"BEN İLİM TALEBESİYİM" DİYECEKSİNİZ!
Ubeydullah Ahrar Hazrtleri karşılaştığı bir kişiye sordu :
"Sen kimsin?"
O kişi, "Ben ilim tahsil eden küçük bir talebeyim" deyince Hâce Hazretleri şu karşılığı verdi :
"Böyle (küçük diye) söyleme. İlim muhteremdir. İlim kimdeyse o da muhtemdir. Ben ilim talebesiyim diyeceksin."
“Benim Allah’a sözüm var. Benim canımı rahlenin başında al” diyen ve bundan 16 yıl evvel bugün camii şerifte veediği ders esnasında şehid edilen Şehit Bayram Ali Öztürk Hoca efendiyi Rabbimizin tarafımızdan hayır ile mükafatlandırmasını diliyorum.
Merhumun ilim ve tarikat ilişkisine dair
Mektubat-ı Rabbani'den nakille anlattığı şu bilgileri ruhu azizelerine ithaf ederek arzediyorum ;
"Vel Ulamaurrasihun; Ulamau rasihun.Cemeu beynel kışri vellübbi "
(Rasih alimler hem kabuk hem özü birleştirmişlerdir. Bunlar şeriatin hem suret tarafını hem hakikat tarafını elde etmiştir.)
Mehmet Savaş Hoca Allah uzun ömürler versin bir gün derste demişti ki Hanefî mezhebinde bulunan fukahanın yüzde doksan beşi ehli tariktir. Hepsinin bir tarikat dersi vardır. Alusi zade tefsir sahibi o büyük allâme Mevlânâ Halidi Bağdadinin mürididir. İbn-i Abidin mesela yani en son hanefi fukahasından en güçlü ulemadandır. Kendisinin hayatı Mevlânâ Halitle beraber geçmiştir. Mevlana Halidi Bağdadi 48 yaşında vefat etti ama kendisinden yaşlı olan binlerce insan ona intisap etmişti. Ne özelliği vardı?
Ulema diyor ki, (ehli tarik olan) Hayali'nin yazdığı Şerhu'l Akaid'in haşiyesini okuyanlar bu zatın ne denli ilim sahibi olduğunu anlar ama o yazmış olduğu kitabı anlayan kim?
(Günde bir öğün yemek yiyen bunda da çok azla yetinen Hayali Ahmet Efendi zayıf, incecik, hafif, narin yapılı bir vücuda sahip idi. Katiyyen boş söz konuşmaz, boş vakit harcamaz, daima ilmi çalışmalar ve ibadetle vaktini değerlendirirdi. O'nun ilmi mubahase ve münazara dışında konuştuğu nadir idi. Hocazade'yle ilmi tartışmada üstün gelen tek bilgin Hayali Ahmet Efendi olmuştur.
Hayali Ahmet Efendi Fatih devrinde yetişmiş Hocazade Efendi seviyesinde değerli bir bilgindir. Bu Osmanlı alimi, 33 yaşında vefat etmesine rağmen geride değerli eserler bırakmıştır.
Şemsuddin Ahmed'e Hayali denmesi veya onun bu mahlasla tanınması ilminin genişliğinden ve derinliğinden kaynaklanmaktadır. O İslam'ın 3 önemli lisanı Arapça, Türkçe ve Farsçaya tam vakıf idi. Her üç lisanda Şiirler yazacak derecede olduğunu eserleri tanıklık etmektedir.)
Hayali Efendi işin hem zahir tarafı hem batın tarafında bir numara yani.
Şahı Nakşibend kuddise sirruhunun müridi ve damadı aynı zamanda halifesi Alauddin Attar efendidir. Şerhi Mevakıf isimli eseri
Osmanlı medreselerinde 600 sene
okunan Seyyidi Şerif Cürcani ona intisap etmişti. Ki insanlar Allah'ı Seyyidi Şerifi Cürcaninin kitapları ile tanıyorlar, hâlâ kitapları baş çekiyor bir numara. Kendisi 25 yaşındayken 70 yaşında Saadettin Taftazani'yi ilmi münazarada mat edecek kadarda güçlü ilmi vardı, yaş 25 rakibi 75 yaşında, onu bile mağlup etti ilmi tartışmada. Seyyidi Şerif Cürcani diyorki; Tamam kitaplar var, şunlar var, bunlar var, vs.. herşey güzel diyor ama ben Cenab-ı Hak Celle Celalühü'yü ve O'nun meram ve maksudunu, maksadını Alauddin Attar Efendiye intisap ettikten sonra öğrendim. Bak nasıl bir açı veriyor Ehlullah. İmamı Rabbanî kuddise sirruhu bir mektubunda bir satır var orada diyorki;
Allah Celle Celalühüyü en iyi anlatan Mevla'yı en iyi tanıtan yazıyla kitapla en iyi tanıtan Celalüddin Devvanidir. Celalüddin Devvanide Osmanlı medreselerinde uzun yıllar okumuştur. Akaidde bir numara, müctehiddir aynı zamanda, Sultan diyor ki, Cenabı Hak Celle Celalühüyü anlatmakta Celalüddin Devvani bir numara, o kadar güçlü bir âlim fakat bununla birlikte yine Cenab-ı Hakk'ın varlığını isbatta Mevlayı izah etmekte yazmış olduğu kitab hakkında ulema diyor ki, şu satırda şöyle konuşsaydı daha iyi olacaktı , şu satırda şöyle konuşsaydı daha iyi olacaktı. Şurada şöyle söyleseydi daha iyi olacaktı diye Devvaniyi Ulema tenkit etti. İmam-ı Rabbanî diyor ki kuddise sirruhu , Yahu bu Mevla'yı biz nasıl tanıyacağız? Bu işin piri üstadı Devvani. O dahi yazdığı kitapta tenkit alıyor.Ne yapacağız?
İmam-ı Rabbanî buyuruyor ki gel gel gel, gel bu tarafa gel birde tarikat yoluyla, tasavvuf yoluyla bu hususi meslekle gel Mevla'ya gidelim, diyor. Burada kesinlikle şüphe, zan , "vay şöyle olsaydı böyle olurdu, vay böyle olsaydı böyle olurdu " diye birşey söz konusu değil. Allah'ın izniyle otobandan usulüne riayetle tarikat yerine getirilirse Mevla'ya ulaşırsın, Mevla'yı tanırsın dedi Sultan."
Savm u sâlât u hac ile sanma biter zâhid işin,
İnsân‐ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş
Kande gelir yolun senin ya kande varır menzilin,
Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş.
Mürşid gerektir bildire Hakk’ı sana Hakk’al‐yakîn,
Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş
(Niyazi Mısri ks)
Bir Hoca Efendi anlatıyor:
"2016 yılında İlahiyatta iken Amerikalı araştırmacı üniversiteye gelmişti. Onu Amerika'dan Diyarbakır'a getiren sebep; Türkiye doğusundaki muhafazakarların mütedeyyin kalmalarının sebebi nedir tezi idi. Ona sorduk: Sizce en büyük etken nedir ? medreselerin varlığı, dedi.
Benim dikkatimi celbeden şudur; Amerika'dan taaa buralara kadar gelip bu işi kurcalayan Amerikalı adamın veya onu gönderen Üniversitenin ya da sistemin bundaki amacı nedir ?!
İşte, bizi bozmak için her türlü gayretleri! Medreselere sahip çıkın. Gelecek oralardadır." (İbrahim Kaya)
Şu ihtarıda unutmayalım:
İbn Hazm der ki: "Ehil olmayan kişilere ilmî meseleleri aktarmak, onları ifsat etmek demektir." [el-Ahlak ve's-siyer, s. 65]
Ebu Bekir Sifil Hoca Efendi gençleri uyarıyor:
"Genç kuşaklara bir tavsiyem daha olsun. Aidiyetlerinizden bu kadar kolay şüphe etmeyin! Birilerinin sizin kafanızı karıştırmasına bu kadar kolay fırsat vermeyin! Bir video dinledim, bir hocayı dinledim, YouTube 'da bir videosunu izledim kafam karıştı..." Bu zaaftan kurtulun; Siz Müslümansınız ! İslam 1400 küsur sene boyunca size , tek bir müstakim çizgi halinde geldi. Kendi içinde, kendi ihtilaflarını da size nakletti. Böyle devasa bir özgüven sahip bir müktesebattan bahsediyoruz. Kafanız bu kadar kolay karışmasın. Siz Müslümanız ! Siz , Allah'ın yeryüzündeki şahitlerisiniz! Kendinizden, duruşunuzdan, aidiyetlerinizden, imanınızdan , geçmişinize bu kadar kolay şüphelere düşmeyin. Birilerinin sizin üzerinizden bir mankurtlaştırma operasyonu yapmasına bu kadar kolay teşne olmayın!"
Abdullah b. Mübarek r.aleyh şöyle buyuruyor :
ربّ عملٍ صغيرٍ تُعظّمه النيةُ وربّ عملٍ كبيرٍ تُصغّره النيةُ
"Nice küçük ameller vardır ki niyetin sağlam ve güzel olması o ameli büyük yapar. Nice de ameller vardır büyüktür ama niyetin zayıflığı ve bozukluğu o ameli küçük kılar."
Hâce Muhammed Pârisa Hazretleri buyurur:
"Ubûdiyetten anlamayan, rubûbiyetten de bir şey anlamaz..."
(Kulluk ve kulluğun meselelerini anlamayan, Allaha kulluk yapmayan kişi Mevla'yı tanımıktan da mahrumdur) (Faslu'l-hitâb)
Rasûlullah Efendimiz ﷺ şöyle buyurdu:
"Gaflete dalarak gülüp oynayan, kabirleri ve toprak altında çürümeyi unutan kul ne bedbahttır. Azan, haddi aşan, nereden geldiğini ve nereye gittiğini unutan kul ne bedbahttır" (Tirmizi, Sıfâtü’l-Kıyame, 17)
Not:
İşgalci İsrail'in ablukası altında
adeta bir açık hava hapishanesi
hükmünde olan Gazze'de "Hâfızlık" eğitimini tamamlayan
581 talebe için icazet merasimi düzenlendi.
Böylesi zor şartlara rağmen
ALLAH Kelâmını ezberlemeyi
başaran kardeşlerimizi tebrik ederim Rabbim onlarla kıyaslanamayacak kadar rahat şartlarda altında yaşayan bizlere ibret olmasını Rabbimden dilerim.
6 notes
·
View notes
Yürüyen bir kütüphaneydi bayram hoca.
Türkçe ve yabancı dillerde okumadığı türde kitap yoktu. Tefsir, hadis, tasavvuf, akaid, fıkıh gibi dini eserlerin yanında; felsefe, psikoloji, sosyoloji, mantık, coğrafya, edebiyat, tarih gibi alanlarda da kitapları mevcuttur.
Arapça, Farsça, İngilizce, Fransızca, Osmanlı Türkçesi ve Almanca biliyordu. 28.000 cilt kitabın yer aldığı bir kütüphaneye sahipti.
Yabancı isimleri hiç unutmaz, okuduğu herhangi bir kitabın tamamını nakledebileceği hafıza ve yeteneğe sahipti.
Dünya’nın bir çok yerinden Alimler ve tarikat şeyhleri mektubattan soru sormaya gelirlerdi.
3 Eylül 2006 tarihinde İsmailağa Camii‘nde sabah namazından sonra verdiği sohbet sırasında, hain bir suikastçi tarafından kalbinden bıçaklanarak şehit olmuştu. Mektubatçı Şehit Bayram Ali Öztürk Hocamizi rahmet, minnet ve özlemle yad ediyoruz.
18 notes
·
View notes