Tumgik
#babalar ve oğullar
ahmetcumhur-blog · 8 months
Text
Tumblr media
23 notes · View notes
ava-sin · 2 years
Text
Tumblr media
Bütün babaların, baba adaylarının babalar günü kutlu olsun.
8 notes · View notes
paravesiyaset · 10 months
Link
0 notes
plthn26 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
bizbizeilan · 2 years
Text
www.bizbizeilan.com
0 notes
kirlisiyah · 3 months
Text
"İşte burada saman yığının gölgesinde yatıyorum.. Daracık bir yer işgal ediyorum, içinde bulunmadığım, beni ilgilendiren bir işin olmadığı geri kalan boşlukla kıyaslandığında bir damlacık bir yer ve yaşayabileceğim zaman bölümü, benim içinde olmadığım ve olmayacağım sonsuzluk karşısında öyle küçük ki.. Oysa bu atomda, bu matematiksel noktada kan dolaşıp duruyor, beyin çalışıyor, bir takım istekler oluyor.. Ne saçmalık! Ne boş şeyler!"
Babalar ve oğullar, İvan Turgenyev
8 notes · View notes
gunisigi28 · 3 months
Text
"Demek siz sanata karşı hiçbir ilgi duymuyorsunuz?" dedi.
"Onsuz nasıl yapabiliyorsunuz?"
"Ne gereği var sanatın,sorabilir miyim?"
"En azından insanları tanımamıza, anlamamıza yardım eder."
Bazarov gülümsedi.
"O dediğiniz bize her şeyden önce yaşantı sağlar,sonra da, size şunu söyleyeyim ki,tek tek insanları anlamak için zahmete girmeye değmez. Bütün insanlar özdeştir,bedence olduğu gibi ruhça da. Hepimizin bir beyni, dalağı, yüreği ve ciğerleri var,bunlar özdeş yapıdadır. Moral denilen şeyler de özdeştir hepimizde... Ufak tefek değişiklikler önemli değildir. Bir tek insanı ele almak, bütün ötekileri tanımak için yeter. İnsanlar ormandaki ağaçlar gibidir: Hiçbir bitkibilimci, tek tek bütün meşe ağaçlarını incelemeye kalkmaz."
*Okumaya yeni başladığım kitaplardan birisi olan "Babalar ve Oğullar" kitabı gerekse ele aldığı konu ve gerekse tartışmacı anlatımı ile insanı içine çekmeyi başarıyor. Özellikle bu sahne insanı düşünmeye itiyor. Kitabımızdaki ana karakterlerimiz nihilistler ve nihilistlik üzerine pek çok tartışma yaşanıyor kitapta. Konusu hoş ve güzel bir klasik.*
7 notes · View notes
izahtanvareste · 10 days
Text
Bir avuç çakıl
Güneşi bekliyor geceden
Bir kırlangıç suya vuruyor kendini
Yalnızca ikimizin bildiği bir şiir yazmak istiyorum
Benim şu etime ne sinmişse
Dilimde ısırdığım
Omzumda taş oluyor tutmuyorsun
Sonrası
Kendine şiir kazan acı bir dalgınlık
Gözlerimde baktığın kim
Gözlerinde gördüğüm ne bilmeden
Tükeniyoruz işte
Tutmuyorsun
Dağılmış bir ciğer
Haziran evvelinden
Dumanı derin acısı elinden
Kavrayamamak düşüyor ömre
Bir sevinci belinden
Durarak kaldığım yerde
Beş vakit uydum buna
Beklemenin durağı yoktu
Durakların beklediği bir yer vardı ama
Gelenler vardı
Gelecek yok
Uykularım kadar vaktim de dardı
Yanımda hep yanmak denilen
Kopmuş bir ayrılık taşıyorum
Bazı kediler domatese bayılır diyorum
Gülüyorsun
Yere yakın bir gök sofrası kuruluyor
Bir salıncağa yaslanan yorgunluğa
Babalar da hayretle bakıyor
Oğullar da
Yalnızca ikimizin bildiği bir şey söylemek istiyorum
Ne komşu çocukları
Ne kargalar
Ne kuşburnu kavanozları
Yalnızca ikimizin bildiği
İkimiz tutalım diye bu ağrıyı
Yalnızsız ikimizin gördüğü bir şey susmak istiyorum
Bir dut ağacının üstünde
bir çift kırlangıç uçardı
Bülbül çoktandır ortalıksız
Yanlışsız
İkimizin sevdiği bir şey vurmak istiyorum
Yağmur göğe kapı açıyormuş
Son otobüse geç kalan o durak
Kaçtığından beri kollarına
Gözlerin yağmura kapılar dağıtıyormuş
Bir dut ağacı aksini bırakıyor siyaha
Çünkü biliyor
dut silkelemek iki kişilik
Ve bir dut ağacını düşürmek
-Çocukluğundan tane tane-
Ümit dolu yakıcı bir eylem
Tut şu bezin ucundan
Dut dalıyla çürüyor
Bülbül ortalıksız
Bir sudan çıkamıyor kırlangıç
Dilinde yalnız bizim uçmadığımız bir gökyüzü saklıyorsun
Yanık bir lacivert gölgesi yüzüme düştüğünde
Yalnızca ikimizin durduğu bir yere koşmak istiyorum
Kaybettiklerimi bırakıp beklemeye düşüyorum
Ceplerimi yoklamadan yürümek istiyorum artık
Ceplerimi yoklamadan yürümek istiyorum
Yoruldum bilenmiş çıkmaz sokakları taşımaktan
Yalnızca ikimizin bilmediği bir şey susmak istiyorum
Bir avuç toprak
geceyi bekliyor gündüzden
Bir kafes denize soruyor kendini
Yalnızca ikimizin yeşerttiği bir bahçe kurmak istiyorum
Yalnızca ikimizin kuruttuğu bir gül
Bir Âh’ın tutacağı kabuğu yok
Birtanem
Yalnız
İkimizin olmadığı bir yer susuyorum
Şimdi
Yalnızca
Uzat boynunu
Öp karanlığımdan
Gönlümü yoklamadan koşayım istiyorum
Yalnızca ikimizin durduğu bir yere
Koşmak
İstiyorum
Yalnızca
İkimizin durduğu
Bir kere
Mirza Şâmil.
17Nisan’24
2 notes · View notes
ahmetcumhur-blog · 8 months
Text
Tumblr media
6 notes · View notes
birguzelllincirkini · 3 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Anneler,babalar ve oğullar..
4 notes · View notes
ay-misali · 2 years
Text
Kitaplarda İnsanlar Gibi Üç Sınıf ;
1.Gıda gibi olanlar. Her zaman okunur. 2.İlaç gibi olanlar. İhtiyaç duyuldukça başvurulur. 3.Mikrop gibi olanlar. Zihin, gönül ve akıl sağlığını bozar. Asla okunmamalıdır. Kitap vardır en iyi dosttan üstün, kitap vardır en kötü düşmandan beter...
Tumblr media
“ Mutluluk bizim bulunmadığımız yerdedir. ”
Ivan Sergeyeviç Turgenyev -Babalar ve Oğullar, s,123
80 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Babalar ve Oğlulla
Ivan Sergeyevic Turgenyev
''Bedensel hastalıkların nereden kaynaklandığını az çok biliyoruz;
ama ruhsal hastalıklar kötü eğitimden, çocukluktan başlayarak kafalara doldurulan gereksiz bir sürü şeyden, sözün kısası toplumdaki bozukluklardan oluyor. TOPLUMU DÜZELTİN, BU HASTALIKLAR KALMAYACAKTIR.''
**
Öfkeli gençlerin melodramı ; Babalar ve Oğullar
Bana kalırsa yenilik, ancak ve ancak bireyin iç dünyasından başlarsa kendisi için bir şey ifade edebilir. Çünkü kendini toplumun tahakkümünden sıyıramamış insanın yenilik adına söyleyebileceği şeyler ne yazık ki oldukça sınırlıdır.Burda birey kabuğundan çıkmak için onu kırmakla mükellef bir civcive benzer.Herkes kendi kabuğunu kendi kırmalıdır, edilgen roller üstlenenler ne yazık ki kendi dar kabuğunda boğulur ve gerçek hayatla tanışmaya vaki olamaz.Tabi bu, sizin de takdir edeceğiniz gibi toplumda bir nevi sivil bir isyan hareketidir....Çünkü toplum kendi doğru ve yanlışlarına karar verirken kişilerin bireyselliğinden gelen farklılıkları gözetmekten çok kendi homojen yapısını korumayı amaçlar.Her türlü farklılığın bir tehdit unsuru gibi algılandığı bu homojen yapıyı korumakla yükümlü en küçük teşkilatsa, bizim kutsallık nişanesini aklıevvel bir iyimserlikle teslim ettiğimiz ailedir.
Totaliter devlet modelindeki hükümdar; kutsal metinlerdeki mutlak yaratıcı; ailedeki koruyucu baba.Aynı orduda görev aldığı halde rütbeleri farklı olan askerlere benzetebileceğimiz bu roller yukarıdaki amaca hizmet eden, sarsılmaz otorite figürleridir.Dört bir yandan kuşatılmış bireyin kendi varolma mücadelesi ise bu dişlinin kendisine en yakın halkasıyla, yani, babası ile başlayacaktır.Tıpkı Olimpos’un egemenliği için babasıyla giriştiği mücadelesini galibiyetle taçlandıran mitolojideki Tanrı Zeus gibi. Bu eleştirilerimden sonra söz konusu eserin de bu mücadelenin epik şekli olduğunu söylemem çok yanlış olmaz.Babalar ve Oğullar arasındaki bu mücadele eski ile yeninin, değişime direnen ile onu başlatanın arasındaki fikri çatışmaları konu alıyor.Sadece aile içindeki çatırdamaları değil, Rus Köylüsü ile toprak sahipleri arasındaki bütün dengelerin değiştiği, aynı ülkede farklı dünyalara ait bu sınıfların birbirlerinden nasıl bihaber yaşadıklarını, ve bu uçurumun onlar üzerinde yarattığı yabancılaşmayı da birebir yansıtıyor. Babalar ve Oğullar arasındaki bu mücadele eski ile yeninin, değişime direnen ile onu başlatanın arasındaki fikri çatışmaları konu alıyor.Sadece aile içindeki çatırdamaları değil, Rus Köylüsü ile toprak sahipleri arasındaki bütün dengelerin değiştiği, aynı ülkede farklı dünyalara ait bu sınıfların birbirlerinden nasıl bihaber yaşadıklarını, ve bu uçurumun onlar üzerinde yarattığı yabancılaşmayı da birebir yansıtıyor.
Turgenyev’in Sevgili Çocuğu; Bazarov
Kitaptaki yeni kuşağın cüretkar ve ateşli fikirlerini, eski kuşağın beğenisine sunma kaygısı taşımadan cesurca ortaya koyan taşranın nihilisti kendisi, belki de mevcut düzenin kokuşmuşluğunu ve değişimin kaçınılmaz olduğunu söylemekten erinmediği için de tarihin ilk Bolşevik’i.
Babalar ve Oğullar, ortaya koyduğu sorunu, Rusya'nın düşünsel gelişimi içindeki kuşaklar çatışmasına ad olarak taşıyan eser, iki üniversiteli gençle (Arkadi ile Bazarov) aileleri arasında geçen günlük ilişkilerden oluşur. Önce Arkadi'nin evine konuk gelen gençler (baba Nikolay Kirsanov, metresi Feniçka, amca Pavel Kirsanov) Bazarov'un tümüyle inançsız inkârcı ve kuşkucu tutumuyla (nihilist) belirli bir tedirginlik yaratırlar..
Bazarov:
Bu deli fişek, havai genç tabiattaki her konuya oldukça ilgili, kültürlü bir birey profili çizerken hiçbir otorite ve kutsala da bel bağlamaz, düzenin tüm değerlerine kibirli bir umursamazlıkla yaklaşır, yalnız bu umursamazlık kisvesi altında onunla düelloya tutuşmuş olan insana yardım edecek kadar yüce gönüllü bir insan da varlığını korur.Materyalist fikirlerindeki koyu tavrıyla çizdiği karikatürize halden olsa gerek, kitabın aldığı tepkiler için şöyle müdafaa eder karakterini Turgenyev; “Eğer okuyucu Bazarov’u tüm kabalığıyla, kalpsizliğiyle, acımasız soğukluğuyla sevemediyse yineliyorum ki, ben suçluyum ve amacıma ulaşamadım demektir. (…) Bazarov benim sevgili çocuğumdur, bu akıllı, bu kahraman kişi bir karikatür olabilir mi? Onun benim yarattığım tiplerin en sempatiklerinden olduğunu fark etmiyor musunuz?”
 hikayenin nasıl son bulduğunu yazmaktan imtina etsem de Bazarov’un en çok çatıştığı, eski geleneğin temsilcisi Pavel Petroviç’le aynı kaderi paylaşarak aşka yenilmesi, ne kadar kendimizden emin insanlar olursak olalım,pamuk ipliğine bağlı hayatlarımızın kırılganlığına yapılan bir gönderme bana kalırsa, koskoca bir gemi bile küçücük bir çatlaktan batmıyor mu sevgili Bazarov? Zamanın akışı içinde, kendi kabuğunu kendi kıran tüm civcivlerin önünde saygıyla eğilirim!
Romantikler ve Nihilistler çerçevesinden bakarsak 
Dünyanın en kadim uğraşlarından, yaradılıştan bu yana, Habil ile Kabilden bu yana, insanların huzurunu bozan, belki de yaşama içgüdüsüne yardımcı olan, yüreğine uğramamış kişi bırakmayan bir durum vardır; Çatışma. Gerek içsel çatışma, gerek nesiller arası çatışma, gerek köylü kentli çatışması,gerek bireyler arası çatışma, gerekse de olgusal, fikirsel çatışmalar... Her insanın başının belası, yaradılışının nişanesi, günlük hayatı adeta sürükleyen, yürüten çatışma. Babalar ve Oğullar bu çatışmanın tam merkezinde ki birçok kişiyi, durumlar ve olaylar içerisinde ortaya sunuyor. Konu olarak çok modern gibi duruyor ki öyledir de, tartışılması günümüzde dahi sevilen şeyler, 19. Yüzyıl Rusyasında, muazzam yalın ve gerçekçi dille verilmesi çok hoşuma gitti. Bazarovun Nihilist olması kadar, her ne kadar diliyle yadsısa da, Romantikliğinden kopamaması bence kilit noktaydı. Duygu ve mantığın çatışması...Yani aşkın, kadınların her şeyin önüne geçip tüm ideallere sırt çevirtebildiğinin vurgulanması, aynı zamanda toprağa, Rusyaya, geleneklere de tamamen sırt çevirememesi anlamına geliyordu. Yani kadın Rusyaydı, hayattı. Gerçekten ideal olarak istediğimiz kadar otoriteye karşı, geleneklere kızgın, insanlara sevgisiz olalım iş pratikte o kadar kolay olmuyor. İçsel bir güdü, belki doğuştan gelen, hatta kesinlikle doğuştan ve yetiştirilmeyle gelen duyguları aşmak çok zordur. Bunun çatışmasını otoriteye, geleneğe, her şeye  karşı olan Bazarovun ve diğer Babalar ve Oğullar karakteriyle çok çok iyi anlatmış Turganyev.
7 notes · View notes
tueq · 5 months
Text
Tumblr media
Babalar ve Oğullar
0 notes
holderlininhyperionu · 11 months
Text
Turgenyev, İvan Sergeyeviç (2013). Babalar ve Oğullar. Çeviren Ergin Altay. İstanbul, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
Tumblr media
in search of destiny, viktor kryzhanovsky, 1998
🕯️''Hayır," diye düşünüyordu Arkadiy, "hiç zengin bir yer değil burası, ne refah ne de faaliyet var; hayır, hayır, böyle gitmez, değişiklikler yapmak zorunlu... Peki ama nasıl yapmalı, nereden başlamalı? .. "
🕯️-Kurbağalar da senin, benim gibi canlılardı; biz onlardan farklı olarak ayaklarımızın üzerinde yürüyoruz yalnızca, yani bizim içimizde de neler olduğunu öğrenmiş olacağım.
🕯️-Bak sen. Ama bize ters gelir böyle şeyler. Biz eski kafalı insanlarız; bize göre prensipler (Pavel Petroviç bu sözcüğü yumuşak, Fransızlar gibi telaffuz etmişti, oysa Arkadiy ilk hecenin üzerine basarak "prensip" diyordu) evet, toplumca kabul edilmiş, senin deyiminle benimsenmiş prensipler olmadan bir adım atamazsın, nefes bile alamazsın. Vous avez change tout cela, * Tanrı sağlık versin size, general rütbesi versin. Bizler yalnızca gurur duyarak izleyeceğiz sizi bay... Neydi o dediğin?
Arkadiy üstüne basa basa,
- Nihilistler, dedi.
- Evet. Başlangıçta Hegelciler vardı, şimdi de nihilistler. Boşlukta, havasız bir ortamda varlığınızı nasıl sürdüreceksniz, göreceğiz...
🕯️-Ama, izninizle sorabilir miyim, sizler her şeyi yadsıyor musunuz, yoksa daha açıkçası, her şeyi yıkıyor musunuz?..Oysa yapıcı olmak gerekmez mi?
🕯️-Adım Arkadiy Nikolaiç Kirsanov ve yaptığım hiçbir iş yok, dedi Arkadiy.
🕯️-Kitapların onlarca sayfada anlattığı şeyi bir resim açık seçik anlatır bana da ondan.
🕯️- İzninizle sorabilir miyim, neye yarar sanat?
-En azından insanları tanımaya, anlamaya …
Bazarov gülümsedi.
-Bunun için önce hayat tecrübesi gerekir; sonra şunu da söyleyeyim size, kişileri ayrı ayrı incelemek uğraşmaya değmez. İnsanlar bedensel yönden de, ruhsal yönden de birbirine benzer: Her birimizin bir beyni, bir dalağı, bir kalbi vardır, ciğerlerimizin yapısı da aynıdır. Ruhsal yapımız da hemen hepimizde aynıdır: Görünüşteki küçük farklılıkları bir anlamı yoktur. Bir tek insanı ele alıp incelemek ötekilerin tümüyle ilgili karar vermek için yeterlidir. İnsanlar ormandaki ağaçlar gibidirler. Hiçbir bitkibilimci her ağacı tek tek incelemeye kalkışmaz.
🕯️Anna Sergeyevna oldukça tuhaf yaradılışlı bir kadındı. Her türlü önyargıdan uzaktı, sıkıca bağlı olduğu inançları bile yoktu; hiçbir şey karşısında geri çekilmez, hiçbir şeyden kaçınmazdı. Çoğu şeyi açıkça görür, çoğu şeyle yakından ilgilenir; ama hiçbirinden tatmin olmazdı; aslında tam bir tatmin aradığı da söylenemezdi. Soruşturan ama aynı zamanda kayıtsız bir zekaya sahipti: Kuşkuları asla bütünüyle yatışmaz ve asla endişeye varırcasına güçlenmezdi. Varlıklı ve bağımsız olmasaydı, belki kendini bir savaşın içine atar; tutkuyu orada tanırdı herhalde... Ama, arada bir canı sıkılsa da, kolay bir yaşamı vardı ve nadiren heyecanlanarak, hiç acele etmeden, sakince yaşayıp gidiyordu. Kimi zaman gözlerinin önünde renkli dünyalar parlıyordu, ama bir süre sonra söndüklerine rahatlıyor; arkasından üzülmüyordu. Hayallerinin olağan ahlak kurallarının sınırlarını zorladığı olmuyor da değildi, ama o zamanlar bile göz kamaştırıcı biçimli bedeninin damarlarında kanı gene öyle sakin dolaşıyordu. Kimi zaman, hoş kokulu banyosundan bedeni sıcacık, yumuşacık çıktığında yaşamın boşluğunu, acılarını, kötülüklerini düşündüğü oluyordu . .. Ansızın bir cesaret doluyordu içine , güzel şeyler yapmak tutkusuna kaptırıyordu kendini; ama o anda yarı açık pencereden gelen ilk esintiyle canı sıkılıyor; neredeyse öfkeleniyordu, o anda yalnızca bir şey istiyordu:
O iğrenç esintinin kesilmesini.
Hiç aşık olmamış her kadın gibi o da neyi istediğini bilmeden, bir şeylerin olmasını istiyordu. Her şeyi istediğini sanmasına karşın, aslında istediği bir şey yoktu.
🕯️Zaman (bilindiği üzere) bazen kuş gibi uçar gider, bazen sümüklüböcek gibi ilerler; ama insanın en çok hoşlandığı, onun çabuk mu, yavaş mı geçtiğini fark etmemesidir.
🕯️-Olabilir. Benim için ya hep ya hiçtir. Cana candır... Benim hayatımı aldıysan, sen de kendi hayatını vereceksin bana; acımadan ve dönüşü olmayacak biçimde. Yoksa başka türlüsünü istemem.
🕯️-Ayrıca büyük bölümü bize bağlı olmayan gelecek üzerine konuşmanın, düşünmenin ne gereği var? Bir şeyler yapma şansını yakalarsan ne ala, ama olmazsa, önceden boşuna gevezelik etmeye değmez en azından.
🕯️-Her insan pamuk ipliğine asılıdır, aşağıda her an her şey olabilir. Ama o hala kendine başka başka dertler arar, hayatını bozmaya çalışır.
🕯️Daha hastanede çalışırken fark etmiştim: Acılarına öfkelenen hastalar kesinlikle iyileşiyorlardı.
🕯️"Bir yasa, yasa, yasa koyacağız kendimize
Yaşamak için neşe ... neşe ... neşe içinde!"
🕯️-Şöyle düşünüyorum: Bak, şu saman yığınının yanında uzanmış yatıyorum... İşgal ettiğim yer öylesine küçücük, evrende bulunmadığım ve umurunda bile olmadığım alanın yanında öylesine ufacık, yok sayılacak kadar küçük ki... ve yaşayacağım zaman dilimi benim bulunmadığım ve bulunmayacağım sonsuz zamanın yanında öylesine az ki. .. Oysa bu atomun, bu matematiksel noktanın içinde kan dolaşıyor, bir beyin çalışıyor, birtakım istekleri var... Ne kepazelik! Ne saçmalık!
🕯️Duygular vardır. Her şey duygulara bağlıdır.
🕯️Hristiyanlığın bir yardımı olmayacaksa filozof ol, stoacı ol bari.
1 note · View note
kirlisiyah · 3 months
Text
+ Bir insanın ruhundaki şeyleri söylemesi neden olanaksızmış anlayamıyorum.
- Siz yapabilir misiniz?
+ Yapabilirim.
- Siz benden daha mutlusunuz.
Babalar ve oğullar, İvan Turgenyev
6 notes · View notes
uzunhikaye · 1 year
Photo
Tumblr media
kulisten / “babalar ve oğullar” / tiyatro pera ‘23 (Tiyatro Pera) https://www.instagram.com/p/CpX_PKHIW6S/?igshid=NGJjMDIxMWI=
0 notes