erkeklik hormonu)
Akne
Aşırı tüylenme
Saç dökülmesi
Obezite
İnsülin direnci
Yüksek kan şekeri seviyeleri
PCOS Tanısı Nasıl Konulur?
PCOS tanısı, bir dizi test ve muayene ile konulabilir. Doktorunuz, adet döngüsü düzensizliklerinizi ve diğer belirtilerinizi değerlendirecektir. Ayrıca, kan testleri ve ultrasonografi gibi diğer testler de yapılabilir. Bu testler, yumurtalıklarınızdaki kistleri ve hormon seviyelerinizi kontrol etmek için yapılır.
PCOS Tedavi Yöntemleri
PCOS tedavisi, belirtilerin şiddetine ve kadının hamilelik planlarına bağlı olarak değişebilir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
PCOS tedavisinin ilk adımı, yaşam tarzı değişiklikleridir. Bu değişiklikler, kilo kaybı, düzenli egzersiz ve sağlıklı bir diyeti içerebilir. Bu değişiklikler, insülin direncini azaltarak belirtileri hafifletebilir.
İlaç Tedavisi
İlaç tedavisi, adet döngüsünü düzenlemek, insülin direncini azaltmak ve diğer belirtileri hafifletmek için kullanılabilir. Bu ilaçlar, doğum kontrol hapları, metformin ve spironolakton gibi ilaçları içerebilir.
Cerrahi Müdahale
Cerrahi müdahale, kistlerin çıkarılması veya yumurtalıkların küçültülmesi için kullanılabilir. Ancak, bu tedavi seçeneği genellikle son çare olarak kullanılır.
Alternatif Tedavi Yöntemleri
Alternatif tedavi yöntemleri, PCOS belirtilerini hafifletmek için kullanılabilir. Bu yöntemler arasında akupunktur, yoga ve bitkisel takviyeler yer alabilir. Ancak, bu tedavi seçeneklerinin etkinliği hakkında daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
PCOS ve Hamilelik
PCOS, hamilelik şansını azaltabilir. Ancak, doğru tedavi ile hamilelik şansınızı artırabilirsiniz. Doktorunuz, hamile kalmak istiyorsanız, doğru tedaviyi önerecektir.
PCOS ile Yaşamak
PCOS ile yaşamak zor olabilir. Ancak, yaşam tarzı değişiklikleri ve doğru tedavi ile belirtileri hafifletebilirsiniz. Ayrıca, destek gruplarına katılarak ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek PCOS ile başa çıkabilirsiniz.
PCOS'un Komplikasyonları
PCOS, diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu sorunlar arasında diyabet, kalp hastalığı ve uyku apnesi yer alabilir. Bu nedenle, PCOS'un belirtilerini hafifletmek için doğru tedaviyi almak önemlidir.
PCOS'un Önlenmesi
PCOS'un tam olarak önlenmesi mümkün değildir. Ancak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, belirtileri hafifletebilir. Bu nedenle, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı bir diyet sürdürmek ve kilo kontrolü yapmak önemlidir.
Sonuç
Polikistik over sendromu, kadınların üreme sistemi sağlığını etkileyen bir hormonal bozukluktur. Bu sendrom, kadınların yumurtalıklarında küçük kistlerin oluşmasına neden olur ve adet döngüsünde düzensizliklere yol açabilir. PCOS, ayrıca insülin direnci, obezite ve diyabet gibi diğer sağlık sorunlarına da neden olabilir. Ancak, doğru tedavi ile belirtileri hafifletebilirsiniz. Yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, cerrahi müdahale ve alternatif tedavi yöntemleri, PCOS tedavisinde kullanılabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
PCOS, hamilelik şansını azaltır mı?
Evet, PCOS hamilelik şansını azaltabilir.
PCOS'un belirtileri nelerdir?
PCOS'un belirtileri arasında adet döngüsünde düzensizlikler, yüksek seviyelerde androjen hormonu, akne, aşırı tüylenme, saç dökülmesi, obezite, insülin direnci ve yüksek kan şekeri seviyeleri yer alır.
PCOS'un tedavisi mümkün müdür?
Evet, PCOS'un tedavisi mümkündür. Yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, cerrahi müdahale ve alternatif tedavi yöntemleri, PCOS tedavisinde kullanılabilir.
PCOS'un komplikasyonları nelerdir?
PCOS, diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu sorunlar arasında diyabet, kalp hastalığı ve uyku apnesi yer alabilir.
PCOS'un önlenmesi mümkün müdür?
PCOS'un tam olarak önlenmesi mümkün değildir. Ancak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, belirtileri hafifletebilir. Bu nedenle, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı bir diyet sürdürmek ve kilo kontrolü yapmak önemlidir.
0 notes
Text
Diyabet tedavisi için şifalı bitkileri keşfet
Diyabet tedavisi için şifalı bitkileri keşfet
Tumblr media
#AlternatifTedavi, #AntidiyabetikBileşikler, #Beslenme, #BitkiBazlıDiyet, #BitkiBazlıIlaç, #BiyoaktifBileşenler, #DiyabetTedavisi, #DiyabetYönetimi, #Fitokimyasallar, #GelenekselTıp, #GestasyonelDiyabet, #Insülin, #KanŞekeri, #KlinikAraştırmalar, #NutrientsJournal, #Obezite, #Sağlık, #ŞifalıBitkiler, #TerapötikPotansiyel, #Tip1Diyabet, #Tip2Diyabet, #TıbbiBitkiler https://is.gd/vNDtDh https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/makaleler/diyabet-tedavisi-icin-sifali-bitkileri-kesfet/
Diyabet tedavisi için şifalı bitkiler ile ilgili araştırma Nutrients Journal’da yayınlanan yakın tarihli bir incelemede araştırmacılar, 20 şifalı bitkiyi, bunların biyoaktif fitokimyasal bileşenlerini, terapötik potansiyelini, etki şekillerini ve diyabet (DM) ile mücadele etme olasılıklarını ve yeteneklerini tanımladılar.
DM, glukoz homeostazisini koruyan pankreatik beta hücrelerinin bozulmuş insülin salınımına, etkisine veya her ikisine bağlı olarak yüksek kan şekeri seviyeleri ile karakterize edilen bir metabolik hastalıktır.
Diyabet prevalansında ve buna bağlı tıbbi harcamalarda beklenmedik bir artış, insanları diyabet yönetimine bütünsel yaklaşımlar benimsemeye yöneltti.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), küresel nüfusun ~%80’inin, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde (LMIC’ler) birinci basamak sağlık hizmeti seçeneği olarak geleneksel tıbbı tercih ettiğini tahmin ediyor. Buna göre Çin Tıbbı, Unani ve Ayurveda dahil olmak üzere birçok geleneksel tıbbi sistem geçerli alternatifler olarak ortaya çıkmıştır.
Bu sistemlerde diyabetle mücadele için şifalı bitkiler (örneğin zerdeçal, sarımsak, soğan, tulsi) kullanılır. Mikroplar ayrıca Actinomycetes türlerinden türetilen bir psödo-oligosakarit olan akarboz gibi anti-diyabetik bileşiklerin kaynağı olarak da potansiyel göstermiştir.
Çalışmalar ayrıca anti-diyabetik özelliklere sahip bazı zehir türevi bileşikleri de tanımlamaktadır. Yayınlanmış literatür, biyoaktif bileşikleri veya fitokimyasalları nedeniyle antidiyabetik özelliklere sahip 800’den fazla şifalı bitkiden bahsetmektedir; üstelik bunların yan etkileri sentetik ilaçlara göre daha azdır.
Hastalık biyolojisi Tip 1 ve tip 2 diyabet (T2D) yaygındır, ancak T2DM vakaların ~%90 ila 95’ini oluşturur. Bunlardan ilki, insülin eksikliği nedeniyle pankreatik β hücrelerinin otoimmün yıkımı olarak kendini gösterir; bu da lipolizi tetikleyerek kandaki serbest yağ asitlerinin seviyesini yükseltir.
Öte yandan, T2DM tipik olarak genetiktir ve beta hücrelerinin insülin salgılama kapasitesinin düşük olmasını ve insülin direncini (IR) tetikleyen obezite ile ilişkilidir. Gestasyonel diyabet, fetal-maternal komplikasyonları artıran başka bir diyabet türüdür.
Diyabet tedavisi için şifalı bitkiler
Hastalarının %50’ye varan oranda organ hasarı ve serebrovasküler hastalıklar da dahil olmak üzere mikro ve makrovasküler komplikasyonlarla karşılaşılmaktadır. Dipeptidil peptidaz-4 (DPP-4) inhibitörleri ve tiyazolidindionlar (TZD’ler) gibi halihazırda mevcut antidiyabetik ilaçlar, vasküler komplikasyonların görülme sıklığını azaltarak çalışır ancak düşük ve düşük gelirli ülkelerdeki milyonlarca insan için daha yüksek oranları nedeniyle bunlara erişilemez.
Çeşitli epidemiyolojik çalışmalar, bitki bazlı diyetlerin, ilaçlara bağımlılığı azaltarak ve diyabetik komplikasyonları önleyerek diyabetin yönetilmesine yardımcı olan fito-bileşenlere sahip olduğunu göstermiştir.
Sebzeler, meyveler, şifalı bitkiler, baharatlar ve sert kabuklu yemişlerdeki fitokimyasalların çeşitliliği çok fazladır. Anti-diyabetik özelliklere sahip flavonoidler, antosiyaninler, saponinler, tanenler ve karotenoidler içerirler.
Sağlık açısından faydalarını, antioksidan, immünomodülatör, antihiperlipidemik, antiinflamatuar ve antihiperglisemik etkilerini farklı organlarda, karaciğerde, bağırsakta, pankreasta, iskelet kasında ve yağ dokusunda farklı mekanik yollar yoluyla gösterirler
Tıbbi bitki bazlı gıdaların antidiyabetik etkileri
Önceki çalışmalar bitki bazlı gıdalardaki fitokimyasalların antidiyabetik etkilerini göstermiştir. Bazı örnekler arasında sarımsaktan allisin, nohuttan flavonoidler, tarçından sinnamaldehit, lahanadan antosiyanidinler, safrandan karotenoidler, çörek otundan timokinon, chilgoza fıstığından organik asitler, antep fıstığından prosiyanidinler, karabiberden alkaloid piperin ve zencefilden kurkuminoidler yer alır.
Klinik öncesi DM modellerinde bitki bazlı gıda ürünleri oksidatif stresin neden olduğu hasarı azaltmış ve insülin sekresyonunu arttırmıştır. Ayrıca lipit profillerinin korunmasına, kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine, LDL’nin azaltılmasına ve HDL kolesterol seviyelerinin arttırılmasına da yardımcı oldular. Ayrıca bunların tüketimi vejetaryen olmayan diyetlere kıyasla besin eksikliklerini önleyebilir.
Ayrıca, aşırı lif tüketimi şişkinlik, gaz vb. gibi sindirim sorunlarını önleyebilir. Nigella sativa gibi bitki bazlı diyetlerin çoğu iyi tolere edilmesine ve yüksek dozlarda toksik olmamasına rağmen, bu nedenle dengeyi korumak önemlidir. .
Yapı-aktivite ilişkisi (SAR) çalışmaları, şifalı bitkilerde bulunan çok çeşitli biyoaktif bileşiklerdeki küçük modülasyonların antidiyabetik aktiviteyi nasıl modüle edebildiğinin anlaşılmasına yardımcı olmuştur.
SAR analizi, örneğin Zingiber officinale ve Piper nigrum gibi şifalı bitkilerden elde edilen alkaloitlerin antidiyabetik ilaç keşfi için giderek daha önemli hale geldiğini göstermiştir. Tıbbi bitki bazlı gıdaların kullanımı çok eskilere dayanmaktadır. Ancak istenmeyen yan etkilere ve etkileşimlere neden olabileceğinden bunları sentetik antidiyabetik ilaçlarla birlikte tüketmenin güvenliğine ilişkin yeterli bilimsel kanıt yoktur.
Ayrıca, bunları daha yüksek miktarlarda tüketmenin güvenliği ve sağlık üzerindeki uzun vadeli etkileri konusunda kanıtlar eksiktir. O zamana kadar, fitokimyasalların in vitro olarak umut verici antidiyabetik aktivite göstermiş olmasına rağmen, insanların DM tedavisi için şifalı bitkileri kullanırken dikkatli olmaları gerekmektedir . Gelecekteki yüksek kaliteli klinik araştırmalar bunların etkinliğini daha da doğrulayabilir ve terapötik indekslerini oluşturabilir.
Şifalı bitkilerden elde edilen fitokimyasalların etkinliği, bunların etki şekli, farmakokinetiği ve olası olumsuz etkileri hakkında daha fazla bilgi, özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde DM yönetimi için yeni, daha uygun maliyetli bitki bazlı ilaçların geliştirilmesine yol açabilir.
0 notes