Tumgik
#suna kan
senfonikankara · 5 days
Video
youtube
Mozart | Violin Concerto No.3 (Suna Kan)
32 notes · View notes
mikuyaa · 11 months
Note
Is Missouri that…..miserable (budum tsk)
- rintarou
we call it misery for a reason😔✌🏻
0 notes
simurguvercinka · 5 months
Text
suna su
eylül'ün cesedi çamurda yatıyordu gülhane parkı'nda bıçaklamışlar cesedin ağzından kan akıyordu kıpkızıl sakalları uzamıştı
Tumblr media
suna su karanlıktan korkuyordu sıçramış uykusundan uyanmıştı kalbini sımsıkı elinde tutuyordu eylül'ün gözleri camlardan bakıyordu kirpikleri yoktu dökülmüştü suna su kalbinden korkuyordu
Tumblr media
her sene bir eylül bıçaklanır ufuktan martılar dökülüşür sonbahar istanbul'dan utanır kanlı ellerini saklar utanır elleri bir serçe gibi üşür ben hayallerimden utanırım suna su parça parça uyanır bulutlar parça parça düşünür her dakika bir roman yaşanır her dakika bir yola düşülür öpüşülür öpüşülür öpüşülür
Tumblr media
ufuktan martılar dökülüşür denizin gözü kanlanmıştır içimdeki volkan uyanmıştır istanbul külrengi yıkanmıştır ben yalnızlığımı giyinirim suna su hayallerini giyinir ellerine eylül bulaşır kalbini bir yerlere koyamaz düşünür düşünür düşünür
Tumblr media
13 notes · View notes
06chrome06 · 11 months
Text
Tumblr media
Suna Kan
9 notes · View notes
shut-up-rabert · 1 year
Note
"Ram Navmi in India: Same, but like with added falvour of being stoned and attacked because you were provocative to the non hindus by paassing a procession to the temple🥰"
Oh i thought ram navami is a festival in which hindus take out their swords and play "mulla madarchod" "songs that says to fuck muslim women" infront of a mosque and expect them (the targetted community the mullas) instead of reacting and getting struck by the title of stone pelters you want them to simply let you go when hindus where the one's who proked them lmao Ram ji bade khush hoge🥰🥰🥰
Bhai tujhe kaise pata khush honge ya nahi? Ram ji khud btake gaye the ya Akaashvani hui thi tere liye bhi kans jaise?
nahi btate?
Chalo koi na
Itna bata do ki librandu ho ya offended?
aur jonse bhi ho, ye bhi bta do ki ye exclusive news piece laaye kaha se jo aaj tak kisi ne na suna tha na dange ke time disclose kiya tha? Kyunki talwaar wave karna wagerah to humne bhi dekha tha, but saala ye sab kab bola gaya? NIA bhi baith gayi ab to, unhe nahi mila to aapko kaise pta?
Ram ji btake gaye the kya jab ye bolne aaye the ki khush hain ya nahi?
Itna to pata hai na ki claim thopne se pehle proof dene hote hai?
Saala humpe har saal pathhar phainke jaatey hai, is is baar ki baat nahi hai, kitne states mein fainke gaye is baar bhi, aur har baar koi naya bahana ki ye hua tha, wo hua tha, aur proof kabhi dete nahi.
They are doing this habitually every year at this point, do you really think they are being provoked (publicly, might I add) every year in such a secretive manner that no one ever finds out?
8 notes · View notes
seslimeram · 6 months
Text
Hanemize Hep Mi Keder Yazıldı
Tumblr media
Her şey sakil bir şaklabanlığın esiriymiş gibi davranılırken, hakikatin yıkıcılığı aleni, artık hiçbir yere saklanamayacak kadar yalın bir tahayyülü imliyor. Hiçbir zaman bir iyiliği hiç ama hiçbir zaman tek bir anlığına dahi sulhu var edemeyecek dünya imgesinin koşar adım gittiği istikameti bildirmesi açısından mühimdir işte o şaklabanlık hallerinin gerçek sayıla gelmesi! Tümüyle bir illüzyon içerisinde sanki her şey rutinini var edemiyormuş gibi belli bir sabitimiz var edilir. Gel gelelim azıcık meyil verildiğinde bize gösterilenlerle hakikat arasında dağlar kadar fark vardır. Bu hem söz, hem eylem, hem de her anlamda yaşamsal olanın yerle yeksan edildiği bir düzlemi işaret eder. Her şey ama her bir şey sakil, kötücül gel gelelim hiç affetmeyen bir cerahatle kuşatılırken, şaklabanlıklarla beraber her günün bir kere daha üstesinden gelindiği bildirilir. Gerçekliğimiz tam tersini işaret ederken ekran ve yazılı basının suna geldiği şeylerin yekununda bu cerahat imgesinin, patavatsız bir linç sonu gelmez bir hiddet ve dibine kadar nefretten mülhem suretlerinin imali güncellenir hiç kesintisiz.
Hiçbir biçimde sonlanmayacak bir ihtilaflar düzeninde, yaşamsal olanın artık tastamam hep bir biçimde çarçur edilmesinin yolu ve zeminidir güncellenen. Dur durak bilmeden, esareti, tahakkümü, yıldırıyı ve tecridi imal eden aksiyonun tastamam bir iyilik değil ol kötülüğü eksiksiz var ettiği bir düzlem bugün yöneten katlarını işgal ediyor. Türkiye’nin doğal / endirekt müttefiği olarak bildirilen Azerbaycan’dan son birkaç haftada çıkagelen her türlü şiddet pratiğini bu bağlamda örnekleyebiliriz. Ata toprağı olarak bellenmiş olan bir sahada, gel gelelim bugünün Azerbaycan’ı sınırları içerisinde kalakalmış olan ve hiç aralıksız otuz iki yıldır bir ihtilafa dönüşmüş olan Artsakh / Nagorno Karabağ’dan tehcir olunan 120 bin insan sonrasında bomboş kalan kentleri, çevresini tekrar Azeri’nin kılma halini bir yıldırı, şiddet güzellemesine dönüştüren bizatihi Aliyev efendinin var ettikleri misal bir örnektir. Türettiği, yeniden güncellediği düşman, hain, ayrılıkçı vesair anlamlar, yaftalamaları neticesinde duraksamadan bir cenderenin sineye çekilmesini vaz eder. Hiç ama hiçbir hakkını tanzim etmeyecek olduğu insanlara burada yaşarlar, onlar bizim de vatandaşımızdır diye bildirirken, suç ortakları Avrupa Birliğinden vonderleyen, kendisini var eden Rusputin! Efendiye ol baş amire gerçek yüzünü esirgemeden var eder, binlerce yıllık Stepanakert’i bir kerede Xankendi’ne dönüştürerek. İhtilaf çözümünü, aldığı gazla, pardon arkasında bulduğu devletlerin işbirliği, göz yummasıyla var edebilen bir diktatör için yirmi yıllık iktidarının devamı / daimiliği için Ermenilere saldırmak, onları tehcir edip, kentleri talan ederek, bu defa beşli çete nam en büyük uluslararası şebekelerden birisi olan Türk sermayesine peşkeş çekerek sakil bir iyilik zikredilirken, cerahatle bir kere daha bir menzil kuşatılır. Alın size barış, alın size muteber ülke, yönetim, hayat!
Dönüp dolaşıp bir biçimde bataklığa dönüştürülen, bununla birlikte asla o yıkıcılığın kafi görülmediği, karşılıklı kırımların / kırılmaların var edile geldiği, bir kez olsun hayatın sahiden var edilemediği, hiç muhafaza edilemediği bir İsrail, Filistin, Gazze cephesinde cereyan edenleri de bu denklem içinde anabiliriz. Her şey sakil bir şaklabanlığın esiriymiş gibi davranılırken, hakikatin yıkıcılığı aleni, artık hiçbir yere saklanamayacak kadar yalın bir tahayyülü imler burada da. Netanyahu nam yıkıcı tavır erbabı, elinde kan oturmuş zorba ile 7 Ekim tarihinde İsrail’in modern tarihinde görülmemiş bir kırıma imza atmış olagelen, sivilleri kendisinin başat hedefi addeden Kassam Tugayları / Hamas’ın varlığı ve birlikte eyledikleri bütün o cafcaf dolu cümleleri, yeniden imal olunan sözel yetimi, anlatma çabasını sekteye uğratır. Acının birilerine denk getirilmiş keskin / kati acının hiç doğrudan bir tarifi yoktur.
Yeşil Gazete’den aktaralım: “İsrail, Hamas‘ın saldırısına misilleme olarak günlerdir bombardımanla yerle bir ettiği Gazze‘deki El-Ehli Baptist Hastanesi‘ni bombaladı. En az 500 kişi hayatını kaybetti.
Hastanede bombardımanlardan ötürü yaralananlar ve hastaların yanı sıra binlerce yerinden edilmiş Gazzeli de bulunuyordu. Gazze Sağlık Bakanlığı binlere varan yaralı olduğunu da bildirdi. Çok sayıda insanın enkaz altında bulunduğu belirtiliyor.
Filistin yönetiminin Gazze’deki Medya Ofisi Başkanı Salam Marouf saldırıyı ve kayıpları doğruladı ve İsrail’in savaş suçu işlediğini söyledi. Marouf saldırı sonrasında Şifa Tıp Kompleksi’ne onlarca ölü ve yaralı getirildiğini açıkladı.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, saldırıdaki kayıplar nedeniyle üç gün yas ilan etti.
Dünyadan tepki yağıyor
Birleşmiş Milletler (BM), hastane saldırısını şiddetle kınayarak, siviller ve sağlık tesislerine yönelik saldırıların sonlandırılması çağrısında bulundu.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel saldırıya ilişkin “Çok fazla ölü var. Orada yaşayan insanlar için sahadaki dramatik durumu gösteriyor” dedi.
Mısır Gazze’deki saldırıyı kınanayarak İsrail’i, “toplu cezalandırma politikalarına” derhal son vermeye çağırdı.
Dünya Sağlık Örgütü Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yapılan ‘saldırıyı güçlü bir şekilde kınadığını’ açıkladı.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ebul Gayt, sosyal medya hesabı X’ten yaptığı açıklamada saldırıyı kınadı; “Hangi akıl hastası, savunmasız insanların olduğu bir hastaneyi kasten bombalar?” dedi. “Arap kurumlarının savaş suçlarını belgelediğini ve suçluların yaptıkları yanına kar kalmayacağını” vurgulayan Ebul Gayt, “Batı bu trajediyi derhal durdurmalı” ifadesini kullandı.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau da saldırı için “korkunç ve kabul edilemez” dedi. Trudeau gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bir hastanenin vurulması kabul edilemez” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yönelik saldırıyı şiddetle kınayarak, acil ateşkes çağrısında bulunurken, Kuzey Kıbrıs da Gazze’deki hastane saldırısını kınadı.
Anglikan Kilisesi Lideri Başpiskopos Welby “Bu, masum canların şok edici ve feci bir kaybıdır. Hastaneyi, Anglikan Kilisesi yönetiyordu” ifadelerini kullandı.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesini bombalamasını “katliam” olarak niteledi ve bunun “kabul edilemez” olduğunu bildirdi. MSF, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’de hastaları tedavi eden ve yerinden edilmiş Gazzelilere ev sahipliği yapan hastaneyi bombalaması karşısında dehşete düştüklerini belirterek, “Bu bir katliamdır. Kesinlikle kabul edilemez” ifadesi kullanıldı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise resmi sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda, El Ehli Baptist Hastanesi’ndeki katliamda İsrail Hava Kuvvetleri’nin sorumluluğunu reddetti; İslami Cihad örgütüne işaret etti.
İsrail Ordusu’nun, hastane vurulduğu sırada Gazze’deki ‘teröristlerin baraj halinde roket atışlarının’ hastane yakınından geçmekte olduğunu saptadığını iddia eden Netanyahu, “Elimizdeki değişik kaynaklardan gelen istihbarat Gazze’deki hastanenin vurulmasından İslami Cihad’ın hedefini bulmayan bir roket atışının sorumlu olduğunu gösteriyor” dedi.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da medya kuruluşlarını suçlayarak “Hayat kurtarılması gereken Gazze hastanesinde çok sayıda Filistinliyi, bir İslami Cihad füzesi öldürdü. Hamas’ın ve İslami Cihad’ın yalanlarını yiyen, dünya çapında bir kan iftirasını yayınlayan medya utanç duymalı” dedi.
İslami Cihad’dan yalanlama
İslami Cihad örgütü ise suçlamayı reddetti. Reuters ajansı, İslami Cihad sözcüsünün iddiayı reddettiğini, o saatte Gazze Şeridi’nin Gazze kentinde herhangi bir faaliyeti bulunmadığını belirtti.
Gazete Duvar'dan iliştirelim: "Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Sözcüsü Ravina Shamdasani, BM Cenevre Ofisi'nin haftalık basın toplantısında, 7 Ekim'den bu yana devam eden İsrail-Filistin çatışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AA'nın aktardığına göre, Shamdasani, işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in saldırıları, yerleşimci şiddeti ve keyfi gözaltılar nedeniyle insan haklarıyla ilgili durumun hızla kötüye gidişinden son derece endişeli olduklarını söyledi. İsrail güçlerinin Gazze'de devam eden ağır silahlı saldırılarından endişe duyduklarının altını çizen Shamdasani, Gazze'den İsrail'e rastgele roket atılmasından da endişe duyduklarını belirtti.
Shamdasani, Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'deki saldırısının ardından Filistinli silahlı gruplarca rehin alınanların derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrılarını yinelerken, rehin almanın uluslararası hukuk uyarınca yasak olduğunu söyledi.
İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail'in saldırıları, yerleşimci şiddeti ve keyfi gözaltılar nedeniyle hızla kötüye giden insan haklarıyla ilgili durumdan son derece endişeli olduklarını vurgulayan Ravina Shamdasani, "7 Ekim'den bu yana, BM İnsan Hakları Ofisi'ne işgal altındaki Batı Şeria'da İsrail güvenlik güçleri tarafından en az 15'i çocuk ve biri kadın olmak üzere 69 Filistinlinin öldürüldüğü rapor edildi. 6 Filistinli, silahlı yerleşimciler tarafından öldürüldü ve bazı Filistinliler topraklarından zorla çıkarıldı" dedi. Shamdasani, Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik keyfi tutuklamaların da arttığını bildirdi."
Dünyanın sakil şaklabanlıklarla vaktini yitirdiği bir zaman diliminde yıkımın tüm o cerahat halinin aralıksız kılındığı bir sahne var edilir bir kere daha. Semavi dinler için kutsal addedilmiş, ortak bir bellek merkezi olduğu zikredilen, İsrail / Filistin toprakları acının bir kere daha fevkalbeşer var edilmesine esir kılınır. 7 Ekim tarihinden bu yana sürgit yinelenen bir şiddet sarmalı, bir taraftan öbürüne süreklilik haliyle cehennemi olan bir tahayyülü biçimlendirir. İnsan yaşamının biricikliği hikaye kılınır. Hamas can alır, insan kaçırır. İsrail, can almanın yanında hayat var etmiş sahaların da kökünü kurutur. Birlikteliklerinin çok uzak olmayan bir ihtimalle danışıklı bir kırıma imza atma adına olduğu muhakkak iken geleceğin o topraklarda çok daha derin acılarla birlikte var edileceği yeniden bina olunur. El-Ehli Baptist Hastanesi’nin hedef alınması neticesinde beş yüze yakın insanın hayatı elinden çalınır. Duraksamayan cerahat, sadece sayılara indirgenmiş bir yıkım halinin devamlılığında barışın artık ehven bile sayılamayacak şart ve koşulları süreğen kılınır. İstikametin acıdan mürekkep bir hale rehineliğinin duraksız istikameti, sonrasındaki kıyametlerin dipnotları her gün haberlerden önümüzde düşmeye devam ediyor, halihazırda. Bir kere daha sığınılan / güvenli liman addedilen hastane ya da dini yapıların ya da sivil yerleşim yerlerinin de bir savaş koşulunda göz ardı edilip alenen yok edilmesi isteminin yolu da yönü de kesintisiz kılınıyor. Olan biten bütün şaklabalıklar, aralıksız İsrail devleti ile işbirliklerini, kapalı kapılar ardındaki pazarlıkları, kesintisiz silah / mühimmat / yazılım vesaire anlaşmalarına dokunmadan yürütülen endişeliyiz çıkışları sıradan insanların hayatlarında tek bir iyi günü var etmeyecektir, etmez de.
Yine geçtiğimiz hafta daha önce 2014 yılında uluslararası haberlerde de geçmiş olan bir tarihsel / uhrevi mekan hedef kılınır. Gazze’deki Rum Ortodoks Hristiyanların kutsal addettiği, dünyanın en eski kiliselerinden Aziz Porfiryus Kilisesi bombalanır. Kilisenin daha öncelerinde de var ettiği gibi insanlara bir sığınak olarak kullanımının önünü almak, bahçesinde bekleşen insanların hayatlarını çalabilmek için Hamas faktörü tek başına yeterli görünür. Düzenin oyun kurucusu sistemin çarklarını ellerinde tutan cerahat erkanı sayesinde kimseleri / birbirlerinden başka hiç kimseleri kalmayan Müslüman, Hristiyan ve inançsızlar için bir kere daha cehennemin kapıları insan eliyle var edilir. Gelsin kınama mesajları, gitsin endişeliyiz bahisleri. Arada Siyonist İsrail kahrolsun mesajları diğer yandan şu ülkeden bahis açarsak, gelecek senenin tatil rezervasyonu paketlerinde bilmem yüzde kaçlık indirimler maksat müşterinin ayağı kesilmesin. Öbür yanda canlar çalınırken, gündelik yaşamın kendi cehennemi süre dururken, çok duyarlıymışız gibi bir sela okumalar, üç günlük yas ilanları. Kenarda köşede iş bitici sermaye taklaları, aman şimdi ağzımızın tadı bozulmasın halleri. Bir yanda Gazze’de var edilen yıkım öte yanda artık bahsi bile açılmayan Kfar Azza başta olmak üzere İsrail’de kalakalmış yerleşim yerlerindeki akıbetler. Tel Aviv’e yağmaya devam eden roketler, Yeruşalayim’in Filistin kısımında kalakalan Hristiyan mahallerinde tacizler, Fetih milislerinin varlığı bildirilerek Filistin’liye kök söktürmeler. Uzayıp giden bir serencam. Düpedüz yalın bir maskaralık hallerdeki yöneten katlarının havanda dövdükleri sudan yansıyan akan kan, heder edilen hayatlar. Düpedüz, bariz bir kırılma eşiğinin ortasında sadece Arabı, Yahudi’yi değil aynı zamanda da dünyanın bu bölgesinde yaşayan halkların hepsinin de kaderini belirleyecek bir mahvetme döngüsü sürdürülüyor. Ağalar, beyler hamasi nutuklarını keserken, hiçliğin ortasında dımdızlak konulmuş sıradan insanların hakikati her türlü riyayı alaşağı etmeye kafi geliyor. Coğrafya kaderiniz diye bildirilirken kederin el birliğiyle imal olunduğu hiç fark edilmesin isteniyor. Dökülen kan, yok edilen bellek, izi kalmasın diye çabalanan hayat dengesi, dur durak bilmeden yinelenen hamaset ile salt iki toplum için değil hemen hemen hiç kimseler için iyi bir gelecek bırakmıyor, kalmıyor. Onca laf, o kadar afaki yıkım karşısında birlikte bir itiraz var edilemedikçe daha çok hayıflanacak modern insan. Geçmişinin yıkıntılarını yüklenip geleceğine koşa duran insan, sorgular mıydınız?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel // Image Credit: “Palestinians carrying belongings flee to safer areas following Israeli bombardments on southern part of Gaza City, Tel al-Hawa neighborhood [Ali Jadallah/Anadolu] – Al Jazeera
2 notes · View notes
e2i4-ud · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Suna Kan, Türk keman virtüözü. "Harika Çocuk" olarak yeteneği küçük yaşta tespit edilen sanatçı, Türkiye'nin en iyi keman virtüözlerinden birisi olarak tanındı; uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda solist ve başkemancı olarak görev yaptı. 1971'den bu yana "devlet sanatçısı" unvanını taşır. Doğum tarihi: 21 Ekim 1936, Adana
Ölüm tarihi ve yeri: 11 Haziran 2023, Ankara
Aldığı ödüller: Türkiye Devlet Sanatçısı
Eğitim: Paris Konservatuvarı
Albümler: Violin Concerto no. 1 in B-flat major, K. 207 / Violin Concerto no. 2 in D major, K. 211 / Adagio in E major, K. 261 / Rondo in B-flat major, K. 269
Doğum: 21 Ekim 1936; Adana, Türkiye-Ölüm T: 11 Haziran 2023-Pazar-İstanbul
Suna Kan, 1936 yılında Adana’da doğdu. Babası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Viyola sanatçısı Nuri Kan’dır. Beş yaşındayken babasından keman öğrenmeye başlayan Kan, daha sonra aile dostları Hulusi KARSEL’DEN keman dersleri aldı. Ankara Devlet Konservatuvarı sınavlarını kazanan Kan, bu okulda Avusturyalı eğitimci Walter Gerhardt ile başladığı temel keman öğrenimini İzzet Nezih Albayrak ve Gilbert Back ile sürdürdü; son olarak Liko Amar ile çağdaş müzik eserleri çalıştı.
İlk resitalini 18 Nisan 1946'da Ankara Devlet Konservatuarı’nın konser salonunda veren Kan, Mozart'ın 5. Keman Konçertosunu seslendirdiği bu resital nedeniyle “Harika Çocuk” olarak anıldı ve eğitimine Avrupa’da devam etmesi gerekliliği gündeme geldi. 1948’de isme-özel olarak çıkarılan “İdil Biret ve Suna Kan’ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine dair kanun” (Harika Çocuk Yasası) ile yurt dışında öğrenim görmek için devlet bursu aldı. Yasanın çıkmasından bir süre sonra ailesiyle birlikte önce Roma’ya gitti; birlikte çalışacağı eğitimcinin hayatını kaybettiğini öğrenince Paris Konservatuarı’na gönderildi. Paris’te Gabriel Bouillon ile çalışan Suna Kan, 1952 yılında konservatuvarı birincilikle bitirdi.
Okulu bitirdikten sonra da Gabriel Bouillon ile repertuvar çalışmalarına devam etti ve uluslararası yarışmalara katıldı. Viotti Yarışması birincilik ödülünü (1955), Münih Yarışması İkincilik ödülünü (1956), Long-Thibaud Yarışması Paris Kenti ödülünü (1957) kazandı.
1957’de Türkiye'ye döndü ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solist sanatçılığına atandı. 1960 yılında müzisyen ve müzik eleştirmeni Faruk Güvenç ile evlendi. 1960 yılında Türkiye'nin ilk konser piyanisti Ferhunde Erkin'le kurduğu keman-piyano ikilisi ile Türkiye'nin pek çok yerinde oda müziği konserleri ve resitaller verdi. İkili yurt dışında da çeşitli merkezlerde resitaller verdi. Daha sonra Almanya'da öğrenimini tamamlamış Gülay Uğurata ile bir ikili oluşturdu. Tam 29 yıl birlikte çaldılar.
Suna Kan, 1970'li yılların başında orkestra şefi Gürer Aykal ve eşi Faruk Güvenç ile Ankara Oda Orkestrası'nın kuruluşunda yer aldı. Orkestra, yurt dışında yüzün üzerinde konser verdi; çeşitli plaklar yaptı. Sanatçı, 1977-1986 arasında Ankara Oda Orkestrası'nda başkemancı ve solist sanatçı olarak yer aldı.
Dünyaca ünlü keman virtüözü Suna Kan yaşamını yitirdi
Geniş bir repertuvarı olan Kan, Türkiyeli bestecilerinin keman için ürettikleri repertuvarın önde gelen yorumcularından birisidir. Necil Kazım Akses'in Keman Konçertosu'nun ilk çalınışını gerçekleştiren sanatçı, sık sık yorumladığı Ulvi Cemal Erkin'in Keman Konçertosu'nun en iyi yorumcularından biri kabul edilir. Ahmet Adnan Saygun'un Keman Konçertosu'nu da birçok kez icra etti. 1971'de Devlet Sanatçısı unvanına layık görüldü. Türkiye'nin ilk kültür bakanı olan Talât Sait Halman'ın Cumhurbaşkanlığı Konser Salonu'nda düzenlemek istediği Itri konserine karşı çıkmış, hatta Başbakan Nihat Erim'e mektup göndererek 'alaturka müzik o salonda icra edilirse devlet sanatçısı unvanımı geri iade ederim' dedi. Talât Sait Halman'ın bütün çabalarını geri çevirerek Itri konserinin iptal edilmesine neden oldu, bu olay sonucunda Talât Sait Halman Kültür Bakanlığı görevinden istifa etti.
Suna Kan'sız Türkiye düşünemiyorum - AHMET SAY - www.sanattanyansimalar.com
1988 yılında diplomat Halit Güvener ile evlendi ve sefire olarak Macaristan’da bulundu. Sanatçı, 1996 yılında Sevda - Cenap And Müzik Vakfı Onur Altın Madalyası ile ödüllendirildi. 1997 yılında Müşerref Hekimoğlu'nun yazdığı "Suna Kan: Öz Şarkısını Duyuran Keman" adlı kitap Sevda - Cenap And Müzik Vakfı tarafından yayınlandı.
Suna KAN için,  Allah’tan sonsuz rahmet diliyorum. O’nun şu güzelim Adana-SEYHAN’DA dünyaya gelmesi bizim için en büyük onur kaynağıdır. Emin olun en büyük sanatkârlar şu güzelim Adana’dan çıkmıştır ve çıkacaktır.
Herkese sıhhat; huzur; neşe dolu sonsuz mutlu yarınlar temenni ederim.
10 TEMMUZ 2023-Pazartesi-Seyhan/ADANA  
2 notes · View notes
morkedisblog · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Çok üzücü kemanı konuşturan kadın SUNA KAN vefat etmiş Allah rahmet etsin notalar yoldaşı olsun 💜daha 5 yaşındayken yeteneği farkedilip Avrupada eğitim alabilmesi için Harika Çocuk kanunu çıkartılıp önce İtalya sonra Fransaya gönderilmiş o tek partili ayyaş başbakanlı dedikleri dönemde Türk devleti insanına ve sanata adına yasa çıkartacak kadar değer verirdi şimdi üniversiteler basılıp öğrencilere ters kelepçe yapılıyor kendi ideoljilerinden olmayan sanatçı harcanıyor sanata ayrılacak ödenek bidena verilen sözler gereği mülteci avrupaya gitmesin diye barbarlara harcanıyor 21 yıldır kim sanat teknoloji vs alanlarında yıldızlaştı ki öne çıkan isimler devlet teşvikiyle değil aileleri ve kendi çabalarıyla bir yerlere geldiler!Çocukluğumda cumartesi ve pazar konserleri olurdu tv'de,önceleri Suna Kan'ın eşi Faruk Güvenç sunardı sonraları Hikmet şimşek klasik müziği/bale-opera vs o programlardan öğrendim ALLAH HEPSİNE RAHMET ETSİN DEĞERLİ İNSANLARDI 💙BİR TOPLUM SANATINI KAYBEDERSE ÖNCE ADALETİNİ- LİSANINI- FOLKLÖRÜNÜ SONRA KİMLİĞİNİ KAYBEDER😢
2 notes · View notes
kyrlti · 2 years
Text
Tumblr media
Suna, Suna gemas. Begitu pula dengan rubahnya. Janganlah disita hati kekasihmu dengan rapat. Makinlah men-cinta Suna tersayang. Tak ingin pindah dari sisi Suna katanya, kukuh pendirian. Padahal sudah tersimpan Atsumu dan Oikawa. Maafkan hati ini Suna. Gadismu menyukai lebih dari 1 perjaka. Tetapi tenanglah wahai kasih, karena sampai kapanpun hati ini tak-kan goyah.
5 notes · View notes
regioonlineofficial · 6 months
Text
De inwoners van de gemeente Soest maken vaak gebruik van de spoorwegovergang de Gouden Ploeg, om bijvoorbeeld te recreëren op de Eng. De maatschappelijke wens om deze overgang open te houden vindt de gemeente belangrijk. In overleg met ProRail is nu besloten om de overweg beveiligd open te houden. Veilige overwegen ProRail moet alle onbewaakte spoorwegovergangen in Nederland opheffen of beveiligen. Dat geldt ook voor de overwegen Gouden Ploeg en Kaasfabriek in Soest. De gemeente en ProRail hebben gekeken wat hier de beste aanpak voor is. De eerste (openbare) spoorwegovergang wordt beveiligd en kan daardoor open blijven. De particuliere spoorwegovergang Kaasfabriek gaat dicht. Overweg Gouden Ploeg blijft open en wordt beveiligd Wethouder Osman Suna: “De Gouden Ploeg is belangrijk voor de recreatie en cultuurhistorie in Soest. Dat hebben inwoners ons ook meegegeven in de participatie. Door verschillende belangen was een oplossing voor deze overgang ingewikkeld. We zijn daarom ook erg blij dat we de overweg op een veilige manier toch open kunnen houden.” ProRail regiodirecteur Harro Homan en wethouder Osman Suna tonen de getekende overeenkomst bij spoorovergang de Gouden Ploeg - Foto: gemeente Soest Overweg Kaasfabriek wordt gesloten De Kaasfabriek is een particuliere overweg, waar alleen bepaalde gebruikers overheen mogen. ProRail kijkt met deze gebruikers hoe ze via al bestaande beveiligde overwegen de Eng kunnen bereiken. De gemeente gaat een padenstructuur op de Eng aanleggen die daar waar nodig ook deels geschikt is voor landbouwverkeer. Hierdoor kan de overweg bij de Kaasfabriek gesloten worden. Uitwerking met omgeving ProRail en de gemeente Soest hebben afspraken gemaakt over het beveiligen van de spoorwegovergang Gouden Ploeg, het opheffen van de spoorwegovergang Kaasfabriek en het aanleggen van het pad over de Eng. ProRail betrekt omwonenden van de spoorwegovergang Gouden Ploeg bij de uitwerking van de beveiliging van de overweg. Gemeente Soest betrekt belangenorganisaties en de omgeving bij de uitwerking van het pad over de Eng.
0 notes
senfonikankara · 19 days
Video
youtube
Mozart | Violin Concerto No.1 (Suna Kan)
9 notes · View notes
inpress24 · 6 months
Text
UNICEF  ta bayyana mutuwar yaran Gaza saboda rashin ruwa a matsayin barazana mai girma
INP-(GAZA)-Yara sama da miliyan daya na Gaza suna fama da matsalar ruwa.  Ƙarfin samar da ruwa na Gaza kashi 5 ne kawai na abin da ya saba yi a kullum.  Mutuwar yara – musamman jarirai – ga bushewar ruwa abu ne mai girma barazana, in ji UNICEF. Kamfanin labaran islama/ Turai:  Tun daga farkon rikicin da ba’a taba ganin irinsa ba a zirin Gaza, UNICEF ta fito fili a kan bukatar tsagaita bude wuta…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
alummarhausa · 6 months
Text
Yadda Ake Sana'ar Igidi A Ƙasar Hausa
MA’ANAR IGIDI Sana’ar igidi, sana’a ce inda manoma ke sayar wa mata hatsin da ba a sussuke ba (damma). Mata kan saya, su kuma su sussuke, suna sayarwa ga jama’a tsaba-tsaba gwargwadon bukatar mai saye. Don haka sana’ar igidi, sana’a ce da matan Hausawa ke sayen dame ko damma ko gwallo-gwallo, su sussuke su rika sayarwa kwano-kwano don sauwakawa talakkawa.  Wannan sana’a ta igidi ta fi habaka…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
1970-fa-re · 6 months
Text
Suna Kan
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sondakikahaberleri101 · 11 months
Link
#Gündem
0 notes
guncelhaber1 · 11 months
Link
#Gündem
0 notes