Tumgik
#belki kadar kesin
benkitabinincisi · 2 years
Text
Belki kadar kesin
Ve keşke kadar imkânsız
Birbirimizden uzaklaşmamız
Kırılsak da tırnak uçlarımıza kadar
Kırılırız elbet bunu gerektirir yaşamak.
Ben zaten sana ilk baktığımda anlamıştım
İçime bakmıştın önce bayılacağımı sanmıştım
Dünyayla aramda geçmişim vardı o ara
Tutup ellerimi sıkıca saracağına inanmıştım
Belki şimdi bir uçurumun kenarından geçiyoruz
Sallanıyoruz belki arada bir çeşit deprem oluyor
Kızıyoruz birbirimize kırılıyoruz inciniyoruz
Ama biliyoruz uzak gibi olsak da biz aslında yan yanayız
Belki kadar kesin
Ve keşke kadar imkânsız
Birbirimizden uzaklaşmamız...
-Ali Lidar
5 notes · View notes
bozusuruz · 2 years
Text
APTAL YA
#aptalsın sen#bu kadar güzel olduğun için#aotalsın yemij ederim aptalsın yasin#ve sana gitme desem de gideceksin seni sevdiğim hakkında 1 değil 100 tane paragraf yazsam teki bile durdurmayacak seni#çünkü beni sevmiyorsun#bu o kadar üzücü ki biliyor musun#belki senin de böyle üzüldüğün başkası vardır#ama sen cidden aptalsın ben de aptalım#senden kat kat fazla aptalım#çünkü hala bir şeyler bekliyorum beklediğim hiçbir şey yok dedim naptığımı bilmiyorum dedim ama var o kadar çok var ki#seni o kadar çok bekliyordum ki#ben seni artık görmeyeceğim ama sen gör olur mu#bakma gör ne kadar sevdiğimi anla belki o zaman duvarına bir pencere koymayı akıl edersin#ama zaten eğlenmiyorum oyun oynamıyorum dediğimde anlaman gerekiyordu#senin diğerlerinden farklı olduğunu ya da benim seni diğerleri gibi sevmediğimi bilmen lazımdı#ama beni saatlerce ağlatan bu ufak detaylar senin şu an umrunda bile değildir mutlusundur#çünkü benden kurtuldun artık okulda sana bakıp gülümseyecek salak salak şarkı atacak bir ekin yok arkadaşlarım da bakmaz#kesin mutlusun#olsun#mutlu ol#bu benim için sorun değil sana bu yüzden asla kızmayacağım senden asla nefret etmeyeceğim aptalsın diyorum ama#asıl kendime söylüyorum onu#yoksa sevmezsen sevme ben de unuturum seni kolay olmaz ama illa unuturum#senin unutacağından çok sonra belki ama ne önemi var#zaten senin belki 1 haftaya hiç düşünmeyeceğine eminim#1 hafta bakacaksın hala bakıyor muyum diye kontrol edeceksin ama ortalıkta bile görünmeyeceğim#sonra tamam kurtuldum diyip geçeceksin#BEN O 1 HAFTADA NELER YAPACAĞIM HABERİN VAR MI NASIL ÜZÜLECEPİM#yok#olmasın zaten
10 notes · View notes
kimmkitsuragi · 1 year
Text
i’ve never been more confused in my life
0 notes
Text
Kaynanamı Doya Doya Sikiyorum! (Kerem 25 Y., İstanbul)
Merhabalar, ben İstanbul Ataşehir'den Kerem. Size kaynanamı nasıl becerdiğimi anlatmak istiyorum. Bundan 4 yıl önce üniversitede Meltem ile tanıştım. Ben üçüncü sınıftım, o ise birinci sınıftı, ortak bir iki dersimiz vardı. Zamanla ben Meltem'den etkilendim ve çıkmaya başladık. Bir yıl kadar sonra bir gün Meltem annesiyle tanıştırmak için beni evlerine davet etti. Meltem'in annesi ile babası 8 yıl önce boşanmışlar, bu yüzden sadece annesi ile tanışacaktım.
Evlerine gittiğimde, kendi annem gibi şişman, yaşlı bir anne beklerken, henüz 38 yaşında, sarışın, muhteşem bir fiziğe sahip, müstakbel kayınvalidem Pınar teyze ile tanıştım. Meltem'in güzelliği annesinden geliyordu, belli. Bu ziyaretten sonra beni sevmiş olacak ki, annesi sık sık davet etmeye başladı. Bazen de Meltem evde yalnızken beni çağırıyordu rahatça sevişmek için...
Bir gün Pınar teyze beni aradı ve konuşmak istediğini söyledi. Ben de, "Tamam, akşam Meltem'le gelirim!" dedim. Pınar teyze, "Olmaz, yalnız konuşmamız lazım, hemen gelebilir misin?" dedi. "Olur..." dedim, ama çok merak etmiştim ne konuşacak diye. O dönem çalışmıyordum, Meltem de okuldaydı. Hemen gittim. Pınar teyze beni içeri aldı, çok güzel gözüküyordu ve güzel bir kokusu vardı. Çay falan demlemişti. Ben heyecanla ve endişeyle ne konuşacağımızı merak ediyordum. Bana, "Kerem, Meltem'le ciddi bir ilişki düşünüyor musun?" dedi. Ben de, "Tabii ki Pınar teyze, kısmet olursa evlenmeyi planlıyorum ileride!" dedim. "Peki cinsel birliktelik yaşadınız mı?" dedi. Ben şok olmuştum. "Hayır!" diyebildim kekeleyerek. "Doğru söyle!" dedi. "Yemin ederim!" dedim. "Ama geçen hafta ben sizi gördüm!" dedi. Donup kaldım, "Nasıl, nerede?" diyebildim. "Burada, Meltem'in odasında! O gün işim erken bitti, geldiğimde sizi Meltem'in odasında birlikte gördüm, yarı çıplaktınız!" dedi.
Doğru söylüyordu. Ne diyeceğimi bilemedim başta, "Pınar teyze özür dilerim, ama biz birlikte olmadık, yemin ederim sana, istersen Meltem'e de sorabilirsin!" dedim. "Neden yarı çıplaktınız o zaman?" dedi. "Yani birbirimize dokunduk sadece, ama bir birleşme olmadı, yemin ederim!" dedim. "Bak Kerem, sen kızımdan 4 yaş büyüksün, kızım bazı şeylere hazır olmayabilir. Daha onun için erken böyle şeyler, belki senin için de..." dedi, sonra bana yan yan baktı. "Biliyorum Pınar teyze! Onu incitecek bir şey yapmam, emin ol!" dedim. "Yani sakın ola zorlama onu. Bizim boşandığımız dönem zorlu bir süreçten geçti. O yüzden bazı konularda hassas olabilir. Seni de anlıyorum, hormonların bazı şeyleri istiyor olabilir, ama lütfen dikkatli ol!" dedi. "Olurum Pınar teyze, sen merak etme!" dedim. "Biz seni ailecek sevdik, her türlü sorununda, probleminde bana açılabilirsin!" dedi. "Olur, tabii ki!" dedim. "Hormonlarının seni yönlendirdiği dönemlerde Meltem'i zorlama olur mu? Cinsel bir birliktelik yaşamak istediğinde, bu işi yapan temiz bir kadın tanıyorum, istersen ona yönlendirebilirim seni!" dedi.
Çok şaşırmıştım, "Nasıl yani Pınar teyze?" dedim. "Bayağı işte, eskortluk yapan bir tanıdığım var. Onunla tanıştırabilirim seni istersen!" dedi. Kesin benim sadakatimi test ediyor diye düşündüm, "Olur mu öyle şey Pınar teyze, evlenene kadar kendime hakim olurum ben!" dedim. "Tamam, sen yine de düşünürsün oğlum, sonuçta erkeksin, bu da bir ihtiyaç!" dedi. O gün öyle ayrıldım ordan, böyle bir konuşmadan Meltem'in haberi yoktu ve olmamalıydı da.
Aradan bir hafta kadar geçtikten sonra yine beni akşam yemeğine davet ettiler. Gittim. Yemekten sonra Meltem bir ara tuvalete girince, Pınar teyze bana, "Teklifimi düşündün mü?" dedi. "Ne teklifi?" diyerek geçiştirmeye çalıştım. "İşte biliyorsun, haftaya Meltem yok, babasının yanına gidiyor İzmir'e!" dedi. "İlla beni biriyle birlikte olmaya zorluyorsun Pınar teyze!" dedim gülerek. "Oğlum ben seni aileden biri gibi görüyorum ve seni de düşünüyorum. Meltem'in problemli olduğunu biliyorum, sana da yardımcı olmak istiyorum!" dedi. O sırada Meltem geldi konuyu kapattık.
Bu teklif geri çevirilir mi, çevirilmez mi diye düşünerek geçirdim iki günü. En sonunda Pınar teyzenin doğru söylediğini kabul etmek zorunda kaldım. Meltem bu konuda ileri gitmeme izin vermediği gibi, çok da kıskançtı. Yaklaşık bir senedir cinsel birliktelik yaşamamıştım bu yüzden ve durumum iyi değildi.
Sabah yatağımda, Pınar teyzeyi arayıp aramamayı düşünürken telefonun çaldı. Bir baktım Pınar teyze arıyordu. İnternet bankacılığı ile ilgili bir şeyler sordu, anlattım. Bir şeyler yapıp konuyu açmam gerekiyordu. Pınar teyze kelimeleri ağzımda gevelemeye başladığımı farkedince, "Teklifimle ilgili bir karar verdin mi?" dedi. "Pınar teyze yanlış anlamazsın umarım... Sanırım anlattıklarında haklısın. Meltem bu konuda hassas ve aynı zamanda da kıskanç. İki yıla yakındır bir birliktelik yaşamadım..." diye yalan söyledim. Oysa ki Meltem'le çıkarken iki kere eski bir kız arkadaşımla birlikte olmuştum. Ben öyle deyince, Pınar teyze, "Yapma yaaaa!" dedi uzatarak ve halime acır gibi, sonra da, "Tamam o zaman, ben ayarlıyorum o kadını, sen canını sıkma!" dedi, benim başka bir şey dememe fırsat vermeden kapadı telefonu.
Ben şaşkınlığı üzerimden atamadan 10 dakika sonra telefonum tekrar çaldı. Pınar teyze, "Ayarladım, bu gün öğleden sonra ne yapıyorsun?" diye sordu. Saate baktım 11:30'du. Hemen duş alsam, etek traşı falan yarım saat sürerdi. En fazla bir saate hazır olurdum. "Saat 13:00 gibi müsait olurum Pınar teyze!" dedim. "Tamam, sen 13:30'da bizim evde ol" dedi ve telefonu kapattı. Bizim evde mi demişti, ben mi yanlış duymuştum? Elin eskortuyla kendi evinde mi buluşturacaktı beni anlamadım. Belki de oradan gönderecekti beni diye düşündüm.
Banyoya girip iyice temizlendim, güzelce giyindim, parfüm sürdüm ve yola düştüm. Saat 13:15'te oradaydım. Kapıyı Pınar teyze açtı. Yine çok güzeldi bu gün. Altında siyah bir tayt, üzerinde kalçasını kapatmayan sarı bir tişört vardı. "Oooo erkencisin!" dedi. "Yollar fazla kalabalık değildi..." dedim. İçeri davet etti. "Bu hanımefendi buraya mı gelecek Pınar teyze?" dedim. "Aaa evet, biraz sonra burada olur!" dedi. Şaşırmıştım, ama başka da bir şey soramadım. Saat 13:30 oldu kimse gelmedi. 13:45 oldu, halen kimse yok. Pınar teyze de sürekli bir şeylerle uğraşıyordu. En son saat 14:00 olunca, "Gecikti sanırım bu bayan?" diyebildim. "Dur bir arayayım Şule'yi!" dedi telefonunu aldı öbür odaya gitti. Telefonda kouşurken duyabiliyordum, "Nerde kaldın?" falan diyordu.
Telefon görüşmesini bitirip yanıma geldi ve "Gelecekmiş yarım saate kalmadan!" dedi. Sabırsızlıkla beklemeye başladım. Ama saat 14:30 oldu ve halen kimse gelmeyince, "Pınar teyze ben umudu kestim, gelmeyecek bu hatun!" dedim. Öbür odaya gitti tekrar aradı. İçeriden bu sefer sesi daha yüksek geliyordu, "Neden, ne oldu?" falan diye soruyordu. Bir aksilik olduğunu anladım. İçeri gelince, "Gelmeyecek değil mi?" dedim. "Yaa kusura bakma Keremciğim. Acil bir işi çıkmış, gelemeyecekmiş, tüh yaaa!" dedi.
Moralim gerçekten bozulmuştu. Bunu anlamış olacak ki, "Ya üzüldün değil mi Kerem, o kadar da hazırlandın!" dedi. "Evet ama ne yapalım... Neyse ben kalkayım o zaman!" diyebildim umutsuzca. "Dur bir dakika, sana bir söz verdim, tutacağım. Benim yüzümden bu duruma düştün, lütfen biraz daha oturur musun?" dedi. Başka birini arayacak herhalde diye düşünerek, "İyi peki!" dedim, içimden de (Bu kadar hazırlık boşa gitmesin!) diye geçirdim. Pınar teyze yine öbür odaya gitti. Ama bu sefer kapıyı kapatmıştı, birşey duyamıyordum.
Televizyondaki programa dalmıştım ki, birden gözlerimin önünü karardı. Birisi gözlerimi eşarp gibi birşeyle bağlıyordu. "Ne oluyor?" dememe kalmadan, "Şşşşttt!" diye bir ses omuzlarıma yüklendi, sonra kulağıma, "Kendini sal, seni rahatlatacak kadın geldi!" dedi ve beni sırtüstü yatırdı. Pınar teyzeydi bu konuşan. Ne zaman gelmişti diğer kadın, dışkapının sesini bile duymamıştım. Sonra yüzüme yumuşak birşey yaklaştı, burnuma ve ağzıma sürtünüyordu. Bu sürtünmeden dolayı gözümdeki eşarp açılmıştı. Aman Tanrım! Jartiyerli ve tangalı bir göt yüzüme sürtünüyordu. Dilimi göte ve küloda sürtmeye başladım. Bu arada kadın iyice yüzüme oturmuştu, pantolonumun kemerini ve fermuarımı çözüyordu. Pantolonumu boxerımla birlikte sıyırdı. Yarağım istemdışı olarak sertleşmişti. Kadın yüzüme amını bastırırken biryandan da yarağımı emmeye başladı. O kadar güzel bir duyguydu ki, sanki iliklerimi çekiyordu.
Zevk sarhoşu bir şekilde kafamı bacak arasından çıkarıp yarağıma bu güzel muameleyi yapan kadına baktığımda hayatımın en büyük şokunu geçirdim: Pınar teyzeydi bana sakso çeken kadın. "Pınar teyzeee!" diyebildim. Pınar teyze, "Şşşşşttt... Rahat ol, kendini bana bırak!" dedi ve yarağımı tekrar ağzına aldı. "Olmaz Pınar teyze!" diyerek kendimi çektim ve doğruldum, kotuğa oturdum. "Ne oldu Kerem?" dedi. "Olmaz yapamam!" dedim. "Neden? İhtiyacın vardı işte, ben de ihtiyacını gideriyorum!" dedi. "Ben böyle düşünmemiştim!" dedim. "Ne olmuş yani, ayarladığım orospu gelseydi rahat rahat sikecektin onu ama!" dedi. "Ama sen benim kayınvalidem sayılırsın!" dedim. "Bana bak!" dedi kızgın bir sesle, "Senin ihtiyacın oluyor da benim olamaz mı, ne kadar egoistsin!" dedi bağırarak.
Bana bağırırken şöyle bir süzdüm Pınar teyzeyi, en son becerdiğim kızdan çok çok daha güzeldi. Muhteşem bir kalça, göğüsler dik, siyah bir jartiyer, üzerinde dantelli bir sütyen içinde bir afetti Pınar teyze. Bunları düşünürken inen aletim tekrar dikeldi. "Tamam, pes!" dedim. Bana tekrar yaklaştı, bacaklarımın arasına diz çöktü ve "Farzet ki ben Şule'yim!" dedi. "Hmmm... Neden gelmedi Şule peki?" dedim yarağımı tekrar ağzına alırken. Bir iki yalamadan sonra yarağımı ağzından çıkardı ve "Şule diye biri yoktu zaten!" dedi ve gözlerimin içine bakarak yarağımı tekrar emmeye devam etti. Müstakbel kayınvalidemin kurnazlığı karşısında şaşırmıştım, "Neden böyle bir oyuna giriştin?" diye sordum. "Benim de 8 yıldır kimseyle birlikte olduğum yok, birbirimize yardımcı oluyoruz diye düşün!" dedi ve yarağıma tükürerek emmeye devam etti. Müthiş zevk alıyordum.
Sonra yarağımı emmeyi bırakıp ayağa kalktı, külodunu çıkardı, yarağımı sıvazlayarak kucağıma çıktı ve hızlıca yarağımın üzerine oturdu, iki hamlede yerleştirdi amının içine. Sımsıcak, ıslak ve dardı deliği. Köküne kadar girince derinden bir 'Ooaaawww!' çekti ve oturup kalkmaya başladı. Yavaş yavaş oturup kalkmaları hızlandıkça hızlanıyordu. Ama çok fazla sürmeden ikimiz de aynı anda inleyerek boşaldık. Döllerim amına fışkırırken birbirimize kenetlenmiştik. Birkaç dakika o şekilde kaldık, yarağım amının içinde halen kalp gibi atıyordu...
Kucağımdan inip tekrar yarağımı yalamaya başladı. Amdan sikişmiştik, fakat benim aklım götünde kalmıştı. Kalkıp önümde domalttım müstakbel kayınvalidemi. Tıpkı benim gibi o da her yerini temizlemişti, amında ve götünde kıl tüy birşey yoktu, kaymak gibiydi. Götünün yanaklarını ayırıp göt deliğini koklayıp öptüm. Mis gibi kokuyordu. Yalamaya başladım. Göt deliğine dilimi sokabildiğim kadar sokup çıkarıyordum. "Ohhh Keremmm, harikasınnnn! Ohhhh, çokkk güzelll, mmmhhh!" diye inliyordu. Sonra doğrulup yarağımı göt deliğine dayadım. "Ohhh, evet, götüme gir erkeğimmm, ohhh!" dedi. Yavaşça götünün içine kaydırdım tükürüklediğim sikimi. Göt deliği amından çok daha da dardı. Tamamı içine girince bu sefer ben, "Ohhhh, Pınar teyzeee, göt deliğin çok güzel!" dedim. "Pınar teyze değil, Pınar de bana artık erkeğimmmm, sik beni götümden, kadının yap!" diye inlemeye başladı ben yavaş yavaş götüne girip çıkarken.
Az sonra hareketlerimi hızlandırdım. Göt deliği alışmıştı iyice. Götünden tamamen çıkıp tekrar köküne kadar giriyordum. Durmadan da tükürüklüyordum. "Ohh Pınarrr... Muhteşemsin, hiç böyle harika bir göt sikmemiştim!" dedim. Biraz önce amına boşaldığım için ikinciyi boşalmam uzun sürecekti. Rahat bir yarım saat siktim götünü. Boşalacağımı anlayınca, "Gelmek üzereyim Pınar!" dedim. Hemen önümden çekildi ve bana döndü, yarağımı ağzına aldı tekrar. İğrenmemesine şaşırmıştım, demek ki bu kadar azmıştı. Sikimi emiyordu yine. "Geliyorum!" dedim uyarma amaçlı, ama emmeye devam etti, gözlerini kapatıp açarak ağzına boşalmama onay verdi. Az sonra öyle bir boşaldım ki, hayatımda hiç böyle boşaldığımı hatırlamıyorum. Döllerim ağzının kenarından taştı...
Sonra birlikte banyoya girdik, duş alıp çıktık. Beni duvara dayadı ve "Sabaha kadar beni sikmeni istiyorum Kerem. Şuley'i sikmek için neler planladıysan kafanda, aynısını bende uygulayabilirsin, herşey serbest erkeğim!" dedi, önüme çömelip yarağımı emmeye başladı. Ben bunu duyunca iyice aşka geldim, kazık gibi olmuştu yarağım tekrar. Ayağa kaldırıp, ben ayaktayken kucağıma aldım Pınar teyzeyi ve sikime oturttum. O da ensemden tutunup sikimin üzerinde zıplamaya başladı. "Seni her pozisyonda sikeceğim Pınar!" dedim. "Sik aslanım, orospun yap beni!" dedi. Kucağımda biraz daha zıplattıktan sonra salonun ortasındaki masaya domalttım, götüne girdim tekrar. Pınar teyzenin inlemeleri artmıştı. Ben arkadan götüne koydukça memeleri ileri geri sallanıyordu. Terlemiştik. Ben vurdukça 'Şap, şap, şap!' ses çıkıyordu götünden.
Sonra tekrar kucakladım ve mutfağa götürüp mutfak tezgahına oturttum. Amını uzun uzun yaladıktan sonra amına girdim bu sefer yine. Biraz öyle amını siktikten sonra, tezgahtan indirdim. Dönderip tezgaha domalatacakken, "Hadi beni yakala!" diyerek mutfaktan kaçtı, kayboldu. "Nereye kaçtın bebeğim?" diye peşinden gittim. Odalara bakarken Meltem'in odasında buldum, Meltem'in yatağında domalmış beni bekliyordu. Hemen geçtim arkasına ve götüne yerleştirdim. Sevgilimin yatağında annesini sikiyordum. Meltem görse ikimizi de affetmezdi ömür boyu.
O kadar sert sikmeye başladım ki, artık çığlık atmaya başladı Pınar teyze. Bir amına, bir götüne sokuyordum. Az sonra "Geliyorum!" diye uyardım yine. "İçime boşal Kerem, hepsini içime istiyorum!" dedi inleyerek. Ellerini belinde kelepçe yapıp yüzünü yatağa dayamasını sağladım. Göt deliğine kökleye kökleye saçından çekerek içine akıttım bütün döllerimi tekrar. Çok yorulmuştuk, bir süre ara verip dinlendik. Ama o gece üç posta daha siktim müstakbel kayınvalidemi.
Bu olaydan sonra artık iki günde bir gidip Pınar teyzeyi sikmeye başladım. Meltem okulda olduğu her gün, gidip annesini amından götünden sikiyordum. Daha sonra Meltem'le evlendik. Evlenmemize rağmen kayınvalidemle sikişmekten vazgeçemedim. Onun götünden vazgeçemiyorum bir türlü. O da her fırsatta kendine çaktırmak istiyor, sık sık bize geliyor. Her fırsatını bulduğumda kaynanamı sikiyorum. Zaten Meltem'in cinsel korkuları var, fazla sikip daha da korkutmak istemiyorum onu. Ne de olsa anasını doya doya sikiyorum :)
[Kerem]
171 notes · View notes
kirmiziciceyim · 1 month
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Benim güzeller güzelim, hayattaki en değerli hediyem Saat artık 00:00. Demek ki artık senin doğum günün.
Seninle geçirdiğimiz her an, her mesaj için sana çok teşekkür ederim.
Yeri geldi birlikte ağladık, yeri geldi birlikte güldük seninle. Aramızda kaç kilometre olursa olsun umurumda değil. Her anına değerdi.
Seninle bir sürü sorunum olduğu bir dönemde tanıştık. Hani derler ya sabredersen gün gelir en iyisine kavuşursun diye. Ben sana kavuştum mesela. Ben o dönem okulda çok dışlanıyordum. Dışlanıyordum derken bulunduğum ortama uyum sağlayamıyordum.
Ama o dönem seni tanıdım. Sen öğrettin bana birine uyum sağlamaman gerektiğini, her kesin bizi olduğumuz gibi kabullenmesi gerektiğini. Senin sayende okuma alışkanlığımı geri kazandım. Senin sayende hayata farklı açıdan da bakıla bileceğini öğrendim.
Biliyorum. Şu sıralar bazen kendini yetersiz hissediyorsun. Ama unutma sen bütün bunları bana öğretensin güzelim. Bunlar bana yeter de artar bile. Doğru kimse mükemmel değil. Ama sen benim gözümden mükemmelsin. Bunu unutma.
Ben kendime solmuş güneş derken sen beni her sabah doğan solmayan güneşin yaptın. O kadar şanslıyım ki senin gibi bir galaksinin güneşi olduğum için. Galaksiler de yok olur diyorsun ya hani? Sen asla yok olma olur mu? Sen yok olursan güneş de yok olur çünkü.
Gün geldi, seninle uzun süre aşamadığımız mesafeleri aştık biz. Mesafeler ne ki bizim arkadaşlığımızın yanında, değil mi?
Kilometrelerce uzaklıklara gizlenmiş olsa da dostluğumuz aynı gökyüzünü paylaştığımız sürece dostuz.
Yeni yaşında hep mutlu ol, mutlu et bir tanem. Ne var biliyor musun? Mutlu etmesen de olur. Sen mutlu ol yeter. Hep gülümse. Üzülme, mutsuz olma. Yeni yaşında hayatının en güzel anılarını biriktir. Tüm hayallerin, dileklerin gerçekleşsin. Hayatın gökkuşağı kadar rengarenk ve canlı olsun.
Hiç ağlama. Ama olur da ağlarsan bu da mutluluktan olsun.
Yeni yaşında hayatın sana yaşattığı acıları yenecek kadar güçlü ol. Hayattan beklentilerin olacak kadar umutlu ol. Umutlarını yitirmeyecek kadar inançlı, mutlu ve sevgi dolu ol.
Seni hak edecek ne yaptım? İnan bana bilmiyorum. Buraya sığdıramayacağım o kadar çok şey var ki yazmadığım
Belki şu an yanında değilim ama bil ki bu günü kalbimin, kalbinin en derin yerinde seninle birlikte kutluyorum.
Bu gün bir sürü doğum günü mesajı alacaksın. Nasıl yazdım bilmiyorum. Ama çok özenerek yazdım. Tüm duygularımla yazdım. Tüm hissettiklerimle. Bir daha teşekkür ederim.
Hayatımda olduğun her an, her saniye için.
İyi ki doğdun, doğum günü kızı.
@galaksilerdeyokolur
23 notes · View notes
siktiringidinlutfen · 3 months
Text
satırlarca yazıp intihar eden yazanlardan biri mi olacağım? yoksa okulumu bitirip sorumluluk sahibi babalardan biri mi? seçimlerin bile anlamı olmuyor bazen. en uzun yolu seçiyorum, belki yolda aklıma daha iyi bir fikir gelir diye. ya da erteleyebildiğim kadar erteliyorum sonumu. belki bir gün bir şey beni vazgeçirir diye. kendimi sevdiğim pek azdır. seni sevdiğimi düşündüğüm daha fazla. insanlara olan nefretim çok daha. aslında bu kibir, bir korkuyu da beraberinde getiriyor: ya bütün insanlar benim gibi içlerindeki güzelliği dışarı vuramıyorsa? rüyalarında ve hayatında olmamak canımı sıkmıyor artık. birkaç yıldır büyüyorum, büyüyorum. kilom artıyor, zihnim dolup taşıyor ama ben aynıyım. sadece kendini düşünmek zorunda olmanın verdiği huzur aklımdan silinmiş. yine bir bağlılık ve kalp sancıları istiyordu canım. ancak bunun olmayacağını ona kesin şekilde anlattım.
39 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 6 months
Text
Tumblr media
3 YEARS AGO, CUBA ANNOUNCED TO THE WORLD HEALTH ORGANIZATION THAT IT HAD FOUND THE DEFINITIVE TREATMENT FOR LUNG, LEUKEMIA AND BREAST CANCER. CUBA, WHICH HAS THE WORLD'S MOST ADVANCED AND BEST PHARMACEUTICAL LABORATORIES, DOES NOT GIVE ITS PATENTS TO THE WORLD TO AVOID THE USE OF MEDICINE FOR COMMERCIAL PURPOSES, BUT ANYONE WHO WANTS CAN GO TO CUBA AND GET TREATMENT FOR FREE... ESPECIALLY PATIENTS WITH LUNG CANCER. IF YOU HAVE THE MONEY, YOU CAN GO TO CUBA WITH A BUDGET OF ONLY 3000 DOLLARS AND 4 OR YOU CAN STAY FOR 5 MONTHS AND GET TREATMENT... MEANWHILE, I HAVE FRIENDS WHO HAVE EXTREMELY ADVANCED CANCER AND HAVE BEEN TREATED IN CUBA... MY RECOMMENDATION TO YOU IS TO BRING AS MANY NOTEBOOKS AND PEN AS YOU CAN WHEN PREPARING FOR YOUR JOURNEY TO CUBA. LIN BECAUSE THERE ARE NO PAPER AND NOTEBOOKS IN CUBA THEY ARE GREAT JOY FOR... CUBA DOES NOT REQUIRE VISAS FOR TURKEY, YOUR PASSPORT IS ENOUGH... If you have read useful information, please share it, maybe it will cure someone's problems..! (Quotation)
قبل 3 سنوات، أعلنت كوبا لمنظمة الصحة العالمية أنها وجدت العلاج النهائي لسرطان الرئة وسرطان الدم وسرطان الثدي. كوبا، التي تمتلك أكثر المختبرات الصيدلانية تقدمًا وأفضلها في العالم، لا تمنح براءات اختراعها للعالم لتجنب استخدام الأدوية لأغراض تجارية، ولكن يمكن لأي شخص يريد الذهاب إلى كوبا والحصول على العلاج مجانًا... وخاصة المرضى الذين يعانون من سرطان الرئة. إذا كان لديك المال، يمكنك الذهاب إلى كوبا بميزانية قدرها 3000 دولار و4 دولارات فقط أو يمكنك البقاء لمدة 5 أشهر والحصول على العلاج... وفي الوقت نفسه، لدي أصدقاء أصيبوا بمرض السرطان في مرحلة متقدمة للغاية وتم علاجهم في كوبا... نصيحتي لك هي أن تحضر أكبر عدد ممكن من الدفاتر والقلم عند الاستعداد لرحلتك إلى كوبا. لأنه لا يوجد ورق ودفاتر في كوبا، فهي متعة كبيرة بالنسبة... كوبا لا تتطلب ذلك تأشيرات تركيا، جواز سفرك يكفي... إذا كنت قد قرأت معلومات مفيدة، يرجى مشاركتها، ربما تعالج مشاكل شخص ما..! (اقتباس)
KÜBA 3 YIL ÖNCE AKCİĞER, LÖSEMİ VE MEME KANSERİNİN KESİN TEDAVİSİNİ BULDUĞUNU DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNE AÇIKLAMIŞTI. DÜNYANIN EN GELİŞMİŞ VE İYİ İLAÇ LABORATUVARLARINA SAHİP KÜBA İLAÇLARIN TİCARİ AMAÇLI KULLANILMAMASI İÇİN PATENTLERİNİ DÜNYAYA VERMİYOR AMA İSTEYEN KİŞİ KÜBA'YA GİDİP ÜCRETSİZ BİR ŞEKİLDE TEDAVİ OLABİLİYOR... ÖZELLİKLE AKCİĞER KANSERİNE YAKALANAN HASTALARINIZ VAR İSE SADECE 3000 DOLAR BÜTÇE İLE KÜBA'YA GİDİP 4 YADA 5 AY KALIP TEDAVİSİNİ YAPTIRABİLİRSİNİZ... BU ARADA AŞIRI İLERLEMİŞ KANSERE SAHİP OLUP KÜBA'DA TEDAVİ OLMUŞ ARKADAŞLARIM BULUNMAKTA... SİZLERE TAVSİYEM KÜBA'YA YOLCULUĞA HAZIRLANIRKEN YANINIZA ORAYA HEDİYE OLARAK ALABİLDİĞİNİZ KADAR DEFTER VE KALEM ALIN ÇÜNKÜ KÜBA'DA KAĞIT VE DEFTER OLMADIĞI İÇİN BÜYÜK SEVİNÇ DUYUYORLAR... KÜBA'NIN TÜRKİYE'YE VİZE UYGULAMASI YOK PASAPORTUNUZ YETERLİ... Faydali bilgi okuduysaniz paylasiniz lutfen belki birilerinin derdine derman olur..! (Alıntı)
23 notes · View notes
Text
Hiçbir zaman nedenini anlayamadım, ben sadece sevmiştim oysaki. Hatırladığım sana kötü bir şey de yapmadım. Beni neden sevmedin? Keşke sana olan sevgimi gösterebilseydim, içimde kalmasaydı. O kadar öfkeliyim ki sana, o kadar nefret ediyorum ki senden. O kadar ki aşığım sana.
Bak, yokluğunda yapayalnızım. Yalnız hissettiğimde beni teselli edecek bir sen de yok. Keşke zamanı geri alabilseydik, keşke seni ilk tanıdığım zamanlara dönebilseydik, o zamana dönebilmek için her şeyimi verebilirdim.
Yine de özür dilerim senden. Bir hatam olduysa affet, ama ben artık çok yoruldum. Sen sevgilinle mesajlaşırken ben fotoğraflarına bakmaktan çok yoruldum, başkalarında senin parçalarını aramaktan çok yoruldum. Şuan ayrılsan sevgilinden gel senle çıkalım desen içim yana yana reddetmek zorunda kalırım. Belki de kabul ederim bilmiyorum ama önceki gibi hevesli olmayacağım kesin çünkü çok şey oldu. Daha yaşayamadığımız çok hikayemiz var maalesef ve sen muhtemelen onları başkasıyla yaşıyorsun. Bizim asla yaşayamayacağımız şeyleri. Sadece seni çok sevdiğimi bil yeter.
Vazgeçmem gerekiyor ama istemiyorum. Kalbimde bir yerlerde sana olan sevgim olsun istiyorum. Çünkü senden vazgeçersem nefret ederim ve ben ölesiye sevdiğim birinden nefret etmek istemiyorum. Bu çok zor bir şey. Beni buna mecbur bırakma, çevrendekiler gibi iğrenç olma. Ben senden vazgeçtiğimi söylesem dahi inanma çünkü ben senden vazgeçebileceğimi düşünmüyorum. Senden nefret etmek istemiyorum, seni çok seviyorum...
7 notes · View notes
ahrezim · 2 years
Text
birbirimizden uzaklaşmamız belki kadar kesin, keşke kadar imkansız.
155 notes · View notes
bendeliyimhanimefendi · 2 months
Note
16 yaşındaki kız kadar cesaretin yok seni de engellesinler
engellesinler çok da umrumda değil zaten, ben burada sex paylaşmıyorum en azından. boş yapmayı kesin, cesaret değil o ayrıca benim başka sebeplerim vardır belki? sanane amk yani sanane,sen de anonim olmuşsun? of aman sizin gibi gereksizleri takmaya gerek yok.
8 notes · View notes
brokenbladee · 2 months
Text
Bazı şeyler belki kadar kesin, keşke kadar imkansız
7 notes · View notes
Text
Tumblr media Tumblr media
‘Fakat o iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler.’
İçimden yazmak geliyor ama ne yazacağımı bilemiyorum. Kelimelerle anlatmak çok zor. İyi bir yerde olduğunu biliyorum, hissediyorum ama özlüyorum da.. ‘Acılarımı dindir Allah’ım..’ diyerek ettiğin dua kabul oldu baba.. Nefesin daraldığında ‘Allah’ım nefes ver’ diye yalvarışlarını unutmayacağım hiç.. Çiçekleri, doğayı, hayvanları sevişini de.. Yol kenarında renkli bir çiçek gördüğünde durup -Bak çiçekler ne güzel MaşaAllaaah hadi çek sueda demelerini de. Zaten hep gülüm diye severdin. Belki de bu yüzden çiçek çekmeyi bu kadar seviyorum. Çiçek sevgim senden miras kalmış bana. Ama bundan sonra daha anlamlı olacak o çiçek fotoğrafları. Gerçi sen daha güzellerini görmüşsündür kesin, kabrinde cennet bağlarına bakarken… 🌸
18.07.2023
50 notes · View notes
by-hulusi · 3 months
Text
Bundan 20 yıl sonra, yaptıkların değil, yapamadıkların için üzüleceksin. Dolayısıyla halatları çöz. Güvenli limandan uzaklara yelken aç. Rüzgârı yakala, araştır, düşle, keşfet.
Düşün; onları seyredecek birileri olmasaydı, kaç kişi Mercedes otomobil alırdı.
Bilimde ve güzel sanatlarda en üstün başarılar, tek başlarına çalışan kişiler tarafından elde edilmiştir. Hiçbir parkta, bir kurul için dikilmiş bir anıt yoktur.
Yapabileceğin kadar söz ver. Sonra söz verdiğinden daha fazlasını yap.
Oturarak başarıya ulaşan tek yaratık bir tavuktur.
Dertlerini gözyaşlarında boğmak isteyenlere dertlerin yüzme bildiğini söyle.
Dalın ucuna gitmekten korkma. Meyve oradadır.
Büyük adam büyüklüğünü, küçük adama davranışıyla gösterir.
Şans bukalemun gibidir. Biraz zaman tanı, mutlaka değişecektir.
"Tarihte en etkili 100 kişi" adlı kitabı okudum. Onların hepsiyle ortak olduğumuz tek şeyin, zaman olduğunu hayretle gördüm.
Günün sonunda kendini bir sokak köpeği kadar yorgun hissediyorsan, bu belki bütün gün hırladığın içindir.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin. Şimdi başla! Şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
Gülümsediğinde güzelleşmeyen bir yüz hiç görmedim.
Kimi zaman, içindeki o sessiz sese, uzmanlardan daha fazla güven.
Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu. Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor. Diğer insanların kötü düşüncesine pek aldırmayın.
Zamanlarının büyük bir kısmını para kazanmak ve saklamakla geçiren insanlar, sonunda, en çok istediklerinin, satın alınamayacak şeyler olduğunu anlarlar.
Öteki insanlardan daha akıllı ol. Yalnız bunu onlara söyleme!
Mutlu olmanın en garantili yolu, bir başkasını mutlu etmektir.
İyi çalışan, sık gülen ve çok seven başarıyı elde eder.
İnsanın tüm evrende, kesin olarak düzeltebileceği tek bir şey vardır: Kendisi.
Ve bu hayatta, ya tozu dumana katarsın, ya da tozu dumanı yutarsın.
• Aldous Huxley
10 notes · View notes
obsesifpol · 4 months
Text
Çok yoruldum her gün ekrana saatlerce bakmaktan yaşıtlarmın dışarda baba parası yerken benim hala para kovalamaktan yoruldum.
O kız bizi sever mi? O kız buraya gelir mi? Yoksa gelmezmi? Hepsi bir hayalden ibaret mi Yoksa değil mi? Uzaktan olur mu? Bize güler mi? Gülmez mi?
Ona sevdiğim şiirleri okusam güler mi? Veya ona aşık olduğum şiirleri versem?
Onu çok güzel seveceğimi söylesem? Annesinin, babasının ,kardeşinin ,arkadaşının sevgisinden daha çok vereceğimi söylesem? Belki istemez!
Yok dese uzaktan sever miyim ki? Neden sevmiyim ki? Uzaktan sevmek ibadet değil mi sevgilim?
Nefessiz kalınca pencere mi açılır? Hayır fotoğrafı açılırdı oysaki, sadece o bunları bilemezdi, çünkü utanırdım
Uzun uzun yazılar mı yazmam gerekirdi? Yazınca duygu hissedermiydi? Sanmam yanlış zamanda ne kadar doğru olursa olsun yanlıştır!
Bunu küçükken gitmeden annem öğretti önce saygı sonra sevgi ver çünkü sevgi biter saygı bitmezdi. Her haliyle sev derdi, ben aşık olmadım olamadım siz aşık olun ve gelin bana anlatın derdi, bende ‘anne merak etme ilk aşık olursam yanına geleceğim’ derdim gülerdi..
Şimdi yanına gitmeden nerden konuşsam biliyorum ki duyacak ve görecek veya kesin gülecek!
PALYAÇO-
Geçen gün yüzüme rastladım bir ilan panosunda
Korktum birden,kusacak gibi oldum
‘Olur öyle’ dedi palyaço, ‘herkes alçaktır biraz’
‘Otur lan’ dedim bağırdım ona ben bazen bağırırım biraz.
‘Rakı doldur’ dedim ‘eksilmesin’
Ben bazen eksilirim biraz, aslında hepimiz eksilirmişiz biraz bunu sonradan öğrendim, ben aslında herşeyi sonradan öğrendim!
Herkes herkesi sonradam öğrenirmiş bunu da sonradan öğrendim!
8 notes · View notes
34-ist-34 · 10 months
Text
CHP'de FETÖ SALTANATI SALLANIYOR MU
60'a kırk kazanıyorlardı.
Erdoğan bu kez 'kesin gidiciydi'.
Ne kadar Erdoğan karşıtı varsa elma şekeri dağıtıldı.
'Sana başkan yardımcılığı, sana vekil, sana operasyonları durdurma, sana bakanlık, sana sığınmacıları sopayla gönderme, sana savunma sanayini durdurma, sana 15.000 TL kurban ikramiyesi, sana 300 milyar dolar, her isteyene demokrasi; hepsine loading loading...
Bunlar FETÖ taktikleriydi. 'Kim ne istiyorsa vereceğim' diye ver sözü, seçim sonucu bakarız.
Ezkaza kazansaydı hiç biri gerçekleşmeyecek sözlerdi bunlar.
Şekeri alan herkes onun yanına koştu. 15 Temmuz 2016'da halkın çoğunluğunu anlamamış olanlar yine anlamadılar. Ancak kendi kör gözüm parmağına, dış dünyaya kapalı taraftarlarını kandırdılar.
Şimdi bunun hesabını vermemek için kırk takla atıyorlar. Yenilenmeymiş de, değişimmiş de... Siz 'eskiziniz' ve de öyle kalacaksınız. Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağar. Erdoğan'ın eksik ve hatalarından yararlanmaya çalıştılar ama tutmadı. Şimdi onun bunları telafi etmek için 5 senesi var. Sizin ise ya bir kurultaylık ya da yerel seçimlere kadar siyasi ömrünüz kaldı. Oraya da varabilir misiniz belli değil.
Kemal bey CHP'nin başına FETÖ marifetiyle geldi. Onun sözünden hiç çıkmadı. Ne dedilerse yaptı. Şimdi belki kendini de kazıklanmış hissediyor ama çok geç. İstese de dönemez. Onu CHP'nin başından düşürseler CHP FETÖ sultasından kurtulur mu? Onun için de çok geç. Kim gelirse gelsin o çukurdan çıkamaz. FETÖ için Kemal bey bir araçtı. Bu görevi de hakkıyla yerine getirdi ama başarılı olamadılar. Giderse yerine geleni ele alacaklar. FETÖ'nün defteri iyice dürülene kadar CHP'deki bu karmaşa ve esaret sürer. Ta ki CHP tabanı oyuna uyanana kadar. Onların da hiç uyanası gelecek gibi görünmüyor. Velhasıl CHP karanlık bir yolda bir yok oluşa doğru hızla ilerlemeye devam ediyor.
20 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Mezar Taşlarında Başlık , Sembol ve Süslemeler
Kavuklar
Burma sanklı kavuk: XVI. ve XVII. asırlarda yoğun olarak görülen bu kavuk cinsine, padişah sandukalarında, sadrazam, vezirler ve üst seviye bürokrat kabirlerinde rasdanmaktadır.
Kallavi kavuk: Daha çok sadrazamların, vezirlerin ve üç ya da dört tuğlu paşaların taktığı kavuk türü olup 12 adet tespit edilmiştir. Gündelik hayatta yeri olmayan bu tören kavuklarının mezar taşlarında kullanımı tamamen semboliktir.
Mücevveze kavuk: Sarayda yüksek rütbelilerin tören kavuğu olan mücevveze kavak XVII. asırdan itibaren görülmektedir.
Örfi desarlı kavuk : Orta ve alt tabaka ulema tarafından kullanılan bu tür başlıklar zaman içinde yaygınlaşarak bir tarikata bağlı müridler tarafından kullanılır olmuştur.
Katibi Kavuk : Bu kavuk cinsini kullananlar hakkında kesin bir bilgi söylemek zordur. Ancak katiplerin kullandığı kavuk olarak maruf olduğundan katibi olarak adlandırılmıştır.
Fesler
1829 yılında Sultan II. Mahmud döneminde giyilmesi mecbur hale getirilen fes kırmızı renkli keçeden silindir şeklinde bir başlık türüdür. İlk olarak nerede kullanıldığı hakkında kesin bir şey söylemek zordur. Osmanlı’ya Fas’tan geldiği için fes adını alan bu başlık türü imal edildiği dönemin padişahının adına nispede Mahmüdi, Azizi, Mecidî veya Hamidi adlarını almaktadır. Fesin kenarında bir püskül sallanması da adettendi. Mahmudi ve onun devamı olarak da görebileceğimiz Mecidi fesin altı dar üstü genişçedir. Azizi fesin ise Mahmudi fesin tersine altı geniş üstü dar ve daha kısadır. Hamidi fes, yine alttan daha geniş ancak üstü azizi festen daha büyükçedir. Fes şapka kanunun kabul edildiği 1925 yılına kadar kullanılmıştır.
Fes her kesimden insanın kullandığı bir başlık türü olduğundan mezar taşları üzerinde yer alan feslere bakarak meslek veya sosyal sınıf ayrımı yapabilmek imkansızdır. Fesin kullanılmasıyla başlığa göre ortaya çıkan farklılıklar da kalkmış bulunmaktadır.
Tarikat Taçları
Tarikatlara ait başlıklar hazirelerde kendilerini hemen belli ederler. Mevlevilerin uzunca ve altta genişleyen başlığı bu gün en çok bilinen tarikat taçıdır. Mevlevi şeyhlerinin başlarında ise sikkenin alt kısmına dolanan destar görülmektedir. Bektaşilerin kullandığı on iki terkli Hüseynî ve dört terkli Edhemî taçlar da Mevlevi sikkeleri gibi ilk bakışta anlaşılabilirler. Diğer tarikat taçlarında ise başlığın üzerindeki dilim sayısı belirleyici olmaktadır.
Bayramîler altı terkli, Celvetiler ise on iki terkli başlık kullanmaktadırlar. Bunlardan başka Kadiri, Nakşî, Sünbuli gibi daha pek çok tarikat tacı mezar taşlarında başlık olarak yer almıştır. Melamiyye tarikatine mensub olanların mezar taşları diğer bütün taşlardan ayrı bir şekilde yapılmaktaydı.
Sembol ve Süslemeler
Ağaçlar
Hayat ağacı: Orta Asya kökenli bu ağaç en yaygın kullanılan ağaç motiflerinden biridir.
Servi ağacı: Elif harfi gibi uzun ve düz olduğundan vahdetin sembolüdür. Serviler rüzgarda sallanırken çıkardığı “Hu, Hu” sesiyle Allah’ı zikrettiğine inanılır. Yalnız Osmanlı’da değil hemen bütün Akdeniz kültürlerinde servi mezarlık ağacı olarak kullanılmıştır.
Hurma ağacı: Kabirde yatan kişinin hacı olduğuna işaret eder. Bol meyveleriyle canlılığı ve bereketi temsil eder.
Asma: Asma da tıpkı hurma ağacı gibi bolluk ve bereketi temsil eder.
Çiçekler
Lale: Ebced hesabıyla rakam değeri Allah ve hilal kelimeleriyle aynı olduğu için kutsiyetine inanılır.
Gül: Mezar taşlarında gerek şahide (baş) taşlarında gerekse ayak taşlarında ve başlıklarda sıkça kullanılan gül, Hz. Peygamber’in remzidir.
Sümbül: Halvetîliğin Sünbüliye kolunun sembolüdür.
Meyveler
Meyve sembolü ölümsüzlüktür. Zira dünya hayatının meyvesi ebedi cennet hayatıdır. Meyve geleceğin tohumunu da bünyesinde barındırır. Mezar taşlarında meyve tabağı içinde yer alan nar, armut, incir, üzüm erik kayısı ceviz limon hurma gibi meyveler hayat, bolluk ve bereketi temsil ederler. Bitkisel modflerin dışında kullanılan bazı sembolleri ise şöyle sıralayabiliriz:
Kandil: Anadolu mezar taşlarında çok görülen bu motif, mevtanın yolunu aydınlatıcı olarak düşünülmüştür.
Geometrik motifler: Kökü Orta Asya’ya bağlanan bu motifler kendi içlerinde sonsuzluk ve süreklilik gösterdikleri için Allah’ı hatırlatırlar
Hançer: Eyüpsultan’da birkaç örnekte gördüğümüz hançer motifi dünyayla ahireti birbirinden ayıran ölümü tasvir etmektedir. Eğer çocuk mezarları üzerinde görülürse bu genç yaşta hayattan ayrıldığını sembolize eder.
Osmanlı Devleti’nde özellikle XVIII. asnn sonu XIX. asrın başı itibariyle moda olan batı tarzı sanat anlayışı, kitap süsleme sanatından mimariye, musikiden mezar taşlarına kadar her alanda etkili olmuştur. Barok ve rokoko kıvrımlar, rumilerin, hatayilerin, geometrik süslemelerin yerini almıştır. Eyüpsultan da yaklaşık 450 seneye yayılan zaman diliminde mezar taşları görülebilir. Son iki yüz yılda daha fazla gömü yapılmasından dolayı son dönem baş tarzı süsleme anlayışı, Eyüpsultan hazirelerinin genel süsleme görüntüsünü oluşturmaktadır. Ancak bu süsleme anlayışı batıdan gelmişse de oradakilerin kuru bir taklidi olarak uygulanmamış, Osmanlı zevki içinde yoğrularak bu medeniyete has bir üslup kazanmışür.
20 notes · View notes