Tumgik
izahtanvareste · 8 days
Text
Az gülüş
Bol zayiât..
4 notes · View notes
izahtanvareste · 8 days
Text
youtube
Ah duman…
Kara duman…
2 notes · View notes
izahtanvareste · 12 days
Text
Bir avuç çakıl
Güneşi bekliyor geceden
Bir kırlangıç suya vuruyor kendini
Yalnızca ikimizin bildiği bir şiir yazmak istiyorum
Benim şu etime ne sinmişse
Dilimde ısırdığım
Omzumda taş oluyor tutmuyorsun
Sonrası
Kendine şiir kazan acı bir dalgınlık
Gözlerimde baktığın kim
Gözlerinde gördüğüm ne bilmeden
Tükeniyoruz işte
Tutmuyorsun
Dağılmış bir ciğer
Haziran evvelinden
Dumanı derin acısı elinden
Kavrayamamak düşüyor ömre
Bir sevinci belinden
Durarak kaldığım yerde
Beş vakit uydum buna
Beklemenin durağı yoktu
Durakların beklediği bir yer vardı ama
Gelenler vardı
Gelecek yok
Uykularım kadar vaktim de dardı
Yanımda hep yanmak denilen
Kopmuş bir ayrılık taşıyorum
Bazı kediler domatese bayılır diyorum
Gülüyorsun
Yere yakın bir gök sofrası kuruluyor
Bir salıncağa yaslanan yorgunluğa
Babalar da hayretle bakıyor
Oğullar da
Yalnızca ikimizin bildiği bir şey söylemek istiyorum
Ne komşu çocukları
Ne kargalar
Ne kuşburnu kavanozları
Yalnızca ikimizin bildiği
İkimiz tutalım diye bu ağrıyı
Yalnızsız ikimizin gördüğü bir şey susmak istiyorum
Bir dut ağacının üstünde
bir çift kırlangıç uçardı
Bülbül çoktandır ortalıksız
Yanlışsız
İkimizin sevdiği bir şey vurmak istiyorum
Yağmur göğe kapı açıyormuş
Son otobüse geç kalan o durak
Kaçtığından beri kollarına
Gözlerin yağmura kapılar dağıtıyormuş
Bir dut ağacı aksini bırakıyor siyaha
Çünkü biliyor
dut silkelemek iki kişilik
Ve bir dut ağacını düşürmek
-Çocukluğundan tane tane-
Ümit dolu yakıcı bir eylem
Tut şu bezin ucundan
Dut dalıyla çürüyor
Bülbül ortalıksız
Bir sudan çıkamıyor kırlangıç
Dilinde yalnız bizim uçmadığımız bir gökyüzü saklıyorsun
Yanık bir lacivert gölgesi yüzüme düştüğünde
Yalnızca ikimizin durduğu bir yere koşmak istiyorum
Kaybettiklerimi bırakıp beklemeye düşüyorum
Ceplerimi yoklamadan yürümek istiyorum artık
Ceplerimi yoklamadan yürümek istiyorum
Yoruldum bilenmiş çıkmaz sokakları taşımaktan
Yalnızca ikimizin bilmediği bir şey susmak istiyorum
Bir avuç toprak
geceyi bekliyor gündüzden
Bir kafes denize soruyor kendini
Yalnızca ikimizin yeşerttiği bir bahçe kurmak istiyorum
Yalnızca ikimizin kuruttuğu bir gül
Bir Âh’ın tutacağı kabuğu yok
Birtanem
Yalnız
İkimizin olmadığı bir yer susuyorum
Şimdi
Yalnızca
Uzat boynunu
Öp karanlığımdan
Gönlümü yoklamadan koşayım istiyorum
Yalnızca ikimizin durduğu bir yere
Koşmak
İstiyorum
Yalnızca
İkimizin durduğu
Bir kere
Mirza Şâmil.
17Nisan’24
3 notes · View notes
izahtanvareste · 14 days
Text
KIYASIYA BİR GÜLÜ SUS’LARKEN
Sus getir eleğinden toprağıma
Eksik bir bahar katık yokluğuna
Sus götür eleğimden toprağına
Eksik bir bahar ömrüm yokluğunda
Sus getir eleğinden toprağına
Eksik bir bahar katık yokluğuna
Kaç yaz ile biledim kâlbi bilsen
Sen uzak yangınlar soğukluğuna
Mirza Şâmil.
5 notes · View notes
izahtanvareste · 18 days
Text
Aynı kelimelerde takılı kaldın
aynı adla
aynı adda
yakılı
kaldın
Tutukluk yapan bir siyah
yine alnımda
ve beklemenin o çakılı kargışı
kar kışı
***
Hevesin de bir rengi varmış
Farkına
solmaya başladığında vardığın
bir rengi
***
3 notes · View notes
izahtanvareste · 18 days
Text
Bir gün “benim için şiir yazdın mı hiç” demiştin. Göstermiştim, “şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu Posta Caddesi’ndeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen.” Kuşkuyla bakmıştın yüzüme. Kirpiklerim içime dökülüvermişti. Susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen. Yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık. Kaç hayat evimizde bizden çok soluk aldı. Sonra harfler girdi yoksulluğumuza. Sonra dünyanın bütün mazlumları. Elimde başkalarının rüyası, bir var oluş acısıydım önünde. Yazmaya, okumaya ayırdığım zamanlar senin de zamanlarındı. “Tenha gezen evliyam” dedim. “Ben gittim harf harf dağıldım / Sen tamamladın cümlemi.”
Yüzüm bir gelecek atlası. Başım önde dönüyorum bütün yürüyüşlerden. Mavilik yitirdi hükmünü. İpi kopmuş bir boncuğum senden sonra. Bedeni olmayan bir zaman, odalarda. Canım ne kadar acıyorsa sözüm o kadar üşüyor. Ömür Hanım, Şahgülüm, Köroğlu’m... sana bir nefes olamayan şiirden de geçtim.
~Şükrü Erbaş, Yaşıyoruz sessizce, s.24
13 notes · View notes
izahtanvareste · 19 days
Text
“Eve dönemedim ama
Bulur o beni…”
3 notes · View notes
izahtanvareste · 20 days
Text
Tumblr media Tumblr media
“koşmam gerek
yetişmem gerek yazgıma
tutmam gerek, sormam gerek, bilmem gerek
esenlemem, kargışlamam, irkitmem gerek niçin
niçin, niçin, niçin
kuyuya düşen çocuk niçin ölmesin”
3 notes · View notes
izahtanvareste · 24 days
Text
youtube
Âh…
3 notes · View notes
izahtanvareste · 27 days
Text
Tumblr media Tumblr media
“evdeki ve sokaktaki tüm savaşları kaybettiğim yerdeyim.
halâ güzel olduğunu bilmeden, güzel duranı seviyorum.
ellerini takip ediyorum, halâ.
elin ısısıyla kalbin ısısı birbirine ne yakınmış.
kalp sıkışıyor, el buz...
yüzümü yağmura uzatsam geçecek diyorum, geçmiyor,
ev buz...
anlamaktan, kaybetmekten, sevmekten, beklemekten yoruldum; uykuya sarılmaktan...
sen, o evde; sarılmaktan korkanların en uzağında dur, olur mu?
öyle birine aşık ol ki, her şeyi unut, dans etmeyi hatırla.
birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sev.
çok sev, çok küs, çok barış...
ellerini takip et sonra...
ellerinde ne gördüğümü bulursan en sonunda,
ilk gördüğüne gülümse...
güzel gülene aşık ol.
aşık olursan bir gün benim kadar, yüzünü yağmura uzat...
geçti, geçti desin biri.
hiç geçmesin...
artık senin de bir şiirin var!
geçti... geçti...”
3 notes · View notes
izahtanvareste · 29 days
Text
Niyedir, aynalarda azalır sesin..
3 notes · View notes
izahtanvareste · 1 month
Text
youtube
3 notes · View notes
izahtanvareste · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
youtube
2 notes · View notes
izahtanvareste · 1 month
Text
YOL UZUN YOK YÜZÜN
Tutulacak daldan öte
Tutacak filizin kırılışı bu
Âh ki benmişim başından geçen
Seni ikna etmem için dört satır verdiler
Sonrası beş harften denemek bir gülü
Kokusu solgun öncesi yağmurun
Ve hata payı ölçülen selâmlar nezaretinde
Bir bakış yeter dediler
Terk etmeye
Ne noksan şehir
Ne fazla hicret
Bir yakış candan
Bir soluş can-î
Bir bakış
Yeter dediler
Bir
Yeter
Uzanamadığın imtihanında elmanın
Dizelere dökmek boğazına takılan
Teksin ölüsünde heyecanın
Ve ağırlığı
Uzaklığından omzunun
Bulutu aydınlatan güneşli bir günde
Ölümü hatırlamak
Nasıl da boşa çıkarıyor dargınlıkları
Sana
Bana
Ve onlara dair
Bir dingin yürek ve bıraktığın yükün
Saklımda hep gün ve serildiği yüzün
Ümidim mağfirete
Yol uzun yok hüzün
Hatırlatsam ya ölümü tebessüm kıyısından
Erise martı vuran buzdan güzün
Sana
Sana ve
Onlara ait
Yol uzun
Yol uzun yok yüzüm
Cevapsız kaç mektup
Bir susuz şiir eder
Müsvedde yarım kâlp
Cılız bir ümit üzerinde
Kaçırılırken gözler ânda
Yamasız harflerim kandadır
Her üzenin
Üzeri akşam
Tutulacak daldan öte
Tutacak filizin kırılışı bu
Âh ki benmişim başımdan geçen
Tükenerek biriken siyâhlık ben
Vefayı yorgunluktan öğrenen
Düşememek yakasından hüznün
Üzülerek biten mavilik birazmış
Biz kadarmış bağrı bozgunun
Tüm soğukların avucunda
Ne ettinse açamadın kendini
Sevdin
Yazdın
Kaçtın
Bir ömürlük hata yanı
Kenarı can
Âh ki benmişim yaşımdan geçen
Gözümde bir yaş
Yol boyu
-Manzarayı değil-
Köşeleri izliyor camdan
Hüzündür bu
Keskin sözler aradım
Yarım kalan dalgın bir bakışla hep
Tortuları hizaya çektiler güya
Geceydi soğuk
Bir çocuk gülüşüne sabah kalaydı
Çırpılardan bendim sol yanımda
Tutmak ne mümkün selini çağın
Hangi bahçenin sahibiydik söyle
Öyle harap, öyle bîtap, öyle yorgun
Hangi toprakta
Böyle
Sürgün
Âh ki bendim yanımda kalan
Gök
gördüğün kadar gök
Su
geçtiğin kadar aziz
Mavi
ezdiğin kadar gül
Gözümde bir yaş
Yol boyu
Hazanlara dalıyor candan
Yüzümdür bu
Mirza Şâmil.
16Mart’24
Yine böyle çoktandır
Niye söyle hüzün
7 notes · View notes
izahtanvareste · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
youtube
5 notes · View notes
izahtanvareste · 1 month
Text
Yıllar sonra, yine aynı, değişmedi
Elimde bi pankart;
Koştuğum tak şart
BİLDİĞİM TEK ŞEY ☝🏻
youtube
Uzunca arayışlar sonucu kendini bulduydu, sonra onu ondan çaldılar kayboldu (aha)
Koca gözleri dolduydu (what)
Bi' varlık dünyasında vardı yok olduydu, içindeki öfkeli kalabalığın sesini duyduydu
Kendine bağıranlardan biri oydu
2 notes · View notes
izahtanvareste · 2 months
Text
O nedir seni kızdıran
Memnun edeceği yerde?
Bak bir garip diyor ki
Nerede o yarim nerde?
youtube
Yoldan geçenler var da;
Her akşam gelenler nerde?!.
4 notes · View notes