Tumgik
#nasıl geçti zaman
selin-n · 18 days
Text
Çocukluğumu, gençliğimi istiyorum!! 💙🧑‍🤝‍🧑🦋🐞🕊️🧚
GEÇEN ZAMAN
Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim...
-Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?!
Tumblr media
Sevgiyle 💙
82 notes · View notes
applee--pie · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
#normalde daha erken gidicektik ama feyza uykuda kaldığı için beklerken drde gezindim yeni manga serisi gelmişti ve ilgi çekici duruyordu#kütüphanedeyken başta stres oldum ama yinede ders çalışmaya odaklı olduğum için verimli geçti sadece deneme netim üzdü#o kadar düşük olmasını beklemiyordum ve feyza çok dağınık çalışıyorum nasıl rahat ediyor bilmiyorum ama eglendik bugün#yemek yerken kitap fuarında tanıştığım arkadaş grubum vardı onlarla denk geldik ve iyi ki karşılaşmışız çok eğlenceliydi#nisa bana tarot baktı ve anlattıkları cidden doğruydu#yeni kişiler vardı onlarla da tanıştık ve cidden o kadar tatlı ve eğlenceli insanlar ki soft bir vibelerı vat#bu arada nisa da bakıcakti ama zaman olmadığı için irem baktı karıştırdım yazarken#onlar konsere gittiler ben eve geldim ama 1 saatlik buluşmamız bile cidden iyi geldi#yüzüğümü kaybettim bu arada seviyordum onu üzdü biraz ama olsundu#sonuç olarak çok tatlı ve mutlu olduğum bir gündü#eve gelince sürekli mutsuz olduğum için mesaj atan merak eden bir arkadaşım vardı onla konuştum#onla da aramız tuhaf biraz hem samimiyiz hem birbirimiz ile çok uğraşmaya başladık#öyle#umarım sizinde gününüz mükemmel geçmiştir#ve o kadar yorgunum ki size anlatamam#bu saatte bile uyuyabilirim#ve ayna minnik olduğu için belli olmamış ama gömlek kravat giymiştim ve bence çok tatli oldu seviyorum böyle kombin yapmayı basit ama güzel#ve en sevdiğim ruju sürmüştüm rengini görmenizi isterdim#neden diye sormayın seviyorum rengini
33 notes · View notes
murat-o41 · 16 days
Text
KOCAMIN ALTINDA ONU HAYAL ETTİM.
İlhan’la apartmana, yandaki daireye ilk taşındıkları zaman tanıştık. Eşyalar yerleşirken yardımlar, kahve, çay götürmeler derken samimi olduk iyice… Onlar da bizim gibi otuzlu yaşlarda, beş yıllık evlilerdi ve çocukları yoktu. Ben tekstil işinde çalışıyordum. Her sabah işe giderken mutlaka İlhan’la karşılaşıyorduk. Akşam yedi civarı yine evin önünde denk geliyorduk birbirimize… Günaydın iyi akşamlarla başlayan tanışıklığımız evlere gelip gitmeler, çaylar, yemekler derken iyice ilerledi.
Kocam da benimle aynı yerde, fakat vardiyalı çalışıyor. Onun işi akşam başlıyor. Genelde işten geldiğimde kocam uykuda oluyor. Kalkıyor, akşam yemeğimizi yedikten sonra o işe gidiyor, sabah gelirken ben evden çıkıyorum. Bir tek hafta sonları izinli olduğumuz günlerde beraber oluyoruz. Kısacası berbat bir evlilik için gereken ne varsa bizim yaşantımızda… Pek de mutlu değildim.
İlhan’ın karısı çalışmıyordu. Düzenli bir işi vardı, evden işe, işten eve yaşantılarına imreniyordum. Birkaç ay içinde iyice kaynaştık. Yakışıklı, hoşsohbet adamdı İlhan. Tam beğendiğim tipte biriydi. Her karşılaştığımızda espriler yapar, beni güldürürdü. Zamanla ben de ona karşılık verir oldum, birlikte gülmeye başladık. Önceleri selamlaşmadan ileri gitmeyen karşılaşmalarımızda ayaküstü ufak sohbetler yapmaya, şakalaşmalara başlamıştık. Bazen takıldığım olurdu,
“Bugün çok şıksın, kesin çapkınlıktan geliyorsun sen… Senin gibi yakışıklı herifler rahat durmazlar, mutlaka bir kırığın vardır senin…” falan derdim. Önceleri şaşırıp bocalamasına rağmen zamanla o da bana ayak uydurmuş, takılmalarıma gülmeye başlamıştı. O da bana takılıyordu,
“Bu mini etekle otobüse binmeseydin Gül hanım” derdi gülerek. “Öyle güzel bacakların var ki, rahat bırakmazlar seni kalabalıkta…” Ben içten içe bacaklarımın güzelliğine yaptığı komplimandan memnun, gülerek şakalaşmalarımıza devam ederdim.
“Hadi anlat nerden geliyorsun, aramızda kalacak valla, karına söylemem” diye kızdırırdım onu… Öyle alışmıştım ki onun sohbetlerine, şakalarına… İş dönüşü gözlerim hep onu arıyordu. Akşamları kocam işe gidince bazen onlara geçerdim. Karısına ev işlerinde yardım ederdim. Oturur üçümüz beraber güzel vakit geçirirdik. Yatma zamanı geldiğinde ayaklarım geri geri giderken evime geçerdim. Yalnız yatağımda İlhan’ı hayal eder, kendimi parmaklar dururdum. Nasıl sevişiyor acaba? Karısıyla neler yapıyordur şimdi? Senaryolar yazardım kafamın içinde, hayalimde oynatırdım o filmleri… Mastürbasyonumun son anlarında koca gövdesiyle beni altına alıp ezdiğini hayal ederken çırpına çırpına orgazm olurdum.
Böyle böyle günler geçti. Geçen ay İlhan’ın baldızının düğün hazırlıkları için ailesi çağırdı, mutlaka gidilmesi gerekiyordu. Karısını göndermek zorunda kaldı. Gitmesinden bir gün önce akşam onlara gittim yine… Hazırlık yapıyorlar, valiz hazırlıyorlardı. Ben de bir yandan eşyalarını toplamasına yardım ediyor, bir yandan yine şakalaşıp güldürüyordum onları…
“Nasıl bırakıyorsun bu adamı buralarda? Baksana şunun gözüne, mutlaka eve kadın atar bu adam, güven olmaz bunlara…” falan diye kızdırmaya çalışıyordum. Karısı ise yola çıkacağı ve ailesini göreceği için heyecandan hiç oralı bile değildi.
“Ben kocama güvenirim. Kesinlikle öyle şey yapmaz.” diyordu sürekli… Sonunda bombayı patlattı, “Aman Gül, kocam sana emanet, gözün gibi bak kocama…” deyince bir kahkaha patlattım.
“Sen merak etme, ben ona bakarım” dedim. İçimden neden kahkaha attım ki diye pişman oldum. Yanlış anlayacaklardı beni…
Ertesi sabah ben işe giderken onlar otogara gidiyorlardı, uğurlayıp yolcu ettim. Akşam işten dönüşümde gözüm onu aradı ama yoktu. Kocamı işe gönderdim, pencereye oturup İlhan’ın evine gelmesini bekledim nedense… Sanki kocamı bekliyordum. Gece saat onikiye doğru evin önünde bir taksi durdu. İlhan indi taksiden… Sarsak, dikkatli adımlarından alkollü olduğunu anladım. Yukarıya bakınca benim baktığımı gördü, perdeyi kapatıp içeri girdim. Merdivenlerde ayak seslerini duyduğumda kapıyı açıp karşısına çıktım. Yanına gittiğimde alkol kokusu geldi burnuma, epey içmiş olmalıydı,
“Ooh, beyimiz bekar ya, artık yüzünü gören cennetlik… Ne bu İlhan bey? Daha ilk akşamdan alkol almalar… Hemen karına telefon açıyorum” dedim.
“Yaa, saçmalama Gül…” dedi peltek peltek… “İş yemeğiydi, arkadaşlarla birkaç kadeh attık işte fırsattan istifade…” O konuşurken gözlerinin içine bakıyordum. Doğru söylüyordu sanırım.
“Karın giderken bana emanet etti seni, ondan konuşuyorum böyle… Aç mısın İlhan? Bir şeyler hazırlayayım istersen…” dedim ilgiyle… İstemedi. Anahtarlarını çıkarmaya çalışıyor, bir türlü beceremiyordu. Çantasını elinden alıp anahtarlarını çıkardım, kapıyı ben açtım. İçeriye beraber girdik. “Hadi, doğru banyoya…” dedim o anaç tavuk edasıyla… Sendeledi. Ben de koluna girip banyoya kadar ona eşlik ettim. Avuçlarımda pazularının gerginliğini hissetmek daha kötü yaptı beni…
“Yardım etmemi ister misin?” diye sordum banyonun kapısında… Utangaç bir tavırla teşekkür etti, istemediğini söyledi. Nabız atışlarımın yükseldiğini hissediyordum, şakaklarımda damar atıyordu. Evde ikimiz yalnızdık. Yardım istemediğini söyleyince canım sıkıldı biraz… Oysa onunla vakit geçirebilmeyi, sohbet etmeyi umuyordum. Sonrası… Kim bilir…
“İyi o zaman, ben çıkayım.” dedim kırıldığımı belli etmemeye çalışarak… “Yardım lazım olursa, bir ihtiyacın olursa yerimi biliyorsun” derken gözlerinin içine davetkâr bakışlarla baktım. Aptal adam… Sen de ben de, yalnızız işte… Neden gönderiyorsun beni o yapayalnız evime… Dört duvarın arasına… “İyi geceler” diyerek banyodan ve evden çıktım.
Eve girdim ama dediğim gibi dört duvar üzerime geliyor, beni boğuyordu. Saatin tiktaklarından başka bir ses yok evin içinde… Televizyonu açtım, aptal aptal bakındım. Yok. Duramıyordum. Mutfağa gidip soğuk bir bira açtım. Yudumlarken yan daireden, mutfaktan gelen tıkırtılar işittim. İlhan uyumamıştı. Durdum, düşündüm. Yok duramayacaktım.
Gidip üzerime dar bir body, altıma her zaman giydiğim kırmızı kareli mini eteğimi giydim. Ev halim her zamanki gibi, külot giyme alışkanlığım olmadığından külot yoktu altımda… Çekmeceden külot bakarken, kırmızı jartiyer çoraplarım gözüme ilişti. Çorapları elimde evirip çevirip bakarken külot giymeyi boş verdim, ayağıma o kırmızı jartiyer çoraplarımı geçirdim. Yüksekçe topuklu ev içi terliklerimi ayağıma giyip İlhan’ın kapısına dayandım, zili çaldım.
Sanırım gecenin bu saatinde kim bu densiz diye düşünüyordu kapıyı açarken… Beni görünce şaşırdı. Bir şort, bir tişört giymişti üzerine… İçeriye daldım davet etmesini beklemeden… Direkt olarak gidip televizyonun karşısına oturdum. Bacaklarımı hafif aralık bıraktım. İlhan da gelip karşıma oturdu. Havadan sudan sohbet etmeye başladım. Sehpanın üzerinde duran koca kahve fincanına bakarak,
“Sana bir kahve pişireyim diye gelmiştim ama anlaşılan sen işini görmüşsün” dedim.
“Ya, evet, şekersiz kahve yaptım. Bir de duşa girince kendime geldim. Dünya varmış.” dedi.
Baktım, uzunca siyah saçları hala ıslaktı. Elimi uzatıp o ıslak saçlarını okşamamak için kendimi zor tuttum. Bende laf çok, onun yanında olabilmek için, biraz daha yanında kalabilmek için ondan bundan bahsetmeye, onu konuşturmaya çalıştım.
Kafesinden kurtulmuş muhabbet kuşu gibi kocamın gece vardiyasına geçtiğini, evde yalnız başıma uyuyamadığımı, işimin çok yorucu olduğunu falan anlatıp durdum. O da ha, hı diyerek bana katılıyordu ama gözleri bacaklarımdan ayrılmıyordu.
Baktım, benim kırmızı jartiyer çoraplarım görevini yapmış, İlhan’ın dikkatini bacaklarıma toplamıştı. Kırmızı görmüş boğa gibi bana çaktırmamaya çalışarak kırmızı çorap içindeki bacaklarımı süzüp duruyordu karşımda… Kimbilir aklından neler geçiriyordu bakarken…
Konuşmaya devam ederken bacaklarımı araladım. Mini eteğimin de yardımıyla çorabımın dantellerini görüyordu mutlaka şu anda… Ve altımda külot olmadığını… Şortunun önündeki kabarıklık dikkatimi çekti sonra…
Fakat hepsi bu kadar… Ne kalkıp harekete geçti, ne de monolog sohbetime katıldı. Karısı gidiyor diye bir gece önce yatakta kocasını iyice doyurmuştu anlaşılan… Bu gece bir şey yapmak için hem erkendi, hem alkollü olması engeldi. Külotsuz olduğuma kadar göstermiştim adama, daha ne yapmam gerekiyordu üstüme atlaması için? Gidip orospu gibi kucağına oturacak halim yok a… Erkek olarak ilk hareketi onun yapması gerekir diye düşünüyordum.
Bacaklarımı araladım, amımı gösterdim. Bacak bacak üstüne attım, baldırlarım eteğimden sıyrıldı, çorabımın dantelini ucundan gösterdim. Göz süzmeler, frikikler, gerdan kırmalar… Sadece öküz gibi bakıp duruyordu. Baktım olmadı, yarım saat kadar sonra kalktım. İğneli, kinayeli bir tavırla,
“Eh, bana müsaade İlhancım. Senin uykun var gibi, ben kaçayım. Gerçi yarın izinliyim, uykum da yok ama kalkayım ben…” dedim yarım ağızla… Açıkça “gitme, kal” demesini bekledim ama istediğim olmadı. Onun yerine işi saflığa vurdu iyice,
“İyi geceler Gül. Eşine benden selam…” demez mi kapının önünde…
“Ne selamı ayol? Adamı kırk yılın başında bir görüyorum zaten…” diyerek kahkahayı bastım. O da güldü. Her türlü mesajı vermiştim alttan alttan… “Uykum yok, kocam yok, yalnızım, kocamla uzun süredir yatmıyorum, beni sikmiyor, azdım, kudurdum, gel beni sik işte” Fakat duvardan ses geldi, İlhan’dan tık yok. Karısını mı aldatmak istemiyor, sekse mi doymuş, sarhoş mu? Üçgen omuzları, yapılı gövdesiyle kapı gibi herif… Şortunun önü kabarık, sikinin büyüklüğü dışarıdan belli oluyor, sapına kadar erkek işte… Eh, ben de gencecik, güzel, yuvarlak hatlı, üstümde mini eteğimle, kırmızı çoraplarımla tam sikilmeye hazır, civelek afeti devran… Bir türlü istediğim olmuyor. Kapının önünde elim kapının tokmağında,
“İstersen anahtarı ver, gündüz evin temizliğini yaparım eşin yokken…” diyebildim sadece…
Ah, bir harekete geçebilsen, eşin yokken daha neler neler yaparım sana ama… Gidip anahtarı getirdi, elimi uzatıp alırken parmaklarım değdi, titredim. Kös kös kendi evime girerken arkamdan bakıyordu. İçeriye girip kapıyı kapattım, sırtımı kapıya dayadım. Öküz, öküz, öküz… İçimden kapıyı yumruklamak, üstümü başımı yırtmak geliyordu ama çaresizce yatağıma gittim. Üstümde ne varsa çıkarıp attım, çırılçıplak yatağa uzandım. Uyuyana kadar akla karayı seçtim. Gözlerimi kapatıp onun beni nasıl becerdiğini, kırmızı çoraplı uzun bacaklarımı okşadığını, memelerimi emdiğini hayal ede ede kendimi parmakladım. Ancak orgazm olduktan sonra uyuyabildim.
Ertesi gün erken geldim işten… Kocam uyuyordu. İlhan’ın eve geçtim. Ortalığı, mutfağı, salonu topladım. Dağınık yatağını okşaya okşaya düzelttim. Her şeyi yerli yerine koydum. Çamaşır çekmecesindeki baksır külotlarını sevdim. Gardrobu açıp yanımda getirdiğim parfümümden bol bol sıktım. Akşam gelip kapağı açtığında benim kokumu duymalıydı. Kışkırmalıydı.
Televizyonun önünde DVD.ler duruyordu. Anlaşılan onu da uyku tutmamış, ben gittikten sonra film seyretmişti. Düğmesine bastım, içindeki CD kaldığı yerden devam etti. Vurdulu kırdılı bir macera filmiydi. Durdurup çıkardım. Hemen eve gidip kocamın benden sakladığı porno CD’lerden birini alıp getirdim, makineye taktım. Akşam filmini kaldığı yerden seyretmek isterse porno seyretmek zorunda kalacaktı İlhan bey… Belki harekete geçirirdi bu onu… Seçtiğim film beni en çok azdıran, tahrik eden filmlerden biriydi. Kocam işteyken geceleri mastürbasyon yapa yapa seyrederdim hep…
İlhan gelmeden işimi bitirdim, eve geçtim. Benim koca hala uyuyordu. Banyoya girdim, bir güzel temizlendim, kokulandım. Koltuk altlarımı, amımı parfümledim. Misler gibi, pırıl pırıl yaptım kendimi… Yeni aldığım askılı, diz üstü eteği olan elbisemi üzerime geçirdim. Yine çamaşır yoktu içimde, ne sütyen, ne külot… Bu kez incecik, siyah jartiyer çorabımı giydim bacaklarıma… Topuklu terliklerimin üzerinde harika görünüyordum gardrobun aynasında…
Her zamanki saatinde İlhan’ın kapısının açıldığını duydum, gelmişti. Heyecan içinde bekledim. Ona biraz zaman tanımalıydım. Evin temizliğinin yapıldığını görmeliydi. Onun için neler yaptığımı… Üstünü değişmek için gardrobu açtığında benim parfüm kokumu almalıydı. Belki yemek yerken gece yarım kalan filmi izlemek ister, televizyonu açardı. Benim koyduğum porno filmi izlerdi belki… Bekledim… Bekledim… Dakikalar geçmek bilmiyordu, avuçlarım terliyordu heyecandan… Kendimi gerdek gecesindeki yeni gelin gibi hissediyordum..
Yarım saat geçti, bir saat… Duramadım, gidip kapısını çaldım. Baştan aşağıya süzdü beni kapıyı açtığında… Gözleri parladı. Normaldi gözlerinin parlaması… Onun için hazırlanmış, makyajımı yaparken aynada ben de kendimi beğenmiştim. Gözlerinin göğüslerime takıldığını gördüm. İçimde sütyen olmadığını anlamıştı mutlaka… Salona geçtik. Bacak bacak üzerine atıp oturdum. Gözleri hala üstümdeydi.
“Elbisemi beğendin galiba İlhan… Yeni aldım, söylesene gerçekten, yakışmış mı?” dedim, eteğimi çekiştirerek… Yutkundu,
“Çok güzel, çok yakışmış Gül…” dedi. “Zaten güzele ne yakışmaz? Harika olmuşsun. Elbise, çorapların, terliklerin… Hepsi on numara… Çok güzel, çok seksi görünüyorsun.”
Onun beğenerek bakması beni iyice coşturmuştu. Şakımaya, aklıma gelen her şeyden konuşmaya devam ettim. İlhan zavallım, gözlerini benden, bacaklarımdan ayıramıyordu. Bacak bacak üstüne atmış vaziyette otururken, bacağımı değiştirdim. Diz üstü eteğim iyice sıyrıldı. İçimde külot olmadığını görmüş müydü acaba? Becerebilmiş miydim? Sanırım görmüştü. Vurgun yemiş gibi gözlerini bacaklarımdan alamıyordu çocuk…
Terliğimin birini ayak parmaklarıma takıp konuşurken ayağımı sallamaya başladım. İnce siyah çorabın altında kırmızı ojelerim görünüyordu. İlhan ipnotize olmuş gibi ayaklarıma bakıyordu sürekli… Hoşuma gidiyordu onun sikecek gibi bakması, amım sulanmaya başlamıştı. Sonunda,
“İlhaaannn…” dedim gülerek, imalı imalı… İrkilip zorlukla başını kaldırıp yüzüme baktı. Şaşkın şey… Gülümsedim… Yüzü kızarmıştı. Utandığından mı, ayaklarıma, bacaklarıma, külotsuz amıma bakıp tahrik olmaktan mı bilemedim.
“Şey, gözüm dalmış Gül..” dedi mahcup mahcup… Gülümsedim,
“Görüyorum canım gözünün daldığını…” derken bacağımı indirip hafif araladım. Tekrar bakışları orama yönelmişti. Evet, kurbanım hazırdı. Bir çorap, bir külotsuz am görüntüm yetmişti. Biraz sonra kalktım,
“Aç mısın canım? Hadi, bize gel, beraber yiyelim. Kocam işe gidecek biraz sonra… Oturur, yemek yeriz, konuşuruz. Sohbete kaldığımız yerden devam ederiz.” dedim davetkâr, fakat buyurgan, itiraz kabul etmeyen bir tavırla…
“Gelirim” diyebildi sadece, yutkunarak… Sohbetin devamının ne olduğu belliydi. Benim çoraplı frikiklerime, göz ziyafetine devam… Hem de ikimiz yalnız… İster yatır sik, ister otuzbir malzemesi yap… Kabul etmemek için homo olması lazım… Neşeyle evime geçtim, sofrayı kurdum. Ben mutfakta uğraşırken kocam da kalkmıştı. Uykulu uykulu dolaşıp duruyordu evin içinde, giyiniyordu… Biraz sonra kapı çalındı, kocam açtı kapıyı,
“Ooo… İlhancım, hoş geldin, görüşemiyoruz epeydir… Allah kavuştursun, eşin gitmiş…” dediğini duydum.
İçim kıpır kıpır oldu. Gelmişti. Masaya geçip oturdular, ben eksikleri tamamladım, yemeği servis ettim. İlhan bir yandan gözleri uykudan şişmiş kocamla konuşmaya çalışıyor, bir yandan çaktırmadan beni süzüyordu sürekli… Ben de podyumda yürüyen manken gibi kıvırmalarla, çekmeceden bir şey alma bahanesiyle eğilip kalkmalar, çeşitli frikiklerle onu can evinden vurmaya devam ediyordum. O her fırsatta frikiklerime bakarken kocam haldır huldur yemek yiyordu, bana aldırdığı bile yoktu. Ne bu mini etek, çorap olayı bile dememişti, bana aldırdığı, beni gördüğü yoktu ki adamın…
Yemeğe başladık. Heyecandan elim titriyordu. Çatalımı yere düşürdüm. Baktım onlardan tarafa gitmiş. Eşimden almasını istedim. O homurdanınca İlhan eğilip almaya çalıştı. Olmadı, masanın altına girmek zorunda kaldı. O zaman ben de harekete geçtim, bacaklarımı araladım, eteğimi kasıklarıma kadar çektim. Örtünün altında amcığıma varıncaya kadar her yerimi görmüş olmalıydı İlhan… Elinde çatalla çıktığında yüzü kızarmıştı. Göz göze geldik. Ona neleri kaçırdığını anlatabilmiştim sonunda…
Yemek bitti, kocam işe gitmek için kapıya yöneldi. İlhan da,
“Dur ben de geleyim, ben eve geçerim” diyerek onunla beraber çıkmak üzere davranmıştı ki atıldım hemen,
“Nereye gidiyorsun canım? Benimki gibi işe gitmiyorsun ya, otur çay demledim, bir bardak içer öyle gidersin…” Gözünün içine bakıyordum bunları söylerken, yalvarıyordu gözlerim… Kocam da,
“Tabi ya İlhancım, madem bekarsın, çayını iç, öyle git. Kovalayan yok ya seni… Hadi hadi, otur bakalım.” diyerek beni destekledi.
İlhan çaresiz içeriye geçti, ben de kocamı uğurlayıp yanına geldim. İçim içime sığmıyordu. Oh allahım… Yalnızdık evde… Ne benim kocam, ne onun karısı… İkimiz… Masaya, sandalyesine oturmuştu, çayını getirdim. O çayını yudumlayıp sigarasını içerken ben sofrayı toplamaya başladım. Gidip geliyor, eğiliyor, kalkıyor, her yerimi sergiliyordum İlhan’a…
Önündeki tabağı almak için eğiliyordum, sütyensiz memelerimi nerdeyse uçlarına kadar görüyordu. Yere düşen peçeteyi almak için yere uzanıyordum, arkamdan jartiyer çorabımın dantellerini, çıplak baldırlarımı, belki de külotsuz amımı gösteriyordum. Peçeteyi alıp doğruldum, ona doğru döndüğümde gözlerinin kalçalarıma dikilmiş olduğunu gördüm. O da suçüstü yakalamışım gibi telaşlandı, elinin yanında duran kül tablasını yere devirdi. İçindeki izmaritler, küller kucağına, yere saçıldı. Üzüntülü üzüntülü,
“Hay Allah, kusura bakma Gül, ben toplarım şimdi…” dedi, eğilirken ben engel oldum,
“Saçmalama İlhan, lütfen otur sen, ben hallederim” dedim.
O sandalyesinde bacaklarını iki yana açmış küllere basmamak için dururken ben elimi bacağına koyarak, bacağından destek alarak önünde eğildim, yerdekileri toplamaya başladım. İkiye ayrık bacaklarının arasında kıpırdanıp dururken, göğüslerimi rahat rahat görebiliyordu.
İçini çektiğini duydum. Süründüğüm egzotik parfümün kokusunu almış olmalıydı. Elim hala bacağında duruyor, hareket ettikçe nerdeyse sikinin yanlarına kadar gidip geliyordu elim… Az kaldı tutup elimi şortun yanından içeriye daldırmak üzereydim. Siki kalkmıştı. Şortunun önü Kızılay çadırı gibi dikilmişti. Uzattıkça uzatıyor, adamı daha da delirtiyordum. Sonunda kalktım,
“Ay, bittim” dedim nefes nefese… Sanki seks yapmıştık, göğsüm inip kalkıyordu. Gözlerini ayıramıyordu benden, memelerimden… “Hadi içeri geçelim İlhan, çaylarımızı alır, orda içeriz.”
Elimizde çay bardaklarıyla salona geçtik, ben kendimi koltuğa attım. Geriye yaslandığımda eteğim sıyrıldı, çoraplı baldırlarımı gösterdim adama… O da karşımda oturuyor, açılan yerlerimi görebilmek için deli oluyordu.
“Öf ne sıcak…” dedim. “Pencereyi açmaya da gelmiyor, sivrisinek ısırmış gece, baksana şuna, bütün gün kaşıdım durdum, hala kaşınıyor hart hart…” diyerek eteğimi çektim. Çorabın bittiği yerde sol bacağımın içini kaşımaya başladım.
“Evet, bu sene baya sivrisinek var. Ama böyle kaşıma, daha kötü olur” dedi karşıdan gözleri bacağımda…
“Ne yapayım, kaşınıyor. Baksana şuna, nasıl kızarmış?” diyerek yanıma çağırdım, kaşınan yerimi gösterdim. Kalkıp geldi, tepemden sinek ısıran yerimi görmeye çalıştı. Jartiyer çorabımın dantelini, onun bittiği yerde başlayan, yaz ortası olmasına rağmen bembeyaz süt gibi bacağımın çıplak tenini görüyordu şimdi… Tabi yukarıdan meme uçlarıma kadar görülebilen sütyensiz göğüslerim de cabası…
“Erkek sinekti herhalde, ısıracak yeri bulmuş…” dedi yutkunarak… Güldüm,
“Ya, sorma, ağzının tadını biliyor hayvan… Nerden buldun da ısırdın, ta bacağımın içi…” dedim. İçimden de “sen erkek değil misin, ısırsana sen de aptal herif” diyordum.
Isırmadı. Önü kabarık şortuyla döndü, yerine oturdu, çayını yudumlamaya devam etti. Bir eliyle boynunu tutuyordu bu arada sürekli… Ne olduğunu sordum, tutulduğunu söyledi.
“Gel yanıma, ovayım biraz, iyi gelir” dedim.
“O kadar önemli değil Gül, geçer bir iki güne…” diyerek gelmek istemedi, ben kalkıp yanına gittim.
“Dön bakayım arkanı” dedim. Döndü, iki elimle omuzlarını, boynunu ovalamaya başladım. İyi geliyordu sanırım, hoşuna gidiyordu, inlemeye başladı. Sevişirken zevk alır gibi inlemesi hoşuma gitti. Başını arkaya, göğsüme yasladım. Alnını, şakaklarını ovmaya başladım. Boynunu, omuzlarını ovalıyordum, parmaklarımla kasılmış, sertleşmiş etini tutup sıkıp sıkıp bırakıyor, sonra okşarcasına aynı yeri okşuyordum.
“Nasıl, iyi geldi mi?” diye sordum. Gözleri kapalı,
“Hem de çok iyi geldi, eline sağlık…” dedi. Yavaş hareketlerle omuzlarından göğsüne kadar okşaya okşaya, masaj yapa yapa indim. Tişörtün üzerinden yapıyordum,
“İstersen çıkar tişörtünü, daha iyi olur” dedim. Duraklamadan dediğimi yaptı hemen, doğrulup kalktı, tişörtünü üzerinden çıkarıverdi. Gözüm şortunun önündeki kabarıklığa takıldı bir anda… Öyle canım çekti ki onu… Elimi uzatıp kavramamak için kendimi zor tuttum. Dilimi ısırdım. O an göz göze geldik. Benim orasına baktığımı görmüştü. Gülümsedik.
“Hadi dön şimdi, masaja devam edeyim” dedim. Döndü, bana takıldı,
“Öyle güzel masaj yapıyorsun ki… Parmakların harika, sihirbaz gibi… Oldu olacak sırtımı da ov bari…”
“Neden olmasın? Hadi yat, sırtına da masaj yapayım, çok iyi gelir” diyerek yatırdım. Fakat rahat olmuyordu. Bunu ona söyledim.
“Burda olmuyor İlhan. Hadi gel, odama gidelim, orası daha rahat…” diyerek kalktım, cevap vermesini beklemeden yatak odasının yolunu tuttum.
Giderken bir çırpıda müzik setinin düğmesine bastım, hoş, romantik bir müzik yayıldı ortama… Her şey tam istediğim gibi gidiyordu. Kendimi bakire kızı yatağa atmak isteyen Nuri Alço gibi hissettim. Sırf orospu damgası yememek için ilk hareketin ondan gelmesini bekliyordum. Bunu sağlamak için de yapmadığım numara kalmamıştı şimdiye kadar… Sanırım o da eşlerimizi, bir şey yaparsak nasıl yüzyüze bakacağımızı düşünerek buna yanaşmıyordu bir türlü… Oysa ben aşmıştım bunları artık… İlhan’la sevişmekten başka bir şey düşünemiyordum.
“Lütfen çekinme İlhan… Yabancı değilsin sen, şuraya uzan…” diyerek yatağı gösterdim.
O yatağa uzanırken ben de pencerenin güneşliklerini çektim. Karşı balkondaki meraklıların ikimizi yatak odasında görmelerini istemezdim doğrusu… Dönüp baktım. Güneşliği çekince iyice loşlaşan yatak odası daha bir güzel geldi gözüme… Beni sikmesini istediğim erkek yatağımda yatıyordu yarı çıplak… Üzerinde sadece bir şortla…
Elektrik düğmesini açtım. Tavandaki kırmızı spotların yumuşak kırmızı ışığı yayıldı odaya… Yanına gittim. Ellerimi omuzlarına koydum. Masaj yapmaya başladım. Ellerimle sırtını, kollarını, belini, her yerini ovalıyordum. İlhan gözlerini kapatmış, kendini bana bırakmıştı. Ellerim parmaklarım okşarcasına kaslı gövdesinde dolaşırken, kimbilir aklından neler geçiyordu şu anda…
“Yeter Gül” dedi sonunda… Uzandığı yerden doğruldu, oturur vaziyete geldi. Yatağın kenarında ikimiz de oturmuş birbirimize baktık. Gözüm aşağıya indi, şortunun önündeki piramite takıldı. Sanırım yeter demesinin sebebi buydu. Öyle sertleşmişti ki aleti… Biraz daha devam etsem boşalacaktı herhalde… Başımı kaldırdığımda göz göze geldik.
Yatak odamda, kocamla seviştiğim yatakta, yabancı bir erkekle oturuyordum. Yarı çıplak, üzerinde bir şortla duran erkeğin yanında, içimde iç çamaşırım olmadan, bir tek elbise ve jartiyer çoraplarıyla duruyordum. Kasıklarım alev alev yanıyordu. Amımın sulandığını hissedebiliyordum. Bakışlarım istemsizce tekrar aşağıya şortuna kaydı. Bir gözlerinin içine bakıyordum, bir şortuna… Onu ne kadar istediğimi anlamıştı aslında…
“Keşke benim de senin kadar hünerli parmaklarım olsaydı… Ben de sana masaj yapardım” dedi kısık sesle…
“Aman canım, hünerle ne ilgisi var, masaj işte, ovuyorsun tamam…” dedim gülerek… “Ama iyi aklıma getirdin, hadi uzanayım, sen de bana yap. Benim de ihtiyacım var” diyerek yüzükoyun yatağa uzandım.
Uzanınca kısa eteğim baldırlarıma kadar yukarıya çıkmıştı. Düzeltmedim. Parmağıyla hafifçe eteğimi kaldırıverse külotsuz amımı, götümü görebilecekti. Onun yerine parmağının ucuyla eteğimi tutup aşağıya çekti. Elini tuttum,
“Hadi İlhan, nazlanma… Ben sana nazlandım mı? Bir güzel masaj yaptım sana, sıra sende…” dedim.
Ellerini sırtıma götürdü, çekine çekine ovalamaya başladı. Parmaklarını hissedince ürperdim.
“Mmmm…” diye inledim. “Harika… Devam et… Güzel yapıyorsun…” dedim kışkırtıcı bir sesle…
O da devam etti. Bazen okşayarak, bazen parmaklarıyla sıkarak bütün sırtımı, kalçamı dolaştı parmakları… Sonra kalktı, yatağa çıkıp tek bacağını üzerimden aşırdı, üstümde durarak, fakat temas etmeden iki eliyle bastıra bastıra belimi, sırtımı ovuyordu. Ben zevkten kendimden geçmiş, belimi aşağıya bastırırken, popomu olabildiğince havaya kaldırmıştım. Bu durumda ister istemez popom önüne temas etti. Eteğim de tekrar açılmıştı böylece… Eliyle tutup elbisemin eteğini çekiştirince mırıldanarak itiraz ettim,
“Bırak canım, açılırsa açılsın. Önemli değil… Çok sıcak zaten… Açılması daha iyi…” İlhan da titreyerek masajına devam etti. Hissedebiliyordum, parmakları titriyordu tenimin üzerinde…
“Ellerin titriyor İlhan…” dedim mırıltıyla…
“Evet…” dedi sadece…
“Neden peki?”
“Sence?”
Hiç sesimi çıkarmadım. Birbirimize işkence yapıyorduk adeta… Sırtımda dolaşan parmakların verdiği zevkle ürperiyor, hafif hafif inliyordum. Sonunda çileden çıkmış olmalı ki, kendini bırakıverdi. Şortunun önünü zorlayan kabarıklık şimdi göt yanaklarımın arasındaydı. Sertliğini duyuyordum.
Tam deliğimin hizasındaydı sert yarağı… Elleriyle omuzlarıma kadar ileri geri yaparken gayrı ihtiyari götümün deliğine sürtünüyordu sert yarak… Öyle zevk alıyordum ki, içimden keşke hiç bitmese diye geçiriyordum. Öyle zevk alıyordum ki, popomu kaldırabildiğim kadar havaya kaldırıyor, sertliği daha çok hissetmek istiyor, içime girmesini istercesine kaba etlerimi sıkıştırıyordum.
“Yeter mi Gül?” diye sordu bir müddet sonra… Bu sefer de ben ona aynı tonda soruyla cevap verdim,
“Sence?” Biraz daha masaja devam etti. Sonunda dayanamadım,
“Biraz durur musun?” dedim. Durdu. Altında döndüm, sırtüstü uzandım. Kalçalarımın iki yanında dizlerinin üzerinde duruyor, bana tepeden bakıyordu. Ben de altında sere serpe yatıyordum. Gözlerinin içine bakıyordum. Nefes alışverişim sıklaşmış, göğüslerim inip kalkıyordu. Öylece birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk konuşmadan… Hafifçe doğruldum, dirseklerimin üzerinde,
“Ne bekliyorsun hala?” dedim.
“Ben… Şey…” diye kekeledi.
“Aptal olma” diye tısladım. “İçinden ne geçiyorsa onu yap… Anında… Hiç düşünmeden yap istediğini…” dedim.
“Gül… Ben… Karım var… Senin kocan…” diyebildi. Boynuna sarıldım, dudaklarını öpücüklere boğarken,
“Aptal… Aptal… Aptal…” diye inledim. “Seni istiyorum. Seni çok istiyorum İlhan… Ve alacağım… Neye mal olursa olsun…” diyerek dudaklarını kavrayıp emmeye başladım.
O da dayanamadı daha fazla, deliler gibi öpüşmeye başladık. Çok güzeldi. Dudaklarının tadına doyamıyordum. Kocamla bunca senedir hiç böyle bir öpüşme yaşamamıştık. Dilini emiyordum, o da benim dilimi… Yanıma uzandı, birbirimize sarılmış, hala öpüşmeye devam ediyorduk. Elleri boş durmuyor, akşamdan beri gösterip durduğum memelerimde ve çoraplı bacaklarımda dolaşıyordu. Biraz önce eteğini indirmeye çalıştığı elbisemi şimdi yukarıya doğru sıyırıyor, uzaktan gördüğü hazinemi okşayıp ellemeye çalışıyordu.
Elimi uzatıp şortunun fermuarını çektim. Aradan elimi soktum. Elim taş kesilmiş sımsıcak sikine değdi. Külot yoktu içinde… O da benim gibi külotsuzdu. Sikinin o kadar kabarık görünmesinin nedeni buydu demek… Parmaklarımın arasında tutup sıktım. Kalın bir şey vardı elimde… Gözlerinin içine baktım,
“Çok şey mi istiyorum İlhanım” dedim şehvetle…
“Merak etme, alacaksın istediğini…” diyerek inledi. “Benim de sende istediğim şeyler var aslında… Seni gördükçe istediğim, hayalini kurduğum şeyler…” Boynuna sarıldım,
“Sen de merak etme… Ne istiyorsan alabilirsin. Hepsi senin onların…” diyerek öpüşmeye başladım. Elbisem belime kadar sıyrılmıştı zaten, bir çırpıda üzerimden çıkardı. Ben de onun şortunu sıyırdım tabi… Koca siki göbeğine doğru yukarı kavislenmişti. Harika görünüyordu. Elimi çoraplarıma götürdüm çıkarmak için, engel oldu.
“Hayır Gül… Seni böyle istiyorum. Üstünde sadece çorapların varken sikmek istiyorum seni…” dedi.
Sanırım çorap fetişi vardı. Çoraplarımın üzerinden bacaklarımı okşuyor, beni, çıplak bedenimi öpücüklerle kuşatıyordu. İkimiz de çıplaktık benim çoraplarım haricinde… Hayran hayran bakıyordu her yerime… Ayağımı kaldırıp sertleşmiş sikinin üzerine koydum. Çoraplı ayaklarımın arasına aldım sikini, okşamaya başladım. Gözlerini kapatıp hazla inledi. Çorabımın kaygan dokusu sikini okşarken müthiş zevk alıyordu sanırım, biraz ayaklarımın ırzına geçti gidip gelerek…
Ayağımın birini alıp kaldırdı, ağzına götürdü. Kırmızı ojelerimin göründüğü çorabımın üstünden ayak parmaklarımı okşadı, tek tek öpücükler kondurdu her birine… Başparmağımı ağzına sokup emdi. Ayak tabanlarımı yaladı. Elini kaygan çorabın üzerinden kaydırarak uzun uzun bacaklarımı okşadı.
Artık delirmek üzereydim. Altından kalkıp yatağa devirdim, üzerine çıktım, geniş göğsünden başlayarak yılan gibi aşağıya kaydım. Sikini ellerimle kavrayıp öpmeye başladım. Bir elimle sikini tutuyor, diğeriyle taşaklarını okşuyor, yalıyordum. Birden hepsini ağzımın içine soktum. Öyle ateşli ateşli yalıyordum ki, ikimiz de zevkten uçuyorduk. Üstünde ters döndüm, kasıklarımı başının hizasına getirdim. Mesajımı almış, istediğimi yapmaya koyulmuştu hemen…
Bacaklarımı aralayıp başını bacaklarımın arasına aldım, o da amımı yalamaya başladı. Elleri çoraplı bacaklarımı okşarken dili amımda çalışıp duruyordu. İçimden akan suları diliyle toplayıp içiyor, diliyle klitorisime, sinir uçlarıma dokunuyor, dudaklarının arasında kıstırıp emiyordu. Zevkten kıvranıyordum. Sonunda dayanamaz hale geldim. Bir anda sikini yalamayı bırakıp sırt üstü yatağa uzandım, dizlerimi karnıma doğru çektim. Sikilmek için yanan amımın dudakları ikiye ayrıldı onu çağırırcasına pembe pembe…
“Hadi İlhan… Dayanamıyorum artık… Sik beni aşkım, nolur…” diye inledim. Yavaşça bacaklarımın arasına girdi. Daha sikinin kafasını am dudaklarımın arasına yerleştirirken ben zevkten inlemeye başlamıştım. Yavaş yavaş içime bir yılanın yuvasına girdiği gibi içime kaymaya başladı siki…
“Ohhhh… İşte bu…” diye inledim altında… “Seni gördüğüm günden beri istediğim bu işte… Bu… Zevk… Hadi İlhan… Nolur sok şunu içime… Hepsini sok… Dibime kadar sok… Bana kadın olmanın zevkini yaşat aşkım… Sikini göm içime… Yarağını sok köküne kadar… Ooohhh…” Resmen yalvarıyordum adama sikmesi, sikini köküne kadar sokması için…
Ellerimi iki yana götürüp el ele tutuştuk, yatağa bastırdı, amımın içinde gidip gelmeye başladı. Bacaklarımı beline doladım. Zevkten geberiyordum altında… İyice hızlanmıştı. Sokup çıkarıyordu sikini içime… Bense kendimi kaybetmişcesine, deli gibi sarsılıyordum zevkten… Ellerimi ellerinden kurtarmış, boynuna sarılmış, sımsıkı yakalamıştım erkeğimi, altında yılan gibi kıvrılıyor, kıvranıyor, kalçalarımı ona doğru itiyordum.
“Ahhh… Harikasın Gül… Amcığın daracıkmış bebeğim… Zevkten ölüyorum… Ohhh..” diye inliyordu kulağıma…
“Sen de harikasın… Çok güzel sikiyorsun beni erkeğim… Aşkımm… Ooohhh… Çok güzel sikiyorsun… Ohhhh…” diye inleye inleye beraber boşalmaya başladık. Gözlerim karardı, kendimden geçer gibi oldum. Erkeğim bütün ağırlığıyla üstüme yığıldı. Kendimize gelebilmek için bir süre bekledik. Yanaklarından tutup dudaklarına bir öpücük kondurdum.
Evet, kocamla da sevişiyordum fırsat bulduğumda… Onunla da orgazmlar yaşıyordum seyrek de olsa… Ama hiç böylesini yaşamamıştım. Hiç böylesine korkunç bir zevk almamıştım. Hiç bu denli kendimi kaybedecek derecede boşalmamıştım. Hiç tatmadığım duygulardı bunlar…
Nedir, İlhan’ın sikinin daha iri olmasından mı kaynaklanıyordu bunlar? Yoksa yasak meyveyi tatmanın hazzı mıydı bunu yaşatan? Yasak meyve, günah işlemenin şehveti, kocamı boynuzlamak, kocamın yatağında yabancı bir erkekle sikişmek miydi bu zevklerin nedeni? Dudaklarını öperken,
“Hep bu anı bekledim İlhan… Hep… Beklediğime de değdi… Beklediğim kadar varmış aşkım… Ne olur, bırakma beni… Seni seviyorum…” diyordum sürekli…
Bir kez daha seviştik… Sonra bir kez daha… Tadına vararak… Hiç denemediğim şeyleri deneterek, yaşatarak bana… Zevkten öldürerek… Sonunda her güzel şey gibi bitti. Kalkıp giyindi, evine geçti. Bense yatağımda yorgun argın, yüzümde bir gülümsemeyle uykuya daldım…
Sabah her zamanki gibi kocam gelmeden kalkıp hazırlandım, işe gitmek için çıktım. Kapının önünde karşılaştık. Gülümsedik birbirimize… Gecenin yorgunluğu ikimizin de yüzünden okunabiliyordu. Bir an karşı karşıya durup birbirimize baktık. Gözlerimizle birbirimize sarıldık, öpüştük, sonra dönüp yola koyulduk.
Çalışırken bütün gün olanları düşündüm…Elim defalarca telefona gitti..Ama arayamadım..Ne diyecektim ki..Benden beklentisi olamazdı. İkimiz de evliydik. Eğer sadece seks ise belki evet olabilirdi ama başka beklentiler içerisine sokmamalıydım onu.. Akşam konuşmaya karar verip biraz da erken eve gittim. Biraz sonra o geldi. Tam kapısını açmaya çalışırken ben dışarıya çıktım. Karşıdan
“Aç mısın?” diye sordum. Başını arkaya doğru çevirip evet anlamında başını salladı. Ben de başımla işaret edip,
“Gelsene…” dedim. Kapıyı kilitleyip bana doğru geldi. O arkamdan içeriye girerken, ben önden gidip kocama seslendim yüksek sesle,
“Erkan, hadi kalk miskin, işe geç kalacaksın” diyerek bağırıyordum. Kocamın duyması için adeta tiyatro oynuyorduk.
“Daha kalkmadı mı Erkan abi?” diye sordu o da yüksek sesle…
“Hayır ya, kalkmadı. Bir de sen baksana şuna İlhan, kalksın bir an önce…” diyerek mutfağa girdim.
Yatak odasına gitti, kocamı uyandırmaya çalıştı. Gece aşığımla seviştiğim yataktan kaldırdı kocamı, duş alması için banyoya gönderdi. Kendisi de mutfağa, yanıma geldi hemen… Mutfak tezgahına dayanmış ona bakıyordum. Gece beni zevkten zevke sürükleyen erkeğime… Önümden geçip masaya oturmak istedi, elinden tutup bırakmadım.
“Gözlerimin içine bak İlhan…” dedim. “Görüyor musun çektiğimi… Benimkisi işte bu… Geceleri yastığa sarılıp uyuyorum, gündüzleriyse bu hayvanın horultularını çekiyorum. Anla beni, lütfen…”
Bir anda dudaklarıma yapıştı. Ben de ona karşılık verdim. Aman allahım… Ne yapıyordum ben? Kocam banyoda, ben mutfakta aşığımla öpüşüyordum deli gibi… Kocam her an banyodan çıkabilirdi. İlhan her yanımı okşuyor, öpülmedik, okşanmadık, sıkılmadık yerimi bırakmıyordu. Masadan birsandalye çekerek bir ayağımı o sandalyenin üzerine koydu. Önümde eğildi. Elbisemin eteğini tutup yukarıya kadar çekti, benim elime tutuşturdu. Kendisi de diz çöküp külodumun kenarından amımı yalamaya başladı. Ellerimle saçlarını okşuyor, başını iyice amıma bastırıyordum. Dayanamaz hale getirmişti beni yine… Öyle zevk veriyordu ki bana… Ayağa kalktı, gözleri mutfağın kapısında, kulağı banyodan gelen su sesindeydi.
“Sonraya bırakalım, şimdi olmaz” dedi. Dudakları ıslaktı, sularımdan ıslanmıştı.
“Hayır, durma, devam et, nolur…” diye yalvardım. Elimi pantolonun önüne götürüp fermuarını indirdim. Elimi içeri sokup külotunun içinden yarağını çıkardım dışarıya… Bu kez ben onu yalıyordum. İçerden, banyodan gelen su sesi kesilmişti. Büyük ihtimalle kocam giyiniyordu. Fazla vaktimiz yoktu. Her an çıkabilirdi kocam…
“Hadi, nolur gir içime… Çabuk…” diye yalvardım. Arkamı döndürdü, kıçımı hafif yukarıya kaldırdı ve arkadan amcığıma hızla bastırdı yarağını…
“Ahhh…” diye inledim acı ve zevk karışımı… Kocamın sesi duyuldu içeriden,
“Noldu hayatım?” diyordu.
“Yok bişi kocacım…” diyebildim kocama…
Karısı mutfakta domaltılmış sikiliyordu oysa… İlhan arkamda hızlanmıştı. Kocam hemen yanımızda, banyoda giyinirken aşığım beni sikiyordu. Heyecan, zevk, adrenalin… Bunları düşündükçe aldığım zevk katlanıyordu. İlhan da aynı şeyi yaşıyor olmalı ki gittikçe hızını arttırıyor, daha şiddetli vuruyordu arkama…
Elini ses çıkarmamam için ağzıma bastırmış, kapamaya çalışıyordu. Boşalmak üzereydim. Kasılıyordum. İlhan da aynı durumdaydı. Zevkten kendimi kaybetmiştim yine, erkeğimin parmağını ısırıyordum. Nerdeyse kanatacaktım ısıra ısıra…
Sonunda titreye titreye boşaldık ikimiz de… Dölleri bacaklarımdan süzülürken eteğimi indirip tuvalete koşturdum. Ter içinde kalmıştım. Kendime çeki düzen vermem, amımdan akan dölleri temizlemem gerekiyordu.
Aceleyle temizlenip kağıt havlu getirdim İlhan’a… Isırmaktan parmağı kanamıştı gerçekten… Kuduz köpek gibi ısırmıştım parmağını sikilmenin zevkiyle kıvranırken… O arada kocam geldi mutfağa, yemeğe oturduk. O arada İlhan’ın fermuarının açık kaldığını fark ettim. Bir pundunu bekledim. Kocam su içmek için buzdolabına gidip bize arkasını dönünce masanın altından elimi uzattım. Şaşıran İlhan’ın yüzüne gülerek fermuarını yukarı çektim.
Kocam işe gitti. Biz yine İlhan’la, sikicimle baş başa kaldık. Bu kez onun evine geçtik. Sabaha kadar seviştik. Doymuyorduk birbirimize… Bana defalarca orgazmı tattırdı. Kadınlığı öğretti. Sabaha karşı toplanıp yorgun argın, fena sikilmiş vaziyette evime geçtim, kendimi yatağa atıp uyudum. Deli gibi sikişmekten hiçbir şey konuşamamıştık seksten başka… Oysa bütün gün ne ciddi konuşmalar tasarlamıştım kafamda… Geleceğimiz, şu, bu… Onun sikini görünce her şey uçup gidiyordu aklımdan… Aklımı başımdan alıyordu erkeğim…
Birkaç gün sonra, daha sikinin tadına doyamadan İlhan da düğün için karısının yanına gitti. Zorlukla ayrıldık. Onların geleceği günlerde bu kez biz yaz tatiline çıktık. Yine kavuşamadık.
Sabırsızlıkla tatilin bitmesini bekliyorum şimdi… Şezlongta üstümde bikinilerle uzanıyorum havuz kenarında ve o geçirdiğimiz zevk dolu geceleri tekrar tekrar yaşıyorum. Beş yıldızlı otel odasında, kocamın altında sikilirken İlhan’la yaşadığım doyumsuz, tarifsiz orgazmlar geliyor gözümün önüne, onların yardımıyla boşalabiliyorum.
148 notes · View notes
Text
Kaynanamı Doya Doya Sikiyorum! (Kerem 25 Y., İstanbul)
Merhabalar, ben İstanbul Ataşehir'den Kerem. Size kaynanamı nasıl becerdiğimi anlatmak istiyorum. Bundan 4 yıl önce üniversitede Meltem ile tanıştım. Ben üçüncü sınıftım, o ise birinci sınıftı, ortak bir iki dersimiz vardı. Zamanla ben Meltem'den etkilendim ve çıkmaya başladık. Bir yıl kadar sonra bir gün Meltem annesiyle tanıştırmak için beni evlerine davet etti. Meltem'in annesi ile babası 8 yıl önce boşanmışlar, bu yüzden sadece annesi ile tanışacaktım.
Evlerine gittiğimde, kendi annem gibi şişman, yaşlı bir anne beklerken, henüz 38 yaşında, sarışın, muhteşem bir fiziğe sahip, müstakbel kayınvalidem Pınar teyze ile tanıştım. Meltem'in güzelliği annesinden geliyordu, belli. Bu ziyaretten sonra beni sevmiş olacak ki, annesi sık sık davet etmeye başladı. Bazen de Meltem evde yalnızken beni çağırıyordu rahatça sevişmek için...
Bir gün Pınar teyze beni aradı ve konuşmak istediğini söyledi. Ben de, "Tamam, akşam Meltem'le gelirim!" dedim. Pınar teyze, "Olmaz, yalnız konuşmamız lazım, hemen gelebilir misin?" dedi. "Olur..." dedim, ama çok merak etmiştim ne konuşacak diye. O dönem çalışmıyordum, Meltem de okuldaydı. Hemen gittim. Pınar teyze beni içeri aldı, çok güzel gözüküyordu ve güzel bir kokusu vardı. Çay falan demlemişti. Ben heyecanla ve endişeyle ne konuşacağımızı merak ediyordum. Bana, "Kerem, Meltem'le ciddi bir ilişki düşünüyor musun?" dedi. Ben de, "Tabii ki Pınar teyze, kısmet olursa evlenmeyi planlıyorum ileride!" dedim. "Peki cinsel birliktelik yaşadınız mı?" dedi. Ben şok olmuştum. "Hayır!" diyebildim kekeleyerek. "Doğru söyle!" dedi. "Yemin ederim!" dedim. "Ama geçen hafta ben sizi gördüm!" dedi. Donup kaldım, "Nasıl, nerede?" diyebildim. "Burada, Meltem'in odasında! O gün işim erken bitti, geldiğimde sizi Meltem'in odasında birlikte gördüm, yarı çıplaktınız!" dedi.
Doğru söylüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim başta, "Pınar teyze özür dilerim, ama biz birlikte olmadık, yemin ederim sana, istersen Meltem'e de sorabilirsin!" dedim. "Neden yarı çıplaktınız o zaman?" dedi. "Yani birbirimize dokunduk sadece, ama bir birleşme olmadı, yemin ederim!" dedim. "Bak Kerem, sen kızımdan 4 yaş büyüksün, kızım bazı şeylere hazır olmayabilir. Daha onun için erken böyle şeyler, belki senin için de..." dedi, sonra bana yan yan baktı. "Biliyorum Pınar teyze! Onu incitecek bir şey yapmam, emin ol!" dedim. "Yani sakın ola zorlama onu. Bizim boşandığımız dönem zorlu bir süreçten geçti. O yüzden bazı konularda hassas olabilir. Seni de anlıyorum, hormonların bazı şeyleri istiyor olabilir, ama lütfen dikkatli ol!" dedi. "Olurum Pınar teyze, sen merak etme!" dedim. "Biz seni ailecek sevdik, her türlü sorununda, probleminde bana açılabilirsin!" dedi. "Olur, tabii ki!" dedim. "Hormonlarının seni yönlendirdiği dönemlerde Meltem'i zorlama olur mu? Cinsel bir birliktelik yaşamak istediğinde, bu işi yapan temiz bir kadın tanıyorum, istersen ona yönlendirebilirim seni!" dedi.
Çok şaşırmıştım, "Nasıl yani Pınar teyze?" dedim. "Bayağı işte, eskortluk yapan bir tanıdığım var. Onunla tanıştırabilirim seni istersen!" dedi. Kesin benim sadakatimi test ediyor diye düşündüm, "Olur mu öyle şey Pınar teyze, evlenene kadar kendime hakim olurum ben!" dedim. "Tamam, sen yine de düşünürsün oğlum, sonuçta erkeksin, bu da bir ihtiyaç!" dedi. O gün öyle ayrıldım ordan, böyle bir konuşmadan Meltem'in haberi yoktu ve olmamalıydı da.
Aradan bir hafta kadar geçtikten sonra yine beni akşam yemeğine davet ettiler. Gittim. Yemekten sonra Meltem bir ara tuvalete girince, Pınar teyze bana, "Teklifimi düşündün mü?" dedi. "Ne teklifi?" diyerek geçiştirmeye çalıştım. "İşte biliyorsun, haftaya Meltem yok, babasının yanına gidiyor İzmir'e!" dedi. "İlla beni biriyle birlikte olmaya zorluyorsun Pınar teyze!" dedim gülerek. "Oğlum ben seni aileden biri gibi görüyorum ve seni de düşünüyorum. Meltem'in problemli olduğunu biliyorum, sana da yardımcı olmak istiyorum!" dedi. O sırada Meltem geldi konuyu kapattık.
Bu teklif geri çevirilir mi, çevirilmez mi diye düşünerek geçirdim iki günü. En sonunda Pınar teyzenin doğru söylediğini kabul etmek zorunda kaldım. Meltem bu konuda ileri gitmeme izin vermediği gibi, çok da kıskançtı. Yaklaşık bir senedir cinsel birliktelik yaşamamıştım bu yüzden ve durumum iyi değildi.
Sabah yatağımda, Pınar teyzeyi arayıp aramamayı düşünürken telefonun çaldı. Bir baktım Pınar teyze arıyordu. İnternet bankacılığı ile ilgili bir şeyler sordu, anlattım. Bir şeyler yapıp konuyu açmam gerekiyordu. Pınar teyze kelimeleri ağzımda gevelemeye başladığımı farkedince, "Teklifimle ilgili bir karar verdin mi?" dedi. "Pınar teyze yanlış anlamazsın umarım... Sanırım anlattıklarında haklısın. Meltem bu konuda hassas ve aynı zamanda da kıskanç. İki yıla yakındır bir birliktelik yaşamadım..." diye yalan söyledim. Oysa ki Meltem'le çıkarken iki kere eski bir kız arkadaşımla birlikte olmuştum. Ben öyle deyince, Pınar teyze, "Yapma yaaaa!" dedi uzatarak ve halime acır gibi, sonra da, "Tamam o zaman, ben ayarlıyorum o kadını, sen canını sıkma!" dedi, benim başka bir şey dememe fırsat vermeden kapadı telefonu.
Ben şaşkınlığı üzerimden atamadan 10 dakika sonra telefonum tekrar çaldı. Pınar teyze, "Ayarladım, bu gün öğleden sonra ne yapıyorsun?" diye sordu. Saate baktım 11:30'du. Hemen duş alsam, etek traşı falan yarım saat sürerdi. En fazla bir saate hazır olurdum. "Saat 13:00 gibi müsait olurum Pınar teyze!" dedim. "Tamam, sen 13:30'da bizim evde ol" dedi ve telefonu kapattı. Bizim evde mi demişti, ben mi yanlış duymuştum? Elin eskortuyla kendi evinde mi buluşturacaktı beni anlamadım. Belki de oradan gönderecekti beni diye düşündüm.
Banyoya girip iyice temizlendim, güzelce giyindim, parfüm sürdüm ve yola düştüm. Saat 13:15'te oradaydım. Kapıyı Pınar teyze açtı. Yine çok güzeldi bu gün. Altında siyah bir tayt, üzerinde kalçasını kapatmayan sarı bir tişört vardı. "Oooo erkencisin!" dedi. "Yollar fazla kalabalık değildi..." dedim. İçeri davet etti. "Bu hanımefendi buraya mı gelecek Pınar teyze?" dedim. "Aaa evet, biraz sonra burada olur!" dedi. Şaşırmıştım, ama başka da bir şey soramadım. Saat 13:30 oldu kimse gelmedi. 13:45 oldu, halen kimse yok. Pınar teyze de sürekli bir şeylerle uğraşıyordu. En son saat 14:00 olunca, "Gecikti sanırım bu bayan?" diyebildim. "Dur bir arayayım Şule'yi!" dedi telefonunu aldı öbür odaya gitti. Telefonda kouşurken duyabiliyordum, "Nerde kaldın?" falan diyordu.
Telefon görüşmesini bitirip yanıma geldi ve "Gelecekmiş yarım saate kalmadan!" dedi. Sabırsızlıkla beklemeye başladım. Ama saat 14:30 oldu ve halen kimse gelmeyince, "Pınar teyze ben umudu kestim, gelmeyecek bu hatun!" dedim. Öbür odaya gitti tekrar aradı. İçeriden bu sefer sesi daha yüksek geliyordu, "Neden, ne oldu?" falan diye soruyordu. Bir aksilik olduğunu anladım. İçeri gelince, "Gelmeyecek değil mi?" dedim. "Yaa kusura bakma Keremciğim. Acil bir işi çıkmış, gelemeyecekmiş, tüh yaaa!" dedi.
Moralim gerçekten bozulmuştu. Bunu anlamış olacak ki, "Ya üzüldün değil mi Kerem, o kadar da hazırlandın!" dedi. "Evet ama ne yapalım... Neyse ben kalkayım o zaman!" diyebildim umutsuzca. "Dur bir dakika, sana bir söz verdim, tutacağım. Benim yüzümden bu duruma düştün, lütfen biraz daha oturur musun?" dedi. Başka birini arayacak herhalde diye düşünerek, "İyi peki!" dedim, içimden de (Bu kadar hazırlık boşa gitmesin!) diye geçirdim. Pınar teyze yine öbür odaya gitti. Ama bu sefer kapıyı kapatmıştı, birşey duyamıyordum.
Televizyondaki programa dalmıştım ki, birden gözlerimin önünü karardı. Birisi gözlerimi eşarp gibi birşeyle bağlıyordu. "Ne oluyor?" dememe kalmadan, "Şşşşttt!" diye bir ses omuzlarıma yüklendi, sonra kulağıma, "Kendini sal, seni rahatlatacak kadın geldi!" dedi ve beni sırtüstü yatırdı. Pınar teyzeydi bu konuşan. Ne zaman gelmişti diğer kadın, dışkapının sesini bile duymamıştım. Sonra yüzüme yumuşak birşey yaklaştı, burnuma ve ağzıma sürtünüyordu. Bu sürtünmeden dolayı gözümdeki eşarp açılmıştı. Aman Tanrım! Jartiyerli ve tangalı bir göt yüzüme sürtünüyordu. Dilimi göte ve küloda sürtmeye başladım. Bu arada kadın iyice yüzüme oturmuştu, pantolonumun kemerini ve fermuarımı çözüyordu. Pantolonumu boxerımla birlikte sıyırdı. Yarağım istemdışı olarak sertleşmişti. Kadın yüzüme amını bastırırken biryandan da yarağımı emmeye başladı. O kadar güzel bir duyguydu ki, sanki iliklerimi çekiyordu.
Zevk sarhoşu bir şekilde kafamı bacak arasından çıkarıp yarağıma bu güzel muameleyi yapan kadına baktığımda hayatımın en büyük şokunu geçirdim: Pınar teyzeydi bana sakso çeken kadın. "Pınar teyzeee!" diyebildim. Pınar teyze, "Şşşşşttt... Rahat ol, kendini bana bırak!" dedi ve yarağımı tekrar ağzına aldı. "Olmaz Pınar teyze!" diyerek kendimi çektim ve doğruldum, kotuğa oturdum. "Ne oldu Kerem?" dedi. "Olmaz yapamam!" dedim. "Neden? İhtiyacın vardı işte, ben de ihtiyacını gideriyorum!" dedi. "Ben böyle düşünmemiştim!" dedim. "Ne olmuş yani, ayarladığım orospu gelseydi rahat rahat sikecektin onu ama!" dedi. "Ama sen benim kayınvalidem sayılırsın!" dedim. "Bana bak!" dedi kızgın bir sesle, "Senin ihtiyacın oluyor da benim olamaz mı, ne kadar egoistsin!" dedi bağırarak.
Bana bağırırken şöyle bir süzdüm Pınar teyzeyi, en son becerdiğim kızdan çok çok daha güzeldi. Muhteşem bir kalça, göğüsler dik, siyah bir jartiyer, üzerinde dantelli bir sütyen içinde bir afetti Pınar teyze. Bunları düşünürken inen aletim tekrar dikeldi. "Tamam, pes!" dedim. Bana tekrar yaklaştı, bacaklarımın arasına diz çöktü ve "Farzet ki ben Şule'yim!" dedi. "Hmmm... Neden gelmedi Şule peki?" dedim yarağımı tekrar ağzına alırken. Bir iki yalamadan sonra yarağımı ağzından çıkardı ve "Şule diye biri yoktu zaten!" dedi ve gözlerimin içine bakarak yarağımı tekrar emmeye devam etti. Müstakbel kayınvalidemin kurnazlığı karşısında şaşırmıştım, "Neden böyle bir oyuna giriştin?" diye sordum. "Benim de 8 yıldır kimseyle birlikte olduğum yok, birbirimize yardımcı oluyoruz diye düşün!" dedi ve yarağıma tükürerek emmeye devam etti. Müthiş zevk alıyordum.
Sonra yarağımı emmeyi bırakıp ayağa kalktı, külodunu çıkardı, yarağımı sıvazlayarak kucağıma çıktı ve hızlıca yarağımın üzerine oturdu, iki hamlede yerleştirdi amının içine. Sımsıcak, ıslak ve dardı deliği. Köküne kadar girince derinden bir 'Ooaaawww!' çekti ve oturup kalkmaya başladı. Yavaş yavaş oturup kalkmaları hızlandıkça hızlanıyordu. Ama çok fazla sürmeden ikimiz de aynı anda inleyerek boşaldık. Döllerim amına fışkırırken birbirimize kenetlenmiştik. Birkaç dakika o şekilde kaldık, yarağım amının içinde halen kalp gibi atıyordu...
Kucağımdan inip tekrar yarağımı yalamaya başladı. Amdan sikişmiştik, fakat benim aklım götünde kalmıştı. Kalkıp önümde domalttım müstakbel kayınvalidemi. Tıpkı benim gibi o da her yerini temizlemişti, amında ve götünde kıl tüy birşey yoktu, kaymak gibiydi. Götünün yanaklarını ayırıp göt deliğini koklayıp öptüm. Mis gibi kokuyordu. Yalamaya başladım. Göt deliğine dilimi sokabildiğim kadar sokup çıkarıyordum. "Ohhh Keremmm, harikasınnnn! Ohhhh, çokkk güzelll, mmmhhh!" diye inliyordu. Sonra doğrulup yarağımı göt deliğine dayadım. "Ohhh, evet, götüme gir erkeğimmm, ohhh!" dedi. Yavaşça götünün içine kaydırdım tükürüklediğim sikimi. Göt deliği amından çok daha da dardı. Tamamı içine girince bu sefer ben, "Ohhhh, Pınar teyzeee, göt deliğin çok güzel!" dedim. "Pınar teyze değil, Pınar de bana artık erkeğimmmm, sik beni götümden, kadının yap!" diye inlemeye başladı ben yavaş yavaş götüne girip çıkarken.
Az sonra hareketlerimi hızlandırdım. Göt deliği alışmıştı iyice. Götünden tamamen çıkıp tekrar köküne kadar giriyordum. Durmadan da tükürüklüyordum. "Ohh Pınarrr... Muhteşemsin, hiç böyle harika bir göt sikmemiştim!" dedim. Biraz önce amına boşaldığım için ikinciyi boşalmam uzun sürecekti. Rahat bir yarım saat siktim götünü. Boşalacağımı anlayınca, "Gelmek üzereyim Pınar!" dedim. Hemen önümden çekildi ve bana döndü, yarağımı ağzına aldı tekrar. İğrenmemesine şaşırmıştım, demek ki bu kadar azmıştı. Sikimi emiyordu yine. "Geliyorum!" dedim uyarma amaçlı, ama emmeye devam etti, gözlerini kapatıp açarak ağzına boşalmama onay verdi. Az sonra öyle bir boşaldım ki, hayatımda hiç böyle boşaldığımı hatırlamıyorum. Döllerim ağzının kenarından taştı...
Sonra birlikte banyoya girdik, duş alıp çıktık. Beni duvara dayadı ve "Sabaha kadar beni sikmeni istiyorum Kerem. Şuley'i sikmek için neler planladıysan kafanda, aynısını bende uygulayabilirsin, herşey serbest erkeğim!" dedi, önüme çömelip yarağımı emmeye başladı. Ben bunu duyunca iyice aşka geldim, kazık gibi olmuştu yarağım tekrar. Ayağa kaldırıp, ben ayaktayken kucağıma aldım Pınar teyzeyi ve sikime oturttum. O da ensemden tutunup sikimin üzerinde zıplamaya başladı. "Seni her pozisyonda sikeceğim Pınar!" dedim. "Sik aslanım, orospun yap beni!" dedi. Kucağımda biraz daha zıplattıktan sonra salonun ortasındaki masaya domalttım, götüne girdim tekrar. Pınar teyzenin inlemeleri artmıştı. Ben arkadan götüne koydukça memeleri ileri geri sallanıyordu. Terlemiştik. Ben vurdukça 'Şap, şap, şap!' ses çıkıyordu götünden.
Sonra tekrar kucakladım ve mutfağa götürüp mutfak tezgahına oturttum. Amını uzun uzun yaladıktan sonra amına girdim bu sefer yine. Biraz öyle amını siktikten sonra, tezgahtan indirdim. Dönderip tezgaha domalatacakken, "Hadi beni yakala!" diyerek mutfaktan kaçtı, kayboldu. "Nereye kaçtın bebeğim?" diye peşinden gittim. Odalara bakarken Meltem'in odasında buldum, Meltem'in yatağında domalmış beni bekliyordu. Hemen geçtim arkasına ve götüne yerleştirdim. Sevgilimin yatağında annesini sikiyordum. Meltem görse ikimizi de affetmezdi ömür boyu.
O kadar sert sikmeye başladım ki, artık çığlık atmaya başladı Pınar teyze. Bir amına, bir götüne sokuyordum. Az sonra "Geliyorum!" diye uyardım yine. "İçime boşal Kerem, hepsini içime istiyorum!" dedi inleyerek. Ellerini belinde kelepçe yapıp yüzünü yatağa dayamasını sağladım. Göt deliğine kökleye kökleye saçından çekerek içine akıttım bütün döllerimi tekrar. Çok yorulmuştuk, bir süre ara verip dinlendik. Ama o gece üç posta daha siktim müstakbel kayınvalidemi.
Bu olaydan sonra artık iki günde bir gidip Pınar teyzeyi sikmeye başladım. Meltem okulda olduğu her gün, gidip annesini amından götünden sikiyordum. Daha sonra Meltem'le evlendik. Evlenmemize rağmen kayınvalidemle sikişmekten vazgeçemedim. Onun götünden vazgeçemiyorum bir türlü. O da her fırsatta kendine çaktırmak istiyor, sık sık bize geliyor. Her fırsatını bulduğumda kaynanamı sikiyorum. Zaten Meltem'in cinsel korkuları var, fazla sikip daha da korkutmak istemiyorum onu. Ne de olsa anasını doya doya sikiyorum :)
[Kerem]
166 notes · View notes
noksanbiri · 4 months
Text
veda 2023.
galiba bu yazım biraz uzun olacak. bu yılda bana uzun geldi herhalde ondan. hemen hemen yılın başında ani bir kararla çok uzun seneler çalıştığım işyerinden istifa ettim. birden bire oldu diyemem. sürekli bir gel git vardı aklımda 2022'nin son aylarında başlamıştı ama hiç sonrasını düşünmeden bıraktım. çünkü kafam hiç rahat değildi. hiç. bedenimi saymıyorum bile. iyice kafayı sıyırmıştım iş iş iş diye diye. iyi mi oldu? evet. çok iyi oldu. gerçekten şu an devam ediyor olsaydım hiçbir zaman bu kararı alma cesaretinde bulunamazdım. sonrasında ise beni blogdan bilenler bilir köyde bi tadilata giriştik nisanın başından eylüle kadar uzanan bir tadilat serüveniydi. ev hariç her tarafı yıktırıp. duvarlar. evin dış cephesi. evin çatısı. veranda. kümes. kuzuluk. odunluk. havuz. yaptırdık. her şeyde büyük emeklerim var. şimdi böyle söyleyince biraz şımarıklık yapıyor gibi olurum ama gerçekten öyle. ustalardan önce kalkıp ustalardan sonra bırakıyordum işi. bakmayın bana çok uzun bir süre kurumsal bir firmada çalıştım ve babamın işi dolayısıyla çocukluğum hep doğularda geçti. çimentonun harcın nasıl karıldığını geçtim mala bile tutmadı hiç elim. başlarda biraz garipsedim ama sonrasında ufak tefek diye diye en son havuzun fayanslarını döşerken buldum kendimi. ondan diyorum çok emeğim var diye. çok şükür halimize. köyde ise sadece peyzaj kaldı onuda bu baharda yaptıracağız nasipse. yılın büyük bir kısmı bu şekilde geçti benim için. arabamda nasibini aldı tabii bu süre zarfında yetmeyince demir, çıta odunu çimentolar, alçılar her şeyi taşıdım. arada bi hakkını helal et diyorum. Eskişehir dışına çıktım birkaç kez. Afyonkarahisar, İstanbul, Bursa, Kütahya şehirlerine gittim. üç tane kursa katıldım. yolcu ve yük belgelerimi tamamladım. motosiklet ve otobüs ehliyet aldım. heralde en çok kitap okuduğum yıl bu yıldı. birçok yeni müzikler keşfettim keza aldığım plaklarda o şekilde. bir sürü kedi besledim. köpek besledim. doğum günümde alınan kuluçka makinasından civciv çıkartıp yetiştirip tavuk yapıp yumurta almaya başladım. tabii bunu duyan köyün yarısından çoğuna makinaya yumurta koyup civciv çıkarttım. çayırda uçurtma uçurdum. birçok güzel yemek yaptım. birçok tarif öğrendim. daha çok mutfakta zaman geçirdim. geçen aylarda bir işe başlamıştım ve aşırı yorucu olduğunu söylemiştim. ilk etapta deneyim ön plandaydı ama yılıp bıraktım. Eskişehir Büyükşehir belediyesinin otobüs şoförlüğüne başvurdum sonrasında mülakatlardan geçtim haber bekliyorum inşallah 2024 ilk ayında bu haber gelir bana. bu süre zarfında boş kalmamak adı altında çok güzel bir mutfakta çalışıyorum. çalışma şartları biraz zorluyor beni ama çok alıştım. hatta bugün bana kadro teklifi bile geldi ama geri çevirdim. yılın büyük bir kısmı sadece bir şey üstüne geçtiği için oradan buradan konuşamıyorum ama şunları da eklemek isterim elbette. insanız. duygularımız biraz daha ön planda. baktığım zaman üzüntülerim daha ağır basıyor. hayal kırıklıklarım çok fazla. açıp bak buram yaralıda diyemiyorum ama körü körüne bir şeylere inanmak adı altında kandığım birçok şey oldu. şimdi böyle yazdığıma bakmayın normalde zaten böyle pat pat anlatamam bir şeyleri ama geçti. geçecek her şey biliyorum. her şey geride kalacak ve evet diyeceğim başardım. sadece gönül ilişkisi değil aile kavramında da düşünelim bunu. ve gelelim 2024 den beklentilerime. en başa en başa düzenli olarak namaz kılmayı koyuyorum. buna niyetliyim inşallah. ikinci sıraya ise bana gelecek olan iş haberini koyuyorum. üçüncü ise bütün insanlık için diliyorum. savaşın olmadığı insanları ötekileştirmeden ırk cinsiyet ayrımı yapmadan insanın insan olduğu için kucak açtığı sağlıklı ve mutlu bir dünya diliyorum. inşallah diyelim. Amin. 2023'den en sevdiğim karelerle bu yazımı sonlandırayım. sevgiyle Tumblr ailesi.
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
188 notes · View notes
tipitip213 · 22 days
Text
Yasak sırlar 3
dedi ben daha bişey demeden arkadaşım o benim elif teyzesi dedi yanağımdan ılsak bi öpücük aldı bende bi elif teyzeye baktım bi anneme napıyım elif teyze dünyam o benim dedim beline attığım elimi okşama hareketi yaptım elif teyzede bilmemmi tek çocuk olunca böyle oluyor ana oğul daha düşkün oluyor dedi bende yine bi hareketlenme oldu annemin üstünde ince beyaz v yaka tşört göğüslerinin büyüklüğünden badi gibi duruyor altında da siyah ince yazlık pantolon vardı annem tanga giymezdi hiç görmedim sadece bikeresinde kırmızı sexi iç çamaşırı önü dantelli olanlardan görmüştüm çekmecelerii karıştırırken dediğim gibi hareketlenme ve yarrağa kan pompalanmaya başlayınca o ıslak öpücükten sonra elimle belini okşamaya başladım ben belini sıkıp sıkıp okşayıpgöbeğine parmaklarımın ucu ile temas ediyordum 2 dakka böyle anneme belli ederek yaptığım okşamalara annem bişey demeyince cesaretlenip hafif dışarı bakmak için pozisyon değiştirir gibi yapıp anneme yan dönüp sikimi annemin bu sedef kalçasının sol tarafına değdirdim ileri geri yapmıyordum sikimin kalkıklığını hissettiriyordum ama pencerede hareket ettirmem biraz riskli olabilirdi annemde hala elif teyzeyle hararetli bişeyler konuşuyordu hatta annem hı hı hı heee gibi anlamsız moda geçmişti aklının benim neler yapıcağımı düşündüğünden emindi perdenin arkasından elimi kalçasına götürdüm ama heyecandan ölüyorum sikim kalp gibi atıyor anneme baktım yüzü kızarmıştı annemi 10 saniye kalçasını okşayınca tamam elif abla dedi sonra devam ederiz evde işlerim var dedi benim için orda yeni bir dönem başlayacaktı çünkü annem ya beni rezil edicekti yada yada hiç birşey yokmuş gibi davranacaktı tek hamlede doğruldu ben dondum kaldım sikim kalkık düzeltemedim bile annem sikime baksa görmemesi imkansız zaten anladıda direk gözlerime baktı ve çok şükür korktuğum olmadı ben oğlum ben pazara gidicem dedi bu karıda lafa tuttu beni dedi annem salak salakevde üç dört tur attı cüzdanını aldı evden çıktı bende odama geçip otuz bir çekip rahatladım düşünce deryasında annem gelene kadar boğuldum devam etmemişti hayırda dememişti kızmamıştıda bu sefer ilk temastaki gibi benimle konuşma gereği bile duymadı kafam çok karışmıştı çokta korkmuştum ama annemin bana olan düşkünlüğü beni cesaretlendiriyordu annem pazardan dönmeye yakın aşşağı indim evimiz 4.kat aşşağıda poşetleri alır yardım ederim diye bina önünde çocuklarla topa oynuyordum annem yolun başında hemen topu bırakıp annemmm diye üstüne koştum annem aman yavrum durr dur beni düşürücen dedi anne ver alayım dedim bana iki poşet verdi anne ver hepsini yoruldun dedim aldım çoğunu annem önden binaya girdi ben arkasından daha önce annemin kalçalarını seyrettim ama bu sefer farklı kıvırıyordu merdivenden çıkarken amının kabarııklığı belli oluyordu arkadan her adım attığında belkide bana öyle geliyordu sonuçta anneme farklı bakıyordum eve girdim annem ah uh diye oflaya oflaya salona attı kendini bende poştleri bıraktım mutfağa yanına gittim karşı kanepeye oturdum ozamanlar yaşım ufak 17 yaşındayım adım nasıl atılır ne gibi plan yapılır kafa çalışmıyor hani annem yorgu düşünemiyorum anne sana masaj yapayımmı demeyi bile neyse gün bitti öyle gel zaman git zaman annmelle pencereden sonra bişey yapamadım.
annemde bana en ufak bi tepki vermedi o olaydan sonra hala annemin ne düşündüğünü anlayamıyordum iki hafta sonra babam anneme bişeyler söylüyordu mutfakta sesleri duydum annemde gökhan vs dedi ama anlamadım anladığım tek şey babam azmıştı yine gece sikiş vardı babam erken yattı annemde yalandan oyalandı 1 saat sonra yavrum iyi geceeler dedi yattı bana hep yavruşum yyavrum diye severdi ama böyle tuhaf bi ifade vardı suratında ben heycanladım annem tualete gitti kapı sesini duydum 10 dakka sonra çıkıp yatak odasına geçti ben kendi kapımın deliğinden banyo kapısı direk gözküyor banyonun yanında da annemlerin odası var çıkarken benim kapıma baktı odasına geçti odasının kapısını kapatınca ben kapımı açtım biliyordum sikişicekleri uyumadan sessiz adımlarla kapının önünde yerimi aldım babam yatıyordu üstü çıplak beline kadar üzerinde pike vardı annem kapnın önündeydi ayakta açıdan dolayı dizlerine kadar görüyordum ne kadar kapıdan uzaklaşırsa açıdan dolayı daha net görüyordum annem ayakta sanırım üstünü soyucaktı annem babamkonuşmaya başladı
annem- ya ne kadar sabırsızsın herif çocuk içerde amımı götümü avuçluyorsun
babam- ya gel amk azdım napıyım tülay taş gibisin doyamıyorum sana götüne
annem-götümemi götten yokk bikereydi o amdan sikiceksen sik
babam- aşkım ama götten istiyorumm ne olur yaa söz birden köklemiyicem
annem-hayır olmaz dedim suat ayı gibi sikiyorsun iki gün götümün üstüne oturamadım
babam-söz yavaş sikicem gel yanıma aşkımmm
annem-bak suat gökhan büyüdü çocuk evdeyken mutfakta orda burda beni sıkıştırma çocuk görücek yaşı ufak abuk subuk şeylere meyillencek bu yaşta canı sikiş çekicek karı bulamaz yaşıtlarıylada sikişemez bu yaşta kötü olmasın yavrum tamammı suat.
babam-sen varsın sana kaysın*
annem-senin ağzına sıçıyım suat ne biçim konuşuyorsun hayvan herif oğlum o benim seni parçalarım.
babam-tamam tamam şaka yapıyorum kırarım bacaklarını zaten sana yan bakarsa gerçi senin gibi bi karıyada bakılmazmı he he*
annem-defol git suat oğlum o benim bidaha böyle konuşma
babam- tamam aşkım espiri yapıyım dedim gel yanıma gel artık.
ben şok olmuştum babamla annemin konuşmalarını dinlerken annem yatağa doğru yürüdü üstünü çıkardı siyah sütyenden göğüsleri fırlayacakmış gibiydi yataktan doğruldu bana yan şekilde pijamasını sıyırdı altında siyah kilot beyaz teninde kocaman kalçalarında mükmemmel duruyordu pijamayı sandalyeye bıraktı arkası bana döndü hala yatağın yanındababam pikeyi çekti üzerinden abaza herif çıplaktı sikiyle oynuyordu kocaman kafası 18 cm kadar kalın boyu ile elindeydi annem bana dönük şekilde kölodunu çıkarıp babamın yanına girdi acıtma tammı dediyatakta sevişmeye başladılar ben kapı altından bakarken annem yavaş yavaş babamın silkine doğru yöneldi sakso çekicekti ben kapının altından bakmaya çalışırken annemde yatağın ortasına babamın sikine doğru dudaklarını getirdi ağzın aaldı yalıyordu çok şaşırmıştım babamın daha önce sikini yalarken görmemiştim yanlarını dil darbesi atarken kapı altına bi bakış attı beni görmedi eminim ama içine kurt düştü sanki sonra sakso çekerken açıdan dolayı bidaha kapı altına doğru 5 saniye uzunca baktı beni o an gördü ben şok oldum oda sik ağzında dondu kaldı bişey diyemedi devam etme etmeme kararsızlığında kaldığı an ben korkudan odama kaçtım devamı gelecek......
69 notes · View notes
subliminaltecavuz · 6 months
Text
Tumblr media
C: Benim Mogrul, dört göz fani.. Bu mektubu sana çok uzak bir diyardan ve çok uzak bir zamandan yazıyorum. Gittiğinden beri çok uzun zaman geçti ve birçok şey değişti. Hanımın yavaş yavaş büyüyor ve bu güçlerini etkiliyor. Bir yandan iyi bir yandan kötü ama her şeye rağmen baş etmeye çalışıyorum. Küçükken yeterince huysuz değilmiş gibi.. Büyüdükçe çok daha fazla huysuz hale geldi ama yapacak bir şey yok. Bazen sinirleniyorum bazen de sakin kalmaya çalışıyorum. Tıpkı bana benziyor.. İstemediği bir şey olunca hemen beni tehdit ediyor ve üstünlük kurmayı deniyor. Bazen yemiş numarası yapıp haklı çıkmasını sağlıyorum ve içten içe olan mutluluğunu fark edebiliyorum. Anlayacağın bizim için her şey çok iyi gidiyor. Mektubuma güzel şeyleri anlatarak devam etmek isterdim ama özür dileyerek söylüyorum ki sana çok kızgın. Mektubu onun yazması için birçok şey yaptım ama başaramadım. Onu terk ettiğini ve arkasından bıçakladığını düşünüyor. Birçok kez konuştum ama onu çok iyi tanıyorsun ve konuşmak istemediğinde nasıl birine dönüştüğünü en iyi sen biliyorsun. Sen gittikten sonra ara ara denemeye devam ettim ama sonuçlar hep aynı. Ama hiç merak etme denemeye devam edeceğim. Aslında sana kızgın olması kötü olan ikinci konu olabilir. Yanında onu koruyan yeni bir şey var ve sanırım senin gibi değil Mogrul. Saf bir kötü o. Adı Aazighal ve sanırım hanımının yeni koruyucusu. Bunu duymak canını yakabilir ama senin kadar olmasa da iyi anlaşıyorlar ve o saçma kitabı da okuyabiliyor. Bu da hanımının çok daha güçlü olması anlamına geliyor. Her neyse, daha fazla canını sıkmak istemiyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim sana. Deminde okuduğun gibi hanımın ile baş etmek bir fani için zor olabiliyor. Her şeye rağmen eğlenceli ve büyük bir tecrübe.. Bu arada gözlüklerimi aldığın için hiç sinirli değilim. Sana benden çok daha fazla yakışıyordu ve bunu kendime yediremediğim için söylemek içimden gelmiyordu ama gerçek bu. Gözlük benim için herhangi bir şey ifade etmeyecektir Mogrul. Ben çirkin bir adamım ve plastikten yapılmış bir şey bunu değiştiremez. Bu arada seninle dalga geçtiğim ve seni kırdığım içinde ayrıca özür dilerim. Hiç hak etmediğini sen gittikten çok sonra anladım. Hanımın çok zor biri ve sen buna rağmen ona yıllarca dayandın. Bir dediğini iki etmedin ve bunu büyük bir özveriyle yaptın. En çok değer vermem gereken kişi sendin ama ben yine yapmamam gereken şeyleri ilk yapmayı seçtim ve her şekilde seninle dalga geçtim. Beni biliyorsun.. Kafam biraz farklı çalışıyor ve bu diğer kişiler için sorun olabiliyor. Umarım beni affedebilecek kadar yüce gönüllüsündür Mogrul. Bu arada tahmin ya da varsayım yapmadığımı bilmeni istiyorum. Evet dostum, cennette olduğunu biliyorum. Bunu iliklerime kadar hissediyorum Mogrul. Cehennemde yaşamayı hak etmiyorsun. Seni hayatını hanımın için yaşadın ve onun için bitirdin. Cehennemden gelen birinin böyle bir şey yapamayacağını herkes bilir. Cennette umarım çok eğleniyor ve hak ettiğin değeri buluyorsundur. Oradaki hurileri nasıl becerdiğini düşünmeden de edemiyorum. Lütfen bunu yaparken gözlüklerimi işin içine karıştırma. Şaka yapıyorum kızma. Bizim tarafımızda durumlar böyle. Umarım sende çok mutlu ve huzurlusundur. Hanımına senin kadar iyi bakamayabilirim ama bir fani için ne kadar iyi bakılabilirse o kadar iyi bakacağımı bilmeni isterim. Senin hanımından bir isteğin vardı ve o isteğini yerine getirdi. Benimle konuştu ve hiç bilmediğim şeyleri bana anlattı. Benimle ilgili olan bütün görüşlerini iyisiyle kötüsüyle dinledim. Hak verdiğim oldu, bazısına da hak vermedim ama bu bir şeyleri değiştirmez. Herkesin kendi görüşleri vardır ve sana saygı duymam gerekirdi. Konu ben bile değilim Mogrul, hanımına bunca sene baktığın için bile senin kulun kölen olmalıydım. Tekrardan özür dilerim. Sen bir gölge değilsin, sen en parlak renge ve en büyük kanatlara sahip bir meleksin Mogrul. Hiçbir zaman kötü biri değildin. Tek yaptığın şey hanımına itaat etmekten başka bir şey değildi. Bunca sene ona hizmet ettiğin için sana binlerce kez teşekkür ederim ama artık senden bir şey isteme sırası bana geldi diye düşünüyorum. Hala beni sevmeye bilirsin ama hanımının hatırı için belki de isteğimi yerine getirirsin..
Anneme onu çok sevdiğimi ve çok özlediğimi söyle olur mu Mogrul? Merak etme bana yaptıklarını gördüyse senin safını tutacaktır. O bu hayatta tanıdığım en adil ve en güçlü kadınlardan birisiydi. Eminim ki sende çok seveceksindir. Ona oğlunun büyüdüğünü söylemeni istiyorum. Onu anmak canımı yaktığı için bunu çok yapmıyorum. Hem çok da dua eden birisi olmadığım için muhtemelen bana kızgındır ama elimden bir şey gelmiyor. Dua etmeyi sevmiyorum. Onun gibi bir anneye sahip olduğum için çok şanslı olduğumu bilmesini sağla Mogrul. Senden ilk ve tek isteğim budur. Ona benim yerime kocaman sarıl, bende burada hanımına sarılacağım.
Mektubumun sonuna geldim Mogrul. Veda etmeyi ya da bir şeyleri bitirmeyi hiçbir zaman beceremediğimi bilirsin. Direkt yazmayı bitirmek istiyorum ama bunu hak etmediğini de biliyorum. Çok garip bir his bu Mogrul. Oturmuş bir meleğe elveda demeye çalışıyorum. Her neyse.. Umarım bu mektup eline geçer ve bizim için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlayabilirsin.
Unutmadan, mektubun içindeki şeyi ilk kez görmüyorsundur muhtemelen ama o bir güneş gözlüğü ve hanımının. Gözlüğü ondan çaldım ve onu bir yerlerde bırakıp kaybettiğine inandırdım sanırım. Sana hem çok yakışacaktır, hem de hanımından bir şeye sahip olmak hoşuna gidecektir diye düşündüm. Elimden bu kadarı geldi Mogrul, keşke daha büyük bir şekilde sevindirebilseydim seni ama ben bir faniyim.. Benden çok da fazla şey beklememek lazım.
Elveda Mogrul. Bütün karanlıklarının ardındaki o bembeyaz kalbine çok iyi bak.
Tumblr media
I: Şimdi bunları mühürle ve ona götür Aazighal. Eğer ona ulaşmazsa ya da onu bulamazsan sende geri gelme.
155 notes · View notes
no-463 · 8 months
Text
"her zaman intihar etmenin aptallık olduğunu savunurdun. şimdi ona hak verdiğini söylüyorsun. onun intiharı aptallık değil mi?"
"hâlâ intiharın aptallık olduğunu düşünüyorum, bir şey değişmedi.
"o zaman bir aptala hak veriyorsun."
başıyla onayladı.
"evet. artık bazı aptallara hak veriyorum."
"neden?"
"çünkü onun ölümü bana bir farkındalık kazandırdı."
"nasıl bir farkındalık?"
"zihninde cehennemle yaşayan birinin aptal olup olmamak umrunda değil." dedi ve yaşananlar acı bir tebessüm çizdi dudaklarına. "bize göre aptal ama bu onun umrunda değil." tebessümü söndü. "değildi."
"ve?"
dalgın bakışlarından birçok ifade geçti.
"ve sanırım artık aptal olup olmamak benim de umrumda değil."
218 notes · View notes
girifit · 4 months
Text
bazı anlar olurdu insanın hayatında. yıkıldığını sanardı veya sahiden öldüğünü. şimdi o anlardan birinde yazıyorum satırlarımı. kirpiklerimde yeni oluşan bir ıslaklık varken ve gözlerim kırmızıyken. adına ne dersen de bilmiyorum ben, bu sebepsiz gelen krizleri. ellerimin boğazımı sıkışını ve tırnaklarımın tenimi yoluşunu. neler oluyor ve ne oldu. bilmiyorum. bu sefer yalan yok, inan. gözlerimi kapatıp açtığım an sanki son buldu her şey. ama hayır, saatler geçti. annem kapının ardından sesleniyor hâlâ bana, hiç durmadan. babamın sesi çaresizlikten mi bilmem bir fısıltıyı andırıyor ama aynı zamanda bir çığlık misali inletiyor ortalığı. birileri yok. ben varım. kimse yok. ben var mıyım? neden aynı şeyler oluyor değil artık sorduğum soru. neden her şey daha beter oluyor, doğru soru bu. elimi attığım her şey ateş alıyor. sarıldığım her beden gidişini bahşediyor bana. hayır, suçlamıyorum. herkes giderdi. hayır, yanlış. herkes, benden giderdi. çünkü bir yangında kimse yanmayı göze alamazdı. kabullenişimi hisset bu satırlarımda. bir harabeyi andıran bedenim kucak açıyor bu sefer bana. annem saçımı okşuyor. babam alnımdan öpüyor. her şey düzelecek, diyorlar bana. yanlış olanın ne olduğunu bilmezken düzeleceğine inanmak istiyorum. bir çocuğu şekerle kandırmak gibi bir şey bu. inanıyorum. düzelecek her şey. peki ya ben? ben ne olacağım. bu yıkıntıyı evim bellemişken sağlam sokaklara adım atarken düşmeyecek miyim veya titremeyecek mi hiç ellerim? ne olacak ve nasıl olacak, ben bilmiyorum. ruhuma ekilen çiçekleri bir bir söküyorum yerinden. 'senin toprağın ben değilim' diyorum. oysa yalan mı söylüyorum yoksa doğru mu, onu bile ayırt edemiyorum. günlerdir bedenime uğrayan uyku beni içine hapsediyor. gözlerimi açmak bir işkence hâline geliyor. çünkü biliyorum asıl kâbus o zaman başlıyor. içtiğim sigara midemi altüst ediyor. bana ne oluyor? aynadaki ben değilim, olamam. mumlar yanıyor. beni de yaksınlar istiyorum. parmak uçlarımı tutuyorum ateşe. 'yak beni' diye fısıldıyorum. hayır, yanmıyorum. küller ateş almaz, unuttun mu kızım? unutma. insan öldüğünü unutur mu hiç. susmam ama çok da konuşmam artık. dillendirilen her acı, oluk oluk kanatıyor iyileştiğini sandığım yaralarımı. şimdi kanamış tenimden temizliyorum kurumuş kanları. yaraya değen her ıslaklık ürpermeme sebep oluyor. biraz da çenemi kırarcasına dişlerimi sıkmama. acıyı hissetmek değil bu, acıyı yaşamı bellemek. her şey ağır geliyor şimdi. dünya üzerime mi geliyor yoksa ben mi devriliyorum? bir sigara yakıyorum, beni kusturacağını bilerek. son değildi. ilk de değildi. peki ya beni bu denli diri diri mezara gömen bu acı neyin nesiydi?
54 notes · View notes
siir-defterim · 9 days
Text
Hayatımda biri vardı. Öyle çok sevdim ki onu, böyle bir sevgi olamaz...
Hani insan bazı güzel şeyleri sonsuza dek sürecek zanneder ya, işte öyle sevdim onu... .
Neyse işte ayrıldık bununla...
İlk iki gün o kadar acımadı, düzelir sandım. Sonra batmaya başladı giderek bazı şeyler. Bir hafta sonra içime öyle bir sancı yerleşti ki; Allah'ım, böyle bir acı olamaz!
Sonradan anladım ki kaybettiğini anlamakmış meğer bu. Sonradan düzeltmeye çok çalıştım, üstelik bir kabahatim de yokken hem de... Ama bir daha hiçbir şey düzelmedi.. .
Çok uzun zaman içimdeki acı yüzünden uyumadım, dışarı çıkmadım, kimseyle konuşmadım, ağladım... Belki arar diye bekledim ama aramadı.
Giderek içimdeki acı da geçti, hatta unuttum bile.. .
Geçen gün ona benzeyen birini gördüm. Böyle bir benzerlik yok, hatta o sandım birden. O an içim çizildi, nasıl acıdı anlatamam. Sesini merak ettim, acaba sesi de ona benziyor mu diye düşündüm.. Konuştum bir şekilde. Ama sesi benziyor mu bilemedim, çünkü onun sesini çoktan unutmuşum.
Yüzü, saçı, kokusu hala aklımda kazılı duruyor.
Ama o duymadan uyuyamadığım sesinden eser kalmamış.. .
Unutuyor işte insan...
Artık rahat uyumaya başladığında,
Artık acıtmadığında,
Her şey geçtiğinde unutuyor insan.. .
Ezgin kılıç
22 notes · View notes
gercekhikayem · 1 year
Text
ERKEKSİZLİK BAŞA BELA 2
ilk bölüm linki fotoda
Kıbrıs macerası üzerinden aylar geçti. Orada yaşadıklarım plan dışı ve delice idi. Gelen telefon aramalarına cevap vermeyince bana inanılmaz bir hafta sonu geçiren erkekler de aramayı kestiler. Arada bir iki tane mesaj otel müdüründen geldi. Bir hafta sonu için iki erkek on bin teklif ediyorlar, yirmi bin teklif ediyorlar gibi mesajlar. Üç adam tarafından orospu gibi sikilmiştim gelen mesajlara kızsam da haklılık payları vardı. Ben bile kendime inanmakta uzun süre zorluk çekmişken adam beni niye orospu sanmasın. Bir erkek ile sevişir uzun süredir unuttuğum zevkleri yaşar, açlığımı gideririm derken, üç erkeğin oyuncağı olmuştum. Olmuştum da sonunda bundan hiç şikayetçi olmamıştım. Üzerinden zaman geçip düşününce kendimden utanıyordum ama o an siklerin üstünde zıplarken hadi daha fazla sikin beni durmayın diye bağıracak kadar kendimi kaptırmıştım. İçimde iki erkek varken bayılacak gibi bir boşalma yaşadığımı nasıl unuturum. Kendi sınırlarımı keşfetmiştim. Orada üç erkeğin dölleri ile kaplı kadın bendim. Geceleri yalnız kaldığımda o gece artık birer uzak anı veya bir porno filmden akılda kalan bir sahne gibiydi. Gerçekte ise o porno filmin başrol oyuncusu ben olmuştum. Hiç bir sahnesinden de pişman değildim.
Hayatım ise aynı sıkıcılıkta devam ediyordu. Değil seks, düzgün bir erkek arkadaş bile yoktu İş, ev işleri, annemin yakın kontrolü altında günler geçiyordu. Arada annemin arkadaşlarının veya doğrudan annemin bulduğu damat adaylarının isimleri uçuşuyordu.
- Abla bari yarım bıraktığın yüksek lisansını tamamla diye erkek kardeşim akıl verdi bir gün.
- Vakit mi var?
- Neden olmasın üç kuruş para veriyorlar okuldan. Bas istifanı. Hazır bekarken bitir yüksek lisansını daha düzgün bir işe geç. Üniversitede dersler online değil mi zaten.
Hak verdim. Dersleri online dinler biraz da eve kapandım mı kış döneminde bile bitiririm bahara kalmaz. Ama daha ikinci haftada planladığım gibi gitmedi. Annem yine öğrenci mi oldun, hocaya gideceğine kocaya gitseydin demeye ve ev işlerine koşturmaya başladı. Kardeşim ve babam araya girdiler, annemi ikna ettiler. Biraz da evdeki bağırış azalsın diye kardeşimin önerisi ile hemen çözüm de buldular. Hafta sonu ailece yazlığa gidip temizledik, babam iki gün daha kalıp yıllardır açtırmadığı doğalgazı açtırdı. Hafta sonları biz de geliriz temiz hava alırız iyi olur kızım diyerek döndüler. 
İyi de oldu. Umduğumdan daha verimli çalıştım. Gündüz dersler, akşama kadar ödevler derken tezimin bile ana hatları ortaya çıkmıştı. Sınıfın parlak öğrencisi olmuştum bir anda. Cuma sabahından annemler de geliyor pazar gecesi dönüyorlardı. Bu yeni hayatı sevmiştim de. Hafta içinde neredeyse hiç yemek yapmıyor annemin hazırladıkları ile idare ediyordum. Sabahları uzun yürüyüşler, sitedeki emekliler grubu ile kahvaltılar. Normalde yazın bir iki hafta kaldığım için pek samimi olmadığım komşu ekibi için de bir değişiklik olmuştu. Sitede yaz kış kalan dört beş aile birbirinden sıkılmış olmalı ki sık sık beni çaylara çağırıyordu. Hemen hemen hepsi Ankara veya İstanbul'daki işlerini devretmiş küçük kasabada bir iki gün takıldıkları bir muayene veya ofis tutmuş malları mülkleri yerinde tiplerdi. Tam emekli gözükmemek için yarı emekli olarak arada işe gidiyormuş görüntüsündeydiler.
Gündüzleri bitmez tükenmez bir huzur içindeydi. Geceleri ise en güzeli idi benim için. Boş, sıcak ve sessiz bir ev. Tezimi yazarken uyuyakalmamışsam site dışındaki marketten aldığım ve eve gizlediğim şarabımı açıyordum. Biraz netflix sonra biraz erotik sonra porno filmler. Bire bir duygusal sevişmeler olan pornolardı başta seyrettiklerim. Sonra git gide genç bir kadını siken birden fazla erkeğin olduğu filmlere merak sarmıştım. Annemin evindeki gibi sessiz değil rahat rahat yüksek sesli izliyordum filmleri. Parmaklarım içimdeydi. İki parmak amımda kalın bir yarak, ağzımda emdiğim baş parmağım da ağzıma patlayan bir sikti benim için. En güzeli de hiç toparlanmaya uğraşmadan o halde yatakta uyuyakalmak. Rüyamda Kıbrıs'taki otel odasına ziyaretler.
Küçük yaramazlıklarım ve sonra da içimdeki açlığa teslim olmaya başlamam da böyle bir gecenin sabahında oldu. Telefonun alarmı ikinci veya üçüncü tekrarında çaldığında panikle yataktan fırladım. Derse iki dakika kalmıştı. Üstümde bir gecelik vardı sadece. Dün amımı parmaklarken çamaşırlarımı kim bilir nereye fırlatmıştım. Üzerime bir penye geçirip saçlarımı topuz yapıp ekran karşısına oturdum.
Dersin yazışma kısmından dersin hocası hasta mısın diye mesaj atmış. Yok dedim hocam sabaha kadar teze takılmışım yeni kalkabildim. Alıştırdın bizi ışıl ışıl olmana böyle yorgun görünce tedirgin oldum. Ellili yaşlarda klasik akademisyen bir erkekti. Bu ufak iltifat bile hoşuma gitti. Demek derslerde bana dikkat ediyordu. Amımda dün geceden kalma bir karıncalanma devam ediyordu. Kendi mikrofonumu kapadım. Telefondan porno video aramaya başladım. Yaşlı hoca öğrencisini sikiyor araması içinde bulduklarımı eledim. Sikilen kadının bana en çok benzediği bir film bulup açtım. Bir yandan bilgisayarın sesinde hocanın ders anlatmasını dinlerken telefonumdaki görüntüde kır saçlı bir adam minik etekli bir öğrencisinin amını yalıyordu. Hocam ben biraz ekranımı kapatsam mı iyi değilim yazmama tamam kendine dikkat yarın yine ışıldamanı istiyorum yazmış. Fiziki ders ortamı olsa daha net asılır mıydı düşüncesi kapladı içimi. Kalktım bacaklarımı ayırarak dersi izlemeye bir yandan da telefon ekranındaki sikişi takip etmeye başladım. Amımda bir dil dolaşması ne güzel olurdu. Parmaklarımı iyice ıslatıp amımın üzerinde bir dil gibi dolaştırdım. Ah hocam tam orası diliniz orada kalsın diye inledim. Pornodaki kadının göğüsleri benimkinden bir beden küçüktü ve kır saçlı erkek o memeleri sikiyordu. Kalın siki amına sokmak için kadının bacaklarını havaya diktiğinde ben de aynısını yapıp daha dün gece parmakladığım amıma parmaklarımı tekrar soktum. Kulağımda hem pornodan gelen inlemeler hem de ekrandaki hocanın ders anlatma sesleri. Hocam hafta sonunda bir şekilde buraya gelmiş olsaydı diye düşündüm. Amına giren kalın sik için çığlıklar atan kadın gibi beni de böyle sikse hocam. Siktikçe nasıl renk geldi mi yüzüme ışıldıyor muyum desem. Evet dese yüz verdim sana sikiş dersinden. Siki güzel midir filmdeki adamınki gibi kalın mıdır? Şimdi kadının yaptığı gibi önüne diz çöksem, dersten A sözü alana kadar sikini emsem. Filmdeki adam döllerini kadının suratına attırmaya başlamıştı bile. Ben içimde isterdim hocamı içimi yaksın dölleri. İki parmağımı kullanma konusunda çok ustalaştım artık. Elimin içini bızırıma bastıra bastıra parmaklarım içimdeyken boşalmada çok iyiyim artık. Ders çoktan bitmişti. Ben belimi yukarı kaldıra kaldıra titreyerek boşaldığımda da bedenimdeki tüm enerji bitmişti. 
Dersteki kızlardan biri mesaj atmış dün gece zorlu geçti galiba diye sonuna gülücük koymuş. Yok dedim hastaydım toparlanamadım bir türlü. Kamerayı kapatman iyi oldu diye cevap yazmış, göğüs şov yapıyordun. Başımdan aşağı ter boşandı. Öyle ya sutyen de yoktu içimde göğüs uçlarım kim bilir nasıl fırladı ekrana. Açtım okulun sitesinden dersin tekrarını izledim. Acele ile topuz yapılmış saçlarım ve uçları ekrandaki ufak görüntümde bile belli göğüslerim ile üzerimden silindir geçmiş gibi görünüyordum. Hastadan çok sabaha kadar sikilmiş gibiydi görüntüm. Hele hoca ile konuşurken ekrandaki görüntüm büyüyünce göğüs uçlarım penyeyi delecek gibiydi. En dersi dinlemeyen erkeklerin bile bakışları ekrana kilitlenmişti. Utanmak için çok geçti. Eminim bu görüntüleri bir çok erkek tekrar seyredecekti. Büyük göğüs uçlarının bir diğer yan etkisi işte.
Serin bir öğleden sonra duşumu yapmış tezime bir iki cümle eklemişken karşıki evdeki Betül Abla kek yemeye çağırdı. Kocası Mustafa en az muhabbet ettiğim komşu idi, belki en yaşlıları olmasından belki de kısa boylu kel kafalı göbekli esnaf tipli olmasından. Tam kadro idiler yine her öğleden sonra ikindi çayı farklı bir evde idi. Dört emekli aile bir de karısı geçen sene vefat etmiş Caner Abi. Caner Abi'nin ve Yeşim Abla'nın eşi Sedat'ın daha ilk günden her yerimi süzüşleri hiç bir zaman rahatsız edici bir ısrar taşımıyordu. Göz ucu ile bir yoklama sadece. Caner Abi yoktu bugün ama Sedat Abi yine şöyle bir süzmüştü günlük kıyafetlerimi. Diğer erkekler spor, iç siyaset ve bulmaca derdindeyken bir onunla Netflix muhabbeti yapabiliyordum. Bir iki gün muayenesine giden bir diş doktoru idi, Caner abi ile altlı üstlü imiş muayeneleri. 
- Akşam rakı var gelecek misin?
- Annemlere söylemezseniz tamam dedim.
İlk rakı teklifini daha geldiğim ikinci hafta almıştım. Haftada iki gün içiyorlardı Cuma ve Salı geceleri. Sadece bir aile o da babam ile aynı kafada olanı bu rakı masalarında yer almıyordu, Saime Teyze ve Bayram abi. Bayram abi en gençleri idi ama seneye bunların hepsini hacca götüreceğim diyordu her defasında, Badem bıyıklı, kumaş pantolon, kısa kol gömlek ve içine atlet giyen tam muhafazakar profil. Cuma akşamları annemler geldiği için davet edilmiyordum. İlk rakı akşamı güzel ve eğlenceli geçmişti. Sonlara doğru dört erkek, iki eş ve ben şarkılar türküler. Site içi olmasına rağmen kızı yalnız bırakmayın bekçinin köpeği geziyordur uyarısı ile Caner ve Mustafa ayaklanmış, Caner'in bariz dirseği ile Mustafa yerine oturunca Caner Abi beni evime kadar geçirmişti.
- Dersler bitince dışarda bir rakıya gidelim. Felekten bir gece çalarız demiş sonra da hoş bir sevecen komşu sarılması ile iyi geceler demişti. İşte ilk o gece, 50 yaşını geçmiş olsa bile aylar sonra bir erkeğe sarılmanın ve alkolün etkisi ile içimdeki parmağı Caner Abi'nin siki olarak düşünmüştüm. Babamın arkadaşı olmasa idi, kolundan içeri çekseydim. Bir yıldır kadınsız olan adamın kafasını amıma bastırsaydım. O bir doksanlık adam beni aniden çevirip domaltsa ve aylardır sik görmeyen amıma sokarken kalçalarımı sıksa. Duşun altında amıma ılık su tutup bızırımı okşarken içimdeki parmak Caner Abi'nin siki idi o gece. 
Her çay saatinde veya aralardaki havuz başı kahve buluşmalarında ise seksi gerilim git gide yükseliyordu sanki veya ben yaşadığım açlık ve okul stresi ile hayaller kuruyordum. Caner Abi daha çok benimle konuşmaya özen gösteriyordu. Hava biraz açılırsa kıyafetlerim inceliyor erkeklerin bakışları da değişiyordu. ,Güneşli bir gün beş çayına giderken üzerimdeki hırkayı attım ve özenle giyindim. Bilerek uzun kollu dar penye giydiğim gündü unutmuyorum. İçimdeki ince sutyen ile göğüslerim buradayım diye bağırıyordu. Ben kadınlar ile yemek muhabbeti yaparken karşı köşeden Caner, Mustafa ve daima takım elbise kravat gezen emekli banka müdürü Salim Abi beni izleyerek kıkırdıyordu. Kadınlar salonun bir kenarında erkekler ellerinde sigara salona açılan balkon tarafında idi. Gözler hep üstümdeydi ve arada birbirlerini bir şeyler fısıldayıp yine bana bakıp gülüyorlardı. Kadınların muhabbeti yine yerli dizilere kayınca bir sigara içeyim sonra ders yapmaya kaçayım diye izin istedim.
Üç erkeğin karşında normal boydaki kot eteğim ve dar penyem ile otururken kaçamak gözlerini yakalamak çok zevkli idi.
- Akşam içiyoruz değil mi diye atladı Caner Abi
- Olur olur dedim ama ben fazla kalamam. 
- Tamam o zaman dedi Mustafa Abi akşam yedide bizdesiniz, hanım doldurmuş yine dolabı..
- Sedat sekiz gibi gelecek diye seslendi Yeşim abla biz o saatte geliriz.
- Zorlu bir hastası var onun işi ancak biter deyince Caner Abi, diğerleri gevrek gevrek güldü.
- Bu yaştan sonra üst üste iki diş çekmek zor dinlene dinlene çekiyordur deyince Salim Abi, hepsi kahkahayı patlattı. 
Bu kart çapkınların cinsel göndermelerini anlamıyormuş gibi evin yolunu tuttum. Diş çekmeyi filmlerdeki öpüşme sahneleri için annem kullanırdı. Bunların neyi ima ettikleri belli. Aklıma git gide bu adamların da karıların dışında bir cinsel hayatı olduğu kazınıyordu veya benim açlığım git gide aklımı ele geçiriyordu. O gece rakı sofrası kalkıp masada iki kadın üç erkek kaldığında konu önce eşimden ayrılmış olmama ne kadar üzüldüklerine ve sonrasındaki planlarıma gelmişti. Tecrübeliyim bu konuda. Hayatımda kimse yok dediğim anda bana koca bulmak için atılacak anne arkadaşlarından başım çok ağrıdı.
- Yüksek lisans bitsin aileler tanışacak diye hep kullandığım yalanımı salladım
- Ne şanslı bir adam getir de tanışalım diye atıldı Sedat Abi.
- Ne şansı ya dedi Caner Abi, bu kadar güzel bir kadının sevgilisi adam. Kızın yüzünü gördüğü yok. Ben kapısından ayrılmazdım
- Otuz sene önce idi onlar Canerciğim, şimdi erkenden alırsın ilaçlarını uyursun.
- Bizim kullandıklarımız uyku hapı kardeşim. Söyletme beni kimler ne için ne haplar kullanıyor diye. Yine kahkahalar patladı. Yanımdaki üç erkeğin de iri göğüslerime kaçan bakışları. 57 oldum diyen Mustafa Abi'nin gözlük takarak bakması, yine takım elbise kravat giymiş Salim Abinin çaktırmadan süzüşü, Caner Abi'nin her fırsatta yanıma oturması ufak ufak bacağıma koluma değmeye çalışması. Alkol arttıkça muhabbetlerdeki cinsel gönderme dozu artıyor. Kadın kadına otursak bile uzaktan üzerimde gezen erkek gözlerinden kaçamıyordum. O akşam eve yine Caner Abi bırakmıştı. Çok içmiştik ikimiz de. 
- Yirmi yaş genç olsam seni o adama bırakmazdım valla demişti.
- Sana uygun biri de vardır Caner Abi, gençsin daha
- Senin gibisi varsa hemen tanıştır diye akşam sarılmasında rakı kokusuna karışık erkek parfümü kokusunu içime çektim iyice. O da göğüslerimi hissetmek ister gibi daha da sıkı sarıldı sanki.
- Sağol abi diye yavaşça ayrıldım kollarından. Geniş omuzları geniş bir gövdesi vardı. Elime değil bir erkeğin ağırlığı altında boşalmak istiyordum.
O gece de mastürbasyonunda aklıma Caner Abi gelmişti doğal olarak. Kendi gibi iri midir siki de? 52 yaşındaydı. İlaç dediği viagra türü şeyler olmalı. Kullanmıyormuş demek ki ihtiyacı yok. Ne kadar sikebilirdi ki beni? Kıbrıstaki sikilmem aklıma gelmişti. En ummadığım adam da en güzel yarak çıkmıştı. Ben de o koca yarağı zorlansam da almış sonra içimde hep kalsın istemiştim. Mustafa Abi en sevimsizi idi. Hayalimde Caner Abi bacaklarımı omzuma almışken Mustafa Abi'nin kalın uzun bir yarak çıkarıp ağzıma soktuğu gözümde canlandı. O çirkin adamda kocaman damarlı bir yarak olabilir miydi? O zaman gözüme daha mı yakışıklı görünürdü? İki parmağım içimde iken diğer elim göğüs uçlarımı sıktı. Gözlerimi kapadım, geçenlerde Sedat'ın bir kadını dinlene dinlene iki kere siktiğini ima etmeleri aklıma geldi. Üç erkeğin elleri ve sikleri üzerimde gezinirken nasıl ağlayarak patlamıştım Kıbrıs'ta. Parmaklarım bızırımı ezdi önce. Amım ıslanmaya hep hazır gibi bugünlerde. Tek parmak hiç yetmiyor. Tek parmak iyice ıslatırsam arka deliğim için ideal. İki parmağım amımda bir parmağım arka deliğimde iken bacaklarımı sıkıştırarak boşaldım. Parmaklarım boşalma kasılmalarım bitene kadar içimde kaldı. 
O günden sonra sanki derslere kendimi fazla kaptırmış kılığıma kıyafetime önem vermiyormuş gibi davranmaya başlamıştım. Az evvel sevişmiş gibi dağınık saçlarıma bir topuz yapıyordum, altıma evde girmekten bollanmış kıçımın şeklini almış bir eşofman, üzerime göğüslerimi ortaya seren bir gömlek veya dar bir bluz. Sadece alt dudağıma ufak bir kalem çekip daha kalın gözükmesini sağlıyordum. Hava iyiyse kapının önündeki küçük terasta ders çalışırken, hepsi birer birer kendi kapılarının önüne dökülüyordu. Kıbrıs'ta üç aygırı idare etmiştim ben taşra emeklilerini parmağımda oynatmak ne ki.
Bir cuma günü idi yine her cuma olduğu gibi Bayram abi namaza, Sedat abinin büyük jeepine doldurduğu kadınları da  kasabanın pazarına indirmişti. Bu cuma farklı idi. Dersim bittikten yarım saat sonra telefonum çaldı. Sedat abi idi arayan.
- Atla bize gel hemen, Caner çok güzel şaraplar getirmiş Fransa'dan, Mustafa da peynir tabağı yaptı.
Caner, Mustafa, Sedat ve Salim masayı kurmuş içmeye başlamışlardı bile. Üzerime yine önem vermemiş gibi geçirdiğim ince eşofman ve gömlek dört yaşlı adamın bakışlarını toplamıştı üzerimde. Sarı dar gömlek içine seçtiğim sadece bir ton koyu sutyen göğüslerimin şeklini anlamalarını sağlayacaktı.  İkinci şişe dibine yaklaşırken
- Annemler gelecek akşam ben daha içmeyeyim kokmayayım bir de tezi kontrole göndermem gerek yarın dedim.
- Bitiyor mu yani gidecek misin diye ağlama numarası yapıp dizime kapandı Salim abi. 
- Öyle valla geri dönme zamanı. Dizimdeki traşlı yüzünü okşadım. Gülümseyerek doğruldu doğrulurken bacağımı sıkıca tutup bıraktı.
- Hayatımıza renk katmıştın. Sensiz zorlanacağız.
- Caner yıkılacak diye güldü Sedat abi. Adam genç olsa babandan isteyecek nerede ise? Hepsi yine kahkahalar attı. 
- Valla karılarınızdan korkmasanız hepiniz yakardınız abayı diye atıldı Mustafa abi. Böyle güzel bir kız girdi mi hiç hayatınıza.
- Sağol ya utandırdın beni Mustafa Abi diye güldüm
- Abi deme lazım olur deyince Mustafa Abi hepimiz güldük yine. Sonra tedirgin bir sessizlik oldu. 
- Ben kalkayım deyince hepsi birden ayaklandı. Komik bir şekilde hep beraber benim kapıma kadar yürüdük. 
- Valla kahveye çağıramayacağım dedim içeri girerken. Annemler gelene kadar ortalığı toplamam lazım.
- O zaman bu ekip başka bir akşam sana veda yemeği verelim ne dersin? Sofrayı biz kurarız sen uğraşmazsın, sofranın gülü ol yeter.
- Bakarız Mustafa abiiiiii dedim üstüne basarak tekrar güldüler. 
Önce Caner abi veda sarılması yaptı, sonra hepsi teker teker. Hepsi ayrı parfümler mi sürmüşlerdi o gün? Kokuları aklıma kazındı. Eve girdim dışardaki fısıldaşmaları sürüyordu. Mutfak camından baktığımda hala bahçenin önünde dört erkek birbirlerine sarılarak gülüyordu. Kim bilir neler geçiyor akıllarından. Mustafa Abi en yaşı eli ile pantolonun önün düzeltti. Siki mi kalkmıştı? Neler geçiyor aklımdan. Uzun iri yarı Caner, kısa bodur göbekli Mustafa, ince uzun bankacı görünümlü Salim ve sarışın açık tenli renkli gözlü Sedat. Beni konuşuyorlardır kesin ve bana ne yapacaklarını. Gidip kapıyı açıp üst kata yürüsem peşim sıra gelir mi hepsi. Dört aslan bir ceylana saldırır mı? Hiç tecrübem yokken tecrübeli üç sikin önünde diz çöküp üçünü de titretmiştim ağzımda, dördünü de titretirim. Neler düşünüyorum böyle. Mutfak masasının kenarına bacaklarımı kaldırarak sandalyeye çöktüm, parmaklarım ile okşamam yeterli gelmedi. Am sularım koyu koyu. Parmaklarım birbirine yapışıyor. Sutyen göğüslerimi acıttı. Çıkartıp attım. Ağaç tokmak gözüme geldi. Bir sik gibi emdim. Amıma girmesinden korkarak girişine bastırdım. Diğer elim ile bızırımı hızlı hızlı ezdim. Amımda kalın bir baskı işimi hızlandırdı. Bu evde tek boşalmadığım yer mutfaktı. Bacaklarımı kasa kasa sandalyeden yere kaydım. Nefesim düzelene kadar bekledim, içimde erkek sıcaklığına ihtiyacım var artık.
Her rakı veya ikindi çayı sofrasında çevremdeki çember daralıyordu sanki. Aslanlar daireler çizerek daha çok yaklaşıyorlardı. Dokunmaları bedenime övgülerimi birer adım artıyordu her buluşmada. Ben de onlara daha fazla taze et gösteriyordum. Tayt giyerek yürüyüşe çıkıyordum. Sabah erkenden göğüslerimi sallaya sallaya site içinde koşuyordum. Pencere arkasında birer ikişer gölgeleri görünüyordu. Whatsapp gruplarında neler yazıyorlardır hakkımda? Yemeklerde alkol arttıkça ufak dokunuşlar uzun süreli bacak üstüne veya bele el koymalara dönüşmüştü. Benden çekinmeden cinsel imalar havada uçuyordu, beni de dahil ettikleri okey partilerindeki bekarken yapıldığını iddia ettikleri çapkınlık anıları. Çevremdeki çemberi onlar daralttıkça benim içimdeki kadınlık da çemberi kırmaya çalışıyordu. Kolu yakası bol gömlekler giyiyordum mesela, normal otururken hanım hanımcık olan. Kek tabağına eğilince kol altımdan sutyenin saramadığı göğüslerime kilitleniyordu yan taraftakiler. Okey taşı için uzanırken önden açılan dekolteme takılıyorlar kısa sessizlikler oluyordu aralarında. Sonra hepsi çaktırmadan bir şeyler yazıyorlardı telefonlarına. Büyük ihtimal neler gördüklerini, o gördüklerine neler yapacaklarını. Diz üstü kot eteğimi giyip karıları ile aynı masaya oturuyor, yan dönüp bacak bacak üstüne attığımda açılan yerlerimi görmek için birbirlerini itekliyorlardı. Ellili yaşlarda dört ergen gibiydiler. Bir Yeşim Abla fark etmişti bu salak hallerini.
- Adamlar senin yüzünden düzgün giyinir oldular. Sen gidince yine at cambazına dönerler.
- Niye öyle diyorsun abla, rahatsız oldum şimdi.
- Senlik bir şey yok kızım, erkek değil mi bunlar. Ahları gitmiş vahları kalmış hala kendilerini erkek sanıyorlar.
Artık geceleri hepsini yatağıma kabul ediyordum kendimi ellerken. Dört erkek de içimdeydi. Biri amımda biri götümde iki elimdeki iki siki sıra ile yalıyordum. Sonra seyrettiğim o filmlerdeki gibi dördü birden üzerime yanan döllerini akıtıyordu. Göğüslerim saçlarım yüzüm dölleri ile kaplanıyordu hayallerimde.  Sabahları ise mutlaka birisi kapımda oluyordu, marketten bir şey lazım mı, aman ders çalış alışverişini biz yaparız yalanları ile. Önceleri kalın sabahlığımı veya uzun yeleğimi giyerek açıyordum kapıyı. Ama sanki yeni uyanmış farkında değilmişim gibi diz üstü gecelik veya önden birden fazla düğmesi açık pijama ile kapıyı açtığımda ise iki dakika geçmeden bir diğeri bir isteğim var mı diye kapıda oluyordu.
Tez savunmasını yapmak için İstanbul'a gidip gelirken annemlerde kaldım. Düzeltmeler için verilen iki haftalık süreyi değerlendirmek için geri geldiğim gece tüm aileler toplanarak bir kutlama yemeği verdiler. Geri gelmemin bir diğer önemli sebebi rahat rahat yaptığım mastürbasyonlarımı özlememdi. Yemekte Bayram abiler de olduğundan rakı şişesi çıkmadı birer kadeh viski yuvarladılar sadece. Beni ne kadar özlediklerini anlattı tüm erkekler. Sigara içmek için balkona çıktığımız anlarda karılarına fark etmeden ellerini belime koyarak konuşmaları alışkanlıktı artık. Kahvelerimizi içerken,
- Sana bir teklifimiz var dedi Betül abla ama ret etmek yok.
- Neymiş bu ret edilmeyecek teklif bakalım.
- Biz tüm kızlar üç yıldır Afyon'a kaplıcaya gidiyoruz her sene, masaj filan. Bu heriflersiz üç dört gün kafa dinliyoruz. Bu sene senin de gelmeni istiyoruz. Bizim misafirimizsin. Hayır demek yok. 
- İşlerimi toparlarsam gelirim abla da yük olmayayım size
- Ne yükü Sedat'ın araba 7 kişilik rahat rahat sığarız, bunların da yüzünü görmeyiz üç beş gece kafa dinleriz. Bir de misafirimizsin dedik elini cebine atmak yok.
- Ya olur mu abla dedim ama dinlemediler. Yarım saat sürdü ısrarları.
Gece evime dönerken Caner abi eşlik etti yine.
- Afyon seyahatine seni de eklemek Salim'in fikriydi. Planlı zeki adamdır.
- Sağolsun 
- Ama planı tezin dolayısıyla hayır demendi. Orada patladı salak.
- Hayır mı niye?
- Bayram sever kaplıca gibi muhafazakar yerleri. Karıları da genelde o götürür, biz de sen ve çocuklar kimseler yokken daha eğlenceli vakit geçiririz diye düşünmüştük.
Kapımın önüne gelmiştik. Yine gelenek olan iyi geceleri sarılmasını yaptı. Eli sırtımı sıvazladı daha çok okşadı gibi.
- Düşün yine. Bize kalacak her yer. Sabahlara kadar içeriz eğleniriz. Sabahlara kadar istediğimizi yaparız, kimse bize durun sessiz olun diyemez. Geçen sene ne yaramazlıklar yaptık bir bilsen. Yanağımı okşadı geri adım atmasam dudaklarıma eğileceği çok belli idi.
Kollarından sıyrılıp kapımı kapattım. Neler oluyor? Çember daraldı ip boynuma geçti artık. Kendimi bu kadar sergilersem aslanlar zincirlerini kıracağını düşünmemiştim. Karılarını gönderirlerse ceylana saldırmak için durun diyen olmayacak. Sitedeki on evin yarısı kış günü boş. Diğer yarısı da karılarını gönderip benim ile yalnız kalmayı planlamış. O planı yaparken neler hayal etmişlerdir kim bilir. Caner, Sedat, Mustafa ve hiç ummadığım Salim. Yüzünü dizlerime koyarken ki parlak bakımlı cildini düşünme sırası değil şimdi. Bayram abi bir de o var. O bunlara uymaz, o yüzden onu gönderiyorlar kadınlar ile. Bu kabus olmalı dört yaşlı erkek benim ile dört gece için planlar mı yaptılar? Niye kabus olsun ki üç ayı geçti buradayım. Onlarca gece ya birinin ya da ikisinin sikini düşünerek kendimi boşaltmadım mı? Evet bazen hepsini içimde istedim. Sadece sadece eğlence için de olabilir planları, rakı sofraları, okey masaları, gülmek eğlenmek.
Ertesi sabah Betül abla aradı.
- Kız TC kimlik numaranı söyle de otele kaydını yaptırayım.
- Abla bilemiyorum. Hem gelmek istiyorum hem de tez yetişmeyecek gibi.
- Orada yapamaz mısın? Acil bir şey olursa Sedat abin geri getirir seni. 
Bu sene Sedat götürecek demek ki niye böyle bir değişiklik oldu ki. Belli ki beni tehlikeli dörtlü ile bırakmak istemediler. Bayram abi güvencem olur içim rahatladı biraz. Bir de ne olacak ki bir kaç gün üniversite günlerindeki gibi sabaha kadar içmenin nesi kötü olabilir ki?
- Yok ben rahat etmeyeceğim abla siz gidin seneye hep beraber kısmetse. 
erken erişim için adres aşağıda :))
143 notes · View notes
Text
Çirkin Baldız! (Cezmi 33 Y., İstanbul)
Tatile karımın ablası da bizimle beraber gelmişti. Karımın ablası evlenmemiş, en son sevgilisinden ayrılalı 10 yıl kadar olmuştu. Benimle yaşıt, zayıf, küçük memeli, küçük popolu, çokta güzel olmayan biri idi. Biraz huysuzluğu olduğu için sevgili işini de beceremiyordu. Aramız fena değildi. Tatilin 3. günü karımı işyerinden çağırdılar. "Biz de gelelim!" dedik, ama karım, "Gerek yok, bari siz tatil yapın, o kadar para verdik!" dedi. Biz de çok ısrar etmedik, karım İstanbul'a döndü. Baldızımla ilk gün standart rutinde geçti. Sabah, deniz, güneşlenme, akşam yemek, sonra ayrı odalara gidip yattık.
Ertesi gün tekrar denize gittik. Öğlen yemeğe giderken resepsiyondan görevli seslendi, "Eşiniz gitti galiba? Sizi aynı odaya alsak, öbür odayı başka aileye versek, size de odanın ücretini iade etsek, olur mu?" dedi. Hem otel hem biz karlı çıkacağımız için kabul ettik. Karım zaten geri gelemeyecekti. Ben baldızın odaya taşındım. Orada iki yatak vardı. Akşam yemek sonrası oteldeki diskoya gittik. Bir yandan içiyor, arada dans ediyorduk. Danslar başta ayrık olsa da yavaş yavaş temaslarımız oluyordu. Ama abartmıyorduk. Etraftaki dans eden, öpüşen, sevişen Rus turistler ikimizin de dikkatini çekiyor, birbirimize gösteriyorduk. Bayağı sarhoş olmuştuk. Odaya geçtik.
Cila için mini bardan Tekila çıkardığımda baldız gülüyordu. Fakat ikinci Shot Tekiladan sonra ağlamaya başladı. "Ben çok çirkinim!" diye ağlıyordu. "Yok değilsin!" falan desem de, "Çok çirkinim, 10 yıldır sevgilim yok, herkes evlendi ben kaldım!" diye ağlıyordu. Ben, "Olur mu! Tamam, çok güzel olmasan da çirkin değilsin. En azından kuzenin gibi şişko değilsin mesela!" deyip elinden tutup ayağa kaldırdım. "Bak burada nasıl giyiniyorsun, mini etek, askılı dekolte. İlgi çekebilecek şekilde. Ama İstanbul'da Kezban gibi. Piyasanı daraltıyorsun. Birçok erkek bunu sever. Şişman değilsin. Bcakların da güzel. Göğüslerin küçük, ama dik gibi, sutyenden belli değil!" dedim.
Baldız, "Cidden öyle mi?" dedi. "Tabi öyle! Sen kendine güvenmiyorsun. Etrafa bak, koca burunlu, koca kaşlı kızların sevgilisi niye var?" dedim. Baldız, "Niye?" diye sordu. "Kezban değiller çünkü!" dedim. Baldız, "Ne yani, ben de yollu mu olayım?" dedi. "Yollu değil, sexy. Bara gidince sutyen takma mesela. Gördün Rusları, hangisinde sutyen vardı? Hadi çıkar sutyeni, nasıl görünecek bakalım!" dedim, attım oltayı.
Baldız Tekiladan bir shot aldı. Arkasını dönüp sutyeni çıkarttı. Üstünde ince triko bir askılı vardı, meme uçları hafif belli oluyordu. Meme çatalı üstünde düğmesi vardı. Onları da ben açtım, dekoltesi ortaya çıktı. "Hah şöyle! Arada frikik vereceksin ki, erkeklerden ilgi göresin. Bak memelerin de dik imiş, ne güzel!" dedim. Baldız güldü, shot için eğildi. Eğilirken eli ile memesini kapatınca, "Olmadı! Özellikle memelerin görünsün!" dedim. Bu sefer elini koymadan eğildi. Memelerin tamamı ortaya çıktı. "Hah şöyle!" dedim, ama memeleri görünce benim yarak da kalkmıştı.
Bunu baldız da fark etmişti, "Ne iş, kalkmış seninki!" dedi. "Kalkar tabi, güzel memeleri gördü, hoşuna gitti!" deyince güldü. Baldıza, "En son en zaman gördün?" dedim, "Ohoo, çok oldu!" dedi. "Görmek ister misin benim aleti?" dedim, evet anlamında kafa salladı. Şortumu indirip çıkardım yarağımı. Baldız, "Hmmm, kızkardeşimin söylediği kadar varmış!" dedi. Ben şaşırmıştım, "Sana sikimi mi anlattı?" diye sordum. Baldız, "Biz konşuruz böyle şeyleri, hem de taaa ilk günden beri! Senin isteklerinin hepsini biliyorum! Dokunabilir miyim?" dedi. "Tabii!" dedim. Uzandı, yarağımı okşamaya başladı. Elleri sıcaktı.
Biraz okşadıktan sonra, "Kızkardeşim emiyormuş?" dedi. "Evet! Sen?" dedim. Baldız, "Ben hiç emmedim. Denedim, ama iğrenç geldi. İkinci sevgilim istedi, ama hoşlanmadım!" dedi. Ben de, "Boşa Kezban demiyorum. Sen emmeyince sevgilin başkasına gitti değil mi?" dedim. "Evet, aynen öyle oldu!" dedi. "Em hadi, öğren!" deyip, elimi ensesine koyup yarağıma doğru bastırdım. Önce yarağımın başını yaladı, sonra ağzına aldı. Baldız yavaş yavaş emerken ben de ensesini bastırıyordum. Acemice başaldı, ama devam ettikçe daha çok zevk verdi. Ayağa kalktım ve "Şimdi kendini bana bırak, ne dersem yap!" dedim. Baldız, "Tamam!" dedi. "Ağzını kocaman aç ve dilini çıkar!" dedim. Dediğimi yapınca yarağımı ağzına soktum. İki elimle kafasını tutup, ağzını am siker gibi sikmeye başladım. Baldız arada böğürüyordu sadece. "Ağzım yoruldu!" deyince bıraktım.
Baldız yatağa uzandı ve "Amımı yalar mısın? Hiç amım yalanmadı. Kızkardeşim anlattı, hep yalıyormuşsun!" diyerek, mini eteğini ve külotunu çıkardı. Denize girerken bikini giydiği için amını temizlemişti. Çok sikilmememişti amı, am dudakları hiç sarkmamıştı. Eğildim amını yalamaya başladım. Yaladıkça baldız titriyor, "Çok güzel, çok güzel!" diye inliyordu. Amını yalarken elimi tişörtün içine sokup memelerini okşadım. Baldız kudurmuş halde idi. Amı sırılsıklam olup orgazm olunca yalamayı nırakıp, üstüne doğru kaydım, memelerine yumuldum. Küçük, fakat sert, dik memeleri vardı. Kızkardeşinin memeleri iri ama biraz sarkıktı.
Boşalmam gerekiyordu. Göğsüne oturup yarağımı ağzına dayadım. Ağzına boşalacağımın farkına vardı ve "Sen uzan, ben boşaltayım. İlk olacak!" dedi. "Tamam!" deyip uzandım. Karşıma geçti, yarağımı kavradı, önce boydan yaladı, sonra emmeye başladı, yavaş yavaş emiyordu. Boşalırken kafasını tuttum ve "Yut!" dedim. Ben boşaldıkça yutkundu. Beni boşalttı, ama suratı kötü idi, ağzında kalan döllerimi banyoya koşarak tükürdü. Ağzını yıkayıp geldi ve "Kötü imiş tadı, kızkardeşim niye seviyor ki?" dedi. Ben de, "Alışırsın. İlkin o da öyle idi!" dedim.
Bir bira açtık, beraber aynı şişeden içmeye başladık. Arda baldızın memelerini elliyordum. Bira bitince, "Hadi duşa girelim!" dedim. Güldü ve "Tamam!" dedi. Zaten çıplaktık, geçtik sarhoş sarhoş duşa. Bir güzel okşaya okşaya yıkadım baldızı. Amını parmakladım. Götünü de parmaklayıp, "Hiç götten siktirmedin değil mi?" dedim. "Hayır, denedik ama çok acıdı, vazgeçtik!" dedi. "Onu da yarın sikerim. O dar götün sikilecek, hiç kaçarın yok!" dedim. Güldü ve, "Ne istersen yap!" dedi. Çevirdim arkasını, domalttım. Yarağımı amına geçirdim. 10 yıldır yarak yemeyen am daracıktı. Baldız derin bir, "Oohhh!" çekti. Yavaş git-geller ile sikmeye başladım. Baldız zevkten kudurmuş halde idi, enik gibi inliyordu.
Duş dardı, zor oluyordu. Duştan çıktık. Kurulandık. Yatağa uzandım, üstüme çıktı. Yarağımı amına yerleştirdi ve kendini siktirmeye başladı. Küçük memeler hafif hafif sallanıyordu. Bir süre sonra üstümden devirdim alta aldım. Bacaklarını belime sardı. Kökledim yarağı. Küçük memelerine yumulup siktim. Arada çevirip köpek pozisyonunda amını uzunca süre siktim. Baldız iki kez orgazm olmuştu. Benim de boşalmam gerekiyordu. "Korunuyor musun?" diye sordum. "Hayır!" deyince çıktım amından. Memelerine doğru oturdum, yrağımı sıvazlayarak memelerine ve yüzüne attırdım. Sonra ağzına verip bir süre emdirdim. Yorgun ve sarhoş olarak uzandım. Baldız da temizlenip geldi. Çıplak yattık.
Sabah yüzü gülüyordu. Baldıza, "Sabah saksosu yok mu?" dedim. "O ne?" dedi. "Al ağzına boşalt beni!" dedim. Eğildi, emmeye başladı. Ben de amını götünü parmakladım. Sonunda ağzına bir güzel boşaldım. Duştan sonra hazırlanıp önce kahvaltıya, sonra denize gittik. İki sevgili gibi idik. Arada okşuyor, öpüyor, arkadan abanıp götüne yarağımı dayıyordum. Tabi baldız da boş durmuyordu. Bu sefer sadece sırtına değil her yerine güneş yağı sürmüştüm. Öğlen yemek yeyip odaya geçtik. Duşa girdik yine beraber. Götünü yıkarken parmaklamaya başladım. Bir parmak, sonra iki, sonra üç oldu. Baldızda zevk ve acı birarada idi. Ona, "Boşver denize gitmeyi, seni götten sikeyim!" dedim. "Olur!" dedi.
Oluru alınca çıkarttım duştan. Yatağın kenarına yüz üstü yatırdım. Bacaklarını yana ayırdım. Dar göt karşımda idi. Götünü yalayınca önce şok oldu, sonra hoşuna gitti. Çantasından krem aldım, götüne sürmeye başladım. Artık 4 parmak götüne giriyordu. Baldız, "O yarak girer mi oraya?" dedi. "Tabii girecek! İstersen den de seyret!" dedim. Baldız, "Nasıl?" deyince, telefonunu önüne koydum. Baldızı görüntülü aradım. Önce götüne giren parmakları gösterdim. Baldız, "Deliğim büyümüş!" dedi. Yarağımın başını deliğe dayadım ve yüklendim. Yarağım götüne ilerledikçe, "Acıyor!" dedi. Yavaş yavaş soktum. Zevk acı karışmıştı ve götüne giren yarağı canlı izliyordu. Bir süre sonra alıştığı için seri sikmeye başladım...
Daracık götüne fazla dayanamayıp içine boşaldım. Baldızın canı yansa da zevkten ölmüştü. Amı da sırılsıklamdı. Banyoda yarağımı yıkadım geldim, yatağa uzandım. Baldız da götünü yıkayıp geldi, yanıma yattı. Yarağımı okşamaya başladı. "Keşke hep siksen beni!" dedi. Ben de, "Bana bel bağlama baldız, biliyorsun ki kızkardeşinle evliyim. Ama böyle benimle olduğun gibi orospu ol, yarak bulursun!" dedim. Eğildi yarağımı yalamaya ve emmeye başladı. Demin boşaldığım halde emdikçe yarağım yeniden sertleşti. Baldız gülerek üste çıktı. Amına yerleştirdi, hafifçe götünü oynatıp siktirdi kendini bir süre. Orgazm olunca da indi. Sarılıp uyuduk yine.
Tatilimiz bitene kadar sürekli baldızın amını götünü siktim. Koruyucu hap aldığı için artık amına da boşalıyordum. Odaya ne zaman gelsek mutlaka bir yerini sikiyordum. Hatta birkez de denizde amını siktim. Artık İstanbul'da da fırsat bulunca sikiyorum!
[Cezmi]
108 notes · View notes
tipitip213 · 7 days
Text
KÖYLÜ AİLE
5.Bölüm
Ohh…Amcık kızım..Güllüüm..Ohh..Datlı ağzını yerim ohh…
-   Oh..Baba o kadar gırtlak yaptım beklettim.Az daha yediğimi kusuyodum.Eskiden hemen gelirdin.Valla az yoruldum.Biraz dinlenim oturim hele…
- Tamam kızım…
-   Ah baba yaa..Duygulandın hemen..O niyetle dimedim yaa..Yinede çok iyisin…Taş gibi sertleşiyon ya ne güzel..Hem tez gelmek iyi değil biliyon…
- Yok kızım bişey yok tamam…İçin hele bakem…Damat ye bakalım sıkmalardan…Kaynananın kıçına geldin boşaldın…Boşalan adam acıkır..Ye karnını doyurki yine azasın…
-   Oh tamam baba…
-   Baba valla Bekir’de senin gibi tez azıyo…Baksana yine dimdik siki…
- E kızım gençlik başka. Anan heç anlatmadı mı? Aha geldi sor.Gel avrat bakem yanıma otur.Hiç çıkarmadan ikinciye üçüncüye geliyodum dee mi?Amma yalan yok ananda çok kahrımı çekti..Resmen kıçını yırtardım, çok çığırttırdım ahırda tarlada..Katlandı yosmam benim..Amma bende onun bi dediğini iki etmedim kölesi oldum avradım benim…Doğru deemi kız?
-   He valla…Aman herif anlatmaya ne gerek var kız zaten biliyo ya senin ne azgın olduğunu…
- Kız biliyoda damatta dinlesin
-    Bilmemmi ana…Ana arada anlatıyodun kafan güzelken ama hakket babamla ilk nerde sikiştiniz onu heç anlatmadın.
- Unuttun mu yoksa kız?
-    Unutur muyum bey…
- Damat yesene mezelerden çeksene rakıyı…Rakı sofrasında böyle muhabbet başka yerde bulaman…Oh ne severim rakı sofrasında sikiş konuşmayı ohh…
-   Oh içiyom baba yiyom sizi dinliyom ben
- Avrad  anlat bakem ilk sikişimizi…
-    Anlat hele ana yaa..Her bişeyi yapıyok niler anlattın bi onu anlatmadın
-  A kızım naal anlatayim..Daha körpeydim amım bile yeni kıllandıydı. Babangilin odunlukla bizim ahır yan yanaydı.Yalan dimeyim  baban odunlukta çok verdi ağzıma çok oynaştık.Anlan gaari..Ne ise bi gün yine koyunların sütünü sağmaya bizim ahıra girdiydim..Babanda ardımdan girmiş ahırın kapısını arkadan süngülemiş..Az oynaştık..Baban durur mu? İlla sikcem der durur..Etme olmaz dediysemde beni koyunların yemliğine domaltıp donumu çıkarıverdi
-   Eeee…
- Eeesi kızım baban sikini öyle bi geçirdiki naal çığırdıysam çığırmamdan kuzular kaçıştı.Küreğin sapı girmiş gibi hissettim…Daha ne deyim kuzum…
-   Oha ! Baba yaa ! Resmen saplamışın anama…Ana valla sen anlattıkça amımı okşuyom ..Ooo Bekir’de masa altından otuzbir çekiyo…Eee anlat
-    Eeesi kızım baban dölledi bıraktı.Meğer amımı yırtmış bikaç gün işerken amım yandı emme sonradan geçti .Zati çok geçmeden istetti beni düğünü ettik..Daha nişanlıyken  karnım şişti.Meğer o gün  babanın dölü tutuvermiş abine çocuğa kalmışım…
-   Baba sende hiç acımamışın anama yaa…
- Naapam kızım ananda çok körpe tazeydi.Bende heç unutmam ananı yemliğe domaltınca ahırın penceresinden vuran güneş tam ananın götüne denk geldiydi..Zaten süt beyaz götü memesi biliyon ya…Taze beyaz götü görünce dayanamadım gari..Evvel götünü sikeceedimde alamaz yavru dedim amdan geçirdim napam…
-   A herif şimdi taze deemiyim..Gücendim gari
- Olur mu avradım benim…Sen her zaman tazesin bana gancığım benim..Kölen olurum senin..Götüne  memene taparım senin…Çişini içerim aşkım…Senin götünün deliğine kurban olurum ben. Ver ağzını öpem karım benim ..Ohhh..
-    Ohh gel kocam benim..Erkeğim…Ohh
-  Oooh…Görüyon demi aşkım anamgil nasıl öpüşüyor…Nerdeysem birbirlerinin dillerini yiyolar…Bizde öpüşelim hadin
-     Ohh tamam aşkım ohhh… (Devam edecek)
 
Arkanı dön kız
-   Daha yeni yaptık ne oldu ya?
-    Kız anamgili öyle görünce yine azdım
-  Azdıysan otuz bir çek..Doktoru duymadın mı? Haftaya kalmaz doğurur dedi..Az evvel  sikişirken az daha sancı tutcak sandım
-    Kız bişey olmaz hadi  
-  Ya canım yeni sikiştik ya..Ne tez azdın hemen
-     Kız anamgildeki ortama azdım ya
-  Bacının memelerini görünce azdın yani
-     Anla işte canım ya
-  Dur o zaman sikişemem ama sakso çekim
-      Gerek yok kız dön arkanı bişey yapmıycam az yalayim boşalcam
-  Üf tamam al
-    Ohh
-  Oh yavaş
-  Ohh  yaa amım ıslandı
-    Kız dur o zaman götünü yalayim
-  Olmaz dahada azarım o zaman
-    Kız dur az yalayim bişey olmaz
-  Üf tamam az yala ama boşal hemen
-   Tamam ohh
-   Ohh…Hamilelikte götün dahada büyüdü ha
-  Kilo aldım ondan
-    Aşkım deliğinde küçük meme gibi bişey var eskiden yoktu sanki
-  Canım hamilelik basuruymuş doktor dedi.Doğumdan sonra geçermiş
-    Ohh tamam canım yalarken acımıyor değil mi?
-  Ohhh off hayır aşkım oh yavaş..Ohh yavaş…Orosbu evladısın yaa..Seviyom lan seni piç ! Ohh yavaş…Bacısını görmüşte azmış amına koduğumun evladı ohh yavaş yala dedim yaa ohh
-    Ohh
-  Dur napıyon yaa?
-    Kız az sürteyim sokmayacam
-  Deli misin sen bide sok bari…Görmüyon mu karnım burnumda…Amdan zor alıyorum. Hadi yeter boşal gel
-    Kız dur sokmayacam
-  Lan bastırıyon ya piç !
-    Yav dur amına koyim
-  Ya napıyon sen yaa? Doğuma kadar yapmayacaz dedik götten girmeye çalışıyon
-    Kız dur bişey olmaz
-  Lan manyakmısın sen yaa…Amdan yaparken sancım tutcak diye korktum sen götten sokmaya çalışıyon yaa
-    Bişey olmaz kız dur
-  Yaa hayır olmaz…Ya götümde basur var karnım burnumda zor yürüyorum sen götten sikişmek istiyosun yaa
-    Kız dur az rahat olsan gircek
-  Ya ne rahatı ? Alamam…Deli misin sen yaa? Otuz bir çek boşal
-     Kız yaladım yumuşadı zaten…İyide bi kremleyim kaydırıcıyla girer…Hadi aşkım..Sokim boşalcam hemen uzun sürmez
-  Ağzına sıçim senin ! İyi kremle bari…Ama bak alamazsam  zorlama
-    Kız tamam
-  Üfff yaa kaç aydır ordan yapmıyoruz durdun durdun doğumum geldi şimdi istiyon yaa
-     Kız iki ay olmadı daha ne güzel rahat almıştın o zamanda karnın şişti
-  Banyodaydı  sıcaktı
-    Hemde kremsiz sade sabunla girdiydi
-  Üf tamam hadi sok yaa…İyi sür şu kremi valla acırsa sokturmam
-      Kız tamam açsana şu deliğini iyice ayır
-  Al ağzına sıçim senin sür hadi
-    Sürüyorum aşkım içinede yedirdim…Dur bi orta parmak deneyim acıyacak mı?
-  Oh tamam sok
-     Ohh soktum…Nasıl acıdı mı?
-  Oh fazla değil ama hissettim…Hepsini mi soktun?
-     Evet aşkım
-  Of hadi fazla kurcalama tuvaletim gelir
-     Tamam çıkardım..Kız bak sikimin her yerini iyice kremledim  bence rahat girecek
-  Hani bakim başınada sürdün mü iyice?
-    Sürdüm kız bak
-    Tamam hadi sok
-    Dayadım dur. Kız kasma kendini gircek
-  Kasmıyom yaa sok…
-    Evet dur off ne güzel giriyodu bu yaa
-  Ufff girmiyo işte yaa tamam…Ya aşkım kabızım zaten bilmiyon mu? Bir haftadır zor sıçıyorum…Hadi aşkım vazgeç…
51 notes · View notes
yasemin87 · 2 months
Text
BOŞANMAK
Ben 20 yıldır eşinden ayrılmış bir bayanım.
Neden mi ayrıldım?
İşte sorun burada...
Ben bunu ne eşime, ne aileme 20 yıldır anlatamadım.
Sanılıyor ki boşanmak için dayak yemem lazım.
Kafam gözüm yarılmalı elim kolum kırılmalı.
Yanda aç kalmalıyım, açıkta kalmalıyım
üstüm başım perişan olmalı.
Aldatılmalıyım, ortada kalmalıyım.
Bende öyle değildi...
Ben babasız büyüdüm.
Annemi gördüm.
Bizi nasıl baktı büyüttü, nelerle baş etmek zorunda kaldı.
Bir evin hem anası, hem babası nasıl olunur ondan öğrendim ben.
Evliliğimin 8. yılında farkettiğim şey ben de annem gibiydim.
Bir evin hem erkeği hem kadını. Oysa evlilik müştereklikti.
Bunu eşimle konuştuğumda kızdı dalga geçti, anlamadı.
Ona göre o görevlerini eksiksiz yapıyordu, ben de yapmalıydım.
İşte burada benim için uykusuz geceler başladı.
İlk düşündüğüm, madem bu kadar şeyi tek başıma yapıyorum, o zaman benim bir erkeğe ihtiyacım yok dedim.
Bu da eşime olan saygımı kaybetmeme sebep oldu.
Saymadığınız birisini sevemiyorsunuz.
Bambaşka biri oluverdim.
Bir yere mi gitmek istiyorum, gidiyorum.
Bir şey mi almak istiyorum, alıyorum.
Konuşmak mı istiyorum, konuşuyorum.
Bunun için kimseden izin istemiyorum.
Bu eşimi deli ediyor.
Ona göre ona sormalı, izin istemeliyim.
Doğrusu bence de bu, ama bir kadın her şeyi tek başına yapıyorsa bunları da yapabilir.
İşe gidip geliyorum.
Gecenin bir köründe metrolarda, otübüslerde sarhoşlarla baş etmek zorunda kalıyorum.
Eve geliyorum yemek bulaşık tam bitiyor,
bir de kocanın keyfi.
Kadınım ya!
Ama yan komşumda bir akşam 10’a kadar oturamıyorum çünkü kocası var, ama metro otübüs duraklarında elin serhoşlarıyla oturabilir, yolculuk yapabilirim.
Evde aynı filmi bile birlikte bakamıyoruz.
Aynı şarkıyı birlikte söyleyemiyoruz.
Ya biz dans bile edemiyoruz.
Ya belimi incitiyor, ya ayağıma basıyor.
Ya da sadece sağa sola dönüp duruyoruz.
Az kıvırsam sen dansöz müsün?
Gülsen o ne o***pu musun?
Ciddi olsan kadın kadın değil, 12 ayak buzdolabı.
Ulan ben ne olacağımı şaştım.
Eşimin istediği gibi olayım yuvamda huzur olsun derken bir de baktım ben yittim.
Öyle ruhsuz kişiliksiz bir ucube oldum çıktım.
Hayır dedim, ben ben olmalıyım.
Ben oldum ama eşim beni istemedi.
Ben de onun istediği gibi olamadım.
O da benim istediğim gibi olamadı.
Boşandık...
Şimdi ben kötü müyüm?
Ya da eşim mi kötüydü?
Boşanmak için birinin kötü mü olması gerekiyor?
Ya da evlilik için iyimi olmak gerekiyor?
Hani uyum?
Hani paylaşmak?
İnsanlar vardır balık ruhlu maviyi sever,
derinliği sever, sessizliği sakinliği sever...
İnsanlar vardır kartal ruhlu, uçmayı sever, yüksekliği sever, gücü sever...
İnsanlar vardır kurt gibi sürüyü sever, geceyi sever...
İnsanlar vardır her biri bir başka renk,
bir başka şarkı, nota...
Düşünsenize kalabalığı ve şamatayı seven biriyle sesizliği yalnızlığı suskunluğu seven nasıl bir araya gelir, nasıl mutlu olur?
Eş demek bir ömür demek, bir hayat birlikte yürümek demek.
Yanlış insanla doğru yolda gidilmez.
Şimdi dönüp geriye baktığımda bir suçlu aramıyorum, kimseye kızgın ya da kırgın değilim.
Biz sadece farklı insanlardık.
Hem de çok farklı.
Bunu söylediğimde sen kocanı hala seviyorsun belki bir gün gene barışırsınız diyorlar.
Gülüyorum...
Evet kızgın değilim, ama bu onu seviyorum demek değildir.
Ben kendimi seviyorum.
Kendime olan saygımı korumaya çalışıyorum.
Sevgi geçmişin acıları ile değil geleceğe
olan umut ve güvenle yaşar.
Bu gün bakıyorumda evlilikler hala aynı
temeller üzerine kuruluyor.
Ve aynı yanlışlardan dolayı yürümüyor.
Beyler, Hanımlar...
Artık 21 yüzyılda yaşıyoruz.
Kimse kimseye ne muhtaç, ne köle.
Hayat yolunuzu çizin ve çizdiğiniz yola girenlerle devam edin.
Başka yoldakilere göz atmayın, yolundan etmeye kalkmayın.
Bir gün, bilemedin üç beş gün gider o yolu sizinle, sonra sıkılır kendi yoluna döner.
Hanımlar hiç kimse sizi doyurmak, taşımak korumak kollamak zorunda değil.
Bundan vazgeçin artık.
Kocam değil mi? mecbur demeyi bırakın artık.
Beyler hiç bir kadın sizin özel zevklerinizin hizmetçisi egolarınızın hamalı değil.
Karım değil mi görevi, yapacak! ayaklarını bırakın artık.
Önce insan olarak sayın birbirinizi.
Sevgi zaten saygıyla gelir.
Sahip değil yoldaş olun.
Hepinize iyi günde, kötü günde bir ömür mutluluklar diler sevgi ve saygılarımı sunarım.!
Güzide Güleç
Tumblr media
36 notes · View notes
iinaniiel · 3 months
Text
//////
meral, liseden arkadaşım. akıllı kızdı, ta o zamanlardan yalnızlığı överdi. hiç yakın arkadaşı yoktu. sevgilisi de yoktu. aşkı yererdi.
arada sırada, canı çekerse, bir tek bizim eve gelirdi. türk kahvesi severdi, biz o zamanlar hep kola içerdik. kocaman salonumuz varken benim minicik odamda oturmak isterdi. yatağın, peteğe yakın ucuna bağdaş kurar, pencereden dışarıya bakarak hayatından ne kadar memnuniyetsiz olduğunu, geleceğinden umutsuz olduğunu anlatırdı. elinde gitarı, arada bir tıngırdatırdı. hep kahve fincanını ters çevirir, falda hep aynı şeyi görürdü ‘’bak yüreğim kararmış’’
diğerleri bunalım meral adını takmıştı ona. o da bilirdi bu takma ismi ama ses etmezdi. içten içe severdi bu ismi. öyle görünmek hoşuna giderdi sanki. emin değilim, ben hep öyle hissettim. sormadım ona. ona soru sorulmazdı çünkü. kalın, siyah hırkasına iyice sarınır, ellerini, sadece parmak uçları görünecek şekilde içeri çeker, bir şey anlatmak ister gibi bakardı.
lise bitip de şehri terk ettiğimde, bana mektup yazmıştı meral. ilk yıl kazanamamıştı üniversiteyi. tam yedi mektup yazdı bana. hepsi karamsar, hepsi küskün… bir yandan yeni bir hayatım olduğu için sevinirken bir yandan suçluluk duyardım. gözden ırak gönülden de ırak olur ya, zamanla çıktı hayatımdan meral.
birkaç ay önce, sevgilim maça gittiği için evde sıkılıp, bir filme gittim. tek başıma filme gitmem pek, o gün öyle oldu. salona girip en yakınımdaki kişiyle iki koltuk boş bırakarak izledim filmi. ara verildiğinde ön, çaprazımda oturan birinin bana baktığını fark ettim. o’nun meral olduğunu fark ettiğimde ‘’allahım ben de mi böyle yaşlanmış görünüyorum’’ diye geçti içimden. bencilceydi belki ama ilk bunu düşündüm.
ağır ağır yanıma geldi, koltuğu açıp oturdu. sarılmak istedim ben, ama o eliyle şöyle bir yüzümü tuttu, uzun uzun baktı. sonra da’’hadi kalk bir şeyler içelim, film pek iyi değil zaten’’ dedi.
hemen topladım eşyalarımı, çıktık. heyecanla, istanbul’da ne işi olduğunu, ne zamandır burada olduğunu, neler yaptığını sordum ona. yine sessiz durdu bir süre, ‘’önce bir içki isteyelim de konuşuruz nasılsa’’ dedi.
içkiler gelene kadar masadaki peçeteleri, minik vazoyu, içindeki beş dal papatyayı evirip çevirdi. içkiden ilk yudumunu alınca ‘’hiç değişmemişsin’’ dedi ilk önce. içimde bir rahatlama hissettim önce, sonra kızdım ona. hakaret miydi bu iltifat mı anlayamadım. bu kız ne zaman dolambaçsız konuşacaktı.
ben hızla hayatımı özet geçerek, onunkini dinlemek istediğimi söyledim. ilk kez, beni uğraştırmadan, sanki odamdaki yatağın ucunda oturmuş da fal kapattığı fincanın soğumasını bekler gibi başladı anlatmaya
‘’bugün hastanedeydim. aslında bakarsan son bir buçuk aydır ordaydım. hani hep ölmekten bahsederdim ya, ölmek kolaymış be, ölümü beklemek zoruymuş.
dur olmadı böyle, sondan başlanmaz. başa döneyim, biliyorsun ankara’ya gittim üniversite için. tam bana göre bir şehirdi aslında. yalnız kalmak için dünyanın hangi şehri en idealdir deseler, ankara derim. öyle severim. ilk üç yıl aynı lisedeki gibiydim. tek eksiğim senin gibi biriydi. ilk kez seni sevdiğimi fark ettim biliyor musun, komik. ama söylemedim sana işte, bilirsin söyleyemem böyle şeyleri. o sıralarda serdar diye biriyle tanıştım. aşk kaltaktır derdim ya, kaltakmış. beni düşünsene bir adamın peşinden dünyayı dolaştım. okulu unuttum, kendimi unuttum, dünyayı unuttum. varsa yoksa serdar. kendime aynada bakmadım o zamanlar. aslında baktım, ruj bile sürdüm hatta. ama başka biriydim. hani sen ilk aşkını anlatırken klişeleri kullanıyorsun diye kızıyordum ya sana, klişenin dibine vurdum.
uzatmayayım daha fazla. sonunda istanbul’a geldik. zaten doğru düzgün paramız da yoktu. sokaklarda müzik çalarak kazanıyorduk paramızı. bazen de orda burada çıkıyorduk işte. tünelde bir ev tuttuk. bir oda bir teras. köpek bağlasan durmaz. ama güzeldi be. daha kötülerinde de kaldık. altı yıl aynı adamın yüzüne baktım. her bakışımda nasıl olur da daha önce fark etmem dediğim güzellikler gördüm.
neyse, yine aynı konulara girmeyeyim. bir akşam eve döndüm. kapıyı açtım, kapımız direkt terasa açılıyor. tırabzana oturmuş bana bakıyordu. gülümsedi, ellerini iki yana açtı, sen güzelsin hayat değil diyerek geriye bıraktı kendini. ‘’
meral öyle bir söyledi ki bunu, sanki ‘’eve girdim, sular kesikti’’ der gibi. göğsüm hızla inip çıkmaya başladı, ellerim titredi, nefes almakta zorlandım. böyle bir hastalığım vardır benim, meral de bilir. hemen su uzattı bana. hafifçe gülümsedi, saçımı gözümün önünden çekti. adamla ilgili hissettiklerini anlatırken ilk kez onun ağzından böyle şeyler duyduğum için zaten heyecanlanmıştım. aniden bunu söyleyince allak bullak oldum. sadece ‘’sonra?’’ diyebildim. sanki sonrasını anlamamışım gibi.
‘’o kapının önünde ne kadar kaldım bilmiyorum. demek ben hayata tutunmak için serdar’a yapışmışken o yavaş yavaş kopuyormuş. ve bana hiçbir şey söylememiş. çok kızdım ona. inip bakmadım bir süre. bir bağırış sesi, beni kendime getirdi. ağır ağır indim beş katı, apartman kapısı sıkışmıştı yine, zorlandım açarken. başında birileri vardı, ambülâns yolda dediler. ölmedi adam. tam kırk üç gün daha yaşadı. yaşamak denirse buna.
hiç ağlamadım, öfkemden sıra gelmedi kedere. ölmek kurtuluş da, intihar aşağılıkça be kızım. geride kalana yapılan bir zulüm, işkence. başka bir şey değil. geride kimse kalmadıysa yap tabi, çek fişi kurtul. ama ben vardım, ben varım sanıyordum.
diyeceğim o ki, gözyaşı dökmedim belki ama her yerim kanadı günler boyunca. her fotoğraf, her şarkı, her anı kanattı beni.
neyse, bir içki daha içer miyiz?’’
‘’şimdi ne yapacaksın, nerde kalıyorsun, bana gel, bir şeye ihtiyacın var mı’’ gibi şeyler söyledim. muhtemelen ben bunları söylerken onun kafasının içinden kamyonlar geçiyordu. ‘’yapılacak işlerim var, kalkalım’’ dedi. hesabı ödemek için uzandım, elime sertçe vurdu. cebinden buruş buruş olmuş paralar çıkardı. geriye beş lira ve birkaç bozukluk kaldı elinde. paraya baktım, bakarken yakaladı. gülümsedi. telefonunu istedim. verdi. benimki hala vardı onda. bir kere bile aramamıştı ama. söyledim bunu, güldü. ‘’sen de bir kere bile telefonunu değiştirmemişsin be kızım’’ dedi.
ayrılırken sarıldı bana. ‘’arayacağım seni, bir sonraki içkiler benden olacak’’ dedim. ‘’ara’’ dedi. anlattıklarında bazı boşluklar vardı. atlamış mıydı, unutmuş muydu bilmiyorum. uzun uzun sessiz kalıyordu anlatırken. yol boyu bunları düşündüm. tam apartmanın kapısını açarken bir cümle patladı kafamda
‘’ ölmek kurtuluş da, intihar aşağılıkça be kızım. geride kalana yapılan bir zulüm, işkence. başka bir şey değil. geride kimse kalmadıysa yap tabi, çek fişi kurtul’’
ellerim titreyerek telefona sarıldım. m harfi ne kadar uzaktaymış. buldum, aradım. bir kadın çıktı, ‘’meral’’ dedim. ‘’yanlış sanırım ben selin’’ dedi. sesi meral olamayacak kadar neşeliydi.
//////
34 notes · View notes
egeantonio · 3 months
Text
Zaman geçti, kum saati tersine döndü. 3 kişi girdiğimiz bu odada 6 kişiyle vedalaştık. Dost olarak başladığımız hayatta birer yabancıya dönüştürdü zaman bizi. Şu an bile dün gibi hatırlıyorum nasıl öldüğümüzü. Boş bir odaya kapattılar üçümüzü de ve odanın kapısı açıldığında 6 ceset çıkarttılar o odadan. Şu an bu satırları bir hayalet yazmıyor elbet ama yaşadığımda söylenemez. Ruhu ölmüş birinin bedeni ceset kokmaz ama içinde taşıdığı kokuya kendi bile dayanamaz.
24 notes · View notes