YİĞİT MUHTAÇ OLMASIN KURU OĞAN'A.
Bir zamanlar, beni günahı kadar sevmeyen bir akrabamız vardı.
Yalan yok, ben de onu hiç sevmezdim.
Birbirimizden haz etmemek için sebep çoktu.
Bu akraba, paragöz, çıkarcı, içten pazarlıklı ve gelene "ağam", gidene "paşam" diyen, çok acayip bir herifti. Malı ve mülküyle toplumda yer bulmayan çalışır ve her fırsatta çevresindekileri parasıyla dövmeye kalkardı.
O da benim için ortak tandıklarımıza "Boşverin o Kürtçüyü! Bu yaşa gelmiş, işi gücü, siyaset yapmak, topluma fitne sokmak. Eşek kadar olmuş ama bir evi bile yok." derdi.
Arada bir, onun bu dediklerini bana yetiştirip "Tamer, bilmem kim yine senin için böyle böyle dediler." falan diyenler olur ve "Neden bu adam seni sevmiyor?" diye sorarlardı.
Ben de onlara "Bunda şaşılacak bir durum yok dostlar" derdim. "Bu şahsın beni sevmemesi, benimle aynı masalarda, sohbetlerde, eylemlerde olmaması, hatta hakkımda ileri geri laf etmesi, benim açımdan gurur duymam gereken bir durum. Aksine, ne zaman bu herif beni övmeye başlar, işte o zaman ben kendimden ve gittiğim yoldan şüphe ederim."
***
Yıllar geçip gidiyor ama bu düşüncemde milim değişme yok.
Bizler herkesin sevdiği olmadık.
Olmak istemedik.
Böyle bir derdimiz olmadı.
Çünkü "herkesin sevdiği olmak" demek, en basit tanımıyla, "yavşak" olmak demektir ve yavşaklık bize göre tedavisi olmayan salgın bir hastalıktır.
Düşünsenize bir.
Herkes sizi çok seviyor.
Sağcısı, solcusu, dincisi, dinsizi, laiki, şeriatçısı, ırkçısı, yobazı, devrimcisi, liboşu, magandası, hortumcusu...
İğrenç!
Duruşu olanın düşmanı olur.
Bu böyledir.
Duruşu olanın, anlaşılmama ihtimali, değer görmeme ihtimali, dışlanma, horlanma, kaybetme ihtimali, yavşaklara göre daha çoktur. Çünkü doğrular "insanların en nefret ettikleri şeyler" listesinde hep ilk sırada yer alır.
Yoksa hepimizin onun köyde ne işi var?!
Duruşu olanın işi zordur.
Ama bu onurlu bir zorluktur.
Bu yoldan giden ah etmez, minnet etmez, diz çökmez, biat etmez, aman dilemez.
Duruşu olan insan, geceyarısı, elindeki paslı tenek kutuya vura vura, sokakları gezip, insanları uykudan uyandıran delidir.
Bu yüzden yediğimiz küfrün, hakaretin, linçin haddi hesabı yoktur.
Bu böyledir.
***
Seçimlerdeki halimiz de tamamen bu değil mi?
Bize, yavşaklığın rağbet gördüğü bir ülkede, dik durmanın bedelini ödetiyorlar.
İlle de "Kürt Varlığı" söz konusu olduğunda, birdenbire yalnızlaşıyoruz. Etrafımızda kimse kalmıyor.
Neden?
Çünkü asırlardır bizim buralarda en çok pirim yapan sözler "bayrak, ezan, toprak"tır.
Adam açtır.
Adam açıktadır.
Adam kira ödeyemez, evine, çoluk çocuğuna bakamaz.
Adam vitamin alamaz, et yiyemez, sağlıklı yaşayamaz.
Adamın yarını yoktur.
Adamın evi barkı yoktur.
Adamın hayalleri yoktur.
Ama adama "Bayrak, ezan, toprak" de, ölür de gıkını çıkarmaz.
Dilini tabut yapar, ağzına gömer de, tek tek kelime etmez.
İşte bizler tam bu noktadayız.
Kızıyoruz.
Öfkeleniyoruz.
Sitem ediyoruz.
Gönül koyuyoruz.
Küsüyoruz.
Yine de çok iyi biliyoruz ki, ne yaparsak yapalım, değişen bir şey olmayacak. Çünkü gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenmiş bir kere.
Hatırlarsnız,
biz treni yıllar önce, zamanında elimize geçen o tarihi fırsat olan "Köy Enstitüleri"ni yaşatamadığımızda kaçırdık. Ülkenin bir kısmı kendi çabasıyla kurtulup "halk" olmayı başarsa da, yaşananlar bize geri kalan kesimin halen "ümmet" kaldığını gösteriyor.
Bizim bu ülkede tek derdimiz ümmet kalanlardır.
Bizim için dert olan bu durum, kimileri için de ekmek kapısıdır.
"Allah bereket versin."
Neremizi yırtarsak yırtalım dostlar,
Bu kara günlerden kurtulmanın tek yolu, ne yapıp edip, her koşulda, aklın ve vicdanın etrafında birleşip, kimsee kızmadan etmeden, küsmeden darılmadan, mücadeleye devam etmektir.
Unutmayalım,
Eğer bu ülkede bir parça nefes alınabiliyorsa, bu bizim inadımızın ve inancımızın sayesindedir!
Daha düne kadar Kürtlere yönelik "Dağlarda ne işleri var, gelsinler mecliste siyaset yapsınlar." diyenler, şimdi çıkmış "Mecliste terörist istemiyoruz." diyorlar.
Onlara göre, onlara benzemeyen herkes "terörist" ve bununla kodladıkları ümmet bizi sevmiyor.
***
Sevmesinler.
Eğer bizi, sırf ezilip büzülüp, yalan dolan söylediğimizde seveceklerse, hiç sevmesinler.
Biz değerlerimiz uğruna direnmeye devam ederiz.
Yalnız kalsak da, anlaşılamasak da, hor görülsek de, kovulsak da, biz duruşumuzu bozmayacağız.
Anlaşılsın artık.
Bize bu ülkenin faşistinden, yobazından, başı ayrı, kıçı ayrı oynayanından hayır yok.
Olmasın da zaten!
Sırf böyleyiz diye,
Sırf böyle doğrucuyuz diye,
Barış istiyoruz, daha iyi yaşam koşulları istiyoruz, ekmek, hak, adalet istiyoruz diye
ve
Sırf "Kürde cehennem olan toprak, biz cennet eylemeyiz." diyoruz diye, oyumuz yüzde otuzu-kırkı geçmiyor mu?
Geçmesin, babasını satayım!
Nolur?
***
Elin faşisti bize övgüler yağdırmasın.
Elin yobazı bize alkış tutmasın.
Oy uğruna eğilmeyelim, bükülmeyelim.
Kazanmayı hedeflediğimiz zafer bizi bizden etmesin.
Yiğit muhtaç olmasın kuru Oğan'a.
t a m e r d u r s u n
#tamerdursun
69 notes
·
View notes
Dini dili ırkı köekni mezhebi rengi ne olursa olsun,
Evrende huzur mutluluk sıhhat afiyet başarı adına,
Yaşamını sürdüren bütün insanların,
Yeni Yılını En İçten Duygularımla Kutlar,
Kadına ve çocuğa şiddetin olmadığı,
Yaşlıya yetime garibe sahip çıkıldığı,
Hayvana eziyetin suç sayıldığı,
Hakkın hukukun eşitliğin yaşam hakkına sahip çıkıldığı,
Doğaya saygının evrensel bir zorunluluk olduğunu benimsendiği,
Savaşların son bulduğu kimselerin ölmediği cana mala değer verildiği,
Huzurun refahın başarının mutluluğun insan haklarının laiki yerine getirildiği,
Bir Yıl Olmasını Evrende Yaşayan Bütün İnsanlar Adına Haktan Temenni eder
Evrende Siyasi İdolojisine Bakılmaksızın Bütün Dünya Liderlerinden İstemek Arzusundayım,
Mutlu Yıllar Dünyada Yaşamını Sürdüren İnsanlar... ☕🍫🤗🤭💫🌌🌼🍀🌷🙋♥️🥰♥️🥰♥️🥰🌞🤗🥰
10 notes
·
View notes