Tumgik
#lise öğrencisi
mooonfairy · 2 years
Text
sanırım liseden mezun olduk...
zorda olsa hayatta kaldık
6 notes · View notes
pativenk · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
11 notes · View notes
yesilkupeligirl · 5 months
Text
lise son sınıf öğrencisi olmakk çok zorr..
15 notes · View notes
trplatfromu · 4 months
Text
TRANİMEİZLE - DEVASA+ (3)
Tumblr media
Tranimeizle.co: Naruto'dan Demon Slayer'a, Epik Anime Dünyası Şimdi Sizlerle!
Anime tutkunları, farklı türlerdeki efsanevi hikayeleri, karakter derinlikleri ve benzersiz dünyaları keşfetmek için güvenilir bir platform arayışındadır. Türk anime izleyicileri için ideal bir seçenek olan Tranimeizle.co, geniş içeriği ve kullanıcı dostu arayüzü ile Naruto'dan Demon Slayer'a, Bleach'ten Berserk'e kadar birçok sevilen animeyi bir araya getiriyor. İşte bu platformun sunduğu unutulmaz anime deneyimlerine dair detaylar:
Naruto İzle: Naruto, anime dünyasının klasiklerinden biridir ve Tranimeizle.co, Naruto'nun tüm serisini izleyicilere sunarak Naruto izle ile eğlenceli ve duygusal macerasına katılma fırsatı verir. Naruto'nun ninja dünyasına adım atın ve unutulmaz anları kaçırmayın.
Demon Slayer İzle: Demon Slayer, benzersiz animasyonu, etkileyici karakter gelişimi ve çarpıcı savaş sahneleriyle dikkat çeken bir anime olarak öne çıkıyor. Tranimeizle.co, Demon Slayer izle ile her bir bölümünü Türkçe altyazılı veya dublajlı olarak izleme imkanı sunar.
Bleach İzle: Bleach, doğaüstü güçlerle donatılmış bir lise öğrencisi olan Ichigo'nun maceralarını konu alan bir anime serisidir. Tranimeizle.co, Bleach izle sayesinde heyecan verici bölümlerini izleyicilere sunarak, Ichigo'nun ruh dünyasındaki sıradışı yolculuğuna eşlik etme şansı verir.
Berserk İzle: Berserk, karanlık ve derin bir evrene sahip olan, epik bir kahramanlık hikayesi anlatan bir anime ve manga serisidir. Tranimeizle.co, Berserk izle ile çarpıcı atmosferini ve karakterlerini Türkçe altyazılı veya dublajlı olarak izleyicilere sunar.
Naruto Shippuden İzle: Naruto'nun devamı niteliğinde olan Naruto Shippuden izle, Naruto'nun olgunlaşan macerasını ve zorlu mücadelelerini konu alır. Tranimeizle.co, Naruto Shippuden'ın her bir bölümünü izleyicilere sunarak, Naruto'nun destansı yolculuğunu tamamlama fırsatı verir.
Tranimeizle.co'nun Sağladığı Avantajlar:
Çeşitli Anime Seçenekleri: Naruto, Demon Slayer, Bleach, Berserk, Naruto Shippuden gibi birçok farklı türde animeyi içeren geniş bir koleksiyona sahiptir.
Türkçe Altyazı ve Dublaj Seçenekleri: İzleyicilere, tercihlerine bağlı olarak Türkçe altyazılı veya dublajlı içerikleri izleme imkanı tanır.
Yüksek Görüntü Kalitesi: Yüksek kaliteli animasyonları ve net görüntü kalitesi ile kesintisiz bir izleme deneyimi sunar.
Güncel İçerikler: En yeni bölümleri hızlı bir şekilde izleyicilere ulaştırarak, anime dünyasının nabzını tutar.
Tranimeizle.co, anime dünyasının kapılarını aralayan, zengin içeriği ve kullanıcı dostu arayüzü ile öne çıkan bir platformdur. Anime tutkunları, bu platformda sevdikleri serileri rahatlıkla izleyebilir ve anime deneyimlerini doyasıya yaşayabilirler. Naruto, Demon Slayer, Bleach, Berserk ve Naruto Shippuden, Death Note izle gibi unutulmaz anime serilerini kaçırmamak için Tranimeizle.co'yu ziyaret edin ve animelerin büyülü dünyasına adım atın!
1K notes · View notes
keemlenyekun · 8 months
Text
Tumblr hikayem
Bakanlık parayı bir ay önceden yatırdı ve beni şok etti. Vakıfbanktan gelen bir para şıngırtısı ve şok.
İki günde robot süpürge, yazıcı ve telefonla paranın yarısını harcadık. O kadar zaman olmuş ki para sıkıntısı çekmeyeli. Para nasıl harcanır unutmuşum.
Dedim geleyim yazayım. Sonra düşündüm neden yazayım?
Şimdi sayın defterciğim, eski nüshaların yanmasaydı da şahit olarak gösterseydim keşke sana.
Yatılı lisede okuyunca bize burs da verirdi devlet. Çok cüzi tutarda para, bazı yıl kırtasiye, bazı yıl takım elbise, hatta bir yıl beyaz banyo sabunu. İşte 9. Sınıfta iken bize kırtasiye malzemesi verdiler. Ciltli harika defterler. Ama çok kaliteli. İnsan yazmaya kıyamıyor. Delgeç, zımba (ne alaka!), kalem silgi vesair eşya. Hala o zımbaları kullanırım. Ciltli defterlerden o kadar çok verdiler ki. Tüm lise hayatım boyunca başka defter almadım. İşte o defterlerin verildiği yıl Çalıkuşunu okumuştum. Jurnal. Ah feride vah feride. Ladikte allahın dağında ıssız bir yerde kalan serco günlük tutmayacak da kim tutacak. İnternet yok. Oyun alışkanlığım yok. Atari salonundan nefret ettim, çocukken bile. Tv izlemem. Ki izlemek istesem kantinde tv izlemek imkansız. 12 tane ergen liseliyle aynı koğuştayım. Canımız da sıkılmış demek ki.
Günlük tuttum. Okuduğum kitapları özet geçip önemli olay olursa onları yazıyordum. Aşık da değilim ki aşkımızı yazalım feride gibi. Okul turnuvasında kavga çıkmıştı misal her ayrıntısıyla anlattım. Edebiyat hocam deli bir polisiye hayranı. Kütüphane gibi kadındı. Piyasadaki bütün macera polisiye romanları hocamızda bulunurdu. Derya gibiydi maşallah. Elimden kitap düşmüyor o zamanlar. İşte o kitapların özetlerini falan yazıyordum. Wilbur smith alev kıyıları misal. Courtney serisi. (Cezaevinde bile kütüphanede o serinin son kitabı bana rasgelmişti.) Bunları yazardım. Allahın dağında öyle pek fazla olay olmazdı haliyle. Nasıl olsun. Sabah yedide kalktık, kahvaltı, sekizde ders, akşam iki buçuk saat zorunlu etüt. Ders kitap ders muhabbet. Mükemmel ortam. Mükemmel. Yatılı erkek lisesi. O zamanlar tabi. Şimdi olsa herkes telefonda instada kız peşinde koşardı. Bu zamanda lise öğrencisi ergen olmak çok zor.
Böyle başladı işte. Böyle. Sonra o defterler bitti. Çeşit çeşit kalemler ve defterler eklendi. Durmadan çoğaldı. Sonra hepsi yandı bitti kül oldu.
2011 yılında mezun olup, anayasa mahkemesi raportör yardımcılığı sınavına kimliğim olmaması sebebiyle alınmayınca sokarım böyle işe diyerek kendime bir yıl mola verdim. Hukuk yok, ders yok, iş yok. Eski evimizin çatı katında sobamla karadeniz karşısında harika bir nekahet dönemi. Film kitap dizi ve sobam.
O zamanlar blog falan okuyorum tabi. Ne bloglar vardı. O aramalarda tumblrda olan bir blog çıktı karşıma. Aktifliğini yıllar yıllar önce bıraksa da bloğu hala burada. Acı tatlı bir blog. Tumblra üye de değilim. Böyle tanıdım burayı.
İki üç yıl burası sadece blog okumak içindi. Ki o zamanlar ve sonrası iki üç yıl tumblr için altın yıllardı. Muhteşemdi. Kaliteydi her içerik.
Sonra üye oldum. Çok az yazdım. Defterde dolma kalemle yazılmış yazının yerini hiç bir şey tutamazdı zira.
Sonra tüm defterler kül olduğunda burası da benim defterim oldu.
Neden önemli peki? Sadece defter olması mı? Hayır. Ben ve sevgili eşim ailelerimizden utanıp saklasak da burada tanıştık. Ne yani ayıp mı? Ahahaha.
Sonuçta tanıştık sadece. Gerçi o beni tanırmış tanışmadan evvelden de ben başka dünyalarda olduğum için dikkat bile etmemişim. Kızdırmayalım hatunu, kafaya yeriz odunu. Ahahahah.
Velhasılı burası benim kapalı kutum, aklım, uzun bir süre kalbim, şu aralar pek arkadaşım olmadığını da göz önüne alırsak, dertleşeceğim tek mecra.
Yanisi şu ki tumblr önemli.
Beşik sallarken deftere de yazdık yine.
Yahu hanım benden erken kalkıyor diye ben geceler boyunca beşik başında oğlanı sallamak zorunda mıyım? Ahahah. Çocuk uyurken bile -baba - ninni diyor. Bir de yeni adetimiz çıktı. Beyimiz masaj yaptırıyor. Lan var ya yaşlanınca altımı almazsan bunları hep anlatacağım oğluuummm. Seviyoruz yaramazımızı.
Böyle işte.
Param yattı. Bir güzel yedik. Allah daha bereketlisini nasip etsin. He karşılığı da değil silivri soğuğunda uykusuz gecelerin bir anının bile. Ama napalım azıcık da mutlu olalım. Bi de biz mutlu olalım.
Değil mi sayın defter?
Vesselam.
8 notes · View notes
hendelin · 21 days
Text
serra bugün beni arayıp öyle bi azarladı ki........
bi yandan serranın böyle güçlenmesi beni aşırı aşırı mutlu ediyor diğer yandan benim vaziyetim ortada.. kendimi anlatıp ifade edecek durumu betimleyecek ya da bahaneler uyduracak kadar bile konuşamaz haldeydim.. ama epey iyi geldi düzeldim komada değilim kalkıp hayatıma sahip çıkmam gerektiğinde orda olmayı öğrendim. beraber şahit oluyoruz birçok şeye, iki lise öğrencisi kızla bir buçuk saat yan yana yolculuk ettim dün gece. gülerken üzerime yıkıldılar garip el hareketleri vardı. uzun uzun ders anlatamıycam. yüzüme çift aşamalı temizleme yapmıyorum onun da yalan olduğuna inanıyorum artık. öyle.
2 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Death Note (デスノート Desu Nōto, Türkçe: Ölüm Defteri), Japonya'da Tsugumi Ooba tarafından yazılıp Takeshi Obata tarafından resimlenen bir mangadır. On yedi yaşındaki lise öğrencisi Light Yagami'nin, bir şinigaminin düşürdüğü doğaüstü bir defteri (Ölüm Defteri) bulup kendini nasıl "Yeni Dünyanın Tanrısı" yaptığını anlatır. Ölüm Defteri, Light'ın adını ve yüzünü bildiği kişileri öldürmesine olanak tanır.
43 notes · View notes
siyahkelebek4556 · 3 months
Text
BENİM GÖZÜMDEN BİR GENÇ KIZIN GİZLİ DEFTERİ-3
Bu kitapta Serra hayata yeni yeni adım atıyor yani kararlar vermeyi ve ayrılıkları öğreniyor ayrıca yeni bir ülke de tanıyor.
Bu kitap beni daha çok ağlatmıştı çünkü Serra ilk aşkı Cüneyt'in başka bir kız arkadaşı olduğunu öğrenmişti yani cüneyt ikisini de idare ediyordu bu benim kalbimi çok acıtmıştı. Karar vermeye gelicek olursak Serra lise son öğrencisi olduğu için artık lise son öğrencisi ( tam olarak hatırlayamıyorum lise 3. Sınıf öğrencisi de olabilir) olduğu için meslek konusun da karar vermesi gerekiyor ilk başta karar veremesede sonra turizme karar veriyor. Sonra bir kompozisyon yarışmasını kazandığı için Atatürk'ü tanıtma amacıyla ülkeleri geziyor.
Kitabı çok sevdim her sayfası bir şeyi anlatıyordu. Hepinize öneririm.
Görüşürüz🌸🍰🌸
4 notes · View notes
wormdramafever · 5 months
Text
Turkish vg site Mavi Kol just released a review of Goodbye Volcano High!!
By Kaan Gezer.
Some translated highlights:
Conceptually, the idea of the end of the world can cause many reactions, especially among young people. No matter how you react, it's nice to see the ambiguity and variety of emotional responses within Goodbye Volcano High. My favorite reaction to this news was Trish's. Trish is currently struggling with the choice of whether to prioritize her own happiness or her best friend's happiness. Finally, she realizes that this decision is not binary. It's interesting to see her switch between being excited about her future and being baffled by the other characters' lack of consideration for the consequences of this end-of-the-world event. [...] The story of the Goodbye Volcano High game progresses through the themes of inclusivity, trauma, tunnel vision and friendship. Inclusivity permeates the entire game, with a non-binary protagonist and several trans characters; we do not see concepts taken lightly or clumsily discussed. While the primary group has no issues with how each other are represented and is fairly consistent in how they address their friends and respect their decisions, there are hints throughout the game that this is not consistent among the adults. Sage, a transgender character, complains that although his family was initially accepting, they did not take hisr transition very seriously. [...] Similar to the example I gave above, Fang's parents still use his/her pronouns as they wish and even prefer to use his/her deadname. These issues are not the central conflict, but help elevate the stories and conflicts surrounding them. No conflict is isolated, and Goodbye Volcano High does a good job of keeping things connected. On the other hand, the look of the game is truly timeless. Simply put, the character art is gorgeous. Each character's actions show you who they are, but the character art brings everything to life. [...] Perhaps unsurprisingly, the music is pretty good. I've loved video game performers for a while now, thanks to games like We Are OFK and Night in the Woods, and I think Worm Drama group's performances definitely place them alongside video game group royalty. It is a pleasure to listen to the game music alone, composed by Dabu, the composer of the developer KO_OP team, and complemented by the song performances of Lachlan Watson and Brigitte Naggar. My favorite songs are Don't Call and Pretty Heroes. Moreover, the performances and song choices in the game not only fit the story perfectly, but also enhance and elevate the rhythm of the story.
9/10 !!!
Tumblr media
6 notes · View notes
yurioharu · 6 months
Text
Sarmal
Tumblr media
23 Mayıs pazar günü. İşte bugün bu sessiz kasabada bir lise öğrencisi olarak öldüğüm geceydi. En sevdiğim müziği dinliyordum. Kendimi müziğe fazla kaptırmış olmalıyım ki, karşıdan gelen acemi bir bıçak darbesiyle kendimi yerde buldum. Mezarlığın kenarında danse macabre dinliyor olmam çok manidar.
Tedbiri elden bırakmamın sonucunu bu kadar ağır ödeyeceğimi bilseydim en azından üzerime daha düzgün bir kıyafet giyerdim. Neden evim okula bu kadar uzak olmak zorundaydı ki? Ne yazık. Etrafımdaki seslerden en az iki üç erkek olduğunu tahmin ediyorum. Beni nasıl gömeceklerinden bahsediyorlar. Hayatî noktayı ıskalayarak nasıl çabucak ölmemi bekleyebilirler ki... Kalbin bile nerede olduğunu bilmeyen gerizekalı sürüsü.
Birisi üzerimde değerli eşya arıyor bir diğeri ise "Benim gibi birini reddedersen sonun böyle olur." Diye düşünüyor. İşte yine oluyor. Demek sebep buydu. Bir üst sınıfımdan biri olmalı. Ona sinirlenmedim. Aksine acıdım şimdi.
İnandırıcılığı olmayan iki içi boş kelime için kimseyle beraber olma borcum olduğunu sanmıyorum. Lise öğrencisi ve henüz reşit olmamış bir kız olarak buradaki hatalı ben olamam. Öldürmeyi göze almış bir insan taklidi için söylenecek pek bir söz yoktur. Ama senin hatan bu rezil şansını benimle harcamış olman.
Ağzıma dolan kan, küfür etmeme izin vermiyor. Ayaklarım da üşümeye başladı. Şu ayakkabılara da o kadar para vermiştim oysa ki. Gözüm göldeki nilüfer çiçeklerine ilişti. Burada bir göl olduğunu bile bilmiyordum. Nilüferler tüm güzellikleriyle ay ışığında parlıyorlar. Dökülen kanımın yansımasından ayın hilâl şeklini aldığını görebiliyorum. Sonunda birkaç el beni derin bir boşluğa koyuyorlar. Az önce beni sıcak tutan kanım yavaş yavaş soğuk toprağa karışıyor. Neyse ki ayaklarım artık üşümeyi bıraktı. Artık nilüferleri de göremiyorum. Acaba nasıl kokuyorlardı. Görüş alanımdaki tek şey, gözüme inen kan yüzünden kızıl görünen hilâl. Görüşüm yavaş yavaş bulanıklaşıyor. Üzerime kürek kürek toprak yağmur gibi yağıyor.
Birden annemi hatırladım şimdi. Seninle sadece birkaç ay görüştük ama diğerlerine göre daha iyi bir anneydin. Çünkü kimse bu yaşta bir kızı evlatlık edinmek istemezdi. Senin için bu sessiz sakin yere gelmeyi kabul etmiştim sen de bunun karşılığında notlarımı yüksek tutarsam bana telefon alacağını söylemiştin. Özür dilerim anne. Sana verdiğim sözü tutamayacak gibiyim. Ders çalışmayı sevemedim bir türlü.
İyi yanından bakacak olursak yarına yetişmesi gereken ödevi yapmak zorunda değilim.
Bu dönem biraz huzurlu geçer diye düşünmüştüm. Diğer insanların aksine ölüm benim için bir son değil her defasında yeni bir başlangıç. Bu yüzden ölmekten korkmuyorum asıl yaşayanlara acıyorum en çok da yaşayan ölülere. Benim gibi biri için ölmek bir lütuf olabilir ancak.
Zar zor duyduğum seslerden artık gittiklerini anladım.
İyice bastıran yağmur dışarı fırlamış elimi temizliyordu. Bu insanlar bir işi de tam yapamaz mı? Burada an az birkaç saat harcamış olmalılar.
Hazır gelmişken biraz daha burada dinlenmeye karar verdim. Yarın çok yorucu bir gün olacak.
 
Derya Bölge
Metafiziksel öykü çalışması.
3 notes · View notes
acid-gramma · 8 months
Note
kız kardeşin yarın okul için hazırlanırken gelen ulan keşke lise 2 öğrencisi olsaydım hissi
yok ya liseyi sikeyim ii ki bitti
3 notes · View notes
alacaliyapboz · 1 year
Text
Biri bana üniversite öğrencisi misin dediiiii lise değil üniiii
5 notes · View notes
yaktaisang · 1 year
Note
Üniversite öğrencisi misin
yok, lise son
4 notes · View notes
aynodndr · 2 years
Text
Tumblr media
ALGI YÖNETİMİ
1989 yılı...Türkiye ilk defa pizza dükkanlarıyla tanışır.Türkiye’ye birkaç dükkan açarak pazarın nabzını yoklayan ünlü marka aldığı sonuçla şoka girer. Bekledikleri gibi olmaz. Boğazına düşkün olduğu için pizzayı seveceğini düşündükleri Türk tüketicisi, pizzayı sevmez. Dükkanlar kapatılır. Geri dönülür.
1991 yılı. Murakami-Wolf-Swenson Productions’ın ürettiği bir çizgi film dünyada büyük ilgi görür. Yapımcı şirket Türkiye’deki bir özel kanala bu çizgi filmi teklif eder. Kanal şaşkındır, fiyat gerçekten olması gerekenin %10’udur. Adeta kapandaki peynir gibi duran bu teklifi kaçırmaz özel kanal.Yayınlanmaya başlar. Çizgi film Türkiye’de de çok tutulur. Oyuncakları, rozetleri, kartpostalları, defterleri ve kitap kapları ile müthiş bir pazarlama da beraberinde gelir.
1994 yılına gelindiğinde çizgi film dizisi milyonlarca çocuğu ve genci etkisi altına almıştır. Bu çocuklar tuhaf bir biçimde annelerinden pizza pişirmesini istemeye başlar.Türk anneleri pizzayı nasıl yapacağını bilmez.Talep gitgide artar. Derken pizza zinciri dükkanlarını yeniden aktif hale getirir, yeni dükkanlar açılır. Çocuğu yemek yemeyen anneler mecburen pizza sipariş ederler. Liseli, üniversiteli gençler arasında bir itibar meselesi haline gelir.
Türk mutfağının alışılagelmiş lahmacunu, pidesi terk edilmiş, gençler gruplar halinde pizza dükkanlarına gider hale gelmiştir.
Tesadüfen (!) pizza talebini patlatan bu çizgifilmi çoktan tahmin ettiniz değil mi? Bravo! O çizgi film “Ninja Kaplumbağalar”! O pizza zincirini de tahmin ediyorsunuzdur, onu da burada söylemeyelim.
Şimdi o çocuklar büyüdü, çizgifilmi ilk izleyenler 30’larına geldi. İlk jenerasyon genç evli, yeni nesil aile oldu. Onlardan sonraki jenerasyon şimdilerde üniversite öğrencisi, ya yurtta ya da öğrenci evinde kalıyor. İlk jenerasyondaki evliler evde yemek pişirmek yerine sık sık şöyle diyor : “Pizza mı söylesek?” Bir sonraki jenerasyon da yurt öğrenci evlerine neredeyse her akşam pizza sipariş ediyor.
İşte algılarımız böyle yönetiliyor. 20-30 yıllık stratejiler çiziliyor, uygulanıyor. Bizim eğlenceli diye izlediğimiz masum çizgifilmler, diziler, sinema filmleri birtakım fikirlerin beyinlerimize çok daha hızlı zerk edilmesini sağlayan katalizörlerden ibaret. Ve emin olun, bu bilinçaltı pazarlamacıları, bu algı sihirbazları bize sadece pizza yedirmiyor…!
Bu sadece bir örnekti. Her Amerikan filminde Apple bilgisayarların görünmesi bugünkü Apple çılgınlığının temeliydi. Her filmde sabah işe giderken elinde Starbucks kahve ile koşturuyor olması bugün bir kahveye 15 lira ödüyor olmamızın nedeni. Afrika’da ayağında ayakkabı olmadığı için pet şişe bağlayan Afrikalı gençlerin elinde içine su doldurulmuş Coca-Cola kutularıyla gezmeleri ve bununla sınıf atladıklarını düşünmeleri de yıllardır Coca-Cola’nın yaptığı “MUTLULUK” reklamlarının sonucu. Gerçekte mutlu olmayanlar içtikleri içecekten mutluluk akıtmaya çalışıyor işte, başka bir şey değil.
Biz belki hatırlamayız ama büyüklerimizin, babalarımızın hayranı olduğu Western (Vahşi batı) filmlerindeki karizmatik kovboyu. O kovboyun ağzındaki Marlboro sigarayı babalarımız bugün hala bırakabilmiş değil. Etkiye bakar mısınız? İşte bu yüzden unutmayalım; Bize sunulan görüntülerin, ürün reklamlarının, aile yapımızı bozan film ve dizilerin % 99’u bir amaca hizmet ediyor, Algı yönetimi yada bilinçaltına kayıt operasyonu. Aradan zaman geçtikçe tüm bunlar hayatımızın içine birer birer girerek hayatımızın bir parçası haline geliyor. Bu nedenle inanmadan, etkilenmeden, kendimizi kaptırmadan önce birkaç defa düşünmemiz gerekiyor.
“Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter” diyordu Malcolm X, Uyanık olmayana pizzayı da hamburgeri de yedirirler, kolayı da içirirler, mallarını da bir güzel satar üzerine bir de marlbora sigara yaktırırlar…
Sonra da Afiyet olsun! derler.
8 notes · View notes
korelist · 2 years
Text
Tumblr media
THE UNCANNY COUNTER  // KDRAMA DİZİ YORUMU
UYARI : Yazılar genel olarak spoiler içerebilir. İçermeyedebilir.
imdb puanı: 8,1 Benim puanım: 9
Drama: The Uncanny Counter / Amazing Rumor Hangul: 경이로운 소문 Director: Yoo Sun-Dong, Park Bong-Sub Writer: Jang Yi (webcomic), Yeo Ji-Na (ep.1-12), Yoo Sun-Dong (ep.13), Kim Sae-Bom (ep.14-16) Episodes: 16 Date: 2020 Language: Korean Country: South Korea
Cast : Jo Byeong-Gyu, Yu Jun-Sang, Kim Se-Jeong, Yum Hye-Ran, Ahn Suk-Hwan, Moon Sook , Kim So-Ra
2021 (57th) BaekSang Arts Awards - May 13, 2021 Best Supporting Actress (Yum Hye-Ran)
Squid game ve All of us are dead dizilerinden sonra, sıra K-drama çukuruna düşmemize neden olan asıl diziye geldi. Bir webtoondan hikayesinden uyarlanan diziye ‘oo piti piti’ yaparak başlamış olsak da, şuan izlemiş olduğumuz bir çok dizi içinden sıyrılabileceğini rahatlıkla söyleyebilirim.  
Dizi, dünyada dolaşmaması gereken kötü ruhları avlayıp ait oldukları yere yollamak ile görevli bir grup avcının hikayesini anlatıyor. Kendilerine Counter ismini takan bu grubun bilinen 5 üyesi var. Her biri farklı yetenekleri ile gruba katkı sağlarken diğer yandan da sıradan bir noodle dükkanı işletiyorlar. 5.üye bütün maddi konularla ilgilenirken diğerleri kovalama, yakalama kısımları ile ilgileniyorlar.
Hikaye 4’lüden bir tanesinin kötü bir ruhu yakalamaya çalışırken ölmesi ile başlıyor. Her birinin içinde yardımcı bir ruh var. İçinde bulundukları beden öldüğünde, yardımcı ruh yaşayabilmek için bedenden çıkıp yeni bir grup üyesi bulmak zorunda. Bu ruhlar istedikleri kişinin bedenine giremiyorlar. Özellikle komada ya da ölmek üzere olan bir insan seçmek zorundalar ve iki tarafında rızası olması önemli.  Bu noktada ölen üyenin içindeki yardımcı ruh bir beden bulmak için şehrin üzerinde uçarken istemsizce bir liste öğrencisi tarafından çekiliyor.
Sonrasında lise öğrencisinin okul hayatı, aile hayatı ve arkadaşları hakkında detaylar öğreniyoruz. Ama bölümler ilerledikçe karakterin liseli olduğu unutulmaya başlanıyor. Bu dizide de kore dizilerinde bol bol değindikleri okuldaki zorbalıkları ve haksızlıkları görüyoruz.
Benim şahsen favorim başroldeki liseli yerine gruptaki bir miktar daha yaşı geçkin olan erkek oyuncuydu. Hem oyuncuyu hem de dizideki rolünü çok yerinde ve ölçülü buldum. Bir nevi grubun babası gibiydi. Onun bu havası izleyiciye bir araya gelmiş bu insanların bir gruptan ziyade aile oldukları hissiyatını veriyor. Bir de içine yardımcı ruh giren bu grup üyelerinin saçlarının bir anda kıvırcık olması komik bir dokunuş olmuş.
Bu dizi ile ilgili dişe dokunur bir eleştirim olmadı, sonuna kadar keyifle izledim. Bir hikayesi, anlattığı bir derdi vardı. Giriş gelişme ve sonucu sırasıyla, tane tane izledik. Tek eksiği, bence çok da eksik sayılmasa da, aşk meşk mevzusuna girmemeleriydi. Hikayenin gidişatından olsa gerek izlerken hiç aramadım. Bittikten sonra eksikliğini bir tık hissettim. Olurda 2.sezonu gelir ise mevzunun aşk üzerinde dönmesi yüksek ihtimal.
Son olarak dizinin kötü adamı, oyuncu anlamında da karakter gelişimi anlamında da çok başarılıydı. Saf kötülüğün vücut bulmuş hali olmasına rağmen, izleyici karakterin kötü olmadan öncesini merak ederken ya da neden kötü olduğunu sorgularken karakterde aynısını sorguluyordu.
Aldığı ödülle de aldığı övgüleri hakkettiğini kanıtlamış oldu.
OST :
WooKun Kim - The uncanny counter
Isaac Hong - Close your eyes
Raven Melus
BAŞKA NELER VAR ?
FOTOĞRAFLAR
7 notes · View notes
piksel · 1 year
Note
piksel kuşum öncelikle merhaba. izninle biraz uzun bir yazı bekliyor seni. senin fikirlerin çok hoşuma gittiği için ve gerçekten görüşlerini mantıklı bulduğum için sana sormak istedim. dün gece bir gram uyuyamadım, sabaha kadar yatağımın içinde dönüp durdum. lise sonum ve işte sınava gireceğim. çok denilmeyecek kadar bir vakit kaldı. hayat gerçekten çok zorlaştı ve bir şeyleri yapmak/emek vermek de sanki boşa gibi. yani insanın yerinde sayması berbat bir şey olsa gerek. ne yapacağımı bilmiyorum gerçekten ve mesela bu sene olmazsa yine bir şekilde daha fazla emek vererek yaparım diyorum. stres yapmamam gerekiyor, vücuduma çok yansıyor, uyarılıyorum bir yerlerimden; saçımın dökülmesinden, baş dönmemden filan. stres ben buradayım diyor sanki. dün geceye kadar çok rahattım, yetişmem gereken bir hayatım yok illa ki güzel bir şey yaparım diyordum fakat ülkenin durumu da beni üzüyor. her geçen gün bir önceki günün rahat geçmesini özlüyoruz sanki. sanırım böyle zamanlamada sınav öğrencisi olmak da berbat. hatta sanırım kelimesini at çöpe. bir şeyler bir insanın hayat kalitesini düşürüyorsa bana kalırsa doğru değil, bunun bilincindeyim ama streslenmemiz için ellerinden gelen yapılıyor. bilmiyorum içimi dökmek istedim, birkaç cümle duymak bile yeter bana sanırım. yorgun hissediyorum. 🥲
okuduklarım bana son sınıf dönemimi hatırlattı çünkü sen şu an hangi duyguların içerisindeysen ben de aynı duygulardaydım. bunun bi dönemden ibaret olduğunu üniversiteye başladıktan sonra öğrendim. hatta o dönemi geçirdiğim arkadaşlarımla konuştuğumda da biz niye kendimizi perişan etmişiz deriz. hayatımız hep bu şekilde sürüp gidecek gibi geliyodu çünkü. inan öyle olmuyo, bu sadece bi dönem ve geçeceğini unutma. ilerde daha kötü günler var🥰🥰🥰
2 notes · View notes