Tumgik
#karantinagünlükleri
gecesayesinizz · 6 months
Text
"Güneş sönse, ay devam edebilir mi parlamaya? Güneş olmasa, gece görebilir mi aşık olduğu ayı? Gündüz güneşe muhtaç, gece aya, ay ise geceye. En büyük aşklar başka aşklara ilham olur derler. Güneş'in gündüzü aydınlatması, sizce de ilham olmuyor mu ayın geceyi aydınlatma çabasına?..."
5 notes · View notes
sokakyanlizligi · 3 years
Text
"en çok içinde fırtınalar koparken sesiz kalır insan"
~ KARANTİNA~
28 notes · View notes
sosyalokuz · 3 years
Photo
Tumblr media
Günaydın mutlu pazarlar 🤗🥰 #mutlupazarlar #pazar #pazarsabahı #gunaydin #Günaydın #karantina #karantinagünlükleri #evde #yasak https://www.instagram.com/p/CPe2xJ2g-cz/?utm_medium=tumblr
4 notes · View notes
yolarevanbiri · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Uzaklaştırma yaklaştırmak içindir. Ayrılık buluşmaya doğrudur. Yitirme bulma arzusunu uyandırır. Gurbette söylenir sıla şarkısı.
Gurbette kaldım, en sevdiğim şehirlere, en sevdiklerime.
aşırı amatör çizimlerim.
59 notes · View notes
farelerinefendisi · 4 years
Text
Karantinadan sonra ben...
20 notes · View notes
pdrneokur · 3 years
Video
PDR NE OKUR? | Jean Teule - İntihar Dükkânı ° ° Merhabalar! "İntihar Dükkanı" ☠️ "Hayatta hiç birşeyi başaramadınız mı? Ölmeyi başaracaksınız" sloganının olduğu bir dükkan düşünün. İntihar etmek isteyen insanlara birçok seçenek sunan bu dükkanı bi aile işletiyor. Ülkede herkes mutsuz, haberler iç karartıcı. Distopik bi hikaye okuyoruz. İntihar dükkanını işleten ailenin son çocuğu Alan birçok insana göre farklı bir yapıya sahip. Eğlenceli ve umut dolu. Sonu ise baya şaşırtıcı bitiyor. Bu arada distopik demişsem iç karartıcı bir hikaye beklemeyin. Eğlenceli ve yer yer güldürüyor kitap sizi. Okumak isterseniz tavsiyemdir 🌸 . . . #okuryorumu #okudumbitti #önerilenkitaplar #tavsiyekitap #intihardükkanı #psikolojikkitaplar #kitap #kitapönerisi #psikoloji #psikolojikdanışman #kitaplaryolda #karantinagünlükleri #karantinadakitapoku #selyayincilik #selyayınları #pdrneokur #kitapokuyorum #kitapokumakgüzeldir #birçırpıdabitti #birçırpıdaokunur #bookstagram #bookphotography #bookstagramturkey #kitapfotoğrafları #kitapsözleri #kitapalıntıları #kitapkurdu https://www.instagram.com/p/CJZAn7xFpMX/?igshid=fusi826xmg1t
4 notes · View notes
healthyseady · 4 years
Photo
Tumblr media
🌿Sağlığımızı tehlikeye atmak istemiyorsak eğer mümkün olduğu kadar evde vakit geçirmemiz gereken bir zamandayız. Evet sıkıldık evet bunaldık ama bunların hiçbiri sağlığımızı kaybetmek kadar kötü değil. Şu an hasta olan binlerce insan varken hala sağlıklı olduğumuz için binlerce kez şükür 🤲🏻 Kendinizi düşünmüyorsanız bile sevdiklerinizi düşünerek daha çok dikkat etmelisiniz. Lütfen yetkili kişiler tarafından söylenenlere uyalım. @drfahrettinkoca ‘nın dediği gibi hayat eve sığar.🌿
19 notes · View notes
berdushbebe · 3 years
Photo
Tumblr media
#karantinagünlükleri #ocak2021 #geçmiyorgünlergeçmiyor #berdushbebeyollarda #sızma (Konya, Turkey) https://www.instagram.com/p/CJ1YqyWnKNh/?igshid=1lpiz2pylkm55
1 note · View note
timbuktuuu · 4 years
Text
Tumblr media
8 notes · View notes
Text
Tumblr media
Fuck you quarantine..
7 notes · View notes
sosyalokuz · 3 years
Photo
Tumblr media
Kediye madara olduk iyi mi 😂😂😂 #kedi #pati #dost #hayvan #hayvanlar #hayvansevgisi #keşfet #cumartesi #karantina #karantinagünlükleri #cumartesigecesi #gece #komik https://www.instagram.com/p/CPMBPnoAyd1/?utm_medium=tumblr
2 notes · View notes
oya-lamaca · 4 years
Photo
Tumblr media
Evet, artık evde böyle geziyorum. Çünkü leydilik! 😜 “Bir evde yapılabilecek her şeyi denedim” demek isterdim ama denemedim. Ve bu iyi bir şey! Çünkü yapacak daha çok şeyim var. 🙃 Henüz amuda kalkmadım mesela. Kapı aralarına tırmanmadım. Dil çıkararak tuhaf selfie’ler çekmedim. Duvarlarla konuşmaya başlamadım. İçsel olarak geçmişe yürüyeceksiniz diyor bilirkişiler. Hiçbir yere yürümedim. Derin hesaplaşmalara düşmedim. Eski sevgililerimi stalklamadım. Dil alışkanlığından “Yemin ederim” diyecektim tam 🤭vazgeçtim. “Doğruyu söylediğinde sakın yemin etme” derdi babaannem. “Doğrunun yemine ihtiyacı yoktur!” Mutfağa düşmedim, hiç ekmek yapmadım, arada normal ev yemeği yapıyorum sadece. Çünkü yumurta yemekten gıdaklayacaktım. 🐥Kendimi süper über bakımlara almadım. Yüz maskelerine gark olmadım. Normalde evde ne yapıyorsam aynılarını yapıyor, ne yapmıyorsam aynılarını yapmıyorum. Arada minik karamsar kuyulara düşüyorum ama yapı olarak depresyona kapalı bir insanım Allahtan! On dakika sürüyor, sonra geçiyor. Çünkü biliyorum, geçecek. Hep geçer. Yavuz Bingöl’ün bir röportajında okumuştum. Çok derin bir aşk acısı çektiği dönemde, Şener Şen demiş ki “Geçecek oğlum, geçecek. Bir sabah kalkacaksın, ceketini giyeceksin. Arabanın anahtarlarını alıp çıkacaksın. İşlerine gömüleceksin. Akşam olacak… Eve döneceksin. Birden fark edeceksin. O saate kadar hiç aklına gelmemiş olacak!” Biraz böyle düşünelim. ☺️ Geçer. Hep geçti. Yine geçecek. Bu da geçecek. Biz bence sonrasını düşünelim. ✌️ . . . . #stayhome #evdekal #me #happy #serenity #home #homesweethome #homestyle #girlinhat #glasses #karantinagünlükleri #kisses #friday #i̇stanbul #turkey #goodevening (Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/B_FZqeRj3jM/?igshid=1f0s7vn38hw7f
6 notes · View notes
yemreyi · 4 years
Photo
Tumblr media
Şimdi şuraya bir şiir yazmak vardı ama zaten buraların kendisi şiir..✌️ #karantinagünlükleri #kayseri #yahyalı #kapuzbaşışelalesi #doğa ❤️ (Kapuzbaşı Şelalesi) https://www.instagram.com/p/CAqz_PfJZrZ/?igshid=57cy5iekc6pg
3 notes · View notes
yorgunkalem0 · 4 years
Text
Can gelse kaleme...
Bişey olsa !
Sinirlensem mesela,heyecanlansam yada, hissedebilsem,döksem içimi..
Uyuştum .... yazamıyorum ..
Sahi gerçekten bir kalemim varmıydı orasını da bilmiyorum.
Ansız gelen ruh bunalımlarımla ,dolmuşluklarımla sinirimi bir kaç cümleden çıkartırdım zamanında.
Dökülürdü ister istemez bişeyler rahatlardım.
Her satırında birer birer alırdım kızgınlığımı,
Sakinleşirdim..
Dökülmüyor.. yazamıyorum..
Her neyse ;
Bir kaç gün önce uzun uzun daldığımı ve aklıma çok geldiğini hissettim .
Belkide aklıma gelmenden cesaretlendim.
Aklıma geldin demişken normalin fazlasında gelmeye başladın.
Silkinip "bi dur orda" desemde kendime,
ama hayır orda öylece kafamın içinde kelimeler cümlelere dönüşüyor,gülüşmeler herşey hızla gelip geçiyor şaka gibi işte.
Senden duyduğum herşeyi bir anda görür gibi .
Dudağımın kenarından umursamaz bir mimikle geçiştiriyorum o an ..
Önü tıkalı cümlelerin... yazamıyorum..
Hem ağlarken kahkaha attınız mı hiç , onuda yaptım saçma bir durum olsada mutsuzluğa iten bunalımdan uzaklaşmanın en iyi yolu.
Ağlamak ayıp değil elbet içi rahatlar biraz olsun insanın.
Göz yaşların elbet kurumaz ama kendine "artık yeter" diyeceğin yeri bilirsin.
Ağlamayın..
Dur diyemeyeceğiniz yeri kestiremiyorsanız ağlamayın!
Burnunuzun ucu kıpkırmızı olunca anlarsınız, buna değecek ne yaptın?
Sormayın... yazamıyorum...
O kadar çok sonra anlıyorsun ki ..
Daha az düşünüp daha çok hissetmeyi.
Daha çok gülebilmeyi daha az ağlamayı.
Daha az korkup daha çok güvenebilmeyi..
Ve olmuyor anasını satayım...
Eğer bu kadar eksiğim olmasaydı toparlanmayı nerden bilecektim...
Öyle ne çok yazacağımı bilemiyorum ki yazamıyorum işte ..
3 notes · View notes
kisasaclibirkizz · 4 years
Text
Delirmiş gibi hissediyorum sanırım delirdim
4 notes · View notes
manuklakaramuk · 4 years
Text
Karantina Günlükleri 3
                                                                                                2 Mayıs 2020
Yetişemiyorum…
Evde kalmak ve yalnız başıma vakit geçirmek benim için en güzel kaçamaklardan biri olduğu ve bunu kendime ödül olarak gördüğüm için karantina gündemi ilk oluştuğunda hediye almışım gibi mutluydum. Uzun zamandır ihtiyaç duyup, çok isteyip de yapamadığım şeydi evde kalmak.
Oh şimdi ayaklarımı uzatma vakti…
Olabilir mi?
Yoo… eve kapanma isteği dinlenmek için değil kafamdaki işleri bitirmek içindi. Önce onların listesini çıkardım; okullara ders içerikleri yazmak, bağımsız atölye planları oluşturmak, senaryo yazımı derslerimin üzerinden geçmek, yıllık ders planları, okunacak kitaplar, hatta yazılacak kitaplar, biraz da hobiler… Bu listeyi birkaç haftada temizlerim sanmıştım ama 6 hafta bitti bu işlerin çeyreğini bile tamamlayamadım.
Çünkü karantina da hemen kendi gündemini ve yoğunluğunu yarattı. Ne olduğunu anlamaya çalıştığımız bu süreçte korkularımızdan sıyrılabilmek için önce sosyal medyaya sarıldık. Duygu durumu ve ev hali paylaşımları, “story”lerde hızla değişen “challenge”lar, daha evvel yapmadığımız kadar görüntülü telefon konuşmaları… Hemen online dersler de başladı zaten, dersimi online ortama uyarlama çabaları, yeni içerik üretmeye çalışmak, günün belli saatlerini ekran karşısında geçirmek… Derken müzeler kapılarını dijital ortama açtı, birçok tiyatro oyunu internetten izlenir hale geldi, filmler, belgeseller, kitaplar internetten paylaşılmaya başlandı, her akşam ve hatta her gün saati içinde onlarca canlı yayınlar… Hangi birine yetişeyim derken başım döndü. Ben evde yalnız kalayım ve çalışayım isterken daha kalabalık bir yoğunluğun içine düştüm. Paylaşılan her bir link’te “bunu da yapmam gerekiyor” sorumluluğuyla ezildim ve bazı günler hiçbir şey yapamayıp sadece yattım. Aslında sağlığımızın, geleceğimizin tehlikede olduğu bir gündem varken bunlara endişelenemeden sosyal medyaya yetişme stresi beni daha çok yordu. Zamanı hiç de hayal ettiğim gibi yönetemedim.
Hepsini geçtim, bir gün içinde yapmanız gereken gündelik işler de yeterince vakit alıyor zaten. Kahvaltı, biraz hareket, alışveriş, temizlik, akşam yemeği, duş, uyku vs derken günün yarıdan fazlası gidiyor. Kimse bunun farkında değilmiş gibi geliyor ya da bir tek ben mi bunlara çok zaman harcıyorum diye düşünüyorum. Gün içinde gerçekten üretebileceğimiz kaç saate sahibiz kestiremiyorum. Ya da gerçekten üretmek ne demek? Belki de sadece özenli bir kahvaltı ve sonrasında ayaklarını uzatıp keyif yapmak günün en değerli üretimidir, sonunda hepimiz emekli olup bunu yapabilmek için çalışmıyor muyuz?
Bunlar cevaplaması uzun sorular ama neyse ki ben bunlar için yazmıyorum. Bu yalnızlık ve kabuğuma çekilme halinden aldığım hazzın tehlikesinden(?) korkmaya başladığım için yazıyorum.
Bütün bu sıraladıklarımla günler o kadar hızlı akıp gidiyor ve ben o kadar keyif alıyorum ki aslında hayatımdaki o yoğun sosyalliği ve koşturmacayı hiç istemediğimi fark ettim. Elbette dostlarımı, keyfi buluşmaları, gezmeleri, İstanbul sokaklarını ve deniz kenarlarını çok özledim ama sabah erken kalkıp kışın ayazında sokağa fırlamak, iş trafiğinde sıkışmak, koştura koştura bir iş günü geçirmek, bir gün içinde bir sürü krizi birden çözmek, iş çıkışı başka bir eğitime koşmak hiç özlediğim şeyler değil. O gürültü beni o kadar yormuş ki şimdi aynı uğultu sanal mecrada can bulduğu için internetimi de kapatasım geliyor. Tabii bu koşullarda interneti kapamak demek hayattan kopmak gibi geldiği için cesaret edemiyorum.  
Ben artık bu kalabalıkları hayatımda istemediğimi fark ettim. Evdeki kendi halimde minik düzenim bana yetiyor, çok iyi geliyor. Öyle ki artık ev içinde yaptığım planımı bozacak, rutinimi değiştirecek müdahalelere bile tahammülüm yok. İşle ilgili acil maillere, uzayan telefon konuşmalarına çok daha çabuk sinirleniyorum. Böyle evde, kendi kabuğumda çok daha iyiymiş.
Derdim hep çok yararlı bir iş yapmak, topluma fayda sağlamak, birçok insana temas etmekti ama şimdi düşünüyorum da şöyle küçücük bir iş yapsam, küçücük minicik ama daimi bir şey… Bir el becerisi mesela, kendi kutumda yapabildiğim ve sadece 3-5 kişiyle iletişimde kalarak çözebildiğim bir iş… Kalabalıklaştıkça kavgaya dönen o iletişimler ne yorucu. Birçok insana birden, hatta tek tek kendini anlatmak zorunda olmak nasıl bir kabus? Yok, ben yapamıyorum zaten. Kimseye uyamıyorum ki, bana uyulmayınca da kızıyorum. Bu lanet huyumun sorun olmayacağı, kendi çarkında dönüp duran minicik bir iş isterdim. Sinemada yer gösterici olmayı hayal ederdim bir zamanlar, ya da eski edebiyatçıların mektuplarını derleyen bir edebiyat tarihçisi olsaydım. Tek işim tüm edebiyatçıların izini sürmek, mektuplaşmalarını bulmak, okumak, derlemek olsaydı ama bir tek o işte usta olsaydım. Başka yapabildiğim hiçbir şey olmasaydı ama İstanbul’un en iyi sinema yer göstericisi ben olsaydım mesela.
Bu karantina bana kıyıda köşede kalmış hayallerimi hatırlatıyor. Biraz da küçülme, azalma isteğimin haklılığını gösteriyor. Özlediğim çok şey var ve bu güzelim bahar günlerinde evde durmaya mecbur kalmak iyice zorlamaya başladı ama o yoğun koşturmacalı gündelik hayatımızı da hiç özlemedim. Bundan sonra hiçbir eskisi gibi olmayacak diyorlar ama benim bazı eskilere hiç dönesim yok zaten.
 hamiş: Bu yazıyı günlerdir tamamlayamadım. Her paragrafta birkaç  gün takılı kaldım ve her günde gündem değişti sanki. Aslında bu yazıya “evde tek başınalık üzerine methiyeler” düzme amacıyla başlamıştım ama konu ister istemez başka bir yere kaydı. Esas konuma her dönmek istediğimde de başka başka sorular çıktı ortaya, konu daha da dağıldı. İlk defa böyle bir şey geliyor başıma ama bu yazıyı da böyle olduğu kadarıyla bırakmak istiyorum. Çünkü gerçekten de hem dışarıdan değişen hareketliliğe hem de içeriden değişen kendi iç gündemime ye-ti-şe-mi-yo-rum.
3 notes · View notes