Tumgik
#Memleket partisi
alerjikreaksiyon · 2 years
Text
Geçen sene CHP'li...
Bu sene Memkelet Partili...
Şimdiyse çiçeği burnunda AKP'li...
2 notes · View notes
gokhan-gulmez · 3 months
Text
Ali Babacan,Ahmet Davutoğlu,Muharrem İncenin oy oranları yüzde 1’in altında kaldı.
Yerel seçimlere geri sayım sürerken, anket sonuçları da bir bir paylaşılmaya devam ediyor. Son olarak Asal Araştırma, Ocak ayında yaptığı seçim anketinin sonuçlarını yayımladı. Açıklanan son anket sonuçlarında Yeniden Refah Partisi ve Türkiye İşçi Partisi‘nin yükselişi dikkat çekerken; 14 Mayıs’taki seçimlerde CHP kontenjanından Meclis’e giren Ali Babacan’ın DEVA Partisi, Ahmet Davutoğlu’nun…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
altinovaguncel · 1 year
Text
“Terör örgütlerinden medet umanlar utansın”
Cumhurbaşkanı adayı ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, “Bir yandan PKK’lılar ateş ediyor. Bir yandan Hizbullahçılar, bir yandan da FETÖ’cüler. Ben de Köroğlu gibi döne döne, vuruşa vuruşa, çarpışa çarpışa göğüs göğüsse mücadele ediyorum. Bu bir linç girişimi, bir iftira girişimi ama Muharrem İnce diz çökmez. Muharrem İnce boyun eğmez. Muharrem İnce haklı çünkü. Terör örgütlerinden…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tyhaber · 1 year
Text
MUHARREM İNCE ALAYINI PAKETLİYECEĞİZ (Yalova)
0 notes
novacellajans · 1 year
Video
youtube
MEMLEKET PARTİSİ ADANA İL BAŞKANI CELAL GÜVEN SARI KOLTUKTA CANLI YAYIND...
0 notes
haberyerelcom · 2 years
Text
İnce: Atatürk'e 'Dersim Katliamcısı' dersen ben CHP'den ayrılırım
İnce: Atatürk’e ‘Dersim Katliamcısı’ dersen ben CHP’den ayrılırım
CHP’den ayrılarak Memleket Partisi’ni kuran ve partinin genel başkanı seçilen Muharrem İnce, katıldığı youtube programından bir bölümü sosyal medya hesabından paylaştı. İnce, gönderisinde yer alan videoda, “Atatürk’e ‘Dersim Katliamcısı’ dersen ben CHP’den ayrılırım” dediği ifadeler yer aldı.  Müzisyen ve youtuber Oğuzhan Uğur‘un ‘Mevzular Açık Mikrofon’ programına katılan Memleket Partisi…
Tumblr media
View On WordPress
1 note · View note
bunedycom · 2 years
Text
Muharrem İnce ve Ümit Özdağ'dan ittifak sorusuna cevap: Türkiye daha seçim ortamına girmedi
Muharrem İnce ve Ümit Özdağ’dan ittifak sorusuna cevap: Türkiye daha seçim ortamına girmedi
Türkiye, 2023 seçimlerine hazırlanırken bir tarafta AK Parti ve MHP’nin içinde bulunduğu Cumhur İttifakı, diğer tarafta ise CHP ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı yer alıyor. Öte yandan CHP, İYİ Parti, Gelecek Partisi, DEVA, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan 6’lı masa ise Güçlendirilmiş Parlementer Sistem ve olası bir ortak aday konusunda çalışmalarını sürdürüyor. BAŞKA İTTİFAKLAR…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
muhbjr · 1 year
Text
0 notes
seslimeram · 2 years
Text
Bayram, Seyran, Yas Evi
Tumblr media
Bayramlar, seyranlar, cümbüşler, gümbürtüler geçip gidiyor. Memleketin bir asırda sabiti kılmış olduklarının insani normların dışında bir çürümeye çıkması kesinken hala ve hala, bitimsiz bir kısır döngü içerisinde muasırlık masalları nakşediliyor. Bir yandan yıkımın ol öznesi irin var edilirken, diğer yandan muhteşem bir ülkedeymişiz gamı zikrediliyor afaki tüm ekranlardan. Bir yanda yoksunluk, yoksulluk halleri güncellenirken, öte yandan aleni haramilerin, haram yemelerinin şeceresinde günler geçiriliyor. Bir yanda mafyanın en çok devletine bağlı, en devletim devletim diye geçinen kullanışlı maşa lakaplı bir temsilcisini aralıksız ifşa ederken seyreyler ülke, öte yandan elinde satırla kocasını kovalamaya hazır ve nazır bir memleket sevdalısı vekil. Bir bakarsınız bayramın en anlamlısı denilen Zafer nam günde ortaya öğretmenlerin, Cumartesi Anneleri / İnsanlarının dövüldüğü zalimane hal ve tavırla, işkencenin sokağa düşmesi sizi karşılar. Beri bakarsınız ana muhalefetin ol temsilinden gençler aman dikkat diye çıkagelen provokasyon uyarıları. Hepsini üst üstüne eklediğinizde bir dolu irin ile lebalep bir ülke çıka gelir. Ülkeyse şayet bu çukur.
Mafya unsurunun iddialarında adı geçen cumhurbaşkanlığı ekonomi politikaları kurulu üyesi Korkmaz Karaca, cumhurbaşkanı danışmanlığı görevinden ve akp myk üyeliğinden istifa eder. Muhabbet tellallığından nam salmış bir şahsiyetin, ulu orta eylemiş oldukları için tek satır hesap vermediği bir güncellik bina olunur. Bir başka ifşa edilen temsil Zehra Taşkesenlioğlu AB oturumu almak için Yunanistan’da 300.000 euro’luk yatırım yaparak bütün aileyi kapsayan Golden Visa aldığı notu düşülür. Beri yandan hanutçuluk / aracılık ve vesvesecilik, haram yiyicilik gibi titrlere sahip bir başka cumhurbaşkanı danışmanı Serkan Taranoğlu, hakkındaki iddialar sonrasında sırra kadem basar. Bir bakarsınız bunlar var edilirken, baş amirin kurmaylarıyla pozları, güçlü ülke nidaları yankılanır. Öte yandan bir katliam aracı olarak tasarlanmış her şeyi ithal, ismi türk insansız hava aracının üreticisi Bayraktar bilmem nesinden kızılelma nam has katliam uçağı modellemesi çıka gelir. Beri yanda kanal istanbul sessiz sedasız gömülürken ya da öyle bildirilirken bir çok yerde yepyeni cürüm yatakları, katliam sahaları, inşaat ya resullallah’a yem edilecek alan sahaya çökülür. Her şey birbiri içine girişmiş, her şey birbirinden beter hallere çıkarken ol ver mehteri coşkusu içindeki cılız bir çıktık açık alına ile zafer bayramı seremonilerinde kendi kaderinden kaçtığını zanneden bir ülke / ahval vur patlasın çal oynasın düşmanlara karşı söyleminde yoluna devam eder. Her bayram bir başka yıkıma çıkmaktayken üstelik!
Mezopotamya Ajansından aktaralım: “Sincan Cezaevi’ni ziyaret eden HDP Ankara Filiz Kerestecioğlu, “Bu ülkeyi büyük bir cezaevi kampüsü haline getirmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin buna karar verme zamanıdır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi Nuray Özdoğan, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi avukatlarla birlikte Sincan Kadın Cezaevi ve Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi idaresiyle, cezaevlerinde yaşanan sorunlara dair görüşme gerçekleştirdi. Heyet görüşmenin ardından Sincan Cezaevi önünde açıklama yaptı.
Açıklamada konuşan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Sincan Yüksek Güvenlikli Kadın Cezaevleri’nde ziyaret için randevu talebinde bulunduklarını belirterek, Sincan 1 No’lu Kadın Cezaevi’nin talebe olumlu cevap verdiğini, Sincan 2 No’lu Kadın Cezaevi’nin ise “çok meşgul” olduğu gerekçesiyle randevuyu reddettiğini belirtti.
Yazılı Cevap Verilmedi
Sincan 2 No’lu Cezaevi’ne yazılı dilekçe ile başvurduklarını belirten Kerestecioğlu, “Biz milletvekili olarak cezaevlerinde bize gelen şikayetlerin aynı şekilde müdürlerle görüşmek, değerlendirmek ve istişare etmek, denetlemek görevimiz var, siz bu görevimizi engelliyorsunuz, bu nedenle yazılı cevap verin dedik. 2 No’ludan henüz bir yazılı cevap gelmedi. Bu nedenle kendisi hakkında şikayette bulunacağım. Bununla ilgili eğer mantıklı bir yazılı gerekçe iletmezse, hem Adalet Bakanlığı’na hem ombudsmana hem de CİMER’e bir şikayet dilekçesi vereceğiz. Çünkü bir hafta bir cezaevi müdürünün meşgul olması gibi bir şey takdir edersiniz ki bizim açımızdan kabul edilebilir değil” diye belirtti.
Örgüt Avukatları!
Bugün yapılan görüşmeye dair de Kerestecioğlu, “Avukat meslektaşlarım aynı zamanda, Nuray ve Çiğdem arkadaşlarımızla gittik. Önce 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gittik. Müdür bey enteresan bir gerilim içerisindeydi. Sorunları konuşmaya başlayamadan avukatları ve bizi sorgulamaya başladı. Öyle bir noktaya geldi ki, ‘ben burada yiyecek yetersiz, beslenme yetersiz gibi sorunlar var, biz sizinle bunları konuşmak ve değerlendirmek istiyoruz, bir müsaade eder misiniz konuşmamıza’ dememize rağmen kendisi gerçekten konuşamayacak bir ruh halindeydi. Onun ruh halini kendisine bırakıyoruz ama şikayetçi olacağımız bir başka konu var. Meslektaşlarıma ‘örgüt avukatlarıyla konuşmam’ dedi. 40 yıla yaklaşan meslek hayatımda, bu fütursuzluk çok az duyduğum bir şey. Bunu da kamuoyu ve basın mensupları önünde ifade etmek isteriz. Hangi davaya bakıyor olursa olsun, avukatlar müvekkilleriyle özdeşleştirilemez ve hiçbir kimsenin, diyaloğu, güvenliği, iletişimi sağlaması gereken bir cezaevi müdürünün böyle bir hadsizlik yapmaya hakkı yoktur. Bununla ilgili de kendisiyle ayrıca, şikayet dilekçeleri ile karşı karşıya geleceğiz sanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘Görevimizden Vazgeçmeyeceğiz’
Son olarak Sincan 1 Nolu Kadın Cezaevi Müdürü ile görüştüklerini aktaran Kerestecioğlu, şöyle konuştu: “Sohbet hakkı aslında iki yüksek güvenlikli cezaevinde de yok ama kadın cezaevinde başlanmış iki saatlik sohbet hakkı var. En azından şunu ifade etmek isterim. Diyalog kurulabildi, yani insani bir konuşma gerçekleşti. Konuşmak Türkiye’de artık önemli bir şey. Derdini anlatmak ve derdine yasal karşılıklar bulmak ya da bazen mantıksız veya mantıklı karşılıklar bulmak, ama konuşabilmek önemli. Türkiye’yi konuşamaz insanlar yekunu haline getirmeye çalışanlara inat, biz bu girişimlerimize devam edeceğiz. Cezaevleri milletvekillerinin aynı zamanda ‘ne yapıyorsunuz’, ‘nedir sorunlar’, ‘bize gelenler bunlar, yazılan mektuplar bunlar, avukatların ilettikleri bunlar’ diyerek sorunları konuşma ve çözüm yolu bulma görevi olan insanlarız biz. Bu görevimizden de vazgeçmeyeceğiz.
Yoksulluk Cezaevine Yansıyor
Pandemi koşulları farklıydı, bugünün koşulları farklı. Buna göre yine pandemi olduğu iddia edilebilir, ama görüyoruz ki her yerde herkes maskesiz ve ilan edilen bir pandemi koşulu da yok ortada. Buna göre yapılması gerektiğini konuştuk. Mektupların sansüre uğramaması ya da iadeli taahhütlünün çok pahalı olması ve normal mektupların ise akıbetinin gerçekten bilinmediğini ve dolayısıyla cezaevi idarelerini töhmet altında bıraktığını ilettik. Hijyen problemleri ve yetersiz kötü beslenme, kantin fiyatlarında fahiş artışlar olması. Bu cezaevinin sorunu değil aslında. Adalet Bakanlığı’nın sorunu ve ülkedeki yoksulluğun da bir sonucu. Buna göre dışarıdaki yoksulluk cezaevlerine de yansıyor.
İnfaz Yakmaları
Son olarak en önemli sorun, tabii ki infaz yakmalar, infaz ertelemeler. Ben isimleri sayarak konuşmamı bitirmek istiyorum. Hanım Yıldırım, koşullu salıverilme tarihi 21 Eylül 2021 olmasına rağmen bir yıl süreyle infazı yakılmış. Rojlan Erez, bir yıl süreyle infazı yakılmış. Jiyan Ateş, uyku saati ve planına uymaması, okula kayıt yaptırmaması, dezenfektan kullanmaması ve koridorda gördüğü arkadaşına sarılması gerekçeleriyle bir yıl süreyle infazı yakılmıştır. Berrin Sarı, koşullu salıverilme tarihi 21 Kasım olmasına rağmen infazı 9 ay süreyle yakılmıştır. Dilan Oynaş, örgütlü koğuşta kalmaya devam etmesi gerekçesiyle 3 ay süreyle infazı yakılmıştır. Sedef Demir, iyi halli olduğuna dair kurul kararı verilmesine rağmen 3 ay süreyle infazı yakılmıştır. Ağrı Belediye Eşbaşkanımız Mukaddes Kubilay, koşullu salıverilme tarihi 4 Ağustos olmasına rağmen infazı yakılmıştır. Önceki dönem Varto Belediye Eşbaşkanımız Sabite Ekinci, koşullu salıverilme tarihi 17 Haziran olmasına rağmen infazı yakılmıştır. Yine Erzurum Karayazı Belediye Eşbaşkanı Zeynep Bingöl, koşullu salıverilme tarihi 22 Temmuz olmasına rağmen infazı yakılmıştır.
Ülke Cezaevi Kampüsüne Döndü
Cezaevlerinde aslında tahliye zamanı gelmiş olmasına rağmen idari gözlem kurulunun puanlamaları -hakimlerin, savcıların dahi anlayamadığı puanlamalar- olması nedeniyle de; bunu gözleyen insanların cezaevlerindeki idareciler olması, bir mahkeme olmaması nedeniyle de insanlar yattıkları cezanın dışında, aslında cezaevinde bir kez daha cezaya maruz kalıyorlar. Asıl gündem yapmak istediğimiz sorunlardan biri de bu. Cezaevleri dolu mu? Boşalması isteniyor mu? Gerçekten tahliyesi gelen insanların dışarı çıkması isteniyor mu? Yoksa cezaevlerinde herkes kalmaya devam mı etsin? Biz A’dan başladık; F’ler, D’ler, C’ler, S’lere geldik şimdi. Tip tip cezaevleri yaparak bu ülkeyi büyük bir cezaevi kampüsü haline getirmeye devam ediyorlar. Türkiye’nin ve bütün kamuoyunun buna karar verme zamanıdır. Buna izin vermemeliyiz, gerçekten mahpusluk başka bir şeydir, mahkeme cezası başka bir şeydir. Ama burada gözlem kurullarının insanlar birbirine sarıldı diye, görüşçüsü geldiğinde birbirinin kardeşine yaşlı annesine belki bir refleksle sarıldı diye disiplin cezaları verilmesi akla ziyandır, faşizmdir. Bunun başka bir açıklaması yoktur. “
Faşizmin Körüklendiği Ülke
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi avukat Nuray Özdoğan, insan haklarına uygun adil bir ceza infaz sisteminin uygulanması gerektiğini belirterek, “Diyalog kurarsanız çözersiniz bir sorunu. Diyalog kurmadığınız sürece çözme iradeniz olmaz. Dolayısıyla diyalog kapısını açmak üzere geldik. Elbette ki birçok sorun hem yasal mevzuattan kaynaklı hem de Adalet Bakanlığının uyguladığı ceza infaz sisteminden kaynaklı ve bunların bir an önce düzeltilmesini talep ediyoruz. Ama içeride de cezaevi idareci ve memurların da ülke genelinde oluşan taraflaşmaya bağlı olarak siyasi bir taraflaşmanın ürünü olarak işlem yapmamasını, bu konuda eşit ve adil davranmasını söylemeye geldik. Ülke bir ayrımcılığın körüklendiği, faşizmin körüklendiği bir ülkeye çevrildi. Bunu buraya yansıması demek, içeride bir kabus demektir. Bunun önlenmesi için geldik” dedi.
Adalet Bakanlığı'na Seslendi
Cezaevi idaresinin kendilerine “örgüt üyesi” tanımına karşılık hukuki olarak cevap vereceklerini dile getiren Özdoğan, “Şikayet mekanizmalarını işleteceğiz. Bize bu beyanı söyleyen idarecinin, içeride tutsak olanlara nasıl bir tutum sergileyeceğinin endişesi içindeyiz. Ayrımcı olmayan eşit bir infaz sistemi, siyasi görüşünden dolayı kimseyi yargılamayan bir infaz sistemi, mesleğini yapmaya çalışan avukatların da mesleğini yaptığı için yargılamayan bir idari sistemdir bizim talep ettiğimiz. Bu nedenle diyalog kapısını açık tutan idarecilerdir, belki birçok sorunu çözecek olanlar. Özellikle, Adalet Bakanlığı’na seslenmek isteriz. Yeni kurdukları puan sistemini kişilerin siyasi görüşü, tutumu üzerinden değerlendirmemeleri gerektiğini tekrar söylemek isteriz” diye konuştu.
İlave söze ne hacet. Başlı başına şu iliştirilen haberdeki gibi zaferler, efelenmeler, büyük, büyük ülke nidalarının hemen kıyısında cerahat kol gezer. Hakkaniyet, ayaklar altına alına gelen hukuk, bir kimliğe yönelik aralıksız şiddet ve bir siyasi partinin unsuru ya da takipçisi olagelen gel gelelim siyasette ısrarcı olduğu için “terör” torbasına dahil edilmiş binlerce insanın ortak kesitidir mesele. Düpedüz yalın bir biçimde nefretin temsilinde bir kere daha aşılan eşik / varılan odak açısından ne kadar da düşündürücüdür. Etle tırnak illa ki komşu olunduğu zikredilen, Kürd kimliği ve inanç, kültürel alt kimliklerine karşıtlığın ulaştığı merhale, en başından bu yana zikrettiğimiz ikircikli ülkeyi de göstere gelir. Budur bu hallerin yekunudur, vur patlasın çal oynasınlar arasında bildirilmeyen. Bir propaganda bakanlığı olduğu artık yurt dışındaki malum medya organlarında da haber olan İletişim Başkanlığı nam yapının bildirmediği, hiçbir zaman bildiremeyeceği bir hak gasbı halinin her nasıl günbegün, mot-a-mot yeniden ve yeniden imal edildiğini bildirir, bir tek haberin ta kendisi. Bunca afaki bir biçimde cerahate tuzaklanmış bir sahnede, binlerce tutsağın hal ve hesabı her ne olacaktır, sahi ama sahiden de? Diyalog çağrılarının yanıtsız bırakılması, ardının eksik gedik konulmasının Kürd sorunundaki o aşılmazlığı, silahın / yıkım ve ölüm hallerinin pençesinde kaybedilecek daha bir kırk yılı var mıdır memleketin? Mesele budur iş bu raddededir. Bütünüyle bayram, seyran, güllük, gülistanlık memleket haline dair açık seçik ifadelerin yamacında daha katrana rehin edilecek güncesi, günleri kalmış mıdır bir memleketin, nedir yani? Kim fark edecektir, bunca bariz çığlıkları, ne zaman, nerede ve ne şekilde?
BirGün Gazetesinden ilgili bölümü aktaralım: “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "AKP bir suç örgütü olduğu için kapatılacak" diyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ı hedef aldı. Şık'a yönelik "Bu zat zaten teröristin tekidir" diyen Erdoğan, "Önce o kendi paçasını nasıl kurtaracak ona baksın" dedi.
Erdoğan, cuma namazı sonrası gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ahmet Şık'ı Hedef Aldı
TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın "AKP bir suç örgütü olduğu için kapatılacak" sözleri üzerinden hedef alan Erdoğan, "Bu zat zaten teröristin tekidir. Teröristin teki olmanın ötesinde nasıl olduysa milletvekili olma şansını yakaladı. Ve şu anda da kullanıyor. Bir hukuk devletinin içerisinde adeta teröristlerin yaklaşım tarzıyla bir yaklaşım içerisinde. Ahmet Şık'ın soyadı 'şık' ama kendisi neye benziyor bilmiyorum. Dolayısıyla onun gücü ne AK Parti'yi kapatmaya yeter, ne bizleri bu noktada mahkum etmeye yeter. Önce o kendi paçasını nasıl kurtaracak ona baksın. Çünkü bugüne kadar birçok terör örgütlerinin içerisinde yer almış bir kişi. Bununla ilgili olarak da zaten tazminat davası açılmıştır. Milletvekilliği olayı üzerinden çıktıktan sonra, yani dokunulmazlığı da kalktıktan sonra ceza davaları arkasından gelecektir" ifadelerini kullandı.
Ahmet Şık'tan Yanıt Geldi
Ahmet Şık, kendisini hedef alan Erdoğan'ın sözlerine Twitter hesabından yanıt verdi.
Şık, açıklamasında, "İktidarınız sona erip memlekete hukuk geldiğinde, menfaatini değil hukukun haysiyetini önemseyen şimdiki gibi kuklaya çevirdiklerinize benzemeyen yargı mensupları kimin terörist kimin çete lideri olduğuna karar verecek. O zaman konuşuruz bu konuyu" ifadelerini kullandı.
Ne Olmuştu?
Ahmet Şık Medyascope kanalında Ruşen Çakır'a konuk olduğu programda, olası hükümet değişikliğinde AKP'nin kapatılacağını ve üyelerinin bir kısmının yargılanacağını söylemişti.
Şık, "AKP'ye MHP'ye bırakmayacağız bu muhalefeti. Ki onlar darmaduman olacaklar. Hepsi suç örgütü üyesi olmaktan yargılanacak yapıdan bahsediyoruz. Temiz olanları, suça bulaşmayanları Meclis'te kalmaya devam etsin. Ama AKP bu nedenle kapatılacak ya! AKP bir siyasi parti muamelesi görmeyecek bu dönem kapanırsa. AKP bir suç örgütü olduğu için kapatılacak. Siyasi parti kılığına girmiş bir suç örgütü diyecekler" ifadelerini kullanmıştı.”
Düzenin suna geldiği sahanın her nasıl alenen daraltıldığı bir kere daha ortaya serilir o baş amir tarafından. Memleketin bir asırda demokrasi ediminden her nasıl fersah fersah dibin dibine uzandığının da şeceresi vardır. Ezber edilmiş devlet aklının suna geldiği, kendi aklı kendi normuyla bina edip, kendisine benzetemediği, saymadığı kim varsa onu etiketlemek için kullana geldiği “terörist” yaftası bir kere daha piyasaya sunulur. Cerahati var ederek o yirmi koca yılda memleketi topyekun kuşatan, sınırlandıran bir başkasıymış gibi bariz bir yönelimi savunur baş amir. Hedef kıldığı kişinin gazeteci ve insan haklarına dair iş bu memlekette sayıları belli bir aktivist olmasını göz ardı ederek, çürümeye dair kelam ettiği için onu gözden çıkarttığını kendi yayın organlarından pay eder. Azarlar, gürler. Bir cuma namazı çıkışına daha elastik / uzunca bir demeç sağanağı ile siyasal islamın aslında her ne olduğunu gösterir, kanıtlar. Bütünüyle sarpa sarmış bir memlekete güven vermek yerine o kangren hali dah da üstenci bir halde savunmak derdine düşülür. Hesap vermek bir yana, hizmetkar olmaya geldik diye buyurduğu günlerden bunca zaman sonra ortaya çıkan akp iminin nasıl da pervasızca bir yıkımı öncelediği bildirilir. Düşmanlaştırma, ötekileştirme, hakkaniyeti alaşağı edip, insanları rencide etme, sırf adaletsizlikler için kendisine hesap vermesi gerektiği / adalet makamına / bildirildiği için Ahmet Şık şak diye terörist olarak ilan edilir. İyi de bunun neresindedir adalet, özgürlük, hürriyet, demokrasi sevdalılığı vs. Kini, kibiri ve aralıksız kötülüğü arzulayan suretiyle, kural da kanun da benim çıkışlarıyla birlikte baş amir, ülkenin vardığı istikametin şen şakrak değil, doğrudan despotizm içinde, çıkara ve riyaya dayalı bir teslimiyetçilik olduğunu örnekler. İyi de nereye kadar. Sözlerine dair daha fazla şey yazılabilir lakin, düşünce özgürlüğü liginde yerlerde sürünen bir menzilde, anılan / bildirilen her şey kalem kırmaya yeterli görülendir. Anladınız siz onu!
Bayramlar, seyranlar, cümbüşler geçip gidiyor. Her defasında gümbürtü sonrasında başka ve bambaşka yaralara sahip olunuyor. Gündemin getirdikleri, dünden kalanlarla birleşip, bütünleşerek yarınlara taşınıyor. Ne adalet adalet olarak kalıyor, ne hürriyet bahsi sahiden de yaşar, işlevsel. Ne hakkaniyet mevzu mesel olunuyor, ne de bunca çürümeye karşılık en ufak bir sorgulama hali. Tahakkümün sınırları öylesine geliştiriliyor ki, baş amirin ve o şürekasının suna geldiği her şeyle biraz daha hayatın normali tahrip edilmeye, kuşatılmaya devam olunuyor. Nefes alacak en ufak bir boşluk bırakmamacasına her günü biraz daha karanlıkla bütünleşik kılarak bir döngü var ediliyor. Hanedan çalıyor, derdi de, diyeti de halka kalıyor. Hanedanlık ve şürekası, hamili kart yakınımdır bahisleriyle birer birer birbirlerine tuzaklamalar yaparken ne olacak bu hal diyen yurttaş / gazeteci veyahut vekil terörist ilan ediliyor. Bir terörist / terör lafzıdır gidiyor, bir gün bu beriki gün şunlar, bir başka gün de mahalledeki manava fişlemeler, kapı komşusunu cimer’e şikayetler var edilir. Bir başka gün bunlar kafi görülmez, bir kapı komşusunda var edilmiş talan / yıkıma ortaklık gibi, başka ikisinde de aynı cürmü tekrardan var etmek derdine tasasına düşülür. Bir yanı hep eksik kalacak nice bahis, bir yanı hiç tükenmeyen nice yarasıyla bayramın da seyranın da gümbürtünün de ardılı yıkıma çıkıyor bu menzilde bu kesin bilgi! Patırtıların arasında sunula gelen her cerahat biraz daha eksik, biraz daha yarım yamalak bir ülkenin de imalini göstere geliyor. İyi de istikametini bunca pervasızca bu kadar kör kör parmağım gözüme bir tahlille / pratikle biçimlendiren bir zeminde hayata dair hiçbir bahsi muhafaza edebilmek söz konusu mudur? Bu mudur seksen beş milyonun, çok ufak bir azınlık dışında, hayat diye yaşadığı işkencenin / çürümenin / eksilmenin bir telafisi söz konusu edilebilecek midir, ne zaman, hangi zaman? Bayram, seyran, gümbürtü her dem yas evine çıkıyor bu menzilde, sorgulamak ne zaman, hangi zaman?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
İlüstrasyon – Jun CEN v/ The New York Times
0 notes
61oflu2 · 11 months
Text
Parklar bahçeler,alışveriş merkezleri,caddeler Suriye'li, Afganlı,zenci kaynıyor.Adeta Ortadoğu,Afrika koptu Türkiye'ye yerleşti.
Türk milleti kuzuların sessizliğini yaşıyor.
Yabancılar alanlara yerleşince Türkler çekiliyor.
Sokaklar güvende değil,Türk devleti,Türk milleti güvende değil.
Akp,Türkten başka ne varsa kucak açıyor,Mhp ses çıkarmayarak destekliyor.
Allah Türkiyemizi korusun,Türk devleti Türklerin elinden kayıp gitmesin.
#ÜlkemdeSığınmacı istemiyorum
#Ülkemde Suriye'li istemiyorum #Ülkemde Afganlı istemiyorum #Ülkemde Afrikalı istemiyorum
#Türkiye Türklerindir 🇹🇷🇹🇷🇹🇷
#Akp #Chp #İyi parti #Mhp #Zafer Partisi #Memleket Partisi
9 notes · View notes
34-ist-34 · 1 year
Text
"Erdoğan aradı. Annemin hasta olduğunu öğrenmiş. 'Geçmiş olsun' dedi
'Annen için ne yapabilirim?', diye sordu. 'Senin için ne yapabilirim' diye sordu
Kemal Bey aradı, Tandoğan mitingine davet etti"
- Memleket Partisi Gen. Bşk. Muharrem İnce
- @Hurriyet - @abdulkdir_selvi
15 notes · View notes
dengesizim · 1 year
Text
bu memleket partisi kitlesi niye bu kadar mal aq
11 notes · View notes
altinovaguncel · 2 years
Text
Bu pazar seçim olsa Erdoğan açık ara önde: İşte son oy oranları
Bu pazar seçim olsa Erdoğan açık ara önde: İşte son oy oranları
Areda Survey, 2023 seçimleri öncesi siyasi liderlerin son oy durumlarına ışık tuttu. Türkiye genelinde 3 bin 872 kişi ile yapılan anket çalışmasına göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. tura kalması halinde tüm adaylara karşı açık ara önde. Peki, bu pazar seçim olsa hangi aday kazanır? İşte merak edilen seçim anketi sonucu ve 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi için…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
tyhaber · 1 year
Video
youtube
ÜÇÜNCÜ YOL NE SAĞDAN NE SOLDAN ATATÜRK’ÜN YOLUNDAN MUHARREM İNCE
0 notes
dilsel · 1 year
Text
Memleket partisi genel başkan yardımcısı İpek Özkal’ın neden soyadını ve eşini sır gibi sakladığı ortaya çıktı. Milletvekili adayı gösterilince mecburen soyadını kullanmak zorunda kalan Özkal’ın eşinin 5’li çete olarak bilinen Kolin Holding üst düzey yöneticilerinden biri olduğu ortaya çıktı
Umarım sadece soyadı benzerliğidir demek isterdim ama fotoğrafları da var
İnanmayan olursa haber linkini paylaşabilirim👐
11 notes · View notes
haberyerelcom · 2 years
Text
Muharrem İnce'nin Demirtaş sorusuna verdiği cevap olay oldu
Muharrem İnce’nin Demirtaş sorusuna verdiği cevap olay oldu
YouTube’da yayın yapan Babala TV’nin bu haftaki konuğu Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce oldu. Katılımcıların soru cevaplarıyla ilerleyen programda İnce, öyle iddialı bir açıklama yaptı ki, izleyenleri şoke etti. Selahattin Demirtaş sorusu geldi, ne diyeceğini bilemedi Eline mikrofon alan ve adının ‘İlayda’ olduğunu söyleyen genç bir seyirci, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes