Bazen “Kaçtı” diye arkasından ağladığımız fırsatlar bizi hayatın en çiçekli kapılarının önüne götürür ve orada bırakır. Belki de rolünü yol göstererek tamamlamıştır.
Ne kadar da melankolik yanlarımız var bizim ya! Hemen hüzün, hemen göz yaşı. Yandım, bittim, yaşayamam artık tavırları ne? Bir süreç yaşanıyorsa acısıyla tatlısıyla yaşanılır amenna. O sürecin sonuna gelmiş isek eğer; oldu bitti işte. Yaşanılmış güzel anılara odaklan. Tadında bırak. Hani demiş ya hele bilmem kim: "Çiçekli bir yol idi bitti, böyle hatırlarım geçmişi." Yol biter, yolcular gider. Yolculuk esnasında güzel manzaraları seyret. Sonrasında dövünme eline geçene şükret. Hayatı, kendimize de, yoldaşımıza da zindan etmenin lüzumu da getirisi de yok. Yoksa yolculuk tat verir mi? Bir de sonunda enkaz yığını kalıveririz.
Okuldan eve geçerken geldiğim yol bana tanıdığım birini hatırlattı...;) En başta beyazlı pembeli çiçekli ağaçlar huzur veriyordu,ortamda kendini gösteriyordu bildiğin çok güzellerdi. Ama ilerisindeki ağaçlar çiçeği olmayan kupkuru dalları olan çirkin gözüken bir ağaçtı. Halbuki o ağacı sulasanız belki o ağaçlar da çiçeklenebilir. Neyse...