Tumgik
#biraz özeleştiri
derdiderun · 2 years
Text
Sanki İslam Devletinde yetişen Müslümanlarız da her seferinde aynı lafları yiyoruz:
Fiyatlara zam gelir. Gündem "Müslümanlık bu değildir. Namaz beş vakit, ahlak yirmi dört vakit" olur.
İnternet Siteleri makarnayı 70 liraya satar. "Hemen başlarlar söylenmeye: İbadetini Allah'a göster, ahlakını bana göster" diye.
Ekonomik bir kriz gündemi olur, hemen zırvalamaya başlarlar: "Şu kadar hacı ve umreci var. Gitmesinler..."
Biri intihar eder. Hemen yaygaracılar hazır kıta söylenirler: "Bir de kendinize Müslüman diyorsunuz. Yanı başındaki adam öldü haberin yok" derler...
Her seferinde aynı tas aynı hamam... Temcit pilavı gibi pişirip pişirip yedirirler...
Söylemler aslında bir taraftan doğrudur. Onlar da biliyor ki, kendilerinde bir nane yok, bari Müslümanlar yardım etsin.
Kendileri de biliyor ki, kimse tatil parasını borçlu birine vermeyecek, onun için umreye ya da hacca niyetlenmiş birinden yardım isteyelim.
Onlar Paris, Venedik, Londra tatilinden vaz geçip ülke içinde seyahat etmeyeceklerini, bundan vaz geçmeyeceklerini biliyorlar. Ama bari bir hacı teyzenin hac parasını ülkede bıraktıralım derdindeler. Kendileri okul, sağlık ocağı yapmazlar. Ama cami yapmak isteyen adama da okul daha önemli diye bağırıp çağırırlar...
Bu işin bir tarafı. Diğer taraftan bakacak olursak:
Türkiye'deki tüm Müslümanlar İslami eğitimden mi geçti? Yoksa Avrupa'dan ithal edilen karma eğitimden mi geçti ve halen geçiyor?
Türkiye'deki tüm Müslümanlar İslami bir ahlaktan mı geçti? Yoksa okullarda karma eğitim, aşk, flört, açıklık, saçıklık, başı boşluk, sorumsuzluk gibi ahlak dışı şeylerden mi geçti?
Tüm kardeşlerimden özür dileyerek söylüyorum, biz ahlaksız Müslümanları sizin dayattığınız eğitim sistemi yetiştirmedi mi? Televizyon kanallarınız ahlaksızlığı, aldatmayı, karı koca ihanetini, ihaneti aşk diye lanse etmeyi, cinsel sapkınlıkları öğretmedi mi?
Müslümanlar bir başörtüsünü bile isterken eğitimden, kamudan, hatta hastaneden mahrum ettiniz. Onları zorla kendi ideolojilerinize göre yetiştirdiniz. Şimdi de sanki İslamı dört dörtlük öğrenmiş Müslümanları hesaba çekiyorsunuz...
Bakın internet sitelerine. Fiyatlara fahiş zam yapan sitelerin kaçı İslam'ın yetiştirdiği Müslümanlar?
Fiyatlara zam yapan marketleriniz var. Mikrops marketleri zam yapar. Ama cezayı Bime kesersiniz. Yurtdışı menşeli firmalarınız zam yapar ama hakareti mahalle marketine edersiniz...
Bizler, eğer dediğiniz gibi "ne biçim Müslüman" isek, bu bizim ya da İslam'ın değil, sizin dayattığınız eğitimin Müslümanıyız.
"Müslüman gibi yıkanmaktan, kefenlenmekten ve Müslüman mezarlığına gömülmekten ibaret Müslümanlık anlayışınızın eseri de budur.
Gavur gibi yaşa, gavur gibi eğitim al, gavur gibi düşün, ama Müslüman gibi gömül... Aha sizin eğitiminizden geçen biz Müslümanlar buyuz.
Peki, siz nasılsınız?
| Murat Padak
29 notes · View notes
bilgeyim · 2 years
Text
Mahallede düğün var. Apartmanların arasında yankı yaparak evin içini dolduruyor oyun havaları bangır bangır. Havai fişek de patlattılar. Kedolarım çok korktular hangisini tutacağımı bilemedim. İyi bi sövdüm düğüncülere. Kitap da okuyamadım odaklanmak mümkün değil. Fırsattan istifade uzun zamandır biriktirdiğim okuyacağım/alacağım kitaplar listesi yaptım. Listenin çoğu psikoloji kitapları, Bilge bunu beğendii.
14 notes · View notes
nekadarhaber · 11 months
Text
Meral Akşener'in CHP'ye çatmasının sebebi belli oldu
Tumblr media Tumblr media
Meral Akşener'in CHP'ye çatmasının sebebi belli oldu. Sözcü yazarı Saygı Öztürk, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in İYİ Parti Kurultayı'nda söylediği sert sözlerin perde arkasını siyasetçinin yakın çalışma arkadaşlarına sordu. Öztürk, Akşener'in yakın çalışma arkadaşlarına siyasetçinin son kurultayda neden bu denli sert sözler sarf ettiğini sordu; aldığı yanıtları şöyle aktardı: "GENEL BAŞKAN ÇILDIRDI" Parti içinde, 'Muhalif' dediğimiz küçük bir grup vardı. Ama onlar tamamen kayboldu gitti. Genel Başkan'ın onların konuşmasına eleştirisi yoktu. Kurultay konuşmasında 'Önce kendim özeleştiri yapacağım' demesinin sebebi de oydu. Yani 'Bazı eleştiriler var ki ben onları saygıyla karşılıyorum ve özeleştirimi yapıyorum' mesajıydı. Ancak 'Parayla milletvekilliği sattı, sırayı verdi, ondan şu alındı' gibi söylentilere Genel Başkan çıldırdı. Yani tepkisi o bölümlereydi, o sözlereydi. "PARTİNİN DEĞİL, YAZANLARIN KAFASI KARIŞIK" Genel İdare Kurulu bayram sonrası toplanacak. Yeni divan seçilecek. Bu noktadan sonra herhangi bir itiraz olacağını sanmıyorum. Bir siyasi parti kanadından bazı yazarlara, yorumculara bazı şeyler yazdırılıyor. Örneğin, 'Koray Aydın, Müsavat Dervişoğlu, Erhan Usta gibi isimlerin Meclis'e gönderilerek parti içi siyasetten uzaklaştırıldıklarını' öne sürüyorlar. Bir yanda bunu söylüyor, diğer tarafta da partinin tekrar ülkücü çizgiye yöneldiği belirtiliyor. Partinin kafası karışık değil, yazanların biraz kafası karışık. "KONUŞMASINDA BURAYI AÇSAYDI DAHA İYİ OLACAKTI" İstanbul birinci bölgede Nimet Özdemir, kapı kapı dolaşıyordu. Seçime girdi, birinci oldu. O bölgeden aday gösterilmesine tepki gösterenler de vardı. Daha önce Genel Başkan aleyhine bir dünya laf eden Ersin Beyaz, temayülde üçüncü bölgede birinci sırada çıktı. Genel başkan dokunmadı ve onu da ilk sırada aday gösterdi. Aday gösterilmeyenler, sırasını beğenmeyenler, 'Başkanlık divanında niye yokum' dediler, yok 'para' dediler, 'pul' dediler. Genel başkanda onlara fıttırdı. Konuşmasında burayı açsaydı daha iyi olacaktı. O sinirle konuştu. Konunun iç yüzünü kendi bildiği için herkes biliyor diye düşündü. Bununla birlikte, Akşener'in en nefret ettiği şeyin akçeli işler olduğu da belirtiliyor. Bu nedenle, parti içindeki herhangi bir yolsuzluğun veya hileli işin sert bir şekilde eleştirilmesi ve cezalandırılması gerektiği konusunda herkes hemfikir. Read the full article
0 notes
huseyinerol3453 · 1 year
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR, ATALARIMIZIN DEDİĞİ GİBİ SİYASET ZOR ZANAAT. BİR SİYASETÇİ DÜŞÜNÜN BÜYÜKŞEHİR BAŞKANI OLARAK İLÇE BELEDİYE BAŞKANI OLARAK YETERLİ TECRÜBESİ, REFERANSI YOK. PROJESİ YOK. YAKLAŞIK 20 MİLYONLUK BİR ŞEHRİN YÖNETİMİNE ADAY OLUYOR. BENCE HEM YALAN, DOLAN ALGI, FİTNE İLE HEM DE İHANET, FİTNE, TERÖR VE KÖTÜLÜK ODAKLARININ DA DESTEĞİ İLE SEÇİMİ KAZANIYOR. HALİYLE KAZANDIKTAN SONRA BU İHANET, FİTNE, TERÖR VE KÖTÜLÜK ODAKLARINIA KARŞI VEFA BORCUNU ÖDEMEK İÇİN PEK ÇOK TERÖR YANDAŞINI BELEDİYEDE GÖREVLENDİRİYOR. HESAP, KİTAP ORTADA. DEĞERLİ DOSTLAR, DÜNYANIN NERESİNDE BÖYLE BİR İHANET, FİTNE, TERÖR VE KÖTÜLÜK HOŞGÖRÜLEBİLİR? BÖYLE BİR DURUM HERHALDE SADECE BİZDE OLUR. BİR YANDA GECESİNİ GÜNDÜZÜNE KATARAK ÇALIŞAN BAŞKAN , DİĞER YANDAN PROJESİZ, YALAN, DOLAN ALGILARLA KAZANILAN SEÇİMLER. . BENCE SİYASET BU KADAR YÜZEYSEL, YOZLAŞMIŞ, ÇÜRÜMÜŞ OLMAMALI. GÜNÜMÜZDE SİYASET :ADETA ÖLÜMÜNE, FANATİK TAKIM TARAFTARLIĞI GİBİ OLMUŞ . LÜTFEN BU KONUDA BİRAZ DAHA ÖZELEŞTİRİ VE EMPATİ YAPALIM. DİLERİM, HER ŞEY GÖNLÜMÜZCE, KARDEŞÇE, HAKÇA, BARIŞ, REFAH VE GÜVEN İÇİNDE, TÜM SEVDİKLERİMİZLE BİRLİKTE, SAĞLIKLI, BAŞARILI, SEVGİ VE HUZUR DOLU OLSUN. AMİN İNŞAALLAH. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM, SEVGİ, SAYGI VE DUA İLE. https://www.instagram.com/p/Cqbf3gEorBB/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
whispersfromyou · 1 year
Text
Kafamda bir sürü ses var, işin aslı hangisi senin, hangisi benim seçemiyorum. Koca, kuru bir gürültü gibi ve hiçbiri susmuyor. Son zamanlarda düşündüğüm şeyler sadece biraz deniz sesi, biraz senin sesin, biraz özeleştiri, biraz pesimist şeyler... Nasıl bir çorba ki bu içinde her türden şey var. O ağlama hissi hep kuytuda bir köşede. Seni görünce saklanıyor, sen sırtını dönünce kenardan bakıyor, gittiğindeyse hızla yanıma geliyor hiç vakit kaybetmeden. Karanlık bir sokak ve o his nedense boyumca beyaz bir tavşana benziyor. Benim onu gördüğümü biliyor ama buna rağmen kendini saklayarak yanıma geliyor. Ne cesaret bilmiyorum. Düşüncelerimin ağırlığından kafamı kaldıramıyor gibi hissediyorum. Sorsan bu kadar neyi düşündüğümü ben de bilmiyorum. Dünyaya atıldığımı düşünmeye başladım. Ve bu his omuzumda uzun tırnaklı korkunç bir el gibi. Gidecek olsam asla adım attırmıyor ama korkumdan arkamı da döndürmüyor, ki ben kendisinin yüzünü hiç görmedim. Çok iyiyim sanıyordum, düşünecek vaktim yoktu sanıyordum. Ah, sürekli kaçtım ama ben hep kovalanıyordum. Küçükken bu hislerin sonsuza dek süreceğini düşünürdüm ve bu yüzden geleceğe dair ümidim pek yoktu. Sonra biraz büyüdüm ve her şeyin geçtiğini ve hiçbir şeyin aynı kalmadığını düşünmeye başladım. Ne de olsa dünya bile dönüyordu değil mi? Ama şimdi daha da büyüdüm ve artık dünyanın dönüp eninde sonunda tekrar aynı konumuna geldiğinin farkındayım. Ben de dönüp dolaşıp eski ben olmayı başardım, yine, istemesem de. Daha fazla yaşanmışlık ve daha fazla yükle, başlangıç noktasındayım elimdeki beyaz bayrakla. Düşüncelerin okyanusu var ama tsunamisi olmasın. Güzellikler sadece karaya vuran kumlar, dalgayla serpilen gelgitler olmasın. Gelip gitmeyen kalıcı şeyler istiyorum. Tamamen oturmuş bir düzen. Öyle de yoruldum ki bütün bu deliliklerden...
180123 0219
0 notes
hudaicakmak · 2 years
Text
EVRİM NEDEN YANLIŞ-7
DARWİNİN ÖNGÖRDÜĞÜ
KLASİK EVRİM NEDEN ÇÖKTÜ?-1
Önce şunu belirtelim ki Charles Darwin özeleştiri yapabilen nadir insanlardan biridir ve geçek bir bilim insanıdır.
Ne kadar zeki, ne kadar bilime sevdalı, ne kadar istekli ve çalışkan olursak olalım her şeyi bilmemiz mümkün değildir.
Beynimiz sonsuz gibi görünse de duyu organlarımızla sınırlıdır. Algılamalarımız biraz daha farklı, geniş ve çeşitli olsa idi evreni ve dünyamızı çok daha farklı, çeşitli ve derinlemesine gözleyebilecek, farkına varamadığımız pek çok gerçeği şaşkınlıkla izleyecektik.
Algılamalarımızın kısıtlı ve yanılabilir oluşu bizi de yanılgılara sokar.
İnsanlık tarihi gerçek zannedilen yanlışlarla doludur. Bu yanılgıların en dramatiği evrim denen şeydir.
Evrimi böylesine dramatik yapan inkar edilemez gerçek kabul edilmesi, bu yanlış temelinde inanılmaz derecelerdeki saçmalıkların bilimsel gerçekler diye dayatılmasına neden olmasıdır.
Bunun nedeni evrimin bir Yaratıcı yoktur, rastlantılarla oluştuk inancını temel alan ateizmin nasıl oluştuk sorusuna evrim dışında bir cevabının olmamasıdır.
Bu nedenle evrim bütün olumsuzluklarına, mantıksızlıklarına rağmen ateistler tarafından sahiplenilmiş, bilim dışı bir davranışla karşıtı yaratıldık cevabı yok sayılarak inkar edilemez bilimsel gerçek kabul edilmiştir.
Günümüzde evrim bilimin anası, babası, sönmez ışığı ve temeli kabul edilmekte, bilim dışı bu ilkel mantığa karşı çıkanlar yobazlıkla, dincilikle suçlanmaktadır.
Fakat gerçekler sislerin ardındaki güneş gibidir. Zaman gelir, sis dağılır, gerçekler ortaya çıkar.
Neden korkuluyor ki?
Eleştirilmek gerçeklere zarar vermez, tam tersine güçlendirir.
Eleştirilmekten kaçınanlar; karşıtları susturmaya, yok etmeye çalışanlar derin bir şüphe içinde bocalayanlardır.
Konuya devam edeceğim.
Biran önce kuralları ile işleyen gerçek bilime kavuşma dileğiyle..
0 notes
vaveylakin · 2 years
Text
şehrimde değilken şehrimle ilgili her görsele ağlayasımın gelmesi normal mi
1 note · View note
narfalcafe · 2 years
Photo
Tumblr media
https://www.narfal.com/blog/burclara-tavsiyeler/
Sezgileri kuvvetli bir insan olsa karşınızda ona hangi soruları sorardınız? Eminiz ki iş hayatınızdan aşkla ilgili problemlerinize, ailevi gerginliklerden karakter yapınıza kadar bir dolu soru gelirdi aklınıza. Çünkü karşınızdaki insana güvenirdiniz ve alacağınız tavsiyelere uymak isterdiniz. Böyle insanlara ulaşmak artık çok kolay. Nar falın sahip olduğu en iyi falcılar içinden kendinize uygun geleni seçebilirsiniz. Bütün fal çeşitleri arasından başta kahve falı bakma , tarot fali baktirma , en iyi su falı , aşk falı olmak üzere sayısız falı tercih edebilirsiniz. Üstelik bir telefon kadar uzağınızda! Hatta dilerseniz online fal da baktırabilirsiniz.
Astroloji de kendimizi daha iyi tanımak ve geleceğimize yön vermek için kullanabileceğimiz araçlardandır. Şimdi gelin ve her burca özel hazırladığımız tavsiyelere bir göz atın!
KOÇ BURCU
Her şeye çabucak öfkelenmeyin
İnsanlarla gereksiz rekabet içine girmeyin.
Elinizdeki başkalarıyla paylaşmak size de iyi gelecektir.
Kendinizi başkalarından üstün görmeyin.
BOĞA BURCU
Hiçbir şeyi ertelemeyin.
Hoş görülü ve sabırlı davranmayı öğrenin.
Hayatın belirsizliklerinden korkmayın.
Fazla maddiyatçı olmamaya çalışın.
İKİZLER BURCU
Odaklanabilmek önemlidir!
Başladığınız projeleri bitirin.
Kararlarınızı o kadar sık değiştirmeyin.
Birine bağlanmaktan korkmayın.
YENGEÇ BURCU
Geçmişi geçmişte bırakın.
Kendinize öncelik verin.
Kendi kendinize mutsuzluk üretmeyin.
Düşüncelerinizi olduğu gibi paylaşın.
ASLAN BURCU
Arada sırada özeleştiri yapın.
Sırf gösteriş olsun diye hareket etmeyin.
Sahip olduklarınızla yetinmeyi öğrenin.
Aşırılıklarınıza bir sınır çizin.
BAŞAK BURCU
Stresinizi yönetin.
Ağaçlar önemli ancak ormanı da görmeyi de deneyin.
Duygularınızı da ifade edin.
Mükemmele ulaşamayacağınızı kabullenin.
TERAZİ BURCU
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayın.
Başkalarının sizin hakkınızda düşündüklerine bu kadar takılmayın.
Hayır demesini öğrenin.
Detayları gözden kaçırmayın.
AKREP BURCU
Bardağın dolu tarafını da görün.
İnsanları manipüle etmekten vazgeçin.
Takıntılarınızdan vazgeçin.
Fazla garantici olmayın.
YAY BURCU
Beklentilerinizi minimize etmeye çalışın.
İşlerinizi yaparken kendinizi vererek yapın.
Negatif insanlarla vakit geçirmeyin.
Hiçbir ideolojinin fanatiği olmayın.
OĞLAK BURCU
Arada kendinize izin verin ve kendinizi şımartın.
Zihninizi rahatlatacak meditasyonlar yapın.
Hayat kariyerinizden ibaret değil.
Kurallarınızı biraz esnetin.
KOVA BURCU
Hayatı olduğu gibi kucaklayın.
İnsanlara bu kadar mesafeyle yaklaşmayın.
Mantığınızla hareket ederken kalbinizin sesine de kulak verin.
Kendinize güvenin.
BALIK BURCU
Ne olursa olsun hayat amacınızdan şaşmayın.
Yalnızlıktan keyif almayı öğrenin.
Bahanelere sığınmayın.
İnsanları suçlamayın, sorumluluklarınızı üstlenin.
2 notes · View notes
derdiderun · 3 years
Text
Dışarıdaki seslere, çalınan şampiyonluk müziklerine, atılan şampiyonluk turlarına baktığım zaman Müslüman’da bir Kudüs davası ruhunu, hafta sonu izlediği futbol maçı alıp götürüyorsa bu futbolu tartışmak lazım.
Vücudumuzun bir parçasının geçirdiği rahatsızlık hani bütün vücudu ateşler içinde bırakacak, bütün vücut bu rahatsızlıktan elem duyacaktı?
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirle­rini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66)
43 notes · View notes
cennetinrengi · 4 years
Text
Mükemmel iyinin düşmanıdır.
"le mieux est l'ennemi du bien." - Voltaire
Böyle sözleri pek sevmem, bir online eğitimde rast geldim. Tipik motivasyon konuşmaları, iş hayatında mükemmel olmaya çalışıp kendinizi parçalayıp hataya yaklaşmaktansa işi yalnızca gerektiği kadar ve iyi yapmak asıl tema. Ama bu sözü genel yaşantı ile uyarladığım zaman sevdim. Bu gece bişeyler karalamak istediğimde bu sözün üzerinden yazmak istedim işte bu sebeple.
Kendime özeleştiri. Düzeltemiyorum ama. Fazla takıntılısın. İnsanlara, davranış biçimlerine, eylemlere,düşüncelere. Ve bu takıntı seni sadece kemiriyor, yoruyor. Araştırmalarda yazdığı gibi insan bu takıntıları başka bir amaca yöneltse o konuda çok başarılı olabilir. Ama amaç olmaktan çıkıp kişisel mevzulara girince (birazdan edeceğim kelime edebi ve felsefik yazıma uymuyor ama) sıçıyorsun.
Bu takıntıların aslında yaşadıklarınla da ilgisi var. Ben şuna inanıyorum. Hiçbir şeyi kaybetmeden değerini anlamıyor insan. Anlayan varsa çok şanslı. Büyük kayıplara lüzum yok, anlaman için küçük de olsa kaybetmen lazım. Bir kazık yemen ya da empati yapabilmen için kısmen o duruma düşmen gerek. Örnek vereyim açıklayıcı olsun. Kendi kendime konuşurken örnekleme vermem de iyice deli işi oluyor dimi? Olsun delilik iyidir. Bazı deliler çok zekiler. Bana göre. Her neyse.
Dualarda da var bu kaybetme. Açlık gelmeden tokluğun, meşguliyet gelmeden boş vaktin ve ölüm gelmeden hayatın kıymetini bilmek. Çok sevdiğin birinin mezarının başında dua ederken dini bir kitaptan okunan cümleler bunlar. Bağışlama duası diye yazmışlar Yasin de. Geçen gün anne yarım canım teyzemin başında okundu. Bende öylece dinledim. Gölgelik bir ağaç altında, karşımda kocaman ağaçlar, kuş sesi, göl manzarası ama elimde yitip giden bir hayata bakıp onu anarken. Burayı da geçelim, her neyse diyelim.
Kaybetme korkusu çok ayrı. Onu her zaman her şeyde yaşıyoruz. En küçük kararda bile verdiğimiz kararın dışındaki diğer seçeneği kaybediyoruz. Hayır bu olumsuz bir bakış açısı değil. Kazancına göre de değişir. İşe gidip para kazanırken kısa ömründe geçireceğin onca güzel vakti kaybediyorsun. Kendi başına kalıp kafa dinleyecekken yarının ne olacağını bilmediğin bi dünyada ailenle harcayabileceğin vakti kaybediyorsun. Örneği bitmez. Kaybetmeden anlayamayız demekten buraya nasıl geldim bilmiyorum. Uzuyor konular ve dallanıp budaklanıyor.
Tek başıma yaşadım 1 sene. 33 m2 bir ev bazen uçsuz bucaksız kimsesiz kocaman bir orman gibi geldi bana. Çok yalnız hissettim. Ki arkamda, fiziken olmasa da yanımda çok kişi vardı. O zaman bişeyler kaybettim ki şimdi ailemle olmanın kıymetini anladım. Sonra bir evi çekip çevirmek ne demek onu gördüm. Sadece parayla sadece beceriyle değil,ruhen ne demek. O zaman biraz empati yapıp annemi anladım. Çok yoğun bir işte çalıştım 1.5 sene. Bazen pazar günleri, bazen tatil yapmadan 10 gün ardı ardına, günde 10 saat. O zaman bomboş 1 saat deniz kenarında oturmanın (ki ben deniz sesine, kokusuna, ruhuna gerçekten aşık olan biri olarak) kıymetini anladım
Daha 24 yaşındayım. Kimbilir hayatta daha nelerin kıymetini anlayacağım. Zor bir hayat değildi.Şükür.Herkesin kaldırabileceği yükler farklı. Bazen en zor senin derdin, hayatın gibi geliyor. Normal. Bunu anladım. Çabaladığım ve emek verdiğin şeylerin sonrasında sana ne kadar güzellikle geldiğini ve o güzelliği yaşamanın ne büyük zevk olduğunu en çok aşkta anladım. Üniversitede projelere deliler gibi günlerce sabahladıktan sonra teslim günü onlardan kurtulduğumda Barbaros Bulvarı'ndan Beşiktaşa rüzgarı yüzüme çarptırarak yürürken içeceğim kahvenin zevkini düşünerek anladım. Anlamadığım, keşfetmediğim çok şey var biliyorum. Anladıklarım, kıymetini bilmeyi öğrendiklerim için çok mutluyum. Ruh halim parça bulutlu. Estetik bi söz diye söylemiyorum bunu. Ben zaten en çok bulutlu ve kapalı havaları severim. Bazen çok umutlu bazen kapkaranlığım. Bu da böyle iç dökmeli, biraz düşünmeli, biraz tespitli bir gece oldu. Yine uzun yazılarımla kendimle görüşmek üzere.
6 notes · View notes
musfika-hanim · 5 years
Text
Hayata dair ..
Benden size acizane abla tavsiyesi. Hayatınızda, sizi daim eleştiren, ne yapsanız memnun edemediğiniz, yaşantınızın her karesinde, size ve aile fertlerinize, yaptığınız her şeye karışan, fikir belirten, olumlu çok az yorum yapan, sadece kendisine odaklı hak gözeten, bunu yapmayı da kendine görev belleyen, haddini aşma sınırını çoktan aşan insanlar var ise; saygı sınırını koruyarak, tamamen bağları kopartmadan (çünkü koparmak biraz imkansızdır, çünkü akrabadır. Sevdiklerinizin hatrı vardır. O hatır hürmetine koparamazsınız) usul usul kendinizi çekin. Karıştığı mevzularda gereken cevabı verin, bir daha o cesareti gösteremesin. Ahiretiniz için karışıyorsa dinleyin. Değerlendirin. Ama dünyalık mevzularda sizi daraltıp, mutsuz olma yoluna götürüyorsa, hayatınızın her adımında onu düşünüp huzursuz oluyorsanız, irtibatı en alt seviyeye getirin. Çünkü genelde bu insanlar; çevrelerinde hep takdir edilip beğenilmiş, poh pohlanmış, bir kere bile hatası yüzüne söylenememiş, kendini kaf dağından aşağı indiremeyen, gayesi hak gibi gözüken fakat mutsuzluk vermekten öteye geçemeyen; belki de bir şeylerin mağduru insanlar. Ben yorulmuştum. Size anlattığım yöntemi denedim, deniyorum. Çünkü devamlı özeleştiri yapmama, kendimi gerekmediği halde sorgulamama ve aile yaşantıma bunu olumsuz aksetmeme sebep oluyordu. Hak rızası nisbetinde sabr ve saygı gösteriyorum. Çünkü sadece huzursuzluk veren beni yoran insanlardan artık kaçıyorum. Çözüm yolum bu.
49 notes · View notes
huseyinerol3453 · 1 year
Photo
Tumblr media
DEĞERLİ DOSTLAR, LÜTFEN BİR AZ DAHA ÖZELEŞTİRİ VE EMPATİ YAPALIM. HER ŞEYDEN ÖNCE YETERİ KADAR İYİ NİYETLİ, GAYRETLİ, HAKKANİYETLİ, MERHAMETLİ, DÜRÜST VE HOŞGÖRÜLÜMÜYÜZ? YOKSA ART NİYETLİ, UMURSAMAZ, ÖN YARGILI, İÇTEN PAZARLIKLI, ALAVERECİ, DALAVERECİ, KİBİRLİ, BENCİL VE TATMİN OLAMAYACAK KADAR TAMAHKARMIYIZ? EMİN OLUN VİCDANEN VE KALBEN BU TESTİ GEÇEBİLİRSEK HAYATİ SORUNLARIMIZIN PEK ÇOĞUNU ÇÖZMÜŞÜZ DEMEKTİR. AMA ÖYLEMİYİZ? LÜTFEN ELİMİZİ VİCDANIMIZA KOYALIM. KENDİMİZE SORALIM. LÜTFEN SIK SIK ÖZELEŞTİRİ VE EMPATİ YAPALIM. BU SAYEDE BİRAZ DAHA HAKKANİYETLİ, BİRAZ DAHA İYİ NİYETLİ, BİRAZ DAHA MERHAMETLİ, BİRAZ DAHA HOŞGÖRÜLÜ HALE GELEBİLİRİZ. DİLERİM HER ŞEY GÖNLÜMÜZCE, KARDEŞÇE, HAKÇA, BARIŞ, REFAH VE GÜVEN İÇİNDE, SAĞLIKLI, BAŞARILI, TÜM SEVDİKLERİMİZ İLE BİRLİKTE, SEVGİ VE HUZUR DOLU OLSUN. AMİN İNŞAALLAH. EN İÇTEN DİLEKLERİMLE SELAM👋, SEVGİ, SAYGI VE DUA İLE 👐 https://www.instagram.com/p/CqUNlFioK6e/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes
denizkabuguincisi · 5 years
Text
Ocak ayında her hafta film izlicem ve bunları not etçem diye çıktığım yolda büyük aralıklar vererek ekim ayına geldim. Bi kaç diziyi aynı anda takip edebilenleri kıskanıyorum. Dizi izliyorsam mesela onu bitirene kadar başka bir şey izleyemiyorum. Bunun bi farklı versiyonunu da okuma ve izleme konusunda yaşıyorum. Çok izliyorsam okuyamıyorum, çok okuyorsam izleyemiyorum. :) Ayrıca diziye başlamışsam film yerine dizi izliyorum. O nedenle son zamanlarda hiç güzel film izleyemedim kendimi verip. Sadece bir tanesi var onu da yazının sonuna sakladım. Aşırı mühim bu dertlerimi yazdıktan sonra bence konuya gireyim artık.
Community
Tumblr media
İzlediğim en iyi sitcom diyemem. Ama bazı bölümleriyle, replikleriyle kalbimde ayrı bi yerde. Özellikle konusu izlediğim zaman olarak da çok iyi denk geldi.
6 farklı karakterin farklı hayat görüşleriyle bir araya gelmesini anlatıyor. Ortamı da bir şehir üniversitesi. İlk sezon biraz zor dayandım. Hatta tavsiye eden arkadaşıma ikinci sezonunu beğenmezsem bırakırım demiştim. Çünkü o kadar farklı görüşleri olan insanların beraberliği bende bir samimiyet yaratmamıştı. Yani Friends, Himym, Coupling gibi dizilerde karakterlerin seyirciyle duygusal bağ kurduracak davranışları oluyor. İlk sezondan sonra Abed karakterinde bunu buldum. Ki ondan sonra da bomba bölümler gelmeye başladı.
Popüler kültür göndermeleri (özellikle o senelerde Moffat dönemiyle daha da ön plana çıkan Doctor Who göndermelerini gülümseyerek izledim), bölüm sonlarındaki küçük sahneleri, Troy and Abed in the Morning sahnelerini, kendi içlerinde özeleştiri yapmalarını, jeneriğini ve jenerik müziğini çok sevdim. İnsanlar dördüncü sezonu beğenmemişler. Hatta dizinin final bölümünde de bahsediliyor. Ben o sezonu beğenmediğimi hatırlamıyorum ama altıncı sezonu cidden zor izledim. Son bölümüyle hoş bir tat bıraktılar geride.
Dizinin en güzel üç bölümü şöyle benim için:     
• Abed’s Uncontrollable Christmas
Tumblr media
• A Fistful of Paintballs   
• Digital Estate Planning
Disenchantment
Bugün yeni bitirdiğim çizgi dizi. İsmini telaffuz etmek hoşuma gidiyor. Son 10 bölümü ben 2.sezon diye izledim ama imdb’den bakınca birinci sezonu ikiye böldüklerini anladım. Baya bi sezon arası gibi boşluk olunca karıştı kafalar.
Tumblr media
Orta Çağ’da bir krallıkta geçen eğlenceli bir hikâye. Prenses Tiabeanie, saftirik bir elf olan Elfo ve kediye benzeyen iblis Luci’nin maceraları. Feminizm teması çok tatlı bir şekilde var. Bazı dizi ve filmlerde o kadar göze sokulacak biçimde oluyor ki bu dizide gayet iyi yedirilmiş. Zaten ortam olarak da müsait. Siyasi ve toplumsal göndermeleri olan hikâyesi akıcı severek izlediğim bir dizi oldu kendisi. Özellikle son bölümlerini öyle şaşırtıcı ve merak uyandırıcı şekilde bitirdiler ki… Belki ben fazla düşüyorum böyle olaylara bilmiyorum ama heyecanla 2.sezonu bekliyorum.
Trois Couleurs
Tumblr media
Üçleme izlemeyi seviyorum. Birbiriyle küçük bağlantılar bulunduran filmler hoşuma gidiyor. Birazcık da kültürleneyim istedim.
Kieslowski çok fazla önüme çıktı. 3 filmi de izledikten sonra diyebilirim ki birikimim yetmedi. O nedenle üçünü arka arkaya izleyemedim. Bleu filmi dışında diğer iki filmi anlayamadım. Ressmen anlayamadım. Daha önceden hiç böyle olmamıştı. Blanc’u izlerken olay akışını yakalayabilmiştim. Ama çok anlamsız geldi. İnternette eleştirileri okuyunca vay be bunu mu anlatıyordu film oldum. Beyazın masumiyetini daha farklı bir beklentiyle izlemişim. Rouge ise… Bence bu filmleri bir 10 sene sonra izlediğimde daha iyi hissedeceğim. 2 saatin sonunda ekrana öööyle bakakalmak üzdü.
Bleu güzeldi ama. Hem oyunculuk hem görüntüler izlerken beni tamamen içine aldı. Filmlerin ortak güzelliklerinden biri Fransızca olmaları. İzlerken kulaklarım bayram etti. İkincisi üçünde de tablo gibi sahneler vardı.
Ama bana tek başına yetmedi.
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Tumblr media
Yaağğnii gerek var mıydı bu filmi izlemeye? Hayır. Üç renk üçlemesinden sonra basit bir şey izleyeyim kafam dağılsın ama sevdiğim bir şey olursa harika olur diye düşünmüştüm. Böyle düşünerek izlediğim bir film daha vardı daha önceden. Pazarları Hiç Sevmem diye. Bu film ondan bir tık daha iyi.
Pazarları Hiç Sevmem ’in kadrosunda Melisa Sözen var diye izlemiştim. Hasibe Eren, Ayşen Gruda, Ezgi Mola da kurtaramamıştı filmi. Bu filmde de Erdal Beşikçioğlu’nu zaman zaman beğendim.
Bir yazarı anlatıyor film. İzlediğimiz aşk ilişkisi de hikâyesine konu oluyor. Arada insanı mutlu eden cümleler vardı. Fazla belliydi ama bu cümleler, bak ben sosyal medyada paylaşman gereken aşk cümleleriyim diye. Beni o kadar etkilemedi ki daha fazla yazmak istemiyorum. Müziklerini beğendim. Hatta onun için izledim. Mor ve Ötesi’nin solisti Harun Tekin yapmış film müziklerini. Severiz kendilerini heheh.
Me Before You
Tumblr media
Bu filmi izlediğime ben de inanamıyorum. Gerçekten şu dönemler film açısından doyurucu şeyler izleyememişim. Bu filmi de arkadaşım o kadar ısrar etti ki herhalde bişi var dedim. Emilia Clarke varmış bi tek. Ve o kadın beni resmen hipnotize ediyor. Konusu aşırı klişe olmasına rağmen üstelik hiç tarzım olmamasına rağmen (arkadaşlarınızı zevkinizi anlayabilen insanlardan seçin) Emilia Clarke’in maviş gözleri ve kocaman gülümsemesi he bi de kaşları için izledim.
İzlenecek daha güzel filmler var dostlar.
Eternity and a Day
Tumblr media
Ahhh… Beni bu liste içinde en mutlu eden ve izlerken doyuran film. Şu an canım Eleniciğimin bu film için bestelediği müzikleri açtım öyle yazıyorum. Bazı filmler müzikleriyle ayrı bi şekilde devleşiyorlar. Filmden bağımsız olarak var o müzikler. Filmin hikâyesini bir de bir müzisyenden dinliyorsunuz. Hemen içimde kalmasın birkaçını sayayım: Amelie-Yann Tiersen, Babam ve Oğlum-Evanthia Reboutsika, Frida-Elliot Goldenthal. Tabi ki de müzikleri çok başarılı bir sürü film var. Fakat bu yazdıklarımı günlük hayatta açıp sonuna kadar dinlediğim çok oldu.
Eleni Karaindrou ile filmi izlemeden tanıştım. Uzun bir süre sadece müziklerini dinledim filmin. Çünkü bazen müzikleri güzel olup filmi güzel olmayan şeyler de çıkıyor. Bu filmde öyle bir hayal kırıklığı yaşamadım. Ayrıca bir güzellik olarak film birkaç dilli. İngilizceyi arada anlayabildim. Ben Fransızca duyduğumu düşünüyordum ama imdb’ye göre o şey İtalyancaymış. Ve kesinlikle nerede Yunanca başlıyor nerede İtalyanca hiçbir şekilde anlayamadım. Çevirenler iyi ki varlar!
Yönetmen Theo Angelopoulos ile tanışmış oldum. Görüntülerle de çok şey anlatıyordu. Oyunculuklarla ilgili çok bir şey demeyeceğim. Çocuk oyuncu harikaydı. İzlerken Türkiye’de kim oynardı diye düşünmeden edemedim. Haluk Bilginer çok yakışırdı. Yazarın annesini Meral Çetinkaya oynayabilirdi. Yazarın eşi Derya Alabora’ya benziyordu filmde ama emin değilim. Filmde bazı sahneler uzun olunca castı da düşünecek zamanım oldu bu kadar çıktı. :)
Tumblr media
Konusuna gelecek olursak. Hayatının son gününü yaşayan bir yazarımız var. Eşinin ona yazdığı mektubu buluyor. Ve yazılan ana gidip gidip geliyor. Sevgiyi gösterememenin sıkıntısını, vatan özlemini, keşkeleri izliyoruz. O mektubun rüyasını yaşıyor yazar. Bu sırada da hayatının son gününde bir çocukla karşılaşıyor. Argadini…
Tumblr media
Yazarımız maviliğin içinde yarının ne kadar süreceğini sorduğunda ‘sonsuzluk ve bir gün’ cevabını alıyor.
Kalbimi yumuşatan, zaman zaman gözlerimi dolduran hatta belki biraz ağlatan, garip bir şekilde umut tomurcuğunu da içimize eken, komşu kıyıları izleyip İzmir hasretimi arttıran bir filmdi.
Bir sonraki arşiv yazımda daha güzel filmler yazma dileğiyle bu yazımı sonlandırıyorum.
8 notes · View notes
antalmedya-blog · 5 years
Text
“60 Yaşıma Geldiğimde Müziğimden Utanmamak İstiyorum.”
Rap dünyasının yakından tanıdığı bir isimle, Şanışer ile hakkında merak edilenleri konuştuk.
Tumblr media
Klişe yapmak istemiyorum ama sormadan geçmek de istemiyorum. Çok kısa kendinden bahseder misin?
Ben Sarp Palaur. 1987 İstanbul doğumluyum ve orada büyüdüm. An itibariyle de Antalya’da yaşıyorum. Rap yapıyorum. Şimdilik bu kadar.
Seni Rap yapmaya iten şey neydi? Rap müzikte hedefin nedir?
Çok küçüktüm. 1999 ya da 2000 senesiydi. Fuat abinin albümlerini ve Hassickdir serisini dinleyince rap yapmalıyım dedim. Kendime hiç hedef belirlemedim ve bu tip hedeflerin sanatın düşmanı olduğunu düşünüyorum. Yani hiçbir sanat dalında yola çıkarken varmak istediğin şey yüksek bir nokta değildir. Asıl önemli olan iyi iş çıkarmaktır. Hiç öyle bir hedefim yok. Kitle, dinlenme sayısı ya da para kazanmak gibi hedeflerim yok. Sadece tek bir şey istiyorum. 60 yaşına geldiğimde ve geriye dönüp baktığımda yaptığım şarkılardan utanmamak isterdim.
En sevdiğin şarkın hangisi?
Bunu tam olarak söyleyemiyorum çünkü tarz olarak birbirinden farklı bir sürü şarkım var ama benim için özel olanlar var. Ben Kimim, Yalnız Kalır, Kaç Kere Öldün, Sen Varsın Sen Yoksun, Tarihimin Günahları. Galiba en sevdiğim ve benim için en özel olan Tarihimin Günahları.
Tumblr media
Şarkılarını yazarken kimden veya neyden ilham alıyorsun?
Ben zaten çok üst perdeden metaforik anlatımlar kullanmıyorum. Genelde direkt oluyor yazdığım şarkılar. Etkilendiğim olayları birebir anlatıyorum ve yazıyorum zaten. Ne bileyim yani işte otobüste bir kadını tekmeliyorlar ben de şarkımda "otobüste bir kadını tekmelediler" diyorum mesela.
Sana nakarat adam diyorlar ve nakaratlarda çok başarılı olduğun aşikar. Fakat bazı dinleyiciler tarafından da nakaratlarda çok kelime tekrarı olduğu eleştirisi geliyor. Ne düşünüyorsun?
Nakaratlarımı beğendikleri için teşekkür ediyorum. Kendimi tekrarlıyor muyum bilmiyorum. Müzikal anlamda kendime çok bir özeleştiri yapmıyorum açıkçası. Ama edebi anlamda kendime özeleştiri yapıyorum. Kafamın içindekileri gerçekten iyi anlatabiliyor muyum ve kafamın içi gerçekten anlatılmaya değer şeylerle dolu mu? Daha çok düşündüğüm şeyler bunlar. İşin nakarat kısmı benim için yemeğin üstüne koyulan sos gibi biraz. Çok üzerine düşünmedim haklı da olabilirler. Bu konu üzerinde düşünmeye ihtiyacım olabilir. Teşekkürler.
Yeni Albüm Ludovico 2 şarkılarının sözleri çok beğenildi ve lirikalite açısından üst düzeydeler. Bu sözler nasıl ortaya çıktı?
Bu coğrafyada yaşayıp da bir şeyler yazmamak zaten zor. Benim de işte önümde gerçek anlamda söz yamak babında 1-1,5 sene kadar vardı. Bunu çok fazla anlatmama gerek yok çünkü edebi olarak realist çok fazla metafor kullanmadan direkt olarak aktardığım bir albüm. O yüzden nelerden beslendiğim konusu gayet açık.
Tumblr media
Rap müziğin gelişeceğine inanıyor musun? Türkiye’de Pop müzik kadar çok dinlenir mi?
Bence bir müziğin gelişmişliği onun ne kadar dinlendiğiyle alakalı değil. Özellikle şu an yakaladığımız ivmeyle Rap, Pop müziğin yerini alabilir bu çok muhtemel. Yani biz ülke olarak sürekli Amerika’yı 20 yıl geriden takip ediyoruz trendler olarak. Amerika’da da son 10 yıldır Rap müzik gerçekten ezici bir üstünlüğe sahip. Çünkü sıvı gibi her kabın içine girebiliyor. İnsanlar bir müzikten sıkıldığı zaman sound değiştiğinde o sound’un dan içine dahil olabiliyor. İnsanlar sürekli sert, sürekli konuşan ve sürekli bir şeyleri dikte eden rap müzikten sıkıldılar. Rap müzik şekil değiştirdi ve şu anda moda olan daha az mesaj kaygısı güden, kafan iyiyken dinleyebileceğin, sana bir şeyler düşündürmekten ziyade kalçalarını oynatmanı sağlayacak bir hale geldi. Yani rap müzik çok kolay değişebilen bir müzik olduğu için bence kolay kolay etkisini kaybetmeyecek. Türkiye’de önümüzdeki 10 sene Rap müziğindir diye düşünüyorum ve ben de bu zamanda bu gemide olduğum için kendimi şanslı hissediyorum.
Söyleşi Haber:HAKAN YILMAZ
20 notes · View notes
artisd3ad · 2 years
Text
A.I.D on AIR #9
Tumblr media
w/ Şevket Akıncı
Istiyoruz ki biraz da Türkiye deneysel müzik sahnesinin yakın geçmişi ve, tecrübe ettiğimiz kadarıyla, dinamiklerinden bahsedelim; biraz özeleştiri biraz da umut ile.
0 notes
vaveylakin · 2 years
Text
kendimle ilgili çok güzel bir çıkarım yaptım biraz özeleştiri içeriyor
1 note · View note