Tumgik
#ebedi hayat
kahveyoksabendeyokm · 10 months
Text
Tumblr media
Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret;Ebedi bir hayat için gayret yok,hayret!
23 notes · View notes
vuslataozlem27 · 1 month
Text
Ah yarr...
Gitme burda kal
İçimde açmayan çiçekler
Koca bir bahar var
Sensiz garip ve muzdarip
Mevsimler ötesi bir kara Kış var
Ey yarrr...
Gitme kal
Sensiz hayat hazan
Ama
Senle ebedi bir alem var
Vuslata sevdalı can
Senle firdevsi arzular
Dön ve kal
Al'i alem ile
Ebede bir yolculuk var
Mevsim sonbahar
Esen rüzgârla savrulan
Yaprak misali bir ömrüm var
Ah yarr...
Şehadet mevsiminde bir dem,
Alaca kuşların bir çarpınışı var
Süzülüp uçtukları cennete
Senle bir adım var
Rahmetiyle ıslandı simam
Ey çehresi gülümseyen sevdam
Şehadetle bugün yolculuk var...
36 notes · View notes
olafkardanadam · 2 months
Note
Olaf dinlediğin müzikler çok güzel ve ilk defa dinliyorum bana da dinlediğin şarkından hediye edebilir misin?
•beyazzambaklar𓅪
•[“kaldım. yeşeremedim. çiçek açamadım. ama çok çabaladım.”]
Bir yolculuk hayat... Belki uzun belki kısa. Kimine kolay kimine zor. Bir yolculuk işte eninde sonunda nihayete erecek olan. Geri dönüşü muhal olan, ebedi diyara varılacak bir yolculuk. Herkese imtihan olan bir yolculuk. Kimini zenginlikle, kimini fakirlikle, bollukla darlıkla, yalnızlıkla, kalabalıkla, mevki ile şan ile eş ile dost ile... İmrendiğimiz hayatların imtihanını bilmediğimiz bir yolculuk. İmtihanın yanı sıra birçok imkanı olan bir yolculuk... Heybeni istediğin kadar güzellikle doldurabileceğin, bitimsiz bir alışveriş yapabileceğin, soruları, sorunları dostlarınla çözebileceğin bir yolculuk...
33 notes · View notes
sezginer35 · 6 months
Text
Huzurlu Akşamlarınız olsun ☕☕
Hazır olun ya da olmayın,
bir gün sona geleceksiniz.
O gün geldiğinde zenginliğiniz,
hıncınız, kininiz, öfkeleriniz,
hayal kırıklarınız, umutlarınız,
tutkularınız, planlarınız ve
yapmak istediklerinizin hiçbir
önemi kalmayacak.
Öyleyse önemli olan nedir?
Yaşadığımız günlerin değeri
neyle ölçülür?
Önemli olan, ne aldığınız değil,
ne verdiğinizdir.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil,
öğrettiklerinizdir...
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük,
merhamet, fedakarlık ve
cesaretle atmış olduğumuz
her adımla, başka yaşamları
zenginleştirmiş olmanızdır...
Önemli olan, yetenekleriniz değil,
karakterinizdir.
Önemli olan, diğer insanları
yüreklendiren, onların sizi takip
etmesini sağlayan örnek bir
insan olmaktır.
Önemli olan, kaç kişi tanıdığınız
değil, siz gittiğinizde ebedi bir
yoksunluk hissedecek olan
insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil,
sizi sevenlerin kalbinde
yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre
hatırlanacağınız değil, kimler
tarafından ne şekilde
hatırlanacağınızdır.
Önemli bir hayat yaşamak
rastlantıyla olmaz.
Önemli olan, koşullar değil,
seçimlerinizdir...
~Michael Josephson
Tumblr media
youtube
50 notes · View notes
tozluveolagan · 6 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Muhteşem bir günbatımı manzarası ve Side Müzesi bahçesi. Normalde İstanbul'daki müzelerde tavus kuşu görmeye alışkındım ama Antalya'da ilk kez gördüm. Tavus kuşu, çağlar boyunca güzelliğin, asaletin, ihtişamın ve kibrin göstergesi olmuş; yeniden doğuş, ölümsüzlük, ebedi hayat ve cennetle ilişkilendirilmiş. Müze bahçesinde ikisi beyaz (ki çok nadirdir), biri renkli tavus kuşu yaşıyor.
25 notes · View notes
benkendim · 8 months
Text
Geçici dünya için onlarca kitap okurken, ebedi hayat rehberi olan Kur'an Kerim Tefsirini okumadan ölen Müslümanlar var.
24 notes · View notes
fikret-i · 8 months
Text
Tumblr media
Ee sonra ne olacak? Sonrası yok! Sonrası olmayan şeylere kalbini bağlamak kâr-ı akıl değildir. Dünya cihetiyle dahi kavuşma muvaffakiyetine erişemeyeceğin şeylere kalbini bağlamak hiç kâr-ı akıl değildir. Az sabretse insan, meşru dairede keyfe iktifa etse, ebedi hayatı hesap ederek kararlar alsa bir. O vakit istediği her mahbuba vasıl olacak. Dünyevi cihette haram olan, cevaz verilmeyen metalara dahi kavuşabilecek. Elemsiz, ama fakatsız, firak azabının zerresini dahi çekmeden ebedi bir hayat! "İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir!" İsra Suresindeki bu ayette de belirtildiği üzere çok sabırsısız, hazır lezzete mübtela, akıbeti düşünmeden bir yaşam sürüyoruz. Allah sonumuzu hayretsin. Böyle hal üzere devamın neticesi mahv-ı perişan.
30 notes · View notes
nefretim-kazand · 2 months
Text
Bir yolculuk hayat belki uzun belki kısa kimine kimine kolay kimine zor geri geri dönüşü muhal olan ebedi diyara varılacak yolculuk
14 notes · View notes
naftalin2027 · 2 months
Text
NecipFazıl’a göre ‘namaz’ nedir?
"Namaz, sancıma ilaç, yanık yerime merhem; Onsuz, ebedi hayat benim olsa istemem..."
11 notes · View notes
ferhatpx · 2 months
Text
insanın içine düştüğü en büyük yanilgilardan düşüncelerden biride dünya nin lezzetler diyarı tatlar ve zevkler /hazlar yeri olduğunu vehmetmesi düşüncesidir hayır öyle değil dünya bir imtihan sınav meydanı bizler burada muhtelif sıkıntılar acılar zorluklar musibetlerle sınanmakta imtihan edilmekteyiz dünya hayatında mutlu sevinçli ve zevkli olduğumuz anlar günler vardır bu hayat yolculuğuna hüzün ve acı hakimdir insan asıl gerçek vatanından ve mutlak ebedi baki Kerim sevgiliden ayrı uzakta gurbette bulunduğu halde ve hayat ömür macerasınin hikayesinin nasıl sonuclanacagini akıbetini bilemeden nasıl zevklere dalabilir lezzetlerle hazlarla nefsini meşgul edip aldatabilir????
17 notes · View notes
dehrizen · 1 year
Text
ölüme doğru gidiyoruz. tıpkı okun hedefe doğru gitmesi gibi, asla ıskalamayacağımız da kesin. ölüm bizim tek kesinliğimiz, tek gerçeğimiz. öleceğimizi daima biliyoruz. herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, biçiminin bir önemi yok. çünkü ebedi yaşam bir anlamsızlıktır, ebediyet hayat değildir. ölüm özlem duyduğumuz istirahattır, hayat ve ölüm birbirine bağlıdır. başka şey talep edenler imkansızı isterler ve tek elde edecekleri, ödülleri ise duman olup gitmek olacaktır.
51 notes · View notes
anonimbeyy · 1 year
Text
Bir çocuğa 5 TL ve 200 TL uzattığınızda 5'i alıyorsa daha temyiz (iyi ve kötüyü ayırt etme) çağına ulaşmamış deriz.
Ey ebedi hayat olan hayatı uhreviyeyi kazanmaya çalışmayıp , seni kabristana atacak! kısa bir dünya hayatını tercih eden nefis, akıllı diye mi gezersin?
30 notes · View notes
Text
Tumblr media
İyi Ki Doğdun Büyük Usta
Tumblr media
Biliyorum ki; insanlar sadece kendilerini düşünerek var kalıyor gibi görünseler de, aslında onlara hayat veren tek şey sevgidir. Seven Tanrı'ya, Tanrı sevene yaklaşır. Sevgiyi var eden sadece O'dur çünkü.
Tumblr media Tumblr media
Sadece kitap okumak yetmez insana. Bazen meydan okumalı; kendine, hayata, dünyaya.
Tumblr media
Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır. - Lev Nikolayeviç Tolstoy
Tumblr media
"Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma, ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın. "
Tumblr media
“Kalbin yetmiyorsa sevemeyeceğin insanı yorma. Cesaretin yoksa, yürüyemeyeceğin yola çıkma..”
Tumblr media
“Bu eser tıpkı hayat gibi, ne başlangıcı ne de sonu var. Ebedi akışı  içinde, hayatın ta kendisi.”
ROMAIN ROLLAND
Tumblr media
"Sanat zenginlerin, aydınların elinde bir imtiyaz olmaktan kurtulmalı; insanların birbirleriyle kaynaşmasına, iyilik, hakikat, aşk yolunda yürümelerine yardım etmelidir," 
Tumblr media
"İnsanlar acıyla büyür.Yaşam,bedende değil ruhtadır.Ölüm yalnızca bedenden kurtuluştur.Zihninizde neyin bedensel olmadığını ayıklayın.Gelecek için endişe etmeyin,çünkü gelecek diye bir şey yoktur.Sadece şimdi vardır.Onun için yaşayın"
Tumblr media
"Haklı bir düşüncenin meyve vermemesi mümkün değildir."
Tumblr media
"Kendimizi, hayatlarımızı feda ettik biz, oysa siz evlerinizde oturuyor, hayatın zevklerini tadıyor, sadece vaaz veriyorsunuz." 28 Ağustos 1828 Lev TOLSTOY
103 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 11 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Mezar Taşlarında Başlık , Sembol ve Süslemeler
Kavuklar
Burma sanklı kavuk: XVI. ve XVII. asırlarda yoğun olarak gör��len bu kavuk cinsine, padişah sandukalarında, sadrazam, vezirler ve üst seviye bürokrat kabirlerinde rasdanmaktadır.
Kallavi kavuk: Daha çok sadrazamların, vezirlerin ve üç ya da dört tuğlu paşaların taktığı kavuk türü olup 12 adet tespit edilmiştir. Gündelik hayatta yeri olmayan bu tören kavuklarının mezar taşlarında kullanımı tamamen semboliktir.
Mücevveze kavuk: Sarayda yüksek rütbelilerin tören kavuğu olan mücevveze kavak XVII. asırdan itibaren görülmektedir.
Örfi desarlı kavuk : Orta ve alt tabaka ulema tarafından kullanılan bu tür başlıklar zaman içinde yaygınlaşarak bir tarikata bağlı müridler tarafından kullanılır olmuştur.
Katibi Kavuk : Bu kavuk cinsini kullananlar hakkında kesin bir bilgi söylemek zordur. Ancak katiplerin kullandığı kavuk olarak maruf olduğundan katibi olarak adlandırılmıştır.
Fesler
1829 yılında Sultan II. Mahmud döneminde giyilmesi mecbur hale getirilen fes kırmızı renkli keçeden silindir şeklinde bir başlık türüdür. İlk olarak nerede kullanıldığı hakkında kesin bir şey söylemek zordur. Osmanlı’ya Fas’tan geldiği için fes adını alan bu başlık türü imal edildiği dönemin padişahının adına nispede Mahmüdi, Azizi, Mecidî veya Hamidi adlarını almaktadır. Fesin kenarında bir püskül sallanması da adettendi. Mahmudi ve onun devamı olarak da görebileceğimiz Mecidi fesin altı dar üstü genişçedir. Azizi fesin ise Mahmudi fesin tersine altı geniş üstü dar ve daha kısadır. Hamidi fes, yine alttan daha geniş ancak üstü azizi festen daha büyükçedir. Fes şapka kanunun kabul edildiği 1925 yılına kadar kullanılmıştır.
Fes her kesimden insanın kullandığı bir başlık türü olduğundan mezar taşları üzerinde yer alan feslere bakarak meslek veya sosyal sınıf ayrımı yapabilmek imkansızdır. Fesin kullanılmasıyla başlığa göre ortaya çıkan farklılıklar da kalkmış bulunmaktadır.
Tarikat Taçları
Tarikatlara ait başlıklar hazirelerde kendilerini hemen belli ederler. Mevlevilerin uzunca ve altta genişleyen başlığı bu gün en çok bilinen tarikat taçıdır. Mevlevi şeyhlerinin başlarında ise sikkenin alt kısmına dolanan destar görülmektedir. Bektaşilerin kullandığı on iki terkli Hüseynî ve dört terkli Edhemî taçlar da Mevlevi sikkeleri gibi ilk bakışta anlaşılabilirler. Diğer tarikat taçlarında ise başlığın üzerindeki dilim sayısı belirleyici olmaktadır.
Bayramîler altı terkli, Celvetiler ise on iki terkli başlık kullanmaktadırlar. Bunlardan başka Kadiri, Nakşî, Sünbuli gibi daha pek çok tarikat tacı mezar taşlarında başlık olarak yer almıştır. Melamiyye tarikatine mensub olanların mezar taşları diğer bütün taşlardan ayrı bir şekilde yapılmaktaydı.
Sembol ve Süslemeler
Ağaçlar
Hayat ağacı: Orta Asya kökenli bu ağaç en yaygın kullanılan ağaç motiflerinden biridir.
Servi ağacı: Elif harfi gibi uzun ve düz olduğundan vahdetin sembolüdür. Serviler rüzgarda sallanırken çıkardığı “Hu, Hu” sesiyle Allah’ı zikrettiğine inanılır. Yalnız Osmanlı’da değil hemen bütün Akdeniz kültürlerinde servi mezarlık ağacı olarak kullanılmıştır.
Hurma ağacı: Kabirde yatan kişinin hacı olduğuna işaret eder. Bol meyveleriyle canlılığı ve bereketi temsil eder.
Asma: Asma da tıpkı hurma ağacı gibi bolluk ve bereketi temsil eder.
Çiçekler
Lale: Ebced hesabıyla rakam değeri Allah ve hilal kelimeleriyle aynı olduğu için kutsiyetine inanılır.
Gül: Mezar taşlarında gerek şahide (baş) taşlarında gerekse ayak taşlarında ve başlıklarda sıkça kullanılan gül, Hz. Peygamber’in remzidir.
Sümbül: Halvetîliğin Sünbüliye kolunun sembolüdür.
Meyveler
Meyve sembolü ölümsüzlüktür. Zira dünya hayatının meyvesi ebedi cennet hayatıdır. Meyve geleceğin tohumunu da bünyesinde barındırır. Mezar taşlarında meyve tabağı içinde yer alan nar, armut, incir, üzüm erik kayısı ceviz limon hurma gibi meyveler hayat, bolluk ve bereketi temsil ederler. Bitkisel modflerin dışında kullanılan bazı sembolleri ise şöyle sıralayabiliriz:
Kandil: Anadolu mezar taşlarında çok görülen bu motif, mevtanın yolunu aydınlatıcı olarak düşünülmüştür.
Geometrik motifler: Kökü Orta Asya’ya bağlanan bu motifler kendi içlerinde sonsuzluk ve süreklilik gösterdikleri için Allah’ı hatırlatırlar
Hançer: Eyüpsultan’da birkaç örnekte gördüğümüz hançer motifi dünyayla ahireti birbirinden ayıran ölümü tasvir etmektedir. Eğer çocuk mezarları üzerinde görülürse bu genç yaşta hayattan ayrıldığını sembolize eder.
Osmanlı Devleti’nde özellikle XVIII. asnn sonu XIX. asrın başı itibariyle moda olan batı tarzı sanat anlayışı, kitap süsleme sanatından mimariye, musikiden mezar taşlarına kadar her alanda etkili olmuştur. Barok ve rokoko kıvrımlar, rumilerin, hatayilerin, geometrik süslemelerin yerini almıştır. Eyüpsultan da yaklaşık 450 seneye yayılan zaman diliminde mezar taşları görülebilir. Son iki yüz yılda daha fazla gömü yapılmasından dolayı son dönem baş tarzı süsleme anlayışı, Eyüpsultan hazirelerinin genel süsleme görüntüsünü oluşturmaktadır. Ancak bu süsleme anlayışı batıdan gelmişse de oradakilerin kuru bir taklidi olarak uygulanmamış, Osmanlı zevki içinde yoğrularak bu medeniyete has bir üslup kazanmışür.
20 notes · View notes
tyblrxnsa · 3 months
Text
Kalbime her geçen gün dolan sızı
Kalbimi acıtan o iğne saplantısı bana sağlam zarar veriyor.
Ne için yaşıyoruz?
Bir kere ölmek için Yıllarca yaşıyoruz ne anlam ifade ediyor?
Mutluluk edebi bir lütufmudur yoksa Uzun sürmeyecek kısa ebedi bir yaşamsızlıkmıdır?
Hayatın yaşam biçimini sorgulamadan duramıyorum. Düşünmek Zihnime her geçen gün dahada zarar veriyor. Zihnimin, Düşüncelerimin, Ağır düşüncelerim. Siyah bir kafeste. Peki iyi olan düşüncelerim nerede?
Sanırım yavaştan kaybediyorum.
Yaşarken Ölmek bunamı deniyordu oysa,
Ölmek isteyip bir yandanda yaşama isteği. peki bu yaşama isteğim ne İçindi oysa,
...
Yazıma devam edemeyeceğim.
Daha fazla bu yazımı Kirletemem.
Kirli bir düşünce yapısı, kirli bir hayat,
kirli bir beden.
-tyblrxnsa
5 notes · View notes
fikret-i · 9 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Bir arkadaşımın doğuştan hasta bir çocuğu vardı. Doğduğundan itibaren bir çok ameliyat geçirdi. Çok hassas bir bünyeye sahipti. Hafif hastalanması onun için ölümle burun buruna gelmesi demekti. Bu çocuk, yine bir gün hastalandı. Yoğun bakımlık oldu. Entübe edildi. Günlerce yattı. Çocuğun durumunu sordum arkadaşa. Dedi ki: "Allah iki iyiden birini nasip eylesin." Ben bu cümleyi ilk başta anlamadım. Daha doğrusu anlamlandıramadım, anlamlandırmak da istemedim. Nasıl yani dedim. Dedi "Allah çocuğumun canını hayırlısıyla alacaksa alsın yaşatacaksa da tam yaşatsın." Dehşete kapıldım. Çok tatlı, hem çok zeki bir kız çocuğu idi. Tabi belden aşağısı felçliydi. Hasta da bir beden. Hep ölümle yaşam arasında gidip gelen bir yavrucak. İnsan, nasılda dayanıksız, sabırsız. Çaresizlik, onun için nasıl da ızdırap dolu. Ya tam olarak kavuşmak istiyor sevdiğine, ya da ümit beslemeyecek kadar uzaklara öte alemlere göçmesini. Bu dehşetli ölüm tercihiyle, içindeki yangını bir nebze de olsa hafifletebileceğini zannediyor. Sıkıntımız şu aslında: Hayatın, sadece dünyadan ibaret olmadığını inandıramıyoruz, kabullendiremiyoruz kendimize. Bu geçici dünyadaki kavuşmaları, vuslat zannediyoruz. Halbuki ebedi bir hayat var. Dolayısıyla sonsuz kavuşma ümidi. Asıl vuslat, hem de ayrılmamak üzere sonsuz bir vuslat orada.
46 notes · View notes