Tumgik
#seninle var bir hayalim
triptoartsworld · 6 months
Text
Tumblr media
We have a dream
Var bir hayalimiz
39 notes · View notes
zayiflamamlazim · 4 months
Text
Sevgili 2023 ben..
Mentally breakdown olduğum bir yıldın. Yılın ilk yarısında mobbingden başını kaldıramadın, boynunu büktüler diyelim. Ama dik durdun be! Her şeye rağmen bağıra bağıra tepkini gösterdin, adım attın utanmadın artık ezildiğini söylemekten. Yeniden başlamayı göze aldın, 0dan başlamayı. Bunun kararını verebilmek ve bu yolda ilerleyebilmek hiç kolay olmadı. Sonrasında hayat tokat gibi çarptı suratına. İlerleyemedin. Bir milim ilerlemediğin gibi kaldığın yerde duygusal yeme atakları geçirdin durdun. Her gün kendine söz verdin ama bir türlü olmadı. Olmadı be.. 5. Aylara geldiğinde ne kadar çukurda olduğunu fark ettin, kendine yabancılaştın. Ayakların yere basmaya başladı ve olduğun anı düşünmeye başladın. Büyük hedefler koyup altında ezilmedin, ufak ufak başladın. Defalarca ağladın, ağladın. Ağlamaktan yüzün gözün şişti. 7. Ayda ise hayatın tamamen değişti. Birisi ile tanıştın. Çok özel ve güzeldi. Öylesine değildi, yalnızlıktan değildi. Sevilmeyi istedin hem de çok. O kadar çok istedin ki sürekli kafanda onunla konuşup kavga ettin. 8. Ayda hep hayalin olan bir tatili yaptın! Tüm bunların yanı sıra seninle gurur duyuyorum çünkü herkese rağmen kilo vermeyi başardın. Kimsenin sana inanmasını beklemedin. İş konusunda planların tıkırında gitmedi, istediğin gibi yükselemedin ama tüm oyıncaklar senin olamaz! Daha iyisi olmak için seni tutan bir bağ kalmadı.
Gerçekleşen en büyük hayalim bedenim ve hayatıma birini almak oldu. Gerçekleşmesini istediğim bir hayalim ise yeni yılda kitap okumak, akademik olarak ilerlemek olacak. Bu yıl en üzüldüğüm an iş yerinde hakkımda bir söylenti çıkarıp sekreter ile beraber üzerime gelen bir kişi oldu. Ve kimse tutup bir cümle etmedi. Günlerce ağladım. O an o kadar yalnızdım ki. Bir diğeri de bir gece işler boka sarmıştı. Ne yapacağımı bilemedim, daha yaşayamayacak gibi hissettim benim yüzümden olan şeylerden. Beni olduğum gbi seven bir kaç arkadaşım kaldı geriye. Sürekli bir anksiyetem var beni bırakacaklar, ayrı düşeceğiz diye korkuyorum. Onlar bir ömür yanımda olsun istiyorum. Telefon alışkanlığımı bırakmak istiyorum. Daha analog bir yaşam sürmek istiyorum.
2024ü kendim için özel hale getirmek için bir takım planlarım var demek istiyorum ama sürekli bir şeyler yapmak isteyip yapmıyorum. Kendimce öncelikli hedef belirledim ve kendime fazla yüklenmeden, kendimi severek yaşamak istiyorum. 2025 için buraya geldiğimde ve bu yazıyı okuduğumda kendimi kötü hissetmek istemiyorum. Her şeye rağmen kendimi sevmek istiyorum.
10 notes · View notes
senayelvanstuff · 7 months
Text
Bir zamanlar gözümün nuru olan, sevdiğim, hayal kurduğum. Sen söyle.
Sen söyle bana ne olur, nasıl çıkacağım bu cendereden. Cendere dediğim de yaşamak tabii. Ben yaşamak taraftarı değilim, bakma öyle duruyorum zira bir kere gelmişim dünyaya - ne yapayım öleyim mi - istemem bunu şimdi. "Ya yarın daha iyi olursa?" merağıyla tutunuyorum hayata. Ama şunda zorlanıyorum, başaramıyorum anladın mı - yorgunum. Çok yoruldum tutunmaya çalışmaktan. Her şeyden az az kokluyorum. Bir demet çiçeğin zevkini doya doya çıkaramıyorum, gezdiğim vitrinler var görüyorum rengarenk. Kokladığım birkaç çiçek.
Halbuki hayalim bahçelerdi, en iyi sen bilirsin. Belki de sinirim kinim ondan işte. Bir bah.e istedim sadece. Devasa bir bahçe değil; seninle beraber azcık yürümek, iki ağaç gölgesinde gönlümüzü eylemek. Bir ağaç da bizim için dikmenin hayaliyle, berrak bir gecede nefes almak birlikte. Ama gerçek nefes - yani farkında olarak bedenimizin, birlikteliğimizin ve bahçemizin. Küçük de olsa, biliyorum ağaçlarımız meyve verirdi - çiçeklerimiz renkleriyle baş döndürürdü, kediler etrafımızda dolanırdı, bacaklarımıza sürtünürdü - gıdıklanır gülerdik. Beslerdik onları, evleri olurduk. Kuşlar bir öterdi, anlardık ki bizi seviyorlar. Buydu benim hayata dair ümidim. Yaşamaktan anladığım buydu sevdam.
İnsanın kendi canı kanı bile yetip de göremiyor insanın aklını. Kalbini tam anlamıyla kimseye anlatamıyorsun, doğru bu. Ben kalbimi açmaya öyle uğraştım ki o bahçeye senle girebilmek için. Biliyorum hakkım değil ama kızıyorum işte sana; neden, neden anlamadın be beni... Neden beni görmedin...
Bir bahçeyle hayatımın kurtulabileceğini anlasan, yapmazdın böyle. Bence beni anlasan yapmazdın. Değil mi... Buna inanıyorum. Bilerek beni inciteceğine inanmak istemiyorum.
Çok kızgınım mutluluğum, çok kızgınım.
Ha sana ha kadere, ha Tanrı'ya - ha kendime. Bi gün anneme, bi gün babama... Var oluşuma kızgınım. Daha başka olur muydu, ne yapsaydım daha iyi olurdu inan bilmiyorum. Öğrenmek öyle isterdim ki. Hayatımın en güzel gününü yaşamak için ne yapmalıydım; işte 2 bira içtiğimde sorduğum soru bu. Uyuyamadığımda karnıma giren ağrı bu. Gözlerime dolan yaşlar bu.
İsterdim yuva kurmak, yuva olmak. Ben o kadar çok rüya gördüm ki telli duvaklı oyunlar oynadığım. Küçük kızıma akıllar verdiğim ne hayaller kurdum. Sor bana ben memnun muyum şimdi. Sor hadi. Yüreğin yerse çık karşıma. Her şey istediğim her şeyin tam tersi. Hayat çok boktan. Hiçbir şeyim yok. Yorgunum.
Anlatamam, anlatamam işte her şeyi baştan. Ne yaşadığımı söyleyemem. Çok yorgunum.
Tumblr media
3 notes · View notes
sevebilirdik8 · 11 months
Text
Sevdiğim;
Kırmızı güllerimin dikeni, yüreğimin yanmaya ramak kaldığı son kıvılcım. Sana bu satırları bir gece yarısı yazmıştım duruyordu da yollayamadım hiçbir zaman. Yazmak istedim. Umarım anlarsın beni, bir nebze için acır da utanırsın belki. Belki de asla üzülmeyeceksin. Üzülme de. Özledim mi?
Evet çok özledim ama inan bana barışmak değil niyetim. Bil diye yazıyorum dünya hali bu kimse bir saat sonranın garantisini veremiyor. Biliyor musun hep bir şeyler eksik kalır, her ölüm zamansız. Her sözün acıtır, her günüm dün gibi. Sana gelmek için dünyanın tüm okyanuslarını bir istiridye kabuğunun üstünden geçerdim. Ben sana kendimi anlatamıyorum. Kırk cümle kurdum, ağzımı açmadan vazgeçtim. Satırlarca yazdım da kendimi anlatacak tek bir kelime bile bulamadım. Özür dilerim senden yârim, yârenim. İyi ki seni sevdim, iyi ki güzel anılar biriktirdik. Bir daha olsa bir daha severdim seni. Her gün, her saat, her dakika seni severdim. Sen hep sebep olduklarına kayıtsız kaldın. İnanır mısın beni günlerce ağlatan derdi bir kenara bırakıp, senin hayatının güzelliği için dua etmişliğim var. Sen bana kırgınsın diye yaralı dizlerimle bile koştum sana. Senin için tüm dünyayı karşıma almaya hazırdım da, tüm dünya yanımdayken sen hep karşımdaydın.
Bunları üzül diye söylemiyorum. Bana acıma n’olur sadece bilmeni istiyorum. Dön diye çok bekledim ben seni, beklerken yaş aldım. Kaç mevsim kaç şehir atlattım da bir sen gelemedin bana. Hem ne diyor Şems-i Tebrizi “Aşkın denizinde aklın dalgaları durulur. İmtihan bu ya, balığın gönlü tutar çöle vurulur.” Ne güzel demiş.
Bu sefer çok başka çünkü benim artık dermanım kalmadı ne beklemeye ne de acı çekmeye. Beni anla çünkü beni anlamana ihtiyacım var. Hani bir derdin olursa ilk bana gel, gelmezsen günahım boynuna demiştin hatırlar mısın bilmem. Sana yazdığım gün sana deli gibi ihtiyacım vardı. Fakat gecesinde ben ağzımın payını aldım. O gün sabaha kadar toparlanmak için yazdım.sayfalarca yazdım, satırı satıra bir ettim. Rosida’ya, Rosida’ma. Benim Rosida’m o. Sabaha kadar dinledi biliyor musun? Aslında ihtiyacım olan kendimi bulmamdı ve buldum. Senin çaldığın benliğimi geri aldım. Mutlu da oldum seninle mutsuz da. Ben seninle her şeye vardım ağlamaya da gülmeye de sefalet içinde yaşamaya da. Buraya kadarmış. Anlaşılan kalbinde asla yerim olmamış çünkü hiçbir zaman mutsuz mu acaba? İyi mi? Kötü mü? Diye sormadın. En çok da bu acıttı ya zaten. Senden sonra çok denedim de bir türlü atamadım sevdanın yükünü başımdan. Bir sen anlıyordun beni, bir seninle iken güvende hissediyordum. Güven kaynağımdın kendimden çok sana güvendim. Bir senle iken hiçbir şeyden korkmadım çünkü beni koruyup kollayacağını biliyordum. Hayatındaki yeni kızı çok sev, benim yaşadıklarımı yaşatma olur mu? Ben kimi sevmeye çalışsam aklıma hep sen geldin, bekledim. Benim yaşadığım durumu sen yaşama istedim.
Herkese seni anlattım. Bir hayalimiz vardı seninle bir başkasıyla kirletemem. Lütfen hayalime dokunma bir gün olur mu? Her şeye kabulüm ama onu kabul edemem. Kızgın değilim sana kırgın da değilim. Hala duacınım. Dilerim ki çok güzel bir baba, eş olursun. Çok mutlu ol olur mu?
Ben artık gidiyorum. Senden, bizden. Yoruldum çünkü anla beni tek taraflı savaş bu elbette ki kaybedeceğim.
Hakkını helal et olur mu?
Hoşçakal..
5 notes · View notes
sananeayolll · 1 year
Text
Seninle uzun yola çıkmak gibi bir hayalim var
3 notes · View notes
ellialti · 1 year
Text
14 Şubat 2023'ü 15 Şubat 2023'e bağlayan bir gece saat 00:55. Bir hastane odasındayız. Annem ve ben.
Yazmayı tasarlarken aklımdan bir çok şey geçti ama şuanda ilk kurduğum cümle neydi diyorum kendime. Aslında her şey 18 Ekim 2022'de başladı. O gün babamı kaybettim. Aslında bir anda kendimi kaybettim. Çocukluk gençlik anılarım, hayatımda önemli olan her şey bir anda tüm anlamını yitirdi. Kocaman ve asla dolmayacak bir boşluk. Ve sürekli aklımda kardeşimin onların babaları var bizimki neden gitti sorusu...
Benim için babamı kaybetmek demek; kanatlarından biri kopması demek. Artık uçamazsın. Çünkü senin dayandığın, ya ne olur ki arkamda babam var dediğin kocaman yürekli adam bir anda yok. Bunun tarifini yapmakta çok zorlanıyorum ama yaşayanların anladığını biliyorum. Birde lütfen kimseyi teselli etmeyin, böyle bir yaşanmışlığın tesellisi yok.Şuanda aklımdan sadece anılar geçiyor ve odaklanmak gittikçe zorlaşıyor. Ve sürekli sanki bir yerlere gitmiş ve gelecekmiş hissi hiç geçmiyor.
İşte böyle başladı 34 yaşındaki büyüme hikayem. İlk bu cümleyi eşim kurdu bana çok klişe ama gerçek. İşte şimdi büyüdün demişti. Çünkü öncesinde de her ailemin yanına gittiğimizde 18 yaşında ergen gibi davranıyorsun derdi. Bir anda sanki 34 oldum.
Ve bu gece hatta önceki 1 hafta boyunca kendimi tanımak ve doğru tanımlamak üzerine düşünmeye başladım. Bu süreçte tabi ülke olarak çok yıkıcı bir dönemdeyiz. Kahramanmaraş depremini yaşamadık 71 il olarak ama acısını hep birlikte çektik, çekiyoruz. Ben nedendir bilmiyorum hayatım duraklatılmış gibi tepki verdim ve böyle tepki vermeyen hayatına devam eden insanlara kızdım. 1 hafta evden çıkmadım, uyku düzenim alt üst oldu yani hayat benim için devam etmedi. Ve sonra sokağa çıktım hayat akıyor sanki sadece benim duraklatılma tuşuma basılmış.
Sokağa çıkma sebebim ikinci kurduğum cümle ile ilgili: Bir hastane odasındayız. Annem 16 Şubat günü ameliyat olacak ve ben onun yanına gelmek için 1 hafta duraklattığım hayatıma devam etmek zorunda kaldım.
Bu aslında kendimden kaçmak için çok derinlerimde ne yattığını bulma yolculuğum. Tabi bundan kime ne.
Anlatmak istediğiniz olayı çok güzel ifade eden bir cümle kurup, dur şunu bir not alıyım dediğinizde unutanlardansanız tasarlayıp yazmak bir sorun haline dönüşebiliyor. Yazmaya başlamadan 2 dakika önce kurduğum cümleleri hatırlamamam şuanda da sürekli neydi diye düşünmekten konudan konuya atlama sebebim.
Artık olmuyor. Sürekli birileri beni dürtsün ve çalışmaktan, uyumaktan, dizi izlemekten, ev işleri yapmaktan başka bir şeyler yapayım diye bekledim. Spor yapmak için, plan yapmak için, hayatıma renk katmak için bekledim. Farketmediğim aslında kabullenmek istemediğim şuydu; bu durum benim de işime geliyor. Çünkü ben üşengeç bir insanım. Kafamda kurduğum bir sürü hayalim var ama birilerini beni adım atmam için dürtmesini bekliyorum. Hayır bu böyle bir şey değil(miş). Sen ne veriyorsun ki eşinden, ailenden, dostlarından seni teşvik etmesini bekliyorsun. Yani diyorum ki tüm ilişkilerin senin kadar, senin istediklerin ve yaptıkların kadar. İlişkileri şekillendiren tek taraf olamaz. Sen ne kadarsın ilişkilerinde o kadar olur. Bu bir yarışta değil. Ben bunu yaptım sıra onda... Kendin olamadığın, kendine sınırlar koyduğun, sadece bekleyen tarafsan eğer sadece günü kurtarırılsın. Bir hikaye yazamazsın. Sen başla; uyan seninle devam etsin. Sen uydurmaya çalışma, mış gibi.
Çok alakasız konudan konuya değil mi işte tam olarak kafamın içi böyle. Duygularımı tanımlamak hep çok zordu benim için çünkü altında yatanları keşfetmek korktum hep. Yüzleştiğimde altında kalmaktan korktum ve kaç(ıyorum)tım. Ben çok sıradan hayatı olan herkesten biriyim sadece. Öyle özel bir yeteneğim, çok iyi yaptığım herhangi bir şey yok. Uyumak dışında. Ama çok uyumak değil burada durum istediğim zaman uyuyup istediğim zaman uyanmak. Bazen uyumamak bazen de uyanmamak ama anlatamadım kimseye. O zaman uyuyalım çünkü saat 01:44. Sabah muhtemelen 06.00' da uyandıracaklar. Uyumadan önce kitap dinleyin ya da okuyun. Bitti. Ama kendimi bulma yolculuğum değil, bu part bitti.
4 notes · View notes
sinestezii · 19 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Yıl 2018, yıllardır içimde büyüttüğüm bir hayale sıkı sıkı sarılmışım; hayalim de öyle masum ki, tertemiz ve kendi hâlimizde bir yol tutturmuşuz. Fakat herkes ve hatta kalbimin çemberi dışında kalan nesneler bile sanki biz, asrın en hatalı işiymişiz gibi karşımızda durmuş. Ben öyle çok inanıyorum ki kendime, hayalime, tutturduğum yola; doğanın, kaderin ya da şansın tüm zorlamasına rağmen direniyorum. Ve hatta kalbimin üzerinde bir ağırlık gibi taşıyorum ondan uzaklaştığım her anı.
Hastalıklar, kavgalar, yalnız bırakılmalar (sanki daha fazla bırakılabilirmiş gibi) ile sınanıp duruyorum. Derken o hayalin ilk minik parçasına bir adım atarak bu kente geliyorum. Kısacık kalıp dönüyorum. Çabucak geri geleceğimi sanıyorum. Olmuyor ama. Pandemi dönemi gelip çatıyor. Sokağa çıkma yasağı var, belirsizlik almış başını gitmiş, gidemiyorum ama kalamıyorum da. Gün geçtikçe çevremdekilerden yükselen her yorum tuttuğum yolun hayırsızlığına, imkansızlığına çalan cümleler kuruyor. Bense bir rüyadan ve imgeleri tesadüf olamayacak kadar güzel birinden cesaret buluyorum. Bütün bunların iç bilinciyle yeniden geleceğime inanıyorum. Bütün bunlar tesadüf olamaz çünkü. Yine de yoruluyorum. Öyle içsel bir yorgunlukta, çıkmazda olduğum bir gün bu sokağın fotoğrafını tesadüfen instagramda görüyorum. Kalbimden bu sokakta oturmaya ilişkin bir dua geçiyor. Sonra çok turistik buluyorum burayı. Bu sokağa bakan bir sokak dileğinde karar kılıyorum böylece. Diyorum ki “hemen bu sokak olmasın ama buraya da çok yakın, burayı gören bir yer olsun oturacağım yer.”
Vizeler, evraklar, polis kontrolünde ülkeye alınmayışlarım, inadım, teslimiyet sınırım, şaşkınlığım ama sonunda Marburg’a dönüşüm…
Aradan bir yıla yakın zaman geçiyor. Ben ev bulmak konusunda sıkışıp kalmışım. Bulduğum ilk eve, ev çok eski de olsa, içime sinmese de ve hiç eşyam olmasa da tamam diyorum. Taşınırken kendi kişisel eşyalarımı eve bırakıp İstanbul’a gidiyorum. Babamın ameliyat olması lazım ve benim yeni evimi temizlemeye bile vaktim yok. Dönüyorum, karantinada kalıyorum. Evimi temizliyorum. Nisan ortasındayız. Karantina sonrası ilk defa alışveriş için sokağa çıkıyorum. Hava mis gibi. Çıkıp minik marketin sokağına yöneldiğim anda bu çiçekleri görüp şok geçiriyorum güzelliği karşısında. Hayranlıkla biraz ilerledikten sonra o sokağın bu sokak olduğunu, bilinçsiz biçimde buraya taşındığımı; üstelik tam da buraya bakan, burayı kesen sokakta üç öte binada oturduğumu fark ediyorum.
Yani o soru kalbimin kapısına dayanıyor yeniden: “Allah’ım yine, bunu ben senden dilediğim için mi oldu yoksa sen olacağı için mi bana bunu dilettirdin?”
Bu soruyu, sorunun cevabını bilsem de öyle çok seviyorum ki. Tertemiz, çaba ile bezenen ve en nihayetinde dinginliğini bulan pek çok şeyin ardından bana tekrar tekrar sordurttuğun için, bin şükür. Yanıtını bile bile bunu seninle şükür hissiyle konuşacağım, bir ömür. Buna da bin şükür. Ve bu kentin beni yıpratan, ömrüme göründüğünden çok daha fazla yaş ekleyen onlarca yönüne rağmen; neden buradaydım, burada olmalıydım? Sen neden yollarım buraya çıksın istedin? Varmam gereken neresiydi, kimdi? gibi soruların henüz kavrayamadığım cevaplarına da böyle varacağımı biliyorum. Çünkü zaten hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın. Senin kalbimi korumadığın bir an yok ki ben dilediğimin, ağzımdan çıkan kelamın, gönlümden geçen niyetin farkına varmayayım, fevriliğine kapılayım.
0 notes
pinkcoco777 · 6 months
Text
Bir Yerden Başlamak
Bilmiyorum ki, buraya neden geldim? Belki yazmayı çok sevdiğimden, belki internet cezbettiğinden. İnanın ben de bilmiyorum. Başlıyorum işte bir şekilde. İçimden ne gelirse yazmak istiyorum. Kimsenin beni yargılamadığı, tanınmadığım bir yerde yazmak istiyorum. Bir çok hayalim var; gerçekleşmesini dilediğim ve bazıları için adım attığım. Gelecekte beni neler bekliyor bilmiyorum ama düşünmekte istemiyorum zaten. Ne geçmiş ne de gelecek düşünmek istemediğim iki zaman... Şu anla ilgilenmek istiyorum. Ama zihin hep oyun oynar seninle. İster istemez o kaygı sarar sarmalar seni. Güçlüysen bilincini yönetebilirsin. Yeterince güçlü değilsen o kaygı seni öyle bir ele geçirir ki depresyona kadar gidersin. En son kendini bir yorgan altında ağlarken buluverirsin. Aman kendimizi oralarda bulmayalım. Tabii ki o da doğal bir süreç ama önemli olan oradan da kendini yöneterek çıkabilmek. Hayatımızın aslında tüm yönetimi bizim elimizdeymiş. Ben yeni öğrendim. Ama olsun geç olsun güç olmasın değil mi?
Bazen buraya manifest günlükleri yazmayı düşüyorum. Plansız yaşayamıyorum ya. Baksana burada bile plan yapıyorum. Keşke spontane yaşamayı sevebilseydim. Niyeyse planlı yaşamak güvende hissettiriyor. Bu konuda yalnız olamam herhalde değil mi? Hayatı anlamak için 32 yaş çok mu geç acaba? Hayata dair yeni ve sağlam kararlar vermek için çok mu geç kaldım? Hep bunları düşünüyorum. Her neyse merhaba Tumblr!
1 note · View note
zemheriiiiiiii · 8 months
Text
Nedir, neyin nesidir bu? Bilmiyorum ama beni uzun süredir diken üstünde tutan bir his tam olarak. Herşeye temkinli yaklaşmam gerekiyormuş gibi.. arkamda hiç iz bırakmamam gerekiyormuş gibi. Kendimi çatının altına sığındırmışım da yinede ıslanmışım gibi. Şarkılara sığınmak sana bakacak bir kapı daha aramak insanı öksüz hissettiren türden. Senin inceliğin beni her zaman kesiyor. Benim kalın duvarlarım ise senin üstüne yıkılıyor. İsterdimki senin inceliğin benim kalınlığımı dize getirsin. Ama biz seninle bir kere dahi yan yana gelemeyecek kadar imkansızız. İmkansızı bile aşabilen var ne mutlu ama sen benim daima süslü hayalim olarak kalacaksın. Ne ben tarlaların dibinde biten gonca ne de sen çöllerde yaşayan kaktüs gibi yerimizi bulacağız. Bana çok hırçın havalar gelmez sana da fazla su veremeyiz. Sana çoğu kez deniz olmak isterken seni kuruttum ben. Sen çürüme dikenin elime batsın, razıyım. ♾️
0 notes
ulasilmayanhayaller · 10 months
Note
seninle tavuklu pilav yemek var bir hayalim..
Yerizz
0 notes
mormanifesto · 1 year
Text
Storytime
Taşıması en ağır yüklerden biriyle kendi içindeki uçurumun kenarına oturmuş üstelik teninin rengini almış bulutları derin derin izlemeler le vaktini geçiriyor şehrin birinin ismini sayıklıyorsun "İstanbul"
Sana eklediğim diğer bütün kadınları da alıp yanında üstelik yeni bulmuşken seni neden attın yüreğinden aşağı?
beni affedebilecek misin?
bu yolculuğa dilimi unutmak için çıktım yol üstündeki Marco Polo dan bir çay içecektim.
Soğuk geçerken zihnim hala dilim ile boğuşuyor du.
Şiir olsunlar diye söylediğim kelimeler karşıma geçip kahkaha atıyorlar, bunu duyabiliyordum tekrarlamamak için gözlerimi başka tarafa çevirip bekliyordum.
Bedenimde eski sözlerin yükü rus olsaydım "Tosca" diye tasvir ederdim bu hüznü.
Fazla olmamıştı ki yeni bir paragraf geldi kaldırdı kollarımı diğeri geldi uzunca olan başımı ellerinin arasına alıp gözlerime baktı..
Beklemiştim,
Renklerin tonu değişmeye başladı bile...
Tanıdık gelen Ama aslında hiç tanımadığım sesler kulağımda dans ediyordu
Yeni cümleler kuracaktım bütün bedenimi Söğüt ağacı ile tazeleyecektim
Ancak o zaman o şehre dönebilecektim.
Seninle ayrı dilde konuşunca yaralarım hafifliyordu.
Çoğu zaman okuyucuların altını kalemle çizilecek leri birçok cümleyi mahfetmiştim
Oysa tek derdim gerçeklikle sanatın birbirine dokunduğu anı bulmaktı
Paris'e ölüler ülkesine bu sebepten gelmiştim kendimden ne kadar uzağa gidebilirim bilmiyordum..
İçim dengin değildi bu apartman dairesinde dar sokaklarda kurumuş yapraklar arasında gezinip bulmaya çalışıyordum kendimi şehri romanlaştırıp kendimi bir ruh bulacaktım.
Her gün aynı şehirde çocuk ve yaşlı oluyordum
Dil ile adım atıyorum bu coğrafyaya
Uzunca bir boşluk var insanlar arasında.. Koca koca tarihi binaların içinde birbirine uzak insanlar yaşıyor. Yok gibi izliyorum onları. Hak etmiyorlar bile
Paris tek vücutta yaşayan yabancı organlar gibi hepsi ödünç alınmış bir bütün belki ama fırsat bulsa hemen orayı terk edecek parçalardan oluşmuş.
Şehre ruhunu veren binalardir, insanlar değil.
Bu şehir tiyatro sahnesi gibi oyunlar oynayarak seyircileri canlı olduğuna inandırdigi bir dünya yaratmış
Ve sadece ziyaret etmeye gelenler için parlayan bir yıldız.
kalbimin derinliklerine doğru yapılan bir yolculuktu bu, hüzünlerimi bulup bir sanatçı gibi değil bir doktor gibi düzeltecektim.
Her geçtiğim sokakta bir parçamı bırakarak ilerliyorum
Paris'in Sokaklarını birbirine bağlayan büyük Meydanları geçtikçe gün doğumu ve batımı ile ferahlıyordum
Gölgesi olan tek şehir belki de,inatçı ve baskın betonların arasında atan kalpler, ancak tanıdık yüzlere gülümseyen gergin ve somurtkan dudaklar.
Edebiyatın destansı aşk öyküleri ile büyülenen yeni nesil sokakları dolduruyor.
Balkonum,
Kendimi ne içeride ne de dışarıda hissediyorum
Kafelerde birbirine çok yakın oturmaları aralarındaki mesafeyi kapatmıyor belki ama yine de elele kalkıyorlar masadan
Ruhu olan şehirler duyabilen herkese fısıldar gerçeğini
Dairem Paris'in o sevdiğim bölgesinde bir kafenin hemen üstünde bir odasının bir penceresi boş bir duvara bakıyor bir takım bitkilerin bilmediğim bir türü camdan görünüyor.
Boş gözlerle izlediğim bu duvarı hayalime sığdırmak için uğraşıyorum.
Kendimi aşağıya salıyorum parmak uçlarındaki ince ipleri fark ediyorum,
Yüksek gülüşlü beyaz kadınlar.
Ağızlarındaki şarabın kekremsi tadını balkonundan hissedebiliyorum.
Bu yolculuğa bir martının çığlığını öperek başlamıştım,Üstelik Deniz henüz Yağmur yemişti.
Biteli çok olmamış bir tiyatro sahnesi gibi beynim
Mesajlar verilmiş sanat yapılmış ve sanatçılar evlerine dönmüşlerdi.
Sigaramı yakmış kafeyi izliyordum.
Sanki bir trenin en güzel kompartımanda manzarayı izleyerek yolculuk yapıyordum.
Şehirler dağlar ormanlar geçiyor penceremden,
Lakin hiç varamıyorum istediğim şehre,
Ait olamıyordum hiçbir yere, yine hiçbir yere ait olmadan bitirmiştim geceyi.
Ve o meşhur kafede planlı olarak girmişti göz hizama,
Yepyeni bir kitap gibi
İçinde ne olduğuna dair hiçbir fikrimin olmadığı bir roman, meraktan çıldırıyor gibiydim.
Bana elini uzatmıştı...bir kalbi sarsmak için bazen sadece “merhaba”demek kafir.
Bu ilk hafif temas muazzam bir etki yaratmıştı denize atılan bir taş parçasının oluşturduğu halkalar gibi..
O gece orada bir davet ile bulunuyordum paris'in kalabalık caddelerinden birinde ellerinde içkileri ile sokağı doldurmuş insanların,yükselen sohbet homurtularının arasından duyuyordum onun sesini.
Elimi uzatmıştım sırtımda soğuk bir ter hissettim, kalbime yumruk yemiştim sanki.
Göğsümdeki heyecanın giderek şiddetlendiğini hissetmek beni telaşlandırmıştı...
Neler oluyordu?
Yüksek sesli bir barda gözlerimi ondan alamıyordum,
canlı,taze bir gülüşü vardı, sanki gümüşşü bir ışık vuruyordu yüzüme,
Ciddi insanların şehrinde kimsenin bilmediği yemyeşil bir ada gibi,
Tanrının paris'e sakladığı kutsal bir tebessüm gibiydi.
O anda arkadaşım sorular sormasa sonsuza dek öylece durabilirdim.
Zira heyecandan bayılacak gibi olmuştum ki bana sorulan soruyu 2 defa tekrarlatip anca cevap verebilmiştim.
Daha da karanlıkta kalan bar taburesine çakılıp kalmıştım.
İçki şişeleri,boşalan kadehler,insanların ceketleri ve çantaları susmayan telefonlar,bağıran garsonlar bütün bu kalabalığın arasında zarif kalan tek bir şeye odaklanmıştım, şehvetli bir baş dönmesi hissettim,kendimi sakinleştirmek için içkimi yudumladım yeni öğrendiğim dilde sohbet etmeye başlamıştık onun her cümlesi şimşekten sonra gelen gök gürültüsü gibiydi, bütün bir kültürü bütün bir dili benliğime alıp ezberlemek istedim.O konuştukça ben hareketsiz ve nefessiz kalıyordum, o kelimeleri özenle seçiyor anlamam için elinden geleni yapıyordu, neşe ile şakalar yapıyor parlak kahkahalara neden oluyordu. Ben ise içimdeki sonsuz karanlığın ortasında oturmuş zifiri bir koridora bakan kapıları sonuna kadar ona aralıyordum.
İlerleyen saatlerde bana da yapılan cazip bir teklif ile ilerideki Kabare salonuna geçiyorduk, ayağa kalkmıştı onu göz ucu ile süzmüştüm.
Salonda piyanonun arkasında kendine yer bulmuştu geniş bir görüş açısı ile dans eden kadınları izliyordu ritimli bir caz melodisi doldurdu salonu.
Ben gözlerimi ona dikip müziğe eşlik edişini izledim.
Başı geride hafif hafif sallanıyordu, Bir tabloya referans olacak varlığı ile bütün gece gözlerimde kaldı.
le marais ten dairme yürürken her an kopmaya hazır ipek bir ip ile kendime tutundum,benliğim destansı ve güvensiz yolculuğa çıkmıştı. Sanki sürekli değişen bir kimliğin tehlikeli dengesi ile bir ağacın dallarına asılı hayvan gibi dünya manzarasına tutunmaya çalışıyordu.
Somut ve güvenli hale gelmem için aynı anda hem tanımam hem de bilmem gereken bir ortama tutunmam zordu. Sanırım bu da bu macerayı tehlikeli olduğu için güzelleştiriyor du
O gece tanışmıştım
Ve sonra alt metinlerde bir bağlayıcı gibi beni sarıyor sallıyor ve aynı zamanda inşa ediyordu...
dil gibi paradoksaldi,
Bu aşk fazla tutarlılığa yada daha fazla benzerliğe ve özgürlüğe sahip sanatın ana konusu gibi kalabalığın gürültüsünden sayılan bir ses gibiydi.
Bu aşk beni ilk kez anlatmaktan ziyade dinlemeye zorluyordu. Dilin sarsılmazıydı nihayetinde dilden daha değerli olan sessizlikti.
Yeni bir dilin tohumun ekildiği topraktır diyalog olasılığı olan ötekinin sözlerinin kendi sözlerinden daha değerli olduğu.
Ayni zamanda daha önce kendini sadece etrafındaki dünyaya yansıtan bir benliğin derinliklerine açılan kapısıyla.
Gürültü müziğe dönüşmüştü ve ben macerayı izlemek yerine eşlik edecektim .
0 notes
psikopatpsikolog01 · 1 year
Text
Seninle yarım bir hayalim var emin ol gülmedim başkasına
0 notes
sadecesen0125 · 2 years
Text
sevgili olursak bir gün ayrılırız Ela,
bugüne kadar sevgililerimiz oldu da noldu
ben senin sevgilin değil sevdiğin adam olmak istiyorum
ben sen diye birşey olsun istemiyorum ''BİZ'' olalım
konuşmamız,muhabbetimiz hep ileriye dönük olsun..
her adım ayrılmamak üzere olsun(tek harf yalan söylemedim hep böyle devam eden ilişkimiz olsun)
Beni a b c kişileri ilgilendirmiyor ve hiç bir kız ne ilgimi ne dikktimi çekiyor ben seni seçtim, senden etkilendim, seninle olmak istiyorum her zaman ,her an...
Benim seninle tek hayalim var mükemmel bir eş harika bir baba olmak...
kızımız olsun istiyorum mesela baaaaa derken ağzından akan tükürüklerinden öpeceğim, beraber evcilik oynayacağım, annesi evde yokken annesine sürpriz hazırlayacağımız, beraber kanguruyla kucağımdan ayırmayacağım.. unutma hayalin olursa ilişkinde kuvvetli olur
çünkü kavga da etsek a tamam buraya kadar diyip başka insanlara yönelmek yerine ,o benim hayallerimin ürünü ondan başka bir yere gidemem diyip dönüp dolaşıp yine ona gelebilmektir aşk
seni gerçekten bırakmıyacağım eğer bana karşı erkeklerle ilgili yanlışın olmazsa..
0 notes
allhopeisgoneeee · 2 years
Note
Seninle seviştikten sonra sigara içip daha sonra gözlerine bakarak dudaklarından öpmek gibi bir hayalim var jdjsjdjf
Böyle hayalin amina koyim arkadaş
1 note · View note
amaris-16 · 3 years
Text
Eğer bir gün ölürsem sende arkamdan ölmek isteyceksin biliyorum. Belki sadece bir istek olarak kalacak, belki de bunu gerçekten deneyeceksin. Ama ölme. Sana hemen kavuşmak isterim yanlış anlama. Yaşayacakların için ölme diyorum. Çünkü sadece kendin için yaşamayacaksın bende yaşayacağım seninle kalbinde... "Ne yaşayacakmışım bir hayalim bile yok." diyorsun şuan duyuyorum. Senin hayallerin var farkında değilsin. En çok hayallerini kırıldığın zaman yansıtıyorsun biliyor musun? Mesela çocuklardan nefret edersin. Asla çocuk sahibi olmak istemezsin. Dilin bunu söylesede en büyük hayalinin gerçek bir anne olmak olduğunu görebiliyorum. Nasıl mı? Çocuklara çok dikkatli bakıyorsun. Her an bir şey olacak ve zarar görecekler diye gözün hep üstlerinde oluyor. Bebekleri asla kucağına almazsın. Soranlara ağladıkları için bebek sevmediğini söylüyorsun hatta. İçin giderek bakıyorsun onlara. Zarar görürler diye tutamam incinirler korkusuyla yaptığını kimse bilmez mesela. İkinci hayalin doktor olmak biliyor musun? Bunu sana ilerde doktor olmak istiyorum dediğimde farkettim. Başta gözlerin parladı, sonra daldın uzaklara. Buruk bir tebessüm belirdi yüzünde. O zamanlar daha bir hevesle başladım araştırma yapmaya. Bildiğim bilmediğim ne kadar bölüm seçenek varsa sana anlattım. Özür dilerim bazen heyecandan gece yarıları bile arayabiliyordum. Kızma ama mutlu sesini duyup uyuyabilmek içindi seni ani uyandırmalarım. Sabahları kızardım kendime keşke anlatmasaydın göremedin bak o koca gamzesini derdim. Sen günaydın deyince unutuyordum orası ayrı. Sanki cidden ölecekmişim gibi birde mektup yazıyorum sana. Belki sen benden önce öleceksin kim bilir. Sırf benden önce ölme diye her gece dua ediyorum. Beraber ölelim biz, ayırma bizi diyorum. Ben onsuz yaşayamam biliyorsun beni ama o da çok acı çekti dayanamaz daha fazlasına diyorum. Hep buna inanarak yaşadım. Ama bu gün içimde kötü bir his var sanki bir şey olacak. O yüzden bunu sana yazdım. Ne zaman bulursun bilmem. Bulunca senden iyi bir azar işiteceğim kesin ama. Seni seviyorum meleğim. Kalbin hep mavi, adım hep Amaris kalsın sende. Bütün gecelerin iyi sabahların benimle olsun. 🤍
A
74 notes · View notes
veradansatirlar · 3 years
Text
Ellerini sımsıkı tutup bütün sahafları gezmek istiyorum seninle. Bir şiir kitabını incelerken o şiirde takılı kalıp birbirimize gülümseyerek bakalım istiyorum. Sımsıkı sarılmak istiyorum sana bütün şehir şahit olsun sevdamıza. Senli birçok hayalim var gerçek olur mu bilmiyorum ama senin sevdan hayatta tutuyor beni.
59 notes · View notes