Tumgik
#yıl dönümü
ncdtgrsy · 2 months
Text
2 notes · View notes
yurekbali · 1 year
Text
Tumblr media
“Cemal Süreya” anısına... (Kendi seçimiyle “10 Ağustos” 1931 - 9 Ocak 1990) * * * Cemal ile Mavi / Haydar Ergülen Cemal Süreya şiirimizin ‘mavi’ adamıdır, yalnızca şiiri için düşünseydim bunu ‘mavi şair’ der geçerdim. Oysa onun adamlığında da mavi bir yan vardır, cemali mavidir. Bunu ilk düşünüp sonra unutalı yıllar oluyor. “Şiir ile Ankara”da unuttuğum, beni bağışlasın, Şair Azer Yaran, 17-18 yıl önce Ankara’da “Göçebe”nin ünlü şiirlerinden “Ülke”yi bir şarkı olarak, ve çok güzel söylerdi, davudi mi denir, galiba öyle bir sesle: “Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi. / Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman / Sen tutar kendini incecik sevdirirdin / Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa”. Belki sevgili Azer, şiirdeki ‘mavi’ sözcüğüne vurgu yapmasaydı, çok defa okuduğum “Ülke”deki mavinin farkında bile olmayacaktım. O şarkı sanırım, ahbaplar arasında söylendiğiyle kaldı. Şimdi şarkı uğruna ne şiirler katlediliyor, oysa o şiiri Azer’in sesinden dinleyebilseydiniz, şiirin kimi zaman ne güzel bir şarkıya dönüştüğünü işitebilirdiniz. Ben Cemal Süreya’ya ‘mavi’ diyorum ya, onun için bir tek sıfat bulmak çok zor yine de. Bir başkası tutup ‘Derviş’ diyebilir, biri ‘Âşıkane’ olarak niteleyebilir, biri ‘Gönül Dostu’ olduğundan söz edebilir. Nasılsa ona olumsuz bir sıfat yakıştıracak biri çıkmaz. Dahası çalışkanlığından, kaleminin pek cömert oluşundan, yalnızca şiirleriyle değil düzyazılarıyla da şiir kültürümüze yaptığı katkılardan ve şimdi boşluğunun doldurulamadığından, yeri belli olduğundan söz etmek de mümkün. İnsan, doğrusu, bugünün şairlerinde rastlanan kıskançlıkları, büyüklenmeleri, bencillikleri, kişisel çekişmeleri, ikbal ve istikbal kaygılarını gördükçe, Cemal Süreya’nın önemini daha iyi anlıyor. Keşke hepimiz biraz onun sevgisinden nasiplenseydik! Yine de hâlâ bir teselli bulunabilir, şiirleri ve yazılarında duyurduğu sevgi bizim ondan nasiplenmemizi bekliyor. Cemal Süreya’nın yaşamından söz etmeyeceğim, çok yoksulluk ve çok ümran görmüş: Yazdığı her şeyde kendisini hissettiren o bilgelik, o acılardan sevgi çıkarma hüneri, o kendini aradan çekişi, o Sevda Sözleri, ki seçtiği adlardan bile belli. Üstü Kalsın, Şapkam Dolu Çiçekle, Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, her şey ondaki derinliğin bir işareti gibi. Derin ve mavi. Sanki olmaz gibi. Derin olunca siyah, gri, hatta lacivert veya koyu bir renk olmak gerekiyor gibi. Mavinin biraz öyle bir şöhreti vardır: Gökyüzü gibi, bulutsuz, kayıtsız, sadece neredeyse açık yaz göğüne ve günlerine özgü, az hüzünlü çok neşeli, çokça geçici, aceleci, saflığa varan bir iyimserlikle bezeli, havai, hercai, çocuksu, insan yalnız bir kez mavi olabilirmiş gibi hayatta, ve bunu hemen unutması gerekirmiş gibi. Belki bunların hepsi de mavi için geçerlidir, belki mavi bunların bazılarında gönül gezdirmiştir, belki yalnızca bunlarla kalsaydı bile mavi, maviliğinden bir şey yitirmezdi, fakat mavi öyle bir adamın eline düşmüştür ki ya da adam maviyi öyle bir yere getirmiştir ki, bildiğimiz mavi olmaktan çıkmıştır. Şu bilmeye çalıştığımız mavi. Belki de bütün bunları uyduruyorumdur, maviyi Cemal Süreya’ya çok yakıştırdığımdan. Cemal Süreya’da mavinin yalnızca bütün tonlarını değil, bütün renklerini de görebilirsiniz. Mavi onda bazen siyahtır, kırmızıdır, bazen beyazdır, sesindeki, söyleyişindeki mavi bütün renklere ayrı ayrı yakışır. Tıpkı “8.10 Vapuru” şiirinde olduğu gibi: “Sesinde ne var biliyor musun / Bir bahçenin ortası var / Mavi ipek kış çiçeği / Sigara içmek için / Üst kata çıkıyorsun”, ya da unutulmaz şiirlerle dolu “Güz Bitiği” kitabının şiirlerindeki gibi, hani “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesini şiirimize armağan ettiği kitabındaki gibi: “Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, / Güverteleri uçtan uca orman; / Aldım çiçeğimi şurama bastım, / Bastım ki yalnızlığımmış. /.../ Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni / Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.” Yalnızca içinde ‘mavi’ geçen şiirler yazdığı için değil, hatta daha çok başka renkler geçtiği için, şiirimizin, sevginin ve ahbaplığın ‘mavi’ adamıdır Cemal Süreya. “Yazsonu” şiirinde mavinin esamesi okunmaz ama, şiir baştanbaşa mavidir. Sahi şu aşağıdaki dizeleri okuduğunuzda bu şiiri yazan adama ve bu şiire ‘mavi’den başka ne yakıştırırsınız? “Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, / Çok şeyin adı küçük yazıldı; / Silinmez anlar vardır / Karşı konmaz özlemler, / Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık / Bağırıp duruyorum ya, şurda, / Sen yaz sonunu ilan eden güzel keten, / Güneşten yırtılmış caz, sen!” Nasıl hışır hışır, nasıl yaz sesli, nasıl küçük mavi bir anı, nasıl mavili bir özlem ve nasıl, Cemal Süreya’da sonu olmayan bir şiir, mavi. Mavi, Cemal Süreya’nın en yakın akrabasıdır. Çocukluğunda hiç arkadaşı olmamış da bir maviyle büyümüş gibi, belki de hiç çocukluk arkadaşı olmadığı için, bir arkadaşlık olarak bu kadar çok, bu kadar güzel ve bu kadar mavi şiirler yazmış gibi. Mavi onda bir gülümseme olarak ve yerinde duruyor. Resimlerine baktığınızda da o mavilikle, o gülümsemeyi iç içe görebilirsiniz. Ben üç-dört kez, öyle derler ya, onun sohbetinde bulunmuştum. O şiirlerindeki maviyi sesinde de duymuştum, öyle mavi bir konuşması vardı. Açık keder. Açık denizler gibi kederli. Sahiciliğin mavisi. Kırılganlığın mavisi. İyiliğin mavisi. Fakat en çok da kimseyi kırmak, küstürmek istemeyişin mavisi sinmiştir sesine. İğreti durmuyordu, birazdan mavinin yerini başka bir renk alacakmış gibi geçici durmuyordu, tam yerini bulmuş, sözcüklerini bulmuş, adamını ve şairini bulmuş gibi duruyordu mavi Cemal Süreya’da. Maviyle Cemal Süreya’yı düşününce, tıpkı kendi şiirindeki gibi seslenebilirdiniz ona: “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.” Yalnızca maviliğinden doğru bile sevebileceğimiz bir adamdır Cemal Süreya. Kırmızıdan doğru Nâzım Hikmet’i, siyahtan doğru Necip Fazıl’ı, yeşilden doğru Oktay Rifat’ı, beyazdan doğru Özdemir Asaf’ı, mordan doğru Ece Ayhan’ı, eflatundan doğru küçük İskender’i, kahverengiden doğru Turgut Uyar’ı, griden doğru Melih Cevdet Anday’ı, ve gökkuşağından doğru İlhan Berk’i sevmek gibidir Cemal Süreya’yı maviden doğru sevmek. (Edip Cansever’i unutur muyum hiç, onun ki elbette yalnızlığın her rengi.) Sevgili şairim Enver Ercan, “Abdi İpekçi Mektup Yarışması’nda Cemal Süreya’ya yazdığı mektupla birincilik ödülünü aldı. Okudum, güzel mektup. Hani yazanın da gönderenin de eline sağlık derler ya, o türden. Enver bu mektubunda ‘mavi’ye hiç değinmeden, fakat bu yazıya yardım etmek istercesine, derdimi anlaşılır kılmak istercesine Cemal Süreya’nın nasıl ‘mavi’ bir adam olduğunu öyle güzel anlatmış ki, sözü Enver’e bırakmak en iyisi: Sonunda anladım: Kendini ancak böyle koruyabilirdi dış dünyaya karşı. Gerektiğinde her şeyi konuşabileceği birkaç yakın dostu vardı zaten. Ne gerek vardı ki, çemberi genişletmeye. Hem zaten kırılgandı, sıkılgandı, hatta ‘fazlaca’ utangaçtı da... Hınzırlığı da kalkan niyetine kullandığını düşünmüşümdür hep: Kırılmamak, kızmamak ve kırmamak için... İşe de yarıyordu bence: Şakacıktan olanlar dışında kızdığını, daha doğrusu bunu dışa vurduğunu hiç görmedim. Hemen ironi giriyordu devreye, rahatlıyordu. Kırılganlığı konusunda aynı şeyleri söyleyemem ama. Bir şey demezdi, fakat hissederdin. Hatta bir keresinde onun bu yanını tanımlamak için ‘küsümsel bilge’ sözleri çıkıvermişti ağzımdan. Tutmuştu ‘küsümsel’ sözcüğünü...” (Enver Ercan, Merhaba, Milliyet Sanat, 1 Şubat 1996, sayı: 377) Bilmiyorum ki Cemal Süreya’yı anlatmak için bir ‘mavi’ yeter mi? Ben onu yazdığı her şeyde, durduğu her yerde bir ‘mavi’ adam olarak gördüm, tanıdım. Mavi mürekkep, mavi kalem, mavi kelime, mavi sigara, mavi alkol, mavi aşk. Hayatının tümünü o kadar mavi görmeyebilirsiniz, günleri de o kadar mavi geçmemiş olabilir. Hatta diğer renklerin payı daha çok bile denebilir. Fakat onun açık etmediği, gizlemese de ortaya da pek çıkarmadığı bir mavisi vardır, ve bana kalırsa Cemal Süreya’yı mavi gözlerle de okuyabilirsiniz elbette ama bir de mavi bir bakışla okumak gerekir. Belki de “Kan var bütün kelimelerin altında” deyişini, kan yerine bir de maviyi koyarak okumak gerekir. Tıpkı o beyaz havasındaki “Kars” şiirini mavi bir niyetle okur gibi: “Öyle güzel ki ölürüm artık / Beyaz uykusuz uzakta / Kars çocukların da Kars’ı / Ölüleri yağan karda / Donmuş gözlerimin arası / ... / Sen küçüğüm sımsıcak / Ne derler ona bu kızakta / Boyuna türküler yakıyorsun ya / Sanki her türküden sonra / Hohlasan gök buğulanacak.” - Haydar Ergülen, Cemal ile Mavi (Düzyazı: 100 Yazı) - Görsel: Tayfun Dereli (Cemal Süreya)
16 notes · View notes
haberolacom · 2 months
Text
1 note · View note
certainfestfart · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
mavisimsblog · 10 months
Text
Hayatımın en zor 5 yılı, sensizliğimin 1826 inci günü. Derler ya Ateş düştüğü yeri yakar, işte benim sana olan özlemim böyle Anne.
Kalbim sanki yerinde yok atmıyor. İçimde kocaman kara bir boşluk var. Adını haykırıp da dışa vuramadığım o kelimenin her şeyden değerli olduğunu nasıl anlatır ki insan?
Her insanı boş verip hayatımdan sildim tek tek , fakat bir annemi bitiremedim içimde. Çok ağladım gecelerce adını haykıra haykıra annem diye. Ama ne bir cevap geldi geçti kızım ben burdayım diyen bir ses nede onun o eşsiz kokusu nede teninin sıcaklığıyla atan kalbinin huzuru....
sadece kocaman bir boşluk oldu anne kelimesi içimde.
Kimi zaman bir uçurumun ucuna gidip atmak istedim umarsızca fakat yapamadım , olmadı. Hep annem olsaydı şu an yanımda dur kızım derdi, yapma, beni sensiz bırakma derdi ama. Ben sözlerine değil de akıttığı gözyaşlarına açısına üzülürdüm.
Anne kimi insan için , bir dert
Anne kimi insan için , huzur
Ama benim için anne, kocamn bir bilinmezlik gibi ..
Anlatılamayan sözler gibi ..
Bana anneni anlat deseler denizi mürekkep yapar yıldızlara yazardım annemi ama anlatmaya yetmez ki annem. Dayanmaz denizler mürekkep olmaya .
Sanki uyumak bana haram, ellerim soğuk, ruhsuz, anlamsız, boş, kimsesiz, çaresiz, renksiz, yorgun, suskun, kırgın, uykusuz ....
çimde fırtınalar kopuyor , ağlayamıyorum sadece susuyorum. Sonra dışarı çıkıyorum ne çok mutlular el ele kolkola, çok mutlular gülüyorlar sohbet ediyorlar.
Ben. Uzaktan bekliyorum geleceği günü, saati, dakikayı, saniyeyi, saliseyi bekliyorum. Bekliyorum da gelmeyeceğini biliyorum. Uyusam yine uykusuz kalkıyorum, yine bir yanım eksik. Ellerim ve ayaklarım yine soğuk bana bağırmasını bekliyorum çorap giy üşütürsün diyen. Meleği bekliyorum. Yağmur yağarken sıkı giyin şemsiye al diyen. Mutluluğu bekliyorum .
Dışarı çıkarken bana sarılıp yanaklarımı open dikkatli ol diyen. Huzurumu bekliyorum. Ağlarken kokusunu içime çekip boyun girintisine başıma koyup annem diye dakikalarca ağlayıp yine çocuk olup o kucağında uyumayı özlüyorum.
Keşke zamanı geri alıp her saniye ona sarılıp kokusunu doya doya içime çekip teninin sıcaklıyla ısınıp gözlerindeki ışıltıyla yeniden doğup ellerini yeniden tutup öpmek istiyorum fakat olmuyor be anam!
Mekanin Cennet Olsun Annem
4 notes · View notes
vaveyla01 · 2 years
Text
Bu acı bana fazla,çok fazla’
7 notes · View notes
cinaraslan · 2 years
Text
DEVRİMCİ, SOSYALİST,LENİNİST-MARKSİST,KOMÜNİST YOLDAŞLARIMIZI ÖLÜM YILDÖNÜMLERİNDE SEVGİ VE SAYGIYLA ANIYORUZ. 3 FİDANI GÖK TENGRİ UÇMAĞA VARSIN 🙏🏻
DENİZ GEZMİŞ ( 50.YIL)
YUSUF ASLAN( 50.YIL)
HÜSEYİN İNAN(50.YIL)
BABA, SANA HER ZAMAN MÜTEŞEKKİRİM. ÇÜNKÜ KEMALİST DÜŞÜNCEYLE YETİŞTİRDİN BENİ. KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ EVDE DEVAMLI KURTULUŞ SAVAŞI ANILARIYLA BÜYÜDÜM. VE O ZAMANDAN BERİ YABANCILARDAN NEFRET ETTİM. BABA, BİZ TÜRKİYE'NİN 2.KURTULUŞ SAVAŞÇILARIYIZ ELBETTE Kİ HAPİSLERE ATILACAĞIZ, KURŞUNLANACAĞIZ DA, TIPKI 1.KURTULUŞ SAVAŞI'NDA OLDUĞU GİBİ. AMA BU TOPRAKLARI YABANCILARA BIRAKMAYACAĞIZ. VE BİR GÜN MUTLAKA YENECEĞİZ ONLARI.
DÜŞÜN BABA, BUGÜN HÜKÜMET, İŞİNİ, GÜCÜNÜ, BIRAKMIŞ BİZİMLE UĞRAŞIYOR ÇÜNKÜ BİZDEN BAŞKA GERÇEK MUHALEFET KALMAMIŞ DURUMDA. VE HEPSİ KEMALİST ÇİZGİDEN SAPMIŞLAR. VE TARİH ÖNÜNDE HÜKÜM GİYMİŞ DURUMDADIRLAR. BİZ ÇOKTAN ONLARİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATMIŞ DURUMDAYIZ.
BABA, MEKTUBUMA SON VERİRKEN SENİ, ANNEMİ, BORA'YI,HAMDİ'Yİ, DEVRİMCİLİĞİMİN OLANCA ATEŞİYLE, KUCAKLARIM. (DENİZ GEZMİŞ)
BAĞIMSIZ TÜRKİYE , GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE VE HALKA DÖNÜK ÜNİVERSİTE(DENİZ GEZMİŞ)
DENİZ GEZMİŞ: HALKA DÖNÜK 1961 ANAYASASI ELBİSE DEĞİŞTİRİLİR GİBİ DEĞİŞTİRİLMİŞ, BUNUNLA DA YETİNMEYEREK HALKIMIZA,ANAYASAMIZCA TANINAN HAKLARI TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAK İÇİN YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİLDİ, SIKI YÖNETİM MAHKEMELERİNDE MİT AJANLARINA MAHKEMELERİN TEMSİLCİSİ GÖRÜNTÜSÜ VERİLMEK İSTENMİŞ VE ANARŞİST DEYİMİYLE DEVRİMCİLERİN KATLİNE GİDİLMİŞ AYNI NEDENLERLE SİYASİ CİNAYETLER İŞLENMİŞTİR.
POLİS YUVAMIZ TERKEDENE KADAR MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ. ZAFER BİZİMDİR. YETER Kİ, SİZLER İNANÇLI OLARAK MÜCADELENİZE DEVAM EDİN ASLAN KARDEŞLERİM. EYLEMİMİZ TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELESİNİN BİR PARÇASIDIR. DEMOKRATİK ÜNİVERSİTENİN GERCEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN GİRİŞTİĞİMİZ MÜCADELEDE HALKIMIZIN MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM MÜCADELESİNDEN AYRILAMAZ. ÖĞRETİM ÜYELERİNİN DAVRANIŞLARI BİZ GENÇLİĞİN SİNDİRME YOLUNDA BİR ADIMDIR. BUNA KARŞI SONUNA KADAR DİRENMEMİZ GEREKİR. SAVAŞIMIZ SENATO VE ARKASINDAKİ EMPERYALİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİ İLEDİR. TÜRKİYE'NİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİNDİR. BİZ AMERİKAN EMPERYALİZMİNE VE ONUN İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI SOKAK, MEYDAN VE ÜNİVERSİTELERDE SONUNA KADAR TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATİK TÜRKİYE İÇİN SONUNA KADAR DÖVÜŞECEĞİZ(DENİZ GEZMİŞ)
BEN HALKIMIN BAĞIMSIZLIĞI VE MUTLULUĞU İÇİN ŞEREFİMLE BİR DEFA ÖLÜYORUM, SİZLER BİZİ ASANLAR ŞEREFSİZLİĞİNİZLE HER GÜN ÖLECEKSİNİZ. BİZ HALKIMIZIN HİZMETİNDEYİZ, SİZLER AMERİKA'NIN HİZMETİNDESİNİZ. YAŞASIN DEVRİMCİLER KAHROLSUN FAŞİZM (YUSUF ASLAN)
9 notes · View notes
ben-yalniz1-insan · 2 years
Text
21 Temmuz 2022 Perşembe
Benim son günüm olacağını asla tahmin edemezdim ~...
Belki de böylesi daha iyidir. Belki artık yük olmam kimselere, dünyaya...
Belki daha mutlu olurum öbür dünyada...
Bu son seçeneğimdi ve sanırım birazdan daha mutlu olacağım...
Tumblr kullanırken gönderilerini en çok sevdiğim bir Tumblr Blogger vardı @luisaas-blog sana burdan selam olsun kardeşim kendine her zaman iyi bak... Mutlu olmayı hak eden bir insansın sen. Sakın hayata karşı pes etme! Benim gibi...
5 notes · View notes
ebubekir-25 · 5 days
Text
Tumblr media
0 notes
lutfiyenet · 12 days
Text
Marc Jacobs ve Anna Sui İşbirliği
Şubat ayında, Marc Jacobs kendi adını taşıyan markasının 40. yıl dönümünü kutlamak için özel bir işbirliği duyurdu. Bu işbirliği kapsamında, Pharrell Williams, Tremaine Emory ve Anna Sui gibi isimler, markanın geniş arşivinden favori parçaları yeniden hayal etmekle görevlendirildi. Yıl boyunca gerçekleşmesi beklenen bir tanıtım planı oluşturuldu. Özel Tasarımlar En son Jacobs’un uzun zamandır…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yurekbali · 4 months
Text
Tumblr media
BEHÇET NECATİGİL (1916-1979) 1916’da İstanbul’da doğduğunda (o gün onunla dünyaya gelen çocuklar arasında) “Yüzü yüzüne en çok benzeyen çocuk!” diye bir kayıt düştüğü söylenir babasının, Takvim-i Ragıp’ın bir kıyısına. Gözleri (o pek azınızın usunda olan gözleri) biraz odanın, biraz da dışarısının karanlığını kuşanır. Vücudu İstanbul’un o eski sokaklarının, evlerinin esmerliğini alınca bildiğimiz o sureti çıkar. Evlerin dip odalarında gider gelir. 1930’larda bu durgun çocuk, hem okula gidiyor, hem annesiyle sokakta top oynayan çocuklara bakıyordur (Kabataşlı anneler o zamanlar çocuklarıyla pencerelerden ayrılmazlardı). Gider üstünü değişir: İlk basılı şiirini okuyordur çünkü (Varlık, Ekim 1935). 1940-1943. Kars’ı Zonguldak’ı görür. - Öğretmenim! diyorlardır çocuklar. Askerken ilk ata bindiği söylenir (görenler beyaz bir at diyorlar). Artık otlar, karıncalar, devedikenleri, hanımböcekleri, Pan’ın teneffüsü, çalılar, kuşlar, ikindi vakitleri okşamaktadır yüzünü. Kapalı Çarşı diye on bir heceli bir sözcüğü hecelediğinden mi? Öyle olmalı: İlk gözağrısı (1945). Biliyoruz kırları severdi en çok. Ve sıradan böcekleri. Ama birden yere yüzükoyun uzanıp “tabiatla haşir neşir” olmak yetmiştir. Gökleri, yıldızları geç bir kalem, der, Beşiktaş’ta, Barbaros meydanında dolaşırken (Çevre, 1951). Ve yavaş yavaş evlerle savaşa başlamıştır artık, düştüğünden yüzü. ‘Şayet aşk’ dese de... İlk arkadaşlıklar (o zaman Abasıyanık 1906, Külebi 1917, Akbal 1923, Birsel 1919, Dağlarca 1914, Aksal 1920, Tirali 1925 midir?). Daha çocukken, “Savrulan karlara bakacağım,” diye tutturmuştur. Ama Fikret gibi evlere kapanmaktır en iyisi (her gün üç paket cıgara ve çocukluğu). İnerse Beşiktaş’a iner artık. Elinde filesi. Yaşlılığında birçoğumuz gibi gözlüğü hep yanında dururdu. Şiiri mi? Şiiri yükseklik korkusunun şiiridir. 1955’lerde duvarlarda gergef işi bir levhanın önünde yazacaktır (annesinin elinden çıkmış). Araf’lar açıklanmalıdır çünkü (1958). Dar Çağ’la hesaplaşmış bir dergâha (sevgili içine) yazılacaktır. Kitaplarda mı ölmek istiyordur? Yeryüzü -neden söylememeli- birden yeryüzü olmaktan çıkmıştır. Hem ne zamandır ellerini cebine soksa cıgaralar, akşamüstleri, kâğıtlar, ıssız kırlara bakan Pan, aşkın hiçlikleri, Panik (ki Divançe diye bir kitaba girecektir) sağır duvarlar, şiirlere üşenmelerimiz, kurşunkalemler, bir teyel. Ve Yaz Dönemi. Ve En/Cam ve Zebra. En çok sevdiği çiçek mi? Gecesefaları elbet. Okurken biraz önüne bakardı (ölümlerde, aşklarda). Bir çilehane özlemi mi? Bir Eski Toprak’lı. Uzatmalı bir nefer. Çünkü nice yollar gidilmiştir (çokken bir şiirin tarihinde ve bankalar gibi bir bilanço yapılmalıdır Aktif-pasif görünmelidir). Bu hınçla sarılır Beyler’e (1978), çünkü ta gerilerden (bir geri hizmetten) Necatî Fâriğiz edemeyiz kimseye tâpû beyler diyordur. Hiç bıyık bırakmış mıdır? Hayır. Ama sakalı hep uzamıştır. Şiirleri (İlhan Berk’e göre) en çok üstüne başına benzeyendi. Çocukluğunun sağlık raporlarında hızlı atıyordu kalbi deniyor. Biliyoruz hep bir ayraç bırakmıştır şiirlerde bir gün dolduralım diye biz. Sunu Bir gün öldü. Gidip geldiği sokaklar, bir kırlangıç, bir kâğıt, bir ıstampa, bir kalem/alkol yanmasında/bir fotokopi, bir kumsaati, yarım kalmış bir şiir, bir patika, cenazesinde bulundu mu? bilmiyorum. Bir bulut bir süre onu izlemiş. Geçerken parmağını kaldırmış bir çocuk. Bir deniz parçası, bir ağaç büyümesini bir an bırakmıştır. Masası uzun zaman kendine gelememiştir. O gün gök açıkmış diyorlar. - İlhan Berk, Behçet Necatigil (1916-1979) (Deniz Eskisi) (Aşk Tahtı / 1976-1982 / Toplu Şiirler II) - Görsel: Behçet Necatigil (Kalender Dergisi, Sayı:6, Mart-Nisan 2019, İki Aylık Edebiyat Dergisi)
17 notes · View notes
kimmkitsuragi · 6 months
Text
aa demo olarak madeni 5 tl çıkmış oley be
1 note · View note
diyariedebiyat · 1 year
Text
Âkif’in Vefatının 86. Yıl Dönümü
Onu okudukça seven öğrencilerimiz beni çok mutlu ettiler. Âkif’le ilgili neler bildiklerini sorduğumuzda aldığım cevap; onun İstiklal Marşı'nın yazarı olduğuydu. Kahraman Ordumuza yazdığı marş ile gönlümüze yerleşmiş en çok da Âkif
Ve Âkif, bizim yorgun ve ümitsiz gençliğimize ebedî hayat sırrını fısıldadı: “Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar…’‘ İnsanlar vard��r arkasında toz bırakır, insanlar vardır; geride söz bırakır, söylenir yüzlerce yıl, dolanır ağızlarda ve insanlar vardır “iz” bırakır; her vakit hasretle, minnetle ve rahmetle anılır. Bugün bildiğiniz üzere, Âkif’in vefatının 86. Yıl dönümü… Akif’i okumaya…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
Text
Günün Kitap Önerisi: Gen Bencildir
Günün Kitap Önerisi: Gen Bencildir
Günün Kitap Önerisi: Gen Bencildir (Ciltli) 40. Yıl Dönümü Baskısı Yazar: Richard Dawkins Çevirmen: Melisa Miller Dünya Çapında 10 Milyonlarca Satmış Bir Uluslararası Bestseller ve Güncelliğini Hala Koruyan Klasik: Gen Bencildir 40. Yıl Ciltli Özel Baskısı “Bu önemli kitap bundan daha eğlendirici yazılamazdı.” – The Economist “Bu hemen hemen herkesçe anlaşılabilir ve okunması gereken bir kitap.…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
hizlisiparis · 1 month
Text
HİZLİCİCEK - DEVASA+ (3)
Tumblr media
Hızlı Çiçek: Özel Anlarınıza Renk Katın
Özel anlarınızda sevdiklerinize unutulmaz bir sürpriz yapmak için Hızlı Çiçek her zaman yanınızda. 30 dakikada çiçek gönderimi ile acil durumlarda dahi sevdiklerinize en taze ve en güzel çiçekleri ulaştırıyoruz. Sadece birkaç tıkla çiçek siparişi verebilir, sevdiklerinizin yüzünde büyük bir tebessüm oluşturabilirsiniz.
Doğum günü mesajları, sevgi dolu notlarla süslenmiş tazelik ve güzellik dolu çiçeklerle tam anlamıyla anlam kazanır. Hızlı Çiçek olarak, her yaşa ve her zevke uygun çiçek seçeneklerimizle doğum günlerini unutulmaz kılıyoruz.
Evlilik yıl dönümü gibi özel günlerde sevdiklerinizi mutlu etmek için romantik ve zarif çiçek aranjmanları tercih edebilirsiniz. Hızlı Çiçek, evlilik yıl dönümlerini özel kılmak için özenle hazırlanmış çiçek sepetleri ve buketleri sunuyor.
Hızlı Çiçek ile her türlü özel anınızı renklendirin, sevdiklerinize unutulmaz bir sürpriz yapın. Acil durumlarda bile 30 dakikada çiçek siparişi ile en taze çiçeklerle sevdiklerinizi mutlu edebilirsiniz. Siz de Hızlı Çiçek'in geniş ürün yelpazesi ve hızlı teslimat avantajlarından yararlanarak özel anlarınızı daha da anlamlı hale getirebilirsiniz.
663 notes · View notes
hediyemen · 2 months
Text
HEDİYEMEN - MEGA+
Tumblr media
Hediyemen: Özel Anları Unutulmaz Kılın
Sevgiliniz için unutulmaz bir hediye arıyorsanız, doğru yerdesiniz! Hediyemen, sevdiklerinize özel anlarınızı daha da özel kılmak için benzersiz ve kişiye özel hediyeler sunan bir platformdur. Doğum günü, yıl dönümü, özel günler veya sadece sevginizi göstermek için aradığınız harika bir hediye varsa, Hediyemen size en iyi seçenekleri sunuyor.
Sevgiliye Hediye:
Sevgilinize olan sevginizi ve özel bağınızı ifade etmenin en güzel yolu, ona özel ve anlamlı sevgiliye hediye vermektir. Hediyemen'de, sevgilinize özel olarak tasarlanmış romantik hediyeler, kalplere dokunacak duygusal anlar yaratacak.
Doğum Günü Hediyesi:
Sevdiklerinizin doğum günlerini unutulmaz kılmak için Hediyemen'de birçok seçenek bulabilirsiniz. Kişiye özel doğum günü hediyesi, doğum günü pastaları, sürpriz kutlamalar ve daha fazlası ile sevdiklerinize mutlu anlar yaşatabilirsiniz.
Erkeğe Hediye:
Erkek arkadaşınıza, eşinize veya babanıza özel bir hediye seçmek bazen zor olabilir, ancak Hediyemen'de bu sorun yok! Kişiye özel erkeğe hediye, teknolojik ürünler, spor eşyaları, kişisel bakım ürünleri ve daha fazlası erkeklere özel seçenekler sunar.
Hediyemen'de Bulabileceğiniz Diğer Seçenekler:
Hediyemen, sadece sevgililer ve doğum günleri için değil, aynı zamanda arkadaşlarınıza, ailenize veya iş arkadaşlarınıza özel hediyeler bulabileceğiniz bir yerdir. Kişiye özel takılar, ev dekorasyon ürünleri, kişisel bakım setleri, unutulmaz deneyimler ve daha fazlası Hediyemen'de sizi bekliyor!
Hediyenizi Kişiselleştirin:
Hediyemen'de bulunan birçok ürünü kişiselleştirebilir ve sevdiklerinize özel bir dokunuş ekleyebilirsiniz. İsimler, tarihler, fotoğraflar veya özel mesajlarla hediyenizi daha da özel hale getirebilirsiniz.
Siz de Hediyemen Ailesine Katılın:
Özel anlarınızı daha da özel kılmak ve sevdiklerinize unutulmaz hediye sunmak için Hediyemen'i ziyaret edin. Sevgi dolu anlarınızı paylaşmak ve sevdiklerinizi mutlu etmek için hemen web sitemizi keşfedin! Hediyemen ile sevgi dolu anlarınızı unutulmaz kılın!
865 notes · View notes