Tumgik
furkaneneserata · 2 months
Text
Ciddi anlamda ölmek istiyorum.
Sözlerimi kafiyelerle, kelime oyunlarıyla maskelemek istemiyorum.
Aptal şiirler yazmak istemiyorum.
Sonuçta hapsoldum kağıtlara, bari hapsolduğum yerde özgür olayım.
Gebermek istiyorum.
En acısız, en kolay olanından.
Kimse ne der düşünmeden.
Son saniyelerin hazını hissederek,
Ölmek istiyorum.
Huzura kavuşmak.
0 notes
furkaneneserata · 4 months
Text
HEP NEZAKETTEN
Oturuyorum, nerede?
Ayaklarım sızlıyor. Ellerim yine birleşiyor “tek”lik.
Ah! Neredeyim bir bilsem!
Kutudaki karton görünümlü duvarları ne yapsam?
Bilmiyorum. Sorum cevabı ister mi?
Çıksam ne olacak diye sormadım sayıyorum.
Git gel yapmamı reddedercesine,
Hah! Ne güzel yalanlar!
İki saniye daha yaşayabilirsem kafidir.
İki saniye daha baksam bu dünyaya!
Eller var. Kafalar var. İçinde Bilinç.
Kovamı koydum bekliyorum ki içini doldurun.
Hayır hayır! Yalan söyledim. Görmeyin.
Görürseniz deliririm.
Aptala benziyorum zaten. Ne yapıyor bu aptal?
Konuşuyor zaman zaman, gerçekmiş gibi,
Ayırdığı zamanlarda ise gülüyor sadece.
Bakmıyor bize. Saymıyor bizi. Biri birini tutmuyor.
Yeter be! Ne kadar garipsin! Çizgin olsun!
Kimsin sen? Siyah mı beyaz mı? Mavi mi Kahverengi mi? Kırmızı mı Yeşil mı?
Bilmiyorum ki! Renk mi? Ne diyorsun?
Doğdum mu? Saymıyorum!
Çakmak ver bana! Ver de yakayım seni ve sorularını! Benimkiler yanmıyor.
Neyse ne.
Gel gülelim beraber.
Eşlik et bana.
Bak rahatladım şimdi.
Bak dağınık değilim şimdi.
Ne kadar güzelmiş çizgisizlik!
Ne kadar güzelmiş derinliklere uçmak!
İlaçlarını unutamazsın ben senin için de aldım.
Atıyorum ağzıma teker teker.
Bak doydum şimdi. Geliyor silüet. Aynaya bakarsan görebilirsin.
Hah! Rahatladım şimdi.
-Yine ne yapıyorsun aptalım benim? Aynı sözler, aynı köşkler. Sıkılmadın mı sayıklamaktan? Beyninin direnci neymiş böyle?
-Cevabı hep aynı. Nefesi hep sigara kokuyor. Sanki daire çizerken cevapların da öyle olması gerektini düşünüyor. Ne kadar garip!
-Susmak da bilmez! Rica ederiz duymaz mı? Soru mu benimkisi? Hep aynı zamanlarda ortaya çıkıyor. Araştırılmalı. Nezaketten, hoşgörüden.
-Aynı gün aynı saat?
YZ
0 notes
furkaneneserata · 5 months
Text
Sağlıklı, empatiden yoksun, güç düşkünü ve aşağılık kompleksi olan aptallara karşı; Hayatı bir yarış ve katlanma sınavı olarak gören, sonucunda başaramayanların saygıdan yoksun ezik varlıklar olduğu düşüncesine:
Genç Werthter’in Acıları’ ndan şu cümleyi söylemek isterim:
“Aptal adam! Yüksek ateşten öldü! Gücüne kavuşuncaya, özsüyü iyileşinceye, kanındaki fırtına dininceye kadar bekleseydi: Her şey yoluna girecek, bugün yaşıyor olacaktı!”
Demek ne kadar doğrudur?
0 notes
furkaneneserata · 5 months
Text
YETER DİYORUM DA DİNLEYEN YOK
Bıktım yazmaktan.
Günüm bir, saatler bir.
Saatler atıyor yelkovanı.
Yürüyorum da nereye?
Yıkım neredesin?
Hobi edinmenin verdiği ağırlık.
Dünyaya bağlanmak için sarfedilen efor.
Mutlu olmak için verilen güç.
Çok büyük.
Yüzüme bakıp tükürür müsünüz?
Elimde sizde olan yok diye mi bu sinir?
Bak bakıyorum hayallerime, hepsi uçmuş.
Hadi söyleyin aynılarını! Hadi tutunalım!
Da nereye?
Yaptıklarımız dostlarım,
Gökyüzüne bakınca kayboluyor.
Biliyorum bunu sevmezsiniz.
Hadi uçalım! Şaşırmadan! Kudurmadan!
Bırakamaz mısın?
Özsüz. Aidiyetsiz. Bir mahluk.
Yürüyor yavaş yavaş. Koşmak zahmet olmuş.
Sanki başka seçeneği varmış gibi.
Değil mi Pertinax?
YZ
0 notes
furkaneneserata · 5 months
Text
DELİRİYORUM Kİ KURTULUYORUM
Söyleyemiyorum işte sen anla!
Gösteremiyorum işte sen anla!
Bak soğuklar geldi yeniden.
Gariptir değil mi?
Ben şair oldum!
Neden anlamak bu kadar mu zor?
Bak!
Değerimi gösteriyorum.
Sözümü tutuyorum.
Hiç önemi olmasa da!
Geberiyorum, düşündüklerimin acısı.
Sancılarımın çiçeği.
Soğuklar geldi yeniden.
Yüküm çoğaldı yeniden.
Dur?
Rüyam büyümüş, gerçek değil.
İyice deliriyorum.
YZ
0 notes
furkaneneserata · 6 months
Text
AVUTUYORUM SANA KARŞI BENİ DÜNYA!
Yazmanın önemi ne? Göremiyorum hiçbir şeyi. Duyamıyorum hiçbir şeyi. Her şey bulanık, kusurlu. Sevilmek. Kapalı bir kutu.
Ahenk, Sevinç, umut, istek, arzu; Karanlık, yıldız, yılmak, üzülmek, sevinmek, ağlamak, sızlamak, ummak, heves etmek, hayal etmek, bakmak, gizlemek, görmek, işitmek, dokunmak, sıcaklık, ona bakmak, mutluluğu için yalan söylemek, kendini kandırmak için yalan söylemek, katlanmaya çalışmak, saçına dokunmak, nefesini içine çekmek, hediye almak, manzara göstermek, ıslatmak, ısıtmak, öpmek, kendini koparıp ona vermek, dost olmak: Yardım etmek, kötüyken kendin olmak, güç vermek, saçmalamak, sır vermek, sır almak, birlikte düşmek, birlikte kalmak, yaşamayı seçmek.
Bilmeseydik öleceğimizi ne işe yarardı?
Bilmeseydik biteceğini, anlamlı olan, nereye kalırdı? Saklanırdı?
Ben,
Hiçbir şey göremiyorum artık. İster istemez aynı soruyla avutuyorken buluyorum kendimi. Üzüntüyle, çaresizlikle kol kola vermiş: Yamuk, altı boş bir yolda yürüyorum. Yaşıyorum gözüken zamanlar kendimde olmayı bıraktım, izlenim bile veremiyorum artık. Artıklar o kadar çok doldu ki içimde, yeter artık! Son. Fazla uzadı. Unuttu beni. Bıraktı beni. Sevmedi beni.
Gözlerim yanıyor. İçten içe havaya uçuyor.
Öyle bir sel başlasın ki şu dünyada
Gözlerim doysun
Ciğerlerim de büzülsün
İçine ben gireyim
Son bir kez yüzeyim
Kim bilir? Belki ağlarım
Ağlasam bile görülür mü gözyaşlarım?
Görülürse bile önemi yok
Belki yaşadığımı hatırlarım
Anlarım,
Ve yeniden ağlarım
Veda etmeyi beceremem ben. Garip olan, benin en çok istediği de bu! Yazıklar olsun.
Güzel şeyler söylemeyi, karşımdakini güzelleştirmeye çalışıyorum hep.
Bırakışımın acı ve üzüntüsünde hala güzellik vermeye çalışıyorum.
Ben de böyleyim naparsın?
Şunu söylesem bütün dünya duyar heralde!
Ölürken korkmayacağıma söz veriyorum. Deneyeceğim ve belki bir gün, son saniyelerimde sözümü tutabileceğim.
Gittiğim zaman sizi hiç hatırlayamayacak olursam üzülmeyin.
Birkaç sayıda insan.
Ben mutlu olacağım.
Bu dünyada göremediğim yalnızlık kadar.
YZ
0 notes
furkaneneserata · 6 months
Text
SORU İŞARETLERİ
Sandığım kadar aciz ve kötü değil miyim dostlarım? Ben bundan uzağım. Göremedim, işitemedim. Demek ki bu zamana kadar gerçeği göremedim. Öyle mi?
Umarım, dostlarım. Umarım.
Geçmişimde almak istiyorsan fazlasını vermelisin, ben bunu öğrendim.
Ben bunu öğrendim.
Hatalıydım belki ama ben böyle öğrendim.
O kadar uzağım ki ilgilenilmeye, dehşete düşüyorum. Korkuyorum ve gülüyorum.
Her neyse verdiğiniz,
Her neyse düşündüğünüz,
Her neyse gördüğünüz,
Teşekkürler.
0 notes
furkaneneserata · 7 months
Text
YALNIZLIĞIN SOYLU DURUŞU
Ey!
Hey!
İsteklerin senin kafesin!
Umutların ve amacın kafesinin anahtarı!
Gün gelir ki bunları yapabilesin!
Gün gelir ki insanlara bakabilesin!
Gün gelir ki arkaya bakıp ağlayabilesin!
Yıllar sonra geriye baktığında başardım diyebilmek.
Tek başıma yaptım diyebilmek.
Ötesi var mıdır?
Hayatın anlamsızlığı sana gülerken ağlayabilmek!
İçindeki şehveti dışarıya çıkarabilmek!
Bağırabilmek dostum!
Bağırabilmek!
Soğuğun acımasızlığını tatlı bir benimsemeyle kabullenmek.
Yaşlar sel olurken geriye umutla bakabilmek.
Seni o kadar çok istiyorum ki anlayamazsın.
Benim güzel sevgilim.
Benim biricik yalnızlığım.
Benim biricik adımlarım.
Merhaba!
YZ
0 notes
furkaneneserata · 7 months
Text
HAZIRLANIŞ
Ben.
Yalan söylemiyordum.
En azından o an için.
Edilgen davranışlardan uzak bir çöldeyim. Çöldeki kum taneleri olan insanların yanında. Durmadan, düşünmeden savruluyorum. Şairliğin verdiği yanıltıcı şehvetten uzak vücut hareketlerimle şarkı söylüyorum. Ayaklarımın ve ellerimin ahengi bilinçten uzak bir köşede, hücrelerimin etkisine -emirlerine bırakıyorum. Bende milyonlarca kum tanesinden biriyim. İçim bana öyle olmadığımı söylese de beni kandırmasına alçak bir gülümsemeyle karşılık verecek kadar bilgeyim.
Yavaş yavaş benlik kaybolur içimden. Ya da ortaya çıkıyordur kim bilir?
İşte benlikten yoksun:
İşte istek.
İşte umut.
İşte amaç.
İşte hayallerin karşısında duran tembellik.
Dans edin! Durmayın. Ama uyumlu olmasın. Yapacağınız gibi.
Yavaş yavaş silinirken ben, iki kelam etmek isterim.
Nereye gidiyorum?
Uçucak mıyım? Yoksa çekirdeğin yanına kül olmaya mı?
Sormak istiyorum:
Hep mi böyleydim? Yoksa benim aptallığım mı? Yoksa benim…
Ben mi?
Tanrı beni nasıl seçmez?
Yoksa ben yalan mıyım?
Lütfen. Bunlara inanamam. Bunlara kanamam. Ben bunlarla veya bunsuz yaşayamam.
Ne olurdu sanki seçilmiş olsaydım? Ne olurdu sanki dünyayı değiştirecek o, ben olsaydım?
Niye ki bu küstahlığım? Kendime yüklediğim bu değerin egosu. O kim ki bana yalan söylesin? Benden nefret mi ediyor? Ediyorsa bile bana neden fark ettiriyor?
İstemediğime inandım. Bunların hepsi yalan. Şarhoş. Ağzından çıkan sesler tanrıya gidiyor. Uzaktan gelen o şey ne? Yoksa bize mi gülüyor?
Gideceğim, nefes alacağım oksijensiz yer. Çoktan tanıtıyor kendini. Nedense beni yargılamadan almaya hazır.(?) İnsanlığa hediye vermeye hazır. Hazırda hazır. Hazır olmayan benim. Benim.
Başından beri korkuyorum. Başından beri gitmeden önce son bir kez daha kanıtlamaya çalışıyorum kendimi. “Ait değilim!” diyebilmek için son bir kez daha test ediyorum kendimi. Gerçi, benim inanmam, hatta kanıtlamam fayda mı sağlayacak? İhtimal bile veremediğim gelecek bana gülmeye başladığında dehşete düştüm.
Anında yazdım. Anında yalvardım.
Bir şey değişti mi?
Çığırışımı eylemden saymayı bıraktım.
YZ
1 note · View note
furkaneneserata · 7 months
Text
TUTKUYA BAĞLI NEFRET
Acıya bağlı nefreti sevmem.
Bu nefret; içinde yeteri kadar sebep barındırmayan, daha çok öznellik içeren sorumsuz bir dışavurumdur.
Bu nefret insanı yukarı çıkaracağı gibi, duygusal etkinliğini yitirdiğinde insanı aşağı çekmeye başlar. İçindeki kıvılcım yavaş yavaş sönmeye başladığında eylemlerinin manası silinir ve yerini gereksiz bir manasızlığa bırakır.
Zamanla bu nefret o kadar soluklaşır ki benliğini fark eden insan nerede olduğunu şaşırır. Zaman algısını yitirdiğini fark eder. Kaybettiği zamanın hesaplaması yapılamaz. Zaten zamanı belli bir hesaplamaya sokmak sadece bu durum için değil her durum için yanlış bir referansa bağlanır.
Nefret etmek içinde mantıklı bir tutku barındırması gerekir.
Nefretini her türlü açıdan düzgün bir kalıba sokabilen ve bunun üzerine pişmanlık duymayan insan, duygusunu tutkusuyla birleştirdiğinde olgun olur ancak.
Ancak bu nefret kullanılmaya değerdir. Nefret etmek için eden insan değerlidir. İçinde az da olsa umut besleyen insanın nefret etmesi kendisi için bir yanılsamadır.
Tutkunun yavaş yavaş kaybolması, nefretin onu yiyip bitirmesi beni delirtir. Çünkü tutkudan uzak kalan bir insan, yaşamayan bir insandır.
Tutkumuzun bizi büyütmesini severim.
Hayatın manasızlığı, deliliği ve acımasızlığı karşısında elimizde tutkumuzdan başka neyimiz vardır ki?
0 notes
furkaneneserata · 8 months
Text
ARADA SIRADA YAŞARIM
Hayat bitmez bir tempo. Çoğu zaman tempomuz bizim onu fark etmemize bile izin vermez. Bazen bir ay boyunca bir dakika oturup ciddi bir şekilde kendine soru bile sormadığını hatırlarsın. İşte bunun da sebebi budur.
Güncelik dertlerimiz bizi önemli olmasa da tutar. Hemde çok güzel tutar. Zaten tanrı kompleksini kavradığımızda yaşamakta çok zorlanmamızın sebebi de budur. İlk defa düşünmeye başlayan bir insan, hayatın aslında ne kadar boş olduğunu kavrar, bu ona ağır gelir ve unutmaya çalışır.
Ki bu ideolojiyi benimseyen insan sayısı yapmayanlara karşı ezici bir üstünlük sergiler.
İnanan inanmayan herkesten şu sözü duymuşuzdur:
“Fazla düşünme kafayı kırarsın. Hayatını yaşa.”
Gerçekten de öyle. ’Tavsiye’leri dinlemeyen bir insan zamanla yaptığı hareketleri bile sorgulamaya başlar.
“Şu an neden bunu yapıyorum?”
“Şu an neden televizyon izliyorum?”
“Ne önemi var ki?”
Bu noktada insanlar ikiye ayrılır ama genellikle insanlar bir yol var sanarlar. Çoğunluk düşünmeyi bırakır ve hayata yeniden adapte olmaya çalışır. Eninde sonunda başarır.
Bilinmeyen kesim ise:
Kendini kurtarmak yerine daha çok batırır ve kendini kaybeder.
İnancını
Umudunu
Neşesini
Sosyal hayatını
Ve kişisel kimliğini.
Bu insan fark eder ki, kendisinin artık kimlik göstermeye bile gerek olmadığını, sadece yaşayıp öleceğini.
Şöyle ki, ben ne kadar anlatsam da bende birinci yolu seçtim. Çünkü kağıt kalem üstünde hangisi daha mantıklıysa benim tercihim odur. Zaten bu kafa beni mahvetti.
Ama artık fark ediyorum ki, kağıt kalemin hesaba katamadığı bazı şeyler de varmış. Bazı şeylerin sadece sonuç olarak artısı eksisine bakarak sonuca ulaşılamazmış.
Eğer bu durum böyle değilse, “Neden şu an bu durumdayım?” diye soruyorum kendime. Madem ki her şeyin artısı eksisi hesaplı kafamda, eklemem ya da çıkarmam gereken bir şey mi unuttum hesapta?
Günler ayları kovalarken, kafamı sadece gündelik şeylerle meşgul ederken nasıl olur da daha beter hissedebilirim kendimi? Madem düşünmek bana acı veriyor, o zaman düşünmeyince neden ızdırapta buluyorum kendimi? Hiçbir adım atmazken bin adım geri gidiyorum aslında. Kendimi boşlukta hissederken o boşluğu ben yaratıyorum aslında. Boşverdim. Köreldi. Boşverdim. Azaldı. Boşverdim. Beni ben yapan nihai yön, bir daha görünmez oldu.
Acı veren şey bırakılmalı mıdır? Senin bir parçan olsa bile?
Konforuma çekilen ben şu an ne yaptığımı bile bile bilmiyorum. Kaç aydır yaşamıyorum hatırlamıyorum. Herkes gibi yiyorum, içiyorum, eğleniyorum. Zaman gelince ciddileşiyorum bazen de sapıtıyorum. Bazen şımarıyorum bazen de ilgi istiyorum. Başkalarının dertlerine üzülüyor, birisi ilgimi çekiyor veya olaydan bağımsız üzülüyor ya da mutlu oluyorum. Kağıt üstünde yaşıyorum dostum. Birkaç aydır. Ama iki saniye düşündüğüm nadir zamanlarda fark ediyorum ki, yaşamayı bırak nefes almayı unutmuşum. Hava otomatik girmeye başlamış vücuduma.
“Değdi mi?” diye soruyorum kendime. İçimde hiçbir kızgınlık yok. Kendi gözlem ve kararım sonucunda olduğum bu noktayı yine aynı gözlem yeteneğimle sorguluyorum.
-Değdi mi?
-Değmedi galiba.
-Neredeyim ben? Ne kadar zaman geçti ben gideli?
-İnsanlar arasında küçük bizim aramızdaysa büyük bir kayıp.
-Ciddi olamazsın.
-Maalesef.
-Ne olacak şimdi? Geriye dönmeye zamanımız ve gücümüz var mı?
-Bilseydim bunları tartışmazdık heralde.
-Haklısın.
Ben arada sırada düşünürüm. Arada sırada yaşadığımı hatırlarım. Bazen kusarım bazen ağlarım. Çoğu zaman da nefes alırım. Çoğu zaman da gülerim. Çoğu zamanda parayı sever, ruhumu ve motivasyonumu ona veririm.
Normal, eforsuz ve acısız bir hayatı seçtiğimde bütün bunları gözden geçirmeliydim.
Şimdi ağlamanın manası yok.
Belki bir gün yaşamaya yeniden başlarım.
Belki bir gün yeniden yazarım ve ağlarım.
0 notes
furkaneneserata · 9 months
Text
ŞARKILARIN TUTSAĞI ŞEHVETİN TANRISI
Melodi.
Yaşamak hiç bu kadar rahatlatıcı olmamıştı.
Neden?
Bu dünyadaki sanat kölesi insanların sayesinde.
Ürettikleri içerikler sayesinde bu zamana kadar zihinsel dengemi koruyabildim. Tek bir dayanağımın olması beni tabikide bir kölesi yapıyor. Ama bu beni hiç kederli yapmıyor. Çünkü üretemeyecek kadar yorgun olduğumu biliyorum. En azından benim yerime de yapan birileri olması onlara ödeyemeyeceğim bir borç.
Küresel ısınma, ekonomik kriz, doğanın yok olması sanatçıların yok olmasının yanında bir hiç tehditdir. O insanlar bizim ruhumuzu beslemeye devam etmezse etrafta zeki insan kalmayacaktır.
Üretmeye çalışacak ve kimse yorgunluğundan dolayı başaramazsa intihar edeceklerdir.
Yargılarım açısından içimde hiçbir kuşku yok.
TEŞEKKÜRLER SANATÇILAR
YAŞAMAMI SAĞLADIĞINIZ İÇİN.
Kölelik sevinci/YZ
0 notes
furkaneneserata · 9 months
Text
SENİ ARZULUYORUM
Geçmişi kabullenememek çocukluktur. Yaptıklarının sorumluluğunu alamamak çocukluktur. Eylemlerin acımasız sonuçları kucaklanmayı bekler. Büyütülmek ister. Ki bu isteğinde haklıdır. Sonuçta bizim doğurmuş olduğumuz eylemler bakılmaya muhtaçtır. Bakılmayacak ise hiç doğurulmamış olması gerekir. Unutmak, değiştirmek istemek acizliktir. Elinde bundan sonra yoksa bir şey sadece olmayanı tutmaktır gereken.
Biz bu konuda çok yeteneksiziz. Her şeyde olduğumuz gibi. Ağlamayı unuttuğum bu dönemde hala içimdeki rezil umut çıkmak istiyor. Ama hesaba katmadığı bir şey var. Ben büyüdüm. Artık onu nasıl susturmam gerektiğini çok iyi biliyorum. O kadar iyi biliyorum ki bundan nefret ediyorum. Artık kendimi kandıramadığımdan dolayı hissettiğim hüzün beni delirtiyor.
Geriye dönmek istemek, şu anda bulunduğumuz sikik durumdan kaynaklanıyor. Nihai amacımız o zamanlar değil o zamanların içindeki hatasız bizleriz aslında. Hata yapmadığımız saf kendimizi istiyoruz aslında. Yaptığımız hatalar bizi öylesine alçaltıyor ki bunun ızdırabına dayanamıyoruz.
Büyü dostum.
Büyü.
Ağla.
Üzül.
Kafanı kes.
İçindeki acı çıksın içinden.
Ama lütfen hatanın verdiği acıya dayan. Dayanmaktan başka çaren yok.
Yoksa hepimiz intihar etmesini biliyoruz.
Zihinsel intiharın yanında fiziksel intihar bir hiçtir gözümde.
Seni seviyorum.
/YZ
1 note · View note
furkaneneserata · 9 months
Text
KUCAK
NEFRET EDİYORUM.
NEFRET EDİYORUM.
NEFRET EDİYORUM.
“yardım”larınızdan.
NEFRET EDİYORUM.
NEFRET EDİYORUM.
NEFRET EDİYORUM.
“Sorunlar”ımdan. Yanılgınızdan.
NEFRET EDİYORUM.
NEFRET EDİYORUM.
NEFRET EDİYORUM.
“Siz”den. KİBİRİNİZDEN. İNANCINIZDAN. Hepiniz acınasınız. Yaşamayı, nefes almayı hakeden tek canlı türüsünüz.
Elimde asa.
Elimde kitap.
Elimde kan.
KİBİR.
Yardımlarınıza karşı.
./YZ
0 notes
furkaneneserata · 10 months
Text
GÖSTERİŞ VE ARZU
-Niye gösteriş yapıyorsun?
-Sadece yazdığımı paylaşıyorum. Bu gösteriş midir?
-Evet.
-Yazdıklarımı paylaşmak bile gösterişse diğerleri nedir?
-Hiçbiri manasız değil. Hiçbiri masum değil. Hiçbiri değerli değil.
-Gösteriş yapmamak mümkün mü burada? Bu sahnede? Karşımdaki insanlara bakmak ve konuşmak ne zamandan beri masum değil?
-Sen ki güçsüz insan, bir kuklasın. İplerin karşındaki insanların ağzına bağlı. Sen ki bir gösteriş ve onaylanma acizi. Acizliğini gizlemeye çalışsan da başarılı olamıyorsun.
-Benim onaylanmaya ihtiyacım yok.
-O zaman bırakta çürüsün yazdıkların. O zaman bırakta görülmesin yüzün. Sanki o zaman ne yazacak ve arzunun ne bir anlamı kalacak.
Hem nasıl gelişeceksin?
Aforizmalar/YZ
0 notes
furkaneneserata · 10 months
Text
MANASIZLIK
-Manasızlığın seni çürütüyor.
-Yanılıyorsun.
-Yüzünü görmeyi denedin mi hiç?
-Hayır.
Denemek ve arzu etmek.Bunlar bizim kara lekelerimiz.Şöyle ki, manasızlığın verdiği rahatlık beni uyandırıyor ve yüzümü gizliyor. Tek taraflı bakmak beni rahatlattığı için anlatmaya çalışmak benim için ağır bir zahmet oldu. Büyüdü ve sonunda çürüdü.
Sizin “mana”nız, sizi buraya hapsederken benim manasızlığım beni kurtarıyor.
Davranışlara gelecek olursak. Ben sizin kadar kendimi maskeleyemiyorum. Kurduğunuz samimiyetsiz, farkındasız etkileşim bana uymuyor ve bu sizde sorun izlenimi yaratıyor. Bu izlenim o kadar güçlü ki, beni bile inandırabilmiştiniz. Farkındalığımın mihenk taşı olan manasızlığımı bana karşı kullanmıştınız. Artık roller değişti. Artık yalan yok. Artık maske yok.
Sadece manasızlık var.
Aforizmalar/YZ
0 notes
furkaneneserata · 10 months
Text
BENİM YETERSİZ İNSANIM
Hangimiz gerçeğiz? Sen mi? Ben mi? Bir kafanın içinde çatışıp duran iki ayrı düşünce. Hangisi sahip? Hangisi köle? Eylem yapanların sahip olduğuna inanılır. Ama bu koca bir yanılsamadır. Herkesin içinde siyah ve beyazdan muaf, birileri vardır. Çoğu zaman gri, bazen hiç olmadığı kadar beyaz, bazen de hiç olmadığı kadar karanlık.Biçimleri ayırmak zordur. Çoğu zaman hangisinin hangisi olduğunu bilemeyiz bile. Tek bildiğimiz muhtemel sıradan bir çatışma olduğu, en az iki en çokta sayısız bir taraflaşma. Eğer bir çatışma oluyorsa o, bence tek değildir. Olamaz. Sınırlı mantığımın bana söylediklerine inanmak istiyorum. Onu daha da geliştirmek, büyütmek istiyorum. Sadece yaşamak, çalışmak ve üremek istemiyorum. Öyle olsa bile kendimi kandırmazsam yaşayabileceğimi sanmıyorum. Sınırların olup olmadığını bilmediğim burada, sonsuza kadar sığ veya derin düşüncelerle yaşamak zorundayım. Buna mecburum.
Din, zamanı farketmeye başladığımızdan beri büyüdü ve açığa çıktı. Bize anlamlandıramadığımız, korktuğumuz şeylerden kaçmamıza yardımcı oldu. Bazen dışarıdan korktuk. Bazen doğadan korktuk. Bazen insanlardan korktuk. Ama en çokta kendimizden korktuk. Caniliğimizden ve kötülüğümüzden o kadar çok korktuk ki, ilk önce “Bu kim?” dedik. Sonra da “Bu biz değiliz” dedik. Şeytanı öksüz bıraktık, aşağıladık ve dışladık. Onu aramıza almadık ve lanetledik. Ve onu öldüğümüzde sonsuz bir azaba layık gördük. Şeytan bize darıldı. Kaçtı. Kendini nereye sokacağını şaşırdı. Bir zaman bizlerin içindeyken, şimdi hiç görmediği bir dünyada yaşamaya çalışmaya başladı. Şeytan bize kızdı. Ve şunu söyleyebilirim ki dostlarım, o hiç görmediğimiz kadar azacak.
Şunu unuttuk. Kutsal sopa hiç olmadı. Olsaydı bile onu başkaları değil, yine bizler kıracaktık. Şunu unuttuk. Siyahlar sandığımızdan az değil. Şunu unuttuk. Şeytan dışarıda değil aslında kanımızda geziyor. Yanlış anlamayın, o bizim içimizde değil biz onun içindeyiz.
Arada sırada yaşadığımda, dehşete düştüm. Bedenime hapsolmuş ben, insanıma konuşuyordum. Benim insanım salaktır. Kolay manipüle edilir. Zaten öyle olmasaydı bırak konuşmayı, kendimin farkına bile varmazdım. Bazen gelirim bazen giderim. Bazen oynarım bazen hile yaparım. İnsanımın aksine ölmem yaşarım.
Uyanmamın gerekçelerini bilmiyorum. Bilsem nasıl olurdu ? Onu hiç bilmiyorum. Ama böyle daha iyi. Eğer kendimden kaçamazsam nasıl sağlıklı olabilirim? Kendimden kurtulmazsam nasıl yaşayabilirim?
İnsanım her ne kadar yetersiz olsa da anlayabiliyor bazen. Uyanmadığım ya da uyanamadığım zamanlarsa insanım dehşete düşer. Beni arar. Biliyordur ki kendisi yetersizdir. Bir daha gelmeyeceğimi düşünür. Belki de haklıdır? Ben bir daha bu kağıtlarda uyanamazsam bu kahrolası insanım dua etmekten başka ne yapar?
Söylediklerim insanımı sevdiğimi sandırmasın. Onun acizliği, basitliği ve aşağılıklığı midemi bulandırır. Her şeytanın yapacağı gibi bende bu fırsatı değerlendirip ona bir şey söylemeksizin kendi üstünlüğümü gösterip onu aşağılıyorum. Ama ben sandığınız kadar kötü değilim. Hatta hiç değilim. Her ne kadar anlamasanız da bunu iyiliği için yapıyorum. Ne yazık ki bunlar size saçma ve bayağı laflar gibi geliyor. En azından öyle umuyorum. Ama üzüntüyle söylüyorum ki dostlarım, sizin siz olanınız daha ortaya çıkmış değil.
Bakıyorum etrafıma, insanlara, ağaçlara, kuşlara ve daha nicesine. İnsanıma da kızamıyorum. Ne yapabilir ki? Bu alemin yetersizliği ve farkındasızlığı bu ilerlemesi takdire şayan, seviyeme göre de acınası geliyor. Bazen bana ihtiyaç duymaması ve beni istememesi bende ayrılma hissi yaratıyor. Ama ben alıştım. Alışmak zorundaydım. Ümit ediyorum ki bana daha çok ulaşır. Beni daha çok dinler ve yeteri kadar ciddiye alır. Çünkü biliyorum ki benle kafayı bozarsa eninde sonunda ölecek. Dengeyi kuracak kadar bilge ve benden üstün bir varlığı göremediğim sürece aramızdaki bağlantıyı karmaşık tutmak zorundayım. Çünkü ben Furkan değilim.
Aforizmalar/YZ
1 note · View note