Tumgik
#emevi
raksh4sa · 10 months
Text
Sevdalanmaya yol açan sebeplerden biri de, kişinin görmediği bir kimseye sırf o kişi hakkında anlatılanlardan dolayı gönlünü kaptırmasıdır. Böylesi bir tutkunluk büyür büyür ve tam anlamıyla gerçek bir aşka dönüşür. Derken mektuplaşmalar, haberleşmeler başlar. Peşinden kaygılar, tutkular, uykusuzluklar kendini gösterir ve bütün bunlar aşığın sevdiği kimseyi hiç görmeden gerçekleşir.
Hakikaten de anlatılanlar, güzelliklerin övgüsü, verilen bilgiler insanın gönlünde derin izler bırakır. 
Meselâ duvar arkasından bir kadının şarkı söylediğini duymak, aşkın doğmasına ve gönlünün onun düşüncesiyle dolmasına sebep olabilir. ... Ancak bunlar bence dayanaksız ve temelsiz yapılardır. Çünkü görmediği birinin sevdasıyla yanan kişi, düşünceleriyle baş başa kaldığı zaman, muhayyilesinden doğan ve gönlünde yaşattığı bir şekli zihninde evirir çevirir. Hayal gücü de bu yaptıklarına kendiliğinden katkıda bulunur. Sevdiği o kişiyle bir gün gerçekten karşılaştığında ise, sevgisi ya iyice güçlenir ya da tamamen silinir.
Böyle durumlarda kadınların aşkı erkeklerinkinden daha köklüdür. Zayıflıklarından dolayı yaratılışları bu hallere çok daha yatkındır, bu duygulara meyilli ve çok kırılgandırlar. Bununla ilgili olarak bir şiir kaleme almıştım:
Ey beni görmediğim birini sevdim diye ayıplayan, Beni aşkta zayıf biri diye kınayarak aşırıya kaçan! Söyle, cenneti anlatılanlarla değilse neyle tanıdın?
Sevdiğini görünce sandığının tam aksi çıkan durumu da şu mısralarla anlattım:
Seni bana övüp methetmişlerdi, gördüm seni,  Baktım ki hiç de doğru değilmiş söyledikleri. Öyle ya davul da içi boş, gerilmiş bir deridir,  Çalınca sesi hoş gelir, insanın kalbini titretir. 
Bu durumun zıttı bir durumu da şöyle şiirleştirdim: 
Bahsetmişlerdi senden, bak karşımdasın işte,  Doğru çıktı hakkındaki zanlarımın hepsi de!
Cennetin güzelliklerini olabildiğince methet, Gidip görünce anlatılanlar yavan kalır elbet! 
- İbn Hazm, Güvercin Gerdanlığı, Sufi Kitap, (Çev. Cemal Aydın), İstanbul 2020, ss. 42-43. 
2 notes · View notes
belkidebirharfimben · 2 years
Text
Rafızî olacağına Emevî ol!
İmtihanı bidayetinde bitirmek, bitirdiğini sanmak, yetinmek, tembellerin şanıdır. Hiçbir maksûd ilk adımın garantisi altında olmaz. Her başlayan bitirmez. Bitiremez. Menzile ancak sebat edenler varır. Evet. İmanımız bizi süreçle de sorumlu tutuyor. Kimse yalnız "Kalbim temiz!" demekle kurtulmuyor. Çünkü kalbinin temizliği-kirliliği de süreçle isbatlanıyor. Yaşamak bir isbattır. İblisin iftiralarına karşı delilimizdir. Takva ehli misin? O halde hakikaten kalbin temiz. Fâsık mısın? O halde beyanın yalan. Akıbet aynadır. Yani ki arkadaşım: Delilsiz iddianın yalandan pek bir farkı yok. Burhanın söyleminin canıdır. Zamanda/mekanda bir iz bırakmış olmalısın. Varoluşun ağzından çıkanı doğrulamalı. Ateşli bir sınanmadan geçmedikten sonra altınla toprak bir. Aleyhissalatuvesselam davasıyla parladıktan sonra anlıyorsun kim Ebu Bekir (radyallahu anh) kim Ebu Cehil (aleyhi'l-la'ne). Kim elmas kim kömür? Kim üzerindeki nuru inkâr ediyor. Kim "O söylemişse doğrudur!" diyor. İş her şekilde 'sürecin hakkını vermeye' bakıyor yani. Başlamak bitirmek değil.
Hem biliyor musun: İlk adımdan ötesini düşünmeyenlerin tehlikesi de çoktur. Mürşidim bir yerde musırrane der ki: "Lâkayt Emevîlik, nihayet sünnet cemaate, salâbetli Alevîlik, nihayet Râfizîliğe dayandı."
Neden öyle oldu? Çünkü taraflardan birisi haklı bir noktadan başladığı halde haklı kalmaya konsantre olmadı. İlk adımıyla baştan çıktı. Ehl-i Beyti bahane tuttu. "Bidayetteki haklılığım bana yeter!" dedi. Diğeriyse haksız bir noktadan başladığı halde haklılığı elde etmeye gayret etti. Ümmetin desteğini arzuladı. İtibar kazanmaya çalıştı. O gözünü kendine, bu gözünü ehl-i sünnet ve'l-cemaate, sabitledi. Ötesine bakmayan istikamete çekecekleri de göremedi. Uyarıları işitemedi. Sapmalarını keşfedemedi. Gözünü cemaatten ayırmayansa en nihayet içine dahil oldu. Süreç onu terbiye etti. Çünkü, makamını korumak için bile olsun, ister-istemez, onların temayülünü yokluyordu. Rızalarını arıyordu. Teveccühlerini kazanmaya çalışa çalışa sonunda 'onlardan birisi'leşti. Ümmetin geneline aldırdı. O genel de onu irşad etti.
Metnin devamında mürşidim başka misaller de veriyor: "Hem zâlime karşı miskinliği esas tutan Hıristiyanlık, nihayat tecellüd; cebbarlıkta ve zâlime karşı cihad, izzet-i nefsi esas tutan İslâmiyet—eyvah!—nihayet miskinlikte karar kıldı. Hem mebdei, taassup derecesinde azîmet olsa, nihayeti müsaheleye, ruhsata taraftarsa, nihayeti salâbete müncer olur. Bir kısım Hanbelî, Hanefî gibi. Hatta en garibi, bir kısım mutaassıplar, mesleklerinin zıddına olarak, küffara karşı müsamaha dostluk ve lâkayt Jönler husumet ve salâbet taraftarı çıktılar. Güya mebde-i Hürriyetteki mevkilerini becayiş ettiler."
İşte, arkadaşım, bence bu neviden bütün sıkıntılar bir tür 'ilk adımına kapanma'dan kaynaklanıyor. Bugün de ilk adımının tesellisiyle, belki de kolaycılığıyla, sürecin devamındaki sınanmalara konsantre olmayanlar şaşırtıyorlar. "Ben haklı bir noktadan başlıyorum!" cümlesinden başka ses işitmeyenler pusulalarını da yitirmeye yaklaşıyorlar. Halbuki, sen de bilirsin, bu ümmetin istikameti sünnet ve cemaat üzerinde durur. Onlara yaslananlar onlarla ayakta kalır. İslam cadde dinidir. Sahabe yolu cadde-i kübradır. Bundan ayrılanların, istikametini ümmetle sınamayanların, belki onları elitik bir tavırla küçümseyenlerin akıbeti kötüdür. Arasokakların dini olamaz İslam. Arasokaklarda en doğrusunu arayanlar yollarını şaşırırlar.
Ben, bugünlerde neredeyse CHP'ye oy toplayacak kadar kafasını/kalbini karıştırmış dindarların da, böylesi bir arıza yaşadıklarını düşünüyorum. Çünkü onlar da 'hak-hakikat-istikamet' üzerine cesim iddialarla yola çıktılar. Sonra mesleklerinde öyle boğuldular ki, şimdi nereye doğru gittiklerini, "Delil ve akıbete bakınız!" sisteminde sorgulatmıyorlar. Sağlama yapamıyorlar.
Ha, AK Parti'nin hatası yok mu? Elbette var. O da bir çeşit Emevîliğe gitmiş olabilir. İktidar mutlaka bozar. Güç, maddiyat, siyaset elbette zehirleyicidir. Fakat AK Parti'nin Emevîliği kimsenin Rafizîliğine bahane olamaz. Kimse Yezit'in yezitliğini bahane ederek Bizans ordusuna katılamaz. (Hz. Ali radyallahu anhın en ciddi taraftarlarından olan Ebu Eyyüb el-Ensarî radyallahu anh buna pek kıymetli bir misaldir. Kendisi İstanbul'un kuşatmasına Emevîlerin yönetimindeki bir orduyla katılmıştır.) Burası ne kadar kötüleşse yine dindar halkın teveccühüne bakıyor. İster-istemez desteğini kazandıracak şeyler yapıyor. Yapmaya zorunluluk hissediyor. Çünkü tabanı onlar. Ötekilerin böyle bir arayış içinde olduğu düşünülebilir mi? Takıyyelerine inanılır mı? Şahsen ben hiçbir türlü inanmıyorum. Eğer Emevîlik ve Rafızîlik arasında bir seçim yapmak zorunda bırakılacaksam oyum Emevîliğin olacak. Ehvenü'ş-şerreyn olarak onu destekleyeceğim. Çünkü onların gözü bizde. Nehirden ayrılan yine nehre karışabilir. Gözü dışarıda olan sonra bize karışır mı?
0 notes
nevzatboyraz44 · 3 months
Text
🇹🇷☝️🇵🇸
29 notes · View notes
hisboslugu · 6 days
Text
deli gibi uykum var, nermin. gözlerimi yumsam mayınlar patlayacak çobanlarımda. kuzular geceye kırık bir kaval gibi dizilecekler. elimden hiçbir şey gelmiyor, inan. dünyasız kaldıkça böyle aklıma seni düşürüyorum. karnıma bir tank giriyor gibi seni düşünüyorum. alnımda harp, kaşlarıma basa basa yürürken çehreme çalınmış hilal. kalbimden küllerle fışkıracak neredeyse. dönüp baksan ölümün elimden olacak. bir terazi bozacak eski bir teraziyi, morga mor çalacak pıhtılaşan kan, terlemeyen bir at patlayacak koşarken, dönüp baksan şeddad’ı indirecek kıyamet! tül, rüzgarla değil artık. güneş bile battı. savrulan balyoz içinden geçiyor buharın tutan el, yarıyor suyu kan zerk aleminde seninle dolanırken kuyumu. kıyıldı nikah, ölsem de durur nişanı. ben bir tek damarımı bilirim, onun da adı şah! deli gibi uykum var, nermin. şuramda sen. gecenin üçünde çevirmeme girmişsin, o dakika telsizime ela gözlü türküler çalmışlar ve devletin dinlenmeden dinleyen dinlileri, dillerimi işkenceye sağmışlar. anlatamıyorum nermin. bu dudak öpemez deyince bana inanmıyorlar. kimin içine değebilmiş bir dudak? mühür verilmiş ateşe ve erimemişse mühür, bülbül ne için ölsün ki güle? o çekiç gözlü, bahçıvan mı sanıyormuş kendini? bizi elindeki çivilerle mi döndürecekmiş çöle? deli gibi uykum var, nermin. elimden hiçbir şey gelmiyor, inan. ben her gün bir emevi asıyorum içimde, azalmıyorlar nermin. omzumda bir gülünç ağrısı, nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni kendime. yapacak bir şeyim yok. çok sağanak yağdın zarlarıma, beni içime kadar ıslattın, nermin. zührevi bir felçsin arlarıma, şuramda sen, şuramda… son sürat kan kaybediyorken devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda… açıp gösteremiyorum, nermin. yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarıma.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
22 notes · View notes
yasamsallik · 7 months
Text
EMEVI
VAHABI
FILISTIN...
İslam dünyası bu üç kelimeyi ve bu kelimelerin ifade ettiği anlamı ve tarihte neye/nelere mal olduklarını anlamak zorundadır. AYNI ISI BIZ DE TURK MILLETI OLARAK YAPMAK ( düşünmek,tartmak,davranmak) ZORUNDAYIZ...
Bu üç kelime ve etrafındaki anlam ve gerçeklik önemlidir.
Bu konuda iki büyük zaafımiz var :
Muslumanlik.
İsrail'e ve yahudiye düşmanlık.
Emevi, Vahabi, Filistin (FHKC, FKO,Hamas hepsi) bize ( Türk milletine) hiçbir zaman aynı zaaf haliyle yaklasmadilar.Bizi "musluman" ve "kardes" ( ummet) bellemediler ; düşmanlık ettiler ; hatta bize yahudiye oldukları kadar düşman davrandılar.
Konuya muslumanlik saikiyle ve Yahudi düşmanlığı ile yaklaşıyor olmak mı...Az biraz da olsa gerçekçi düşünebilmek mi?..
Şevket Bülent YAHNİCİ
20 notes · View notes
doriangray1789 · 6 months
Text
Bilmeyeni kandırmak, sorgulamayanı inandırmak, araştırmayanı sürüye dahil etmek, okumayanın diline nüfus etmek kolaydır. Yaşadığımız pek çok olumsuz durumun asıl sebebi bu tip kişisel aksaklıklardır. Üç paylaşımdan biri halifelik ve hilafet. Hadi gelin biraz konuşalım.
Ülkemizde bazı toplulukların kesin bir inancı var.O inanç şu;''İslam'ın başı halifelik makamıdır. Bu makamın tekrar tesis edilmesi, İslam birliğini sağlar. Müslüman devletler, halifenin çağrısıyla yeni bir nizam için harekete geçerler. İsrail böyle başıboşluk yapamaz vs.
Önce şunu söylemekte fayda var; Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim'in son Abbasi halifesinden halifeliğin hak ve yetkilerini devraldığı bilgisi, oldukça sorunlu ve tartışmalı bir bilgidir! Fakat bu oldubittiye getirilen bilgi üzerinden gelişen bir inanç var.
İnsanlar halifelik makamını, sihirli değnek gibi görme eğilimi gösteriyorlar. Fakat tarih, bize bu makamın çağrıları karşısında, politik anlaşma ve tezviratların çok daha başarılı sonuçlar gösterdiğiyle ilgili net sonuçlar sunmaktadır. Ve ayrıca şunu bilmek gerek;
Halifelik tek başına ve hiçbir ayrışmaya uğramamış bir makam değildir! Emevi dönemi halifeleri ayrı, Abbasi dönemi halifeleri ayrı. Kahire'de Fâtımi halifeleri vardır. Bu halifeler Şii oldukları için Sünniler tarafından kabul edilmezler!
Memlük dönemi halifeleri kimlerdir? Abbasilerin Mısırdaki Memlük sultanlığı himayesine girdikleri dönemki halifeler! Sandığınız gibi sihirli değnek olsaydı bu makam, Abbasiler Memlüklere esir düşmezdi! Osmanlı dönemi kısaca nasıl başlıyor?(Resmi tarihte!)
Osmanlı devleti Ridaniye savaşında Memlük devletine son veriyor ve makamı üstleniyor. Kendi içinde ne anlayış, ne yönetim, ne devlet olarak birlik inşa edememiş bir makamın, şimdi Orta Doğu'ya yeni bir nizam vereceğine inanmak gerçekten hiç komik değil.
Meseleyi tarihsel bağlamlarından kopartarak, adeta Viking efsanesi okuyormuş gibi algılamanın kimseye bir faydası olmadı. Olmaz da! Gelgelelim tarihi bir husustan örnek verelim.
1. Dünya savaşında padişah 5. Mehmet Reşat 114. İslam halifesiydi! 23 Kasım 1914’te Cihad-ı Mukaddes çağrısında bulundu. Buna karşılık ne oldu? Araplar ayaklandı ve isyan başlattı. Bu noktada işte Araplar bize ihanet etti etmedi meselesi başlıyor!
Bu konuya sonra gireriz ama sonuçta Araplar isyan ettiler. Bazı tarih yazımlarında şu tip bir yaklaşım var; ''Arapların bu ayaklanması, milliyetçi ve laik bir saik üzerinden okunmalıdır.'' Yani biz Müslümanız ve halifelik makamı bizde. Bizim çağrımıza isyan ederek karşılık veren unsurlar, laik ve milliyetçi unsurlardır. Ah bu laikler yok mu? Peki isyanın lideri konumunda bulunan Şerif Hüseyin, hareketlerinin sebebi ile ilgili ne gerekçe sunmuştur?
''Osmanlı Hükümeti'nin Müslümanlığın kutsal değerlerini çiğnediği ve Arapların haklarının çiğnendiği" gerekçesini. Müslümanlığın ve Arapların değerlerini çiğneyen de onlara göre Osmanlı'nın padişahı olan halifeydi! Kudüs osmanlının elinden çıkıp İngilizlere geçerken sevinenler de günümüzdeki Arap oligarşisinden başkası değildi Anlatabildim mi?
mevzu derindir okumlarımızı tarihin içinden yapmak gerekir günümüzün yorumu da o zamanlardan bakiyedir
örnek-Yavuz un halifeliğinin araplar tarafından kabul edilmesi için eşarilerin Anadoluya getirilmesi payitahtta unvan ve yetki verilmesi Anadolu aleviliği ve yörük kültürünün üzerine gidilmesi sonra celali isyanları vs vs
9 notes · View notes
alkolikduzen · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Deli gibi uykum var Nermin, elimden hiçbir şey gelmiyor inan. Ben her gün bir emevi asıyorum içimde azalmıyorlar Nermin. Omzumda bir gülünç ağrısı, nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni. Kendime yapacak bir şeyim yok. Çok sağanak yağdın zarlarıma, beni içime kadar ıslattın Nermin. Zührevi bir felçsin arlarıma. Şuramda sen, şuramda. Son sürat kan kaybediyorken devrilen bir ambülansın içinde kadar şuramda. Açıp gösteremiyorum Nermin. Yasal tedbir koymuşlar gözyaşlarıma.
106 notes · View notes
hatiragulzaman · 6 months
Text
Tumblr media
KUBBET-ÜS SAHRA ÖNEMİ NEDİR?
Mescid’i Aksa ile Kubbet-üs Sahra karşılıklı olarak aynı avlu içinde yer alırlar. Kubbet-üs Sahra çok görkemli bir kubbeye sahip olduğundan genellikle Mescidi Aksa sanılır. Üstü altın kaplı olan Kubbet-üs Sahra Kudüs’ün her yerinden görülür. Bir dönem Kubbet-üs Sahra’yı ele geçiren Haçlılar, burayı kiliseye çevirmişlerdir. Daha sonra Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethettikten sonra burayı kilise olmaktan çıkararak, cami olarak ziyarete açmıştır. Bugünkü görünümüne ise Osmanlı padişahları tarafından birçok kez yapılan tamirat ve eklemelerle kavuşturulmuştur. Yüzündeki Çiniler tamamen Osmanlı ürünüdür.
MESCİD-İ AKSA ÖNEMİ NEDİR?
Mescid-i Aksa kelimesi “en uzak” anlamındadır. Mescid-i Aksa da Mekke’ye olan uzaklığından dolayı böyle adlandırılmıştır. Yani, “en uzak mescid” demektir. Harem-i Şerif yapılarının içerisinde Hz. Süleyman mabedinden kalan batı duvarına bitişik olan dörtgen şeklindeki bu cami, M.S. 638 yılında Hz. Ömer (r.a) döneminde Kudüs fethedildikten sonra inşa edilmiştir. Mescid-i Aksa daha sonra Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan zamanında genişletilmiştir.
13 notes · View notes
hilyehazan07 · 6 months
Text
Bir Şii Gazetecinin tespitleri.
“Biz arlanmaz, utanmaz bir toplumuz. Ve tarihi gerçekler asla unutulmamalı!
1) Şam, İran ve Irak’ı kim fethetti?
Ömer bin el-Hattab, Sünni.
2) Pakistan, Hindistan ve iki nehir ardındaki ülkeyi kim fethetti? Muhammed bin Kasım, Sünni.
3) Kim Kuzey Afrika’yı fethetti?
Kuteybe bin Müslim, Sünni.
4) Endülüs’ü kim fethetti?
Tarık bin Ziyad ve Musa bin Nasr, Sünni.
5) İstanbul’u kim fethetti?
Fatih Sultan Mehmet, Sünni.
6) Sicilya’yı kim fethetti? Esed bin Furat, Sünni.
7) Kim Endülüs medeniyetini kurdu ve ilim yuvası yaptı? Emevi Halifeleri, Sünni.
8) Hıttin’de Müslüman lider kim idi?
Salahaddin Eyyubi, Sünni.
9) Ayn Calut’ta Müslümanlar’a kim liderlik etti ve Moğollar’ı hezimete uğrattı?
Seyfeddin Kutuz ve Rukneddin Baybars, Sünni.
10) Kim İspanya’yı bozguna uğrattı Fas’ta?
Abdulkerim al-Hattâbi, Sünni.
11) Kim İtalya’yı hesap vermeye zorladı Libya’da?
Ömer el-Muhtar, Sünni.
12) Ve yakında kim Rusları perişan etti Çeçenistan’da? Şeyh Şamil, Dudayev, Şamil Basayev ve Hattab, Sünni.
13) Kim Rusya’yı (SSCB) Afganistan’da hezimete uğrattı? Afganistanlı Sünniler.
14) Kim yine Afganistan’da NATO’nun yüzünü toprağa sürttü? Sünnîler
15) Kim Amerika’nın Irak’tan çekilmesini sağladı?
Sünnîler.
Lakin biz Şiî olarak çocuklarımıza ne bıraktık?
1) Kim Hz.Hüseyin’e ihanet etti ve Kerbela’da yalnız bıraktı? el-Muhtar es-Sekafî, Şii.
2) Abbasi Halifesi Râdî Billah’a kim ihanet etti?
Buveyhiyyûn, Şii.
3) Irak’ı Moğollar’a satan kim? İbnü’l-Alkami, Şii.
4) Kim Hülagü’nün pis işlerini örtbas ederdi?
Nasır al-Tusi, Şii.
5) Kim Moğollar’a Şam işgalinde yardım etti? Şiiler.
6) Kim Fransızlar’a yardım etti Müslümanlara karşı?
Fatimiyyun Şiileri.
7) Selçuklu Sultanı’na kim ihanet etti?
Tuğrul al-Basasiri, Şii
8) Kudüs’ü işgalde Haçlılar’a kim yardım etti?
Ahmet bin Ata’, Şii.
9) Kim Salahaddin Eyyubi’nin ölümünü organize etti? Kenzü’d-Devle, Şii.
10) Hülagü’yü Şam’da kim ağırladı?
Kemaleddin bin Bedr al-Tiflis, Şii.
11) Suriye’de kanlı rejimle kim birlik oldu ve Rusya’ya destek verdi? Ali Hamaney, Şii.
Görülüyor ki, Şiilerin kalemleri, kılıçları ve dilleri hep Sünni Müslümanlara karşı olmuştur. Ve her ne kadar biz Kâfirlere karşıyız deseler de kalpleri Kâfirlerle beraberdir."
Siyaset Bilimci ve Gazeteci Mehmet Dağıstanlı
13 notes · View notes
saidaslan1 · 6 months
Text
Suriye'de ve Yemen'de bunca zulüm ve katliam yaşanmışken, bunların baş müsebbibi olan İran'a ses etmeyen ama mesele Kudüs olunca hemen cihad çağrısı yapıp, Şii olan Filistin İslami Cihad Hareketi'ne selam çakanlar samimi değiller.
Boşuna her gün meydanlarda Kudüs nöbeti tutmayın. Zira Mescid-i Aksa, kendisinden sonra İslam'ın Harem-i Şerifi olan Şam Emevi Camii'ne bakıp sizin vurdumduymazlığınızı görünce ne sizi ne bu samimiyetsiz davanızı asla kabul etmeyecektir.
7 notes · View notes
ehlibeyt-yolu · 9 months
Text
Tumblr media
Osmanlı imparotorluğu ALEVİ bir imparotorluğudur. Türklerden bu gerçekler hep gizlenmiş hep saklanmıştır. Hiç bir ALEVİ nin din adına ALLAH adına insan öldürdüğünü gördünüz mü? şimdi kuran a göre kim müslüman. öldürenler mi? öldürmeyenler mi? osmanlıyı osmanlı yapan ,yükselten. bu sevgi dinidir., osmanlının bu gücünü kırmak için emperyalist güçler. sünnilik denen, arap emevi dinini osmalının içine sokup. osmanlıyı sünnileştirip ,çökerttiler. yavuz sultan selim halife olabilmek. için. sünni arap gelenegini osmanlının içine soktu. hem kendi sonu hemde osmanlının sonu oldu. yıkıma batışa çöküşe doğru geçti. yavuz. araplardan. devlet idaresi için. 1500 molla getirip. ülkenin devletin başına geçirdi.
11 notes · View notes
baybaykus · 2 days
Text
Hatırlamak da fayda var
MHP'Lİ YÖNETİCİNİN İTİRAFLARI
MHP Ankara eski il yönetim kurulu üyesi Mehmet Sakarya'nın kaleminden:
BİZ UYUDUK...
ABD 2002 yılında ülkemizi işgal ettirdi.
Kime mi?
TC kimliği taşıyan, fakat aslında fanatik Türk düşmanı olan mollalara!
Hafızanızla zaman tüneline girin, yaşadıklarımızı bir film gibi seyredin!
* Hafızın şiir okuması ve göstermelik kodese aldırılması... Mağdura bu millet bayılır...
* ABD yani CIA bizi bizden iyi tanır...
* Ben o sırada MHP Ankara İl yönetimindeydim, Bahçeli ani kararla istifa ettirildi, Hükümet yıktırıldı.
* İstifa haberi geldiğinde, İl yönetimi toplantıdayız, Dedim ki,
- Herkes intihar edebilir, Genel başkanımız da siyaseten intihar etmiştir, yalnız partiyi de peşinden sürüklemiş. Onu da öldürmüştür"
Başkan Yaşar Yıldırım kireç gibi oldu.
- Abi ipimizi çekiyorsun, dedi...
- Başkan, benim ipim yok, 1966 yılından beri bu hareketin içindeyim.Her düşündüğümü söylerim... Rahmetli Başbuğumun döneminde de böyleydim, dedim.
Dediğim çıktı,
Bahçeli'nin İsifasıyla hükümet yıkıldı, seçime gidildi... MHP barajın altında kaldı...
Arapçı, daha doğrusu ABD'nin adamları kazandı...
ABD, FETÖ, CIA, Yerli işbirlikçileri elele verdi.
Önce askeriyeyi çökerttiler. En korktukları kesim oydu...Ergenekon, Balyoz filan derken, bütün paşalar kodese tıkıldı.
Kozmik Odaya girildi. NDevlet sırları işportaya düştü...
Laik rejim yanlılarını safdışı bırakmaları
6 -7 senelerini aldı...
Adliyeyi, Mülkiyeyi ve Askeriyeyi ele geçirdiler...
Ondan sonra yavaş yavaş,
ABD uzmanlarının planlarına göre, İşgal kimseyi ürkütmeden devam ettirildi.
TC kaldırıldı - İki üç bağırdık bitti...
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE " tabelaları söküldü Vatanın dört yanından...
Kem küm ettik, kapandı gitti konu...
ANDIMIZ kaldırıldı okullardan...
İki üç bağırdık, Üç beş dava açtık...
Ele geçirilmiş yargı mollaya destek oldu...
Bir Yunan mahkemesi olsaydı, o da böyle karar verirdi...
Bu arada vatan toprakları satılmaya başlandı... İmar ve ihale dümenleriyle,
Mollalar sıfırlanamayacak servetler edindiler...
Vatandaşlık dağıttı Arapçı mollalar...
Her gelene pasaport dağıttılar...
ABD emriyle Suriye'ye girdik... Çünkü Linda'lar, Jane'ler Irak'ta çocukları Coniler ölünce isyan etti...ABD Başkanları Linda'dan, Jane'den çok korkar...
Bu nedenle baştan bağladığı mollaya
"Suriye'ye gir" emri verdi...Yüzlerce Mehmetçik şehit oldu... Bizde de Helga olsaydı, "Emevi Camisi başınıza yıkılsın, ülkede cami mi kalmadı, hepsi boş duruyor" derdi.
"Fantaziniz için benim yavrum toprağa düştü" Diyerek yeri göğü inletirdi..
Fakat bizim Ayşe, Fatma :
"Ben şehit anası oldum" diye, için için gurur duydu...Çünkü cahildi. Onu kandırmak
bir bebeği kandırmaktan kolaydı...
Eline Kuranı alan bayrak asılmış
gecekondu evine gitti. İki ayet okudular,
Bu zavallılar hüngür hüngür ağladılar!
Bu arada Yunan adalarımıza el koydu...
Ses eden oldu mu? İki emekli subay feryat etti...Kimse ortalığı ayağa kaldırmadı..
Devlete, devlet ve Türk düşmanlarını doldurdular,
Diplomatları kovup yerlerine imam atadılar...
Bu arada Suriye'den ülkemize
Çapulcu akını başladı...Gelenlere sordu gazeteci:
- Nasıl geldiniz, diye, Suriyeli dedi ki:
- Bize 'kalkın Türkiye'ye gidiyorsunuz
herşeyiniz hazır orada,
çok rahat yaşayacaksınız' dediler, getirip bıraktılar buraya!.
Kimse ağzını açmadı...Mollalar ortalığa velveleye verdi, "Bunlar Ensardır bağrımıza basalım" diye..Cahil kesim anında yuttu bu dümeni... Şu anda 8-10 milyon yabancı, Ülkeye dolmuş durumda. Her an bir olay patlayabilir...
BOP haritasını gördünüz Güneydoğu BOP içinde... Şimdi oralara Arap dolduruldu ki,
düğmeye basınca isyan çıkacak, O topraklar elimizden uçup gidecek!
ABD emriyle orduya operasyon çektiler..Ordu mevcudunu yarıya indirdiler ki,
yarın ülkede bir kalkışma olursa, halimizi düşünün!
Hatay Belediye Başkanı feryat ediyor
"Şehir elden gitti" diye...
Kimsenin umurunda değil... ABD emriyle Suriyelileri yurda sokan molla ne diyor,
- Suriyelileri göndermeyeceğiz...
Senin öyle bir iraden olamaz ki! Sen ABD ne derse onu yapmaya mecbursun.
3 notes · View notes
arkeolog · 8 months
Text
Mekke'nin altında neden mi arkeolojik veya botanik bir kalıntı yok? Çünkü Muhammed hiçbir zaman Mekke'de yaşamadı. Onun zamanında Mekke diye bir kent yoktu. Kuran'da adı geçen, Mescid-i Haram'ın olduğu yer Petra idi. Mekke, İbni Zübeyr isyanı sırasında kara taşın kaçırılarak yeni Kâbe'nin inşa edildiği bir propaganda merkeziydi.
İslamın ilk yüzyılında inşa edilen bütün camilerin kıbleleri ne Mekke'yi ne de Küdüs'ü gösteriyor. Tüm bu camilerin kıbleleri Petra'da kesişiyor. Kıble yönü sonradan değiştiriliyor.
Abdullah bin Zübeyr o dönemde Petra'nın hükümdarıydı. Emevi hükümdarlar ise bölgeyi başkent olarak seçtikleri Şam'dan yönetiyordu. Abdullah bin Zübeyr'in 683 yılında kutsal şehir Petra'da halifelini ilan etmesiyle iç savaş başladı. Bunun üzerine Emeviler kutsal şehri kuşattı. Şam halifesinin ölmesiyle Emevi hükümdarlar kuşatmaya geçici olarak ara vererek Şam'a geri dönmek zorunda kaldılar.
Bunu üzerine İbni Zübeyr kutsal şehirdeki Kâbe'yi yok etti (Taberî: 20:537). Hacer-ü'l Esved'i (siyah taşı) de alarak taraftarlarıyla birlikte Petra'yı terk ettiler. Güneye, Arabistan Çölü'ne doğru direnebilecekleri daha güvenli bir bölgeye göç ettiler (günümüzde Mekke olarak bildiğimiz yer). Kâbe, göç ettikleri bu yerde yeniden inşa edildi. Dolayısıyla İbni Zübeyr kutsal şehri (Petra'yı) kaybetse bile kara taş ve Kâbe'ye sahip olarak yeniden güçlenecekti.
Yeni halife seçildikten sonra Emevi ordusu tekrar Petra'yı kuşattı. Kuşatma altı ay sürdü. İbni Zübeyr savaşı kaybetmesine rağmen Medine ve Küfe'de destekçi topladı. Bu süreçte İslam dünyasında bir şaşkınlık dönemi yaşandı. Müslümanlar Petra'ya mı yoksa Mekke'ye mi yönelip namaz kılacaklardı? İşte büyük İslam Devleti bu olaydan sonra ikiye bölündü. Şam'da devleti yöneten Emeviler kıble olarak Petra'ya yönelmeye devam ettiler. Emeviler savaşta yenildi ve hükümdarlık Abbasiler'in eline geçti. Böylece tüm camilerin kıblesi Mekke'ye bakacak şekilde inşa edildi.
Detaylı Bilgi İçin: Dan Gibson - Kutsal Şehir (Türkçe) Dan Gibson - The Sacrad City
9 notes · View notes
onderkaracay · 13 days
Text
🗣️ İsrail Terör Örgütü Devlet Olarak Kabul Edilemez
Rusya Suriye'nin hava sahasını israil saldırısına karşı korumuyor.
Aynı Rusya Suriye de ki terör yapılarının yok edilmesi için Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye'nin hava sahasını kullanmasına izin vermiyor.
Terör yapılarına izin veriyor.
İsrail terör örgütü İngiltere ve Amerika'nın şımarık çocuğu birleşmiş milletler kararlarını tanımıyor.
İkiyüzlü birleşmiş milletler yapısı anlamını yitirmiş durumda.
Rusya ve Çin bu konuda hiçbir etki tepki vermiyor.
Dolaylı olarak İsrail terörü Çin ve Rusya tarafından da korunuyor.
Suriye önümüzde ki dönemde savaş alanı olacak.
Bizi çok ilgilendiriyor.
Suriye devleti ile hala görüşmüyoruz.
Bu görüşmenin yapılmasına engel yönetim anlayışının ivedi değişmesi gerekiyor.
Aksi takdirde BOP eşbaşkanı israil çıkarına hizmet ettiği bir kez daha tescillenmiş olacak.
Bizi nasıl uyarmış Mustafa Kemal Atatürk;
Gerçeği korkmadan açıkça söylemekten kaçınmayan insanlar olmalıyız.
Bölgede çakma bir devlet kurmayı en çok Amerika ve İsrail terör örgütü istiyor.
İran kendisini koruyamıyor. Suriye'de vuruldu.
İran ve özellikle Rusya bu anlamda ne kadar güvenilir? Çok tartışılacak bir konu.
Rusya ve ABD'nin Suriye'de birlikte hareket ettikleri neden sorgulanmıyor?
Rusya sıcak deniz Akdeniz'e inme başarısını bir hafta içinde emevi camisinde namaz kılarız macerası ile gerçekleşti.
Bu tuzağa bu iktidar BOP eşbaşkanı olarak bilerek ve isteyerek düştü.
Süleyman Şah türbesi ve toprağı da kaybedildi. Süleyman Şah türbesi nerede bilen var mı?
Bu macera ile toprak kaybettik.
İblid bir terör yuvası olarak tehdide dönüştü.
Hatay'ın demografik yapısı buna paralel değiştiriliyor.
Üst üste koyun düşündüğümüz zaman bugün ki tablo çok daha kötü.
Amerika'nın dolayısıyla israil terör örgütünün silahlı kara gücü terör örgütü bu düşman tarafından bize karşı silahlandırılıyor, eğitiliyor.
Bu terör örgütünün bizim topraklarımız kullandırılarak bu bölgeye yerleştirildiğini de unutmadık.
Tarih utandırır.
Söz konusu olan ulusal güvenlik olup topraklarımız üzerinde planları ve projeleri olan ülkelere ve onların taşeronlarına ne kadar güvenelim?
Suriye'den getirilen milyonlarca insan hala ülkemizde neden yaşamaya devam ediyor?
Demografik yapı değişikliği çok büyük bir tehdit olup bu tehdit ülkeyi yönetenler tarafından savunuluyor ise bizim dönüp aynaya bir daha bakmamız gerekiyor.
Savaş Suriye'de olacak. Kuzey Irak için görüşmeler yapan iktidar Suriye tehdidini bilinçli olarak görmek istemiyor mu?
Bu iktidarın Suriye sorunu ile ilgili siyaseti nedir? Bir dış siyaseti var mı? Ya da ne zaman olacak?
Gazze bitti. Ülkemizde hala Amerikan ve israil bağlantılı şirketler para kazanmaya ticaret yapmaya devam ediyorlar. Daha ne kadar devam edecekler? Bu ülkeden kazandıkları para ile bizi tehdit ediyor. Bu kabul edilemez.
Gazze konusunda iç piyasa hamaseti dışında bir dış siyasetleri olmadı.
Pkk terör örgütü neyse israil terör örgütü de odur. Aralarında hiçbir fark yoktur.
Bu terör yapısının devlet olarak tanınmaması konusunda ivedi meclisten karar çıkmalıdır.
Uyduruk din terörü adına bir yapının devlet olarak kabul görmüş olması insanlık ve ülkemiz adına bir utançtır. Bu utançtan kurtulmamız gerekir.
Ermeni meselesi varmış gibi ısıtıp ısıtıp bizi sıkıştırmak isteyen ikiyüzlü batıya da yanıt verilmiş olur.
Tanrı bu katillere hangi gerekçeyle toprak vaad etmiş olabilir? Böyle bir zihniyet devlet olarak nasıl kabul görür?
Bu iktidarın bunu yapacak bir iradeye sahip olmadığını biliyoruz. Devlet olarak kabul eden zihniyetin de iradesi yoktu.
Adnan Menderes zaten bu yapıyı devlet olarak kabul etmesi için ülkenin başına özellikle bela edildi.
Önder Karaçay
4 notes · View notes
yalnzardc · 9 months
Text
Hz. Osman radıyallahuanh :
Soyu ve Doğumu :
Osman b. Affan b. Ebi'l-As b. Ümeyye b. Abdi Şems b. Menaf b. Kusay b. Kilab b. Murre b. Ka'b b. Galib el-Kureyşi, el- Emevi, el-Mekki, sonra el-Medeni Ebul-Amr'dır. Ona Ebu Abdillah veya Ebu Leyla da denilmiştir.
Fil olayından altı sene sonra dünyaya geldi.
İlk Müslümanlardandır.
Ebu Bekir es-Sıddık'ın İslâm'a davetiyle Müslüman olanlardandır.
İki hicrette bulunmuş; birincisinde Habeşistan'a, ikincisinde de Medine'ye hicret etmiştir.
Peygamberlikten önce Peygamber (s.a.)'in kızlarından Rukiye ile evlenmiştir. Bedir savaşı günlerinde Rukiye vefat etti.
Rasûlullah (s.a.) Rukiye'nin kız kardeşi Ümmü Gülsüm'ü kendisine nikâhladı. Hicri dokuz senesinde Ümmü Gülsüm de vefat etti.
Annesi: Erva bintu Kureyz b. Rebia b. Habib b. Abdi Şems'tir.
Osman'ın annesi Peygamber (s.a.)'in halasının kızıdır.
§ Rasulullah (s.a.) Zatu'r-Rika ve Gatafan gazvelerine giderken Medine'ye onu vekil (vali) olarak bıraktı.
§ Hz. Peygamber (s.a.)'den yüz kırk altı hadis rivayet etmiştir.
İbn Asakir değişik tariklerle şöyle rivayet etmiştir: "Osman orta boylu bir insandı; ne uzundu ne de kısa. Yüzü güzeldi, beyazdı ve kırmızıya çalıyordu. Yüzünde çiçek hastalığından kalma izler vardı. Sakalı gür, kemikleri iri, iki omuz arası genişçeydi. Bacakları ince, kolları uzundu ve kılları kollarımı örtüyordu. Saçı kıvırcık ve başının ön tarafının saçları dökülmüştü. Dişleri en güzel insanlardan biriydi. Saçları kulaklarını geçmişti. "
Baki' mezarlığına defnedilen ilk kişidir.
Namazını Zübeyr kıldırdı ve onu defnetti;
Osman bunu vasiyet etmişti
§ İbn Asâkir, Amr b. Osman b. Affan'ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir: "Osman'ın mührü üstünde şu kazılmıştı 'Yaratıp düzene koyan Allah'a iman ettim."
§ Cuma günü ikinci ezanı emreden, müezzinlere maaş veren, bayram namazlarında hutbeyi öne alan ilk kişidir
7 notes · View notes
hafifmesrepkvl · 10 months
Text
deli gibi uykum var Nermin elimden hiçbir şey gelmiyor inan. ben her gün bir emevi asıyorum içimde azalmıyorlar Nermin. omzumda bir gülünç ağrısı, nereye gitsem varır varmaz arıyorum seni. kendime yapacak bir şeyim yok. çok sağanak yağdın zarlarıma, beni içime kadar ıslattın Nermin. zührevi bir felçsin arlarıma, şuramda sen. deli gibi uykum var Nermin. şuramda sen, gecenin üçünde çevirmeme girmişsin. o dakika telsizime ela gözlü türküler çalmışlar.
8 notes · View notes