📍Rakıya Göbek Attırmak
Rakı sofrasında kimi zaman yapılan bir hoşluk.
Kadeh hafifçe sallanarak rakıya fıkır fıkır göbek attırılır.
Bu muzipliğin tekniği şöyledir:
Rakı kadehinin yarısına kadar çok soğuk su konur, sonra kadeh hafifçe yana yatırılarak üzerine 4 cl. kadar oda sıcaklığında rakı ilave edilir.
Bu işlem çok yavaş yapılmalıdır.
Daha sonra kadeh dudak payı kalacak şekilde gene çok soğuk suyla yavaşça doldurulur.
Böylece kadehin dip ve üst kısmındaki su berrak kalırken, orta kısımda kalan rakının rengi süt beyazına dönüşür.
Göbek atmaya hazır rakı kadehi kadeh elde hafifçe sallanınca, orta bölümdeki rakı göbek atmaya başlar.
İşin püf noktası suyun çok soğuk olması ve işlemin çok yavaş yapılmasındadır.
1 note
·
View note
Rakı içen hatun candır 🤔
Ayık kafayla hiçbir hatun bana bakmaz demiyor da rakı içen hatun candır diyor…
Şerefsize bak, nasıl da taktikler biliyor.
Burada saat 12 ise sizde 8 dir. Akşamınız güzel olsun.
✌🏼
22 notes
·
View notes
Çay içen kadın şöyledir, kahve içen kadın böyledir, rakı içen kadın candır, şarap içen kadın baldır, su içen kadın susamıştır, Bıkmadınız bu tespitlere. Sen kaç yaşın da kadın ol bir sürü şey yaşa gör, seni sıvı tüketimine göre analiz etsinler, ancak bu kadar basitleştirilir insan
1 note
·
View note
ANTALYA'NIN YERLİSİ
kapıyı kapatmaz örter
sıcağa alışkındır of pöf demez
kahvelerde yancıları eksik olmaz. kaybedene hesabı geçirirler.
sahilde şemsiyeye para vermez çünkü yıllardır kullandığı bir şemsiyesi vardır. şezlong nedir zaten bilmez
denize gidecekse konyaaltına, piknik yapıcaksa çaltıcağa gider.
yazın korkuteli,elmalı gibi yaylalara gider, illa ailesi ya da bir tanıdığı orda olur. şehre geldiğinde gece battaniyeyle yattık derler.(yersen)
köfte-piyaz yapmasını, yemesini bilir.
meyveli dondurma yemez.yanık sade korkuteli dondurması yer.
şarampollü tanıdıkları vardır.eskiden oturmuş olabilirler.abileri oradandır.
husumeti olan insanları affetmezler.
yenidünyaya muşmula derler. erik ve dut ile birlikte pazardan almaz ağaçlardan koparıp yerler.
hepsinin dededen kalma arsa,apartman vs.si vardır.
kurşunluya değil düdene giderler.
keyif insanlarıdır. ama öyle denize karşı rakı balık olayına girmezler pek. evde ya da piknikte takılırlar.
kalekapısının trafiğinin gidiş geliş olduğu yılları bilir. dönerciler çarşısının eski halini bilir. hatta dedeleri nineleri iskeledeki (yat limanı) un fabrikasını bilir. yağmurun hangi şartlarda ne zaman yağacağını bilir. bu yağmurların büyüğüne afat (afet) demeyi bilir. maşallah desaa deyzem (maşallah de teyzem) demeyi bilir. parayı turizmden değil tarımdan kazanmasını bilir.
çocukluğun'da yat limanı'nda yengeç avlamıştır. karaoğlan parkı'nın içindeki amca'nın balonlarını havalı tüfekle patlatmıştır. pazarları beldibi'ne pikniğe gidip denizdeki büyük taşlara ayağını çizdirmiştir. ışıklar'da piyasa yapmıştır. çocukluğun'da bahçearası yolundaki yokuşları hızla geçmekten büyük bir zevk almıştır. 18'in ramazan "boğaçası" seferoğlu'nun ekmeği zamora'nın dondurması Tefik ustanın serpme böreği unutulmaması gereken detaylardır.
Frenk yemişi ile serinler, sırada insanları önüne katar, aynı çayı kattığı gibi. gündüz 12- öğleden sonra 4 arası dışarı çıkmadığı için görünce beyaz tenlerinden tanınabilir. mutlaka karpuzkaldıran tesislerinin ordaki düden çayının yanında gözleme yemişliği vardır. artık ortalarda olmayan yosunlu ama berrak arıklar da hayatında derin izler bırakmıştır. yaz akşamları mutlaka ve mutlaka balkonlardan gelen okey taşı seslerini duyar/duymak ister.
kaktus meyvasi ve acur gorunce "aaa bu ne boyle" diye buldumcuk olmaz. Erkeği başka bir Antalyalı ile konuşurken Abu, gari, buba, bladerimsiz konuşmaz.
Antalyanın içindeki şivesi İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlere gittiğinde kaybolur (isterse) 1. Sınıf Türkçe konuşur. İstanbulluya rakı balık adabı öğretir.
bir şekilde sahil kamplarından birisinde kalmış ya da bulunmuştur.
artık tarihe karışmış öğretmenler pilajının çadır kampı olduğunu hatırlar. evleri en fazla 1-2 kilometre uzakta olsa da 2 ay çadırlarda yaşamışlığı vardır.
nerede ne zaman olursa olsun okey taşı sesi duyunca hayali bir yaz sıcağı basar üstüne, sivrisinekler etrafında vızıldıyor gibi hisseder.
antalya usulü piyazı görünce "bu ne lan" demez. diyenlerin de ilk yiyişte hastası olacacağını bildiğinden tuttuğunu piyazcıya götürür.
genellikle ilkokulu denize nazır barbaros'ta, ortaokulu artık orada olmayan kaleiçi'ndeki atatürk ortaokulunda. liseyi de elbette antalya'nın en güzel yerinde olan antalya lisesi'nde okumuştur.
kesin ama kesin "zamanında benim dedeme şuraları 3 kuruş paraya önermişler de dağ başı diye almamış" diye anlattığı bir bölgesi vardır.
a harfini genelde geniş ve kalın söyler. kâse değil kase, kâğıt değil kağıt gibi.
candır, canandır. Gurbete gitmişse memleketini özleyen, değerini anlayandır....
İnstagram Takip / https://www.instagram.com/hayati.koldas
1 note
·
View note