Tumgik
#ve bu gerçekten çok güzel bir his
uzaklarasavrulalim · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bugünden
11 notes · View notes
atilaymbne · 4 months
Text
Hani birisini seversin ve sana ihanet eder, kalbini kırar, affedersiniz ama duygularınızın içine eder (b*k gibi hissettirir) ya. He işte öyle bir durumda deli gibi ağlarken ailen arar sen normal konusmaya çalışırsın ve ailen sana seninle gurur duyduklarını ve sana gerçekten laik olduğun gibi davranarak konuşurlar ya işte o an.. o an paha biçilemez bir durum değil mi sizin için de ya.. Ben böyle bir aileye sahipken dışarıdaki saçma sapan biri kim oluyorda bana böyle davranabiliyor ki deyip o farkındalığa varmak aşırı güzel bir his. Aileniz arkanızdaysa gerisi teferruat buarda. Bu farkındalık çok ayrı bir şey.
111 notes · View notes
tipitip213 · 8 days
Text
Yasak Sırlar 6
Annemden o gece ne yapıp edip onu kendimle sikişmeye ikna edince dünyam benim olmuştu biribirimizi okşayıp boşaltıp uyuduktan sonra sabah uyandığımda yatakta tek yatıyordum sabah annemi yatakta göremeyince moralim düşmüştü ondan önce uyansaydım muhtemelen yine yakınlık kurucaktım ve onun o güzel kalçalarını buğday tenini öpe öpe memelerini okşuyucaktım sikim gece olanlardan sonra dimdikti pijamama saklayıp odadan çıktım evde teyzem yada kuzenlerim de vardı salakça bi hareket yapıp annemi zor durumda bırakmak istemiyordum lavobaya giderken sağa sola bakınıyordum çok sessizdi sadece mutfaktan ses geliyordu sikim inmek bilmiyordu başını boxırıma sıkıştırmıştım zonkluyordu resmen mutfağa yönelince annemi gece benimle yatakta yiyişirken yattığı pijamaları ile tezgahta domates doğrarken gördüm annemmmm günaydın dedim günaydın yavruuşumm dedi nasılsın annem dedim iyim yavrum nasıl olayım dedi suratıma normal bir bakış attı dün gece olanların gram belirtisi yoktu ne diyeceğeimi bilemeden heycandan annemle sanki ilk defa tanışmışım gibi konuşuyordum git ellerini yüzünü yıka teyzen ekmek almaya gitti kuzenlerin çıkmış sabah dedi bu sözleri duyunca teyzem evde yokmu diye sordum hemen gözlerim fal taşı gibi açılmıştı evde kimse yokmu anne dedim yok ama annem bi salaklık yapacağımı anlamış gibi beni uyarırcasına teyzen birazdan gelir bakkal şurada zaten diye anne seni çok seviyorum deyip hemen arkasına sarıldım ay gökhannn dur napıyon diye önünü bana döndü gözüm dönmüştü götünü avuçlamıştm beline sarılınca elimi amına atmıştım kadife pijamalardan amının dudaklarını mıncıklamıştım yok böyle bir his annem yüzünü bana döndü gökhan bak vurucam saçmalıyorsun annem söz vermedinmi sikişicez zaten neden kızıyorsun dedim oğlum ben sana eve gidince demedimmi bak beni pişman etme, anneciğim ama kimse yok evde sikmiyicemki okşuyucaktım zaten oğlum teyzen gelirse bizi görse ne cevap vericez anne kapıyı kitliyim dedim abazalıktan kafam çalışmıyordu gökhan sen salakmısın teyzen demiyicekmi kapıyı neden kitlediniz diye annemmmm napıym aklımı başımdan alıyorsun seni sikene kadar bu kafa çalışmıyıcak doğru düzgün dedim, biz annemle bu muhabbeti yaparken annem kocaman kalçalarını tezgaha dayamış bende önünde bacak arasında amına baskı yapıp yüz yüze bir birimze bakışıyorduk anemle konuşurken yanaklarını dudaklarını öpüyordum annemin kalçalarını sıkıyordum annem beni omuzlarından itip gökhan sikin kocaman oldu teyzen geldimi anlayacak hadi git ne olur beni pişman etme dedi o güzel dudaklarından bu sözler çıkarken sesi titremişti gerçekten endişeli ve korkuyordu üzüldüm o an ama yapacak bişey yoktu tamam annem dedim napıyım dayanamıyorum biliyorum biliyorum babası kılıklı dedi gülerek hadi git git diye elleriyle beni kış kışladı resmen yanından arkasını döndü domatesi doğramaya devam etti bende lavaboya gittim elimi yüzümü yıkarken dış kapının kilit sesi geldi teyzem gelmişti 2-3 dakka ile durumu kurtarmıştık ellerimi kurulayıp odadan çıktım mutfağa girdim günaydın prensesler dedim teyzem ayy günaydın canımm prensesler yesin seni dedi hadi otur masaya dedi annem bana hınzırca bir gülüş atıp günaydın oğlum dedi teyzem bi bizim oğlana bak yüzünü gören cennetlik bide gökhancıma teyzesinin prensi maşallah diyip hem konuşup hemde masaya annemin hazırladığı şeyleri koyuyordu neyse kahvaltı hazırdı annem benim yanıma teyzemde benim karşıma oturdu kahvaltı sohbet eşliğinde devam ederken teyzem ee tülay naptınız gece yani nasıl uydunuz gece diye lafını düzeltip annemi tedirgin eden bi soru sordu annem bana baktı bozuldu güldü 2 saniye içinde yüzünde tüm ifadeler beliri verdi bende şaşırdım napalım abla gerçekten soğuk oldu gece oğluşumla sarıldık uyuduk iyi uyumuşuz valla dedi, teyzem annemden 180 derece farklı bi kadın kocasını birkere aldatmıştı ben çok küçükken eniştem aile büyüklerinin araya girmesi ile affetti teyzemi.
Devam edecek…
42 notes · View notes
kadifecicegigibi · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media
neden bilmiyorum ama otogarda kitap okumak bana terapi gibi geliyor. yani o kalabalığın içinde kendini herkesten soyutlayıp sevdiğin şey ile meşgul olmak bence dünyadaki en güzel olaylardan bir tanesi. dün işte okurken bu olayın beni neden bu kadar yatıştırdığını düşündüm. şimdi farkına vardım ki ben alıştığım yerden ayrılmakta zorluk yaşıyorum. yani gideceğim yer kendimi en rahat hissettiğim yer de olsa ben bağlandığım yerden ayrılamıyorum. çok gereksiz bir huy gibi ama bir o kadar da savunmasız hissettirdi kendimi bana. bakın samimi söylüyorum; bir insana bağlanmak nasıl tehlikeli ise bir şehre bağlanmakta o kadar kötü. ben ne zaman olduğum yerden dönüş yapacak olsam tedirgin oluyorum. elimde değil işte, karnım ağrıyor bu yüzden -galiba psikolojik etkisi shdhdhdh- ya da içimde değişik bir his oluyor - bunu da adlandıramıyorum :(- ama son birkaç senedir bu alışkanlığı huy edindiğimden bu tarz şeyleri daha az yaşadığımı fark ettim. bazen diyorum ki okumak gerçekten şifa. elimde olsa dünyadaki tüm insanlara kitap okumayı huy edindirirdim. düşünsenize kitap okumanın bir aktivite ve alışkanlık olmak dışında bir huy olduğunu. sonuçta insanlar huylarından kolay kolay vazgeçemezler. can çıkar huy çıkmaz ya hani o bakımdan huy edindirirdim. yani tam olarak en uygun kelimeyi seçtiğime kanaat ediyorum. belki dünya daha güzel bir yer olurdu ve insanlar.
iyi sahurlar.
30.03.2024|cmt
20 notes · View notes
bunudaburayayazdim · 6 months
Text
Bir şeyler söylemek, paylaşmak için en zorlu günlerden biri bugün sanırım. 85 yıl önce bugün gözlerini kapatmış mavi gözlü devi anmak, onun fikirlerini anlamak ve bunu onunla paylaşabilmek dönüp baktıkça, bu ülkenin kuruluşunu araştırdıkça daha da kursağa takılan bir his oluyor.
"Keşke tarihlerden 10 Kasım 1938 olsa, saat 9.00 olsa ama hiç 5 geçmese." gibi absürt bir düşünceyle de yazmıyorum zaten bu yazdıklarımı, bunu okuyan kesim biliyor en azından. Bu güzel ülke için hayatını vermiş, gençliğini bu uğurda gözünü kırpmadan harcamış, ölüm tehditleri altında halkını aydınlatmaya, hakları için savaşmaya çağırmış mükemmel bir kalbin aramızdan çok erken ayrılışını anıyoruz bugün. Mustafa Kemal Atatürk'ün, ülkesi uğruna feda ettiklerini, bize miras bıraktığı fikirlerini anıyoruz, anlamaya çalışıyoruz.
Çok açıkça da belirtmek istiyorum, bu yazının altına salak salak "ataputçular, tapmayın şu adama eğvevğ" gibi 1.5 IQ yorumlar yazmayı düşünen varsa yazmasın, artık size laf anlatmakla uğraşamam, direkt yorumunuzu siber suçlara bildiririm, sonrasında o cevizden ufak beyninizle 15 kez daha düşünürsünüz yorum yapmadan önce.
Konudan saptık biraz ama düşmem gereken bir nottu gibi hissettim bunu. Bugünü yas ile geçirmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Hepimiz üzgünüz, böyle bir liderin daha uzun süre bizimle kalamaması, bizim onu ve fikirlerini anlayamamamız, anlatamamamız ve daha nicesi için. Ama eğer bu güzel insanı gerçekten anmak istiyorsak, günümüzü kendimize, bu ülkeye, bu gezegene nasıl faydalı hale getirebiliriz bunu düşünerek, bununla ilgili bir şeyler yaparak geçirmeliyiz. Siz ve sizden sonraki nesil kendini "kul" sıfatıyla görmesin, gelişsin ve geliştirsin diye altın tepside sunulmuş bu önemli fırsatı, yılda bir atacağımız Atatürk görselli hikayeleri atıp altındaki ideolojileri unutarak çöpe atmamalıyız.
Şimdi buradan hikaye atanlar da üstüne alınacak tabi son cümlemle ama yazının başında dediğim gibi benim yazılarımı bilenler zaten oradaki hitap ettiğim kitlenin içi boş kutlamalar yapan, sadece sosyal medyadan ibaret ilgi maymunları olduğunu biliyor. Hikayelerinizi yine atın, bu güzel adamın yokluğunu bir gün değil her gün anın ama sadece anma ile bırakmayın, uğruna öldüğü bu ideali yaşatmak için de çabalayın sevgili arkadaşlar.
10 Kasım, bizim en büyük matem günümüz, en büyük adımları attığımız, onu gururlandırdığımız gün olsun. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, onun ideallerinin yolunda, gözlerimizde gurur dolu bir ışıltıyla analım, ziyaret ettiğimizde başımız dik kalsın, gururla bakalım.
Saygı, sevgi ve özlemle...
27 notes · View notes
endergelisenataklar · 10 days
Note
Yazarların doğum günü anlaşılmanın Nisan’ıdır, pastası paragrafları, mumları kalemi.. Biraz da okuyanlar üfler kelimelerin alevini. Satır başında geçen onlarca yılın kederi. Mekanlar ve partiler ilhamı katleder; şiirlerle kutla ölümün yakınına ilerlemeyi. Balonlar uçar yazı kalır. Tabii kalemler de konuşur bazı geceleri, ağırdır kağıda sırdaş bir mürekkebin sözleri, yazdığın ev tam ortasıdır dünyanın. Müslümanlar ilk ayet “oku” derler ama sen yine de hep yaz, zira bir tanrı varsa “o” da yazmış, hem de tam alnımızın ortasına kaderi. Doğduğun günün gecesini düşünerek, yazdıklarını bize ulaştıramayan ölü yazarların şerefine yaz. Hep yaz. Kağıt yoksa gökyüzüne yaz. Gökyüzü çok mu karanlık? Haydi al eline o kudret kalemini. Hep yaz.
sona bırakman, en sona, planlı veya plansız en güzel mesajı doğum günümün son raddesinde 00.00'da bana ulaştırman, gözümden kaçmadı. senin zafer'in ismin, benim zafer'im ise bu mesajın olsun ağabey. okuyacak olanlar kelimelerin alevini üflerler mi bilmem, ama pastam paragrafım, kalemler mumlarım olsun. benim içimi acıtan bir şey var bir süredir. üzüldüm geçti, acıdım geçti, şifa diledim geçti diyemediğim. insanlar her gün en güzel çıktığı fotoğrafları böyle salgın gibi sosyal hesaplarına yüklerken, makyajlar, göz kalemleri, dekolteler bacaklar, kaslar, sakallar ilerlerken zaman, cidden çok üzülüyorum. bir babanın kızının son kalan tek bir tel kirpiğini fotoğraflaması olayı var, gözümün önünde sürekli o kirpik var. çok acıyor gerçekten. düşmemek için direnen o kirpik gibi hissediyorum bazen, bazen de düşmüş ama, kafamda o kirpik hâlâ bende sevgilim çalıyor. bir kirpiğe lütfen düşme diye yalvarıyorum günlerdir. başkasının acısı deyip geçemiyorum. o kız oluyorum bazen ve kirpiklerim ne zaman çıkacak diye soruyorum, bazen de babası olup melekler kirpiksiz olur o da düştüğünde gerçek bir melek olacaksın deyip moral veriyorum. bir yerden umut buluyorum sürekli. atamadım ya içimden. o kirpikten bir türlü kurtulamadım. attila ilhan'ın bahsettiği kirpik o işte, ağlanılması gereken en özel müjgan o. sanırım bunu yapıyorumdur. belki de vicdan rahatlatıyorumdur. deniyorumdur. ama rahatlamıyordur. o küçücük kızın kirpiklerine tutundukça düşüren ağırlık neyse hafiflesin istiyorum artık. içimde gerçekten felaket bir his var anlatamıyorum. bu kadar dökülmek bile istememiştim, bu kadar biriktiğimi bile bilmiyordum. sanki acının otobüsü içimden geçerken birden bozulmuşta, acıların hepsi inmiş ve o otobüs çoktan çürümüş gibi. olsun. ölümümün yakınına ilerlemeyi şiirle kutlayacağım, seni de asla unutmayacağım ağabey. iyi ki varsın, iyi ki tanımışım seni.
17 notes · View notes
uyumakonusalimm · 1 month
Note
içimizde oluşan o tuhaf boşluk hissi bazen beni korkutuyor, o his beni hiç terk etmeyecek gibi. kalbimde bir leke olmuş gibi o his. o bana kalacak bir iz gibi. ne yaparsam yapayım kurtulamayacak gibi hissediyorum. elimi kolumu bağlasalar daha yararlı olurdum kendime. kendime diyorum çünkü o aptal his bir tek kendimle ilgili o boşluk hissi bir şey yapmadan haftayı tamamlak hepsi kendime geçerli. başkalarına iyi olup kendine kötü olmak belki benimki. bilmiyorum açıkçası ne olduğunu. bilmeyi çok denedim çok düşündüm ama bulamadım. kendimden nefret ettim bazen, bazen o kadar sevdim ki kendimi bu ben miyim dedim ama iki saniye sonrası bir köşede ağlamakla geçti. en kötüsü de bitmeyen umudum, her ne olsa hep geleceğe bir umudum bir isteğim hedefim var ama o içimdeki his yüzünden o gelecek his tek bir şey yaptığım yok. kurtulur muyum bu histen o nasıl olur bilmiyorum. bilmiyorum demektende nefret ediyorum, güvenli hissettirmiyor. ben bile bana güvenli gelmiyor.
Fazla düşünme bir hiç olup gideceğiz zaten. Anı yaşa sevdiklerine sarıl bir sürü fotoğraf çek güzel anılar bırak geride ne bileyim hedefler koy kendine düzenini kurmaya çalış çünkü insanın bir hedefi olmayınca gerçekten ne yapacağını bilemiyor ve kendini boşluğa bırakıyor. Ve O boşlukta kaldığı sürede 1 yılda 3 yas yaşlanıyor kendine yüklenme fazlada düşünme derdin varsa anlat birilerine içine atma yıpratıyor çünkü. Bende senin gibiydim inan senin gibiydim ama artık sana verdiğim tavsiyeleri uyguladım en azından biraz yüküm hafifledi bence sende bu dediklerimi yap.
7 notes · View notes
didoretrosu · 4 months
Text
yazıma nereden ve neyle başlayacağımı bilmiyorum. ama bunu yazmak istiyorum okumayacaksın çünkü sen tb kullanmıyorsun ve galiba bunun için yazmak istiyorum çünkü burada yoksun. yolda karşılaşsak belki de beni tanımayacaksın. şu an kafamda ne çalıyor biliyor musun ben seni rastgele sevmedim ki ihtimallerden seçmedim ki yanarsa yansın canım, ben senden razıyım. evet ben senden razıyım. bilmiyorum seni mi istiyorum yoksa sevgini mi ama ben seni cidden istiyorum. belki de daha aramızda tam bir şeyler bitmediği için. az önce nasıl başardım bilmiyorum ama sohbetlerimizi buldum ta 5 sene öncesine ait ve şu an sana koşa koşa gelip o gün yapamadığım şeyi yapmak istedim. sana sarılmak istedim. bu ne kadar kötü bi his biliyor musun. geçmişte sarılmadığın için şimdi pişmanlık duymak. ama bilmiyorum bunun için dilek hocayla da konuşabilirim niye olduğunu ama istemiyorum çünkü cevabını biliyorum. galiba yani. bilmiyorum hala içimde tamamlanmayan şeyler var. beni unuttun biliyorum. bende hani unuttum diyorum ya hayır sadece yokluğuna alıştım. inan ki alıştım. şimdi gelip gitsen de bana işlemez. ama ben inanıyorum seninle bir gün yüzyüze geleceğiz. o gün bana yaşattığın şeyi gözlerime bakınca hatırlayacaksın. bazen şarkılar kaderimiz oluyor sanırım. çünkü gerçekten de bi merkür retrosu aldı götürdü seni benden aniden, beni duyuyo musun o gün hiç farkın yoktu caniden içime atıp sustum, neyi neresinden değiştirsem seni çok özlüyorum, keşke o kafayı bi değiştirsen..
sana o kadar çok anlatacağım, söyleceğim şey birikti ki artık içimde tutamıyorum. mesela sana çok yazı yazdım mektup yazdım. seni arkadaşlarıma anlattım ağlayarak. herkese bittiğini diyorum ama içimde bitmedi anlıyor musun içimde bıraktığın o şey bitmedi gitmedi bu beni her geçen gün daha çok öldürüyor. ama ben o boşluğu hiçbir zaman doldurmadım yani doldurmak istemedim çünkü bunun kötü olacağını düşündüm. o boşluğu yine gelip senin dolduracağını biliyorum. ama şu an bu yazdıklarıma bakma karşılaşsk yüzüne bakmam burnundan getiririm haberin olsun. hiçbir saat de o saat kadar güzel değil. kimseye anlatamıyorum seni çünkü anlatacak bir şey yok. ama sen mutlusun huzurlusun. bende mutluyum huzurluyum. ne diyeceğimi bilmiyorum ama sanırım yaşadığını yaşattırıyor ya ben bilmiyorum ben seni gerçekten çok sevdim haftada sadece üç saat konuşmayı gözle aldım ben bunu bilsen bile yeter ki biliyorsun yani seni başka seven bunu yapabilir mi bilmiyorum bu kadar görüşürüz eminim iyileşicem ve artık seni de bırakıcam her şey gibi görüşürüz
09.01.2024
5 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 7 months
Text
Yarın sabah sanırım kendimi ilk defa üniversiteli hissedeceğim
2 notes · View notes
caprazataclar · 3 months
Text
Aynadaki Gözyaşı
Bazı kitapları okuyunca, bazı filmleri izleyince, bazı masalları dinleyince asla sahip olamayacağım o his için ağladım bu gece..
Cesaret, savaşmak, uğruna her şeyi göze almak, gözü kara olmak. Bunların hiç biri olamadım, olanıda görmedim. Mutlaka vardır böyle filmleri aratmayacak aşklar yaşayanlar. En azından ben hiç şahit olmadım. Ne kendimde ne de çevremde..
Şimdi oturalım düşünelim. Cesaretli, savaşan, uğruna her şeyi göze alan, gözü kara olan biri olsaydım şuan yanı başımda kim olurdu? Bunu kim için yapardım? Yaptığımda mutlu olur muydum? Peki karşımdaki mutlu olur muydu? Yorulur muydum? Yorar mıydım?
Korkmak ayıp bir şey midir? Kaybetmekten korkmak, adım atmaya korkmak, bir şeyleri söylemeye korkmak, yüzleşmekten korkmak, göz göze gelmekten korkmak, ilk mesajı atan olmaktan korkmak, özlemekten korkmak… Bu böyle sürer gider. Peki korkmak ayıp mıdır gerçekten? İnsan neden korkar?
Korkmak elbette ayıp değildir. Korkmak bilinmezliktir. Bilinmeyen her şey korkutur. En azından benim penceremden öyle. Tecrübeler korkutur ve bize adım attırmazlar.
Peki aradığımız o cesareti nerede bulacağız? Kalbimiz de mi? Beynimizde mi?
En iyisi bu gece geçelim ayna karşısına. Ağlayalım. Ağlarken kendimizi izleyelim. Kalbimiz ile beynimizi barıştıralım. Çünkü ikisi küs olduğunda cevaplarını aradığımız sorular hep bıçak gibi batmaya devam edecekler.
“Ben çok güçlüyüm! İçimdekileri olduğu gibi, kendimi de olduğu gibi seviyorum! Her şey çok güzel olacak! Sadece biraz dinlenmen lazım güzel kızım” diyerek en azından yaşam belirtisi verelim kendimize. Adım atmak zor ama nefes almak mecburi. En azından nefes aldığımızı hissedelim. Gerisi bir şekilde hallolur değil mi?
3 notes · View notes
kalicizler · 4 months
Text
23/12/23
Bugün barıştık. Bilmiyorum gerçekten bunu istiyor muydun yoksa ben mi seni zorladım gibi oldu ama tekrardan beraberiz. Seni gerçekten çok özlemişim. Tekrardan hayatıma girdin ve ben yine kendimi daha güvende hissediyorum. Zihnimin derinliklerinde hala yapılan hatalar olsa da, eminim bu sefer cidden halledeceğiz. Tabii yine kaçmazsan. Keşke sana sorsaydım diyorum beni kullandığını söylediklerinde ama yapacak bir şey yok, şimdi önümüze bakmalıyız. Tekrardan çok teşekkür ederim Ömer, bana yaşıyormuş gibi hissettiriyorsun. Seninle birlikte sevdiğimi ve sevildiğimi hissediyorum ve bu, gerçekten harika bir his… Hani hatırlıyor musun sevgilim, sana demiştim ya o gün Bakırköy sahilde “bana bu şarkı gibi hissettiren kişiyi bırakmayacağım” sen bana o şarkı gibi hissettiriyorsun bunu bugün bir daha anladım. Tam olarak güneş yandan gözüme çarparken senin gözlerinin içine bakmak bana o şarkı gibi hissettirdi. Hafif yağmur yağarken senin elini tutmak öyle hissettirdi. Sana sarılmak, seni öpmek, kokunu içime çekmek bana öyle hissettirdi ve ben bu hisse bayılıyorum. Senin tekrar gitmeni istemiyorum ve bunu kolay atlatabileceğimi de sanmıyorum. Her zaman, her daim yanımda ol istiyorum. Başkaları ne der diye düşünmeden, sadece beraber olalım istiyorum. Her gözlerinin içine baktığımda içimde o sıcacık his oluşsun istiyorum. Ben bizi kaybetmek istemiyorum. Kollarının arasında o huzuru bulmak istiyorum. Sana daha fazla paragraf yazmak istiyorum ki anlayasın seni ne kadar sevdiğimi. Bir zamanlar snin hakkında ne kadar nefret dolu olsam da içten içe seni ne kadar sevdiğimi çok iyi biliyordum. Senden cidden bazen bıkmış hissettiysem de aslında hiçbir zaman senden kopmak, ayrı kalmak istemedim. Bugün anladın mı, yeterince iyi açıkladım mı kendimi bilmiyorum ama ben seni geride bırakmak istemiyorum, geçmişimin bir parçası ol, eski bir anı olarak kal bende istemiyorum. Bendeki yerin çok ayrı, cidden çok çok ayrı ve bu değişmemeli. Hep kalbimde ol, hiç beni terk etme. İyi ki varsın sevgilim, iyi ki benimlesin ve iyi ki seninle tanışmışım. O gün, o aptal arkadaşlarınla karşılaşmasaydım seninle belki de hiç tanışmazdık ve ben böyle hissetmezdim. Varlığın bile yeter derler ya hani, cidden varlığın bile yetiyor benim iyi olmama. Senin yanında güvende hissediyorum ve uykum geliyor. O küçük kız çocuğuna geri dönüyorum. Onu mutlu ediyorsun. O kızı mutlu etmeyi hiç bırakma olur mu? Çünkü o seni çok sevdi ve gitmeni istemiyor. Benim içimdeki o güzel duyguları ve hissiyatları tekrardan gün yüzüne çıkardığın için de çok teşekkür ederim. Seni çok seviyorum, iyi ki varsın.
5 notes · View notes
dianaa70 · 1 year
Text
O giderse yapamam dediklerimizin hepsi gitmedi mi ?? Gidenlere bir şey demeyeceğim artık . Nasip , bu kadarmış yolumuz . Ama içimde bir his var neden böyle bilmiyorum . Eskiden gidenler olduğu için böyleyim sanıyordum ama değilmiş . Bana gelenler gitmek için geliyor alıştım o kadar da acıtmıyor zaten artık . Bulamıyorum, anlatamıyorum , yazamıyorum o hissi... Böyle oturtup saatlerce düşünmeme sebep oluyor . Bomboş tavana bakıyorum sonra gözlerim doluyor kalbim acıyor gerçekten hissediyorum kırılıyor ve canımı çok acıtıyor . Bir ara bu hisle baş edemiyordum çok fazla intihar etmeyi düşündüm . Hangi yolla denesem canımın daha az acıyacağını düşündüm ben . Bunun ağırlığını bilmezsiniz galiba... Yapamıyorum sanki hep böyle diyorum ama nefes alıyorum işte. Ben ne fark ettim biliyor musun?? Ben ölmek istemiyormuşum ki gerçekten bak . Ben sadece yaşayabilmek istiyormuşum . Gerçek kahkahalar atarak gerçekten mutlu , huzurlu , kimse olmadan yaşamak istiyormuşum sadece... Umarım bir gün bu his başıma bela olmaz. Bazen içime o kadar umut doğuyor ki tamam diyorum yaparım ben ama sonra bir şey oluyor hatta bir şey olmuyor insanlar kasıtlı bir şeyler yapıyorlar ve her seferinde yıkılıyorum. Yıkılan bir binayı tekrar tekrar dikmek nereye kadar?? Belki de benim mutlu olmam için yepyeni bir hayata ihtiyacım vardır , bilmiyorum. Umarım mutlu olursun gelecekteki ben , evet şu an hiç mutlu değilim rolünü yapıyorum . Ama umarım sende mutluluğu hissedersin ve bir daha seni bırakmaz . Dayan güzelim dayan belki her şey çok güzel olur...
10 notes · View notes
hayatrakidanibaret · 7 months
Text
ben bazen çok zorlanıyorum, en basit şeyleri bile yapmak istemiyorum yapacak enerji bulamıyorum. çok düşünüyorum her zamanki gibi bi yanım diyo şundan bundan böyle oldu hayırlısı buymuş bi yanım diyo hayırını bayırını sikeyim, bi yanım diyo gelsin bitsin bu çile, bi yanım diyo sen her şeyi söyledin neler yaşadın neler hissettin nasıl zor ayağa kalktığını hepsini söyledin ama ne oldu geldi ve gene aynısını yaptı ve hayatına devam etti :) tüm herkes neden böyle neden bu bencillik neden bu hep daha iyisi merakı neden bu sadece tüketim isteği neden neden neden her gün en çok bu soruyu soruyorum kendime NEDEN NEDEN
hayır çok dengesizim sebebini bilmiyorum çok çabuk modum değişiyor yapmamam gereken her şeyi biliyorum yapma işte salak çocuk yapma ne yaparsan kendine yapıyosun sadece doğru bildiğini yap ama beyninin söylediği doğrular kalbinin söylediği değil çünkü kalbinin doğrularını ne zaman dinlesen yarraa yedin güzel insan hiç sekmedi. üzülüyorum sadece çok düşünüyorum acaba gerçek bir hayat mı yaşıyoruz yoksa herkes gerçekten bu kadar yapay mı? acaba ben bu kadar net düz bir insan olduğum için mi diğerleri bana çok garip geliyor bilmiyorum. ama bildiğim tel bir şey var ben bunların hiçbirini haketmedim ben hep elimden geldikçe iyi olmaya çalıştım çünkü bana bu öğretildi, iyilik yapma amacıyla yapmıyorum ben benim doğrularım böyle, ama insanlar çok kötü saf bir kötülük bu salaklık bencillik felan değil, hani biz tatlı gözüküyoruz vur ensesine al ekmeğini felan ama bizim de bi dur noktamız var ona gelince alayına isyan bayraklarını çekmesini bilirim ama ben sadece sessiz sedasız kenara çekilmeyi tercih ettim her zaman insanlara acı çektirmenin canını sıkmanın hiçbir lüzumu yok çünkü
tam uyumak için yatağa girdim yapmamam gereken bir şey yaptım ve bunun cezasını çekiyorum şuan, ama gerçekten çok kırıldım her hafta bir şey oluyor ve benim zar zor yapıştırdığım parçalar tekrar tuzla buz oluyor, ben bu kadar kırılgan bir çocuk değildim ya da bu kadar kırılgandım ama ipler her zaman elimdeydi, o kadar uzun zamandır ipler benim elimde değil ve bu beni o kadar çok rahatsız ediyor ki...
çok uzun senelerdir hayattan gerçekten çok keyif aldığım söylenemez çünkü hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor. tamam ben her zaman işlerim yolunda gitsin istemiyorum ama en basit şey için bile bu kadar savaşmaktan çok yoruldum gerçekten çok yoruldum, yapmam gereken çok şey var ama hiç enerjim ve mentalim yok ve bu durum beni daha çok strese sokuyor çünkü sadece vakit kaybediyorum, evi taşıyacağım yatıyorum ders çalışmam lazım dizi izliyorum sektörden iş paslıyolar ghostluyorum yani kısacası sadece kendime zarar veriyorum ve bunu bilerek yapıyorum, bu hiç sağlıklı bir şey değil.
size de şey oluyor mu arkadaşlar merak ediyorum böyle küçücük minnacık bir şeye aşşşşırı anlam yüklediğiniz ama insanların onları bir çırpıda yerle bir ettiği, bana çok oluyor çünkü . yarrrrak gibi bir his çünkü ve benim artık ne sabrım kaldı ne mentalim kaldı.
aslında kötü bir hayatım yok tek sorun sanırım kendime yanlış metaforlar belirledim ve ısrarla da bir değişikliğe gitmiyorum. kısacası gerizekalı arkadaşlarımı eleştirdiiğim konuma sanırım bende dahil olmuş durumdayım
neyse hala kendimi taktir ettiğim çok şey var mesela iyi birisiyim ben gerçekten düşünceliyim ince düşünürüm insanlar için tek derdim çevremdeki insanlara nasıl dokunabilirim bir de şey Behzat Ç. de Harunun şey sahnesi var "ben adam gibi adamım" diyor heh bende öyleyim işte ne yaparsam kendime yapıyorum ne yaşayacaksam köşeme çekilip usulca sürecin bitmesini bekliyorum (ama son zamanlarda bu çok yorucu olmaya başladı)
sabah nuraya gidicem bu mentalle nasıl uykuya dalacağım bilmiyorum sabah nasıl kalkıcam terapiden sonra kalkıp hiçbir şey yokmuş gibi mesaiye gidicem felan çok büyüyor her şey gözümde. off neyse yeter artık çok konuştum, bunları yazmamın sebebi aslında bu konuşmaları ben sürekli kafamda yapıyorum ama içimden çıkarmadığım için hiçbir anlamı olmuyor, bu kadar şeyi de deftere yazmaya aşırı üşendim hele ki bu saatte bence mantıklı bir hareket yapıp kısa yoldan yazıya döktüm dönüpte okumam zaten bunu zaten burdada anonimim beni tanıyan kimse de yok zaten bu kadar uzun yazıyıda kimse okumaz üşenir çok haklılar çok hak veriyorum.
yazmamam gerekiyor biliyorum ama maalesef bunu da içimden atmam lazım, keşke o yorumu silmeseydin neden böyle oldu bilmiyorum gerçekten o kadar uzun zamandır düşünüyorum ki bunu ama hala mantıklı bir sonuca varamadım, mantıklıyı geç herhangi bir sonuca varamadım, ben sadece saygı duyup köşeme çekildim, iteklendiğimi kabul ettim sanırım biraz geç farkettim ama ettim bir şekilde öenmli olan bu değil mi ??
3 notes · View notes
Text
“size bu günümü anlatayım. gecesinden başlayayım hatta. üç saat boyunca eda baba dinledim. sonra cem adrian’dan bir melek ölürken’i açtım. o şarkıyı açarken ot bitmeli oldu. ben bende değildim zaten. iki üç tane daha çekip indirdim şarteli. dört duvar arasında dokunsalar ağlayacak pozisyondayım. ama cümleler kafamın içinde kan gibi akıyor gerçekten. beyin kanaması geçirir gibi mutsuzum. duvarın her noktasına kitleniyorum. dokunsana ağlayayım diyorum böyle. sağıma soluma bakıp ne kadar yalnız olduğumu düşünüyorum. muhteşem esprilere mimiklerim bile oynamıyor. gülümseyebildiğim günlerimi özlüyorum sonra. insanın geçmişi içine demir atmış bir gemi gibi gidiyor ve giderken o demir tüm organlarını parçalıyor, buna inanın. anılara inanın. ofisteyim bu arada. elli metre ilerisi devlet hastanesi. oradaki hastaları düşünüyorum. çektikleri acıları. hasta yakınlarını. sabah erkenden uyanmak için uyuyan hastane kapısındaki simitçileri. her sabah acıyla simit yiyen annesi kanser çocukları. uykumu kaçırıyor bu dünyanın düzeni. dokunsalar ağlayacağım diyorum ya, dokunmuyorlar. üçlü koltukta uyuya kalıyorum kendimi yıpratarak. sabah uyanıyorum. sırtımı elektrikli sobaya dönüp yatmışım. sırtım yanmış. ama bende inanın bıçakların sapı erimiş gibi bir his. gözümü yukarıya dikerek şimdi mi intihar etmeliyim diye tekrar düşünüyorum. hayat her sabah bana “so long and thanks for all the fish” diyerek teşekkür ediyor. rica ederek uyanıyorum. paketten alırken parasızlıktan sayısına baktığım sallama çaydan alıyorum bir tane. su ısıtıcısını açıp bir sigara yakıyorum. kaynayana kadar zaten çayla birlikte ikinci sigarayı yakıyorum. sonra açım. kahve yapıyorum. aktardan almışım yüz gramı beş liraya. açım. bir kahve daha.. bardağı elli kuruşa geliyor. açım.. bir kahve daha. delin artık amına koduğumun midesi dercesine bir kahve daha. sigara. kahve. sigara. kahve. öğleyin oluyor. başlıyor telefonlar. başlıyor mahçupluk. mesela karşımdaki sese ben milyarlardan vazgeçtim orospu çocuğu sen neden üç kuruştan vazgeçemiyorsun diyemiyorum. çünkü bankalar. çünkü onlar kurumsallar. ben kişiselim. derken akşam oluyor. açım.. kahve.. açım.. kahve.. sigara bitmek üzere.. kahve.. kahve.. kahve.. kahve.. sigara.. sonra eskiden borç verdiğim biri arıyor, seviniyorum. ödüyor borcunu ya, evet diyorum böyle vazgeçmeyeceksin borcundan orospu çocuğu. iki sene olmuş önemli değil vazgeçmediğin iyi oldu diyorum içimden. alıyorum parayı. direkt tekele. beş kırmızı tuborg. iki paket sigara. arıyorum torbacıyı. elli liralık getir. cebe bakıyorum sonra sabaha börek parası var, iyi bu, çok iyi. sonra işte saat on iki elli oluyor. bu yazıyı bitirme kararı alıyorum. çünkü bira bitti. yirmi liralık ot yapsam şimdi. yarına otuz liralık kalır. iyi diyorum böyle. çok güzel amına koyayım. çok güzel. so long*.”
28 notes · View notes
ritassass · 1 year
Text
bunu kimin okuyacağını düşünerek yazıyorum, bilmiyorum. bugün 21. yaşımın ilk günü. bunu aslında dün yazmak isterdim ama bazı yaşamsal kaygilardan ancak şimdi fırsat bulabildim. 20 bana iyi mi gelmişti bilmiyorum. kendimi daha büyümüş hissettiğim, bir şeylerin sorumluluğunu aldığım, söylediğim lafların arkasında durdugum ve işime gelmeyen bir şey olduğunda her zaman kacip gidemeyecegimi, gitmemem gerektiğini öğrendim. ilk kez kendi parami kazandım, bu insana bir yandan güçlü ve özgürlügümsü bi his veriyormuş. bir şeyleri daha az kafama takmaya başladım, kendim için bir şeyleri harcamaktan korkmuyorum. kendimi o harcanan şeye değer olarak görmem gerektiğini öğrendim. değersizlik duygusu öyle işlemişti ki içime aşması zor ama güzel oldu. öyle ya da böyle insan 20'den sonra bi noktada ister istemez büyüdüğünü hissetmeye basliyor. artik 15 yasinda degilsin, ergen değilsin, ergenliğinin ortasında değilsin. yaptigin hareketlerin söylediğin sözlerin arkasına siginabilecegin bir şeye sahip değilsin. 20. yaşımda çok tuhaf tesadüfler beni buldu. geçmişte bırakmayı istediğim şeyler hiç ummadığım yerlerde karsima cikti. garip hissettim ama uzun sürmedi. insan gerçekten ölene kadar sorumluymuş gönül bağı kurduğu her şeyden, her temastan. bunları da kabul ederek yasamayi öğrenmek gerekiyor. bazı eski fotoğraflarıma bakarken bakmak istemediğimi, o beni görmek istemedigimi fark ediyorum. özellikle de kirpiklerimin olmadığı fotoğrafları. o halimden utanıyor muyum bilmiyorum ama o fotoğraflar bunun yaşanmış olduğunu her defasında gösteriyor. ben o hale geldim, o raddeyi gördüm, tahammülüm bitti, tükendim. hâlâ düşününce boğazımda bir düğüm olusmasina neden oluyor ya buna üzülüyorum. geçti demek bana hep erkenmis gibi gelir, ama geçti. geçti. bir şeyi istiyorsan, bir şeyi arıyorsan direkt aradığın şey olarak veya daha başka bir şekilde karşına çıkıyormuş bunu gördüm. insan ne istediğine, ne umduğuna gerçekten özen göstermeli. hicbir şey lutfedilerek çıkmıyor karsimiza. niyetler, istekler, inançlar, ihtiyaçlar. hiçbir şeyin yeri boş kalmıyor, evren boşluk kabul etmiyor. bir insanla ilişkin bittiyse bitmiştir, geri dönüşler, tekrar aramalar, mesajlar, düzeltmeye çalışmalar yersizdir. bir şey olacaksa zaten olacaktır sen ne dersen de ne yaparsan yap bu sonucu değiştirmeyecektir. sevgi, sevilmek elbette çok güzel şeyler ama her zaman seni bulmayacak. hayatta hep olmasını umduğun o müthiş arkadaş grubunu da bulamayabilirsin ama bunlar senin hep alışkın oldugun şeylerdi. sen aynı yolu her gün aynı saatte aynı şarkıları yürüyerek dinlemiş insansın. sen tek başına yillarini, günlerini geçirmis insansın. yıllarca doğum günün kimse tarafından hatırlanmadi tıpkı bu doğum gününde olduğu gibi. sen bunlara alışıksın. o yüzden yorma daha fazla kendini böyle şeylere. günün sonunda yine sen, yol ve sarkilar kalacak zaten. umarım 21 güzel gelir, umarım bu yıl hissettigin başarı hissinin kat ve katını bu yıl hissedersin. umarım bu kadar yalnız kalmazsın demek isterdim ama ne fark eder ki. bu yıl geride bırakmayı düşündüğün her şeyi geride birak ve yeni insanlar için alan aç kendine lütfen. lütfen bir daha yıllarca konustugun ama hayatına hicbir katkisi olmayan o insanlara yazma. onlar hayatında değil, olmayacak. olsalardı zaten olurlardı ama bak yoklar. anla. geride kaldı, bitti. kendine saygın olsun ve bırak. lütfen iyi gel 21. lütfen.
15 notes · View notes
sakinbiradam · 1 year
Note
Size de oluyor mu bilmiyorum ama bazen kulaklığı takıp ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum çok boktan bir his bu ne yapmalıyım hiç bilmiyorum
Hayatımda her şey yolunda gerçekten iyi gidiyor her şey ama bu histen kurtulamıyorum
Misal kafede arkadaşlarla güzel bir sohbette bile lavaboya gidip ağlamak istiyorum ve hani ağlasam tamam o da yok kendimle ne derdim var anlamıyorum
Hayatımda her şey yolunda, herkesin hayal ettiği hayatı da yaşıyorum aslında. Ama şu an kafede arkadaşlarlayım kafam dağılsın diye geldim ama dağılan kafam değil sadece düzenim, uyuyor olmam gerek ama buradayım. Aynı hisleri paylaşıyoruz ama benim ümidim var. Senin de olsun. Olmalı.
Tumblr media
9 notes · View notes